TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
GENEL KURUL
|
|
KARAR
|
|
LEVENT CANTEKİN BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2019/34408)
|
|
Karar Tarihi: 9/10/2024
|
R.G. Tarih ve Sayı: 23/6/2025 - 32935
|
|
GENEL KURUL
|
|
KARAR
|
Başkan
|
:
|
Kadir ÖZKAYA
|
Başkanvekili
|
:
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Başkanvekili
|
:
|
Basri BAĞCI
|
Üyeler
|
:
|
Engin YILDIRIM
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
|
|
Recai AKYEL
|
|
|
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
|
|
|
Yıldız SEFERİNOĞLU
|
|
|
Selahaddin MENTEŞ
|
|
|
İrfan FİDAN
|
|
|
Kenan YAŞAR
|
|
|
Muhterem İNCE
|
|
|
Yılmaz AKÇİL
|
|
|
Ömer ÇINAR
|
|
|
Metin KIRATLI
|
Raportör
|
:
|
Melek ŞAHAN
|
Başvurucu
|
:
|
Levent CANTEKİN
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru; ceza infaz kurumunda kalabalık odada tutulma nedeniyle kötü muamele yasağının, getirilen kıyafetlerin eski olduğu gerekçesiyle teslim edilmemesi nedeniyle de maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 4/10/2019 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyon, kötü muamele yasağı ile maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkına ilişkin şikâyetler yönünden başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiş; diğer ihlal iddialarını ise kabul edilemez bulmuştur.
5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı süresinde beyanda bulunmuştur.
6. Birinci Bölüm başvurunun Genel Kurul tarafından incelenmesine karar vermiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde ilgili olaylar özetle şöyledir:
8. Başvurucu 28/1/2017 tarihinden 8/10/2022 tarihine kadar İzmir 2 No.lu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (İnfaz Kurumu) barındırılmıştır. Başvurucu 8/10/2022 tarihinde ise başka bir ceza infaz kurumuna nakledilmiştir.
9. Başvurucu; İnfaz Kurumuna başvurarak başka şikâyetlerinin yanı sıra tutulduğu odada kalan kişi sayısının fazlalığı nedeniyle tutulma koşullarının uygun olmamasından, ikinci battaniye verilmemesinden, ailesinin getirdiği kişisel eşyasına eski ve yeni ayrımı yapılarak eskilerin ve etiketsizlerin İnfaz Kurumuna alınmamasından, kişisel eşyasının renk ve adet olarak kısıtlanmasından yakınmıştır. İdare ve Gözlem Kurulu başvurucunun taleplerinin reddine karar vermiştir. Kararda, ilk şikâyet yönünden 15 Temmuz darbe teşebbüsü nedeniyle karar günü itibarıyla İnfaz Kurumunda 1.324 tutuklu ve hükümlü olduğunu, İnfaz Kurumunda barındırılan tutuklu ve hükümlü sayısının kurum kapasitesinin üzerinde olduğunu, İnfaz Kurumunun kampüs içinde yer alması nedeniyle Bakanlığın ve Cumhuriyet Savcılığının emirleri gereği Kuruma sürekli tutuklu ve hükümlü sevk edildiğini belirterek oda ve koğuş yerleştirmelerinin adil olarak ve hakkaniyet çerçevesinde yapıldığını açıklamıştır. İkinci şikâyet yönünden ilgili mevzuattaki “Hükümlüler, kendilerine idare tarafından verilen nevresim takımı ve battaniye dışında, kantinden temin edilmek şartıyla bir adet nevresim takımı ve iklim koşulları değerlendirilerek idarenin uygun göreceği sayıda battaniye bulundurabilir.” hükmü belirtildikten sonra mevcudun Kurum kapasitesinin çok üzerinde olması, koğuşların kalabalık olması nedeniyle Kurum idaresi tarafından bir battaniye verilmesinin uygun görüldüğünü bildirmiştir. Son şikâyet yönünden ise 17/6/2005 tarihli ve 25848 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Ceza İnfaz Kurumlarında Bulundurulabilecek Eşya ve Maddeler Hakkında Yönetmelik’in 7. maddesindeki “Hükümlüler; ceza infaz kurumu dışından getirilmesine izin verilen giyim eşyalarından eskiyenlerini, yenileriyle değiştirebilir.” düzenlemesi ile 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 64. maddesindeki “Hükümlülerin giysileri, iç ve dış güvenlik görevlilerinin giymekte olduğu üniformalara benzer şekil ve renkte olamaz.” düzenlemesi gereği eski olan veya Kurum personeli ile benzer renkte olan giyim eşyasının tutuklu ve hükümlülere teslim edilmediğini belirtmiştir.
10. Başvurucu, İdare ve Gözlem Kurulu kararına karşı Karşıyaka İnfaz Hâkimliğine (İnfaz Hâkimliği) başvurup mağduriyetlerinin giderilmesini ve telafi edilmesini talep etmiştir. İnfaz Hâkimliği, kararın usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesiyle başvurucunun taleplerini reddetmiştir. Başvurucunun anılan karara itirazı, aynı gerekçeyle Karşıyaka 1. Ağır Ceza Mahkemesince kesin olarak reddedilmiştir.
