TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
S.Ş. BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2019/22871)
|
|
Karar Tarihi: 3/11/2020
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
GİZLİLİK TALEBİ KABUL
Başkan
|
:
|
Kadir ÖZKAYA
|
Üyeler
|
:
|
Engin YILDIRIM
|
|
|
M. Emin KUZ
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
|
|
Yıldız SEFERİNOĞLU
|
Raportör
|
:
|
Mehmet AKTEPE
|
Başvurucu
|
:
|
S.Ş.
|
Vekili
|
:
|
Av. Muaz Salih YILDIRIM
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvuru; tutuklama tedbirinin hukuki olmaması
nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının, haksız olarak mahkûmiyet kararı
verilmesi ve yargılamanın uzun sürmesi nedenleriyle adil yargılanma hakkının
ihlal edildiği iddiasına ilişkindir
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru 5/7/2019 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan
ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik
incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul
edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet
Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 71.
maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca başvurunun içtihadın oluştuğu alana
ilişkin olduğu değerlendirilerek Bakanlık cevabı beklenmeden incelenmesine
karar verilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle
ilgili olaylar özetle şöyledir:
8. Başvurucunun 26/12/2011 tarihinde şüpheli sıfatıyla
ifadesinin alınmasıyla başlayan yargısal süreç, Yargıtay 14. Ceza Dairesinin
22/4/2019 tarihli onama kararıyla son bulmuştur.
9. Başvurucu, tutuklama tedbirinin hukuki olmaması
nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının, bireysel başvuru konusu
yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle makul sürede yargılanma hakkının,
hakkaniyete uygun yargılanma hakkının, masumiyet karinesi ve silahların
eşitliği ilkesinin ihlal edildiğini iddia ederek Anayasa Mahkemesine 5/7/2019
tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
10. Mahkemenin 3/11/2020 tarihinde yapmış olduğu
toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Makul Sürede
Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun
İddiaları
11. Başvurucu, bireysel başvuru konusu yargılamanın uzun
sürmesi nedeniyle makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri
sürmüş ve tazminat talebinde bulunmuştur.
2. Değerlendirme
a. Kabul
Edilebilirlik Yönünden
12. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul
edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı
anlaşılan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın
kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
b. Esas
Yönünden
13. Ceza yargılamasının süresi tespit edilirken sürenin
başlangıç tarihi olarak bir kişiye suç işlediği iddiasının yetkili makamlar
tarafından bildirildiği veya isnattan ilk olarak etkilendiği arama ve gözaltı
gibi birtakım tedbirlerin uygulandığı tarih; sürenin sona erdiği tarih olarak
suç isnadına ilişkin nihai kararın verildiği, yargılaması devam eden davalar
yönünden ise Anayasa Mahkemesinin makul sürede yargılanma hakkının ihlal
edildiğine ilişkin şikâyetle ilgili kararını verdiği tarih esas alınır (B.E.,
B. No: 2012/625, 9/1/2014, § 34).
14. Ceza yargılamasının süresinin makul olup olmadığı
değerlendirilirken yargılamanın karmaşıklığı ve kaç dereceli olduğu, tarafların
ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun yargılamanın
süratle sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar dikkate
alınır (B.E., § 29).
15. Anılan ilkeler ve Anayasa Mahkemesinin benzer
başvurularda verdiği kararlar dikkate alındığında somut olayda başvuru konusu
davada 7 yıl 4 aylık yargılama süresinin makul olmadığı sonucuna varmak
gerekir.
16. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde
güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar
verilmesi gerekir.
B. Kişi
Hürriyeti ve Güvenliği Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun
İddiaları
17. Başvurucu, tutuklanmasının Anayasa'nın 19. maddesine
aykırı olduğunu belirterek kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal
edildiğini ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
18. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 47. maddesinin (5) numaralı ve
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 64. maddesinin (1) numaralı fıkraları uyarınca
bireysel başvurunun başvuru yollarının tüketildiği, başvuru yolu öngörülmemişse
ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde yapılması gerekmektedir.
19. Tutukluluk süresinin sonu kural olarak kişinin
serbest bırakıldığı ya da ilk derece mahkemesince hüküm verildiği tarihtir (Mehmet
Emin Kılıç, B. No: 2013/5267, 7/3/2014, § 27).
20. Somut olayda, ilk derece mahkemesinin 10/9/2013
tarihli tahliye kararı ile başvurucunun tutukluluk hâli sona ermiştir. Bu
belirlemeler karşısında, tutuklulukla ilgili şikâyetleri içeren bireysel
başvurunun ilk derece mahkemesinin tahliye kararını verdiği 10/9/2013
tarihinden itibaren otuz gün içinde yapılması gerekirken 5/7/2019 tarihinde
yapılması nedeniyle bireysel başvuruda süre aşımı olduğu sonucuna varılmıştır.
21. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının süre
aşımı nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
C. Diğer İhlal
İddiaları
22. Başvurucu; mağdur ifadeleri çelişkili ve bilirkişi
raporları lehine olmasına rağmen masumiyet karinesi ve silahların eşitliği
ilkesine aykırı olarak mahkûm edildiğini belirterek adil yargılanma hakkının
ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
23. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucular tarafından
yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki
tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013,
§ 16). Başvurucunun belirtilen şikâyetinin esas itibarıyla ilgili olduğu
hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlali iddiası kapsamında incelenmesi
gerektiği değerlendirilmiştir.
24. Başvurucunun belirtilen şikâyetleri yönünden açık bir
ihlalin bulunmadığı değerlendirildiğinden diğer kabul edilebilirlik koşulları
yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması
nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekmektedir.
D. 6216 Sayılı
Kanun'un 50. Maddesi Yönünden
25. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 50. maddesinin ilgili kısmı
şöyledir:
“(1) Esas inceleme sonunda,
başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal
kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için
yapılması gerekenlere hükmedilir…
(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme
kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden
yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama
yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata
hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir.
Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal
kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse
dosya üzerinden karar verir.”
26. Başvurucu, ihlalin tespiti ve yargılamanın
yenilenmesi ile birlikte 100.000 TL manevi tazminata karar verilmesi talebinde
bulunmuştur.
27. Somut olayda makul sürede yargılanma hakkının ihlal
edildiği sonucuna varılmıştır.
28. İhlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi
zararları karşılığında başvurucuya net 12.000 TL manevi tazminat ödenmesine,
tazminata ilişkin diğer taleplerin reddine karar verilmesi gerekir.
29. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 364,60 TL harç ve
3.000 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 3.364,60 TL yargılama giderinin
başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Kamuya açık belgelerde başvurucunun kimliğinin gizli
tutulması talebinin KABULÜNE,
B. 1. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine
ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
2. Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine
ilişkin iddianın süre aşımı nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
3. Diğer ihlal iddialarının açıkça dayanaktan yoksun
olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
C. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul
sürede yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
D. Başvurucuya net 12.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE,
tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
E. 364,60 TL harç ve 3.000 TL vekâlet ücretinden oluşan
toplam 3.364,60 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,
F. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucunun
Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde
yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten
ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
G. Kararın bir örneğinin bilgi için İstanbul Anadolu
Çocuk Ağır Ceza Mahkemesine (E.2013/53, K.2013/198) GÖNDERİLMESİNE,
H. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına
GÖNDERİLMESİNE 3/11/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.