TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
TAHSİN GÜNDÜZ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2020/10519)
|
|
Karar Tarihi: 15/4/2025
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Basri BAĞCI
|
Üyeler
|
:
|
Yıldız SEFERİNOĞLU
|
|
|
Kenan YAŞAR
|
|
|
Ömer ÇINAR
|
|
|
Metin KIRATLI
|
Raportör
|
:
|
Şeyda Nur ÜN
|
Başvurucu
|
:
|
Tahsin GÜNDÜZ
|
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru; ceza infaz kurumunda bulunan başvurucunun bir gazeteye abone olma talebinin reddedilmesi nedeniyle ifade özgürlüğünün, ceza infaz kurumunda düzenlenen sosyal, kültürel ve sportif faaliyetlere katılamaması ve din görevlisi ile görüşememesi nedeniyle de bir kısım anayasal haklarının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
2. Başvurucu, başvuru tarihinde terör örgütüne üye olma suçundan hükümözlü olarak Manisa E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (Ceza İnfaz Kurumu/İdare) bulunmaktadır.
3. Başvurucu; Ceza İnfaz Kurumunda düzenlenen sosyal, kültürel ve sportif faaliyetlere katılamadığını ve bu hususta yazdığı dilekçelere Ceza İnfaz Kurumu tarafından cevap verilmediğini iddia etmiştir. Akabinde başvurucu, dilekçelerine cevap verilmemesi üzerine 9/12/2019 ve 7/1/2020 tarihli dilekçeleri ile infaz hâkimliğine şikâyette bulunmuştur.
4. Diğer yandan başvurucu 17/12/2019 tarihli dilekçesi ile ücreti emanet para hesabından karşılanmak üzere Y.A. gazetesine abone olma talebinde bulunmuş, iddiasına göre Ceza İnfaz Kurumu tarafından anılan talebine de herhangi bir cevap verilmemiştir. Akabinde başvurucu 24/12/2019 tarihinde infaz hâkimliğine şikâyette bulunmuştur.
5. Bu esnada Ceza İnfaz Kurumu 10/1/2020 tarihinde aldığı kararla başvurucunun sosyal, kültürel ve sportif faaliyetlere katılma talebi ve din görevlisi ile görüşme talebinin kabulüne karar vermiştir. Ceza İnfaz Kurumu Y.A. gazetesine abonelik talebi yönünden ise "talep edilen süreli yayınların listesinin idare tarafından tasnif edilerek anlaşma yapılan tedarikçi firmaya gönderildiği, karar tarihi itibarıyla tedarikçi firmanın dağıtımını veya satışını yaptığı yayınlar içerisinde talep edilen Y.A. isimli gazetenin bulunmadığı, adı geçen için özel olarak başka tedarikçi firmalardan yayın alınmasının ve Kurum aracılığıyla abonelik tesisinin mümkün olmadığı" gerekçesiyle talebin reddine karar vermiştir.
6. Manisa İnfaz Hâkimliği (İnfaz Hâkimliği) ise 6/2/2020 tarihinde "başvurucunun spor ve kültürel faaliyetler bakımından yapmış olduğu talebinin bahsi geçen kararda kabul edildiği, Y.A. isimli gazeteye abone olmak suretiyle kurum tarafından temin edilmesi yönündeki talebi hakkında ise kurum idaresince verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu" gerekçesiyle başvurucunun şikâyetlerinin ayrı ayrı reddine karar vermiştir.
7. Başvurucu, İnfaz Hâkimliğinin kararına itiraz etmiş; itirazı inceleyen Manisa 1. Ağır Ceza Mahkemesi 19/2/2020 tarihinde "kararın usul ve yasaya uygun olduğu" gerekçesiyle başvurucunun itirazını kesin olarak reddetmiştir.
8. Başvurucu, nihai hükmü 4/3/2020 tarihinde öğrendikten sonra 10/3/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur. Konu yönünden hukuki irtibat bulunduğu anlaşılan 2020/10797 bireysel başvuru numaralı dosyanın işbu dosya ile birleştirilmesine Komisyonca karar verilmiştir.
9. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
II. DEĞERLENDİRME
10. Ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.