11. Nihai karar 19/9/2019 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiş, başvurucu 4/10/2019 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
12. İnfaz Kurumunun başvurucunun tutulma koşulları hakkında hazırladığı 27/10/2022 tarihli rapora göre;
- Başvurucu A-25, A-26, A-27, C-1, B-5, A-23 No.lu odalarda kalmıştır. A-25, A-26, A-27, A-23 No.lu odaların ölçüleri aynıdır. Havalandırma bahçesi 25 m², yatakhane bölümü 34 m², ortak yaşam alanı 15 m²dir. C-1 ile B-5 No.lu odaların ölçüleri ise aynıdır. Havalandırma bahçesi 35 m², yatakhane bölümü 32,5 m², ortak yaşam alanı 28 m²dir. Ortak yaşam alanında televizyon, satranç takımı, kitap ve süreli yayınlar bulunmaktadır.
- Koğuşların giriş katında yatakhane ve ortak kullanım alanından tamamen bağımsız olup toplamı 3,5 m² (1,3 m² büyüklüğünde tuvalet, 1,3 m² büyüklüğünde bir banyo ve bir de lavabo alanı) olan sıhhi alan vardır. Tuvalet ve banyonun kullanım sürelerinde kısıtlama yoktur, tuvalet ve banyo sürekli açıktır. Sıcak su pandemi döneminde kota ve dakika sınırı olmadan, diğer dönemlerde ise farklı zaman aralıklarında günde toplam on üç saat verilmiştir.
- Havalandırma bahçeleri koğuştan bağımsız değildir. Koğuştakiler, havalandırma bahçesinden kesintisiz şekilde faydalanabilmekte olup, havalandırma bahçesi güvenlik gerekçesiyle gün ışıyınca açılmakta, hava kararınca kapatılmaktadır. Havalandırma bahçesi belirtilen saatler aralığında her gün açıktır, odada barındırılan tutuklu ve hükümlüler bu saatlerde havalandırma bahçesinden serbestçe yararlanabilmektedir.
- Hükümlü ve tutukluların A-25, A-26, A-27, A-23 No.lu odalarda istedikleri zaman açabildikleri beş pencere (dördü 110x125 cm, biri 67x60 cm ebadında), C-1 ile B-5 No.lu odalarda ise yedi pencere (beşi 110x125 cm, ikisi 67x60 cm ebadında) vardır.
- Her bir hükümlü ve tutukluya özel olarak yatak, battaniye, çarşaf ve yastık verilmekte olup bunlardan dönüşümlü faydalandırma söz konusu değildir.
- Tutuklu ve hükümlülerin aileleri tarafından getirilen kişisel eşyadan kullanım sebebiyle eskimeye yüz tutmuş giyim eşyası ile renk, görüntü itibarıyla İnfaz Kurumunda kullanılmasında asayiş ve güvenlik yönünden sakınca olan (memur ve kolluk kuvveti kıyafetlerine benzer, eşkâl gizleyici vb.) giyim eşyası tutuklu ve hükümlülere teslim edilmemektedir.
- Koğuşlarda koku, akma gibi nedenlerden dolayı bakım ve onarım ihtiyacı olduğu, dilekçe verilmek suretiyle yazılı olarak bildirilmemiştir. Çöpler günlük olarak toplanmakta, temizliğe ilişkin yeterli malzeme İnfaz Kurumu bütçesinden karşılanmak üzere temin edilmektedir. İnfaz Kurumunda sabah ve akşam olmak üzere iki kez rutin sayım yapılmaktadır.
13. Başvurucunun hangi odada kaç kişi ile ne kadar süre barındırıldığına, koğuşun ölçülerine ilişkin olarak İnfaz Kurumunun sunduğu ve Bakanlığın teyit ettiği veriler aşağıda belirtilmiştir. Bu bilgilerden koğuşun boyutunun koğuş içi sıhhi alanlar hariç tutularak ve havalandırma bahçesi dâhil edilerek hesaplandığı, koğuş mevcudunun başvurucu dâhil edilerek bildirildiği anlaşılmıştır. İnfaz Kurumu ve Bakanlığa göre başvurucunun kişisel alanına ilişkin bilgiler şöyledir:
- 28/1/2017-3/5/2017 tarihleri arasında A-25 No.lu odada beş kişi barındırılmıştır. Bir kişi için yaşam alanı 14,8 m²dir.
- 3/5/2017-13/10/2017 tarihleri arasında A-26 No.lu odada en az on, en çok on dört (yedi hafta süreyle) ve çoğunlukla on iki kişi barındırılmıştır. Bir kişi için yaşam alanı en çok 7,4 m², en az 5,28 m²dir.
- 13/10/2017-8/2/2018 tarihleri arasında A-27 No.lu odada en az on dört, en çok on beş kişi (beş hafta süreyle) barındırılmıştır. Bir kişi için yaşam alanı en çok 5,28 m², en az 4,93 m²dir.
- 8/2/2018-30/5/2018 tarihleri arasında C-1 No.lu odada en az yirmi, en çok yirmi dört kişi barındırılmıştır. Odada yirmi dört kişi yirmi yedi gün, yirmi üç kişi yirmi iki gün; yirmi iki kişi yirmi altı gün, yirmi bir kişi yirmi gün ve yirmi kişi on altı gün kalmıştır. Bir kişi için yaşam alanı en çok 4,77 m², en az 3,97 m²dir.
