TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
BAYRAM KAYA BAŞVURUSU (2)
(Başvuru Numarası: 2020/28211)
Karar Tarihi: 6/10/2022
Başkan
:
Hasan Tahsin GÖKCAN
Üyeler
Muammer TOPAL
Recai AKYEL
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
İrfan FİDAN
Raportör
Yusuf Enes KAYA
Başvurucu
Bayram KAYA
Vekili
Av. İrem GÜNEŞ
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, denetimli serbestlik tedbiriyle tahliye talebinin reddedilmesi nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 10/9/2020 tarihinde yapılmıştır. Komisyon, başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne ve başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.
3. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanda bulunmuştur.
III. OLAY VE OLGULAR
4. Başvurucu, hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) üyeliği suçuna ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında 25/7/2016 tarihinde yakalanarak gözaltına alınmıştır. Başvurucu çıkarıldığı İstanbul 1. Sulh Ceza Hâkimliği tarafından yapılan sorgusunun ardından 29/7/2016 tarihinde tutuklanmış ve Silivri 1 No.lu Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna (Ceza İnfaz Kurumu) yerleştirilmiştir.
5. Yapılan yargılama sonucunda 8/3/2018 tarihinde İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından başvurucunun silahlı terör örgütü üyeliği suçunu işlediği sabit görülerek 6 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir. İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi; hükümle beraber, başvurucu hakkında hükmolunan ceza miktarını ve başvurucunun kaçma ihtimalinin bulunduğunu gözeterek başvurucunun tutukluluk hâlinin devamına karar vermiştir.
6. Başvurucu, ilk derece mahkemesinin kararına karşı istinaf yoluna başvurmuş ve İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi 22/10/2018 tarihinde istinaf başvurusunun esastan reddine ve tutukluluk hâlinin devamına karar vermiştir.
7. İstinaf kararına karşı temyiz yoluna başvuran başvurucunun temyiz itirazları yerinde görülmemiş, hakkında verilen mahkûmiyet kararı 16/3/2020 tarihinde Yargıtay 16. Ceza Dairesi tarafından onanarak kesinleşmiştir.
8. Başvurucu hakkındaki kesinleşen hapis cezasının infazına 23/6/2020 tarihinde başlanmıştır.
9. Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan 30/6/2020 tarihli müddetnameyle başvurucunun koşullu salıverilme tarihi 31/3/2021 olarak tespit edilmiş ve müddetname 1/7/2020 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir.
10. Başvurucu, müddetnamenin tebliğ edilmesinden sonra 2/7/2020 tarihli dilekçesi ile Ceza İnfaz Kurumu idaresine müracaat ederek denetimli serbestlik tedbirlerinden istifade ettirilmeyi talep etmiştir. Talebi değerlendiren Ceza İnfaz Kurumu İdare ve Gözlem Kurulu Başkanlığı "..Açık Ceza İnfaz Kurumuna Ayrılma Yönetmeliğinin Madde 6/2-ç bendi 'Terör ve örgütlü suçlardan hükümlü olup, mensup oldukları örgütten ayrıldıkları idare ve gözlem kurulu kararıyla tespit edilenlerin koşullu salıverilmelerine bir yıldan az süre kalması' denilmekle adı geçen hükümlünün koşullu salıverilmesine bir yıldan az süre kalması; hükümlünün örgütten ayrıldığına dair herhangi bir beyanının bulunmamasıyla beraber kurumumuz ilgili birim ve servislerine hitaben yazılı/sözlü olarak bir beyanda ve davranışta bulunmaması sebebiyle hükümlünün örgütten ayrıldığına dair bir kanaatin oluşmadığı;.." gerekçesiyle 3/7/2020 tarihinde başvurucunun talebinin reddine karar vermiştir. Karar aynı gün başvurucuya tebliğ edilmiştir.
11. Başvurucu 3/7/2020 tarihinde Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğüne hitaben yazdığı dilekçesinde; tutuklandığı günden itibaren örgütle irtibatını kestiğini, ceza infaz kurumunda bulunduğu günden itibaren örgüte lanet okuduğunu, yargılandığı davada da örgüt aleyhine çok net ifadelerde bulunduğunu, lanetlediği bu örgütün hayatında bir yeri olmayacağını, ailesini ve yakınlarını da bu örgütten uzak tutmak için elinden geleni yapacağını, devletinin ve ülkesinin çıkarları doğrultusunda hareket edeceğini belirtmiş ve bu nedenle durumunun yeniden gözden geçirilmesini talep etmiştir.