A. İfade Özgürlüğünün İhlal Edildiğine İlişkin İddia
11. Başvurucu; ücreti emanet para hesabından karşılanmak üzere Y.A. gazetesine abone olmak istediğini ancak söz konusu gazetenin tedarikçi firmada bulunmadığından bahisle talebinin reddedildiğini belirterek ifade özgürlüğünün ihlal edildiğini iddia etmiştir.
12. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde; mevcut başvuruda başvurucunun ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine yönelik şikâyetleri incelenirken Anayasa ve mevzuat hükümleri doğrultusunda somut olayın kendine özgü koşullarının gözönüne alınması gerektiği belirtilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.
13. Anayasa Mahkemesi daha önce verdiği birçok kararında, hükümlü ve tutuklulara posta/kargo yoluyla gelen, ziyaretçilerin getirdiği veya hükümlü ve tutukluların kendi satın aldıkları süreli ya da süresiz yayınların ceza infaz kurumlarına kabul edilmemesini ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirmiştir (ilgili kararlar için bkz. İbrahim Kaptan (2) [2. B.], B. No: 2017/30723, 12/9/2018, § 23; Recep Bekik ve diğerleri [GK], B. No: 2016/12936, 27/3/2019, § 24; Ahmet Sil ve Taner Yay[2. B.], B. No: 2017/35227, 30/9/2020, § 31). Bu nedenle başvurucunun bir gazeteye abone olma talebinin reddedilmesine yönelik iddialarının da ifade özgürlüğü kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
14. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
15. Tutuklu ve hükümlüler, Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (Sözleşme) ortak alanı kapsamında kalan temel hak ve hürriyetlerin tamamına kural olarak sahiptir (Mehmet Reşit Arslan ve diğerleri [2. B.], B. No: 2013/583, 10/12/2014, § 65). Bu bağlamda tutuklu ve hükümlülerin ifade özgürlüğü de Anayasa ve Sözleşme kapsamında koruma altındadır (Murat Karayel (5) [2. B.], B. No: 2013/6223, 7/1/2016, § 27).
16. Tutuklu ve hükümlülerin süreli veya süresiz yayınlara ulaşabilmesi de bilgi ve kanaatlere ulaşma özgürlüğünün somut yansıması olarak ifade özgürlüğünün koruması altındadır (İbrahim Bilmez[1. B.], B. No: 2013/434, 26/2/2015, § 74; Kamuran Reşit Bekir [GK], B. No: 2013/3614, 8/4/2015, § 43; Hüseyin Sürensoy [1. B.], B. No: 2013/749, 6/10/2015, § 44; Ahmet Temiz (6) [2. B.], B. No: 2014/10213, 1/2/2017, § 34). Bu doğrultuda bir ceza infaz kurumunda bulunan başvurucunun bir gazeteye abone olmak yoluyla ulaşmak istemesinin kabul edilmemesinin haber veya fikir alma özgürlüğüne, dolayısıyla ifade özgürlüğüne yönelik bir müdahale olduğu kabul edilmiştir.
17. Anayasa Mahkemesi, Recep Bekik ve diğerleri kararında benzer müdahalelerin hukuki dayanağı olan 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un 62. maddesinin kanunla sınırlama ölçütünü karşıladığı ve başvuruya konu süreli yayınların ceza infaz kurumlarının düzeninin ve güvenliğinin sağlanması, suçun önlenmesi ve mahkûmun ıslahı amaçlarıyla başvuruculara verilmemesi şeklindeki müdahalelerin Anayasa'nın 26. maddesinin ikinci fıkrasında öngörülen kamu düzeni ve kamu güvenliği kapsamında meşru bir amaç taşıdığı sonucuna varmıştır (Recep Bekik ve diğerleri, §§ 32, 33). Mevcut başvuruda da anılan tespitten ayrılmayı gerektiren bir yön bulunmamaktadır. Bundan sonra yapılması gereken, müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olup olmadığını değerlendirmektir.
18. Temel hak ve özgürlüklere yönelik bir müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun kabul edilebilmesi için zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılaması ve orantılı olması gerekir (Bekir Coşkun [GK], B. No: 2014/12151, 4/6/2015, §§ 53-55; Mehmet Ali Aydın [GK], B. No: 2013/9343, 4/6/2015, §§ 70-72; AYM, E.2007/4, K.2007/81, 18/10/2007). Müdahaleyi oluşturan tedbirin zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşıladığının kabul edilebilmesi için amaca ulaşmaya elverişli olması, başvurulabilecek en son çare ve alınabilecek en hafif önlem olarak kendini göstermesi gerekmektedir (bazı farklılıklarla birlikte bkz. Bekir Coşkun, § 51; Mehmet Ali Aydın, § 68; Tansel Çölaşan [1. B.], B. No: 2014/6128, 7/7/2015, § 51).
