TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
M.Ö. BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2020/1036)
Karar Tarihi: 18/10/2022
Başkan
:
Hasan Tahsin GÖKCAN
Üyeler
Muammer TOPAL
Recai AKYEL
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
Selahaddin MENTEŞ
Raportör
Muhammed Cemil KANDEMİR
Başvurucu
M.Ö.
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, baro levhasına yazılma işlemine ilişkin iptal davasında hukuk kurallarının öngörülemez biçimde yorumlanması nedeniyle hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 3/1/2020 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı süresinde beyanda bulunmuştur.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:
A. Genel Bilgiler ve Olağanüstü Hâl İlanı ve Bu Süreçte Uygulanan Tedbirler
8. Başvuruya konu olaylara ilişkin genel bilgiler ile olağanüstü hâl ilanı ve bu süreçte uygulanan tedbirler için bkz. (M.B. [GK], B. No: 2018/37392, 23/7/2020, § 11-19).
B. Başvurucunun Baro Levhasına Yazılma Talebine İlişkin Süreç
9. Başvurucu avukatlık stajını tamamlamasının ardından 11/9/2018 tarihinde baro levhasına avukat olarak yazılmak talebiyle Kayseri Barosuna (Baro) başvurmuştur.
10. Başvurucunun baro levhasına yazılma talebi Baro Yönetim Kurulunun 31/10/2018 tarihli kararıyla kabul edilmiş ve bu karar Türkiye Barolar Birliği (TBB) Yönetim Kurulunca uygun bulunmuştur.
11. Söz konusu karar, Bakanlık tarafından uygun bulunmayarak bir daha görüşülmek üzere TBB'ye geri gönderilmiştir.
12. TBB Yönetim Kurulu 10/1/2019 tarihli kararıyla önceki kararında ısrar ederek başvurucunun baro levhasına yazılmasına karar vermiştir.
13. Bakanlık, başvurucunun baro levhasına yazılmasına ilişkin TBB kararının iptal talebiyle dava açmıştır. Ankara 10. İdare Mahkemesinde (Mahkeme) görülen davada başvurucu, davalı TBB yanında müdahil olarak yer almıştır.
14. Mahkeme 19/6/2019 tarihli kararıyla dava konusu işlemin iptaline karar vermiştir. Karar gerekçesi şu şekildedir:
"...Kayseri Barosu levhasına yazılmak için başvuran [M.Ö.] adlı şahıs hakkında FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütüne üye olmak suçundan Konya Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2018/45077 sayılı dosyasından soruşturma yürütüldüğü açıktır.
Adı geçen hakkında Avukatlık Kanunu'nun 5/1-a. maddesi kapsamında FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütüne üye olmak suçundan dolayı yapılmakta olan bir soruşturmanın bulunduğu, soruşturma konusu suçun niteliği ve ağırlığı itibariyle, Olağanüstü Hal Kanun Hükmünde Kararnameleri ile haklarında soruşturma ve kovuşturma bulunan kişilerin kamu görevinden uzaklaştırıldığı, avukatlık mesleğininin kamu görevi niteliği ve mesleki özelliği göz önüne alındığında, bu kapsamda soruşturma altında bulunan adı geçenin avukatlık mesleğine alınıp alınmayacağı hususundaki kararın kovuşturma sonuna kadar bekletilmesi yönünde kanuni bir zorunluluk bulunmayıp baro yönetim kuruluna takdir yetkisi tanınmış ise de, idare hukukunun genel prensipleri uyarınca davalının takdir yetkisini kamu yararı ve avukatlık hizmetinin gereklerine uygun olarak kullanmak zorunda olması karşısında, isnat edilen suçun niteliği ve ağırlığı itibariyle ceza soruşturması ve/veya kovuşturması sonucunun beklenmesi kamu yararı ve hizmet gereklerine uygun olacağı halde, bu husus gözardı edilerek adı geçenin bu aşamada baro levhasına yazılmasına karar verilmesi kararının onaylanması yönünde tesis edilen dava konusu ısrar kararında hukuka uygunluk görülmemiştir."
15. TBB ve başvurucu, Ankara Bölge İdare Mahkemesi 12. İdari Dava Dairesine (Bölge İdare Mahkemesi) istinaf başvurusunda bulunmuştur. Bölge İdare Mahkemesi 4/12/2019 tarihli kararıyla istinaf başvurularının reddine karar vermiştir.
16. Nihai karar başvurucuya 25/12/2019 tarihinde tebliğ edilmiştir.
17. Başvurucu 3/1/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
C. Başvurucu Hakkındaki Ceza Yargılamasına İlişkin Süreç
18. Başvurucu hakkında Konya Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma sonrasında kamu davası açılmıştır. Konya 8. Ağır Ceza Mahkemesi 14/3/2019 tarihli kararıyla dosyayı Kayseri İhtisas Ağır Ceza Mahkemesine göndermiştir. Başvurucu hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan Kayseri 2. Ağır Ceza Mahkemesinde yapılan yargılama sonunda 9/4/2019 tarihinde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına (HAGB) karar verilmiştir. Söz konusu karar itirazdan feragat edilmesi nedeniyle 11/4/2019 tarihinde kesinleşmiştir.
IV. İLGİLİ HUKUK
19. İlgili hukuk için bkz. İ.K. [GK], B. No: 2019/20904, 15/4/2021, §§ 27-29.
20. Başvuruya konu Mahkeme kararlarının verildiği tarihte 19/3/1969 tarihli ve 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun "Avukatlığa kabulde engeller" kenar başlıklı 5. maddesinin birinci ve üçüncü fıkralarının ilgili kısmı şöyledir:
"Aşağıda yazılı durumlardan birinin varlığı halinde, avukatlık mesleğine kabul istemi reddolunur :
a) Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı iki yıldan fazla süreyle hapis cezasına ya da Devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, (…) zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık suçlarından mahkûm olmak,
...
Adayın birinci fıkranın (a) bendinde yazılı cezalardan birini gerektiren bir suçtan kovuşturma altında bulunması halinde, avukatlığa alınması isteği hakkındaki kararın bu kovuşturmanın sonuna kadar bekletilmesine karar verilebilir. "
21. 24/11/2021 tarihli ve 7343 sayılı Kanunun 25. maddesiyle 1136 sayılı Kanun'un 5. maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “kovuşturma altında bulunması” ibaresi “dolayı hakkında kamu davası açılmış olması” şeklinde değiştirilmiştir.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
22. Anayasa Mahkemesinin 18/10/2022 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Hakkaniyete Uygun Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü
23. Başvurucu; avukatlığın serbest bir meslek olduğunu, hakkında soruşturma olmasının avukatlık yapmasına engel olmadığını, avukatlığa kabulüne engel bir durum olmamasına rağmen baro levhasına yazılmaması nedeniyle hak arama hürriyetinin, çalışma ve kamu hizmetine girme haklarının ihlal edildiğini iddia etmiştir.
24. Bakanlık; başvurucu hakkında (Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması) silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan yapılan ceza yargılaması sonucunda Kayseri 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 9/4/2019 tarihli kararıyla başvurucunun beş yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ve HAGB'ye karar verildiği ve bu kararın 11/4/2019 tarihinde kesinleştiğini belirtmiştir. Bakanlık; terör örgütü üyeliğinden ceza soruşturması başlatılan kişiler bakımından kovuşturma süreci sona ermeden, Avukatlık Kanunu hükümleri uyarınca baro levhasına yazılma talebinin bekletilmesinde keyfîlik bulunmadığı ve bu tedbirin atılı suçun niteliği ile uyumlu olduğu görüşünü bildirmiştir.
25. Başvurucu Bakanlık görüşüne karşı beyanında, kendisine verilen nihai cezanın 1 yıl 6 ay 22 gün olduğunu, Bakanlığın görüşünde ileri sürdüğü gibi 5 yıl hapis cezası verilmesi durumunda HAGB'ye karar verilemeyeceğini, 1136 sayılı Kanun'daki kovuşturma ifadesinin soruşturmayı da kapsayacak şekilde genişletilemeyeceğini belirtmiştir.
2. Değerlendirme
a. Uygulanabilirlik Yönünden
26. Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu, M.B. başvurusuna ilişkin kararında Anayasa'nın 36. maddesinin baro levhasına kaydedilmeye ilişkin uyuşmazlıklarda uygulanabilir olduğu sonucuna varmıştır (aynı kararda bkz. §§ 64-78).
b. Kişi Bakımından Yetki Yönünden
27. Başvurucu, uyuşmazlığın davacı ya da davalı sıfatıyla tarafı olmayıp yargılama sürecine davalı yanında müdahil sıfatıyla katılmıştır. İlgili kişilerin mahkemeye erişim hakkı kapsamında davaya katılımının sağlanmasının gerekçeli karar hakkı, silahların eşitliği ilkesi, savunma hakkı gibi güvencelerle örtüşen, bu güvencelerin gerçekleşmesini sağlayan bir gereklilik olduğu izahtan varestedir. Yargılama sürecine dair güvencelerin ihlalinin müdahili de etkileyeceği dikkate alındığında müdahilin adil yargılanma hakkının sürece dair diğer güvencelerinden faydalandırılmayacağı veya bu güvencelere ilişkin şikâyette bulunamayacağı söylenemez. Aksi yaklaşımın sonuca etkili iddialarda bulunulabilmesi, savunma yapılabilmesi, delil ileri sürülebilmesi adına sağlanan mahkemeye erişimin etkinliğini zedeleyeceği, anlamsız ve içerikten yoksun kılacağı ve bunun yanında bireysel başvurunun temel hak ve özgürlüklerin korunması amacıyla da bağdaşmayacağı açıktır (benzer değerlendirmeler için bkz. Cengiz İnş. San. ve Tic. A.Ş. ve Mirax Tur. İnş. Tic. A.Ş. [GK], B. No: 2015/7846, 26/6/2019, §§ 29, 36). Bu belirlemeler ışığında davanın sonucundan etkileneceği öngörülerek yargılama sürecine müdahil olarak dâhil edilen başvurucunun adil yargılanma hakkının sürece dair güvencelerine yönelik ihlal iddiaları bakımından mağdur statüsünün bulunduğu, kişi bakımından yetki koşulunu sağladığı sonucuna ulaşıldığından adil yargılanma hakkına ilişkin ihlal iddialarının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden değerlendirilmesine geçilmiştir.
c. Kabul Edilebilirlik Yönünden
28. Anayasa’nın iddianın incelenmesinde dayanılacak olan "Hak arama hürriyeti" kenar başlıklı 36. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
"Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir."
29. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun şikâyetlerinin Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan hakkaniyete uygun yargılanma hakkı kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
30. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
d. İncelemenin Kapsamı Yönünden
31. Bakanlık görüşünde, başvurucunun silahlı terör örgütüne üyelik suçundan yargılandığı, başvurucu hakkında HAGB'ye karar verildiği ve bu kararın kesinleştiği belirtilmişse de hakkaniyete uygun yargılanma hakkı yönünden yapılan değerlendirmenin derece mahkemelerinin gerekçeleri kapsamında yapıldığı belirtilmelidir. Mahkeme kararının, başvurucu hakkında devam eden ceza soruşturması sonucunun beklenmesinin uygun olacağı gerekçesine dayandığı, başvurucu hakkındaki kovuşturmaya yahut HAGB kararına ilişkin olarak herhangi bir değerlendirmenin söz konusu kararda bulunmadığı görülmektedir.
e. Esas Yönünden
i. Genel İlkeler
32. Genel ilkeler için bkz. İ.K. [GK], B. No: 2019/20904, 15/4/2021, §§ 43-50.
ii. İlkelerin Uygulanması
33. Anayasa Mahkemesi, eldeki başvuruya benzer olgu ve iddiaları içeren İ.K. kararında soruşturma ve kovuşturma kavramlarını incelemiş ve bu başlık altındaki gerekçe yönünden uygulanacak ilkeleri belirlemiştir. Değerlendirmeler başvuruya konu mahkeme kararlarının verildiği tarihteki mevzuata göre yapılmıştır (mevzuat değişikliği için bkz. §§ 20-21).
34. 1136 sayılı Kanun'un avukatlık mesleğine kabule engellerin düzenlendiği 5. maddesinin üçüncü fıkrasında, aynı maddenin birinci fıkrasının (a) bendinde yazılı cezalardan birini gerektiren bir suçtan kovuşturma altında bulunması hâlinde, avukatlığa alınma isteği hakkındaki kararın bu kovuşturmanın sonuna kadar bekletilmesine karar verilebileceği düzenlenmiştir (İ.K., § 59).
35. 4/4/1929 tarihli ve 1412 sayılı mülga Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'nda yer alan hazırlık soruşturması, yetkili mercilerce suç şüphesinin öğrenilmesinden iddianamenin kabulüne kadar geçen evre olarak tanımlanmış olup 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’ndaki soruşturma aşamasına karşılık gelmektedir. 1412 sayılı mülga Kanun'un yürürlükte olduğu dönemde muhakemenin bütününü ifade etmek üzere de kullanılabilen kovuşturma kavramı ise 5271 sayılı Kanun'da yalnızca iddianamenin kabulüyle başlayan ve hükmün kesinleşmesine kadar geçen evreyi tanımlamaktadır. 5271 sayılı Kanun ile soruşturma aşamasında suç isnadı altında bulunan bir kişi şüpheli olarak tanımlanmaktayken soruşturma aşamasının bir ilerisi olan kovuşturma aşamasında ise artık sanık olarak adlandırılmakta, ilgili kişi hakkındaki iddiaların daha ciddi boyuta ulaştığı ve söz konusu süreçlerin hukuki sonuçlarının birbirinden farklı olduğu kabul edilmektedir (İ.K., §§ 60-61).
36. Söz konusu kararda, 1136 sayılı Kanun'un 5. maddesinin üçüncü fıkrasında kovuşturma altında bulunma durumuna yönelik düzenlemenin yer aldığı fakat hakkında soruşturma bulunanlarla ilgili bir hükmün bulunmadığı, bu kavramların tanımının 1136 sayılı Kanun'da yapılmadığı, bu sebeple kapsamın belirlenmesinde 5271 sayılı Kanun'dan yararlanılması gerektiği ifade edilmiştir. Kararda, 5271 sayılı Kanun'un yürürlüğe girdiği 1/6/2005 tarihinden bu yana kanunlarda uyum amacıyla düzenlemeler yapıldığı, Kanun'un 5. maddesindeki kovuşturma kavramından maksadının 5271 sayılı Kanun'da tanımlandığı şekliyle yorumlanması olduğu değerlendirildiği, derece mahkemelerinden de bu kavramları 5271 sayılı Kanun'a göre yorumlamasının beklendiği ifade edilmiştir (İ.K., § 62).
37. Aynı kararda 1136 sayılı Kanun'da avukatlığa kabul konusundaki düzenlemede, aynı Kanun'un 5. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen yazılı cezalardan kovuşturma altında bulunulmuş olması durumunda baro levhasına yazılma ile ilgili başvurunun kovuşturmanın sonuna kadar ertelenmesi konusunda idareye takdir hakkı verilmişse de söz konusu düzenlemenin soruşturma aşamasında da uygulanabileceğine ilişkin bir hükmün yer almadığı belirtilmiş, hakkında ceza soruşturması bulunduğu gerekçesiyle başvurucunun avukatlık mesleğine kabul edilme şartlarını taşımadığı yolunda ulaşılan kanaatin kanun hükmünün öngörülebilir olmayan genişletici yorumuna dayandığı ifade edilmiştir (İ.K., § 63).
38. Somut olayda, yukarıda yer verilen açıklamalar doğrultusunda Mahkeme tarafından hakkında ceza soruşturması bulunduğu gerekçesiyle başvurucunun avukatlık mesleğine kabul edilme şartlarını taşımadığı yolunda ulaşılan kanaatin kanun hükmünün öngörülebilir olmayan genişletici yorumuna dayandığı sonucuna ulaşılmıştır. Bu durumda yukarıda anılan kararda ulaşılan sonuçtan ayrılmayı gerektiren bir husus bulunmamaktadır.
39. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlal edildiği sonucuna ulaşılmıştır.
B. 6216 Sayılı Kanun'un 50. Maddesi Yönünden
40. Başvurucu ihlalin tespit edilmesini istemiş ve yeniden yargılanma talebinde bulunmuştur.
41. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasında düzenlenen bireysel başvuruya özgü yeniden yargılama kurumunun özelliklerine ilişkin kapsamlı açıklamalar için bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan hakkaniyete uygun yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Ankara 10. İdare Mahkemesine (E.2019/92, K.2019/1220) GÖNDERİLMESİNE,
D. 446,90 TL harçtan oluşan yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,
E. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 18/10/2022 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.