12. Başvurucu 6/7/2020 tarihli dilekçesiyle İdare ve Gözlem Kurulu kararına karşı Silivri 1. İnfaz Hâkimliği nezdinde itiraz etmiştir. Bu dilekçesinde; örgütten ayrıldığına dair bir beyanının olmadığına ilişkin iddianın gerçeği yansıtmadığını, tutuklandığı günden beri örgütü lanetlediğini, Kurum psikoloğuyla görüşmelerinde de örgütü lanetlediğini, yurt dışına kaçan yöneticilerle ilgili sert ifadeler kullandığını, yine yargılama esnasındaki savunmalarında ve ailesine yazdığı mektuplarda örgüte olan kızgınlığını ifade ettiğini, ceza infaz kurumunda bulunduğu süre zarfında mektuplarının, telefon görüşmelerinin, dışarıdan gelen kitaplarının Ceza İnfaz Kurumu idaresinin kontrolü ve takibi altında olduğunu, bu kapsamda hiçbir mektubunun, iletişiminin engellemeye tabi tutulmadığını, kendisine verilen herhangi bir disiplin cezası olmadığını, ayrıca Ceza İnfaz Kurumu Gözlem Kurulunun pişmanlık içeren bir mektup verileceği konusunda kendisini haberdar etmediğini, Kurulun kendisini dinlemeden karar verdiğini, Kurum görevlilerinin örgütle irtibatın kopması noktasında hiçbir faaliyette bulunmadığını, bu gerekçelerle hakkındaki denetim raporunun mesnetsiz ve hukuka aykırı olduğunu ileri sürmüştür.
13. İtirazı değerlendiren Silivri 1. İnfaz Hâkimliği 7/7/2020 tarihinde İdare ve Gözlem Kurulu kararında dayanılan tespitleri yetersiz görerek şikâyetin kabulüne karar vermiştir. Kararın gerekçesi şöyledir:
"...Açık Ceza İnfaz Kurumlarına Ayrılma Yönetmeliğinin madde 6/2-ç bendi uyarınca terör ve örgütlü suçlardan mahkum olanların açık ceza infaz kurumlarına ayrılabilmesi için kurum idare ve gözlem kurulunda örgütten ayrıldıkları hususunda bir kanaat oluşması gerekmekle birlikte olumlu ya da olumsuz oluşacak bu kanaatin bir takım somut verilerle desteklenmesi gerekmektedir. İlgili kurul kararında adı geçen hükümlünün örgütten ayrıldığına dair bir beyanda ve davranışta bulunmadığından talebinin reddine karar verilmişse de; hükümlünün kurum ilgili birimlerine yazılı olarak örgütten ayrıldığına dair bir beyanda bulunmamasının başlı başına hükümlünün örgütle bağlantısının devam ettiği kanaatinin oluşması bakımından yeterli değildir. Terör ve örgütlü suçlardan hükümlü olanların kurumda bulundukları tüm süreç boyunca izlenerek örgütle bağlantılarının devam edip etmediği ya da örgüte halen sempati duyup duymadıklarının gözlemlenmesi gerekmektedir. Yine bu süreçte terör ve örgütlü suçlardan mahkum olanların gerek kendilerine gelen gerekse kendilerinin göndermiş olduğu mektup, faks vb. iletilerde ve yapmış oldukları telefon görüşmelerinde örgütle bağlantılarının devam ettiği kanaatini uyandırır bir durum ile karşılaşılıp karşılaşılmadığı bir kanaate varılabilmesi bakımından önem arz etmektedir. Kurul kararına itiraz eden hükümlüye kurum dışından gelen mektup ve fakslar ile hükümlünün göndermek istediği mektup ve faksların incelenmesinde içerikleri itibariyle örgütlü ifadelerin yazılı olmadığı, telefon görüşmelerinde örgütlü ifadeleri içerir konuşmaların geçmediği, yine bazı terör suçlarından tutuklu ve hükümlü olanlar gibi örgüt lehine slogan atarak ya da eylem yaparak disiplin cezası almadığı anlaşılmıştır. Bir hükümlü örgütle bağlantısının devam ettiğini ya da halen örgüte sempati duyduğunu kurum içerisinde sergilemiş aktif davranışları ile ortaya koyabilirse de örgütten ayrılarak tarafsız bir konuma geçtiğini ancak örgüt lehine bir eylem ya da tutum içinde bulunmayarak ortaya koyabilir. Terör ve örgütlü suçlardan mahkum olanlar ancak idare ve gözlem kurulunca örgütten ayrıldıklarına dair bir kanaate ulaşılması halinde koşullu salıverilme tarihlerine bir yıl kala açık ceza infaz kurumuna ayrılarak (5275 sayılı Kanuna eklenen Geçici 6.maddenin 3. fıkrası ile 30/03/2020 tarihine kadar işlenen suçlar açısından kapalı ceza infaz kurumunda bulunan hükümlüler hakkında koşulları sağlamaları halinde doğrudan denetimli serbestlik kararı verilebilmektedir.) sonrasında denetimli serbestlik hükümlerinden yaralanabiliyor olmaları nedeniyle hükümlülerin barındıkları kurumca örgütten ayrılarak tarafsız bir konuma geçip geçmediklerinin tespitine dair bir gözleme tabi tutulabilmeleri için bağımsız bir koğuşa alınmaları gerektiği konusunda kendilerine bir bilgilendirme yapılması gerekmektedir. Söz konusu bilgilendirme yapılmadan alınan idare ve gözlem kurulu kararı ile hükümlünün kurum ilgili birim ve servislerine hitaben örgütten ayrıldığına dair yazılı/sözlü bir beyanda bulunmadığından bahisle örgütten ayrıldığına dair bir kanaatin oluşmadığından talebinin reddine karar verilmesi doğru bir değerlendirme sonucu verilmiş bir karar olarak görülmemekle ... [karar verildi.]"
