TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
KENAN ÖZDEMİR BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2020/31474)
|
|
Karar Tarihi: 22/1/2025
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Basri BAĞCI
|
Üyeler
|
:
|
Engin YILDIRIM
|
|
|
Yıldız SEFERİNOĞLU
|
|
|
Kenan YAŞAR
|
|
|
Ömer ÇINAR
|
Raportör
|
:
|
Hüseyin Özgür SEVİMLİ
|
Başvurucu
|
:
|
Kenan ÖZDEMİR
|
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, hükümlü olarak ceza infaz kurumunda bulunan ve adlî makamların yürüttüğü incelemede şikâyetçi konumunda olan başvurucunun delil toplanmasına dair taleplerinin reddedilerek soruşturmaya yer olmadığına dair karar verilmesi nedeniyle adil yargılanma hakkının, yapılacak olan bireysel başvurulara eklenmek için biriktirilen gazete kupürlerine idare tarafından el konulması nedeniyle de bireysel başvuru hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
A. Bireysel Başvuru Öncesi Süreç
2. Başvurucu hakkında Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanmasına (FETÖ/PDY) üye olma suçundan yapılan yargılama sonucunda verilen mahkûmiyet kararı olağan kanun yollarından geçerek Yargıtayın 10/7/2019 tarihli kararıyla kesinleşmiştir. Başvurucu bu suçtan 22/7/2016 tarihinde tutuklandıktan sonra 17/12/2017 tarihinde Kayseri 1 No.lu Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna (İnfaz Kurumu) nakledilmiş ve hükümlü olarak bu İnfaz Kurumunda bulunmaktayken 17/7/2024 tarihinde denetimli serbestlik tedbiri uygulanmak suretiyle salıverilmiştir.
3. Başvurucu, Yargıtayın 10/7/2019 tarihli kararı üzerine nihai kararı 4/11/2019 tarihinde öğrendiğini beyan ederek muhakeme sürecinde uygulanan adlî işlemler ile mahkûmiyet kararı verilmesi nedeniyle başta adil yargılanma hakkı olmak üzere çeşitli Anayasal haklarının ihlal edildiği iddiasıyla 22/11/2019 tarihli ve 2019/39325 numaralı bireysel başvuruda bulunmuştur. Bu başvuru bakımından İkinci Bölüm Birinci Komisyon 19/9/2022 tarihinde, eşitlik ilkesinin ve adil yargılanma hakkının güvencelerinden olan masumiyet karinesinin, silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin, kanuni hâkim güvencesinin, tanık dinletme ve sorgulama, isnadı (suçlamayı) öğrenme, makul sürede yargılanma, gerekçeli karar, savunma için gerekli zaman ve kolaylıklara sahip olma, müdafii yardımından yararlanma ve hakkaniyete uygun yargılanma haklarının ihlal edildiğine ilişkin iddiaların kabul edilebilirlik kriterlerini karşılamaması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar vermiştir.
B. Bireysel Başvuru Süreci
4. İnfaz Kurumu görevlileri, başvurucunun kaldığı koğuşta 2/12/2019 tarihinde önceden haber vermeksizin arama işlemi gerçekleştirmiştir. Bu işlem sonucunda düzenledikleri tutanağa göre görevliler; koğuşta yatakların olduğu bölümde yangın çıkarması muhtemel olduğu gerekçesiyle gazete ve yırtık kıyafetleri toplamıştır. Başvurucu bu işlem üzerine Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığına 19/12/2019 tarihinde sunduğu dilekçesinde;
i. Koğuştaki dolabının içinde katlanmış hâlde duran tüm gazete kupürlerinin kendisine haber verilmeden alındığını, bu kupürlerin koğuş adına yapılan abonelikler sonucu İnfaz Kurumuna verilen gazetelerden kesilmiş haber, makale ve köşe yazılarını içerdiğini,
ii. Bu kupürleri hakkında kesinleşen mahkûmiyet kararına karşı bulunmayı düşündüğü ulusal ve uluslararası başvurularda kullanmak için biriktirdiğini, kupürlere habersiz şekilde el konularak bu başvuruları yapmasının engellenmiş olduğunu ileri sürerek İnfaz Kurumu idaresine bu kupürlerin geri verilmesi için dilekçe verdiğini ancak aradan geçen sürede idarenin kendisine cevap vermediğini ve kupürleri teslim de etmediğini, bu nedenle olayın sorumlularından şikâyetçi olduğunu beyan etmiş,
iii. Olaya dair kamera kayıtları da dâhil varsa tüm deliller toplanarak soruşturma yürütülmesi talebinde bulunmuştur.
5. Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı, suç duyurusunun değerlendirilmesi için dosyayı Bünyan Cumhuriyet Başsavcılığına (Başsavcılık) göndermiş, Başsavcılık yaptığı inceleme sonucunda 17/5/2020 tarihinde soruşturmaya yer olmadığına dair karar vermiştir. Anılan kararda Başsavcılık, inceleme sırasında İnfaz Kurumunun olaya dair Başsavcılığa gönderdiği yazıda yer verdiği bilgiler doğrultusunda söz konusu arama işleminin mevzuata dayalı olarak gerçekleştirildiği, gazete kupürlerinin olası bir isyanda veya yangın anında tutuşmayı ve yangın çıkmasını kolaylaştıran materyallerden olması nedeniyle kurum güvenliğini sağlamak için alındığı, dolayısıyla somut olayda İnfaz Kurumu görevlilerinin suç oluşturan bir eylemlerinin olmadığı sonucuna ulaşmıştır. Başvurucunun bu karara yönelik itirazı Kayseri 3. Sulh Ceza Hâkimliğinin (Hâkimlik) 7/9/2020 tarihli kararıyla kesin olmak üzere reddedilmiştir.
6. Başvurucu, Hâkimlik kararının kendisine 9/9/2020 tarihinde tebliğ edilmesi üzerine 5/10/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
7. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
II. DEĞERLENDİRME
A. Adil Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
8. Başvurucu; şikâyetçi sıfatıyla taraf olduğu inceleme sırasında bu incelemenin akıbetinin bildirilmesi ve delillerin toplanması hususunda verdiği dilekçelere Başsavcılığın cevap vermediğini ve olaya ilişkin delilleri toplamayıp etkili bir inceleme de yapmaksızın soruşturmaya yer olmadığına dair karar verdiğini belirterek adil yargılanma hakkının ve etkili başvuru hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
9. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde; başvurucunun soruşturmaya yer olmadığına dair karara konu olay bakımından şikâyetçi sıfatını taşıdığı ve konuya ilişkin yer verilen yargısal içtihatlar doğrultusunda başvurucunun adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddiasının konu bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerektiği vurgulanmıştır.
10. Başvurucu; Bakanlık görüşüne karşı beyanında, adil yargılanma hakkına dair ihlal iddialarının iki gruba ayrıldığını, buna göre bireysel başvuru formunda ilk olarak suç isnadı altında olduğu ceza davası nedeniyle yapacağı ulusal ve uluslararası başvurularda iddialarını desteklemek için kullanacağı kupürlerin hukuka aykırı şekilde alınması nedeniyle adil yargılanma hakkının güvencelerinden olan savunma için yeterli zaman ve kolaylıklara sahip olma hakkının, ikinci olarak da bu kupürlerin alınması nedeniyle yaptığı suç duyurusu sonucunda Başsavcılığın verdiği karar nedeniyle adil yargılanma hakkının çeşitli güvencelerinin ihlal edildiğini ileri sürdüğünü ve ihlal iddialarının adil yargılanma hakkı kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini vurgulamıştır.
11. Başvurucunun Başsavcılık tarafından yapılan inceleme süreci ve verilen soruşturmaya yer olmadığına dair karar ile Hâkimlik kararı bakımından ileri sürdüğü ihlal iddiaları adil yargılanma hakkı kapsamında değerlendirilmiştir.
12. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 45. maddesinin (1) numaralı fıkrasına göre bireysel başvurunun incelenebilmesi için kamu gücü tarafından ihlal edildiği iddia edilen hakkın Anayasa'da güvence altına alınmış olmasının yanı sıra Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (Sözleşme) ve Türkiye'nin taraf olduğu Sözleşme'ye ek protokoller kapsamına da girmesi gerekir. Anayasa ve Sözleşme'nin ortak koruma alanı dışında kalan hak ihlali iddiasını içeren başvurular bireysel başvurunun kapsamında değildir (Onurhan Solmaz [1. B.], B. No: 2012/1049, 26/3/2013, § 18).
