logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Osman Yanık [2.B.], B. No: 2021/11372, 18/9/2024, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

OSMAN YANIK BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2021/11372)

 

Karar Tarihi: 18/9/2024

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Basri BAĞCI

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Yıldız SEFERİNOĞLU

 

 

Metin KIRATLI

Raportör

:

Hasan SARAÇ

Başvurucu

:

Osman YANIK

Vekili

:

Av. Feleknaz Füsun ERTEN

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, davanın sonucunu etkileyecek nitelikteki esaslı iddiaların karşılanmaması nedeniyle gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Başvurucu tarafından İstanbul Anadolu 21. İş Mahkemesinde (İş Mahkemesi)İstanbul'da kardeşi H.Y.ye ait bulunan işyerinde 1/4/1985-30/5/1985 tarihleri arasında çalıştığı, işveren tarafından işe giriş bildirgesinin kuruma verildiği ancak prim ödemesi bulunmadığından dolayı işe giriş tarihinin kurum kayıtlarında 1/4/1985 tarihi olarak görülmediği iddiasıyla sigorta başlangıç tarihinin 1/4/1985 olarak belirlenmesi için dava açılmıştır.

3. İş Mahkemesi, yapılan yargılama neticesinde 15/2/2017 tarihinde davanın kabulüne karar vermiştir. Kararın gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:

"..Hizmet tespit davaları kamusal nitelikteki davalardır. Kişinin sosyal güvenlik hakkı vazgeçilemez, devredilemez haklardandır. İşçi işe alınmak ile kendiliğinden sigortalı olur. Kurum kayıtlarına geçmeyen çalışma olgusu her türlü delil ile ispat edilebilir. İşverenin çalışma olgusunu kabul veya reddi tek başına hukuki sonuç doğurmaz. Gerçekten; 506 sayılı Sosyal Sigortalar Yasası’nın 2 ve 6. maddelerinde açıkça belirlendiği üzere, sigortalılığın oluşumu yönünden çalışma olgusunun varlığı zorunludur. Eylemli veya gerçek biçimde çalışmanın varlığı saptanmadıkça, hizmet akdine dayanılarak dahi, sigortalılıktan söz edilemez.

....Davalının üzerine düşen görev ve sorumlulukları yerine getirmemiş davacının çalışmalarını tam olarak kuruma bildirmemiş olması da, keza davalı kurumunda denetim ve gözetim görevini gereği gibi yapmamasından davacıya atfı kabil hiçbir kusur ve sorumluluk olmadığı gibi bu olgulara dayanılarak davacıyı Anayasa ile güvence altına alınmış sosyal güvenlik altında yoksun bırakmak sosyal devlet ilkesiyle de bağdaşmaz.

İncelenen bilgi ve belgeler ve tanık beyanları birlikte incelendiğinde, davacının davalı [H.Y.ye] ait işyerinde 01/04/1985 tarihinde bir gün süre ile sigortalı sayılacak şekilde çalıştığı, işe giriş bildirgesi, tanık beyanları ve dosyadaki diğer bilgi ve belgeler ve her türlü şüpheden uzak delille hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak şekilde davacı tarafça ispatlanmıştır.

Yukarıdaki gerekçeler, yasal düzenlemeler ve tüm dosya kapsamı hep birlikte değerlendirilerek davanın kabulüne''

4. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesi (Dava Dairesi) bu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine 5/12/2017 tarihinde karar vermiştir.

5. Davalı kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 21. Hukuk Dairesi (Hukuk Dairesi), Dava Dairesinin kararını kaldırarak İş Mahkemesi kararının bozulmasına 15/3/2018 tarihinde karar vermiştir. Bozma kararının gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir.

''...somut olayda davalı işverenin davacının erkek kardeşi olduğunun anlaşılmasına göre bir kişinin kendi kardeşini sigortasız çalıştırmasının hayatın olağan akışına aykırı olması ve tanık anlatımları birlikte değerlendirildiğinde davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğundan bozma nedeni olduğu, davalı kurum vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile yeniden hüküm kurulması gerekirken istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu...."

6. Bozma kararı sonrasında 25/12/2018 tarihli duruşmadan bir gün önce başvurucu vekili; başvurucunun Sosyal Sigortalar Kurumu (SSK) girişinin yapıldığına, dolayısıyla çalıştığına, nitekim sigortalı olarak hastanede muayene olduğuna ve eşinin yine sigortalı eşi olarak hastanede doğum yaptığına dair Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) ortamında belge sunmuştur.

7. Bozma kararı sonrasında 25/12/2018 tarihinde yapılan ilk ve tek duruşmada başvurucu vekili, yeni sunulan belgeleri işaret etmiş; yeniden tanık dinletilmesi talebinde bulunmuş ve işe giriş bildirgesinin SSK kayıtlarına girdiğini, bu belgelerin kendisinin sigortalı olarak çalıştığını ortaya koyduğunu, SSK'nın denetleme görevini yerine getirmediğini beyan etmiştir.

8. İş Mahkemesi, bozma kararına uyulup uyulmadığına ilişkin herhangi bir karar vermeksizin Hukuk Dairesinin bozma kararına işaretle, işyerinden 1985 yılına ilişkin dönem bordrolarının kuruma verilmediği, bir kişinin kendi kardeşini sigortasız çalıştırmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu, dinlenen başvurucu tanıklarının oto tamirhaneyi başvurucunun kardeşi ile beraber işlettiklerine yönelik beyanları da dikkate alındığında, başvurucunun 17/7/1964 tarihli ve 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun4. maddesinin (a) bendi kapsamında fiilî çalışmasının ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir.

9. Yargıtay 10. Hukuk Dairesi11/1/2021tarihinde hükmün onanmasına karar vermiştir.

10. Kararın 6/2/2021 tarihinde tebliğ edilmesi üzerine başvurucu 8/3/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

11. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

12. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

13. Başvurucu; kararın sonucunu değiştirebilecek nitelikteki iddialarla ilgili deliller ibraz edilmesine rağmen bu hususta herhangi bir gerekçe sunulmadığını belirterek gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğini öne sürmüştür.

14. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

15. Anayasa’nın 36. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkı gerekçeli karar hakkı güvencesini de kapsamaktadır (daha geniş değerlendirme için bkz. Abdullah Topçu, B. No: 2014/8868, 19/4/2017, § 75). Nitekim Anayasa'nın 141. maddesinin üçüncü fıkrasında “Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır.” denilerek mahkemelere kararlarını gerekçeli yazma yükümlülüğü yüklenmiştir. Mahkemelerin anılan yükümlülüğü, yargılamada ileri sürülen her türlü iddia ve savunmaya karar gerekçesinde ayrıntılı yanıt vermesi gerektiği şeklinde anlaşılamaz. Ancak mahkemeler, kendilerine sunulan tüm iddialara yanıt vermek zorunda değilse de (Yasemin Ekşi, B. No: 2013/5486, 4/12/2013, § 56) mahkemelerin davanın esas sorunlarını inceledikleri gerekçeli karardan anlaşılmalıdır. Bir kararda tam olarak hangi unsurların bulunması gerektiği davanın niteliğine ve şartlarına bağlıdır. Muhakeme sırasında açık ve somut bir biçimde öne sürülen iddia ve savunmaların davanın sonucuna etkili, başka bir deyişle davanın sonucunu değiştirebilecek nitelikte olması hâlinde davayla doğrudan ilgili olan bu hususlara mahkemelerce makul bir gerekçe ile yanıt verilmesi gerekir (Sencer Başat ve diğerleri [GK], B. No: 2013/7800, 18/6/2014, § 35). Aksi bir tutumla mahkemenin davanın sonucuna etkili olduğunu kabul ettiği bir husus hakkında ilgili ve yeterli bir yanıt vermemesi veya yanıt vermeyi gerektiren usul veya esasa dair iddiaları cevapsız bırakması hak ihlaline neden olabilecektir (Sencer Başat ve diğerleri, § 39).