14. Bu karar itiraz edilmeksizin 17/7/2020 tarihinde kesinleşmiştir.
15. 7/7/2020 tarihinde Ceza İnfaz Kurumu Disiplin Kurulu Başkanlığı başvurucunun herhangi bir kötü hâlinin bulunmadığını, kanun, tüzük ve yönetmelik hükümlerine göre hareket ettiğini, disiplin cezası almadığını, açık ceza infaz kurumuna ayrıldığında iş rejimine intibak edebileceği kanaatine varıldığını belirterek başvurucunun iyi hâlli hükümlü olduğuna karar vermiştir.
16. Silivri 1. İnfaz Hâkimliğinin kararının ardından başvurucu, 21/7/2020 tarihinde yeniden denetimli serbestlikten istifade ettirilme talebinde bulunmuştur. Başvurucunun talebi 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un105/A maddesinde yer alan ''Hükümlülerin dış dünyaya uyumlarını sağlamak, aileleriyle bağlarını sürdürmelerini ve güçlendirmelerini temin etmek amacıyla, açık ceza infaz kurumunda veya çocuk eğitimevinde bulunan ve koşullu salıverilmesine bir yıl veya daha az süre kalan iyi halli hükümlülerin talebi halinde, cezalarının koşullu salıverilme tarihine kadar olan kısmının denetimli serbestlik tedbiri uygulanmak suretiyle infazına, ceza infaz kurumu idaresince hazırlanan değerlendirme raporu dikkate alınarak, hükmün infazına ilişkin işlemleri yapan Cumhuriyet başsavcılığının bulunduğu yer infaz hâkimi tarafından karar verilebilir." düzenleme gerekçe gösterilerek Bakırköy İnfaz Hâkimliğine gönderilmiştir.
17. Bakırköy İnfaz Hâkimliği tarafından 21/7/2020 tarihinde başvurucunun barındırıldığı Ceza İnfaz Kurumuna müzekkere yazılarak Silivri 1. İnfaz Hâkimliği kararı gerekçesinde yer alan tespitler doğrultusunda başvurucu hakkında yeniden değerlendirme raporu tanzim edilmesi istenmiştir.
18. Belirtilen müzekkere doğrultusunda başvurucunun durumunu yeniden ele alan Ceza İnfaz Kurumu İdare ve Gözlem Kurulu 22/7/2020 tarihli kararında "...Hükümlünün örgütle bir bağlantısının olmadığını beyan ettiği 3/7/2020 tarihli dilekçelerinin dışında, örgütten ayrıldığına dair herhangi bir beyanının bulunmaması, kurumumuz ilgili birim/servislerine karşı örgütten ayrıldığı kanaatine varılabilecek davranışta bulunmaması sebeplerinden dolayı" başvurucunun örgütten ayrıldığına dair bir kanaatin oluşmadığı sonucuna varmıştır.
19. Bakırköy 1. İnfaz Hâkimliği 22/7/2020 tarihinde "... Her ne kadar hükümlü, denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak tahliye edilmesi talebinde bulunmuş ise de; silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan hükümlü olan talep eden hakkında tanzim edilen 22/7/2020 tarihli denetimli serbestlik tedbiri değerlendirme raporunda hükümlünün mensup olduğu örgütten ayrıldığı konusunda kanaat getirilmediği hüküm altına alınmış olup, bu haliyle hükümlü bakımından yasal şartların oluşmadığı..." şeklinde gerekçe ile başvurucunun denetimli serbestlikten istifade ettirilme talebini reddetmiştir. Karar 23/7/2020 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir.
20. Ret kararı, başvurucunun bu karara karşı 24/7/2020 tarihinde yaptığı itirazın Bakırköy 1. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 30/7/2020 tarihinde reddedilmesi neticesinde kesinleşmiştir. Karar 11/8/2020 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir. Başvurucu 10/9/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
21. Başvurucu, Silivri İnfaz Hâkimliğinin kararının uygulanmadığı gerekçesiyle Silivri İnfaz Hâkimliğine dilekçeler yazmıştır.
