TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
ZERDEŞT ODUNÇU BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2019/36639)
|
|
Karar Tarihi: 11/6/2025
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Basri BAĞCI
|
Üyeler
|
:
|
Engin YILDIRIM
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
|
|
Kenan YAŞAR
|
|
|
Ömer ÇINAR
|
Raportör
|
:
|
Aydın AYGÜN
|
Başvurucu
|
:
|
Zerdeşt ODUNÇU
|
Vekili
|
:
|
Av. Beritan TASMAN
|
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, ceza infaz kurumunda hükümlü olarak bulunan başvurucunun odasında yapılan aramada ele geçen dokümanların içeriği nedeniyle disiplin cezasıyla cezalandırılmasının ifade özgürlüğünü ihlal ettiği iddiasına ilişkindir.
2. Başvurucu, hükümlü olarak Edirne F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (Ceza İnfaz Kurumu) bulunmaktadır.
3. Başvurucunun odasında yapılan arama sonucunda başvurucuya ait olan beş adet Demokratik Modernite dergisi, bir adet A-5 ebatında bloknot ve bir adet küçük not defteri ele geçirilmiştir. Dokümana ilişkin yapılan inceleme sonucunda başvurucu hakkında disiplin soruşturması başlatılmıştır.
4. Ceza İnfaz Kurumu Disiplin Kurulu (Disiplin Kurulu) disiplin soruşturması sonucunda başvurucunun 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un 43. maddesinin (2) numaralı fıkrasının (d) bendinde yer alan kurumda korku, kaygı veya panik yaratabilecek biçimde söz söyleme veya davranışta bulunma eylemini gerçekleştirdiği kanaatine varmıştır. Disiplin Kurulu, söz konusu kurala göre ziyaretçi kabulünden yoksun bırakma cezası verilmesi gerektiğini ancak başvurucunun iyi hâlli olmaması nedeniyle aynı Kanun'un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrası gereğince başvurucuya bir üst ceza olan 11 gün hücreye koyma cezası verilmesine karar vermiştir. Disiplin Kurulu kararında başvurucu hakkında anılan Kanun'un 44. maddesinin (2) numaralı fıkrasının (g) bendinde yer alan üçüncü fıkranın (g) bendinde belirtilenler dışında kalıp da Kanuna uygun olarak yasaklanmış bulunan her türlü eşya, araç, gereç veya malzemeyi ceza infaz kurumlarına sokmak, bulundurmak, kullanmak eyleminden ceza verilmesinin uygun olacağı belirtilmesine rağmen kararın "netice ve karar" başlıklı hüküm fıkrasında başvurucunun kurumda korku, kaygı veya panik yaratabilecek biçimde söz söyleme veya davranışta bulunma eylemi nedeniyle disiplin cezasıyla cezalandırıldığı anlaşılmıştır.
5. Disiplin Kurulu kararında defterlerin içeriğinin Türkçe ve Türkçe dışında bir dille yazılmış olduğu tespit edilmiştir. Yapılan tercümede bu yazılarda Abdullah Öcalan'a ait kitaplardan alıntılar ve konu başlıkları olduğu, bunların yanı sıra bazı teorik konulara ilişkin yazıların bulunduğu tespit edilmiştir. Disiplin Kurulu kararında söz konusu defterlerin örgütsel eğitim çalışması ve örgütsel doküman niteliğinde olduğu kanaatine ulaşmıştır. Kurul kararında el konulan dergilerle ilgili bir değerlendirmeye yer vermemiştir.
6. Başvurucu, Disiplin Kurulunun kararına karşı Edirne 1. İnfaz Hâkimliğine (İnfaz Hâkimliği) şikâyette bulunmuştur. İnfaz Hâkimliği başvurucunun üzerine atılı disiplin suçunu gerektiren eyleminin sabit olduğunu belirterek şikâyetin reddine karar vermiştir.
7. Başvurucu, İnfaz Hâkimliği kararına karşı itiraz yoluna başvurmuştur. Edirne 1. Ağır Ceza Mahkemesi (Ağır Ceza Mahkemesi) İnfaz Hâkimliği kararının usul ve kanuna uygun olduğundan bahisle anılan itirazı reddetmiştir.