16. Somut olayda başvurucu, bozma kararı sonrasında yapılan 25/12/2018 tarihli duruşmadan önce dosya kapsamında daha önceden bulunmayan yazılı delillerin ibrazına ilişkin bir dilekçe sunmuştur. Söz konusu dilekçede27/7/1985 tarihinde, yani işe girişinden 120 gün sonra eşinin sigortalının eşi sıfatı ileSSK Göztepe Hastanesinde doğum yaptığını, eşi ve çocuğunun sigortalı yakını sıfatı ile SSK hastanelerinden sağlık yardımı aldığını belirtmiş buna dayanak belgeleri eklemiştir.

17. Taraflarca hazırlama ilkesinin geçerli olduğu davalarda taraflara belirli süreler dahilinde delillerini sunma imkânı tanınarak bu süreler geçtikten sonra mevcut delillere göre karar verilmesi usul ekonomisi bakımından gerekli görülebilir ve bu durum anayasal anlamda bir soruna yol açmayabilir. Bununla birlikte, somut olayda İş Mahkemesinin meselenin esasına ilişkin olarak sunulan bu yeni yazılı delile ilişkin olarak herhangi bir değerlendirme yapmaksızın davanın reddine karar verdiği anlaşılmıştır. Başvurucunun davanın reddine dair karara karşı sunmuş olduğu temyiz dilekçesinde diğer temyiz nedenlerinin yanında ayrıca ve açıkça yargılama sırasında temin edilemeyen ve sunulamayan yeni bir delilin ortaya çıktığını, bu hususun ise irdelenmediğine dair esaslı iddialarına ilişkin olarak Hukuk Dairesince de herhangi bir değerlendirmenin yapılmadığı tespit edilmiştir. Bu itibarla başvurucu tarafından yeni delil olarak ileri sürülen ve uyuşmazlığın sonucuna etkili iddia ve itirazların neden değerlendirilmediğine ilişkin herhangi bir değerlendirmenin yapılmaması gerekçeli karar hakkının ihlaline yol açmıştır.

18. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

19. Diğer taraftan bu ihlal kararının davanın sonucuyla ilgili herhangi bir değerlendirme içermediği vurgulanmalıdır. Anayasa Mahkemesinin yukarıda belirttiği ihlal gerekçelerini gözeterek ve söz konusu iddiayla ilgili olarak yeniden bir değerlendirme yaparak gereken kararı vermek yine yargılama mercilerinin takdirindedir.

20. Başvurucu sosyal güvenlik hakkı ile eşitlik ilkesinin ihlal edildiğini ileri sürmüşse de gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine karar verildiğinden bu ihlal iddiaları hakkında kabul edilebilirlik ve esas yönünden ayrıca inceleme yapılmasına gerek bulunmadığına karar verilmesi gerekir.

III. GİDERİM

21. Başvurucu; ihlalin tespiti ile yeniden yargılama yapılması talebinde bulunmuştur.

22. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan , B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) , B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği iddiasının KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Diğer ihlal iddialarının İNCELENMESİNE GEREK BULUNMADIĞINA,

D. Kararın bir örneğinin adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere İstanbul Anadolu 21. İş Mahkemesine (E.2018/333, K.2018/624) GÖNDERİLMESİNE,

E. 487.60 TL harç ve 18.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 19.287,60 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

F. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 18/9/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Osman Yanık [2.B.], B. No: 2021/11372, 18/9/2024, § …)
   
Başvuru Adı OSMAN YANIK
Başvuru No 2021/11372
Başvuru Tarihi 8/3/2021
Karar Tarihi 18/9/2024

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, davanın sonucunu etkileyecek nitelikteki esaslı iddiaların karşılanmaması nedeniyle gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Medeni Hak ve Yükümlülükler) Gerekçeli karar hakkı (hukuk) İhlal Yeniden yargılama
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi