TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
ERHAN ÖZAYDOĞDU BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2019/29272)
Karar Tarihi: 14/9/2022
Başkan
:
Hasan Tahsin GÖKCAN
Üyeler
Muammer TOPAL
Recai AKYEL
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
İrfan FİDAN
Raportör
Tuğba YILDIZ
Başvurucu
Erhan ÖZAYDOĞDU
Vekili
Av. Devrim BİÇEN
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sisteminden süresinde verilen istinaf dilekçesinin süre yönünden reddedilmesi nedeniyle mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 15/8/2019 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:
8. Doktor olan başvurucu, işyeri hekimi olarak çalışmaktayken iş akdinin feshedilmesi üzerine 9/9/2016 tarihinde işe iade davası açmıştır.
9. Diyarbakır 5. İş Mahkemesi (Mahkeme) 4/7/2018 tarihli kararla iş akdinin haklı ve geçerli sebebe dayanılarak feshedildiğini, başvurucunun iş akdinin feshedilmesinden sonra başka bir işte çalışmaya başladığı da dikkate alındığında işe iadesinin anlamsız olacağını belirterek davanın reddine karar vermiştir.
10. Başvurucu vekili gerekçeli kararı 11/9/2018 tarihinde tebellüğ etmiş, Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden 24/9/2018 tarihinde istinaf talebinde bulunmuştur.
11. Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 14/5/2019 tarihli kararla istinaf isteminin süreden reddine kesin olarak karar vermiştir. Karar gerekçesinde istinaf başvuru süresinin 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 345. maddesi uyarınca iki hafta olduğu ve bu sürenin gerekçeli kararın tebliğinden itibaren başladığı ifade edilmiştir. Mahkeme kararının başvurucu vekiline 11/9/2018 tarihinde tebliğ edildiği, istinaf süresinin 26/9/2018 tarihinde sona erdiği ancak başvurucu vekili tarafından istinaf süresi geçtikten sonra 15/10/2018 tarihinde istinaf başvurusunda bulunulduğu belirtilmiştir. Karar, başvurucu vekiline 3/9/2019 tarihinde tebliğ edilmiştir.
12. Başvurucu 15/8/2019 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
13. Başvurucu, bireysel başvuruda bulunduktan sonra temyiz talebinde de bulunmuş; Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 17/10/2019 tarihli kararla, Bölge Adliye Mahkemesi kararının kesin olduğu gerekçesiyle temyiz istemini reddetmiştir.
IV. İLGİLİ HUKUK
14. İlgili hukuk için bkz. Süleyman Yaprak, B. No: 2014/12996, 1/2/2017, §§ 13-21; Nebi Karataş ve diğerleri, B. No: 2014/13001, 8/3/2017, §§ 17-31; Hüseyin Ünal ve Mehmet Ünal, B. No: 2016/14222, 29/5/2019, §§ 14-25; Binali Boran, B. No: 2016/1235, 24/10/2019, §§ 15-25; Inspektorate Uluslararası Gözetim Servisleri A.Ş., B. No: 2017/29088, 10/6/2020, §§ 13-23.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
15. Anayasa Mahkemesinin 14/9/2022 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
16. Başvurucu; başvuru konusu davada mahkeme kararının 11/9/2018 tarihinde vekiline tebliğ edildiğini, istinaf dilekçesinin avukatı aracılığı ile UYAP üzerinden Mahkemeye 24/9/2018 tarihinde gönderildiğini ancak Mahkemenin dilekçeyi 15/10/2018 tarihinde işleme koyduğunu, nitekim istinaf talebine davalı tarafın cevap tarihinin dahi 8/10/2018 olduğunu belirterek Bölge Adliye Mahkemesi tarafından kabul edilen 15/10/2018 tarihinin hatalı olduğunu ileri sürmüştür. Süresinde istinaf talebinde bulunduğu hâlde Bölge Adliye Mahkemesinin talebini reddetmesiyle mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir.
B. Değerlendirme
17. Anayasa’nın 36. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
"Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir."
1. Kabul Edilebilirlik Yönünden
18. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
a. Hakkın Kapsamı ve Müdahalenin Varlığı
19. Anayasa'nın 36. maddesinin birinci fıkrasında, herkesin yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddiada bulunma ve savunma hakkına sahip olduğu belirtilmiştir. Dolayısıyla mahkemeye erişim hakkı, Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan hak arama özgürlüğünün bir unsurudur. Diğer yandan Anayasa'nın 36. maddesine adil yargılanma ibaresinin eklenmesine ilişkin gerekçede, Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerce de güvence altına alınan adil yargılanma hakkının madde metnine dâhil edildiği vurgulanmıştır. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ni (Sözleşme) yorumlayan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin Sözleşme'nin 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasının mahkemeye erişim hakkını içerdiğini belirtmektedir (Özbakım Özel Sağlık Hiz. İnş. Tur. San. ve Tic. Ltd. Şti., B. No: 2014/13156, 20/4/2017, § 34).
20. Mahkemeye erişim hakkı bir uyuşmazlığı mahkeme önüne taşıyabilmek ve uyuşmazlığın etkili bir şekilde karara bağlanmasını isteyebilmek anlamına gelmektedir (Özkan Şen, B. No: 2012/791, 7/11/2013, § 52).
21. Mahkeme kararlarının hukuka uygun olup olmadığına yönelik uyuşmazlığın çözümlenmek üzere bir yargı makamı önüne taşınması kanun yoluna başvurma olarak nitelendirilmektedir. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan hak arama özgürlüğü, bir temel hak olmanın yanında diğer temel hak ve özgürlüklerden gereken şekilde yararlanılmayı ve bunların korunmasını sağlayan en etkili güvencelerden biridir. Adil yargılanma hakkı bir mahkeme kararına karşı üst yargı yollarına başvurabilmeyi güvence altına almamakla birlikte gerek suç isnadına bağlı yargılamalarda gerekse medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin yargılamalarda istinaf veya temyiz gibi kanun yollarına başvurma imkânı tanınmış ise bu kanun yolları yönünden de adil yargılanma hakkı kapsamındaki güvencelerin sağlanması gerekir (Hasan İşten, B. No: 2015/1950, 22/2/2018, § 37).
22. Somut olayda istinaf başvurusunun süre yönünden reddedilmesinin mahkemeye erişim hakkına bir müdahale teşkil ettiği açıktır.
b. Müdahalenin İhlal Oluşturup Oluşturmadığı
23. Anayasa’nın 13. maddesi şöyledir:
"Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz."
24. Yukarıda anılan müdahale Anayasa’nın 13. maddesinde belirtilen koşullara uygun olmadığı takdirde Anayasa’nın 36. maddesinin ihlalini teşkil edecektir.
25. Bu sebeple müdahalenin Anayasa’nın 13. maddesinde öngörülen ve somut başvuruya uygun düşen; kanun tarafından öngörülme, haklı bir sebebe dayanma ve ölçülülük ilkesine aykırı olmama koşullarına uygun olup olmadığının belirlenmesi gerekir.
26. Başvuru konusu olayda istinaf başvurusunun süre yönünden reddi nedeniyle başvurucunun mahkemeye erişimine getirilen sınırlamanın kanun tarafından öngörülme ölçütünü karşılayıp karşılamadığının değerlendirilmesi gerekir.
i. Genel İlkeler
27. Hak ve özgürlüklerin, bunlara yapılacak müdahalelerin ve sınırlandırmaların kanunla düzenlenmesi bu haklara ve özgürlüklere keyfî müdahaleyi engelleyen, hukuk güvenliğini sağlayan demokratik hukuk devletinin en önemli unsurlarından biridir (Tahsin Erdoğan, B. No: 2012/1246, 6/2/2014, § 60). Müdahalenin kanuna dayalı olması öncelikle şeklî manada bir kanunun varlığını zorunlu kılar. TBMM tarafından çıkarılan şeklî anlamda bir kanun hükmünün bulunmaması hakka yapılan müdahaleyi anayasal temelden yoksun bırakır (Ali Hıdır Akyol ve diğerleri [GK], B. No: 2015/17510, 18/10/2017, § 56).
28. Kanunun varlığı kadar kanun metninin ve uygulamasının da bireylerin davranışlarının sonucunu öngörebileceği kadar hukuki belirlilik taşıması gerekir (Necmiye Çiftçi ve diğerleri, B. No: 2013/1301, 30/12/2014, § 55). Müdahalenin kanuna dayalı olması, iç hukukta müdahaleye ilişkin yeterince ulaşılabilir ve öngörülebilir kuralların bulunmasını gerektirmektedir (Türkiye İş Bankası A.Ş. [GK], B. No: 2014/6192, 12/11/2014, § 44). Kanunilik unsuru yönünden değerlendirme yapılırken derece mahkemelerince müdahaleye imkân tanıyan kanun hükümlerinin yorumu ve bu hükümlerin olaya uygulanması bariz takdir hatası ya da açık keyfîlik içermediği sürece bu alanda bir inceleme yapılması bireysel başvurunun amacıyla bağdaşmaz. Ancak derece mahkemelerinin müdahaleye imkân tanıyan kanun hükmünü açık bir biçimde hatalı yorumladıklarının ve uyguladıklarının tespiti hâlinde müdahalenin kanunilik temelinden yoksun olduğu sonucuna ulaşılabilir (Ramazan Atay, B. No: 2017/26048, 29/1/2020, § 29).
ii. İlkelerin Olaya Uygulanması
29. Somut olayda, başvurucu vekiline 11/9/2018 tarihinde Mahkemenin gerekçeli kararı tebliğ edilmiştir. Başvurucunun istinaf istemi ise UYAP üzerinden 15/10/2018 tarihinde sunulan istinaf dilekçesinin süresinde olmadığı, en geç 26/9/2018 tarihinde başvuruda bulunulması gerektiği gerekçeleriyle reddedilmiştir.
30. 6100 sayılı Kanun'un 345. maddesinde, iş mahkemesi kararlarına karşı tebliğden itibaren iki hafta içinde istinaf talebinde bulunulabileceği belirtilmiştir. Bunun yanında 6100 sayılı Kanun'un 445. maddesinde; elektronik ortamda güvenli elektronik imza kullanılarak dava açılabileceği, harç ve avansın ödenebileceği, dava dosyalarının incelenebileceği, Kanun kapsamında fiziki olarak hazırlanması öngörülen tutanak ve belgelerin güvenli elektronik imzayla elektronik ortamda hazırlanarak gönderilebileceği belirtilmiştir (Inspektorate Uluslararası Gözetim Servisleri A.Ş., B. No: 2017/29088, 10/6/2020, § 44).
31. 6/8/2015 tarihli ve 29437 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdarî ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik'in 5. ve 208. maddelerinde; taraf ve vekilleri ile diğer ilgililerin güvenli elektronik imzayla imzalamak suretiyle UYAP vasıtasıyla mahkemeler veya hukuk dairelerine elektronik ortamda bilgi ve belge gönderebilecekleri, taraf vekillerince UYAP üzerinden güvenli elektronik imza ile kanun yolu başvuru dilekçesinin gönderilebileceği, bu işler için ayrıca elle atılmış imzalı belge istenmeyeceği, avukatların UYAP Avukat Bilgi Sistemi üzerinden kanun yolu başvuru dilekçesi gönderebilmeleri için elektronik imza sahibi olmalarının gerekli olduğu, kanun yolu harçlarının avukat tarafından elektronik ortamda mahkeme veznesi hesabına aktarılacağı, kanun yolu başvurusunun dilekçenin sisteme kaydedildiği tarihte yapılmış sayılacağı belirtilmiştir (Inspektorate Uluslararası Gözetim Servisleri A.Ş., § 45).
32. Başvuru formuna ekli belgeler ve UYAP'tan yapılan incelemede mahkeme kararının 11/9/2018 tarihinde başvurucuya tebliğ edildiği, başvurucu vekilinin UYAP'tan 24/9/2018 tarihinde istinaf talebinde bulunduğu, Mahkeme personelince dilekçenin UYAP işlemlerinin 15/10/2018 tarihinde yapıldığı anlaşılmıştır.
33. Yukarıda belirtilen tespitler ışığında 11/9/2018 tarihinde gerekçeli kararı tebellüğ eden başvurucunun ilama karşı UYAP üzerinden 24/9/2018 tarihinde istinaf talebinde bulunmasına rağmen Bölge Adliye Mahkemesince 15/10/2018 tarihi esas alınarak istinaf talebinin süre yönünden reddedilmesinin kanuni dayanağının bulunmadığı kanaatine ulaşılmıştır.
34. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
3. Giderim Yönünden
35. Başvurucu; ihlalin tespiti, yeniden yargılama yapılması ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
36. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).
37. Öte yandan ihlalin niteliğine göre yeniden yargılamanın yeterli bir giderim sağlayacağı anlaşıldığından başvurucunun tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.
38. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 364,60 TL harç ve 9.900 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 10.264,60 TL yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin mahkemeye erişim hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak amacıyla Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesine (E.2018/1793, K.2019/363) gönderilmek üzere Diyarbakır 5. İş Mahkemesine (E.2017/859, K.2018/384) GÖNDERİLMESİNE,
D. Başvurucunun tazminat talebinin REDDİNE,
E. 364,60 TL harç ve 9.900 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 10.264,60 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,
F. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 14/9/2022 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.