TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
SİNAN GÜLSU BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2019/34602)
Karar Tarihi: 11/5/2022
Başkan
:
Kadir ÖZKAYA
Üyeler
M. Emin KUZ
Rıdvan GÜLEÇ
Yıldız SEFERİNOĞLU
Kenan YAŞAR
Raportör
Cafiye Ece YALIM
Başvurucu
Sinan GÜLSU
Vekili
Av. Mehmet Ali ÖNAL
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru; bir mahpusun kronik hastalığı olduğu belirtilmesine rağmen kullanmak zorunda olduğu ilaçlarının zamanında temin edilmemesi, hastaneye sevk işlemlerinin geciktirilmesi, gerekli tedavinin yapılmaması sonucu ölmesi ve bu ölüm olayıyla ilgili olarak etkili bir ceza soruşturması yürütülmemesi nedeniyle yaşam hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 11/10/2019 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir.
7. Başvurucular, Bakanlığın görüşüne karşı beyanda bulunmuştur.
III. OLAY VE OLGULAR
8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla temin edilen belgelere göre olaylar özetle şöyledir:
9. Başvurucunun kardeşi H.G. 20/2/2018 tarihinde Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) üyeliği suçundan hakkında yapılan soruşturma kapsamında gözaltına alınmıştır. Mersin İl Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele (TEM) Şube Müdürlüğünde görevli kolluk görevlileri 28/2/2018 tarihinde H.G.nin ifadesini almış, 3/3/2018 tarihinde ise Mersin Cumhuriyet Başsavcılığınca ifadesi alındıktan sonra H.G. tutuklamaya sevk edilmiştir. H.G. alınan ifadesi sırasında sistematik lupus eritamatosuz (bağışıklık sisteminin vücuda ait bazı maddeleri yabancı olarak algılaması sonucu vücut genelinde, kronik iltihabi reaksiyon başlatması durumu) hastalığının bulunduğunu belirterek bu durumun dikkate alınmasını talep etmiştir. Aynı gün Mersin Sulh Ceza Hâkimliğince yapılan sorgunun ardından tutuklanmasına karar verilen H.G., Tarsus Kapalı Kadın Ceza İnfaz Kurumuna (Ceza İnfaz Kurumu) konulmuştur.
10. Tutuklandıktan iki gün sonra 5/3/2018 tarihinde, gözaltı sürecinde yanına aldığı ilaçlarıtutuklu olarak bulunduğu Ceza İnfaz Kurumunda H.G. ye teslim edilmiştir.
11. Ceza İnfaz Kurumu doktoru tarafından 14/3/2018 tarihinde H.G.nin yapılan muayenesi sonrasında sistematik lupus eritematosuz teşhisi ile Tarsus Devlet Hastanesi Dâhiliye Bölümüne sevk edilmesi için hasta sevk formu düzenlenmiştir.
12. 16/3/2018 tarihinde dâhiliye bölümünde muayene ve tetkik işlemleri yapılarak sonrasında tekrar Ceza İnfaz Kurumuna gönderilen H.G. ertesi gün rahatsızlanması üzerine tekrar Tarsus Devlet Hastanesi Acil Servisine getirilmiştir. Burada tedavi edildikten sonra Ceza İnfaz Kurumuna yeniden gönderilen H.G. 19/3/2018 ve 27/3/2018 tarihlerinde Ceza İnfaz Kurumuna dilekçeler yazarak 16/3/2018 tarihinde Tarsus Devlet Hastanesinde yapılan tetkiklerin sonuçları hakkında bilgi verilmesini talep etmiştir.
13. Başvurucu, Ceza İnfaz Kurumuna H.G.nin kullanması gereken ilaçları ve ilaçlara ait bir raporu getirmiş; Ceza İnfaz Kurumunda ilaçların ve raporun 5/4/2018 tarihinde H.G.ye teslim edildiğine dair tutanak düzenlenmiştir.
14. 11/4/2018 tarihinde kurum doktoru tarafından yapılan muayene sonucunda H.G.ye ilaç reçete edilerek Tarsus Devlet Hastanesi Dâhiliye Polikliniğine sevk edilmesi için hasta sevk formu düzenlenmiştir.
15. 16/4/2018 tarihinde H.G.nin Tarsus Devlet Hastanesi Dâhiliye Polikliniğinde yapılan muayenesi sonucunda Mersin Şehir Hastanesi Romatoloji Polikliniğine sevk edilmesine karar verilerek hasta sevk formu düzenlenmiştir.
16. H.G.nin 20/4/2018 tarihinde, tutulduğu ceza infaz kurumunda rahatsızlanması üzerine 112 Acil Servis çağrılmış, Acil Servis ekiplerince yapılan muayene sonucu "Hastanın gerekli polikliniğe acil sevki uygundur." notu düşülmüştür.
17. H.G. 24/4/2018 tarihinde Başbakanlık İletişim Merkezine (BİMER), Adalet Bakanlığı Ceza Tevkif Evleri Genel Müdürlüğüne ve Ceza İnfaz Kurumuna yazdığı aynı içerikli dilekçelerinde; gözaltı işlemleri sırasında TEM Şubesi kolluk görevlilerinin acele etmeleri nedeniyle ancak bir haftalık ilacını alabildiğini, asıl kullanması gereken ilacı alamadığını sonradan fark ettiğini, ailesine ilaçları temin etmeleri için bilgi vermesine izin verilmediğini, bir aylık süreçte bazı ilaçlarını bir iki hafta alamadığını belirtmiştir. Ayrıca hastalığının takip gerektiren bir hastalık olduğunu, ilaçlarının uzman doktor tarafından ayarlanması gerektiğini, romatoloji bölümüne sevki yapıldığı hâlde dilekçe tarihi itibarıyla henüz götürülmediğini, hijyenin hastalığının seyri açısından çok önemli olduğunu, doktora zamanında götürülmediğini, revir taleplerinin dikkate alınmadığını, yapılması gereken tetkiklerinin yapılmadığını, tedavisinin aksadığını, ölümcül bir hastalığı olmasına rağmen Ceza İnfaz Kurumu görevlilerinin kendisini ciddiye almadığını, tedavide geç kalınabileceğini ifade etmiştir.