- 30/5/2018-6/6/2018 tarihleri arasında B-5 No.lu odada üç gün yirmi sekiz kişi, dört gün yirmi yedi kişi barındırılmıştır. Bir kişi için yaşam alanı en çok 3,53 m², en az 3,41m² dir.
- 6/6/2018-7/10/2021 tarihleri arasında A-23 No.lu odada en az dokuz, çoğunlukla on, en çok on beş kişi (iki hafta süreyle) barındırılmıştır. Bir kişi için yaşam alanı en çok 8,22 m², en az 4,93 m²dir.
- 7/10/2021-9/10/2021 tarihleri arasında Kurumdaki tüm oda ve koğuşların planlaması sebebiyle aynı suç türünden bir tutukluyla iki gün boyunca 2 No.lu odada geçici barındırılmıştır.
- 9/10/2021-26/11/2021 tarihleri arasında A-25 No.lu odada en az sekiz, çoğunlukla on, en çok on dört kişiyle (bir gün) barındırılmıştır. Bir kişi için yaşam alanı en çok 9,25 m², en az 5,28 m²dir.
- 26/11/2021-3/12/2021 tarihleri arasında A alt 8 tek No.lu odada pandemi tedbirleri gereğince tek başına barındırılmıştır.
- 3/12/2021-4/1/2022 tarihleri arasında A-23 No.lu odada en az üç, çoğunlukla on, en çok on dört kişiyle (bir hafta) barındırılmıştır. Bir kişi için yaşam alanı en çok 24,66 m², en az 5,28 m²dir.
- 4/1/2022-8/10/2022 tarihleri arasında A-25 No.lu odada en az sekiz, en çok on kişiyle (dört ay) barındırılmıştır. Bir kişi için yaşam alanı en çok 9,25 m², en az 7,4 m²dir.
IV. İLGİLİ HUKUK
A. Ulusal Hukuk
14. İlgili ulusal hukuk için bkz. Mehmet Hanifi Baki, B. No: 2017/36197, 27/6/2018, §§ 14-17.
B. Uluslararası Hukuk
15. Ceza infaz kurumlarının aşırı kalabalıklaşması sorununa ilişkin Avrupa Konseyi standartları, Birleşmiş Milletler standartları ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) içtihadı için bkz. Cengiz Yetgin [GK], B. No: 2019/39068, 14/6/2023, §§ 16-37.
16. AİHM Mursic/Hırvatistan ([BD], B. No: 7334/13, 20/10/2016, § 110) kararında Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme) 3. maddesi kapsamındaki değerlendirmede çok kişilik koğuşlarda bir mahpus için 3 m² zemin yüzeyi sağlanmasının asgari standart olarak sürdürülmesi gerektiği sonucuna varmıştır. AİHM 8/4/2024 tarihinde verdiği İlerde ve diğerleri/Türkiye (B. No: 35614/19, 8/4/2024) kararında, aşırı kalabalıkla ilgili içtihadının ilkelerini Mursic/Hırvatistan kararıyla ortaya koyduğunu ancak koğuşlara bağlı olup gündüz saatlerinde sınırsız erişimi olan havalandırma bahçelerinin kişisel yaşam alanı hesaplamasına dâhil edilip edilmeyeceğine ilişkin belirlemenin bu kararla ilk kez değerlendirileceğini açıklamıştır. Koğuşlara bağlı açık hava bahçelerinin mahpusların açık havaya ve doğal ışığa erişebilecekleri ve hava şartları uygunsa zaman geçirebilecekleri alanlar olduğu açık olsa da insanların barınabileceği, yaşayabileceği ve uyuyabileceği bir konaklama anlamında yaşam alanı oluşturduğunun düşünülemeyeceğini ifade etmiştir (anılan kararda bkz. § 175). AİHM, havalandırma alanına ilişkin bu yaklaşımını Yasak/Türkiye (B. No: 17389/20, 27/8/2024, § 108) kararında da sürdürmüştür. Kişisel alan eksikliği nedeniyle Sözleşme’nin 3. maddesinin ihlal edilip edilmediğine karar verirken AİHM mahpusun 3 m²den daha az kişisel yaşam alanına sahip olduğu dönem yönünden ayrı, 3 m² ile 4 m² arasında kişisel yaşam alanına sahip olduğu dönem yönünden ayrı, 4 m²den fazla kişisel yaşam alanına sahip olduğu dönem yönünden ayrı inceleme yapmıştır (Mursic/Hırvatistan, §§ 146-173, 174-177; İlerde ve diğerleri/Türkiye, §§ 188-199). Zira mahpus 3 m² ile 4 m² arasında kişisel alanı olan bir ceza infaz kurumu koğuşunda tutulsa bile alan faktörü, uygun olmayan fiziksel tutukluluk koşullarının diğer yönleriyle birleştiğinde Sözleşme’nin 3. maddesi ihlal edilmiş olacaktır. Bir mahpusun ceza infaz kurumunda ortak kullanılan hücrelerde 4 m²den fazla kişisel alana sahip olduğu, bu nedenle kişisel alana ilişkin herhangi bir sorunun ortaya çıkmadığı durumlarda tutulmanın fiziksel koşullarının diğer yönleri, AİHM’in Sözleşme’nin 3. maddesi kapsamında bir başvurucunun tutulma koşullarının yeterliliğine ilişkin değerlendirmesiyle ilgili olmaya devam etmektedir. Bu koşullar arasında açık havada egzersiz yapma, doğal ışık veya havaya erişim, havalandırmanın mevcudiyeti, ısıtma düzenlemelerinin yeterliliği, tuvaleti özel olarak kullanma imkânı, temel sıhhi ve hijyen gerekliliklerine uygunluk yer almaktadır. Bir bireyin belirtilen koşullar altında tutulma süresi de dikkate alınmalıdır (İlerde ve diğerleri/Türkiye, § 170; bu paragrafta yapılan atıflar).
