TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
MEHMET EMİN EKİNCİ BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2019/40323)
Karar Tarihi: 16/3/2023
Başkan
:
Kadir ÖZKAYA
Üyeler
Engin YILDIRIM
Rıdvan GÜLEÇ
Basri BAĞCI
Kenan YAŞAR
Raportör
Fatih ALKAN
Başvurucu
Mehmet Emin EKİNCİ
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, mahpus hakkında disiplin cezası verilmesi nedeniyle aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. Başvuru konusu olayın gerçekleştiği tarihte Adıyaman E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda tutuklu olarak bulunan başvurucu, göz rahatsızlığı nedeniyle 19/8/2019 tarihinde kurum tabipliğinde muayene edilmiştir. Muayene sonucunda ileri tetkiklerinin ve tedavisinin yapılması amacıyla başvurucunun Adıyaman Eğitim ve Araştırma Hastanesi Göz Polikliniğine sevk edilmesi uygun görülmüştür. Bu doğrultuda başvurucunun 16/9/2019 tarihinde hastaneye sevki planlanmıştır.
3. Ceza İnfaz Kurumu görevlilerince tutulan 16/9/2019 tarihli tutanakta, hastaneye götürülmek üzere saat 08.15'te hazır olması için görevli personel tarafından başvurucuya saat 07.55'te bilgi verildiği ve saat 08.30 olmasına rağmen başvurucunun hazır olmaması nedeniyle sevkinin iptal edildiği ifade edilmiştir. Akabinde başvurucu hakkında sevke, nakle veya bunlarla ilgili olarak alınacak tedbirlere karşı çıkma disiplin suçu kapsamında disiplin soruşturması başlatılmıştır.
4. Başvurucu 18/9/2019 tarihinde Ceza İnfaz Kurumuna sunduğu savunma dilekçesinde; hastaneye götürüleceğini 16/9/2019 tarihinde saat 08.00'de koğuş mazgalından ilgili memur tarafından seslenildiği zaman öğrendiğini, o saatte sayım için bahçede beklediğini, sayımın saat 08.10'da tamamlandığını ve hemen hazırlanmaya başladığını ifade etmiştir. Kendisi gibi hastaneye sevk edilen M.H. isimli arkadaşının da hazırlanmaya başladığını, yirmi dört kişinin kaldığı koğuşta bir banyo ve bir tuvaletin bulunduğunu, arkadaşının banyo sırasını beklediğini ve saat 08.30'a hazır olmayı planladıklarını ileri sürmüştür. Başvurucu; görevli memur saat 08.30'da koğuş kapısına geldiğinde kendisinin hazır olduğunu ancak arkadaşının ayakkabısını henüz giymediğini, bu nedenle iki dakika süre istediklerini ancak görevlinin bir daha gelmediğini ve sevklerinin iptal edildiğini beyan etmiştir. Başvurucu; görevlilere riayet etmeme gibi bir durumun söz konusu olmadığını, ilk kez hastaneye sevk edildiğini, kasıtlı olarak herhangi bir davranışının bulunmadığını ve yalnızca birkaç dakika geciktiklerini ifade etmiştir. Soruşturma kapsamında ifadesi alınan ilgili infaz koruma memuru ise sabah 07.55'te koğuş kapısına gittiğini, hastane sevki için başvurucuya ve arkadaşına haber verdiğini, saat 08.30'da koğuşa gittiğinde birisinin banyoda olduğunu, diğerinin de hazır olmadığını gördüğünü belirtmiştir.
5. Ceza İnfaz Kurumu Disiplin Kurulu tarafından 19/9/2019 tarihinde sevke, nakle veya bunlarla ilgili olarak alınacak tedbirlere karşı çıktığı gerekçesiyle başvurucuya bir ay süreyle ziyaretçi kabulünden yoksun bırakma disiplin cezası verilmiştir. Söz konusu kararda; başvurucunun gerekli ikazlara rağmen zamanında hazırlanmadığı ve hastane sevkine gitmediği, sevklerin mahpusların sevk tarihi sırasına göre ve sınırlı sayıda yapıldığı, bu suretle o gün başka hasta mahpusların hastaneye gitmesine engel olduğu ve kendisi için ayrıca yeni sevk planlaması yapılmasına yol açtığı ifade edilmiştir.
6. Başvurucu; herhangi bir kastının bulunmadığını, gecikmenin birkaç dakikadan ibaret olduğunu, disiplin cezasının yasal dayanağının bulunmadığını, hastaneye sevkinin iptal edilmesinin yanında ayrıca hakkında orantısız bir ceza verildiğini, cezanın telafisi güç zararlara yol açacağını ileri sürerek ve savunma dilekçesinde yer verdiği hususları tekrar ederek Adıyaman İnfaz Hâkimliğine şikâyet başvurusunda bulunmuştur. İnfaz Hâkimliği disiplin cezası kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle 21/10/2019 tarihinde şikâyetin reddine karar vermiştir. Söz konusu karara karşı başvurucu tarafından yapılan itiraz, kararda bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle Adıyaman 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 7/11/2019 tarihli kararıyla reddedilmiştir. Başvurucu hakkında verilen bir ay süreyle ziyaretçi kabulünden yoksun bırakma disiplin cezası 11/11/2019-11/12/2019 tarihleri arasında infaz edilmiştir.
7. Başvurucu, nihai hükmü 11/11/2019 tarihinde öğrendikten sonra 5/12/2019 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
8. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
II. DEĞERLENDİRME
9. Ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun adli yardım talebinin karar verilmesi gerekir.
10. Başvurucu; kendisine hiçbir şekilde müsamaha tanınmaması nedeniyle hastaneye gidemediği gibi ayrıca keyfî şekilde disiplin cezasıyla cezalandırıldığını, söz konusu cezanın kanuni dayanağının bulunmadığını, ceza nedeniyle ailesiyle görüşemediğini ve yargılama sürecinde verilen kararların haksız olduğunu belirterek adil yargılanma hakkının, suç ve cezaların kanuniliği ilkesinin ve aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Bakanlık görüşünde, Anayasa Mahkemesinin ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin içtihatlarına yer verilerek değerlendirmelerin olayın somut koşulları dikkate alınarak anılan içtihatlar ışığında yapılmasının uygun olacağı ifade edilmiştir. Bakanlık görüşüne karşı başvurucu tarafından sunulan dilekçede, başvuru formunda yer alan iddialar tekrar edilmiştir.
11. Başvuru, aile hayatına saygı hakkı kapsamında incelenmiştir.
12. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
13. Ziyaretçi kabulünden yoksun bırakma şeklindeki disiplin cezasıyla cezalandırılan başvurucunun aile hayatına saygı hakkına yapılan müdahalenin dayanağı olan 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un 43. maddesinin kanunilik ölçütünü karşıladığı ve kurum düzeninin sağlanmasına yönelik meşru amacın bulunduğu açıktır. Bu belirlemenin ardından müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olup olmadığı yönünden inceleme yapılacaktır.
14. Anayasa’nın 19. maddesi gereği hükümlü ve tutukluların özel ve aile hayatına birtakım sınırlamaların getirilmiş olması, hukuka uygun olarak ceza infaz kurumunda tutulmanın kaçınılmaz ve doğal bir sonucudur. Bu bağlamda idarenin tutuklu ve hükümlülerin özel ve aile hayatına müdahale konusunda takdir yetkisinin daha geniş olduğu gözetilmelidir. Burada mühim olan ceza infaz kurumunun güvenliğinin sağlanması amacı ile hükümlünün özel ve aile hayatına saygı gösterilmesi hakkı arasında adil bir dengenin sağlanmış olmasıdır (Mehmet Koray Eryaşa, B. No: 2013/6693, 16/4/2015, § 89; Ahmet Çilgin, B. No: 2014/18849, 11/1/2017, § 32). Başvuru konusu olay bakımından müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olup olmadığı incelenirken derece mahkemelerinin kararlarında ortaya konulan gerekçeler değerlendirilmeli ve müdahaleyi doğuran gerekçelerin inandırıcı bir şekilde ortaya konulup konulmadığına ve müdahalenin ölçülülük ilkesine uygun olup olmadığına bakılmalıdır (Beşir Doğan, B. No: 2013/2335, 15/12/2015, § 44; Emre Sönmez, B. No: 2019/890, 13/1/2022, §§ 44, 45).
15. Somut olayda, hastaneye sevk edilen başvurucunun zamanında hazır olmadığı gerekçesiyle sevke, nakle veya bunlarla ilgili olarak alınacak tedbirlere karşı çıkma eylemi kapsamında bir ay süreyle ziyaretçi kabulünden yoksun bırakma disiplin cezasıyla cezalandırıldığı anlaşılmaktadır. Söz konusu kararda, başvurucunun gerekli uyarı ve ikazlara rağmen zamanında hazırlanmaması nedeniyle o gün başka hasta mahpusların hastaneye gitmesine engel olduğu ve yeni sevk planlaması yapılmasına neden olduğu ifade edilmiştir. Başvurucu; yalnızca birkaç dakika geç kaldığını, herhangi bir kastının olmadığını, sevkinin iptal edilmesi nedeniyle yaşadığı mağduriyetin yanı sıra disiplin cezasıyla cezalandırıldığını ve verilen cezanın aile hayatına saygı hakkına orantısız bir müdahale oluşturduğunu derece mahkemeleri önünde ileri sürmüştür. Söz konusu iddialara ilişkin olarak ilgili mahkemelerce herhangi bir yeni değerlendirme yapılmamış ve ilgili idari kurulca verilen karar hukuka uygun görülmüştür.
16. Anılan disiplin cezası, süresi kısa olsa dahi aile bireyleriyle ziyaretçi olarak görüşmeye ve temasta bulunmaya engel olacağından müdahalenin başvurucunun aile ilişkilerine etkisinin zayıf olduğu söylenemeyecektir.
17. Başvuruya konu olan süreçte verilen mahkeme kararları değerlendirildiğinde disiplin cezasına gerekçe olarak kabul edilen ve başvurucuya yüklenen ihmale dayalı eylemin müdahalenin haklı olduğunu gösterecek şekilde ikna edici gerekçelerle ortaya konulduğunu söylemek güçtür. Nitekim başvurucuya sevke hazırlanmasına imkân sağlayacak şekilde uygun bir sürenin verilip verilmediği, başvurucunun yeterli şekilde ikaz edilip edilmediği, birkaç dakikalık gecikmenin sevk planlamasını bozup bozmadığı ve sevki aksatmak ya da engellemek kastıyla hareket edilip edilmediği hususlarında ikna edici gerekçeler ortaya konulmadan aile bireyleriyle teması sağlamaya elverişli imkânlardan yoksun bırakacak şekilde disiplin cezası işlemi tesis edilmiştir.
18. Ayrıca başvurucunun süreç içinde sunduğu dilekçelerde ileri sürdüğü nedenlerin disiplin cezasının gerekliliğini ortadan kaldırmaya elverişli kabul edilebilecek derecede somut olduğu açık olmasına ve birkaç dakikalık gecikme nedeniyle verilen cezanın aile hayatına saygı hakkına orantısız bir müdahale oluşturduğunu dile getirmesine rağmen bu hususta ileri sürülen iddiaların derece mahkemelerince gözardı edilerek karşılanmadığı görülmektedir. Üstelik başvurucu, kurum tabibince tespit edilen bir göz rahatsızlığı yaşamasına rağmen hastaneye sevk de edilmemiştir. Bu durumda müdahalenin gerekliliği konusunda ortaya konulan gerekçelerin ilgili ve yeterli olarak kabul edilemeyeceği, dolayısıyla başvurucunun aile hayatına saygı hakkına yapılan müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olmadığı kanaatine varılmıştır.
19. Açıklanan gerekçelerle aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
III. GİDERİM
20. Başvurucu, ihlalin tespiti ve 100.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
21. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan ([GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).
22. Ayrıca eski hâle getirme kuralı çerçevesinde ihlalin sonuçlarının bütünüyle ortadan kaldırılabilmesi için başvurucuya manevi zararları karşılığında net 10.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.
IV. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. Aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
C. Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan aile hayatına saygı hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
D. Kararın bir örneğinin aile hayatına saygı hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak amacıyla Adıyaman İnfaz Hâkimliğine (E.2019/1259, K.2019/1328) GÖNDERİLMESİNE,
E. Başvurucuya net 10.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
F. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
G. Kararın bir örneğinin bilgi için Adıyaman 1. Ağır Ceza Mahkemesi (2019/1792 D.İş) ile Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 16/3/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.