22. Silivri İnfaz Hâkimliği bu dilekçeleri değerlendirerek Ceza İnfaz Kurumuna gereğinin yapılması amacıyla 17/8/2020 tarihinde bir müzekkere göndermiştir. Müzekkerenin ilgili kısmı şöyledir:
"Adı geçen hakkında Silivri Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü İdare ve Gözlem Kurulu Başkanlığı'nın 3/7/2020 tarih ve 2020/216 sayılı kararı ile hükümlünün koşullu salıverilme tarihi bir yılın altına düşmüşse de örgütten ayrıldığına dair kanaat edinilemediğinden talebin reddine karar verildiği, hükümlünün verilen karara karşı süresi içinde infaz hakimliğimize şikayet başvurusunda bulunduğu, Hakimliğimizin 2020/3171 Esas ve 2020/3206 karar sayılı kararı ile şikayetin kabulüne karar verildiği, kararın 17/07/2020 tarihinde itiraz edilmeksizin kesinleştiği, akabinde hükümlünün 5275 sayılı Kanunun 105/A maddesi uyarınca yetkili Bakırköy İnfaz Hakimliğinden denetimli serbestliğe ayrılma talebinde bulunulduğu, Bakırköy İnfaz Hakimliği'nin 21/7/2020 tarihli müzekkeresi ile Hakimliğimiz iptal gerekçeleri doğrultusunda bir değerlendirme yapılarak bir rapor tanzim edilmesinin istenildiği, kurum İdare ve Gözlem Kurulu Başkanlığının 22/07/2020 tarih ve 2020/257 sayılı denetimli serbestlik değerlendirme raporu ile hükümlünün örgütten ayrıldığına dair bir kanaat oluşmadığı yönünde yeni bir rapor tanzim edildiği anlaşılmış ise de; söz konusu Hakimliğimiz Kararı, idare ve gözlem Kurulu Kararını ortadan kaldırır mahiyette olduğu, Hakimliğimiz kararının aksine idare ve gözlem kurulunca tekrardan aynı yönde yeni bir karar alınması kesinleşmiş Hakimliğimiz kararını yok saymak mahiyetinde olmakla kurum idare ve gözlem kurulunca gereğinin yapılması ile iş bu yazının t/h ye verilmesi ile verildiğine ilişkin tutanak tanzim edilerek hakimliğimize gönderilmesi rica olunur."
23. Takip eden süreçte başvurucunun Ceza İnfaz Kurumu idaresine ve diğer kurumlara hitaben yazmış olduğu dilekçelerde FETÖ/PDY'den ayrıldığını ve bu örgütle hiçbir bağının bulunmadığını belirttiği gözönüne alınarak Ceza İnfaz Kurumu İdare ve Gözlem Kurulu Başkanlığı tarafından 14/8/2020 tarihinde başvurucunun otuz günden az, altmış günden fazla olmayacak şekilde gözlemlenmesine karar verilmiştir.
24. Bu suretle takibe alınan başvurucunun hakkında yapılan değerlendirme sonucunda Ceza İnfaz Kurumu Psikososyal Servisi tarafından hazırlanan raporda; başvurucunun örgüt medyası olarak görülen kurumda çalışmış olmaktan üzüntü ve pişmanlık duyduğu, bu sürecin hem kendisini ve ailesini yıprattığını hem de ülke güvenliğini sarsan örgütle anılmaktan derin pişmanlık duyduğunu ifade ettiği, başvurucunun Kurumda bulunduğu süre zarfında örgütlü hiçbir eyleme, faaliyete katılmadığı, örgüt mensuplarıyla ilişkisinin olmadığı ve olmayacağı kararlılığını kesin ifadelerle tekrar tekrar sözlü olarak dile getirdiği ve yazılı dilekçelerle vurguladığı, Kurumda geçen süre zarfında ve ilerleyen süreçle birlikte bu idrakinin daha da netleştiğini sıklıkla ifade ettiğinin görüldüğü, tüm görüşmeler ve Kurum içindeki tutum ve davranışları gözönünde bulundurulduğunda kişinin iyi hâlli tutum sergilediği belirtilmiştir.
25. Ayrıca 9/9/2020 tarihinde hazırlanan raporlarda; başvurucuya kurum dışından gelen mektup/faksların ve başvurucunun göndermek istediği mektup/faksların içeriğinde örgütsel ifadelerin yer almadığının, başvurucuya eşya getiren ve başvurucunun eşyalarını teslim alan kişilerin örgütlü hareket tarzlarının bulunmadığının, ayrıca başvurucunun ziyaretine gelen kişilerin örgütlü hareket tarzlarının da olmadığının gözlemlendiği İdare ve Gözlem Kurulu Başkanlığına bildirilmiştir.
26. Bu tespitler doğrultusunda 10/9/2020 tarihinde Ceza İnfaz Kurumu İdare ve Gözlem Kurulu Başkanlığı başvurucunun terör örgütünden ayrıldığına kanaat getirmiştir.
27. Başvurucu hakkında alınan bu karar ile infaz dosyası, başvurucunun denetimli serbestliğe ayrılması hususunun değerlendirilmesi için Bakırköy 2. İnfaz Hâkimliğine gönderilmiş, Mahkemece yapılan değerlendirme sonucunda 10/9/2020 tarihinde başvurucunun denetimli serbestliğe ayrılmasına karar verilmiş ve aynı tarihte Ceza İnfaz Kurumundan çıkışı yapılmıştır.
IV. İLGİLİ HUKUK
A. Ulusal Hukuk
28. 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun "Terör suçları" kenar başlıklı 3. maddesi şöyledir:
"26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 302, 307, 309, 311, 312, 313, 314, 315 ve 320 nci maddeleri ile 310 uncu maddesinin birinci fıkrasında yazılı suçlar, terör suçlarıdır."
29. 5/4/2012 tarihli ve 6291 sayılı Kanun ile 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'a eklenen 105/A maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:
"Hükümlülerin dış dünyaya uyumlarını sağlamak, aileleriyle bağlarını sürdürmelerini ve güçlendirmelerini temin etmek amacıyla; a) Açık ceza infaz kurumunda cezasının son altı ayını kesintisiz olarak geçiren, b) Çocuk eğitimevinde toplam cezasının beşte birini tamamlayan, koşullu salıverilmesine bir yıl veya daha az süre kalan iyi hâlli hükümlülerin talebi hâlinde, cezalarının koşullu salıverilme tarihine kadar olan kısmının denetimli serbestlik tedbiri uygulanmak suretiyle infazına, ceza infaz kurumu idaresince hükümlü hakkında hazırlanan değerlendirme raporu dikkate alınarak, infaz hâkimi tarafından karar verilebilir.
