TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
MAZHAR GÜLER VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2020/3354)
|
|
Karar Tarihi: 29/4/2025
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Recai AKYEL
|
|
|
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
|
|
|
Selahaddin MENTEŞ
|
|
|
Yılmaz AKÇİL
|
Raportör
|
:
|
Çağlar ÖNCEL
|
Başvurucular
|
:
|
Mazhar GÜLER ve diğerleri (bkz. ekli listenin (C) sütunu)
|
Vekilleri
|
:
|
bkz. ekli listenin (E) sütunu
|
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, ceza infaz kurumlarında bulunan başvurucuların göndermek istediği ya da başvuruculara gelen mektupların sakıncalı bulunarak alıkonulması nedeniyle haberleşme hürriyetinin ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. Ekli listenin (B) sütununda gösterilen dosyalar; konu yönünden hukuki irtibat bulunması nedeniyle 2020/3354 numaralı bireysel başvuru dosyası ile birleştirilmiş, diğer başvuru dosyaları kapatılmış ve inceleme 2020/3354 numaralı bireysel başvuru dosyası üzerinden yürütülmüştür.
3. Başvurucuların göndermek istediği, bazıları ailelerine ve arkadaşlarına hitaplı ya da bu kişiler tarafından kendilerine gönderilen, bir kısmı yabancı ülkelerin temsilciliklerine veya Türkiye Büyük Millet Meclisine hitaplı olan ve gündelik hayata ve ceza infaz kurumlarındaki uygulamalara ilişkin ifadeler içeren mektuplar ceza infaz kurumu disiplin kurulu tarafından sakıncalı olduğu gerekçesiyle alıkonulmuştur. Kararların gerekçesinde mevzuat hükümlerine yer verilmiş, ek bir gerekçe sunulmamıştır.
4. Başvurucular, söz konusu mektupların alıkonulmasının hukuka aykırı olduğunu belirterek bahse konu kararları infaz hâkimliğine şikâyet etmiştir. Şikâyetleri reddedilen başvurucular ağır ceza mahkemesine itiraz başvurusunda bulunmuştur. Bir kısım başvuruda ise infaz hakimliğinin şikâyetin kabulüne ilişkin kararına ilgili Cumhuriyet Savcılığı (Savcılık) itiraz etmiştir. Başvurucuların şikâyet ve itirazlarının reddine ilişkin kararlar ile Savcılığın itirazının kabul edilmesine yönelik kararlarda ilgili mevzuat hükümlerine yer verilmiştir.
5. Başvurular, süresi içinde yapılmıştır.
6. Başvuruların kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
II. DEĞERLENDİRME
7. Ödeme gücünden yoksun olduğunu belirten başvurucuların adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.
8. Başvurucuların bir kısmı mektupların ailelerine ve arkadaşlarına hitaplı olduğunu ya da bu kişiler tarafından kendilerine gönderildiğini, bir kısmı derneklere ve tanınmış kişilere hitaplı olduğunu belirterek gündelik hayata ve ceza infaz kurumlarındaki uygulamalara ilişkin ifadeler içerdiğini belirtmiştir. Bahse konu mektuplarda sakıncalı ifadeler olmadığını vurgulayan başvurucular, yeterli gerekçe ortaya konulmadan mektuplara el konulduğundan yakınmıştır.
9. Başvuru, haberleşme hürriyeti kapsamında incelenmiştir.
10. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
11. Mahpusların mektuplarının denetlenmesi ve alıkonulması suretiyle haberleşme hürriyetine yapılan müdahalelerin kanuniliği, meşru amacı, demokratik toplum düzeninin gereklerine uygunluğu ve ölçülülüğünün denetiminde gözetilmesi gereken genel ilkeler Anayasa Mahkemesince birçok kararda ayrıntılı olarak açıklanmıştır (bkz. Ahmet Temiz [2. B.], B. No: 2013/1822, 20/5/2015, §§ 37-68; Muhittin Pirinççioğlu (3) [1. B.] , B. No: 2017/34566, 10/3/2020, §§ 44-57; Cihat Ayik ve Hacı Ali Baştürk [1. B.], B. No: 2017/31506, 10/3/2020, §§ 44-57; Eyyup Gül [2. B.], B.No: 2018/10186,25/2/2021, §§ 22-40).
12. Bu bağlamda mahpusların yazışmalarının ceza infaz kurumu tarafından denetlenmesi nedeniyle haberleşme hürriyetine yapılan müdahalenin kanuni dayanağının ve meşru amacının bulunduğunu Anayasa Mahkemesi kabul etmiştir (ayrıntılı açıklama için bkz. Ahmet Temiz, §§ 46, 55; Muhittin Pirinççioğlu (3), §§ 45, 47).Somut olayda da bu sonuçtan ayrılmayı gerektiren bir durum olmadığı görülmüştür.
13. Bununla birlikte yazışmalara yapılan müdahalenin demokratik toplum gereklerine uygun ve ölçülü olduğunun kabul edilebilmesi içinise mektubu gönderen, mektubun muhatabı ve mektup içeriği gözetilerek mektuba özgü olgu ve bilgilerle gerekçelendirilmesi ve haberleşme hakkının kötüye kullanıldığının objektif bir şekilde ortaya konulması gerektiği söylenebilir. Bu bağlamda öncelikle mektubun içeriğindeki hangi sözlerin neden sakıncalı olduğu ilgili mevzuat kapsamında yeterli bir gerekçe ile gösterilmek zorundadır. Ayrıca yazışmanın sakıncalı görülen kısımların çizilmesi suretiyle yazışmanın muhatabına ulaştırılma imkânının olup olmadığı hususunun da ilgili kararlarda tartışılması gerekir (Gökhan Gündüz [2. B.] , B. No: 2017/36100, 13/10/2020, § 43; Davut Şen [2. B.] , B. No: 2018/14937, 11/2/2021, § 44; İnan Gök (2) [2. B.], B. No:2018/36333, 24/11/2021, § 44).
14. Somut olayda, göndermek istedikleri ya da kendilerine gönderilen mektupların alıkonulması nedeniyle başvurucuların haberleşme hürriyetine yapılan müdahalenin kanuni dayanağının ve meşru amacının bulunduğu konusunda herhangi bir tereddüt bulunmamaktadır (ayrıntılı açıklama için bkz. Ahmet Temiz, §§ 46, 55; Muhittin Pirinççioğlu (3), §§ 45, 47). Öte yandan mektupların alıkonulmasına dair disiplin kurullarının ve derece mahkemelerinin kararlarında mektupların içeriğiyle ilişkili, somut bilgilere dayalı ve yeterli gerekçenin bulunmadığı, mektupların sakıncalı görülen kısımlarının çizilerek gönderilmesi ya da başvuruculara verilmesinin mümkün olup olmadığı yönünde bir değerlendirmenin yapılmadığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle müdahalenin demokratik bir toplumda gerekli olmadığı kanaatine varılmıştır.
15. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 22. maddesinde güvence altına alınan haberleşme hürriyetinin ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
III. GİDERİM
16. Başvurucular; ihlalin tespitine, yeniden yargılama yapılmasına ve tazminat ödenmesine karar verilmesi talebinde bulunmuştur.
17. Başvuruda tespit edilen anayasal hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar ve zorunluluk bulunmaktadır. Anayasa'nın 148. ve 153. maddeleri ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. ve 66. maddeleri uyarınca ihlal kararının gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatıp Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında belirtilen ilkelere ve gerekçelere uygun biçimde yürütülecek yargılama sonunda hak ihlalinin nedenlerini gidererek yeni bir karar vermektir (yeniden yargılama konusunda bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).
18. Öte yandan hak ihlali kararından Anayasa Mahkemesinin davanın sonucuyla ilgili olarak bir tutum sergilediği sonucu çıkarılmamalıdır. Anayasa Mahkemesince verilen hak ihlali kararı uyuşmazlığın sonuçlarından bağımsız olup davanın kabulüne, reddine ya da beraate veya mahkûmiyete karar verilmesi gerektiği anlamına gelmemektedir. Kural olarak yargılamanın her aşamasında olduğu gibi ihlalin sonuçlarını gidermek üzere yeniden yapılacak yargılama sonunda da delillerin dava ile ilişkisini kurma ve bunları değerlendirip sonuç çıkarma yetkisi ilgili mahkemelere aittir.
19. İhlalin niteliği dikkate alındığında yeniden yargılamanın yeterli giderimi sağlayacağı anlaşıldığından başvurucuların tazminat taleplerinin reddedilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
IV. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adli yardım taleplerinin KABULÜNE,
B. Haberleşme hürriyetinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
C. Anayasa’nın 22. maddesinde güvence altına alınan haberleşme hürriyetinin İHLAL EDİLDİĞİNE,
D. Kararın bir örneğinin haberleşme hürriyetinin ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere ekli listenin (Ç) sütununda gösterilen mahkemelere GÖNDERİLMESİNE,
E. Başvurucuların tazminat taleplerinin REDDİNE,
F. Vekille temsil edilen başvurucuya ekli listenin (F) sütununda belirtilen vekâlet ücretinin ekli listede gösterildiği şekilde ÖDENMESİNE,
G. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucuların Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
H. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 29/4/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.