8. Başvurucu, nihai kararı 2/10/2019 tarihinde öğrendikten sonra 30/10/2019 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
9. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
II. DEĞERLENDİRME
10. Ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.
11. Başvurucu; söz konusu defterlerin daha önceden de disiplin cezasına konu edildiğini, bu cezaya yaptığı itirazın İnfaz Hâkimliğince haklı görülerek kabul edildiğini ancak bu kez yaptığı itirazın reddedilmesinin adil yargılanma hakkıyla bağdaşmadığını belirtmiştir. Bir kitaptan, gazete veya dergiden alınan notların yasak olmadığını, fikir özgürlüğü kapsamında kaldığını, verilen cezanın ölçüsüz olduğunu belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
12. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde; Anayasa Mahkemesinin somut olayla benzer olaylarda verdiği bazı kararlara yer verilmiştir. Daha sonra Bakanlık, başvurucunun ifade özgürlüğünün ihlal edilip edilmediği noktasında inceleme yapılırken görüşte değinilen Anayasa ve ilgili mevzuat hükümleri, Anayasa Mahkemesi içtihadı ve somut olayın kendine özgü koşullarının dikkate alınması gerektiğini ifade etmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne cevabında genel olarak başvuru formundaki iddialarını yinelemiştir.
13. Başvurucunun arama sırasında ele geçirilen dokümanların daha önce de cezalandırılmaya konu edilmesi üzerine yaptığı itirazın yargı kararıyla kabul edildiği yönündeki şikâyetini infaz hâkimliği ve ağır ceza mahkemesi önünde dile getirmeyip ilk kez bireysel başvuru aşamasında ileri sürdüğü anlaşılmıştır. Bu nedenle söz konusu şikâyet açısından bir inceleme yapılmayıp başvuru, bunun dışındaki şikâyetler yönünden ele alınmıştır.
14. Bazı dokümanları Ceza İnfaz Kurumundaki odasında bulundurması nedeniyle başvurucu hakkında verilen disiplin cezasına yönelik şikâyetlerin bir bütün olarak ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır (benzer yönde bir karar için bkz. Eşref Arslan [2. B.], B. No: 2014/14655, 18/7/2018, § 33; Gıyasettin Aydın (2) [1. B.], B. No: 2017/17252, 1/7/2020, § 26).
15. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
16. Ceza İnfaz Kurumunda bulundurduğu dokümanlar nedeniyle hakkında disiplin cezası uygulanan başvurucunun ifade özgürlüğüne bir müdahalede bulunulmuştur.
17. Müdahaleye dayanak olan 5275 sayılı Kanun'un 43. maddesinin (2) numaralı fıkrasının (d) bendinin kanunla sınırlama ölçütünü karşıladığı, müdahalenin Anayasa'nın 26. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan kamu düzeninin korunması meşru amaçları kapsamında kaldığı sonucuna ulaşılmıştır. Bundan sonra yapılması gereken, müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olup olmadığını değerlendirmektir. Temel hak ve özgürlüklere yönelik bir müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun kabul edilebilmesi için zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılaması ve orantılı bir müdahale olması gerekir (Bekir Coşkun [GK], B. No: 2014/12151, 4/6/2015, §§ 33-35; Mehmet Ali Aydın [GK], B. No: 2013/9343, 4/6/2015, §§ 42, 43; Ferhat Üstündağ [1. B.], B. No: 2014/15428, 17/7/2018, § 45).
18. Herkes gibi hükümlü ve tutuklular da Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (Sözleşme) ortak alanı kapsamında kalan temel hak ve hürriyetlerin tamamına (Mehmet Reşit Arslan ve diğerleri [2. B.], B. No: 2013/583, 10/12/2014, § 65) ve bu bağlamda ifade özgürlüğüne de sahiptir (Murat Karayel (5) [2. B.], B. No: 2013/6223, 7/1/2016, § 27). Öte yandan ifade özgürlüğünün mutlak bir hak olmadığı ve Anayasa'nın 26. maddesinin ikinci fıkrasında öngörülen sebeplerle sınırlandırılabileceği unutulmamalıdır. Bu bağlamda ceza infaz kurumunda bulunmanın kaçınılmaz sonucu olarak suçun önlenmesi ve disiplinin sağlanması gibi kurumda güvenliğin ve düzenin korunmasına yönelik kabul edilebilir gerekliliklerin olması durumunda mahpusların sahip olduğu haklara sınırlama getirilebilecektir (Murat Karayel (5), § 29).
19. Disiplin suç ve cezaları yönünden genel hüküm niteliğinde olan 5275 sayılı Kanun'un 37. maddesi uyarınca, kanun kapsamındaki bir disiplin suçunun oluşabilmesi ve cezasının uygulanabilmesi için sadece her bir disiplin suçu yönünden belirlenen özel hükümdeki şartların gerçekleşmesi yeterli olmayıp ayrıca 37. maddedeki şartların da gerçekleşmesi gerekmektedir. 5275 sayılı Kanun'un 37. maddesine göre ceza infaz kurumunda düzenli bir yaşamın sürdürülmesi, güvenliğin ve disiplinin sağlanması bakımından kanun, tüzük, yönetmelikler ile idarenin uyulmasını emrettiği veya gerekli kıldığı davranış ve tutumları, kusurlu olarak ihlal ettiğinde eyleminin niteliği ile ağırlık derecesine göre hükümlü hakkında kanunda belirtilen disiplin cezaları uygulanacaktır (AYM, E.2013/6, K.2013/111, 10/10/2013; Memiş Berber [1. B.], B. No: 2017/38744, 20/10/2021, § 22).
20. Bu doğrultuda Anayasa Mahkemesi, ceza infaz kurumunda yapılacak bir eylemin 5275 sayılı Kanun'un 39. ile 44. maddeleri arasında öngörülen disiplin suçunu oluşturduğu açık olsa dahi bu durumun disiplin cezası verilmesi için tek başına yeterli olmayacağını, eylemin ceza infaz kurumundaki güvenliği veya disiplini bozacak ya da düzenli yaşamın sürdürülmesini önleyecek şekilde gerçekleştirilmesi gerektiğini kabul etmiştir (AYM, E.2013/6, K.2013/111, 10/10/2013; Murat Karayel (5), §§ 43, 44; Cihat Özdemir [2. B.], B. No: 2015/214, 9/5/2018, § 22). Dolayısıyla somut olayda başvurucunun bulundurduğu dokümanların kurumdaki güvenliği veya disiplini bozacak ya da düzenli yaşamın sürdürülmesini önleyecek nitelikte kabul edilmesinin mümkün olup olmadığı incelenmelidir.
21. Somut olayda başvurucu hakkında, bulundurduğu defterin içeriği nedeniyle disiplin cezası uygulanmıştır. İdarenin kararında başvurucuya 5275 sayılı Kanun'un 44. maddesinin (2) numaralı fıkrasının (g) bendinde yer alan üçüncü fıkranın (g) bendinde belirtilenler dışında kalıp da Kanuna uygun olarak yasaklanmış bulunan her türlü eşya, araç, gereç veya malzemeyi ceza infaz kurumlarına sokmak, bulundurmak, kullanmak eyleminden ceza verilmesinin uygun olacağı belirtilmesine rağmen disiplin cezası aynı Kanun'un başka bir hükmünde düzenlenen kurumda korku, kaygı veya panik yaratabilecek biçimde söz söyleme veya davranışta bulunma eylemi nedeniyle verilmiştir (bkz. § 4). İdarenin kararında,defterin içeriğindeki hangi ifadelerin korku, kaygı veya panik yaratabilecek biçimde söz söyleme veya davranışta bulunma kapsamında kaldığı noktasında genel bazı açıklamalar dışında bir değerlendirme yapılmamıştır.
22. İnfaz Hâkimliği şikâyet üzerine anılan disiplin cezası hakkında incelemesini yaparken başvurucu hakkında verilen disiplin cezasının Disiplin Kurulu kararında belirtilen hükmün dışındaki eylem üzerine yapmıştır. Diğer bir ifadeyle başvurucu hakkında verilen disiplin cezasının temeli olan eylemin ne olduğu hakkında İnfaz Hâkimliğinin ve Disiplin Kurulunun kararları arasında çelişki olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan İnfaz Hâkimliği kararında başvurucunun eyleminin gerekçeli kararda belirtilen eylem kapsamında kaldığına dair bir gerekçe de bulunmamaktadır. İtiraz incelemesinde de bu çelişkinin giderilmediği görülmektedir.
23. Bu bağlamda başvurucunun arama sırasında ele geçirilen defterleri nedeniyle aldığı disiplin cezasının hangi disiplin eylemini oluşturduğu yargılama makamlarınca net bir şekilde ortaya konulmamıştır. Söz konusu belirlemenin yapılmaması başvurucunun eylemi nedeniyle karşı karşıya kaldığı disiplin cezasının oluşturduğu müdahalenin temel haklarve özgürlükler açısından incelenmesinde asıl noktayı oluşturur. Bu nedenle öncelikle söz konusubelirlemenin yargılama makamlarınca ortaya konulması gerekir. Ayrıca başvurucunun Disiplin Kurulu kararına karşı yapmış olduğu şikâyet ve itiraz başvurularında başvurucunun dokümanlarında yer alan hangi unsurların disiplin cezasına temel oluşturduğu somutlaştırılmadığı gibi başvurucunun dokümanları bulundurmasının Kurum düzeni ve güvenliği üzerindeki etkisi yönünden de hiçbir değerlendirme yapılmamıştır.
24. Sonuç olarak somut olayda başvurucunun bulundurduğu dokümanlarla korku, kaygı veya panik yaratabilecek biçimde söz söyleme veya davranışta bulunma eylemini işlediği somut olgulara dayalı olarak ortaya konulamamıştır. Başvurucunun 5275 sayılı Kanun'un 37. maddesinde öngörülen kurumda düzenli bir yaşamın sürdürülmesi, güvenliğin ve disiplinin sağlanması için zorunlu mevzuat ve emirleri ihlâl ettiği de Disiplin Kurulu ve yargı mercilerince değerlendirilmemiştir.
25. Anayasa Mahkemesi ifade özgürlüğüne yapılan bir müdahalenin kamu makamları tarafından ortaya konulan gerekçelerinin ilgili ve yeterli olup olmadığını denetler (diğerleri arasından bkz. Kemal Kılıçdaroğlu [1. B.], B. No: 2014/1577, 25/10/2017, § 58; Bekir Coşkun, § 56; Tansel Çölaşan [1. B.], B. No: 2014/6128, 7/7/2015, § 56; Zübeyde Füsun Üstel ve diğerleri [GK], B. No: 2018/17635, 26/7/2019, § 120; Sırrı Süreyya Önder [GK], B. No: 2018/38143, 3/10/2019, § 60; hükümlü ve tutuklulara uygulanan disiplin cezaları bağlamında bkz. Eşref Arslan, §§ 50-54; Abdulhamit Babat (3) [1. B.], B. No: 2015/3370, 9/1/2020, §§ 33-37). Somut olayda idare ve yargılama makamları, başvurucunun eylemi nedeniyle disiplin cezası ile cezalandırılmasının zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşıladığını ilgili ve yeterli bir gerekçe ile gösterememiştir. Bu nedenle başvurucunun ifade özgürlüğüne 11 gün hücreye koyma cezası vermek suretiyle yapılan müdahalenin demokratik bir toplumda gerekli olduğunun gösterilemediği değerlendirilmiştir.
26. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
III. GİDERİM
27. Başvurucu; ihlalin tespiti, yeniden yargılama yapılması ve 5.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
28. Başvuruda tespit edilen anayasal hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar ve zorunluluk bulunmaktadır. Anayasa'nın 148. ve 153. maddeleri ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. ve 66. maddeleri uyarınca ihlal kararının gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatıp Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında belirtilen ilkelere ve gerekçelere uygun biçimde yürütülecek yargılama sonunda hak ihlalinin nedenlerini gidererek yeni bir karar vermektir (yeniden yargılama konusunda bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2) [1. B.], B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).
29. Bununla birlikte yalnızca ihlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında ve eski hâle getirme kuralı çerçevesinde başvurucuya net 5.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.
IV. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. İfade özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
C. Anayasa'nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün İHLAL EDİLDİĞİNE,
D. Kararın bir örneğinin ifade özgürlüğünün ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Edirne 1. İnfaz Hâkimliğine (E.2019/2465, K.2019/3448) GÖNDERİLMESİNE,
E. Başvurucuya net 5.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE,
F. 30.000 TL vekâlet ücretinden oluşan yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,
G. Ödemelerin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
H. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 11/6/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.