(2) Açık ceza infaz kurumuna ayrılma şartları oluşmasına karşın, iradesi dışındaki bir nedenle açık ceza infaz kurumuna ayrılamayan veya bu nedenle kapalı ceza infaz kurumuna geri gönderilen iyi hâlli hükümlüler, açık ceza infaz kurumuna ayrılma şartlarının oluşmasından itibaren en az altı aylık sürenin geçmiş olması durumunda, diğer şartları da taşımaları hâlinde, birinci fıkrada düzenlenen infaz usulünden yararlanabilirler."
30. 25/12/2015 tarihli ve 6655 sayılı Kanun'un 5. maddesi ile değişik 24/1/2013 tarihli ve 6411 sayılı Kanun ile 5275 sayılı Kanun'a eklenen geçici 4. madde şöyledir:
"Bu Kanunun 105/A maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde ve ikinci fıkrasında belirtilen altı aylık süre şartı ile birinci fıkrasının (b) bendinde belirtilen cezanın belirli bir süre infaz edilmesine ilişkin şart 31/12/2020 tarihine kadar uygulanmaz."
31. 2/9/2012 tarihli ve 28399 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Açık Ceza İnfaz Kurumuna Ayrılma Yönetmeliği'nin (Yönetmelik) "Kapalı kurumdan açık kuruma ayrılacak hükümlüler" kenar başlıklı 6. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"(1) Hükümlülerden;
a) (Değişik:RG-22/8/2015-29453) Toplam (Değişik ibare:RG-22/2/2017-29987) cezaları on yıldan az olanlar bir ayını, on yıl ve yukarı olanlar ise onda birini kurumlarda infaz edip, iyi hâlli olan ve koşullu salıverilme tarihine yedi yıl veya daha az süre kalanlar,
...
açık kurumlara ayrılabilir.
(2) Açık kurumlara ayrılabilmek için, ayrıca;
ç) Terör ve örgütlü suçlardan hükümlü olup, mensup oldukları örgütten ayrıldıkları idare ve gözlem kurulu kararıyla tespit edilenlerin koşullu salıverilme tarihine bir yıldan az süre kalması,
şartı aranır..."
32. Yönetmelik'in "Açık kuruma ayrılamayacak hükümlüler" kenar başlıklı 8. maddesinin (1) numaralı fıkrasının ilgili kısmı şöyledir:
"(Değişik:RG-22/8/2015-29453) (1) Kapalı kurumlarda bulunan hükümlülerden;
ç) Terör ve örgütlü suçlardan hükümlü olup, 6 ncı maddenin ikinci fıkrasının (c) ve (ç) bentleri dışında kalanlar,
açık kurumlara ayrılamaz."
33. Yönetmelik'in "Kapalı kurumdan açık kuruma ayırma kararı" kenar başlıklı 10. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"(1) Kapalı kurumlarda bulunan hükümlülerin talepleri üzerine, koşulları taşıdıklarının anlaşılması hâlinde kurum idare ve gözlem kurulu tarafından açık kurumlara ayrılmalarına karar verilir. Hükümlünün koşulları taşımadığının anlaşılması halinde ise talebin reddine dair verilen gerekçeli karar ilgiliye tebliğ edilir.
(3) İdare ve gözlem kurulu kararı ile birlikte;
ç) İyi hâl kararı,
d) Gözlem ve sınıflandırma formu,
Cumhuriyet başsavcılığına gönderilir.
(7) (Ek:RG-22/8/2015-29453) Hükümlülerin talebi olmasa dahi, açık kurumda barınmalarında risk bulunmadığı takdirde ve bu Yönetmelikte belirtilen şartları taşımaları halinde idare ve gözlem kurulunun vereceği açığa ayırma kararı üzerine Cumhuriyet başsavcılığınca resen açık kuruma gönderilir..."
34. Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 25/6/2021 tarihli ve E.2019/3081, K.2021/11213 sayılı kararının ilgili kısmı şöyledir:
"6655 sayılı Kanunun 5. maddesi ile değişik 24/1/2013 tarihli ve 6411 sayılı Kanun ile 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanuna eklenen geçici 4. maddesine göre, 105/A maddesinde öngörülen altı aylık süre şartı ile Çocuk Eğitim Evinde bulunan hükümlülerin cezalarının belirli bir süre infaz edilmesine ilişkin şart 31/12/2020 tarihine kadar aranmayacağı yönündeki düzenleme karşısında İnfaz Hakimliğince, açık ceza infaz kurumuna ayrılan yada ayrılma hakkı bulunduğu halde iradesi dışındaki bir nedenle açık ceza infaz kurumuna ayrılamayan hükümlüler hakkında maddede öngörülen diğer koşulların gerçekleşmesi durumunda denetimli serbestlik tedbiri uygulanmak suretiyle cezanın infazına karar verilebilecektir.