19. Somut olayda başvurucu ücreti emanet para hesabından karşılanmak üzere Y.A. isimli gazeteye abone olma talebinde bulunmuş ancak talebi kabul edilmemiştir. Anayasa Mahkemesi daha önce verdiği birçok kararda tutuklu ya da hükümlülerin süreli veya süresiz yayınlardan yararlanma yöntemlerini sıralamıştır. Bu yöntemlerden biri, kanunun açık hükmünün de emrettiği gibi ücretinin hükümlü ve tutuklularca karşılanması şartıyla herhangi bir yayının kurumca satın alınmasıdır (İbrahim Kaptan (2), § 31; Recep Bekik ve diğerleri, § 38; Ahmet Sil ve Taner Yay, § 45). Somut olayda başvurucunun talebinin de bahis konusu yöntem kapsamında olduğu açıktır.
20. Anayasa Mahkemesi Recep Bekik ve diğerleri kararında, ücreti emanet para hesabından karşılanmak suretiyle kurum aracılığıyla süreli yayın satın alma talepleri reddedilen hükümlü ve tutukluların ifade özgürlüklerinin ihlal edildiği iddiasını incelemiştir. Anayasa Mahkemesi bu kararda Halil Bayık ([GK], B. No: 2014/20002, 30/11/2017) ve Sinan İyit ([1. B.], B. No: 2014/292, 19/7/2017) kararlarında öngörülen kriterleri karşılamayan değerlendirmeler yapıldığını, ayrıca ceza infaz kurumlarında süreli yayınlara erişime ilişkin mevcut sistemde bir yeknesaklığın sağlanamadığını tespit etmiştir (Recep Bekik ve diğerleri, §§ 50-54). Anayasa Mahkemesi sonuç olarak ceza infaz kurumlarında süreli yayınlara erişime ilişkin mevcut sistemde uygulamadan kaynaklanan bir yapısal sorun yaşandığını, idari ve hukuki tedbirler alınarak yayınların yeknesak, hakkaniyete uygun ve Anayasa Mahkemesinin öngördüğü kriterleri karşılayan bir yöntemle mahpuslara tesliminin sağlanması yönünden etkin bir düzen kurulmadığı takdirde söz konusu yapısal sorunun devam edeceğini ve bunun Anayasa'nın 26. maddesinde korunan ifade özgürlüğünün devamlı ihlali anlamına geleceğini ifade etmiştir (Recep Bekik ve diğerleri, §§ 55-61). Yavuz Şen ve diğerleri kararında da aynı gerekçelerle, henüz tespit edilen yapısal sorunun çözümüne ilişkin olarak bir düzenleme yapılmadığı da görüldüğünden kurum aracılığıyla gazete satın alma talepleri reddedilen başvurucuların ifade özgürlüğü şikâyetlerinin bulunduğu 1.846 bireysel başvuru dosyası birleştirilmiş ve başvurucuların ifade özgürlüklerinin ihlal edildiğine karar verilmiştir (Yavuz Şen ve diğerleri [2. B.], B. No: 2017/20009, 12/1/2022, § 42-45, 49).
21. Akabinde 14/4/2020 tarihli ve 7242 sayılı Kanun'un 32. maddesiyle 5275 sayılı Kanun'un 62. maddesinin (4) numaralı fıkrası yürürlüğe girmiş ve Basın İlan Kurumu (BİK) aracılığıyla resmî ilan ve reklam yayımlama hakkı bulunmayan gazetelerin ceza infaz kurumuna kabul edilmeyeceği düzenlenmiştir.
22. Anayasa Mahkemesi de Mustafa Koca ([1. B.], B. No: 2021/38039, 26/7/2022) kararında kanuni dayanağı 5275 sayılı Kanun'un 62. maddesinin (4) numaralı fıkrası olan müdahalenin ifade özgürlüğünü ihlal ettiği iddiasını incelemiş ve yaptığı inceleme neticesinde "resmî ilan yayım hakkı bulunmayan gazetenin satın alınma talebinin kanuna dayanarak reddedilmesinin ifade özgürlüğü yönünden haksız bir sınırlama oluşturmadığı, kurum düzeni, disiplini, güvenliği ve mahkûmların ıslahı meşru amaçlarını gerçekleştirmek yönünden zorunlu bir sosyal ihtiyacı karşıladığı, başvurucuya katlanması gerekenden fazla bir külfet yüklemediği, dolayısıyla orantısız da olmadığı ve demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olduğu" sonucuna vararak ifade özgürlüğünün ihlal edilmediğine karar vermiştir. Bu kapsamda BİK tarafından resmî ilan ve reklam yayımlama hakkı bulunmadığı tespit edilen gazetelerin ceza infaz kurumlarına alınmaması ifade özgürlüğünü ihlal etmemektedir.
23. Bununla birlikte somut olayda müdahalenin 5275 sayılı Kanun'un 62. maddesinin (4) numaralı fıkrasının yürürlüğe girmesinden önce (14/4/2020 tarihinden önce) gerçekleştiği ve bu sebeple Mustafa Koca kararında yer alan tespit ve ilkelere göre inceleme yapılamayacağı anlaşılmakla, somut olay yönünden Anayasa Mahkemesinin Recep Bekik ve diğerleri kararı ile sonraki benzer kararları ışığında değerlendirme yapılması ihtiyacı hasıl olmuştur.
24. Bu kapsamda ücretleri tutuklu ve hükümlüler tarafından ödenmek ve kurum tarafından temin edilmek suretiyle istenen süreli veya süresiz yayınların öncelikle kuruma getirilmesi için gerekli işlemler yapılır. Yayınlar kuruma geldiğinde ise kamu otoritelerinin 5275 sayılı Kanun'un 3. ve 62. maddeleri uyarınca ve Anayasa Mahkemesi içtihadında kabul edilen ilke ve kriterler ışığında (Halil Bayık, § 45; Recep Bekik ve diğerleri, §§ 41-45) bir denetim yapması beklenir (benzer yöndeki değerlendirmeler için bkz. İbrahim Kaptan (2), § 32; Ahmet Sil ve Taner Yay, § 46).
25. Somut olayda Ceza İnfaz Kurumu, tedarikçi firmada bulunmadığı gerekçesiyle adı geçen süreli yayına başvurucunun abone olma talebini kabul etmemiştir. İnfaz Hâkimliği de benzer gerekçelerle başvurucunun itirazını reddetmiştir. Bununla birlikte İnfaz Hâkimliği başvurucunun itirazını reddederken yukarıda da açıklandığı üzere Anayasa Mahkemesi içtihatlarında yer alan ilke ve tespitler ışığında bir değerlendirme yapmayarak söz konusu süreli yayının yalnızca tedarikçi firmada bulunmamasını gözönüne almış ve başvurucunun itirazını reddetmiştir. Bir süreli yayının yalnızca tedarikçi firmada bulunmamasının abonelik talebinin reddine gerekçe oluşturması ilgili mevzuat hükümleri ve Anayasa Mahkemesi içtihatları gereğince mümkün değildir.
26. Ceza İnfaz Kurumu idaresinin mevcut olayda söz konusu gazetenin temin edilebilmesi adına gerekli inceleme ve araştırmada bulunmadığı, nitekim Ceza İnfaz Kurumunun anlaşmalı bayi haricinde diğer bayilerde söz konusu gazetenin bulunup bulunmadığı, ilgili gazete ile yazışma yaparak temininin sağlanabileceği bayilere gazetenin tesliminin yapılıp yapılamayacağı veya gazetenin doğrudan ceza infaz kurumuna posta/kargo ile gönderilip gönderilemeyeceği gibi hususların araştırılması adına herhangi bir çaba içine girmeden başvurucunun talebini reddettiği görülmüştür. İnfaz Hâkimliğinin de anılan hususlara ilişkin herhangi bir değerlendirme yapmadığı ve Ceza İnfaz Kurumu gerekçesine dayanarak başvurucunun itirazını reddettiği anlaşılmıştır.
27. Bu noktada öncelikle Ceza İnfaz Kurumu idareleri tarafından yapılması gereken, mahpuslarca talep edilen süreli yayınların temin edilebilmesi için gerekli özen yükümlüğünün yerine getirilmesi ve süreli yayının temini için ilgili yerlerden gerekli araştırmaların yapılmasıdır. Akabinde söz konusu süreli yayınların tüm araştırmalara rağmen temin edilememesi hâlinde buna ilişkin ilgili ve yeterli gerekçelerin ortaya konulması, temin edilmesi halinde ise 5275 sayılı Kanun'un 3. ve 62. maddeleri ile Anayasa Mahkemesi içtihatlarında yer alan ilke ve tespitlere göre değerlendirilme yapılmasıdır. Buna karşın somut olayda İdare ve İnfaz Hâkimliğinin yalnızca ilgili gazetenin tedarikçi firmada bulunmadığından bahisle başvurucunun talebini reddetmesinin başvurucunun ifade özgürlüğünün sınırlanması yönünden ilgili ve yeterli bir gerekçe oluşturmadığı ve bu kapsamda zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılamadığı görülmüştür. Bu hâliyle müdahalenin demokratik bir toplumda gerekli olduğu ortaya konulamamıştır.
28. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
B. Diğer İhlal İddiaları
29. Başvurucu; ceza infaz kurumunda düzenlenen sosyal, kültürel ve sportif faaliyetlere katılma talebine yönelik birden çok dilekçe yazdığını ancak dilekçelerine cevap verilmediğini, akabinde İnfaz Hâkimliğine başvurması üzerine Ceza İnfaz Kurumunun taleplerini kabul ettiğini ancak önceki dönemlerde söz konusu faaliyetlerden yararlanamadığını ve kendisine ayrımcılık yapıldığını iddia etmiştir. Başvurucu ayrıca din görevlisi ile ancak iki kez görüşebildiğini belirtmiştir. Bu kapsamda başvurucu dilekçe hakkı, din ve vicdan özgürlüğü ile eşitlik ilkesinin ihlal edildiğini iddia etmiştir.
30. Başvurucunun iddiaları; maddi ve manevi varlığın korunması hakkı, din ve vicdan özgürlüğü ile eşitlik ilkesi kapsamında değerlendirilmiştir.
31. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün “Düşme kararı” başlıklı 80. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (ç) bendi gereği Anayasa Mahkemesi, başvurunun incelenmesinin sürdürülmesini haklı kılan bir neden görmemesi hâlinde başvurunun düşmesine karar verebilir.
32. Somut olayda başvurucunun sosyal, kültürel ve sportif faaliyetlere katılma talebi ile din görevlisiyle görüşme talebinin Ceza İnfaz Kurumunca 10/1/2020 tarihli kararla kabul edildiği görülmüştür. Bu bağlamda başvurucunun talebine konu olan hususların -geleceğe yönelik olarak- 10/1/2020 tarihli İdare ve Gözlem Kurulu Kararı ile çözüme kavuşturulduğu anlaşılmıştır. Diğer yandan başvurucunun, başvuru formunda 23/3/2017-10/1/2020 tarihleri arası olarak belirttiği döneme ilişkin somut başvuruya konu karara dair yaptığı şikâyet öncesinde anılan hususlardan dolayı infaz hâkimliğine şikâyette bulunup sonuç alamadığına dair bir iddiasının da bulunmadığı görülmüştür. Bu kapsamda başvurunun incelenmesinin sürdürülmesini haklı kılan bir nedenin kalmadığı anlaşılmıştır.
33. Açıklanan gerekçelerle başvurunun incelenmesinin sürdürülmesini haklı kılan bir neden görülmemesi nedeniyle başvurunun bu kısmının düşmesine karar verilmesi gerekir.
III. GİDERİM
34. Başvurucu; ihlalin tespiti ve yeniden yargılama yapılması ile toplam 924.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
35. Başvurucunun ceza infaz kurumundan tahliye olduğu anlaşıldığından tespit edilen anayasal hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar ve zorunluluk bulunmamaktadır.
36. Öte yandan ihlalin niteliği dikkate alınarak başvurucuya net 10.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.
IV. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. 1. İfade özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
2. Diğer ihlal iddiaları yönünden başvurunun incelenmesinin sürdürülmesini haklı kılan bir neden görülmemesi nedeniyle DÜŞMESİNE,
C. Anayasa'nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün İHLAL EDİLDİĞİNE,
D. Başvurucuya net 10.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
E. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 15/4/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.