logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Barkın Timtik [2.B.], B. No: 2019/42038, 15/5/2024, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

BARKIN TİMTİK BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2019/42038)

 

Karar Tarihi: 15/5/2024

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Basri BAĞCI

Üyeler

:

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Yıldız SEFERİNOĞLU

 

 

Kenan YAŞAR

 

 

Ömer ÇINAR

Raportör

:

Aydın AYGÜN

Başvurucu

:

Barkın TİMTİK

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, ceza infaz kurumunda tutuklu olarak bulunan başvurucunun kâğıtlara yazdığı yazılardan dolayı disiplin cezasıyla cezalandırılması nedeniyle ifade özgürlüğünün ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Başvurucu, terör örgütüne üye olma suçundan tutuklu olarak Silivri Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (Ceza İnfaz Kurumu) bulunmaktadır.

3. Başvurucunun da barındığı Ceza İnfaz Kurumunun odasına sabah sayımının gerçekleştirilmesi için görevli memurlar girmiştir. Başvurucunun da aralarında bulunduğu bir grup mahpusun odanın üst kat penceresinden oda havalandırma bahçesinde bulunan görevli memurların üzerine "özür dile Gülşah, işkencede zamanaşımı yoktur, yere düşen eli kolu bağlıya vurmak insanlık mı? ahlak mı? görev mi?, işkence affa uğramaz zamanaşımına girmez" yazılı çeşitli büyüklükteki kâğıtları attıkları tespit edilmiştir. Bu kapsamda başvurucu hakkında disiplin soruşturması başlatılmıştır.

4. Ceza İnfaz Kurumu Disiplin Kurulu (Disiplin Kurulu) disiplin soruşturması sonucunda başvurucunun kurumda korku, kaygı veya panik yaratacak şekilde söz söylemek veya davranışta bulunmak eylemini gerçekleştirdiği kanaatine vararak başvurucuya 2 ay ziyaretçi kabulünden yoksun bırakma disiplin cezası vermiştir.

5. Başvurucu, Disiplin Kurulunun kararına karşı Silivri 2. İnfaz Hâkimliğine (İnfaz Hâkimliği) şikâyette bulunmuştur. İnfaz Hâkimliği başvurucunun eylemi gerçekleştirme şekli, eylemin sübutuna ilişkin kabulü ve cezanın uygulanış şeklinde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle 28/8/2019 tarihinde şikâyetin reddine karar vermiştir.

6. Başvurucu, İnfaz Hâkimliği kararına karşı itiraz yoluna başvurmuştur. Silivri Ağır Ceza Mahkemesi (Ağır Ceza Mahkemesi) İnfaz Hâkimliği kararında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından bahisle anılan itirazı 24/10/2019 tarihinde reddetmiştir.

7. Başvurucu, nihai kararı13/11/2019 tarihinde tebellüğ ettikten sonra 12/12/2019 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

8. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

9. Ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.

10. Başvurucu; Disiplin Kurulunun cezayı verirken savunmasını almadığını, bu durumun İnfaz Hâkimliği ve Ağır Ceza Mahkemesince değerlendirilmediğini, Hâkimlik ve mahkeme kararlarının gerekçesiz olduğunu ifade etmiştir. Ayrıca kâğıtlara yazılan sözlerin ifade özgürlüğü kapsamında kaldığını, kurumda korku ve panik yaratacak nitelikte olmadığını, protestodan ibaret olduğunu belirterek ifade özgürlüğünün ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

11. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde; Anayasa Mahkemesinin somut olayla benzer olaylarda verdiği bazı kararlara ve Disiplin Kurulunun ve derece mahkemelerinin gerekçelerine yer verilmiştir. Daha sonra Bakanlık, somut olayın sabah sayımının yapıldığı sırada toplu olarak gerçekleştirildiğini bu nedenle eylemin kurumun düzeni ve güvenliği için bir tehdit oluşturabileceğini belirtmiştir. Ayrıca verilen disiplin cezasının orantısız olarak da değerlendirilemeyeceğini ifade etmiştir. Bakanlık görüşüne karşı beyanında başvurucu, genel olarak başvuru formunda belirtiği hususları tekrar etmiştir.