5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 105/A maddesine göre denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak cezanın infazına karar verilebilmesinin ön şartının çocuk eğitim evinde bulunan hükümlüler dışındaki hükümlüler açısından açık ceza infaz kurumuna ayrılma yada ayrılma hakkının bulunması olarak öngörülmesi nedeniyle açık ceza infaz kurumuna ayrılma ile ilgili düzenlemelerinde her olayda değerlendirilmesinde zorunluluk bulunmaktadır.
Açık cezaevine doğrudan alınacak hükümlüler, yönetmeliğin 5. maddesinde sayılmış olup 'terör suçları ve örgüt faaliyeti kapsamında' işlenen suçlar hariç tutulmuştur. Kapalı kurumdan açık kuruma ayrılabilecek olan hükümlüler yönetmeliğin 6. maddesinde gösterilmiştir. Terör suçlularının bu haktan yararlanabilmesi için haklarında 4959 sayılı Topluma Kazandırma Kanununun, 4422 sayılı Kanunun 14. maddesinin veya 5237 sayılı TCK'nin 221. maddesinin uygulanmış olması ya da terör veya örgütlü suçtan mahkum olanların mensup oldukları örgütten ayrıldıkları idare ve gözlem kurulu kararı ile tespit edilmiş olması gerekmektedir.
Bu açıklamalara göre somut olay değerlendirildiğinde; silahlı terör örgütü üyesi olma suçundan cezalandırılan ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 3. maddesine göre terör suçlusu olarak kabul edilen hükümlü hakkında 5237 sayılı TCK'nin 221/4. maddesindeki etkin pişmanlık hükümleri uygulandığından Açık Ceza İnfaz Kurumlarına Ayrılma Yönetmeliğinin 6/2-c. maddesine göre açık ceza infaz kurumuna ayrılma imkanı bulunduğu, açık ceza infaz kurumuna ayrılma hakkı bulunan hükümlünün denetimli serbestlik tedbirinden yararlanması için 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 105/A maddesi uyarınca iyi halli hükümlü olduğunun tespit edilmesinin yeterli olduğu, koşullu salıverilme tarihi 25/5/2019, hakkında denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına ilişkin talep tarihi 19/3/2019 olduğu, açık ceza infaz kurumuna ayrılmasına karar verilen hükümlünün talep tarihi itibariyle denetimli serbestlik tedbirinden de yararlanma imkanının bulunduğu anlaşılmakla..."
B. Uluslararası Hukuk
35. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) göre kanun gereği yetkilendirilmiş, yürütme organı ve taraflardan bağımsız, yeterli güvencelere sahip yargısal organ olarak mahkemece verilen ve özgürlükten mahrumiyete yol açan her türlü mahkûmiyet kararı, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (Sözleşme) 5. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendi kapsamına girmektedir (Engel ve diğerleri/Hollanda, B. No: 5100/71, 5101/71, 5102/71, 5354/72, 5370/72, 8/6/1976, § 68). Anılan bentte belirtilen "sonra" ifadesi, tutmanın sadece zaman bakımından mahkûmiyetin ardından gelmesi anlamına gelmemektedir. Aynı zamanda tutma, mahkûmiyetin bir sonucu olmalı, mahkûmiyetin ardından ve mahkûmiyete bağlı olarak veya mahkûmiyet sebebiyle gerçekleşmelidir (Weeks/Birleşik Krallık, B. No: 9787/82, 2/3/1987, § 42).
36. AİHM, Sözleşme'nin 5. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendinin bir mahkûmun af yasasından ya da erkenden şartlı tahliye veya kesin tahliye durumlarından yararlanmasını güvence altına almadığını belirtmektedir (Alican Demir/Türkiye, B. No: 41444/09, 25/2/2014, § 89). Ancak yetkili makamların bu tür bir tedbirden faydalanmak için kanunda belirtilen koşulları yerine getiren herkese herhangi bir takdir yetkileri bulunmadan bu tedbiri uygulamakla yükümlü olmaları hâlinde durum farklı olacaktır (Del Rio Prada/İspanya [BD], B. No: 42750/09, 21/10/2013, § 126). AİHM’in yukarıda belirtilen Alican Demir/Türkiye kararında, şartlı tahliyenin süre ve iyi hâle ilişkin şartları gerçekleştikten sonra hâkimin şartlı tahliyeye karar vermekle yükümlü olduğunu ve bu kapsamda hâkimin görevi bu koşulların bir araya gelip gelmediğini incelemekle sınırlı olup tahliyenin uygun olup olmadığını değerlendirme imkânına sahip olmadığını ve dolayısıyla hâkimin takdir yetkisinin bulunmadığını belirtmiştir (Alican Demir/Türkiye, §§ 91, 92).
V. İNCELEME VE GEREKÇE
37. Anayasa Mahkemesinin 6/10/2022 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü
38. Başvuru; terör örgütüne üye olma suçundan 6 yıl 3 ay kesinleşmiş hapis cezasının denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak infaz edilmesi talebinin reddedilmesi nedeniyle kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkının, adil yargılanma hakkının ve eşitlik ilkesinin ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
39. Bakanlık görüşünde; başvurucunun açık ceza infaz kurumuna ayrılmış olsaydı bile infaz kurumunca hazırlanmış iyi hâl raporu ve infaz hâkimliğinin kararı olmadan kendisine doğrudan denetimli serbestlik tedbiri uygulanamayacağı, bu hususun yapılacak incelemede gözönünde tutulması gerektiği belirtilmiştir.
40. Başvurucu; Bakanlık görüşüne karşı beyanında Silivri İnfaz Hâkimliğince denetimli serbestlik tedbirinin uygulanması yönünde görüş bildirilmesine rağmen Ceza İnfaz Kurumunca bunun dikkate alınmadığını, 7/7/2020 tarihinden 10/9/2020 tarihine kadar denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak tahliye edilmemesi sebebiyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
41. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Buna göre başvurucunun şikâyetinin özü itibarıyla kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı ile ilgili olduğu anlaşıldığından başvuruya konu iddiaların Anayasa'nın 19. maddesi kapsamında incelenmesi gerekir.
42. Anayasa'nın 19. maddesinin birinci fıkrasında herkesin kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkına sahip olduğu ilke olarak ortaya konduktan sonra, ikinci ve üçüncü fıkralarında şekil ve şartları kanunda gösterilmek kaydıyla kişilerin özgürlüğünden mahrum bırakılabileceği durumlar sınırlı olarak sayılmıştır. Dolayısıyla kişinin özgürlük ve güvenlik hakkının kısıtlanması ancak Anayasa'nın anılan maddesi kapsamında belirlenen durumlardan herhangi birinin varlığı hâlinde söz konusu olabilir (Murat Narman, B. No: 2012/1137, 2/7/2013, § 42).
43. Anayasa'nın 19. maddesinde tanımlanan kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ilk istisnası "Mahkemelerce verilmiş hürriyeti kısıtlayıcı cezaların ve güvenlik tedbirlerinin yerine getirilmesi" olarak belirlenmiştir. Bu kapsamda yargı organlarınca verilecek mahkûmiyet kararlarının sonucu olarak hapis cezası veya güvenlik tedbirlerinin uygulanması kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlali kabul edilmeyecektir. Diğer taraftan suç şüphesine bağlı tutma kapsamında olan durumdan farklı olarak anılan istisna bir mahkûmiyet kararına bağlı olarak tutmayı ifade etmektedir (benzer kararlar için bkz. Hamit Kaya, B. No: 2012/338, 2/7/2013, § 41, Mehmet İlker Başbuğ, B. No: 2014/912, 6/3/2014, § 70).
44. Bir mahkûmiyet kararının infazına ilişkin olarak Anayasa'nın 19. maddesi ve Sözleşme'nin 5. maddesi açık bir hüküm içermemektedir. Bununla birlikte herkesin kişi hürriyeti ve güvenliği hakkına sahip olması ve bu hakka getirilebilecek sınırlamaların ayrıntılı olarak madde metinlerinde belirtilmesi, keyfî bir biçimde bu haktan kimsenin mahrum bırakılmamasını amaçlamaktadır. Yetkili bir mahkeme tarafından verilen bir mahkûmiyet kararının infazının sağlanması ve ceza infaz kurumunda tutma süresi de bu hak kapsamında değerlendirilmelidir. Ceza mahkemelerinin kararına uygun hareket edilmesi de hakkın korunması açısından bir zorunluluktur. Dolayısıyla hükümlülerin ceza infaz kurumunda kalacakları sürenin mahkûmiyet kararına uygun olması Anayasa'nın 19. maddesinin üçüncü fıkrasının birinci cümlesi ve Sözleşme'nin 5. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında güvence altına alınmıştır (Mithat Bakikuşağı, B. No: 2013/4682, 17/9/2014, § 32).
45. 5275 sayılı Kanun'un 105/A maddesi, infaz hâkiminin takdir yetkisi ve belirlenecek yükümlülükler çerçevesinde hükümlülerin infaz rejiminin şeklini belirleyip cezalarının bir kısmını denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak ceza infaz kurumu dışında geçirmelerini sağlamaktadır. Anılan kural uyarınca hükümlünün talebi ve kanuni şartlar oluşmuş olsa dahi infaz hâkimi tedbirin uygulanması talebini reddedebilecektir. Dolayısıyla bütün hükümlüler için Anayasa'nın 19. maddesi kapsamında hapis cezasının tamamının veya bir kısmının denetimli serbestlik tedbirinin uygulanması suretiyle infaz edilmesi zorunluluğu bulunmamaktadır (Mithat Bakikuşağı, § 38). Ancak denetimli serbestlikten yararlanmak için mevzuatta öngörülen tüm şartları taşıyan hükümlüler bakımından denetimli serbestlik hükümlerinin uygulanmaması, kişilerin keyfî olarak hürriyetlerinden yoksun bırakılmalarını yasaklayan Anayasa'nın 19. maddesi ile bağdaşmayacaktır.