13. Sözleşme'nin 6. maddesinde, adil yargılanmaya ilişkin hak ve ilkelerin medeni hak ve yükümlülükler ile ilgili uyuşmazlıkların ve bir suç isnadının esasının karara bağlanması esnasında geçerli olduğu belirtilerek hakkın kapsamı bu konularla sınırlandırılmıştır. Bahsedilen hâller dışında kalan adil yargılanma hakkının ihlali iddiasına dayanan başvurular, Anayasa ve Sözleşme kapsamı dışında kalacağından bireysel başvuruya konu olamaz. Dolayısıyla bir ceza davasında haklarında suç isnadı bulunmayan mağdur, suçtan zarar gören, şikâyetçi veya katılan sıfatını haiz kişiler Sözleşme'nin 6. maddesinin koruma alanı dışında kalmaktadır (Onurhan Solmaz, §§ 23, 24).
14. Somut olayda, başvurucu hakkında herhangi bir suç isnadına ilişkin olmayan ve üçüncü kişinin cezalandırılmasına yönelik olduğu görülen ihlal iddialarının adil yargılanma hakkının kapsamına girmediği anlaşılmaktadır.
15. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının konu bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Bireysel Başvuru Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
16. Başvurucu; koğuşunda bulunan ve makale, köşe yazısı ile haber niteliğinde yazılar içerdiğini ileri sürdüğü gazete kupürlerinin İnfaz Kurumu görevlileri tarafından yapılan arama işlemi sırasında alınıp kendisine geri verilmemesi sonucunda, hakkında kesinleşen mahkûmiyet kararına yönelik ulusal ve uluslararası makamlar nezdinde yapacağı bireysel başvuruların engellendiğini, bu nedenle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
17. Bakanlık görüşünde; açıkça belirtilmemekle birlikte bu yöndeki ihlal iddialarının özel hayata saygı hakkı kapsamında ele alındığı belirtilmiştir. Bu bağlamda Bakanlık,
i. Somut olayda olağan kanun yolu olarak başvurucunun Başsavcılık yerine İnfaz Hâkimliğine başvurması gerektiği hâlde itirazlarını doğrudan Başsavcılık nezdinde dile getirmesi nedeniyle bu hakka yönelik ihlal iddiaları açısından olağan kanun yolunu usule uygun şekilde tüketmediğini ileri sürmüştür.
ii. Bakanlık özel hayata saygı hakkına yönelik ihlal iddiasının esası bakımından ise konuya ilişkin mevzuat hükümlerine ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına değinmiş; yer verdiği mevzuat hükümlerini ve yargısal kararları birlikte değerlendirerek somut olayda İnfaz Kurumu görevlilerinin yaptıkları arama ve koğuştaki materyallerin alınması işlemlerinin hukuka uygun şekilde yürütüldüğünü ve görevlilerin keyfî bir uygulamalarının söz konusu olmadığını belirtmiştir.
18. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanında;
i. Bu yöndeki ihlal iddiasının da adil yargılanma hakkı kapsamında incelenmesi gerektiğini, nitekim bireysel başvuruya konu olayla ilgili olarak özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğine dair şikâyetinin bulunmadığını,
ii. İhlal iddiaları bu kapsamda değerlendirilecekse somut olay açısından olağan kanun yolunun İnfaz Hâkimliği olmadığını, bu nedenle olağan kanun yolunu usulüne uygun şekilde tükettiğini,
iii. Esas incelemesi bakımından da arama işlemine ait tutanağın İnfaz Kurumundaki her bir koğuşta yapılan arama işlemi için ayrı ayrı olmak yerine tüm koğuşlardaki arama işlemleri bittikten sonra tek bir tutanak hâlinde düzenlendiğini, kaldığı koğuşta üniversite eğitimine dair kağıt hâlinde ders materyalleri de bulunduğunu ancak görevlilerin yangın tehlikesinin sadece kupürlerden kaynaklandığını değerlendirip az miktarda olmalarına rağmen bu kupürleri aldıklarını, kupürlerin alınmasına dayanak olan mevzuatta öngörülen koşulların da somut olayda oluşmadığını, dolayısıyla İnfaz Kurumunun bu hakka müdahalesinin Anayasa'nın 13. maddesinde öngörülen koşullar açısından değerlendirilmesi gerektiğini belirtmiştir.
