TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
FUAT AKMAN BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2021/10545)
Karar Tarihi: 18/10/2022
Başkan
:
Hasan Tahsin GÖKCAN
Üyeler
Muammer TOPAL
Recai AKYEL
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
Selahaddin MENTEŞ
Raportör
Yusuf Enes KAYA
Başvurucu
Fuat AKMAN
Vekili
Av. Nazan KAYNAK KAN
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, tutuklama tedbirinin hukuki olmaması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı ile ifade özgürlüğünün ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 12/3/2021 tarihinde yapılmıştır. Komisyon, başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.
3. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
4. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde ilgili olaylar özetle şöyledir:
5. Başvurucunun ilki 15/3/2016 tarihli, sonuncusu 11/2/2018 tarihli sosyal medya paylaşımları nedeniyle terör örgütü propagandası yapma suçundan cezalandırılması istemiyle hakkında kamu davası açılmıştır.
6. Yapılan yargılama sonucunda İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi (E.2020/189) 26/1/2021 tarihinde başvurucunun zincirleme suç hükümleri uygulanmak suretiyle cezasının takdiren 1/4 oranında artırılarak 1 yıl 10 ay 15 gün hapis cezasıyla cezalandırılmasına ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar vermiştir. Bu karar 19/2/2021 tarihinde kesinleşmiştir. Bu yargılama kapsamında başvurucu hakkında herhangi bir koruma tedbiri uygulanmamıştır.
7. Wargeha Hünere (Sanat Galerisi) isimli bir Youtube kanalı tarafından "Reber Apo - Eş Yaşam, Sanat ve Aydınlık - 2" başlığı ile paylaşılan 24/4/2020 yüklenme tarihli videoya "Biz kadının yeniden varoluşunun temelini kurduk: her biji kürt halk önderi" şeklinde yorum yapıldığının tespit edilmesi üzerine terör örgütü propagandası yapma suçundan yeni bir soruşturma başlatılmıştır.
8. Söz konusu hesabın kullanıcısının tespitine yönelik çalışma sonucu başvurucunun bilgilerine ulaşılmıştır.
9. Başvurucunun ikamet adresinin İstanbul'da olduğunun anlaşılması üzerine yetkisizlik kararı verilerek dosya, 21/1/2021 tarihinde Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmiştir.
10. Başvurucu 8/2/2021 tarihinde Cumhuriyet savcısına verdiği ifadede söz konusu videonun altında yer alan bahse konu yorumu kendisinin yapmadığını, hesabından bu paylaşımın nasıl yapıldığını bilmediğini belirtmiştir.
11. Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının tutuklama talebi üzerine başvurucu, Bakırköy 3. Sulh Ceza Hâkimliğince 8/2/2021 tarihinde terör örgütünün propagandasını yapma suçundan tutuklanmıştır.
12. Başvurucunun tutuklama kararlarına 9/2/2021 ve 12/2/2021 tarihli itirazları Bakırköy 4. Sulh Ceza Hâkimliği tarafından tutuklama kararının usul ve yasaya uygun olduğu belirtilerek 12/2/2021 ve 15/2/2021 tarihlerinde reddedilmiştir.
13. Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı 3/3/2021 tarihinde yetkisizlik kararı vererek dosyayı İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına göndermiştir.
14. Başvurucu 12/3/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
15. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 24/5/2021 tarihinde düzenlediği iddianamesiyle başvurucu hakkında terör örgütü propagandası yapma suçundan kamu davası açılmıştır.
16. İstanbul 29. Ağır Ceza Mahkemesinin (Mahkeme) 4/6/2021 tarihinde iddianameyi kabulüyle başvurucu hakkındaki yargılama Mahkemenin E.2021/239 sayılı dosyasında başlamıştır.
17. Mahkeme 4/6/2021 tarihli tensip zaptıyla başvurucunun tutuklulukta geçirdiği süreyi gözönünde tutarak tahliyesine karar vermiştir.
18. Mahkeme 11/11/2021 tarihinde mükerrer dava açıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir. Mahkeme gerekçesinde, başvurucunun eylem tarihinin 24/4/2020 olduğunu, daha önce yargılandığı mahkeme dosyasındaki iddianamenin ise 12/8/2020 tarihinde tanzim edildiğini, dolayısıyla iddianame tanzim tarihinden daha önceki tarihe denk gelen eyleminin bulunduğunu, aynı fiil nedeniyle daha önceden yargılama yapılıp karar verildiğini (yukarıda İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesinin E.2020/189 sayılı dosyası) ve bu kararın kesinleştiğini belirtmiştir.
19. Bu karar istinaf edilmeden 17/11/2021 tarihinde kesinleşmiştir.
20. Başvurucu 19/12/2021 tarihinde hukuka aykırı tutuklama nedeniyle tazminat davası açmıştır. Bakırköy 19. Ağır Ceza Mahkemesi koşulları oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir. Başvurucu, karara karşı istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf incelemesi devam etmektedir.
IV. İLGİLİ HUKUK
21. 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun "Tazminat istemi" kenar başlıklı 141. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkrasının ilgili kısmı şöyledir:
"Suç soruşturması veya kovuşturması sırasında;
a) Kanunlarda belirtilen koşullar dışında yakalanan, tutuklanan veya tutukluluğunun devamına karar verilen,
...
Kişiler, maddî ve manevî her türlü zararlarını, Devletten isteyebilirler.
(2) Birinci fıkranın (e) ve (f) bentlerinde belirtilen kararları veren merciler, ilgiliye tazminat hakları bulunduğunu bildirirler ve bu husus verilen karara geçirilir."
22. 5271 sayılı Kanun'un "Tazminat isteminin koşulları" kenar başlıklı 142. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:
"Karar veya hükümlerin kesinleştiğinin ilgilisine tebliğinden itibaren üç ay ve her hâlde karar veya hükümlerin kesinleşme tarihini izleyen bir yıl içinde tazminat isteminde bulunulabilir."
23. 5271 sayılı Kanun'un "Tazminat isteyemeyecek kişiler" kenar başlıklı 144. maddesinin (1) numaralı fıkrasının ilgili kısmı şöyledir:
"(1) Kanuna uygun olarak yakalanan veya tutuklanan kişilerden aşağıda belirtilenler tazminat isteyemezler:
a) (Mülga: 11/4/2013-6459/18 md.)
b) Tazminata hak kazanmadığı hâlde, sonradan yürürlüğe giren ve lehte düzenlemeler getiren kanun gereği, durumları tazminat istemeye uygun hâle dönüşenler.
c) Genel veya özel af, şikâyetten vazgeçme, uzlaşma gibi nedenlerle hakkında kovuşturmaya yer olmadığına veya davanın düşmesine karar verilen veya kamu davası geçici olarak durdurulan veya kamu davası ertelenen veya düşürülenler.
d) Kusur yeteneğinin bulunmaması nedeniyle hakkında ceza verilmesine yer olmadığına karar verilenler.
e) Adlî makamlar huzurunda gerçek dışı beyanla suç işlediğini veya suça katıldığını bildirerek gözaltına alınmasına veya tutuklanmasına neden olanlar."
V. İNCELEME VE GEREKÇE
24. Anayasa Mahkemesinin 18/10/2022 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Kişi Hürriyeti ve Güvenliği Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü
25. Başvurucu; sosyal medyada yayımlanan bir videoya yaptığı iddia edilen bir yorum nedeniyle tutuklandığını, böyle bir yorum yapmadığını, bahsedilen videodan haberinin bulunmadığını, tutuklama kararının gerekçesiz olduğunu, üzerine atılı terör örgütünün propagandasını yapma suçunun unsurlarının oluşmadığını, tutuklama nedenlerinin bulunmadığını, adli kontrol tedbirlerinin neden yeterli olmadığının açıklanmadığını, tutuklamanın cezaya dönüştüğünü belirterek kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
26. Bakanlık; Anayasa ve mevzuat hükümleri ile somut olay özelinde başvurucu hakkında verilen tutuklama ve tutukluluğun devamına ilişkin kararlarda açıklanan gerekçeler, bu eylemlere ilişkin olarak dayanılan delillerin içeriği ile iddianamede başvurucuya atfedilen eylemler çerçevesinde bir değerlendirme yapılması gerektiğini belirtmiştir.
2. Değerlendirme
27. Bireysel başvuru yoluyla Anayasa Mahkemesine başvurulabilmesi için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması gerekir. Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru, iddia edilen hak ihlallerinin derece mahkemelerince düzeltilmemesi hâlinde başvurulabilecek ikincil nitelikte bir hak arama yoludur (Ayşe Zıraman ve Cennet Yeşilyurt, B. No: 2012/403, 26/3/2013, §§ 16, 17).
28. Anayasa Mahkemesi tutuklama tedbirinin hukuka aykırı olduğu iddiasıyla asıl dava devam ederken tazminat davası açılmasının -Yargıtay kararlarına atıfla- mümkün olmadığını tespit etmiş, 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendinde düzenlenen tazminat yolunun tüketilmesinin gerekli olmadığı sonucuna varmıştır (Özlem Dalkıran [GK], B. No: 2017/35203, 21/1/2021, §§ 83, 84). Ancak koruma tedbirine konu davanın kesinleşmesi hâlinde tutuklamanın hukukiliğine dayalı olarak 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendi kapsamında tazminat davası açılması mümkündür. Nitekim Anayasa Mahkemesi mahkûmiyet hükmünün kesinleşmiş olması hâlinde başvurucuların tutuklamanın hukuka aykırı olduğu iddiasına yönelik olarak 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendi kapsamında tazminat davası açabileceğini belirtmiş ve mezkûr iddiayı başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez bulmuştur (Reşat Ertan, B. No: 2013/5700, 15/4/2015, § 26; Mehmet Emin Güneş, B. No: 2013/5707, 16/4/2015, § 29; Mecit Gümüş, B. No: 2013/9105, 25/6/2015, § 32; Ömer Köse, B. No: 2014/12036, 16/11/2016, § 34).
29. Somut olayda 5271 sayılı Kanun'un 223. maddesinin (7) numaralı fıkrası uyarınca aynı fiil nedeniyle önceden verilmiş bir hüküm bulunması nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir. Bu karar kesinleşmiştir. Davanın reddi kararı, 5271 sayılı Kanun'un 144. maddesinde tazminatın istenemediği durumlar arasında da sayılmamıştır. Dolayısıyla somut olayda kesinleşmiş bir hüküm bulunduğundan başvurucunun tutuklama tedbiri açısından 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendinde düzenlenen tazminat yoluna başvurabilmesi mümkündür (Eyyüp Güneş [GK], B. No: 2017/28308, 21/10/2021, § 88). Nitekim başvurucunun bu kapsamda açtığı tazminat davası istinaf aşamasında derdesttir.
30. 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendi kapsamında açılacak dava sonucuna göre başvurucunun tutukluluğunun hukuki olmadığının tespiti hâlinde görevli mahkemece başvurucu lehine tazminata da hükmedilebilecektir. Buna göre 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinde belirtilen dava yolunun başvurucunun durumuna uygun, telafi kabiliyetini haiz etkili bir hukuk yolu olduğu ve bu olağan başvuru yolu tüketilmeden yapılan bireysel başvurunun incelenmesinin bireysel başvurunun ikincil niteliği ile bağdaşmadığı sonucuna varılmıştır. Başvurucunun bu tazminat yolunu tüketip herhangi bir sonuç alamadıktan sonra tekrar başvuruda bulunması mümkündür.
31. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun iddialarına ilişkin olarak yargısal başvuru yolları tüketilmeden bireysel başvuru yapıldığı anlaşıldığından başvurunun bu kısmının başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. İfade Özgürlüğünün İhlal Edildiğine İlişkin İddia
32. Başvurucu, sosyal medyadaki bir paylaşımdan dolayı tutuklanması nedeniyle ifade özgürlüğünün ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
33. Bakanlık, tutuklamanın hukukiliğine ilişkin açıklamaları doğrultusunda ifade özgürlüğünün ihlal edilip edilmediği hususunun değerlendirilmesi gerektiğini belirtmiştir.
34. Tutuklama nedeniyle ifade ve basın özgürlüklerinin ihlal edildiğine dair şikâyetler yönünden etkili olduğu kabul edilecek başvuru yolunun Anayasa’da öngörülmüş güvencelere aykırılık nedeniyle söz konusu hakların ihlal edildiğini özü itibarıyla tespit etme ve yeterli giderim sağlama imkânı sunan bir yol olması gerekmektedir. Bir hakkın ihlal edildiğinin derece mahkemesince tespit edilmiş sayılabilmesi için derece mahkemesinin davacının söz konusu anayasal hakkının ihlal edildiğini kararında açıkça söylemesine gerek bulunmamaktadır. İfade özgürlüğüne müdahale oluşturan tedbirin derece mahkemelerince hukuka aykırı olduğunun tespit edilmiş olması yeterlidir. Gerekçesi ne olursa olsun hukuka aykırılık tespiti aynı zamanda bir ihlal tespiti olacaktır (Kıvanç Ersoy ve diğerleri, B. No: 2016/7095, 12/1/2021, § 57). Nitekim Anayasa Mahkemesi tutuklama tedbirinin ifade ve basın özgürlükleri, dernek kurma hürriyeti, seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakları gibi diğer temel hak ve özgürlükler üzerindeki etkisini incelerken öncelikle tutuklamanın hukuki olup olmadığını ve/veya tutukluluğun makul süreyi aşıp aşmadığını değerlendirmekte; sonrasında tutuklamanın hukukiliğine ya da tutukluluğun süresinin makullüğüne ilişkin vardığı sonucu da dikkate alarak diğer temel hak ve özgürlüklerin ihlal edilip edilmediğini belirlemektedir (Günay Dağ ve diğerleri [GK], B. No: 2013/1631, 17/12/2015, §§ 191-203; Erdem Gül ve Can Dündar [GK], B. No: 2015/18567, 25/2/2016, §§ 92-100; Mehmet Baransu (2), B. No: 2015/7231, 17/5/2016, §§ 157-164; Şahin Alpay [GK], B. No: 2016/16092, 11/1/2018, §§ 134-147).
35. Bu noktada ifade özgürlüğüne müdahalede bulunan tutuklama kararının hukuka aykırı olduğunu tespit etme potansiyeli olan bir yolun bulunması yeterlidir. Yukarıda belirtildiği üzere 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesindeki tazminat yolu tutuklamanın hukuki olup olmadığını tespit edebilecek niteliktedir. Ayrıca hukuka aykırılığın tespiti hâlinde görevli mahkemece başvurucu lehine tazminata da hükmedilebilecektir. Bu cihetle bu tazminat yolunun suç isnadına bağlı tutukluluk hâli sona ermiş kişiler yönünden yeterli giderim sağlama imkânı sunduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinde öngörülen yol, koruma tedbirlerinin uygulanması sonucunda (gözaltı, yakalama, tutuklama gibi) diğer haklara müdahale söz konusu olduğunda da etkili bir başvuru yolu niteliğindedir (benzer yönde bkz. Kıvanç Ersoy ve diğerleri, § 58, Mustafa Avci, B. No: 2014/1545, 22/3/2018, § 35).
36. Bu kapsamda başvurucunun tutuklamanın hukuka aykırı olduğu iddiası yönünden yukarıda yapılan değerlendirme (bkz. §§ 27-31) gözetildiğinde ifade özgürlüğünün ihlal edildiği iddiası bakımından da farklı sonuca varılmasını gerekli kılan bir durum bulunmamaktadır.
37. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının da diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Tutuklamanın hukuki olmaması dolayısıyla kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Tutuklama dolayısıyla ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi mağduriyetine neden olacağından adli yardım talebi kabul edilen başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 18/10/2022 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.