46. Hükümlülerin denetimli serbestlik tedbirlerinden yararlanmaları anılan madde uyarınca bazı şartlara bağlanmıştır. Buna göre denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak cezanın infazı için hükümlünün cezasının son altı ayını kesintisiz olarak açık ceza infaz kurumunda geçirmesi (5275 sayılı Kanun'un 105/A maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendi) ya da açık ceza infaz kurumuna ayrılma şartları oluşmasına rağmen iradesi dışındaki nedenlerle açık ceza infaz kurumuna ayrılamaması veya bu nedenle kapalı ceza infaz kurumuna geri gönderilmesi, açık ceza infaz kurumuna ayrılma şartlarının oluşmasından itibaren en az altı aylık sürenin geçmiş olması (5275 sayılı Kanun'un 105/A maddesinin (2) numaralı fıkrası), koşullu salıverilmeye bir yıl veya daha az süre kalması, hükümlünün iyi hâlli olması, hükümlünün denetimli serbestlik tedbiri uygulanması yönünde talebinin bulunması, ceza infaz kurumu idaresince hükümlü hakkında değerlendirme raporu hazırlanması ve infaz hâkimliği kararı gerekmektedir.
47. Açık ceza infaz kurumunda bulunma şartı ile ilgili olarak 6655 sayılı Kanun'un 5. maddesi ile değişik 6411 sayılı Kanun ile 5275 sayılı Kanun'a eklenen geçici 4. madde uyarınca 105/A maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendinde ve (2) numaralı fıkrasında belirtilen altı aylık süre şartının 31/12/2020 tarihine kadar aranmayacağı yönündeki düzenleme karşısında infaz hâkimliğince, açık ceza infaz kurumuna ayrılan ya da ayrılma hakkı bulunduğu hâlde iradesi dışındaki bir nedenle açık ceza infaz kurumuna ayrılamayan hükümlüler hakkında maddede öngörülen diğer koşulların gerçekleşmesi durumunda denetimli serbestlik tedbiri uygulanmak suretiyle cezanın infazına karar verilebilecektir. Dolayısıyla bu şart açısından kişinin açık ceza infaz kurumuna ayrılma hakkının bulunması yeterlidir. Açık ceza infaz kurumuna ayrılma hakkı bulunan hükümlünün ise denetimli serbestlik tedbirinden yararlanması için iyi hâlli hükümlü olduğunun tespit edilmesi yeterli olacaktır.
48. Açık ceza infaz kurumuna ayrılmak için ise cezanın belli bir kısmının kapalı kurumda infaz edilmesi, hükümlünün iyi hâlli olması, koşullu salıverilmeye bir yıl kalması, somut olayda olduğu gibi terör suçları söz konusu ise kişinin mensup olduğu örgütten ayrıldığının idare ve gözlem kurulu kararıyla tespit edilmesi gerekir.
49. Somut olayda Ceza İnfaz Kurumu, örgütten ayrılma kriterini karşılamadığı için başvurucunun açık ceza infaz kurumuna ayrılma ve dolayısıyla denetimli serbestlikten yararlanma talebini reddetmiştir. Başvurucunun bu karara yaptığı itirazı inceleyen Silivri İnfaz Hâkimliği başvurucunun örgütten ayrılma kriterini sağlayıp sağlamadığıyla ilgili bir tespitte bulunmamıştır. Hâkimlik hükümlülerin örgütten ayrılarak tarafsız bir konuma geçip geçmediklerinin tespitine ilişkin olarak barındıkları kurumca bir gözleme tabi tutulabilmeleri için bağımsız bir koğuşa alınmaları gerektiği konusunda kendilerine bir bilgilendirme yapılmasının gerektiğini, söz konusu bilgilendirme yapılmadan alınan idare ve gözlem kurulu kararının hukuka aykırı olacağını belirtmiştir. Ceza İnfaz Kurumu İdare ve Gözlem Kurulu başvurucu hakkında 22/7/2020 tarihinde hazırlanan yeni değerlendirme raporu doğrultusunda başvurucunun örgütten ayrıldığına dair bir kanaatin oluşmadığı sonucuna varmıştır. Bu İdare ve Gözlem Kurulu kararına yapılan itiraz da Bakırköy İnfaz Hâkimliği ve Ağır Ceza Mahkemesi tarafından reddedilmiştir. Dolayısıyla yetkili makamlarca başvurucunun denetimli serbestlikten yararlanma şartlarını sağlamadığı sonucuna varılmıştır. Denetimli serbestlik tedbiri kararı verilmesi hususunda yetkili infaz hâkiminin takdir yetkisi bulunmaktadır. Somut olayda İnfaz Hâkimliğinin herhangi bir takdir yetkisi bulunmadan bu tedbiri uygulamakla yükümlü olması gibi bir durum söz konusu değildir. Başvurucunun denetimli serbestlik şartlarını sağladığı hâlde tahliye edilmemesi gibi bir durum da mevzubahis değildir. Nitekim bireysel başvurudan sonraki süreçte başvurucunun denetimli serbestlik şartlarını sağladığı sonucuna varılmasının ardından hemen tahliyesine karar verilmiştir. Bu nedenle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkına yönelik açık ve görünür bir ihlalin bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
50. Açıklanan gerekçelerle başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi mağduriyetine neden olacağından adli yardım talebi kabul edilen başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 6/10/2022 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.