TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
ERDAL ÇELİK BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2019/28802)
|
|
Karar Tarihi: 19/11/2020
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Kadir ÖZKAYA
|
Üyeler
|
:
|
Engin YILDIRIM
|
|
|
M. Emin KUZ
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
|
|
Yıldız SEFERİNOĞLU
|
Raportör
|
:
|
Selçuk KILIÇ
|
Başvurucu
|
:
|
Erdal ÇELİK
|
Vekili
|
:
|
Av. Güvenç Mehmet UZUN
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvuru, hukuk davasında delillerin
değerlendirilmesinde ve hukuk kurallarının uygulanmasında hata yapılarak adil
olmayan karar verilmesi ve uzun yargılama nedeniyle adil yargılanma hakkının
ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru 22/8/2019 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden
yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik
incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul
edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet
Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüş bildirmemiştir
III. OLAY VE
OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle
ilgili olaylar özetle şöyledir:
8. Başvurucu 25/11/2014 tarihinde İstanbul 8. İş
Mahkemesinde (Mahkeme) işçi ile işveren ilişkisinden kaynaklanan alacak davası
açmıştır. Mahkemece 14/3/2017 tarihinde davanın kısmen kabulüne karar
verilmiştir.
9. Mahkemenin söz konusu kararı, İstanbul Bölge Adliye
Mahkemesi 32. Hukuk Dairesinin 27/6/2019 tarihli kararı ile kaldırılmış ve
davanın kısmen reddine, kısmen konusu kalmadığından karar verilmesine yer
olmadığına miktar itibariyle kesin olarak karar verilmiştir.
10. Başvurucu, delillerin değerlendirilmesi ve hukuk
kurallarının uygulanmasında hata yapılarak adil olmayan bir karar verilmesi ve
yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği
iddiasıyla süresinde bireysel başvuruda bulunmuştur. Başvurucu ayrıca, dava
değerinin temyiz için belirlenen miktar sınırının altında kalması nedeniyle
temyiz isteminde bulunulmasına imkân vermeyen 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı
Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 362. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a)
bendinin iptalini talep etmiştir.
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
11. Mahkemenin 19/11/2020 tarihinde yapmış olduğu
toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. 6100 Sayılı
Kanun'un 362. Maddesinin (1) Numaralı Fıkrasının (a) Bendinin İptal Edilmesi
Gerektiğine İlişkin iddia
1. Başvurucunun
İddiaları
12. Başvurucu, temyiz için miktar sınırını belirten 6100
sayılı Kanun'un 362. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendinin Anayasa'ya
aykırı olduğunu iddia ederek iptalini talep etmiştir.
2. Değerlendirme
13. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 45. maddesinin (3) numaralı
fıkrasında yasama işlemleri ile düzenleyici idari işlemlerin doğrudan bireysel
başvuru konusu yapılamayacağı düzenlenmiştir. Bir yasama işleminin, temel hak
ve özgürlüğün ihlaline neden olması durumunda doğrudan yasama işlemi aleyhine
değil ancak yasama işleminin uygulanması mahiyetindeki işlem, eylem ve
ihmallere karşı bireysel başvuru yapılabilir (Süleyman Erte, B. No:
2013/469, 16/4/2013, § 17; Serkan Acar, B. No: 2013/1613, 2/10/2013, §
37).
14. Somut olayda başvurucu, yasama işlemlerinin
Anayasa'ya aykırı olduğu ve iptal edilmesi gerektiği iddiasıyla bireysel
başvuruda bulunmuştur. Bireysel başvuru kapsamında, yasama işlemlerinin
doğrudan ve soyut olarak Anayasa'ya aykırı olduğu iddiasıyla Anayasa
Mahkemesine başvuru yapılamaz.
15. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer
kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin konu bakımından
yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Makul Sürede
Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun
İddiaları
16. Başvurucu, uzun süren yargılama nedeniyle makul
sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
a. Kabul
Edilebilirlik Yönünden
17. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul
edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı
anlaşılan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın
kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
b. Esas
Yönünden
18. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara
ilişkin yargılamanın süresi tespit edilirken sürenin başlangıç tarihi olarak
davanın ikame edildiği tarih; sürenin sona erdiği tarih olarak -çoğu zaman icra
aşamasını da kapsayacak şekilde- yargılamanın sona erdiği tarih, yargılaması
devam eden davalar yönünden ise Anayasa Mahkemesinin makul sürede yargılanma
hakkının ihlal edildiğine ilişkin şikâyetle ilgili kararını verdiği tarih esas
alınır (Güher Ergun ve diğerleri, B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 50-52).
19. İş mahkemeleri nezdinde görülen davalarda yargılama
süresinin makul olup olmadığı değerlendirilirken yargılamanın karmaşıklığı ve
kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki
tutumu ve başvurucunun yargılamanın süratle sonuçlandırılmasındaki menfaatinin
niteliği gibi hususlar dikkate alınır (Nesrin Kılıç, B. No: 2013/772,
7/11/2013, § 58).
20. Anılan ilkeler ve Anayasa Mahkemesinin benzer
başvurularda verdiği kararlar dikkate alındığında 4 yıl 7 aylık yargılama
süresinin makul olmadığı sonucuna varmak gerekir.
21. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde
güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar
verilmesi gerekir.
C. Diğer İhlal
İddiaları
22. Başvurucu, delillerin değerlendirilmesi ve hukuk
kurallarının uygulanmasında hata yapılarak adil olmayan bir karar verilmesi
nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
Başvurucunun belirtilen şikâyetleri yönünden açık bir ihlalin bulunmadığı
değerlendirildiğinden başvurunun diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden
incelenmeksizin başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması
nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekmektedir.
D. 6216 Sayılı
Kanun'un 50. Maddesi Yönünden
23. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 50. maddesinin ilgili kısmı
şöyledir:
“(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun
hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı
verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması
gerekenlere hükmedilir…
(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme
kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden
yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama
yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata
hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir.
Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal
kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse
dosya üzerinden karar verir.”
24. Başvurucu; ihlalin tespiti, yargılamanın yenilenmesi
ve takdir edilecek miktarda tazminata karar verilmesi talebinde bulunmuştur.
25. Somut olayda, makul sürede yargılanma hakkının ihlal
edildiği sonucuna varılmıştır.
26. İhlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi
zararları karşılığında başvurucuya net 10.400 TL manevi tazminat ödenmesine
karar verilmesi gerekir.
27. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 364,60 TL harç ve
3.000 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 3.364,60 TL yargılama giderinin
başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. 6100 sayılı Kanun'un 362. maddesinin (1) numaralı
fıkrasının (a) bendinin iptal edilmesi gerektiğine ilişkin iddianın konu
bakımından yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine
ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
3. Diğer ihlal iddialarının açıkça dayanaktan yoksun
olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul
sürede yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Başvurucuya net 10.400 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE,
D. 364,60 TL harç ve 3.000 TL vekâlet ücretinden oluşan
toplam 3.364,60 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,
E. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucunun
Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına,
ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine
kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin bilgi için İstanbul 8. İş
Mahkemesine (E.2014/905, K.2017/127) GÖNDERİLMESİNE,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına
GÖNDERİLMESİNE 19/11/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.