|
TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
|
|
KARAR
|
|
|
|
ABDULSAMET DOĞAN VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU
|
|
(Başvuru Numarası: 2020/40060)
|
|
|
|
Karar Tarihi: 3/4/2024
|
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
|
|
KARAR
|
|
|
|
Başkan
|
:
|
Kadir ÖZKAYA
|
|
Üyeler
|
:
|
Engin YILDIRIM
|
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
|
|
|
Basri BAĞCI
|
|
|
|
Kenan YAŞAR
|
|
Raportör
|
:
|
Gülsüm Gizem GÜRSOY
|
|
Başvurucular
|
:
|
1.Fatma BAKİ
|
|
|
|
2. Halit YAMAN
|
|
|
|
3. Münevver YAKULİ
|
|
Başvurucular Vekili
|
:
|
Av. Göksel ÖZERKAN
|
|
|
|
4. Abdulsamet DOĞAN
|
|
|
|
5. Murat ÇETİN
|
|
|
|
6. Nurettin ÇAĞLIYAN
|
|
Başvurucular Vekili
|
:
|
Av. Jan Aras ARSLAN
|
I. BAŞVURUNUN
ÖZETİ
1. Başvuru; iş sözleşmesi feshedilen başvurucuların
sendikal tazminat taleplerinin reddedilmesi nedeniyle sendika hakkının,
yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle de makul sürede yargılanma hakkının ihlal
edildiği iddiasına ilişkindir.
2. Başvurucuların iddiasına göre iş sözleşmeleri sendikal
nedenlerle sonlandırılmıştır. Başvurucular bu kapsamda işe iade ve sendikal
tazminat talepli dava açmıştır.
3. Açılan davaların tamamında ilk derece mahkemeleri
davaların kabulüne ve başvurucular lehine sendikal tazminata hükmetmiştir. Buna
karşın Bölge Adliye Mahkemeleri sendikal fesih olgusunun gerçekleşmediği
gerekçesiyle bu yönden davaları kesin olarak reddetmiştir.
4. Nihai kararların tebliği üzerine başvurucular
süresinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
II. DEĞERLENDİRME
A. Makul Sürede
Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
5. Başvurucular makul sürede yargılanma hakkının ihlal
edildiğini ileri sürmüştür. Anayasa Mahkemesi, olay ve olguları somut başvuru
ile benzer nitelikte olan Veysi Ado ([GK] B. No: 2022/100837, 27/4/2023)
kararında uygulanacak anayasal ilkeleri belirlemiştir. Bu çerçevede Anayasa
Mahkemesi 9/1/2013 tarihli ve 6384 sayılı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine
Yapılmış Bazı Başvuruların Tazminat Ödenmek Suretiyle Çözümüne Dair Kanun'un
geçici 2. maddesinde 28/3/2023 tarihli ve 7445 sayılı Kanun'un 40. maddesi ile
yapılan değişikliğe göre 9/3/2023 tarihi (bu tarih dâhil) itibarıyla derdest
olan, yargılamaların makul sürede sonuçlandırılmadığı iddialarıyla yapılan
başvurulara ilişkin olarak Tazminat Komisyonuna başvuru yolu tüketilmeden
yapılan başvurunun incelenmesinin bireysel başvurunun ikincil niteliği ile
bağdaşmayacağı neticesine varmıştır. Somut başvuruda, anılan kararda açıklanan
ilkelerden ve ulaşılan sonuçtan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır.
6. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının başvuru
yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi
gerekir.
B. Sendika
Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
7. Başvurucular iş sözleşmelerinin sendikal nedenlerle
feshedildiğini, eksik inceleme sonucu verilen ret kararlarının sendika hakkını
ihlal ettiğini ileri sürmüştür.
8. 18/10/2012 tarihli ve 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu
İş Sözleşmesi Kanunu’nun "Sendika özgürlüğünün güvencesi" kenar
başlıklı 25. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"(1)
İşçilerin işe alınmaları; belli bir sendikaya girmeleri veya girmemeleri, belli
bir sendikadaki üyeliği sürdürmeleri veya üyelikten çekilmeleri veya herhangi
bir sendikaya üye olmaları veya olmamaları şartına bağlı tutulamaz.
(2) İşveren, bir sendikaya üye olan
işçilerle sendika üyesi olmayan işçiler veya ayrı sendikalara üye olan işçiler
arasında, çalışma şartları veya çalıştırmaya son verilmesi bakımından herhangi
bir ayrım yapamaz. Ücret, ikramiye, prim ve paraya ilişkin sosyal yardım
konularında toplu iş sözleşmesi hükümleri saklıdır.
(3) İşçiler, sendikaya üye olmaları
veya olmamaları, iş saatleri dışında veya işverenin izni ile iş saatleri içinde
işçi kuruluşlarının faaliyetlerine katılmaları veya sendikal faaliyette
bulunmalarından dolayı işten çıkarılamaz veya farklı işleme tabi tutulamaz.
(4) İşverenin (…) yukarıdaki fıkralara
aykırı hareket etmesi hâlinde işçinin bir yıllık ücret tutarından az olmamak
üzere sendikal tazminata hükmedilir.
(5) Sendikal bir nedenle iş
sözleşmesinin feshi hâlinde işçi, 4857 sayılı Kanunun (…), 20 ve 21 inci madde
hükümlerine göre dava açma hakkına sahiptir. İş sözleşmesinin sendikal nedenle
feshedildiğinin tespit edilmesi hâlinde, 4857 sayılı Kanunun 21 inci maddesine
göre işçinin başvurusu, işverenin işe başlatması veya başlatmaması şartına
bağlı olmaksızın sendikal tazminata karar verilir. Ancak işçinin işe
başlatılmaması hâlinde, ayrıca 4857 sayılı Kanunun 21 inci maddesinin birinci
fıkrasında belirtilen tazminata hükmedilmez. İşçinin 4857 sayılı Kanunun
yukarıdaki hükümlerine göre dava açmaması ayrıca sendikal tazminat talebini
engellemez.
(6) İş sözleşmesinin sendikal nedenle
feshedildiği iddiası ile açılacak davada, feshin nedenini ispat yükümlülüğü
işverene aittir. Feshin işverenin ileri sürdüğü nedene dayanmadığını iddia eden
işçi, feshin sendikal nedene dayandığını ispatla yükümlüdür.
(7) Fesih dışında işverenin sendikal
ayrımcılık yaptığı iddiasını işçi ispat etmekle yükümlüdür. Ancak işçi sendikal
ayrımcılık yapıldığını güçlü biçimde gösteren bir durumu ortaya koyduğunda,
işveren davranışının nedenini ispat etmekle yükümlü olur. ..”
9. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun sendikal fesih
iddiasının değerlendirilmesi bakımından ortaya koyduğu kriterlerle ilgili
7/10/2009 tarihli ve E.2009/9-372, K.2009/416 sayılı kararının ilgili kısmı
şöyledir:
"... fesih tarihine yakın
tarihlerde işyerinde çalışan işçi sayısı, işyerinde çalışan sendikaya üye olan
ve olmayan işçilerin sayısı, hangi tarihlerde üye oldukları, üyelikten çekilen,
çekilme sonrası çalışmaya devam eden işçilerin olup olmadığı, çıkarılan
işçilerin kaçının sendikalı olduğu, yeni işçi alınıp alınmadığı ve alınmışsa
yeni işçilerin sendikalı olup olmadığı, toplu iş sözleşmesi prosedürü
uygulanmasının söz konusu olup olmadığı, işverence ekonomik veya teknolojik
nedenlere dayalı bir fesih yoluna gidilmesi halinde teknik yönden bu hususların
araştırılması, feshin son çare olarak kullanılıp kullanılmadığının
değerlendirilmesi gereklidir"
10. Anayasa Mahkemesi, benzer başvurularda mahkemelerin
sendikal nedenlerle iş sözleşmelerinin feshinin sendika hakkını ihlal ettiği
iddialarını incelemiştir (bkz. Emine Yaşar Kaya ve Melike Gök, B. No:
2020/32802, 19/7/2013, Aydın Okutucu ve diğerleri, B. No: 2020/11279,
24/5/2023, Ayhan Akyüz ve diğerleri, B. No: 2018/6851, 10/5/2023; Refiye
Şentürk Varlı, B. No: 2021/10518, 20/7/2023; Emrah Üzegül ve diğerleri,
B. No: 2020/22386, 7/6/2023; Muharrem Çimen [GK], B. No: 2016/5002,
23/3/2023). Anayasa Mahkemesi bu başvurularda bir iş sözleşmesinin salt
sendikal nedenlerle feshedilip feshedilmediğinin tespit edilebilmesi için
-Yargıtay ve AİHM içtihatlarında vurgulanan hususları da gözönüne alarak- bazı
kriterler belirlemiştir. Bu kriterler, dava konusu olaylara göre genişletilmesi
mümkün olmakla birlikte şöyle sıralanabilir;
- Fesih tarihine yakın tarihlerde işyerinde çalışan işçi
sayısı, işyerinde sendikaya üye olan ve olmayan işçilerin sayısı, hangi
tarihlerde üye oldukları, üyelikten istifa eden/istifa sonrası çalışmaya devam
eden işçilerin olup olmadığı, çıkarılan işçilerin kaçının sendikalı olduğu,
yeni işçi alınıp alınmadığı ve alınmışsa yeni işçilerin sendikalı olup
olmadığı,
- Sendikal neden kavramının, bir fiilin sendikal olarak
değerlendirilebilmesi için sadece kurulu bir sendika tarafından yahut sendika
üyeleri tarafından yapılmasının zorunlu olmadığının gözönüne alınması, sendika
üyesi olmayan bir işçinin henüz kurulmamış bir sendikanın örgütlenmesi için
veya kurulmuş bir sendikanın propagandasını yapmak üzere organizasyon
düzenlenmesi ya da düzenlenen bir faaliyete katılması veya destekleyici
eylemlerde bulunması (sendikaya üye toplama, sendikal konuşmalar yapma, broşür
dağıtma vb.) gibi faaliyetlerin de sendikal faaliyet kapsamında
değerlendirilmesi, bunun sonucunda anılan hususların iş sözleşmesinin feshinde
etkili olup olmadığının belirlenmesi,
- İş sözleşmesi feshedilenlerin sendikal faaliyette öncü
olup olmadıkları,
- Toplu iş sözleşmesi prosedürü uygulanmasının söz konusu
olup olmadığı,
- Özellikle sendika üyesi olan ve/veya sendikal faaliyet
içerisinde bulunan işçilerin benzer gerekçelerle ve/veya yakın tarihlerde işten
çıkarılıp çıkarılmadığı,
- İşyerinde başka sendikalara üye olan işçilerin olup
olmadığı, mensubu olduğu sendikadan istifa edenlerin başka bir sendikaya üye
olup olmadığı, tüm sendikalı işçilerin toplam işçi sayısına oranı (işyerinin
varsa başka şubelerinde çalışan sayısının da dikkate alınarak bu oranın
belirlenmesi), bu oranın dava konusu fesih tarihinden önceki ve sonraki
dönemlerde ne şekilde değiştiği (örneğin altışar aylık ya da birer yıllık
önceki ve sonraki dilimlerin esas alınması),
- Hâlen sendikalı çalışan varsa sayılarının sembolik olup
olmadığı, bu kişilerin üye olduğu sendikaların işyerinde toplu iş sözleşmesi
imzalayabilmek için yetkili sendika olma ihtimallerinin bulunup bulunmadığı,
- Sendikal fesih iddialarına ilişkin tanık dinlenip
dinlenmediği, bilirkişi raporu alınıp alınmadığı; bu delillerin ne şekilde
değerlendirildiği, anılan delillere itibar edilmemişse nedenlerinin ilgili ve
yeterli gerekçe ile açıklanıp açıklanmadığı,
- Sendikalı olanların veya sendikal faaliyette
bulunanların çalışma alanlarında baskıya uğrayıp uğramadığı (bilmedikleri
işlerde çalıştırma, işveren tarafından bizzat yahut diğer çalışanlar
aracılığıyla sözlü baskı yapılması, sosyal medya hesaplarının takip edilmesi,
gerek olmadığı hâlde fazla iş yükleme/fazla mesaiye bırakma, düşük ücretle
çalıştırma, özlük haklarından yararlandırmama veya az yararlandırma vb.),
- Sendikal faaliyetlerin iş gücünü etkileyip etkilemediği
ve bunun işverence ortaya konulup konulamadığı,
- İşletmesel nedenlerle işten çıkarmalarda öncelikle
sendikalı veya sendikal faaliyette bulunan işçilerin çıkarılıp çıkarılmadığı,
- Performans nedeniyle işten çıkarmalarda objektif
kriterler belirlenip belirlenmediği, bu kriterlerin sendikalı veya sendikal
faaliyette bulunanlarla diğer işçilere aynı şekilde uygulanıp uygulanmadığı,
- Aynı ya da benzer gerekçelerle işten çıkarılan
işçilerin başka mahkemelerde görülen davalarının farklı sonuçlandığına ilişkin
iddialar varsa bu iddiaların dikkate alınıp alınmadığı, varsa bu kararlardan
neden ayrışıldığının izah edilip edilmediği kriterlerin mahkemelerce somut
olaya uyduğu ölçüde uygulanması gerekir (Ahmet Yavuz, B. No: 2019/28133,
14/12/2023; § 28).