18. Tarsus Devlet Hastanesi Dâhiliye Polikliniği tarafından romatoloji bölümüne sevk edilmesinden dokuz gün sonra, Acil Servis ekipleri tarafından gerekli polikliniğe sevk edilmesinin uygun görülmesinden ise beş gün sonra 25/4/2018 tarihinde H.G. Mersin Şehir Hastanesi Romatoloji Polikliniğine götürülmüş; H.G.nin burada muayenesi ile tetkiklerinin yapılıp tetkik sonuçlarıyla birlikte polikliniğe tekrar getirilmesi gerektiği belirtilmiştir.
19. 26/4/2018 tarihinde yeniden rahatsızlanan H.G., Tarsus Devlet Hastanesi acil servisine götürülmüş, yapılan tetkik ve tedavi sonucunda Mersin Şehir Hastanesi romatoloji polikliniğince kontrolünün uygun olduğu belirtilerek Ceza İnfaz Kurumuna gönderilmiştir.
20. Ceza İnfaz Kurumu idaresi 27/4/2018 tarihinde H.G.nin Mersin Şehir Hastanesi Romatoloji Polikliniği sevk programına alınması için Jandarma Tabur Komutanlığı görevlilerine bilgi vermiştir.
21. Ceza İnfaz Kurumda 27/4/2018 günü saat 23.00'te rahatsızlanan H.G.nin 112 Acil Servis ekiplerince yapılan muayenesinin ardından Tarsus Devlet Hastanesi Acil Polikliniğine sevki sağlanmış, H.G. burada tedavi altına alınmıştır. Yapılan muayene ve tetkikler sonrasında anormal bir bulgu olmadığı belirtilerek taburcu edilen H.G., Ceza İnfaz Kurumunun ring aracına götürüldüğü anda fenalaşması üzerine hastaneye tekrar alınmış ancak yapılan tüm müdahalelere rağmen hayatını kaybetmiştir.
A. Tarsus Cumhuriyet Başsavcılığınca Yürütülen Ceza Soruşturmasına İlişkin Süreç
22. Tarsus Cumhuriyet Başsavcılığınca Tarsus Devlet Hastanesi sağlık görevlileri ve Ceza İnfaz Kurumu ve Jandarma görevlileri, Mersin İl Emniyet Müdürlüğü TEM Şube Müdürlüğü kolluk görevlileri ile Mersin Şehir Hastanesinin romatoloji doktoru hakkında derhâl bir soruşturma başlatılmıştır.
23. Olay günü H.G.yi hastaneye getiren Ceza İnfaz Kurumu görevlileri ve Jandarma görevlileri ile sağlık görevlilerinin beyanları alınmıştır. Tarsus Ceza İnfaz Kurumu Jandarma Tabur Komutanlığında görevli M.A., A.C., A.D., M.T.Ş. benzer nitelikteki beyanlarında olay günü acile sevk işleminin kendilerine bildirilmesi üzerine H.G.yi bir başka tutuklu İ.G. ile birlikte Tarsus Devlet Hastanesine götürdüklerini, önce İ.G.nin tedavisini yaptırdıklarını, on beş dakika içinde İ.G.nin tedavisinin bittiğini, ring aracına getirildiğini, bu sırada ambulansta bekletilen H.G.nin Acil Servis görevlileri tarafından indirilerek hastanede tedavi altına alındığını, tetkik sonuçlarının iyi çıktığının ve serumunun bittiğinin bildirilmesi üzerine taburcu işlemi yapılarak H.G.nin ring aracına alındığını ancak H.G.nin fenalaşarak diğer tutuklunun üzerine yatması üzerine Acil Servise haber verilip sedye ile hastaneye götürüldüğünü, muayenenin bitmesi beklenirken ölüm haberinin verildiğini belirtmiştir.
24. H.G.nin hastaneye götürülmesi sırasında eşlik eden infaz ve koruma görevlisi T.K. 28/4/2018 tarihinde alınan beyanında kolluk görevlileri ile benzer beyanlarda bulunmuştur.
25. Başvurucu 28/4/2018 tarihinde kolluk tarafından alınan ifadesinde, kardeşinin 20/2/2018 tarinde Mersin İl Emniyet Müdürlüğü Tem Şube Müdürlüğünde görevli polis ekiplerince gözaltına alındığını, kardeşinin toplamda on iki gün gözaltında kaldığını, gözaltına alınmadan önce kardeşinin sistemik lupus rahatsızlığı için kullandığı ilaçları görevli polis memuruna teslim ettiğini, kardeşiyle gözaltında kaldığı süre içinde hiç görüşemediğini, sadece gözaltına alındığı hakkında bilgi verildiğini söylemiştir. Başvurucu ifadesinde ayrıca kardeşi tutuklandıktan üç gün sonra görüşme yapabildiğini, kardeşine ilaçların ulaşıp ulaşmadığını sorduğunda emniyetteki sorgu sürecinde kendisinin ibraz etmiş olduğu hastalığına ilişkin raporu kaybettiklerini ve ilaçlarının da bitmek üzere olduğunu söylediğini iddia etmiştir. Başvurucu, kardeşi ile bir sonraki hafta görüştüğünde ise ilaçlarının bittiğini ve yaklaşık bir haftadır kullanması gereken ilaçları kullanmadığını, Ceza İnfaz Kurumu yönetimince ilaçların temin edilerek kendisine verilmediğini söylediğini belirtmiştir. Başvurucu, daha sonraki hafta olan görüşmesinde kardeşine ait evdeki raporlu ilaçları ve raporu Ceza İnfaz Kurumu yönetimine teslim ettiğini, kardeşinin verdiği ilaçların şimdilik yeterli olacağını belirttiğini,22/4/2018 tarihinde kendisini telefonla arayarak ilaçlarının geldiğini söylediğini ifade etmiştir. Başvurucu, iki ayda bir görüş olduğu için 25/4/2018 tarihinde açık görüşe gittiğinde Ceza İnfaz Kurumu yönetiminin kardeşinin Kurum dışında olduğunu söylediğini, saat 16.50 sıralarında kardeşinin hastaneden