TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
FATİME BAKIR BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2020/8080)
Karar Tarihi: 21/9/2023
Başkan
:
Hasan Tahsin GÖKCAN
Üyeler
Muammer TOPAL
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
İrfan FİDAN
Muhterem İNCE
Raportör
Muhammed Cemil KANDEMİR
Başvurucu
Fatime BAKIR
Vekili
Av. Yüksel SİPAHİ
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, emlak vergisine esas asgari ölçüde arsa metrekare birim değerlerinin yüksek belirlenmesi nedeniyle adil yargılanma hakkı kapsamındaki hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. Başvurucu 2018 yılı emlak vergisi asgari metrekare birim değerlerinin tespitine yönelik kıymet takdir komisyonu kararına karşı 7/9/2017 tarihinde dava açmıştır.
3. Takdir komisyonlarının 2018 yılı için belirlediği asgari ölçüde arsa ve arazi metrekare birim değerlerinin fahiş olduğunun ileri sürülmesi üzerine 28/11/2017 tarihli ve 7061 sayılı Kanun'un 35. maddesiyle 29/7/1970 tarihli ve 1319 sayılı Emlak Vergisi Kanunu'na eklenen geçici 23. maddeyle düzenleme yapılmıştır. Bu düzenleme uyarınca takdir komisyonlarınca 2017 yılı genel takdir döneminde 2018 yılı için takdir edilen asgari ölçüde arsa ve arazi metrekare birim değerlerinin 2017 yılı için uygulanan birim değerlerinin %50’sinden fazlasını aşması durumunda 2018 yılına ilişkin bina ve arazi vergi değerlerinin hesabında 2017 yılı için uygulanan asgari ölçüde arsa ve arazi metrekare birim değerlerinin %50 fazlasının esas alınması öngörülmüştür (söz konusu düzenlemeye ilişkin detaylı bilgi için bkz. Hilmi Kocabey ve diğerleri, B. No: 2018/27686, 17/11/2021, §§ 11-14).
4. İzmir 1. Vergi Mahkemesi (Mahkeme) mezkûr düzenlemeyi gerekçe göstererek 2017 yılı için uygulanan birim değerlerinin %50 oranına isabet eden kısmı yönünden davanın reddine, %50 oranını aşan kısmı yönünden ise davanın kabulüne karar vermiştir. Bu karara karşı taraflarca istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
5. İzmir Bölge İdare Mahkemesi 3. Vergi Dava Dairesi (Bölge İdare Mahkemesi) istinaf başvurularını kabul etmiş, mahkeme kararını kaldırmış ve işin esasına ilişkin olarak karar verilmek üzere dava dosyasının Mahkemeye gönderilmesine karar vermiştir. Kararda, 1319 sayılı Kanun'a eklenen geçici 23. maddeye ve bu maddenin uygulanmasına ilişkin tebliğe yer verilmiştir. Söz konusu maddenin takdir komisyonunun 2018 yılı birim değerlerini 2017 yılı birim değerlerinin %50’sinden fazlası şeklinde belirlemiş olması hâlinde %50 fazlasının esas alınmasını öngördüğünden takdir komisyonu kararlarında değişiklik yapmadığı gerekçesiyle esasa ilişkin yargılama yapılması gerektiği belirtilmiştir. Kararda ayrıca mezkûr maddenin görülmekte olan davalara ilişkin olarak da bir düzenleme içermediği belirtilmiştir. Kararda sonuç olarak takdir komisyonu kararlarının hukukiliğinin denetlenmesi gerekirken mezkûr madde hükmünün takdir komisyonu kararlarında değişiklik yaptığı kabul edilerek işin esasına ilişkin inceleme yapılmamasının hukuka uygun olmadığı ifade edilmiştir.
6. Mahkeme, Bölge İdare Mahkemesi kararı uyarınca keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırmıştır. Bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen raporda takdir komisyonunca belirlenen meblağın uygun olduğu yönünde görüş bildirilmiştir. Mahkeme 1319 sayılı Kanun'a eklenen geçici 23. maddeyi gerekçe göstererek 2017 yılı için uygulanan birim değerlerinin %50 oranına isabet eden kısmı yönünden davanın reddine, %50 oranını aşan kısmı yönünden ise davanın kabulüne karar vermiştir. Bu karara karşı taraflar, istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
7. Bölge İdare Mahkemesi davalı idarenin istinaf başvurusunu kabul ederek mahkeme kararını kaldırmış ve davanın reddine karar vermiştir. Kararda, önceki kaldırma kararındaki benzer gerekçelere (bkz. § 5) ve mahallinde yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen rapora göre takdir edilen metrekare birim bedelinde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesine yer verilmiştir.
8. Nihai karar, başvurucuya 1/2/2020 tarihinde tebliğ edilmiştir. Başvurucu 25/2/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
II. DEĞERLENDİRME
9. Başvurucu; emlak vergisinde yapılan artışın fahiş olduğunu, %57,05'in üzerinde bir artış yapılamayacağını, aleyhine yargılama giderine ve vekâlet ücretine hükmedildiğini, davasının reddedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, konuya ilişkin yasal düzenleme yapılmasının dava açtığı tarihte haklı olduğu gerçeğini değiştirmediğini ileri sürerek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir.
10. Başvurunun hakkaniyete uygun yargılanma hakkı kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
11. Anayasa'nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda incelenemeyeceği belirtilmiştir. Bu kapsamda ilke olarak mahkemeler önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun adil olup olmaması bireysel başvuru konusu olamaz. Ancak bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklere müdahale teşkil eden, bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik içeren tespit ve sonuçlar bu kapsamda değildir (konuya ilişkin birçok karar arasından bkz. Ahmet Sağlam, B. No: 2013/3351, 18/9/2013).
12. Başvuru konusu Bölge İdare Mahkemesi kararının, kanuni düzenlemeyle takdir komisyonu kararlarında değişiklik yapılmadığı, bu sebeple davanın esasının incelenmesi gerektiği yorumuna dayandığı görülmektedir. Bölge İdare Mahkemesinin esasa ilişkin değerlendirmesinde ise bilirkişi incelemesi sonucunda dava konusu takdir komisyonu kararını hukuka uygun bulduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verdiği görülmektedir. Başvurucu mevcut durumun hukuki dayanağının bulunmadığını, dava açmasından sonra yapılan kanun değişikliğinin haklılığını etkilemeyeceğini, bilirkişi raporunda artışın fahiş olduğunun kabul edildiğini ileri sürmüştür.
13. Anayasa Mahkemesinin incelenen başvuruyla konusu itibarıyla benzer mahiyetteki Hilmi Kocabey ve diğerleri kararında, başvurucular aleyhine vekâlet ücretine hükmedilmesinin mahkemeye erişim hakkının ihlali olup olmadığı değerlendirilmiştir. Mezkûr kararda, derece mahkemelerinin davanın konusuz kaldığı gerekçesiyle tarafların haklılık durumuna ilişkin inceleme yapmadığı fakat kanun koyucunun kanun çıkarmasının sebebini hesaba katmadığı, 2017 için uygulanan birim değerlerin %50'sini aşan orandaki değerler yönünden kamu otoritelerinin haksız olduğunun kabulünün gerektiği belirtilmiştir. Kararda bu nedenle yargılama giderlerinin başvurucular üzerinde bırakılmasının ve başvurucular aleyhine vekâlet ücretine hükmedilmesinin kanuni dayanağı bulunmadığından mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği sonucuna ulaşılmıştır (Hilmi Kocabey ve diğerleri, §§ 108, 109).
14. Somut olayda, Hilmi Kocabey ve diğerleri kararından farklı olarak bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle tarafların haklılık durumu tespit edilmiş ve Bölge İdare Mahkemesi buna dayanarak davanın reddine karar vermiştir. Ayrıca başvurucunun aleyhine hükmedilen vekâlet ücreti nedeniyle mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği yönünde açık bir iddiası yoktur. Başvurucunun iddialarının verilen karar nedeniyle hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlal edildiği yönünde olduğu anlaşılmaktadır. Başvurucunun arsanın birim değerinin azami olarak artırılması gerektiğini ileri sürdüğü %57,05'in, vergi tahakkuku sırasında 7061 sayılı Kanun'un 35. maddesiyle 1319 sayılı Kanun'a eklenen geçici 23. maddesindeki esaslar gereğince uygulanacak %50 oranından yüksek olduğu görülmektedir. Son olarak başvurucunun 2018 yılına ilişkin vergi değerlerinin hesabında 2017 yılı için uygulanan asgari ölçüde arsa ve arazi metrekare birim değerlerinin %50 fazlasının esas alınmadığı yani kanuni düzenlemenin uygulanmadığına ilişkin bir iddiası da yoktur.
15. Başvurucu tarafından ileri sürülen iddialar, derece mahkemesince delillerin değerlendirilmesi ve hukuk kurallarının yorumlanmasına ilişkin olup mahkeme kararında bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik oluşturan bir durumun da bulunmadığı dikkate alındığında ihlal iddialarının kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır.
16. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
III. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Hakkaniyete uygun yargılanma hakkına ilişkin ihlal iddiasının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde bırakılmasına 21/9/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.