19. Başvurucunun şikâyetinin özü ile bireysel başvuru formunda ve Bakanlık görüşüne karşı sunduğu cevap dilekçesinde özel hayata saygı hakkına dair ihlal iddiasında bulunmadığını açıkça beyan etmesi birlikte değerlendirildiğinde başvurucunun anılan ihlal iddiaları bireysel başvuru hakkı kapsamında incelenmiştir.
20. Bireysel başvuru hakkının ihlal edildiğine ilişkin şikâyetin -doğası gereği- ilk defa Anayasa Mahkemesince incelenmesi gerektiğinden bu hakkın ihlaline neden olduğu ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal için başvuru yollarının bireysel başvuru yapılmadan önce tüketilmediğinden bahsedilemez (Ruhi Abat [2. B.], B. No: 2014/4724, 7/3/2019, § 46). Bu nedenle açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan bireysel başvuru hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
21. Bireysel başvuru, hak ve özgürlüklerin korunmasının en önemli araçlarından biridir. Bu nedenle idari ve yargısal kuruluşlar, temel hak veya özgürlüklerinin ihlal edildiğini düşünen kişilerin bu yola başvurmalarını engelleyici veya zorlaştırıcı tutum ve davranışlardan kaçınmakla yükümlüdür. Öte yandan bu negatif yükümlülüğün yanında somut olayın koşullarının gerektirmesi hâlinde kamu otoritelerinin bireylerin bu haktan yararlanmalarını kolaylaştırma pozitif yükümlülüğü de bulunmaktadır. İdari ve yargısal otoritelerin aldıkları idari veya fiilî tedbirlerle kişilerin bireysel başvuru yapmalarını engellemesi veya zorlaştırması bu hakkın ihlaline yol açabileceği gibi engelleyici veya zorlaştırıcı bir tutum sergilemeseler bile somut olayın koşulları çerçevesinde kolaylaştırıcı tedbirler almalarının kendilerinden beklenmesinin makul görüldüğü hâllerde kamu otoritelerinin hareketsiz kalması dahi bu hakkın zedelenmesi sonucunu doğurabilir (Ruhi Abat, § 50).
22. Özellikle idarenin fiilî kontrolü altında bulunan ve bu nedenle diğer insanlar kadar serbest hareket etme imkânına sahip bulunmayan, nispeten kırılgan konumdaki kişilerin idarenin kolaylaştırıcı rolüne daha fazla muhtaç oldukları gözönünde bulundurulmalıdır. Dolayısıyla bu kişilerin anayasal haklarının ihlal edildiği iddiasıyla bireysel başvuruda bulunabilmeleri hususunda destek sağlayacak kişi veya materyallere erişimlerinin tamamen engellenmesi bireysel başvuru hakkının ihlaline neden olabilir. Bu engelleme ilgili mevzuatın yetersizliğinden kaynaklanabileceği gibi somut olay kapsamında yetkili makamların keyfî tutumlarına bağlı olarak da gerçekleşebilir (Ruhi Abat, § 51).
23. Başvurucunun kesinleşen mahkûmiyet kararına yönelik Anayasa Mahkemesi nezdinde bulunduğu bireysel başvuruya yönelik bir karar verilmesinden ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) nezdinde bireysel başvuruda bulunmasından önce kaldığı koğuşta İnfaz Kurumu görevlileri arama yapmış, yatakların olduğu bölümde bulunduğu belirtilen gazete ve yırtık kıyafetleri yangın çıkarması muhtemel olduğu gerekçesiyle toplamış ve arama işlemine ilişkin tutanak düzenlemiştir (bkz. § 4). Başvurucunun tutanakta gazete olduğu belirtilen kağıtların gazetelerden kesilmiş haber, makale ve köşe yazılarını içerdiğini, bunları bireysel başvuruda bulunmak amacıyla bulundurduğunu iddia etmesi ve İnfaz Kurumundan bunların kendisine iadesini istemesi karşısında, söz konusu gazete kupürlerinin içerik itibarıyla gerçekten bireysel başvuruda bulunulması amacına yönelik olup olmadığının yetkili makamlar tarafından değerlendirilmesi gerektiği kuşkusuzdur ancak arama işlemine dair tutanakta gazete yazılarının içeriğine ve akıbetine ilişkin bir açıklama yer almadığı gibi bu hususta ayrı bir tutanak da düzenlenmemiştir. Ayrıca İnfaz Kurumu da, başvurucunun kupürlerin iadesi talebine ilişkin bir değerlendirme yapmamıştır.
24. Diğer yandan Başsavcılık soruşturmaya yer olmadığına dair kararda başvurucunun şikâyetini yalnızca yangın tehlikesi açısından ele almakla yetinmiş, buna karşın toplanıp kendisine geri de verilmediğinden -somut olayda AİHM nezdinde- bireysel başvuruda bulunabilmek için bu kupürlerden faydalanmasının engellendiğine dair ileri sürdüğü ve şikâyetin özünü oluşturan bu iddia açısından anılan kararda herhangi bir değerlendirmede bulunmamıştır. Gazete ve kıyafet parçalarının yangın tehlikesi nedeniyle koğuştan toplanması haklı görülebilirse de arama işlemine ilişkin ya da ayrı bir tutanakta, AİHM'e yapılacak bireysel başvuruya yönelik olduğu iddia edilen gazete kupürlerinin içeriğine dair açıklama yapılarak veya başvurucunun talebi üzerine anılan kupürlerin iadesi hususunda İnfaz Kurumu tarafından değerlendirmede bulunularak bu kupürlerin gerçekten bireysel başvuru hakkının kullanımına ilişkin olup olmadığı somut bir biçimde ortaya konulmalıdır.
25. Somut olayda ise İnfaz Kurumu görevlileri tarafından kıyafet parçaları ile AİHM'e yapılacak bireysel başvuruya ilişkin belirtilen gazete kupürleri arasında hiçbir ayrım yapılmadığı, bu kupürlerin içeriğinin ve akıbetinin açıklanmadığı, başvurucunun iade talebine de İnfaz Kurumunca cevap verilmediği gibi Başsavcılığın kararında da söz konusu işlemler nedeniyle AİHM'e bireysel başvuru yapamadığına dair şikâyet açısından değerlendirme yapılmadığı anlaşılmaktadır.
26. Son olarak başvurucunun AİHM'e yapacağı bireysel başvuruyla ilgili biriktirdiği gazete kupürlerinin toplanması ve kendisine iade edilmemesi nedeniyle bireysel başvuruda bulunmasının tamamen imkânsız hâle getirilip getirilmediği de tartışılmalıdır. Bu noktada İnfaz Kurumunda bulunan başvurucunun idarenin fiilî kontrolü altında olması nedeniyle bireysel başvuru hakkını etkin kullanabilmesi yönünden sınırlı imkânlara sahip olduğu ve bu konuda diğer insanlara göre dezavantajlı konumda bulunduğu dikkate alınmalıdır. Başsavcılık ise somut olayda İnfaz Kurumunda bulunan başvurucunun toplanan gazete kupürlerinin içerikleri başvurucuya bildirilmeksizin ya da bunlar kendisine iade edilmeksizin bireysel başvuruda bulunmasını beklemeyi haklı kılacak bir gerekliliğin varlığını ortaya koyamamıştır.
27. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 148. maddesinde güvence altına alınan bireysel başvuru hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
Yıldız SEFERİNOĞLU ve Ömer ÇINAR bu sonuca katılmamıştır.
III. GİDERİM
28. Başvurucu, ihlalin tespiti ile 100.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
29. Başvuruda tespit edilen anayasal hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden soruşturma yapılmasında hukuki yarar ve zorunluluk bulunmaktadır. Anayasa'nın 148. ve 153. maddeleri ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. ve 66. maddeleri uyarınca ihlal kararının gönderildiği soruşturma makamınca yapılması gereken iş, yeniden soruşturma işlemlerini başlatıp Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında belirtilen ilkelere ve gerekçelere uygun biçimde yürütülecek soruşturma sonunda hak ihlalinin nedenlerini gidererek yeni bir karar vermektir (yeniden soruşturma konusunda bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2) [1. B.], B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).
30. Öte yandan hak ihlali kararından Anayasa Mahkemesinin soruşturmanın sonucuyla ilgili olarak bir tutum sergilediği sonucu çıkarılmamalıdır. Anayasa Mahkemesince verilen hak ihlali kararı, varılan sonuçtan bağımsız olup soruşturmanın şüpheli kişi veya kişiler hakkında kamu davası açılması gerektiği anlamına gelmemektedir. Kural olarak, soruşturmanın her aşamasında olduğu gibi ihlalin sonuçlarını gidermek üzere yeniden yapılacak soruşturma sonunda da delillerin soruşturmayla ilişkisini kurma ve bunları değerlendirip sonuç çıkarma yetkisi ilgili soruşturma makamına aittir.
31. İhlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden soruşturma yapılmasının yeterli bir giderim sağlayacağı anlaşıldığından başvurucunun manevi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.
IV. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın konu bakımından yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA OYBİRLİĞİYLE,
2. Bireysel başvuru hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA OYBİRLİĞİYLE,
B. Anayasa'nın 148. maddesinde güvence altına alınan bireysel başvuru hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE Yıldız SEFERİNOĞLU ve Ömer ÇINAR'ın karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA,
C. Kararın bir örneğinin bireysel başvuru hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden soruşturma yapılmak üzere Bünyan Cumhuriyet Başsavcılığına (İhbar Dosya No: 2020/40, Karar No:2020/119) GÖNDERİLMESİNE,
D. Başvurucunun tazminat talebinin REDDİNE,
E. 446,90 TL harçtan oluşan yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,
F. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 22/1/2025 tarihinde karar verildi.
KARŞIOY
FETÖ/PDY üye olma suçundan hükümlü olarak ceza infaz kurumunda bulunmakta iken adli makamların yürüttüğü incelemede şikâyetçi konumunda olan başvurucu, delil toplanmasına dair taleplerinin reddedilerek soruşturmaya yer olmadığına dair karar verilmesi nedeniyle adil yargılanma hakkının; yapılacak olan bireysel başvurulara eklenmek için biriktirilen gazete kupürlerine idare tarafından el konulması nedeniyle de bireysel başvuru hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş, Sayın Mahkemece yapılan değerlendirmede çoğunluk tarafından başvurucunun hak ihlali yönündeki istemi kabul edilmiştir. Aşağıda belirttiğimiz gerekçelerle çoğunluk görüşüne katılmıyoruz. Şöyle ki;
Başvurucu hakkında (FETÖ/PDY) üye olma suçundan yapılan yargılama sonucunda verilen mahkûmiyet karan olağan kanun yollarından geçerek Yargıtay’ın 10/7/2019 tarihli kararıyla kesinleşmiştir. Başvurucu bu suçtan 22/7/2016 tarihinde tutuklandıktan sonra 17/12/2017 tarihinde Kayseri I No’lu Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna (İnfaz Kurumu) nakledilmiş ve hükümlü olarak bu İnfaz Kurumunda bulunmaktayken 17/7/2024 tarihinde denetimli serbestlik tedbiri uygulanmak suretiyle salıverilmiştir.
İnfaz Kurumu görevlileri, 2.12.2019 tarihinde başvurucunun kaldığı koğuşta haber vermeksizin arama işlemi gerçekleştirmişlerdir. Bu işlem sonucunda düzenledikleri tutanağa göre görevliler; koğuşta yatakların olduğu bölümde yangın çıkarması muhtemel olduğu gerekçesiyle gazete ve yırtık kıyafetleri toplamışlardır. Başvurucu bu işlem üzerine Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı’na 19/12/2019 tarihinde sunduğu dilekçesinde söz konusu kupürleri kesinleşen mahkumiyet kararına karşı ulusal ve uluslararası başvurularda kullanmak için biriktirdiğini, idarenin kendisine kupürleri geri vermediğini, olaya dair delillerin toplanarak soruşturma yürütülmesini istemiştir. Bünyan Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilen dosyada Başsavcılık arama işleminin mevzuata uygun olduğunu, gazete kupürlerinin olası bir isyanda yangın çıkaracak mahiyette olduğunu belirterek kovuşturmaya yer olmadığı kararı vermiştir.