geldiğini, görüşme esnasında kardeşinin yorgun, dudakları morarmış ve halsiz bir durumda olduğunu, konuşma esnasında aynı masada olmalarına rağmen kardeşinin sesini duymakta zorluk çektiğini, kardeşinin Tarsus Devlet Hastanesinde yapılan tedavisinde hastalığını belirtmesine rağmen doktorun "Herhangi bir rahatsızlığı yoktur." ibareli rapor verdiğini, Ceza İnfaz Kurumu yönetiminin de bunu kayıtlara geçtiğini, kardeşinin Mersin Şehir Hastanesine tedavi amacıyla gittiğinde romatoloji doktoruna hastalığını anlatmaya çalıştığını fakat doktorun üstünkörü dinleyip onunla ilgilenmediğini söylediğini, hastalığının ciddiyetini anlattığını fakat sadece kan tahlili yapıp sonuçları 10-15 gün içinde Ceza İnfaz Kurumuna göndereceklerini söylediğini, kendisinin tetkik sonucunu görmek istediğini belirtse de kardeşinin sonuçları görmeden vefat ettiğini belirtmiştir. Başvurucu, kardeşinin tutuklu kaldığı sürede aynı koğuşta kalan tutukluların ifadelerinin alınması hâlinde bile ne denli ağır bir rahatsızlık geçirdiğinin ortaya çıkacağını da ifade etmiştir. Kardeşinin 28/4/2018 günü saat 07.30 sıralarında vefat ettiğinin bildirildiğini, kardeşinin tutuklu kaldığı sürede hangi kurum ve kuruluşa dilekçe yazmış ise tespit edilerek dilekçeleri hakkında işlem yapılmış isebilgi verilmesini istediğini belirtmiştir. Kardeşinin gözaltına alındığı günden öldüğü güne kadar geçen süre içinde görevli olan ve ifadesini alan, ilaçları teslim etmeyen polis memurlarından, ilaçlarını geç temin eden Ceza İnfaz Kurumu yönetiminden, Tarsus Devlet Hastanesinde ve Ceza İnfaz Kurumunda görevli doktorlardan ve Mersin Şehir Hastanesinde kardeşini muayene eden romatoloji doktorundan şikâyetçi olduğunu ifade etmiştir.
26. Tarsus Devlet Hastanesi Başhekimliği tarafından ön incelemeci görevlendirilerek sağlık görevlileri Y.T. ve A.A.nın beyanları alınmış, sağlık görevlileri benzer nitelikteki beyanlarında saat 00.24 sıralarında Acil Servise getirilen H.G.nin muayene ve tetkik işlemlerinin yapıldığını, muayene bulgularının ve tetkik sonuçlarının normal olması nedeniyle ilaç reçete edilerek üroloji ve romatoloji polikliniğinde kontrol edilmesi önerisiyle taburcu edildiğini, taburcu edildikten hemen sonra fenalaştığının bildirilmesi üzerine hastaneye tekrar alınan H.G.nin nabzının alınamaması üzerine hastaya kalp masajı yapıldığını, ileri yaşam desteği uygulanmasına rağmen kendiliğinden solunumun geri dönmemesi üzerine saat 03.10 sıralarında exitus(ölüm) olarak kabul edildiğini belirtmişlerdir.
27. Sağlık görevlilerinden alınan beyanlar sonrasında ön incelemeci tarafından düzenlenen raporda sistematik lupus hastalığı tanımlandıktan sonra gerekli tıbbi müdahalelerin yapıldığı, yapılan muayene, teşhis ve tedavilerde herhangi bir kusurun olmadığı mütalaa edilmiştir.
28. Ölen üzerinde kesin ölüm nedeninin tespiti için klasik otopsi yapılmasına karar verilmiş, yapılan otopsi sonucunda Adana Adli Tıp Kurumu İhtisas Kurulundan (Adli Tıp Kurumu) rapor alınmıştır.
29. 16/7/2018 tarihli otopsi raporunda H.G.nin ölümünün sistemik lupus eritematozus hastalığı ve gelişen komplikasyonları sonucunda meydana geldiği mütalaa edilmiştir.
30. Tarsus Cumhuriyet Başsavcılığı, Tarsus İlçe Emniyet Müdürlüğünden müzekkere ile H.G.nin Tarsus Devlet Hastanesine getirilişinden hayatını kaybettiği ana kadar hastane görüntü kayıtlarının temin edinilmesi istemiş; anılan görüntü kayıtları bilirkişi tarafından çözümü yapılarak dosya arasına alınmıştır.
31. Tarsus Cumhuriyet Başsavcılığı ayrıca Tarsus Devlet Hastanesinden H.G.nin tüm tedavi ve muayene evrakının gönderilmesini, hastane yönetimince idari soruşturma yapılıp yapılmadığının bildirilmesini istemiştir.
32. Tarsus Cumhuriyet Başsavcılığı Mersin Şehir Hastanesinden ölene ait tüm tedavi belgelerinin gönderilmesini, Mersin Cumhuriyet Başsavcılığından iseH.G. hakkında yapılan soruşturma kapsamında kaç gün gözaltında kaldığı, bu süre içinde herhangi bir ilaç kullanıp kullanmadığı, H.G.ye ait adli rapor ve tedavi evrakının temin edilmesini talep etmiştir.
33. 28/5/2018 tarihinde Tarsus Cumhuriyet Başsavcılığı, Ceza İnfaz Kurumu görevlileri hakkında görevi kötüye kullanma suçuna ilişkin soruşturma yapılması için dosyanın tefrik edilmesine karar vermiş; ayrıca Mersin İl Emniyet Müdürlüğü TEM Şube Müdürlüğü kolluk görevlileri ile Mersin Şehir Hastanesinin romatoloji doktoru hakkında görevi kötüye kullanma suçundan soruşturma yapılması için dosyanın tefrik edilmesine karar vererek anılan soruşturmada yetkisizlik kararı verilmiş dosyayı Mersin Cumhuriyet Başsavcılığına göndermiştir.
1. Tarsus Devlet Hastanesi Sağlık Görevlileri Hakkında Yürütülen Soruşturma
34. Yapılan soruşturma sonucunda 18/3/2019 tarihinde sağlık görevlileri hakkında kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verilmiştir. Kovuşturmaya yer olmadığına dair kararda H.G.nin 27/4/2018 ile 28/4/2018 tarihlerinde hastaneye getiriliş anından ölüm anına kadar olan hastane görüntülerinin ibraz edildiği, 16/7/2018 tarihli ön inceleme raporunda yapılan muayene, teşhis ve tedaviler ile ilgili yapılan işlemlerde tıbben herhangi bir kusurun bulunmadığının yer aldığı, ölüm olayına ilişkin şüpheli herhangi bir durumun olmadığı belirtilmiştir.
35. Başvurucu, kovuşturmaya yer olmadığına dair karara itiraz etmiş; itiraz dilekçesinde kardeşi H.G.nin tutuklu bulunduğu sürece dair herhangi bir değerlendirme yapılmadığını, sadece öldüğü gün yapılan işlemlerin değerlendirildiğini, kardeşinin gerek gözaltı sürecinde gerekse tutukluluk sürecinde tedavisinin aksatıldığını, ilaçlarının zamanında temin edilmediğini, uygun ilaç tedavisinin yapılmadığını, gerekli tıbbi müdahalelerin zamanında gerçekleşmediği iddialarının değerlendirilmediğini ileri sürmüştür.
36. Başvurucunun itirazını değerlendiren Tarsus 1.Sulh Ceza Hâkimliği 1/11/2019 tarihli kararı ile itirazın kabulüne ve soruşturmanın genişletilmesine karar vermiştir. Soruşturmanın genişletilmesi kararının ilgili kısmı şöyledir:
"...müteveffanın ölümüne ilişkin otopsi raporunun dosyada mevcut olduğu görülmüşse de raporda müteveffanın mevcut olan 'Sistemik Lupus Eritematossuz(SLE)' hastalığı ile tutuklu bulunduğu sürece ilişkin bir değerlendirmenin yapılmadığı, müteveffanın gerek gözaltına alındığında gerekse de şikayet üzerine her muayeneye götürüldüğünde yapılan tetkiklerin yerinde olup olmadığı, uygulanan ilaç tedavisinin doğru olup olmadığı hususunda bir değerlendirmenin mevcut olmadığı ve özellikle müteveffanın gözaltına alınması ile vefat etmesi arasında geçen süreç gözetilerek dosyada mevcut bulunan müteveffaya ait tüm raporların incelenerek müteveffaya gerekli tıbbi müdahalenin yapılıp yapılmadığının tespiti ile yapılmamış ise kusurlu rapor tanzim edenler ile yanlış tedavi uygulayanların tespiti için dosyanın Adli Tıp Kurumuna gönderilmesinin gerektiği..."
37. 4/12/2019 tarihinde Tarsus Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturmanın genişletilmesi kararı doğrultusunda İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığına müzekkere yazarakrapor düzenlenmesini talep etmiştir.
38. 28/4/2021 tarihinde Adli Tıp Kurumu İhtisas Kurulundan alınan raporun ilgili kısmı şöyledir:
"... 28.04.2018 tarihinde Tarsus Devlet Hastanesinde yapılan tetkiklerde ölümü açıklayacak ve acil müdahaleyi gerektirecek bir bulgu olmadığı, otopside alınan örneklerin histopatolojik incelemesinde SLE'ye bağlı ölüm oluşturacak bir bulgu saptanmadığı, mevcut bulgularla kişinin kesin ölüm nedeni ve mekanizmasının bilinemediği, dolayısıyla; Kişinin tetkik ve tedavilerinin yapıldığı Mersin Şehir Hastanesi ve Tarsus Devlet Hastanesi sağlık çalışanları ile 112 ambulans ve Kurum Aile Hekiminin uygulamalarının tıp kurallarına uygun olduğu oy birliği ile mütalaa olunur..."
39. Tarsus 1. Sulh Ceza Hâkimliği 13/10/2021 tarihinde soruşturmanın genişletilmesi kapsamında gerekli araştırmaların yapıldığı Adli Tıp Kurumu İhtisas Kurulu raporu doğrultusunda kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın yerinde olduğunu belirterek itirazın reddine kesin olarak karar vermiştir.
2. Ceza İnfaz Kurumu Görevlileri Hakkında Yürütülen Soruşturma
40. Ceza İnfaz Kurumu görevlileri hakkında yürütülen soruşturma kapsamında görevlilerin şüpheli sıfatıyla ifadeleri alınmış, ayrıca Ceza İnfaz Kurumu görevlileri hakkında idarece yapılan disiplin soruşturmasına ilişkin bilgi ve belgeler getirtilerek soruşturma dosyasına alınmıştır.
41. Ceza İnfaz Kurumu görevlileri hakkında yapılan disiplin soruşturması sonucunda Ceza İnfaz Kurumu Disiplin Amirliğinin 19/6/2018 tarihli kararıyla, herhangi bir ihmal bulunmadığından ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
42. Ölenin Ceza İnfaz Kurumunda tutulduğu süre boyunca alınan sağlık raporları, tedaviye ilişkin belgeler, kullandığı ilaçlar tespit edildikten sonra Tarsus Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 21/3/2019 tarihinde Ceza İnfaz Kurumu görevlileri hakkında görevi ihmal suçunu işlediklerine dair kovuşturmaya yetecek kadar delil elde edilemediği belirtilerek kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiştir.
43. Başvurucunun anılan karara itiraz edip etmediğine ilişkin olarak bireysel başvuru dosyası kapsamında herhangi bir bilgi elde edilememiştir.
B. Mersin Cumhuriyet Başsavcılığınca Yürütülen Ceza Soruşturmasına İlişkin Süreç
44. Tarsus Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen tefrik kararının ardından Mersin Cumhuriyet Başsavcılığınca (Başsavcılık) TEM Şube Müdürlüğü kolluk görevlileri ile Mersin Şehir Hastanesinin romatoloji doktoru M.E.E. hakkında görevi kötüye kullanma ve taksirle ölüme neden olma suçlarından soruşturma başlatılmış, doktor M.E.E. hakkında 2/12/1999 tarihli ve 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun gereğince soruşturma izni talep edilmiştir.
45. Toroslar Kaymakamlığı (Kaymakamlık) tarafından ön incelemeci tayin edilerek alınan 31/7/2018 tarihli ön inceleme raporunda ölenin muayene ve tedavisinde ihmal ve kusurun bulunmadığı değerlendirilmiştir. Kaymakamlık 21/3/2019 tarihli kararı ile ön inceleme raporu doğrultusunda doktor M.E.E hakkında soruşturma izni verilmemesine karar verilmiştir.
46. Başsavcılık; Mersin Emniyet Müdürlüğünden H.G.nin hangi tarihler arasında gözaltında tutulduğunu, H.G.nin ilaçlarının verilip verilmediğinin bildirilmesini, gözaltı süresince alınan doktor raporlarının gönderilmesini talep etmiştir.
47. Başsavcılık 4/4/2019 tarihinde TEM Şube Müdürlüğü kolluk görevlileri hakkında kovuşturmaya yer olmadığına, doktor M.E.E. hakkında ise işlem yapılmasına yer olmadığına dair karar vermiştir. Anılan kararın ilgili kısmı şöyledir:
"... yapılan araştırmalarda [H.G.nin] gözaltı süresince herhangi bir hastalık ile ilgili tedavi veya ilaç talebinde bulunduğuna dair bir kayda rastlanılmadığı, şahsın gözaltına bulunduğu süre içerisinde düzenli olarak doktor raporlarının alındığı ve alınan doktor raporlarında herhangi bir şikayeti olmadığı gibi her hangi bir ilaç ya da tedavi talebi olmadığı, yine hastalığına dair bir yakınmasının da olmadığının anlaşıldığı, kamera kayıtlarının saklama süresinin 28 gün olmasından dolayı, kamera görüntülerinin mevcut olmaması sebebiyle üzerinde bir inceleme yapılamadığı,
... [H.G.nin] 03/03/2018 tarihinde sevk edildiği Mersin Cumhuriyet Başsavcılığında ilgili soruşturma dosyası kapsamında cumhuriyet savcısı tarafından müdafii huzurunda alınan ifadesinde ise aynen 'Ben emmiyette ifade verdim. İçeriğini aynen tekrar ederim, altındaki imza bana aittir. Gözaltında kaldığım süre içerisinde her hangi bir kötü muamele, cinsel saldırı görmedim. Üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum. Serbest bırakılmayı talep ediyorum. Benim sistematik lupus hastalığım bulunmaktadır. Bağışıklık sistemi ile ilgili bir hastalıktır. Buna ilişkin tedavi görüyorum. İlaç kullanıyorum. Bu hususların da göz önüne alınmasını istiyorum' şeklinde beyanda bulunduğunun anlaşıldığı, alınan ifadesinde [H.G.nin] gözaltı süresince her hangi bir kötü muameleye maruz kaldığı yönünde bir beyanına rastlanılmadığı, ilaç kullanımıyla ilgili de bir mağduriyet yaşadığına dair beyanda bulunmadığı,
...Dolayısıyla Mersin İl Emniyet Müdürlüğü Tem Şube Müdürlüğü görevlilerince, [H.G.nin] gözaltında kaldığı süre boyunca ilaç verilmeyerek görevlerini kötüye kullandıkları iddiası ile akabinde şahsın cezaevindeyken ölmesine ilişkin olarak Tem Şube Müdürlüğü görevlilerinin taksirle ölüme neden olma suçunu işledikleri iddiasına ilişkin olarak, [H.G.nin] kolluk ve savcılıkta alınan ifadelerinde gözaltında bulunduğu süre zarfında ilaçlarını kullanamadığına dair bir yakınması olmaması ve yine yapılan doktor kontollerinde de bu yönde bir yakınması olmadığı hususları ile müşteki Sinan GÜLSU'nun alınan ifadesinde , kardeşi tutuklandıktan üç gün sonra kardeşi ile yapmış olduğu kapalı görüşme esnasında , kardeşine ilaçların ulaşıp ulaşmadığını sorduğunda, ilaçlarının bitmek üzere olduğunu söylediğini belirtmesi karşısında, [H.G.nin] gözaltında bulunduğu sırada hastalığıyla ilgili ilaçlarını kullandığı ve Tem Şube görevlerinin söz konusu olayda her hangi bir ihmal ve kusurlarının olmadığının anlaşıldığı,
...Şikayet edilen doktor [M.E.E.] hakkında üzerine atılı görevi kötüye kullanma ve taksirle ölüme neden olma suçlarından dolayı 4483 Sayılı Yasa gereğince işlem yapılmasına yer olmadığına,
Şüpheli Mersin İl Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü görevlilerinin üzerlerine atılı görevi kötüye kullanma ve taksirle ölüme neden olma suçlarından dolayı kamu adına kovuşturma yapılmasına yer olmadığına..."
48. Başvurucu, kardeşi H.G.nin gözaltına alınmasından ölümüne kadar geçen sürede kamu görevlilerinin ihmal ve kasıtla suç işlediğini, kardeşinin kronik hastalığı olmasına rağmen gözaltı sürecinde ilaçlarını düzenli alamadığını, görevlilerin hastalığına inanmadıklarını, tıbbi tedavinin yanlış ve eksik yapıldığını, soruşturmanın etkili yürütülmediğini, maddi gerçeğin ortaya çıkarılmadığını belirterek kovuşturmasızlık kararı verildiğini belirterek itirazda bulunmuştur.
49. Mersin 4. Sulh Ceza Hâkimliği 10/8/2019 tarihinde itirazın reddine karar vermiştir.
50. Bu karar 13/9/2019 tarihinde başvurucu vekiline tebliğ edilmiştir.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
51. Anayasa Mahkemesinin 11/5/2022 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü
52. Başvurucu; sistematik lupus hastalığı olan kardeşi H.G.nin gözaltına alındığı 20/2/2018 tarihinden ölümüne kadar geçen sürede kamu görevlilerinin ihmal ve kasıtlı eylemlerine maruz kaldığını, uygulanan tıbbi tedavinin eksik ve yanlış olduğunu, gözaltında ve tutuklu kaldığı süre boyunca hastalığına ilişkin taleplerinin yerine getirilmediğini, ilaçlarının zamanında temin edilmediğini, sevk işlemlerinin geciktirildiğini, kamu görevlileri hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini ve etkili soruşturma yürütülmediğini belirterek etkili başvuru hakkının, özgürlük ve güvenlik hakkının, yaşam hakkının ve kötü muamele yasağının ihlal edildiğini iddia etmiştir.
53. Bakanlık görüşünde; başvurucunun, yakını H.G.nin yaşam hakkının kasten ihlal edildiğini ileri sürmediğini, bu durumda idari yargı mercileri önünde açabileceği bir tam yargı davası yolunun olduğunu ancak yürütülen ceza soruşturmaları sonrasında bireysel başvuruda bulunduğunu belirtmiştir. Bakanlık, başvurucunun şikâyetlerinin Ceza İnfaz Kurumu koşullarının hastalığın tedavisini zorlaştırmasına ve Ceza İnfaz Kurumunda ilaçlarını ve tıbbi yardımı zamanında alamadığına ilişkin olduğu hâlde başvurucunun bu şikâyetler kapsamında ceza infaz kurumu görevlileri hakkında yürütülen kovuşturmasızlık kararına itiraz etmediğini, Mersin Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma sonrasında Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunduğunu belirtilerek başvurucunun öncelikle etkili iç hukuk yollarını tüketmediği değerlendirilmiştir. Bakanlık görüşünde ayrıca Ceza İnfaz Kurumunun başvurucu yakınının hastalığını dikkate alarak gerekli tüm tedbirleri aldığı, başvurucunun yakınının Ceza İnfaz Kurumunda bulunmasının tedavi sürecinin aksamasına sebebiyet vermediği, Ceza İnfaz Kurumunun gerekli özeni gösterdiği belirtilmiştir.
54. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanında başvuru formundaki iddialarını tekrarlamıştır.
B. Değerlendirme
55. Anayasa’nın "Kişinin dokunulmazlığı, maddi ve manevi varlığı" kenar başlıklı 17. maddesinin birinci fıkrasının ilgili kısmı şöyledir:
"Herkes, yaşama ... hakkına sahiptir."
56. Anayasa'nın "Devletin temel amaç ve görevleri" kenar başlıklı 5. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"Devletin temel amaç ve görevleri, … Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır."
57. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun iddialarının özü yaşam hakkına yönelik olduğundan şikâyetleri yaşam hakkı kapsamında incelenmiştir.
58. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 46. maddesinin (1) numaralı fıkrasında; ancak ihlale yol açtığı ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal nedeniyle güncel ve kişisel bir hakkı doğrudan etkilenenlerin bireysel başvuru hakkına sahip oldukları kurala bağlanmıştır. Yaşam hakkının doğal niteliği gereği, yaşamını kaybeden kişi açısından bu hakka yönelik bir başvuru ancak yaşanan ölüm olayı nedeniyle ölen kişinin mağdur olan yakınları tarafından yapılabilecektir (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, B. No: 2012/752, 17/9/2013, § 41). Somut olayda başvurucu, ölen H.G.nin kardeşidir. Bu nedenle başvuru ehliyeti açısından bir eksiklik bulunmamaktadır.
59. Öte yandan yaşam hakkının ihlal edildiği iddiası diğer kabul edilebilirlik kriterleri bakımından da incelenmelidir.
60. Başvurucunun ihlal iddiasında bulunduğu kovuşturmaya yer olmadığına dair kararını Başsavcılığın Mersin TEM Şube Müdürlüğü kolluk görevlileri ile ilgili soruşturma sonucunda verdiği, işlem yapılmasına yer olmadığına dair kararı ise doktor M.E.E. hakkında verdiği görülmüştür. Ceza İnfaz Kurumu görevlileri hakkında ise Tarsus Cumhuriyet Başsavcılığı ayrı bir soruşturma yürüterek soruşturmayı sonuçlandırmıştır.
61. Başvurucu, Mersin TEM Şube Müdürlüğünde görevli kolluk görevlileri hakkında yapılan soruşturma sonucu verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair karara itirazının reddedilerek kesinleşmesi üzerine süresi içinde bireysel başvuruda bulunmuş ise de başvurucunun kamu görevlilerinin ihmal veya kasıtlı eylemleri ile kardeşinin ölümüne neden olduğuna yönelik iddialarının yalnızca kardeşinin gözaltında tutulduğu süre ile sınırlı olmayıp devletin gözetiminde bulunduğu tutukluluğuna ilişkin süreci de kapsadığı anlaşılmıştır. Bu nedenle her bir soruşturma süreci için ayrı ayrı inceleme yapılacaktır.
1. Tarsus Cumhuriyet Başsavcılığının Ceza İnfaz Kurumu görevlileri Hakkında Verdiği Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Karar Yönünden
a. Başvurucunun İddiaları
62. Somut olayda başvurucu; kardeşinin hastaneye sevklerinin Ceza İnfaz Kurumu görevlilerince geç yapıldığını, gerekli tıbbi tedaviyi almasının sağlanmadığını, bu nedenle ölüm olayının meydana geldiğini iddia etmiştir.
b. Değerlendirme
63. Başvuru yollarının tüketilmesi koşulu, bireysel başvurunun temel hak ihlallerini önlemek için son ve olağanüstü bir çare olmasının doğal sonucudur. Diğer bir ifadeyle temel hak ihlallerini öncelikle idari makamların ve derece mahkemelerinin gidermekle yükümlü olması kanun yollarının tüketilmesi koşulunu zorunlu kılmaktadır (Necati Gündüz ve Recep Gündüz, B. No: 2012/1027, 12/2/2013, § 20).