12. Ceza İnfaz Kurumundaki odasında yapılan sayım sırasında görevli memurların üzerine attığı kâğıtlarda yer alan ifadeler nedeniyle başvurucu hakkında verilen disiplin cezasına yönelik şikâyetlerin bir bütün olarak ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır (benzer yöndeki bir karar için bkz. Eşref Arslan, B. No: 2014/14655, 18/7/2018, § 33; Gıyasettin Aydın (2), B. No: 2017/17252, 1/7/2020, § 26).

13. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

14. Ceza İnfaz Kurumunda yapılan sayım sırasında görevli memurların üzerine attığı kâğıtlarda yer alan ifadeler nedeniyle hakkında disiplin cezası uygulanan başvurucunun ifade özgürlüğüne bir müdahalede bulunulmuştur.

15. Müdahaleye dayanak olan 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un 43. maddesinin (2) numaralı fıkrasının (d) bendinin kanunla sınırlama ölçütünü karşıladığı, müdahalenin Anayasa’nın 26. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan kamu düzeninin korunması meşru amacı kapsamında kaldığı sonucuna ulaşılmıştır. Bundan sonra yapılması gereken, müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olup olmadığını değerlendirmektir. Temel hak ve özgürlüklere yönelik bir müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun kabul edilebilmesi için zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılaması ve orantılı bir müdahale olması gerekir (Bekir Coşkun [GK], B. No: 2014/12151, 4/6/2015, §§ 33-35; Mehmet Ali Aydın [GK], B. No: 2013/9343, 4/6/2015, §§ 42, 43; Ferhat Üstündağ, B. No: 2014/15428, 17/7/2018, § 45).

16. Herkes gibi hükümlü ve tutuklular da Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (Sözleşme) ortak alanı kapsamında kalan temel hak ve hürriyetlerin tamamına (Mehmet Reşit Arslan ve diğerleri, B. No: 2013/583, 10/12/2014, § 65) ve bu bağlamda ifade özgürlüğüne de sahiptir (Murat Karayel (5), B. No: 2013/6223, 7/1/2016, § 27). Öte yandan ifade özgürlüğünün mutlak bir hak olmadığı ve Anayasa'nın 26. maddesinin ikinci maddesinde öngörülen sebeplerle sınırlandırılabileceği unutulmamalıdır. Bu bağlamda ceza infaz kurumunda bulunmanın kaçınılmaz sonucu olarak suçun önlenmesi ve disiplinin sağlanması gibi kurumda güvenliğin ve düzenin korunmasına yönelik kabul edilebilir gerekliliklerin olması durumunda mahpusların sahip olduğu haklara sınırlama getirilebilecektir (Murat Karayel (5), § 29).

17. Disiplin suç ve cezaları yönünden genel hüküm niteliğinde olan 5275 sayılı Kanun’un 37. maddesi uyarınca, kanun kapsamındaki bir disiplin suçunun oluşabilmesi ve cezasının uygulanabilmesi için sadece her bir disiplin suçu yönünden belirlenen özel hükümdeki şartların gerçekleşmesi yeterli olmayıp ayrıca 37. maddedeki şartların da gerçekleşmesi gerekmektedir. 5275 sayılı Kanun’un 37. maddesine göre ceza infaz kurumunda düzenli bir yaşamın sürdürülmesi, güvenliğin ve disiplinin sağlanması bakımından kanun, tüzük, yönetmelikler ile idarenin uyulmasını emrettiği veya gerekli kıldığı davranış ve tutumları, kusurlu olarak ihlal ettiğinde eyleminin niteliği ile ağırlık derecesine göre hükümlü hakkında kanunda belirtilen disiplin cezaları uygulanacaktır (AYM, E.2013/6, K.2013/111, 10/10/2013; Memiş Berber, B. No: 2017/38744, 20/10/2021, § 22).