Başvurucu, Yargıtay kararına karşı başta adil yargılanma hakkı olmak üzere çeşitli Anayasal haklarının ihlal edildiği iddiasıyla 22/11/2019 tarihli ve 2019/39325 numaralı bireysel başvuruda bulunmuştur. Bu başvuru bakımından İkinci Bölüm Birinci Komisyon 19/9/2022 tarihinde, ayrımcılık yasağının ve adil yargılanma hakkının güvencelerinden olan masumiyet karinesinin, silahların eşitliği ve çekişmeli yargılama ilkelerinin, kanuni hâkim güvencesinin, tanık dinletme ve sorgulama, isnadı (suçlamayı) öğrenme, makul sürede yargılanma, gerekçeli karar, savunma için gerekli zaman ve kolaylıklara sahip olma, müdafi yardımından yararlanma ve hakkaniyete uygun yargılanma haklarının ihlal edildiğine ilişkin iddialar kabul edilebilirlik kriterlerini karşılamaması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar vermiştir. Buna göre, aramanın yapıldığı 2.12.2019 tarihinden çok önce başvurucu 22.11.2019 tarihinde Anayasa Mahkemesine bireysel başvurusunu yapmıştır.
Başvurucu, Anayasa Mahkemesine yaptığı bireysel başvuruya konu ihlal iddialarının 19/9/2022 tarihli kararla kabul edilemez bulunmasından sonraki süreçte AİHM nezdinde de bireysel başvuru yapıp yapmadığı konusunda Anayasa Mahkemesini bilgilendirmemiş, AİHM nezdinde sonradan bireysel başvuruda bulunmuşsa da içeriğinden somut olarak bahsetmediği bu kupürlere el konulmasının AİHM’e yaptığı bireysel başvuruda ihlal iddialarını etkili şekilde dile getirmesini ne şekilde engellediğine dair açıklamada bulunmamıştır. Olaylar hakkındaki iddialarını kanıtlamak ve dayanılan Anayasa hükmünün kendilerine göre ihlal edildiğine dair açıklamalarda bulunarak hukuki iddialarını ortaya koymak başvurucuya düşer. Başvurucunun anılan yükümlülüklere uymaması hâlinde şikâyetlerini temellendiremediği için başvurusu açıkça dayanaktan yoksun olmaktadır (Cemal Günsel [GK], B. No: 2016/12900, 21/1/2021, § 24-26). Bu nedenlerle başvurucunun bu iddiaları açıkça dayanaktan yoksun olup, kabul edilemez.
Anayasa Mahkemesinin yerleşik içtihatlarına göre, başvurucu hakkında herhangi bir suç isnadına konu olmayan ve üçüncü kişinin cezalandırılması mahiyetinde olan ihlal iddiaları Sözleşmenin 6. maddesinin koruma alanı dışında kalmakta, adil yargılanma hakkının kapsamına girmemektedir. (Omurhan Solmaz, B.No; 2012/1049, 26.03.2013, §23-24). Bu nedenlerle başvurucunun bu iddiasının konu bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğu sonucuna ulaşılmalıdır. Kaldı ki, başvurucu el konulan gazete kupürleri nedeniyle İnfaz Hakimliği Kanununun 4. ve 5. maddeleri kapsamında tüketilmesi gereken bir yol olan İnfaz Hakimliği’ne başvuru yapıldığına ilişkin belge veya bilgi sunmamış olup, başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle de başvurunun kabul edilmesi mümkün değildir.
Yukarıda belirttiğimiz nedenlerle başvurucunun adil yargılanma ve bireysel başvuru haklarının ihlal edildiği iddiaları gerek konu bakımından yetkisizlik gerekse açıkça dayanaktan yoksun olması ve herhalde başvuru yollarının da tüketilmemesi nedenleriyle kabul edilemez olduğundan, başvurucunun anayasa ile koruma altına alınan haklarının ihlal edildiği yönündeki çoğunluk görüşüne katılmıyoruz.
Üye
Yıldız SEFERİNOĞLU
|
Üye
Ömer ÇINAR
|