TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
HÜSEYİN HAKAN ÖCAL BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2019/6507)
Karar Tarihi: 2/11/2023
Başkan
:
Kadir ÖZKAYA
Üyeler
Engin YILDIRIM
M. Emin KUZ
Basri BAĞCI
Kenan YAŞAR
Raportör
Kübra KAYA
Başvurucu
Hüseyin Hakan ÖCAL
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, mektubun sakıncalı bulunarak alıkonulması nedeniyle haberleşme Başvuru, mektubun sakıncalı bulunarak alıkonulması nedeniyle haberleşme hürriyetinin ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. Başvurucu, başvuru tarihinde Anayasa'yı ihlal suçundan Sincan 2 No.lu F Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (İnfaz Kurumu) tutuklu olarak bulunmaktadır.
3. Başvurucunun gazete yazarına göndermek istediği mektup, İnfaz Kurumunun 11/1/2019 tarihli sakıncalı mektup değerlendirme kararıyla alıkonulmuştur. Kararın gerekçesinde; tanınmış bir gazeteciye gönderilmek istenen mektubun yargılamayı etkilemeye yönelik bir eylem olabileceği, daha önce de Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanmasına (FETÖ/PDY) üye olma suçundan tutuklu kişi tarafından gönderilmek istenen mektupta kişilerin gazetelere örgütsel eylem kapsamında mektup göndermeye teşvik edildiği, söz konusu mektubun da aynı kapsamda değerlendirilmeye elverişli olduğu hususlarına işaret edilmiştir.
4. Başvurucu anılan karara karşı kendisi hakkında yapılan asılsız bir gazete haberine cevap mahiyetinde mektup yazdığı, mektubunun örgütsel eylem niteliği taşımadığı iddiasıyla 14/1/2019 tarihinde Ankara Batı 2. İnfaz Hâkimliğine (İnfaz Hâkimliği) şikâyette bulunmuştur. İnfaz Hâkimliği 16/1/2019 tarihli kararı ile şikâyetin reddine karar vermiştir. Kararın gerekçesinde; İnfaz Kurumunun sakıncalı mektup değerlendirme kararına atıfta bulunulmuş, ilgili kararın 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un 68. maddesinin (3) numaralı fıkrasına uygun olduğuna işaret edilmiştir.
5. Başvurucu, İnfaz Hâkimliğinin kararına karşı 17/1/2019 tarihli dilekçesiyle Ankara Batı 1. Ağır Ceza Mahkemesine (Ağır Ceza Mahkemesi) itirazda bulunmuştur. Ağır Ceza Mahkemesi, anılan kararın usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle 30/1/2019 tarihinde itirazın reddine karar vermiştir.
6. Başvurucu nihai hükmü 1/2/2019 tarihinde tebellüğ ettikten sonra 14/2/2019 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
II. DEĞERLENDİRME
7. Ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.
8. Başvurucu, darbe teşebbüsü öncesi Genelkurmay Başkanlığı Özel Kalem Müdürlüğüne atanması ve devam eden ceza yargılaması sürecine ilişkin olarak ulusal çapta yayım yapan bir gazetede hakkında asılsız haber yapılması nedeniyle ilgili köşe yazarına cevap mahiyetinde mektup yazdığını ileri sürmüştür. Başvurucu, örgütsel amaç taşımayan mektubunun alıkonulmasının düzeltme ve cevap hakkı ile haberleşme hürriyetini ihlal ettiğini iddia etmektedir. Bakanlık görüşünde; başvurucunun darbe teşebbüsü sonrası olağanüstü hâl uygulanmasına neden olan eylemlerle alakalı olarak infaz kurumunda tutulduğu, mektubuna örgütsel eylem niteliği taşıması gerekçesiyle el konulmuş olmasının terörle mücadele konusunda demokratik toplum düzenine uygun ve ölçülü olduğu ifade edilmiştir. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı mektubunda hiçbir talepte bulunmadığı, mektup içeriğinin hakkında yapılan asılsız habere karşı bilgilendirme yapmaktan ibaret olduğu yönünde beyanda bulunmuştur.
9. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun şikâyetinin özü, köşe yazarına göndermek istediği mektubun hakkında yapılan habere cevap niteliğinde olmasına karşın sakıncalı olduğu gerekçesiyle gönderilmemesine ilişkin olduğundan iddianın Anayasa'nın 22. maddesi kapsamındaki haberleşme hürriyeti yönünden incelenmesi gerekir.
10. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan haberleşme hürriyetinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
11. Tutuklu ve hükümlülerin mektuplarının denetlenmesi ve alıkonulması suretiyle haberleşme hürriyetine yapılan müdahalelerin kanuniliği, meşru amacı, demokratik toplum düzeninin gereklerine uygunluğu ve ölçülülüğünün denetiminde gözetilmesi gereken genel ilkeler Anayasa Mahkemesince birçok kararda ayrıntılı olarak açıklanmıştır (bkz. Ahmet Temiz, B. No: 2013/1822, 20/5/2015, §§ 37-68; Muhittin Pirinççioğlu (3), B. No: 2017/34566, 10/3/2020, §§ 44-57; Cihat Ayik ve Hacı Ali Baştürk, B. No: 2017/31506, 10/3/2020, §§ 44-57).
12. Somut olayda İnfaz Kurumu, başvurucu tarafından gönderilmek istenen mektubun sakıncalı olduğunu değerlendirerek alıkonulmasına karar vermiştir. Dolayısıyla anılan işlem ile kamu makamları tarafından başvurucunun haberleşme hürriyetine bir müdahalede bulunulduğu açıktır.
13. Somut olayda mektubun alıkonulması nedeniyle başvurucunun haberleşme hürriyetine yapılan müdahalenin kanuni dayanağının ve meşru amacının bulunduğu konusunda herhangi bir tereddüt bulunmamaktadır (ayrıntılı açıklama için bkz. Ahmet Temiz, §§ 46, 55; Muhittin Pirinççioğlu (3), §§ 45, 47).
14. Mektubun sakıncalı bulunarak alıkonulma nedeni idare ve derece mahkemelerince tanınmış gazetelere mektup göndermenin örgütsel eylemin bir unsuru olması ve somut olayda gönderilmek istenen mektubun da içerik itibarıyla örgütsel amaç taşıması ayrıca devam eden yargılama sürecini etkileyebilecek nitelikte olması şeklinde açıklanmıştır. Bu kapsamda başvurucunun göndermek istediği mektubun İnfaz Kurumunca denetlenmesi suretiyle haberleşme hürriyetine yapılan müdahalenin kamu düzeninin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi ile ceza infaz kurumlarında asayiş ve güvenliğin sağlanması amaçlarını taşıdığı, bunun da Anayasa'nın haberleşme hürriyetine ilişkin 22. maddesinin ikinci fıkrası kapsamında meşru bir amaç olduğu sonucuna varılmıştır (Ahmet Temiz, §§ 47-55).
15. Buna göre sakıncalı görülerek mektubun alıkonulması şeklindeki müdahalenin Anayasa'nın 22. maddesi anlamında kamu düzeninin korunması ve suç işlenmesinin önlenmesi amacı çerçevesinde verilen İnfaz Kurumu ve İnfaz Hâkimliği kararlarının ilgili ve yeterli gerekçeler içerdiği görülmektedir. Dolayısıyla başvurucunun haberleşme hürriyetine yapılan müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun ve ölçülü olduğu sonucuna varılmıştır.
16. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 22. maddesinde güvence altına alınan haberleşme hürriyetinin ihlal edilmediğine karar verilmesi gerekir.
III. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurucunun adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. Haberleşme hürriyetinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
C. Anayasa'nın 22. maddesinde güvence altına alınan haberleşme hürriyetinin İHLAL EDİLMEDİĞİNE,
D. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi mağduriyetine neden olacağından adli yardım talebi kabul edilen başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA,
E. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 2/11/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.