64. Temel hak ve özgürlüklere saygı, devletin tüm organlarının uyması gereken bir ilke olup buna uygun davranılmadığı takdirde ortaya çıkan ihlale karşı öncelikle yetkili idari mercilere ve derece mahkemelerine başvurulmalıdır (Bayram Gök, B. No: 2012/946, 26/3/2013, § 17). Bu kapsamda temel hak ve hürriyetlerle ilgili hukuk sisteminin koruma mekanizmalarının öncelikle işletilmesi gerekmektedir. Bu nedenle ihlal iddialarına ilişkin olarak öncelikle olağan kanun yolları tüketilmelidir. Ancak somut olayın koşulları itibarıyla başvuru yollarının tüketilmesinin yarar sağlamayacağının veya etkili olmadığının anlaşılması hâlinde anılan yollar tüketilmeden yapılan bir başvuru incelenebilir (Şehap Korkmaz, B. No: 2013/8975, 23/7/2014, § 33).
65. Tarsus Cumhuriyet Başsavcılığı 21/3/2019 tarihinde Ceza İnfaz Kurumu görevlileri hakkında görevi ihmal suçunu işlediklerine dair kovuşturmaya yetecek kadar delil elde edilmediğini belirterek kovuşturmaya yer olmadığına karar vermiştir.
66. Başvurucunun anılan karara itiraz edip etmediğine ilişkin bir belgeye bireysel başvuru dosyası kapsamında ulaşılamamıştır. Dolayısıyla başvurunun bu kısmının başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Mersin Şehir Hastanesinde Görevli Doktor M.E.E. Hakkında Verilen İşlem Yapılmasına Yer Olmadığına Dair Karar Yönünden
67. Başvurucu Mersin Şehir Hastanesinde kardeşi H.G.yi muayene eden romatoloji doktoru M.E.E.nin gerekli dikkat ve özeni göstermediğini, tıbbi ihmalde bulunduğunu iddia etmektedir.
68. 6216 sayılı Kanun'un "Bireysel başvuru usulü" kenar başlıklı 47. maddesinin (5) numaralı fıkrası şöyledir:
"Bireysel başvurunun, başvuru yollarının tüketildiği tarihten; başvuru yolu öngörülmemişse ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde yapılması gerekir. Haklı bir mazereti nedeniyle süresi içinde başvuramayan/ar, mazeretin kalktığı tarihten itibaren onbeş gün içinde ve mazeretlerini belgeleyen delillerle birlikte başvurabilirler ... "
69. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün (İçtüzük) "Başvuru süresi ve mazeret" kenar başlıklı 64. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:
"Bireysel başvurunun, başvuru yollarının tüketildiği tarihten, başvuru yolu öngörülmemişse ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde yapılması gerekir."
70. 6216 sayılı Kanun'un 47. maddesinin (5) numaralı fıkrası gereği bireysel başvurunun başvuru yollarının tüketildiği, başvuru yolu öngörülmemiş ise ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde yapılması gerekir.
71. Somut olayda Başsavcılık tarafından 4483 sayılı Kanun gereğince doktor M.E.E. hakkında soruşturma yapmak içinizin istenmiş ancak Kaymakamlıkça soruşturma izni verilmemesine karar verilmiştir. Başsavcılık soruşturma izni verilmemesine dair karar üzerine 4/4/2019 tarihli karar ile dosyanın işlemden kaldırılmasına kesin olarak karar vermiştir. Başvurucu dosyanın işlemden kaldırılmasına dair karar ile birlikte verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair karara itirazda bulunmuş, Mersin 4. Sulh Ceza Hakimliği de 10/8/2019 tarihli kararı ile kovuşturmaya yer olmadığına dair karara itirazı değerlendirmiş, sağlık görevlisi hakkında verilen dosyanın işlemden kaldırılmasına dair kesin olarak verilen karara değinmemiştir.
72. Başvurucu kesin nitelikteki Başsavcılığın 4/4/2019 tarihli nihai karara karşı itiraz talebinde bulunduğu dilekçesinde, işlem yapılmasına yer olmadığına dair kararı 23/5/2019 tarihinde öğrendiğini beyan etmiştir. Bu durumda işlem yapılmasına yer olmadığına dair kesin nitelikteki kararın öğrenilmesinden itibaren bireysel başvuru süresi başlayacağından, 23/5/2019 tarihinden itibaren otuz gün içinde bireysel başvuruda bulunulması gerekirken 11/10/2019 tarihinde yapılan başvuruda süre aşımı bulunmaktadır.
73. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının süre aşımı nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
3. Mersin Cumhuriyet Başsavcılığınca Kolluk Görevlileri Hakkında Verilen Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Karar Yönünden
74. Başvurucu; 15 yıldır kronik hastalığının bulunmasına rağmen düzenli olarak yapılan doktor kontrolleri ve uygulanan ilaç tedavisi ile hayatına devam etmekte olan kardeşinin gözaltında alındığı günden itibaren durumunun kötüleştiğini, kolluk görevlilerinin kardeşi için kullanılması hayati önem arz eden ilaçlarına erişimini zorlaştırdıklarını, tedavisinin yapılmadığını, nitekim aynı özensizliklerin ve ihmalin tutuklu bulunduğu Ceza İnfaz Kurumunda da devam ettiğini, kardeşinin gözaltına alındığı günden 69 gün sonra hayatını kaybettiğini ileri sürmüştür.
75. Anayasa Mahkemesinin ilgili soruşturma ve yargılama makamlarının yerine geçecek şekilde delillerin değerlendirmesini doğrudan kendisinin yapmasının söz konusu olamayacağı belirtilmelidir. Başka bir ifadeyle Anayasa Mahkemesinin görevi, bu makamların maddi olaylara ilişkin yaptıkları değerlendirmenin yerine kendi değerlendirmesini koymak değildir (Hıdır Öztürk ve Dilif Öztürk, B. No: 2013/7832, 21/4/2016, § 185). Bu konuda asıl sorumlu ve yetkili olanlar, ilk elden olayları inceleyen yetkili adli ve idari mercilerdir. Bunun aksine bir durum, ancak olaya ilişkin kesin ikna edici nitelikte bulguların varlığı hâlinde söz konusu olabilir (Cemil Danışman, B. No: 2013/6319, 16/7/2014, § 58).
76. Başvurucu her ne kadar kardeşi H.G.nin kronik hastalığı olmasına rağmen Mersin TEM Şube Müdürlüğünde gözaltına alındığı süreçte kolluk görevlilerinin ihmal ve kasıtlı eylemleri nedeniyle ilaçlarının zamanında temin edilmemesinden ve tedavisinin aksadığından ölüm olayının meydana geldiğini iddia etmişse de Başsavcılıkça alınan otopsi raporunda, kesin ölüm nedeninin belirlenmesi için düzenlenen Adli Tıp Kurumu raporunda, Tarsus Devlet Hastanesi sağlık görevlileri hakkında yapılan soruşturmanın genişletilmesi kararı kapsamında alınan Adli Tıp Kurumu İhtisas Kurulu raporunda başvurucunun şikâyetlerini destekleyecek bir bilgiye rastlanmamıştır. Ölenin ilaçlarının zamanında temin edilememesinin ölüme etkisinin ancak adli raporlarla tespit edilebileceği dikkate alındığında ölüm ile kolluk görevlilerinin eylemleri arasında herhangi bir nedensellik bağı olduğu ortaya konulamamıştır. Açıklanan gerekçelerle yaşam hakkının maddi boyutunun ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olduğu anlaşılmıştır.
77. Başvurucu; kolluk görevlileri hakkında etkili bir soruşturma yürütülmediğini, toplanması gereken delillerin toplanmadığını, şüphelilerin tespit dahi edilmeden kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini ileri sürmüştür.
78. Anayasa'nın yaşam hakkını güvence altına alan 17. maddesi ile devletin temel amaç ve görevlerini belirten 5. maddesi birlikte değerlendirildiğinde meydana gelen şüpheli ölüm olaylarının sorumlularının belirlenmesini ve gerekiyorsa cezalandırılmasını sağlayabilecek etkili bir ceza soruşturması yürütülmesi gerekmektedir. Bununla birlikte yürütülen soruşturma belirli bir kişinin sorumlu olup olmadığıyla sınırlı olmamalı, olayın tüm yönlerini ortaya koyacak kapsamda ve nitelikte olmalıdır. Başka bir ifadeyle ölüm olaylarına ilişkin soruşturmaların olayın tam olarak nasıl gerçekleştiğini ortaya koyacak şekilde yürütülmesi yerine sadece bu olaya belirli bir kişinin karıştığı veya hiçbir şekilde bu kişinin karışmasının söz konusu olmadığını ortaya koyacak şekilde yürütülmesi usul yükümlülüğünü karşılamak için yeterli değildir (Turan Uytun ve Kevzer Uytun, B. No: 2013/9461, 15/12/2015, § 89).
79. Başvurucunun kardeşi H.G. 20/2/2018 tarihinde Mersin İl Emniyet Müdürlüğü TEM Şube Müdürlüğünde gözaltına alınmıştır. Başvurucunun H.G.nin gözaltında tutulduğu sürece ilişkin şikâyetleri Başsavcılıkça yapılan soruşturma işlemine konu edilmiştir.
80. Tarsus Cumhuriyet Başsavcılığı, ölüm olayı hakkında derhâl bir ceza soruşturması başlatarak ölü muayenesi ve otopsi işlemlerini gerçekleştirmiş; ölüm olayının aydınlatılması için Adli Tıp Kurumundan raporlar almıştır. Tarsus Cumhuriyet Başsavcılığı başvurucunun kardeşinin ölümünde sorumluluğu olabilecek tüm şüpheliler hakkında yaptığı kapsamlı soruşturma sonucunda Mersin İl Emniyet Müdürlüğü TEM Şube Müdürlüğü kolluk görevlileri ile Mersin Şehir Hastanesi romatoloji doktoru hakkında görevi kötüye kullanma suçundan soruşturma yapılması için dosyanın tefrik edilmesine karar vermiştir. Başsavcılık ölenin Mersin Emniyet Müdürlüğünde hangi tarihler arasında gözaltında tutulduğu, ölenin ilaçlarının verilip verilmediği, gözaltı süresince doktor raporu bulunup bulunmadığı hususlarını araştırmıştır.
81. Başsavcılıkça makul bir sürede tamamlanan soruşturma kapsamında tüm dosya kapsamı değerlendirilerek ölenin gözaltına alındığı süreçte kolluk görevlileri hakkında bir şikâyetinin olmadığı, anılan süreçte ilaçlarının temin edilmediği veya temin edilmemesine bağlı olarak ölümün gerçekleştiğine ilişkin herhangi bir delil bulunmaması nedeniyle kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verilmiştir.
82. Başsavcılığın Anayasa'nın 17. maddesinin gerektirdiği özende inceleme yaptığı dikkate alındığında etkili soruşturma yükümlülüğüne ait gerekliliklerin yerine getirilmediği söylenemeyecektir.
83. Açıklanan gerekçelerle yaşam hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Ceza infaz kurumu görevlileri hakkında verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair karar yönünden yaşam hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Sağlık görevlisi hakkında işlem yapılmasına yer olmadığına dair karar yönünden yaşam hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın süre aşımı nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
3. Kolluk görevlileri hakkında verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair karar yönünden yaşam hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 11/5/2022 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.