18. Bu doğrultuda Anayasa Mahkemesi, ceza infaz kurumunda yapılacak bir eylemin 5275 sayılı Kanun’un 39. ile 44. maddeleri arasında öngörülen disiplin suçunu oluşturduğu açık olsa dahi bu durumun disiplin cezası verilmesi için tek başına yeterli olmayacağını, eylemin ceza infaz kurumundaki güvenliği veya disiplini bozacak ya da düzenli yaşamın sürdürülmesini önleyecek şekilde gerçekleştirilmesi gerektiğini kabul etmiştir (AYM, E.2013/6, K.2013/111, 10/10/2013; Murat Karayel (5), §§ 43, 44; Cihat Özdemir, B. No: 2015/214, 9/5/2018, § 22). Dolayısıyla somut olayda başvurucunun Ceza İnfaz Kurumu görevlilerinin üzerine attığı kağıtların kurumdaki güvenliği veya disiplini bozacak ya da düzenli yaşamın sürdürülmesini önleyecek nitelikte kabul edilmesinin mümkün olup olmadığı incelenmelidir.

19. Ceza infaz kurumlarının idaresinde, mutlak surette varlığını sürdürmesi gereken görevler bulunmaktadır. Bu görevlerin başında kurumda disiplin ve düzenin sağlanması gelmektedir. Bu görevin yerine getirilmesinde ceza infaz kurumu çalışanları zorluklarla karşılaşmaktadır. Öte yandan çağdaş bir infaz kurumu idaresinde daima gözönünde tutulması gereken görevlerden biri de kurumda tutulan kişiler hakkında uygulanacak yaptırımlar bakımından adalet ve nefaset esaslarının egemen kılınmasıdır (Sinan Bozkurt, B. No: 2019/31782, 13/4/2023, § 27).

20. Somut olayda Ceza İnfaz Kumunda tutuklu olarak bulunan başvurucunun odasında sayım yapmak için bulunan görevli memurların üzerine içerisinde "özür dile Gülşah, işkencede zamanaşımı yoktur, yere düşen eli kolu bağlıya vurmak insanlık mı? ahlak mı? görev mi?, işkence affa uğramaz zamanaşımına girmez" yazılı kâğıtları atması nedeniyle başlatılan disiplin soruşturmasında başvurucunun kurumda korku, kaygı veya panik yaratabilecek biçimde söz söylemek veya davranışta bulunma eylemini gerçekleştirdiği gerekçesiyle 5275 sayılı Kanun'un 43. maddesinin (2) numaralı fıkrasının (d) bendi uyarınca iki ay süreyle ziyaretçi kabulünden yoksun bırakma disiplin cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.

21. Bir ceza infaz kurumunda tutulan kişinin kurum görevlilerinin işlemlerine karşı diğer mahpusları etkileyecek ya da galeyana getirecek söz sarf etmesi ya da davranışta bulunması durumunda kurum güvenliği ve disiplininin zafiyete uğrayacağında hiçbir şüphe bulunmamaktadır. Somut olayda sayım için başvurucunun da barındığı odaya giren infaz memurlarının üzerine disiplin cezasına konu kâğıtlar atılmıştır. Söz konusu eylemin gerçekleşme biçimi diğer mahpusların etkilenmesine imkân tanıyacak niteliktedir. Diğer taraftan sayım yapma işleminin gerçekleştiği sırada birden fazla mahpusun disiplin cezasına konu eylemi gerçekleştirmesinin İnfaz Kurumunun disiplini üzerindeki olumsuz etkisi de yadsınamaz.

22. Bununla birlikte başvurucunun disiplin cezasına yönelik şikâyetinin incelendiği İnfaz Hâkimliği duruşmasında alınan beyanlardan Ceza İnfaz Kurumunda görevli olduğu anlaşılan Gülşah isimli bir infaz koruma başmemurunun Emel isimli bir başka mahpusun Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) üzerinden görüşmesini gerçekleştirmek için yaptığı fiiline yönelik olarak söz konusu kâğıtların hazırlandığı ve disiplin cezasına konu eylemin gerçekleştirildiği anlaşılmaktadır.

23. Mahkemelerce verilmiş hürriyeti bağlayıcı cezaların infaz edildiği yerler olan ceza infaz kurumları sıkı güvenlik koşullarına tabi olan, düzenli bir yaşamın sürdürülmesinin, güvenliğin ve disiplinin sağlanmasının son derece önem taşıdığı yerlerdir. Başvurucu, Ceza İnfaz Kurumundaki uygulamanın hukuka aykırı olduğuna ilişkin idari veya -Cumhuriyet başsavcılığı başta olmak üzere- yargısal mercilere başvurma hakkına sahipken tepkisini başvuruya konu ifadeleri içeren sözlerin yazılı olduğu kâğıtları görevli memurların üzerine atmak suretiyle gösterme yoluna gitmesinde haklı olduğunu Anayasa Mahkemesi önünde ispat edebilmiş değildir.

24. Öte yandan söz konusu yazının olay tarihinde İnfaz Kurumunda başgardiyan olan görevliye hitaben yazıldığı ve eylemi birden fazla mahpusun birlikte gerçekleştirmesi de dikkate alındığında söz konusu yazıların muhatabında korku, kaygı veya panik yaratabilecek biçimde söz söyleme veya davranışta bulunma niteliğinde olmadığı da söylenemez.

25. Dolayısıyla başvurucunun ceza infaz kurumunda bulunmanın gerektirdiği sorumluluğa uygun davranmaması nedeniyle verilen cezanın zorunlu bir ihtiyacı karşıladığı, başvurulan yöntemden beklenen fayda ile ceza infaz kurumundaki disiplinin sağlanması arasındaki dengenin sağlandığı sonucuna ulaşılmıştır. Öte yandan Ceza İnfaz Kurumu idaresinin takdir payı ile birlikte değerlendirildiğinde başvurucuya eylemi nedeniyle 5275 sayılı Kanun'un 43. maddesi uyarınca verilen iki ay ziyaretçi kabulünden yoksun bırakma disiplin cezasının orantılı olduğu da değerlendirilmiştir.

26. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün ihlal edilmediğine karar verilmesi gerekir.

Kenan YAŞAR bu görüşe katılmamıştır.

III. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,

B. İfade özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA OYBİRLİĞİYLE,

C. Anayasa’nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün İHLAL EDİLMEDİĞİNE Kenan YAŞAR'ın karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA,

D. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi mağduriyetine neden olacağından adli yardım talebi kabul edilen başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 15/5/2024 tarihinde karar verildi.

 

 

 

KARŞI OY GEREKÇESİ

1. Başvurucunun da barındığı Ceza İnfaz Kurumunda başvurucunun da aralarında bulunduğu bir grup mahpusun odanın üst kat penceresinden oda havalandırma bahçesinde bulunan görevli memurların üzerine "özür dile Gülşah, işkencede zamanaşımı yoktur, yere düşen eli kolu bağlıya vurmak insanlık mı? ahlak mı? görev mi?, işkence affa uğramaz zamanaşımına girmez" yazılı çeşitli büyüklükteki kağıtları attıkları tespit edilmiştir. Bu kapsamda başvurucu hakkında disiplin soruşturması başlatılarak Ceza İnfaz Kurumunda korku, kaygı veya panik yaratacak şekilde söz söylemek veya davranışta bulunmak eylemini gerçekleştirdiği kanaatine vararak başvurucuya 2 ay ziyaretçi kabulünden yoksun bırakma disiplin cezası verilmiştir.

2. Başvurucunun, Disiplin Kurulunun kararına karşı İnfaz Hâkimliğine yaptığı şikâyet reddedilmiş ve İnfaz Hâkimliği kararına karşı yapılan itiraz da Ağır Ceza Mahkemesi’nce reddedilmiştir.

3. Başvurucunun, kağıtlara yazılan sözlerin ifade özgürlüğü kapsamında kaldığını, kurumda korku ve panik yaratacak nitelikte olmadığını, protestodan ibaret olduğunu, Hâkimlik ve Mahkeme kararlarının gerekçesiz olduğunu bu suretle ifade özgürlüğünün ihlal edildiğini ileri sürerek yaptığı bireysel başvuru bölüm tarafından incelenerek kabul edilebilir olduğuna oybirliği ile ihlal olmadığına oy çokluğu ile karar verilmiştir.

4. Temel hak ve özgürlüklere yönelik bir müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun kabul edilebilmesi için zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılaması ve orantılı bir müdahale olması gerekir (Bekir Coşkun [GK], B. No: 2014/12151, 4/6/2015, §§ 33-35; Mehmet Ali Aydın [GK], B. No: 2013/9343, 4/6/2015, §§ 42, 43; Ferhat Üstündağ, B. No: 2014/15428, 17/7/2018, § 45).

5. Herkes gibi hükümlü ve tutuklular da Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (Sözleşme) ortak alanı kapsamında kalan temel hak ve hürriyetlerin tamamına (Mehmet Reşit Arslan ve diğerleri, B. No: 2013/583, 10/12/2014, § 65) ve bu bağlamda ifade özgürlüğüne de sahiptir (Murat Karayel (5), B. No: 2013/6223, 7/1/2016, § 27).

6. Bu doğrultuda Anayasa Mahkemesi, ceza infaz kurumunda yapılacak bir eylemin 5275 sayılı Kanun’un 39. ile 44. maddeleri arasında öngörülen disiplin suçunu oluşturduğu açık olsa dahi bu durumun disiplin cezası verilmesi için tek başına yeterli olmayacağını, eylemin ceza infaz kurumundaki güvenliği veya disiplini bozacak ya da düzenli yaşamın sürdürülmesini önleyecek şekilde gerçekleştirilmesi gerektiğini kabul etmiştir (AYM, E.2013/6, K.2013/111, 10/10/2013; Murat Karayel (5), §§ 43, 44; Cihat Özdemir, B. No: 2015/214, 9/5/2018, § 22).

7. Ceza infaz kurumlarının idaresinde, mutlak surette varlığını sürdürmesi gereken görevler bulunmaktadır. Bu görevlerin başında kurumda disiplin ve düzenin sağlanması gelmektedir. Bu görevin yerine getirilmesinde ceza infaz kurumu çalışanları zorluklarla karşılaşmaktadır. Öte yandan çağdaş bir infaz kurumu idaresinde daima göz önünde tutulması gereken görevlerden biri de kurumda tutulan kişiler hakkında uygulanacak yaptırımlar bakımından adalet ve nesafet esaslarının egemen kılınmasıdır (Sinan Bozkurt, B. No: 2019/31782, 13/4/2023, § 27).

8. İlgili idare ve derece mahkemeleri kararları incelendiğinde, başvurucunun disiplin cezası ile cezalandırılmasına neden olan sözlerinin kurum güvenliği ve disiplini üzerindeki etkileri yönünden hiçbir değerlendirme yapılmaksızın korku, kaygı veya panik yaratabilecek söz veya davranış niteliğinde olduğunun kabul edildiği anlaşılmaktadır. Bir ceza infaz kurumunda tutulan kişinin kurum görevlilerinin işlemlerine karşı diğer mahpusları etkileyecek ya da galeyana getirecek söz sarf etmesi ya da davranışta bulunması durumunda kurum güvenliği ve disiplininin zafiyete uğrayacağında hiçbir şüphe bulunmamaktadır. Ancak somut olayda başvuru formundan hukukçu olduğu anlaşılan başvurucunun kağıtlar üzerine yazdığı ifadeler genel olarak işkenceye ilişkin mevzuatta yer alan düzenlemeleri içermekte olup bir özür dileme isteğine ilişkin ifadelerden ibarettir. Yine yazılan ibareler kurum içerisinde gerçekleştiği iddia edilen olaya ilişkin ahlaki bir değerlendirme olup eleştiri sınırları kapsamında kaldığı anlaşılmaktadır.