11. Bu kapsamda eldeki başvuruda olduğu gibi sendikal
nedenlerle bir iş sözleşmesinin sonlandırıldığı iddia edildiğinde mevzuatın
gerektirdiği hususların ve ispat şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğini
değerlendirmek öncelikle derece mahkemelerinin görevidir. Derece mahkemelerinin
olayın şartlarını değerlendirmek açısından daha avantajlı konumda bulunduğu
açıktır. Anayasa Mahkemesinin rolü ise bu kuralların yorumunun Anayasa’ya uygun
olup olmadığını belirlemekle sınırlıdır. Önemle değinmek gerekir ki derece
mahkemeleri önündeki uyuşmazlık ne kadar Anayasa’da yer alan temel hak ve
hürriyetleri ilgilendirirse Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuru kapsamında bu
hak veya hürriyete ilişkin sınırlama ölçütlerini ve güvencelerini denetleme
yetkisi o kadar artar. Anayasa Mahkemesinin temel görevi Anayasa’da yer alan
hükümlerin yeknesak ve doğru bir biçimde uygulanmasını sağlamaktır. Bu nedenle
Anayasa Mahkemesi, derece mahkemeleri tarafından izlenen usulü denetlemek ve
özellikle mahkemelerin Anayasa’nın 51. maddesindeki güvenceleri gözetip
gözetmediğini belirlemekle yetinmektedir. Dolayısıyla yapılan incelemede derece
mahkemelerinin yeri alınmamakta, kamusal makamların süreç içindeki tutumları
sendika hakkı bağlamındaki usule ilişkin güvenceler açısından
değerlendirilmektedir (benzer yöndeki değerlendirmeler için bkz. Türkiye
Gıda ve Şeker Sanayi İşçileri Sendikası, B. No: 2016/13328, 19/11/2020, §
40; Türkiye Petrol, Kimya ve Lastik Sanayi İşçileri Sendikası, B. No:
2016/13351, 15/12/2020, § 40; Ahmet Sefa Topuz ve diğerleri, B. No:
2016/16056, 21/4/2021, §57; Muharrem Çimen, § 42; Aydın Okutucu ve
diğerleri, B. No: 2020/11279, 24/5/2023, § 39). Bu noktada Anayasa Mahkemesinin
yapacağı inceleme, başvurucuların sendikal nedenlerle işten çıkarıldıkları
gerekçesiyle açtıkları davalarda devletin pozitif yükümlülüğünün gerektirdiği
şekilde yargısal bir değerlendirme yapılıp yapılmadığına, özellikle derece
mahkemelerinin kararlarının konuyla ilgili ve yeterli gerekçe içerip
içermediğine ilişkindir.
12. Eldeki başvurularda; ilk derece mahkemelerinin
sendikal feshin gerçekleştiği sonucuna ulaşarak tazminat kararı vermesine
karşın Bölge Adliye Mahkemelerinin; Anayasa Mahkemesinin yukarıda ortaya
koyduğu kriterleri (bkz. § 10) uygulamadığı görülmüştür. Oysa
Bölge Adliye Mahkemelerince yapılması gereken Anayasa Mahkemesinin önceki
kararlarında zikrettiği ve yukarıdaki paragrafta yinelediği kriterlerin somut
olaylarda uygulanması ve bundan sonra sendikal fesih olgusunun gerçekleşip
gerçekleşmediği sonucuna varılmasıdır. Dolayısıyla Bölge Adliye Mahkemelerinin
gerekçelerinde anılan değerlendirmeler yapılmaksızın eksik verilere dayanılarak
sendikal feshin gerçekleşmediği şeklinde varılan tespitlere katılmak mümkün
olmamıştır.
13. Neticede somut başvurulara konu davalarda, Bölge
Adliye Mahkemelerinin ulusal ve uluslararası hukuk çerçevesinde Anayasa
Mahkemesince geliştirilen ve benimsenen kriterleri dikkate almadığı
anlaşılmıştır. Bu bağlamda sendika hakkının gerektirdiği düzeyde yeterli bir
yargısal inceleme yapıldığı, gerekçelerinin ilgili ve yeterli olduğu
söylenemez. Anlatılan nedenlerle devletin pozitif yükümlülüklerini yerine
getiremediği sonucuna ulaşılmıştır.
14. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 51. maddesinde
güvence altına alınan sendika hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi
gerekir.
III. GİDERİM
15. Başvurucular ihlalin tespiti ile yeniden yargılama
talebinde bulunmuştur. Ayrıca başvuruculardan Fatma Baki, Halit Yaman ve
Münevver Yakuli ayrı ayrı 100.000 TL maddi, 100.000 TL manevi tazminat,
başvurucu Nurettin Çağlıyan ise 5.000 TL manevi tazminat ödenmesi talebinde
bulunmuştur.
16. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının
ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar
bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince
yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa
Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen
ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı
Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50.
maddesinin (2) numaralı fıkrasında düzenlenen bireysel başvuruya özgü yeniden
yargılama kurumunun özelliklerine ilişkin kapsamlı açıklamalar için bkz. Mehmet
Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve
diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis
Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).
17. Öte yandan sendika hakkının ihlal edilmesi nedeniyle
yalnızca yeniden yargılamaya karar verilmesiyle giderilemeyecek olan manevi
zararları karşılığında başvuruculardan Fatma Baki, Halit Yaman ve
Münevver Yakuli'ye ayrı ayrı net 30.000 TL, başvurucu Nurettin Çağlıyan'a
talebiyle sınırlı olarak net 5.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar
verilmesi gerekir. Başvurucuların uğradıklarını iddia ettiği maddi zarar talebi
yeniden yargılama kapsamında giderilebileceğinden maddi tazminat taleplerinin
reddine karar verilmesi gerekir.
IV. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine
ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL
EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Sendika hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın
KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 51. maddesinde güvence altına alınan
sendika hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin sendika hakkının ihlalinin
sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak amacıyla
Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesine (E.2020/502, K.2020/1742;
E.2020/503, K.2020/1743; E.2020/504, K.2020/1744) iletilmek üzere Bursa 9. İş
Mahkemesine (E.2018/184, K.2019/675; E.2018/186, K.2019/676; E.2018/188,
K.2019/677), Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesine (E.2020/2023,
K.2021/435) iletilmek üzere Gebze 1. İş Mahkemesine (E.2018/345, K.2019/425),
Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesine (E. 2020/1868, K.2021/845;
E.2021/52, K.2021/1656) iletilmek üzere Gebze 2. İş Mahkemesine (E.2018/388,
K.2020/36) GÖNDERİLMESİNE,
D. Başvuruculardan Fatma Baki, Halit Yaman ve
Münevver Yakuli'ye ayrı ayrı net 30.000 TL, başvurucu Nurettin Çağlıyan'a
talebiyle sınırlı olarak net 5.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata
ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
E. 1.364,10 TL harç ve 18.800 TL vekâlet ücretinden
oluşan toplam 20.164,10 TL yargılama giderinin başvurucular Fatma Baki, Halit
Yaman ve Münevver Yakuli'ye MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE; 1.462,80 TL harç ve 18.800
TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 20.262,80 TL yargılama giderinin
başvurucular Abdulsamet Doğan, Murat Çetin ve Nurettin Çağlıyan'a MÜŞTEREKEN
ÖDENMESİNE,
F. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucuların
Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde
yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten
ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına
GÖNDERİLMESİNE 3/4/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.