V. İNCELEME VE GEREKÇE
17. Anayasa Mahkemesinin 9/10/2024 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Adli Yardım Talebi Yönünden
18. Başvurucu, meslekten çıkarılması ve tutuklu olması nedeniyle bir gelire sahip olamadığını belirterek adli yardım talep etmiştir. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Şerif Ay (B. No: 2012/1181, 17/9/2013) kararında belirtilen ilkeler dikkate alınarak geçimini önemli ölçüde güçleştirmeksizin yargılama giderlerini ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun açıkça dayanaktan yoksun olmayan adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.
B. Maddi ve Manevi Varlığın Korunması ve Geliştirilmesi Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü
19. Başvurucu, ailesinin getirdiği kıyafetlerin yeni ve etiketli olmadığı gerekçesiyle kendisine teslim edilmediğini ileri sürmüştür. Bakanlık görüşünde, belirtilen ilgili mevzuat ve Anayasa Mahkemesi kararlarının yapılacak tespit ve değerlendirmelerde dikkate alınması gerektiği bildirilmiştir. Başvurucu, maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkı yönünden Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.
2. Değerlendirme
20. Başvuru, maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkı kapsamında incelenmiştir.
21. Somut başvuru açısından değerlendirilmesi gereken ilk husus, İnfaz Kurumunun başvuruya konu edilen uygulamasının başvurucu açısından Anayasa’nın 17. maddesi kapsamındaki güvenceleri harekete geçirecek asgari ağırlıkta olup olmadığıdır. Söz konusu ağırlık, olayın tüm şartları dikkate alınarak değerlendirilmelidir. Bu değerlendirmede müdahalenin yoğunluğu, süresi, fiziksel ve ruhsal etkisi dikkate alınmalı; hürriyeti bağlayıcı tedbir ya da ceza gereğince mahpuslar tarafından katlanılması mümkün ve muhtemel görülen etki ve rahatsızlıklara oranla başvurucu açısından nasıl bir çekilmezliğin oluştuğu ya da oluşma ihtimali bulunduğu hususu gözönüne alınmalıdır. Bu bağlamda aranan asgari ağırlık eşiği, söz konusu alana ilişkin incelenebilir bir sorunun bulunup bulunmadığının belirlenebilmesi açısından önemli bir kriterdir (Müjdat Gürbüz, B. No: 2017/36529, 23/5/2018, § 81).
22. Buna karşın başvuru formunun incelenmesi neticesinde başvurucunun kendisine de tatbik edildiğini belirttiği uygulama hakkında herhangi bir açıklama yapmadığı görülmüştür. Ayrıca başvuru dosyasındaki bilgi ve belgeler birlikte değerlendirildiğinde başvurucunun şikâyetlerini temellendirecek argümanları somut delillerle ortaya koyabildiği de söylenemez. Sonuç olarak başvurucu, şikâyetlerine konu temel olay ve olgular ile bireysel başvuruya konu olan, maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkının hangi nedenlerle ihlal edildiğini açıklama yönündeki yükümlülüğünü yerine getirmemiş; bu bağlamda ileri sürdüğü ihlal iddialarını temellendirememiştir.
23. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
C. Kötü Muamele Yasağının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü
24. Başvurucu; barındırıldığı koğuşun çok kalabalık olduğunu, 8 kişilik odada 27 kişi tutulduğunu, hijyen koşullarının sağlanmadığını, yerde yattığını, talep ettiği hâlde ikinci battaniyenin verilmediğini, bu nedenle bel ağrısı çektiğini, doktorun yazısına rağmen yeni yatak verilmediğini, sosyal ve kültürel faaliyetlere katılamadığını belirterek kötü muamele yasağının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Bakanlık görüşünde; başvurucunun tazminat yolunu tüketmediği, esas yönünden yapılacak incelenmede Anayasa’nın, mevzuat hükümlerinin, Anayasa Mahkemesi ve AİHM kararlarının dikkate alınması gerektiği bildirilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanında B-5 ve C-1 No.lu odaların sekiz kişi için, A-23, A-25, A-26, A-27 No.lu odaların ise üç kişi için tasarlandığını belirtmiştir.
2. Değerlendirme
a. Kabul Edilebilirlik Yönünden
25. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
b. Esas Yönünden
i. Genel ilkeler
26. İnsan onurunun korunması amacıyla Anayasa’nın 17. maddesinin ilk fıkrasında maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkı güvence altına alınmış; aynı maddenin üçüncü fıkrasıyla da kişilere işkence ve eziyet yapılması, kişilerin insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tabi tutulması yasaklanmıştır. Bu yasak için herhangi bir istisnanın kabul edilmemesi ve Anayasa’nın 15. maddesinde savaş, seferberlik veya olağanüstü hâllerde de maddi ve manevi varlığının bütünlüğüne dokunulamayacağının ifade edilmesi, yasağın mutlak niteliğini ortaya koymaktadır (Cezmi Demir ve diğerleri, B. No: 2013/293, 17/7/2014, §§ 80, 83; Ali Rıza Özer ve diğerleri [GK], B. No: 2013/3924, 6/1/2015, §§ 72, 74, 75).
27. Anılan yasak kapsamında kalan hususlar, ceza infaz kurumlarında farklı şekillerde tezahür edebilir. Bunlar ceza infaz kurumu idaresi ve görevlilerinin kasıtlı davranışlarından kaynaklanabileceği gibi yönetimsel hatalar veya yetersiz kaynaklar sebebiyle de ortaya çıkabilir (Turan Günana, B. No: 2013/3550, 19/11/2014, § 37).
28. Anayasa’nın 17. maddesi, tutuklu ve hükümlülerin tutulma koşullarının da insan onuruna yakışır bir şekilde olmasını koruma altına alır. Bu nedenle tutuklu ve hükümlüler özgürlükten mahrum kalmalarının doğal sonucu olan kaçınılmaz elem seviyesinden daha fazla sıkıntı veya eziyet çekecekleri bir duruma sokulmamalıdır. Ayrıca bu kişilerin sağlık ve esenlikleri yeterli bir şekilde güvence altına alınmalı ve bu kişilere gerekli duydukları tıbbi yardım sağlanmalıdır (Turan Günana, § 39).
29. Anayasa Mahkemesi aşırı kalabalıklaşma ve kişisel alan eksikliğine ilişkin ilkelerini yukarıda bahsedilen Cengiz Yetgin kararında belirlemiştir. Bu kararda tutulma koşullarının Anayasa’nın 17. maddesi yönünden yapılacak asgari ağırlık seviyesi değerlendirmesinde tutulma süresi, açık havada egzersiz yapma olanakları, koşulların fiziksel ve zihinsel etkileri, bazı durumlarda mahpusun yaşı, cinsiyeti, sağlığı ve davanın tüm koşulları gibi birçok hususun önemli rol oynadığını belirttikten sonra anılan unsurlarla birlikte kişisel alan faktörünün temel bir unsur olarak dikkate alınması gerektiğini vurgulamıştır. Anayasa’nın 17. maddesine uymak için bir mahpusa sağlanması gereken alanın net olarak kaç metrekare olması gerektiğinin kesin olarak belirlenemeyeceğini, alanın metrekare cinsinden büyüklüğü belirlenirken birçok hususun dikkate alınacağını ifade etmiştir (anılan kararda bkz. §§ 58, 59).
30. Cengiz Yetgin kararında aşırı kalabalıklaşma ve kişisel alan eksikliğine ilişkin şikâyetlerde üç faktörün gözönünde bulundurulacağı açıklanmıştır. İlk olarak çok kişilik koğuşlarda her bir mahpus için en az 4 m² zemin alanı olması gerektiğine ilişkin Anayasa Mahkemesi içtihadının devam edeceği belirtilmiştir. Zemin alanı hesaplanırken ilgili koğuştan bağımsız olmayan ve sadece o koğuşun kullanımına açık olan, gün ışığıyla açılıp kapatılan ve bu sürede bireysel veya grup olarak faaliyet yapılabilen, faaliyet konusunda kısıtlama olmayan havalandırma bahçesinin yaşam alanına dâhil edilmesi gerektiği ancak havalandırma bahçesinin kullanımının anılandan farklı olduğu veya kısıtlamalara tabi olduğu durumlarda alan faktörüne dâhil edilmeme yönünde değerlendirme yapılabileceği sonucuna varılmıştır. Ayrıca kişisel alan hesabına mobilyaların kapladığı alan dâhil edilirken banyo ve tuvalet gibi sıhhi bölümün bu hesaptan ayrı tutulması gerektiği ifade edilmiştir. İkinci faktör her mahpusun ayrı bir uyku yeri olması, üçüncü ve son faktör ise koğuşun genel yüzeyinin mahpusların mobilyalar arasında serbestçe hareket etmesine izin verecek şekilde olmasıdır (Cengiz Yetgin, §§ 59, 60).
31. Yukarıda anılan üç faktörden birinin yokluğu kendi başına tutulma koşullarının kötü muamele yasağını ihlal ettiği yönünde güçlü bir karine oluşturacaktır. Ayrıca çok kişilik koğuşlarda bir kişi için olan asgari yaşam alanının 4 m²nin altına düşmesi hâlinde Anayasa’nın 17. maddesinin ihlaline yönelik olarak ortaya çıkacağı değerlendirilen güçlü karine üç unsurun bir arada bulunması durumunda ortadan kaldırılabilecektir. İlk olarak asgari kişisel alanın 4 m²nin altına inmesi kısa süreli, küçük çaplı ve ara sıra olmalıdır. İkinci olarak bu tür azalmalar koğuş dışı yeterli dolaşım özgürlüğü ve yeterli koğuş dışı etkinliklerle desteklenmelidir. Son olarak başvurucu, genel olarak uygun nitelikte bulunan ve tutulma koşullarını ağırlaştırıcı başka bir unsur taşımayan bir ceza infaz kurumunda tutuluyor olmalıdır (Cengiz Yetgin, §§ 63-65).
32. Mahpusların 4 m² ile 5 m² arasında kişisel alana sahip olduğu hâllerde alan faktörü, tutulma koşullarının yeterliliğinin değerlendirilmesinde önemli bir kriter olmaya devam etmektedir ancak bu tür durumlarda alan faktörü uygunsuz tutulma koşullarının diğer yönleriyle birleşirse kötü muamele yasağı ihlal edilmiş olur. Tutulma koşullarının diğer yönleri arasında temel sıhhi ve hijyen gereklerine uygunluk, tuvalet ve banyonun mahrem kullanılması, açık hava egzersizine, doğal ışık veya havaya erişim, havalandırma ve ısıtma sistemlerinin yeterliliği yer alır. Belirtilen koşullar altında tutulmanın süresi de dikkate alınmalıdır (bazı değişikliklerle birlikte bkz. Cengiz Yetgin, § 61).
33. AİHM daha önce bahsi geçen İlerde ve diğerleri/Türkiye kararında, koğuşlara bağlı açık hava bahçelerinin mahpusların açık havaya ve doğal ışığa erişebilecekleri ve hava şartları uygunsa zaman geçirebilecekleri alanlar olduğu açık olsa da insanların barınabileceği, yaşayabileceği ve uyuyabileceği bir konaklama anlamında yaşam alanı oluşturduğunun düşünülemeyeceğini ifade etmiş, bu yaklaşımı Yasak/Türkiye kararında da devam ettirmiştir (bkz. § 16). Bu gelişmeler nedeniyle Anayasa Mahkemesi, içtihadını kişisel yüzey alanı hesabına havalandırma bahçesinin dâhil edilmemesi ve çok kişilik odalarda her bir mahpus için en az 3 m² zemin alanı sağlanması yönünde güncellenmesi gerektiği kanaatine ulaşmıştır. Bu nedenle aşırı kalabalıklaşma ve kişisel alan eksikliğine ilişkin şikâyetlerde değerlendirme kriterlerinden en önemlisi olan alan faktörünün çok kişilik koğuşlarda her bir mahpus için en az 3 m² zemin alanı olarak belirlenmesi, zemin alanı hesaplanırken havalandırma bahçesinin yaşam alanına dâhil edilmemesi ve kişisel alan hesabına mobilyaların kapladığı alanın dâhil edilmesi fakat banyo ve tuvalet gibi sıhhi tesis bölümünün bu hesaptan ayrı tutulması gerektiği kanaatine ulaşılmıştır. Bununla birlikte her mahpusun ayrı bir uyku yeri olmasına ilişkin ikinci faktör ile koğuşun genel yüzeyinin mahpusların mobilyalar arasında serbestçe hareket etmesine izin verecek şekilde olması gerektiğine ilişkin üçüncü faktör yönünden var olan içtihadın devam ettirilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
34. Yukarıda anılan üç faktörden birinin yokluğu kendi başına tutulma koşullarının kötü muamele yasağını ihlal ettiği yönünde güçlü bir karine oluşturacaktır. Ayrıca çok kişilik koğuşlarda bir kişi için olan asgari yaşam alanının 3 m²nin altına düşmesi hâlinde Anayasa’nın 17. maddesinin ihlaline yönelik ortaya çıkacağı değerlendirilen güçlü karine üç unsurun bir arada bulunması durumunda ortadan kaldırılabilecektir. İlk olarak asgari kişisel alanın 3 m²nin altına inmesi kısa süreli, küçük çaplı ve ara sıra olmalıdır. İkinci olarak bu tür azalmalar koğuş dışı yeterli dolaşım özgürlüğü ve yeterli koğuş dışı etkinliklerle desteklenmelidir. Son olarak başvurucu, genel olarak uygun nitelikte bulunan ve tutulma koşullarını ağırlaştırıcı başka bir unsur taşımayan bir ceza infaz kurumunda tutuluyor olmalıdır.
35. Mahpusların 3 m² ile 4 m² arasında kişisel alana sahip olduğu hâllerde alan faktörü, tutulma koşullarının yeterliliğinin değerlendirilmesinde önemlidir ve bu durumun uygunsuz tutulma koşullarının diğer yönleriyle birleşmesi hâlinde kötü muamele yasağı ihlal edilmiş olur. Mahpusların daha fazla kişisel alana sahip olmaları nedeniyle kişisel alan faktörüne ilişkin olarak herhangi bir sorunun ortaya çıkmadığı durumlarda ise tutulma koşullarının diğer yönleri değerlendirilmelidir. Tutulma koşullarının diğer yönleri arasında temel sıhhi ve hijyen gereklerine uygunluk, tuvalet ve banyonun mahrem kullanılması, açık hava egzersizine, doğal ışık ve havaya erişim, havalandırma ve ısıtma sistemlerinin yeterliliği yer alır. Belirtilen koşullar altında tutulmanın süresi de dikkate alınmalıdır.
ii. İlkelerin Olaya Uygulanması
36. Başvurucu, şikâyetçi olduğu infaz kurumunda 5 yıl 8 ay 10 gün barındırılmıştır. İnfaz Kurumu ve Bakanlık tarafından bildirilen başvurucuya sağlanan kişisel alan bilgisinin 33. paragrafta belirlenen metodolojiye göre revize edilmesi gerekmektedir. Bu durumda başvurucuya tahsis edilen kişisel alanın 102 gün 3 m²nin altında olduğu tespit edilmiştir. Başvurucu, en az altı ay devam eden süreçte ise 3 m² ile 4 m² arasında kişisel alanda barındırılmıştır. Bu nedenle başvurucunun tutulma koşulları -sahip olduğu kişisel yaşam alanı gözetilerek- iki başlık altında incelenecektir:
(1) Başvurucunun 3 m²den Daha Az Kişisel Yaşam Alanına Sahip Olduğu Dönem Yönünden
37. Başvurucuya 8/2/2018-30/5/2018 tarihleri arasında C-1 No.lu odada 112 gün boyunca en az 2,52 m² ile en çok 3 m²lik bir kişisel alan sağlanabilmiştir. İnfaz Kurumu bu tarih aralığı için verdiği bilgide odadaki mahpus sayısının yirmi dört kişiye yükseldiği gün sayısını yirmi yedi gün olarak belirttikten sonra yirmi üç kişinin yirmi iki gün; yirmi iki kişinin yirmi altı gün; yirmi bir kişinin yirmi gün birlikte kaldığını bildirmiştir. Buna göre başvurucu 95 gün boyunca 3 m²nin altında bir alana sahip olmuştur. Başvurucu 30/5/2018-6/6/2018 tarihleri arasında yedi gün B-5 No.lu odada 3 gün 2,16 m²lik, dört gün 2,24 m²lik yaşam alanına sahip olmuştur. Sonuç olarak başvurucuya sağlanan yüzey alanının 8/2/2018-6/6/2018 tarihleri arasındaki yaklaşık dört aylık sürenin on altı günü dışında 3 m²nin altına indiği görülmüştür. Asgari kişisel yaşam alanındaki bu azalma kendi başına tutulma koşullarının kötü muamele yasağını ihlal ettiği yönünde güçlü bir karine oluşturmaktadır.
38. Anayasa’nın 17. maddesinin ihlaline yönelik ortaya çıkan güçlü karine üç unsurun bir arada bulunması hâlinde ortadan kaldırılabilecektir. İlk olarak değerlendirilmesi gereken, asgari kişisel alanın 3 m²nin altına inmesinin süresi, sıklığı ve çapıdır. Bu kapsamda üç gün 2,16 m², dört gün 2,24 m², yirmi bir gün 2,52 m², yirmi iki gün 2,63 m², yirmi altı gün 2,75 m², yirmi gün 2,88 m² olan ve dört aylık sürede ardışık olarak 102 gün bu şekilde devam eden kişisel alan eksikliğinin kısa süreli, küçük çaplı ve ara sıra olduğu söylenemeyecektir. Bu nedenle meydana gelen alan azalmalarının tutulma koşullarının ayrı ayrı ve başvurucu üzerindeki toplu etkileri de hesaba katılarak Anayasa’nın 17. maddesi anlamında kötü muamele olarak nitelendirilmesi için gerekli olan ağırlık seviyesine ulaştığı sonucuna varılmıştır. Güçlü karinenin ortadan kalkması için aranan ilk unsurun sağlanmadığı anlaşıldığından asgari kişisel alandaki azalmaların koğuş dışı yeterli dolaşım özgürlüğü ve koğuş dışı etkinliklerle desteklenmesine, başvurucunun genel olarak uygun nitelikte olan ve tutulma koşullarını ağırlaştırıcı başka bir unsur taşımayan bir ceza infaz kurumunda tutuluyor olmasına ilişkin diğer iki unsurun değerlendirilmesine gerek görülmemiştir.
39. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında güvence altına alınan kötü muamele yasağının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
(2) Başvurucunun 3 m² ile 4 m² Arasında Kişisel Yaşam Alanına Sahip Olduğu Dönem Yönünden
40. Başvurucunun 5 yıl 8 ay 10 gün tutulmasının en az altı ayında 3 m² ile 4 m² arasında kişisel alanda barındırıldığı tespit edilmiştir (bkz. § 13). Anayasa Mahkemesi mahpusların asgari kişisel alana sahip olduğu hâllerde kötü muamele yasağı kapsamında bir değerlendirme yaparken kişisel yaşam alanı büyüklüğünün asgari standardı karşılamasının her zaman tek başına yeterli olmadığını, tutulma koşullarının diğer yönlerinin yeterliliğinin de incelenmesi gerektiğini belirtmiştir. Bu durumda alan faktörü asgari standardı karşılasa da açık hava egzersizine, doğal ışığa ve havaya erişim, havalandırmanın mevcudiyeti, ısıtma düzenlemelerinin yeterliliği, tuvaleti özel olarak kullanma, temel sıhhi ve hijyen gerekliliklere uygunluk gibi diğer unsurların eksikliğiyle birleştiğinde 17. maddenin ihlal edildiğine karar verilebilecektir (bkz. § 35). Bu nedenle başvurucunun alan faktörü dışındaki tutulma koşulları incelenmelidir.
41. Başvurucu, odası dışında düzenlenen faaliyetlere katılamadığını iddia etmiştir. Burada değerlendirilecek durum mahpusların yeterli doğal ışığa erişimleri veya egzersiz yapma ya da diğer amaçlı aktivitelere katılma fırsatları olmadan odalarına hapsedildikleri durumlardan ayırt edilmelidir (benzer değerlendirme için bkz. Gaspari/Ermenistan, B. No:44769/08, 20/9/2018, § 64). Başvurucu, gün ışığı ve temiz havadan yararlanabileceği ve temel bireysel egzersiz için kullanabileceği havalandırma bahçesine gün ışığında sınırsız bir biçimde erişme imkânına sahiptir. Bu durum kişisel alan kısıtlılığının yol açtığı olumsuz etkiyi önemli ölçüde hafifletici bir faktör olarak dikkate alınmalıdır.
42. Hijyen ve sıhhi tesislerle ilgili olarak ise başvurucunun kaldığı odaların sıhhi tesislerinin odalardan bir kapı ile tamamen ayrıldığı, başvurucunun her gün hem soğuk hem de sıcak suya erişebildiği tespit edilmiştir. Ayrıca odaların ve sıhhi tesislerin temizliği, mevcut tuvalet ve lavabo sayısı, mahpusların bunları kullanmak için harcadıkları zamanın yetersiz olduğu tespit edilmemiştir. Odaların havalandırma bahçesine açılan bir kapısı, her bir birimin havalandırma ve ışık sağlayan birden fazla penceresi olduğu da anlaşılmıştır. Bu nedenle temizlik, havalandırma ve aydınlatma dâhil genel koşulların tutulma koşullarının standartlarına göre yeterli olduğu sonucuna varılmıştır.
43. Başvurucunun ikinci battaniye talebi İnfaz Kurumunca karşılanmamıştır. Başvurucunun her zaman kendine ait yatağının, nevresim takımının ve bir battaniyesinin olduğu, vardiyalı olarak uyumak zorunda kalmadığı ve kendisine ikinci battaniyeyi ücreti karşılığında satın alma imkânı sağlandığı görülmüştür. Başvurucunun ranzada yer olmadığı için yere serdiği yatağında yattığı iddiasını İnfaz Kurumu kabul etmemiş ancak odalarda kaç ranza olduğunu da bildirmemiştir. Başvurucunun iddia ettiği durumların, tutulduğu süreçte zaman zaman gerçekleştiği kabul edilse bile başvurucuya yatak ve yatak takımları sağlandığı, başvurucunun yatağını paylaşmak veya sırayla uyumak zorunda olmadığı gerçeği dikkate alındığında bu durumun -tek başına veya tutulmanın diğer maddi yönleriyle birlikte- başvurucuyu tutulmanın doğasında bulunan kaçınılmaz acı seviyesini aşan yoğunlukta bir sıkıntıya veya zorluğa maruz bırakmadığı kanaatine ulaşılmıştır. Ayrıca başvurucunun sağlık raporuna rağmen kendisine yeni yatak verilmediği iddiasını İnfaz Kurumu ve İnfaz Hâkimliği önünde ileri sürmediği, iddia ettiği raporu da bireysel başvuru formuna eklemediği görüldüğünden bu iddia yönünden bir değerlendirme yapılmamıştır.
44. Sonuç olarak tutulma koşullarının fiziksel ve ruhsal etkileri ayrı ayrı ve başvurucu üzerindeki toplu etkisi hesaba katılarak değerlendirildiğinde başvurucunun 3 m² ile 4 m² arasında kişisel yaşam alanına sahip olduğu dönemdeki tutulma koşullarının Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrası kapsamına girebilmesi için aranan asgari ağırlık eşiğine ulaşmadığı sonucuna varılmıştır.
45. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında güvence altına alınan kötü muamele yasağının ihlal edilmediğine karar verilmesi gerekir.
VI. GİDERİM
46. Başvurucu, ihlalin tespitini ve lehine 1.000.000 TL maddi tazminat ile 3.000.000 TL manevi tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
47. Başvurucunun şikâyetçi olduğu ceza infaz kurumunda hâlihazırda bulunmadığı anlaşıldığından ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmamaktadır. İhlalin sonuçlarının bütünüyle ortadan kaldırılabilmesi için başvurucuya manevi zararları karşılığında net 100.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir. Başvurucu, yeterli bilgi ve belge sunmadığından maddi tazminat talebi reddedilmelidir.
VII. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. 1. Maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
C. 1. Başvurucunun 3 m²den daha az kişisel yaşam alanına sahip olduğu dönem yönünden Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında güvence altına alınan kötü muamele yasağının İHLAL EDİLDİĞİNE,
2. Başvurucunun 3 m² ile 4 m² arasında kişisel yaşam alanına sahip olduğu dönem yönünden Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında güvence altına alınan kötü muamele yasağının İHLAL EDİLMEDİĞİNE,
D. Başvurucuya net 100.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
E. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin bilgi için Karşıyaka İnfaz Hâkimliğine (E.2019/3439, K.2019/3462) GÖNDERİLMESİNE,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 9/10/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.