9. Bununla birlikte başvurucunun disiplin cezasına yönelik şikayetinin incelendiği İnfaz Hâkimliği duruşmasında alınan beyanlardan Gülşah isimli bir başgardiyanın Ceza İnfaz Kurumunda görevli olduğu ve Emel isimli bir başka mahpusun SEGBİS görüşmesini gerçekleştirmek için yaptığı fiilin işkence olarak anlatıldığı anlaşılmaktadır. Buna karşın derece mahkemeleri başvurucunun gerçekleştirdiği ve disiplin cezasına konu olan eyleminin nedeni olarak ileri sürdüğü bu olaya ilişkin bir açıklamada bulunmamıştır. Ayrıca adı geçen görevli hakkında adli ya da idari bir soruşturmanın bulunup bulunmadığı veya nasıl sonuçlandığı hususunda bir araştırma yapılmamıştır.

10. Terör örgütüne üyelik suçlamasıyla ceza infaz kurumunda bulunanların dile getirdiği kimi ifadelerin korku, kaygı veya panik yaratabilme ihtimalinin yüksek olduğunun kabul edilmesi gerekir. Ancak bu durum korku, kaygı veya panik yaratan ifadenin objektif olarak ortaya konulması zorunluluğun ortadan kaldırdığı söylenemez. Mevzuatta bir suç olarak düzenlenmiş eyleme ilişkin soruşturma ve kovuşturma süreçlerine ilişkin beyanlardan oluşan yazılı kağıtların Ceza İnfaz Kurumu görevlilerinin üzerine atılması ve bu şekilde görevli memurların görevlerini ifa ediş biçimlerinin eleştirilmesi eylemini kurumda korku, kaygı veya panik yaratabilecek biçimde söz söylemek veya davranışta bulunma şeklindeki disiplin suçu kapsamında kabul eden derece mahkemelerinin kararları, düzenlemenin makul olmayacak biçimde genişletici ve öngörülemez bir yoruma tabi tutulması anlamında olduğu da değerlendirilmektedir.

11. Sonuç olarak somut olayda başvurucunun görevli memurların üzerine attığı kağıtlarda yer alan ifadelerin kurumda korku, kaygı veya panik yaratabilecek biçimde söz söylemek veya davranışta bulunma eylemini oluşturduğu somut olgulara dayalı olarak ortaya konulamamıştır.

12. Anayasa Mahkemesi ifade özgürlüğüne yapılan bir müdahalenin kamu makamları tarafından ortaya konulan gerekçelerinin ilgili ve yeterli olup olmadığını denetler (diğerleri arasından bkz. Kemal Kılıçdaroğlu, B. No: 2014/1577, 25/10/2017, § 58; Bekir Coşkun, § 56; Tansel Çölaşan, B. No: 2014/6128, 7/7/2015, § 56; Zübeyde Füsun Üstel ve diğerleri [GK], B. No: 2018/17635, 26/7/2019, § 120; Sırrı Süreyya Önder [GK], B. No: 2018/38143, 3/10/2019, § 60; hükümlü ve tutuklulara uygulanan disiplin cezaları bağlamında bkz. Eşref Arslan, §§ 50-54; Abdulhamit Babat (3), B. No: 2015/3370, 9/1/2020, §§ 33-37).

13. Somut olayda idare ve derece mahkemeleri, başvurucunun eylemi nedeniyle disiplin cezası ile cezalandırılmasının zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşıladığını ilgili ve yeterli bir gerekçe ile gösterememiştir. Bu nedenle başvurucunun ifade özgürlüğüne 2 ay ziyaretçi kabulünden yoksun bırakma cezası vermek suretiyle yapılan müdahalenin demokratik bir toplumda gerekli olduğunun gösterilemediği değerlendirilmiştir.

14. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün ihlal edildiği kanaati ile çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.

 

 

 

 

Üye

 Kenan YAŞAR

 

 

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal Olmadığı)
Künye
(Barkın Timtik [2.B.], B. No: 2019/42038, 15/5/2024, § …)
   
Başvuru Adı BARKIN TİMTİK
Başvuru No 2019/42038
Başvuru Tarihi 12/12/2019
Karar Tarihi 15/5/2024

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, ceza infaz kurumunda tutuklu olarak bulunan başvurucunun kâğıtlara yazdığı yazılardan dolayı disiplin cezasıyla cezalandırılması nedeniyle ifade özgürlüğünün ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
İfade özgürlüğü Ceza infaz kurumunda ifade İhlal Olmadığı
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi