logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Mustafa Kaygas [2.B.], B. No: 2020/39604, 27/11/2024, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

MUSTAFA KAYGAS BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2020/39604)

 

Karar Tarihi: 27/11/2024

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Basri BAĞCI

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Kenan YAŞAR

 

 

Ömer ÇINAR

Raportör

:

Rıdvan DEMİR

Başvurucu

:

Mustafa KAYGAS

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, ceza infaz kurumunda kalabalık odada tutulma nedeniyle kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. 20/8/2019 tarihinde tutuklu/hükümlü olarak Antalya L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (İnfaz Kurumu) barındırılmaya başlanan başvurucu25/11/2023 tarihinde başka bir ceza infaz kurumuna nakledilmiştir.

3. Başvurucu; İnfaz Kurumunda tutulduğu dönemde, kaldığı odada kalanların fazlalığı nedeniyle koşulların uygun olmadığından şikâyet ederek kişi sayısının azaltılması talebiyle İnfaz Hâkimliğine başvurmuştur. Hâkimlik İnfaz Kurumundan konuyla ilgili bilgi istemiştir. İnfaz Kurumu bilgileri sunduğu yazıda "Ceza İnfaz Kurumumuz kapasitesi henüz açılmadan arttırılarak 1250 kişiye daha sonra 1670 kişiye çıkarılmıştır. Kurumumuzun şu an genel mevcudu 1817 kişidir. Suç, cinsiyet, yaş, sağlık, çalışan suç grubu, karantina vb. gruplandırmalara tabi tutularak hükümlü ve tutuklular koğuşlara yerleştirilmektedir. Ceza İnfaz Kurumumuzda tüm koğuşlarda kapasitesinin üzerinde hükümlü ve tutuklu barındırılmakta olup, Covıd-19 salgının dolayı kurumlar arası nakiller de kapalıdır." ifadelerine yer vermiştir. Yazı ekindeki bir belgede her bir koğuşun kapasitesi ve koğuşlardaki güncel mahpus sayısı belirtilmiştir. Buna göre aslında her FETÖ/PDY tutuklusu/hükümlüsünün kaldığı koğuşta kapasitenin üzerinde mahpus barındırılmamaktadır. En az üç koğuşta kapasitenin altında tutuklu/hükümlü vardır. Ayrıca bazı tekli odalarda da kapasitenin altında mahpus bulunmaktadır.

4. Hâkimlik "Ceza infaz kurumlarının açılması ve kapasitelerinin belirlenmesi Adalet Bakanlığının görev ve yetki alanında bir husus olduğu, Devletin maddi imkanları doğrultusunda ceza infaz kurumlarının açıldığı ve yine bu nispette kapasitelerinin mümkün olduğunca büyük tutulmaya çalıştığı, infaz kurumunda kapasitenin üzerinde tutuklu ve hükümlü bulunması hususunun söz konusu ceza infaz kurumuna özgü olmadığı, ülke genelindeki bir çok ceza infaz kurumunda bu durumun mevcut olduğu, kurumların kapasitelerinin belirlenmesi veya mevcuduna ilişkin tedbirler alınması 4675 sayılı kanunun 4. maddesi kapsamında Hakimliğimizin görev ve yetki alanı dışında kaldığı anlaşılmakla, aynı yasanın 6 ncı maddesi uyarınca hükümlünün talebinin usulden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur." gerekçesine dayanarak başvurucunun şikâyetini reddetmiştir.

5. Başvurucunun Hâkimlik kararına itirazı, kararın usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesiyle Ağır Ceza Mahkemesince kesin olarak reddedilmiştir.

6. Nihai karar 13/11/2020 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiş, başvurucu 10/12/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

7. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

8. Anayasa Mahkemesi, İnfaz Kurumundan başvurucunun tutulduğu sürece ilişkin ayrıntılı bilgi talep etmiştir. İnfaz Kurumunun gönderdiği yazılı cevaplara göre;

- Ceza İnfaz Kurumumuzun artırılmış resmi kapasitesi 1670’dir. Hükümlü/Tutukluların barındırıldığı üniteler 28 kişilik iken, FETÖ/PDY suçundan çok sayıda tutuklamaların olması nedeniyle Ünitelerin kapasiteleri 40 kişiye kadar artırılmıştır.

- Başvurucu, başvuru tarihi itibariyle C-19 ünitesinde 34 hükümlü/tutuklu ile barındırılmaktadır.

- Başvurucu, başvuru tarihine kadar tutulduğu süre boyunca en fazla 33-36 kişiyle barındırılmış olup halen ünitenin mevcudu 34 kişidir.

II. DEĞERLENDİRME

9. Ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.

10. Başvurucu; barındırıldığı koğuşun çok kalabalık olması nedeniyle ciddi problemler olduğunu, Hâkimliğin koğuştaki kişi sayısını gösteren günlük cetvelleri istemediğini ve şikâyetini irdelemediğini ileri sürmüştür. Adalet Bakanlığı görüşünde; başvurucunun iddialarının savunulabilir bir iddia olup olmadığı hususunun incelenmesinde Anayasa’nın, mevzuat hükümlerinin, Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının dikkate alınması gerektiği belirtilmiştir. Başvurucu, karşı beyanında iddialarını tekrarlamıştır.

11. 16/5/2001 tarihli ve 4675 sayılı İnfaz Hâkimliği Kanunu’nun 4. maddesine göre hükümlü ve tutukluların ceza infaz kurumları ve tutukevlerine kabul edilmeleri, yerleştirilmeleri, barındırılmaları, ısıtılmaları ve giydirilmeleri, beslenmeleri, temizliklerinin sağlanması, bedensel ve ruhsal sağlıklarının korunması amacıyla muayene ve tedavilerinin yaptırılması, dışarıyla ilişkileri, çalıştırılmaları gibi işlem veya faaliyetlere ilişkin şikâyetleri incelemek ve karara bağlamak infaz hâkimliğinin görevlerindendir. Buna rağmen infaz hâkimliği, ceza infaz kurumlarındaki koğuş kalabalıklığına ilişkin şikâyetlerin infâz hakimliğinin görev alanına girmediği gerekçesiyle usulden reddine karar vermiştir. Başvurucunun tutulma koşullarının Anayasa Mahkemesince ilk elden incelenmesi ikincilik ilkesiyle bağdaşmayacaktır. Bununla birlikte ceza infaz kurumu tarafından verilen bilgiler (bkz. §8) başvurucunun kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddiasının savunulabilir olduğunu ortaya koymaktadır. Bu sebeple başvuru, kötü muamele yasağıyla bağlantılı olarak etkili başvuru hakkı kapsamında incelenmiştir (etkili başvuru hakkından inceleme için bağlantı kurulan hak, özgürlük ya da yasağın savunulabilir olmasının şart olduğuna dair kararlar için birçok karar arasından bkz. Cengiz Kahraman ve Kenan Özyürek, B. No: 2013/8137, 20/4/2016, § 73).

12. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan kötü muamele yasağıyla bağlantılı olarak etkili başvuru hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

13. Anayasa’nın 40. maddesinde güvence altına alınan etkili başvuru hakkı anayasal bir hakkının ihlal edildiğini ileri süren herkese hakkın niteliğine uygun olarak iddialarını inceletebileceği makul, erişilebilir, ihlalin gerçekleşmesini veya sürmesini engellemeye ya da sonuçlarını ortadan kaldırmaya (yeterli giderim sağlamaya) elverişli idari ve yargısal yollara başvuruda bulunabilme imkânı sağlar. Bunun için başvuru yollarının sadece hukuken mevcut bulunması yeterli olmayıp uygulamada da etkili olması, diğer bir ifadeyle başarı şansı sunması gerekir. Bununla birlikte bir başvuru yolunun gerek hukuken gerekse uygulamada genel anlamda etkili olması, somut olay bakımından etkili başvuru hakkına ilişkin bir müdahale bulunup bulunmadığının değerlendirilmesine engel değildir (Yusuf Ahmed Abdelazım Elsayad, B. No: 2016/5604, 24/5/2018, §§ 60, 61). Ayrıca etkili başvuru hakkı bakımından inceleme yapılabilmesi kural olarak bu hakla arasında bağlantı kurulan hakkın, özgürlüğün ya da yasağın ihlal edildiğine önceden karar verilmiş olmasına bağlı değildir (Abdullah Yaşa [GK], B. No: 2015/12486, 5/11/2020, § 64).

14. Anayasa Mahkemesi Hakan Buzhane ([GK], B. No: 2019/1278, 4/7/2024)kararında başvurucunun tutulduğu odaların kalabalık olmasına yönelik şikâyetlerinin yanı sıra sağlık hizmetinin gerektiği gibi sağlanamamasına, hijyen koşullarının yetersiz olduğuna ve yeterli yemek verilmemesine yönelik iddialarını da içeren ceza infaz kurumunun koşullarının uygunsuz olduğuna ilişkin şikâyetlerinin, şikâyet konusunun 4675 sayılı Kanun’da düzenlenen infaz hâkimliklerinin görev alanına girmediği gerekçesiyle esasa girilmeden reddedilmesine yönelik iddiayı incelemiştir. Kararda, dayanak gösterilen ilgili mevzuatın başvuruya konu işlemin hukuka ve Anayasa’ya uygun olup olmadığının denetlemesini yasaklamadığına işaret edilerek şikâyetin görev yönünden reddine ilişkin kararın ilgili ve yeterli gerekçe içermemesi ve itirazın yapıldığı ağır ceza mahkemesinin de bu eksikliği gidermeye yönelik bir karar vermemesi nedeniyle başvurucuya kötü muamele yasağı kapsamında olduğunu ileri sürdüğü müdahalenin ortadan kaldırılması talebiyle başvurabileceği ve asgari güvenceleri içeren, uygulamada da işleyen etkili bir hukuk yolunun sunulmadığı, böylece kötü muamele yasağıyla bağlantılı olarak etkili başvuru hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır (anılan kararda bkz. §§ 15-17).

15. Somut olayda başvurucunun odaların kalabalık olmasına ve kalabalıklıktan kaynaklanan diğer koşullara yönelik şikâyeti; şikâyet konusunun infaz hakimliğinin görev alanına girmediği gerekçesiyle esasa girilmeden, ilgili ve yeterli gerekçe de sunulmadan reddedilmiştir. İtirazın yapıldığı ağır ceza mahkemesi de bu eksikliği gidermeye yönelik bir karar vermemiştir. Yargı mercilerinin bu yaklaşımı, barındırılma koşullarının kötü muamele oluşturup oluşturmadığının tespitini ve şayet kötü muamele oluşturuyor ise ihlalin sona erdirilmesini engellemiştir. Bu sebeple başvurucuya kötü muamele yasağı kapsamında olduğunu ileri sürdüğü müdahalenin ortadan kaldırılması talebiyle başvurabileceği ve asgari güvenceleri içeren, uygulamada da işleyen etkili bir hukuk yolunun sunulmadığı sonucuna varılmıştır.

16. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan kötü muamele yasağıyla bağlantılı olarak Anayasa’nın 40. maddesinde güvence altına alınan etkili başvuru hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

III. GİDERİM

17. Başvurucu, ihlalin tespiti ve 500.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

18. Başvuruda, başvurucunun 25/11/2023 tarihinde başka bir ceza infaz kurumuna nakledildiği dikkate alındığında tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmamaktadır. Ancak benzer hak ihlallerinin engellenmesi açısından kararın bir örneğinin ihlale yol açan yargı merciine gönderilmesi gerekir. İhlalin sonuçlarının bütünüyle ortadan kaldırılabilmesi için başvurucuya manevi zararları karşılığında 100.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,

B. Kötü muamele yasağıyla bağlantılı olarak etkili başvuru hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

C. Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan kötü muamele yasağıyla bağlantılı olarak Anayasa’nın 40. maddesinde güvence altına alınan etkili başvuru hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

D. Başvurucuya net 100.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,

E. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

F. Kararın bir örneğinin bilgi için Antalya 1. İnfaz Hâkimliğine (E.2020/2470, K.2020/2588 sayılı karar) GÖNDERİLMESİNE,

G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 27/11/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Mustafa Kaygas [2.B.], B. No: 2020/39604, 27/11/2024, § …)
   
Başvuru Adı MUSTAFA KAYGAS
Başvuru No 2020/39604
Başvuru Tarihi 10/12/2020
Karar Tarihi 27/11/2024

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, ceza infaz kurumunda kalabalık odada tutulma nedeniyle kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Kötü muamele yasağı Kötü muamele yasağı ile bağlantılı etkili başvuru hakkı İhlal Manevi tazminat
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi