TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
GÜLŞEN KAYA VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2021/16968)
|
|
Karar Tarihi: 30/4/2025
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Basri BAĞCI
|
Üyeler
|
:
|
Engin YILDIRIM
|
|
|
Kenan YAŞAR
|
|
|
Ömer ÇINAR
|
|
|
Metin KIRATLI
|
Raportör
|
:
|
Şehadet ÖZTÜRK
|
Başvurucular
|
:
|
1. Gülşen KAYA
|
|
|
2. Abdullah KAYA
|
|
|
3. Fatma Nur KAYA
|
|
|
4. Mustafa KAYA
|
Vekili
|
:
|
Av. Volkan TELLİ
|
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru; ceza infaz kurumunda bir hükümlünün yaşamının korunması için gerekli tedbirlerin alınmaması sonucu meydana gelen intihar olayı hakkında etkili ceza soruşturması yürütülmemesi nedeniyle yaşam hakkının, olaydan doğan zararların tazmini talebiyle açılan tam yargı davası yargılama sürecinin etkili olmaması nedeniyle de adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
A. M.K.nın Ölümü ve Yürütülen Ceza Soruşturmasına İlişkin Süreç
2. Başvurucu Gülşen Kaya'nın eşi ve diğer başvurucuların babası olan M.K., uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti yapma veya sağlama suçu kapsamında Gaziantep 3. Sulh Ceza Hâkimliğinin 5/4/2016 tarihli kararı ile tutuklanarak Gaziantep E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna konulmuştur. M.K. hakkında Gaziantep 5. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından verilen on beş yıl hapis cezası, istinaf ve temyiz incelemelerinden geçerek 2/4/2019 tarihinde kesinleşmiştir. M.K. 17/5/2019 tarihinde kurumun kapasitenin yeterli olmaması nedeniyle Türkoğlu 2 No.lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna (Ceza İnfaz Kurumu) nakledilmiştir.
3. 20/5/2019 tarihinde Ceza İnfaz Kurumu yetkili birimince M.K. ile görüşülerek kendisi hakkında genel risk ve ihtiyaç raporu düzenlenmiştir. Raporda M.K.nın yüksek düzeyde kendine zarar verme riski olduğu tespit edilmiştir. 21/5/2019 tarihinde de Ceza İnfaz Kurumu psikososyal servis uzmanı tarafından M.K. ile bireysel görüşme yapılmış, neticesinde M.K.nın psikiyatri uzmanı tarafından değerlendirilmesinin ve farmakolojik tedavi almasının faydalı olacağı kanaati bildirilmiştir. 12/6/2019 tarihinde psikiyatr tarafından yapılan muayene sonucu M.K.ya orta depresif nöbet teşhisi konularak ilaç reçete edilmiştir.
4. M.K. ile aynı koğuşta kalan hükümlü H.B. 9/8/2019 tarihinde Ceza İnfaz Kurumu idaresi ile görüşmüş ve aralarında M.K.nın da olduğu birtakım hükümlülerin koğuşta grup oluşturarak kendisine baskı kurduğunu, PKK propagandası yaptığını, Türkiye Cumhuriyeti devletine alenen küfrettiğini beyan etmiştir. Ceza İnfaz Kurumu idaresince olayla ilgili olarak başlatılan disiplin soruşturması kapsamında 29/8/2019 tarihinde M.K.nın A15 Blok 2 No.lu tekli odaya yerleştirilmesine karar verilmiştir.
5. Ceza İnfaz Kurumu görevlileri 31/8/2019 günü sabah ve öğleden sonra olmak üzere iki oturum olarak yapılan açık öğretim lisesi sınavlarının saat 15.10 sıralarında sona ermesinin akabinde kurumda genel sayım yapmış; sayımda A15 Blok 2 No.lu tekli odada kalan M.K.nın görüntü ve ses vermemesi üzerine odasına girmiş, M.K.nın nevresim takımını yırtmak suretiyle elde ettiği ipi kullanarak kendisini astığını görmüştür. Olay yerine saat 15.33'te intikal eden Acil Servis ekibi tarafından yapılan kontrolde M.K.nın vefat ettiği tespit edilmiştir.
6. Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcılığının (Başsavcılık) resen başlattığı ceza soruşturmasında öncelikle olay yeri uzmanları olay yerine gelerek çeşitli araştırmalar yapmıştır. Yapılan araştırmalar sonucu düzenlenen 31/8/2019 tarihli olay yeri inceleme raporunda; olay yerinin M.K.nın kalmakta olduğu A15 Blok 2 No.lu tekli koğuş olduğu, M.K.nın asılı vaziyette bulunduğu yerin tuvalet, banyo ve lavabo olarak kullanılan bölümün ilerisinde olan ve dışarıdan koğuşa bakıldığında giriş kapısından görülemeyecek şekilde sağa doğru genişleyen duvar önü olduğu, bu duvar önüne seyyar demir ranzanın yerleştirildiği, ayak ucu kısmı yere, baş kısmı tavana bakacak şekilde dikleştirilmiş ranzanın tavana bakan kısmında nevresimden yapılan ipin asılı olduğu, ipin diğer ucunun M.K.nın boynuna geçmiş şekilde ve M.K.nın ayaklarının yere değer vaziyette dik pozisyonda olduğu belirtilmiştir. Anılan raporda ayrıca M.K.nın vücudunda herhangi bir kesi, yara, bere izi, kan veya başkaca bir leke olmadığı, yalnızca sol kolunun iç tarafında çok sayıda yatay ve dikey şekilde oluşmuş, eskiye dayalı olduğu gözle görülebilen jilet, bıçak ve benzeri şekilde kesici alet vasıtasıyla oluşturulduğu değerlendirilen çizikler bulunduğu, ranzada yapılan araştırmada herhangi bir iz elde edilemediği, koğuş içerisini gösterir herhangi bir kameranın ve M.K. tarafından yazılmış herhangi bir notun bulunmadığı tespitleri yapılmıştır.
7. Soruşturma kapsamında Başsavcılık, olay günü bilirkişi eşliğinde otopsi işlemi gerçekleştirmiştir. Hazırlanan Ölü Muayene ve Otopsi Tutanağı'nda M.K.nın ölüm sebebinin asıya bağlı mekanik asfiksi olduğu kanaati bildirilmiştir. Ayrıca otopsi esnasında alınan biyolojik örnekler toksikolojik inceleme yapılmak üzere Adana Adli Tıp Grup Başkanlığı Toksikoloji Şubesine gönderilmiştir. Bu Kurumdan alınan 5/12/2019 tarihli raporda; M.K.nın kanında ve idrarında alkol, uyuşturucu, uyuşturucu niteliğindeki herhangi bir madde olmadığı, iç organlarında, mide içeriğinde ve safrasında da herhangi bir madde bulunmadığı tespit edilmiştir.
8. Yürütülen soruşturmada Ceza İnfaz Kurumu güvenlik kamerası kayıtları celbedilip bilirkişiden görüntülere ilişkin olarak 18/5/2020 tarihli rapor alınmıştır. Anılan raporda kamera kayıtlarında olağan dışı herhangi bir görüntü bulunmadığı tespit edilmiştir. Ayrıca rapordaki tespitlerden olay günü Ceza İnfaz Kurumu yetkililerince M.K.nın kaldığı odaya dört kez gidilerek kontrolünün sağlandığı, saat 15.17'de beşinci kez yapılan kontrolde M.K.nın odasına girildiği anlaşılmıştır.
9. Başsavcılık, Ceza İnfaz Kurumundan görevliler hakkında yapılan disiplin soruşturmasına ilişkin bilgi ve belgelerin gönderilmesini istemiştir. Ceza İnfaz Kurumu cevap yazısı içeriğinde bulunan Ceza İnfaz Kurumu Disiplin Amirliğinin 7/10/2019 tarihli kararında M.K.nın kurum doktoru tarafından psikiyatri polikliniğine yönlendirildiği, psikiyatri polikliniğinin M.K. için ilaç tedavisi öngördüğü, bu kapsamda hazırlanan reçetede M.K.nın intihar edeceğine ilişkin herhangi bir tespit veya tanı olmadığı, kurum personelinin intihar vakasına derhâl müdahale edip gerekli hassasiyeti gösterdiği belirtilerek Ceza İnfaz Kurumu infaz koruma memurlarının gerçekleşen ölüm olayında herhangi bir kusurları olmaması nedeniyle haklarında disiplin cezası verilmesine yer olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
10. Başsavcılık, M.K.nın ölümünün ası suretiyle gerçekleştiğinin sabit olduğu, meydana gelen ölüm olayında M.K.nın kendisi dışında herhangi bir kimseye atfı kabil kusur veya ihmal bulunmadığı gerekçesiyle 11/12/2020 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına dair karar vermiştir. Başvurucu Gülşen Kaya'nın bu karara karşı müşteki sıfatıyla Kahramanmaraş 1. Sulh Ceza Hâkimliğine yaptığı itiraz, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesiyle 2/2/2021 tarihinde reddedilmiştir.
11. Başvurucu Gülşen Kaya, nihai hükmü 4/3/2021 tarihinde öğrenmesinin ardından 16/3/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
12. Komisyon, 2021/16968 numaralı başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.
B. Tam Yargı Davası Süreci
13. Başvurucular 13/7/2020 tarihinde Kahramanmaraş İdare Mahkemesinde (İdare Mahkemesi) M.K.nın intihar ederek vefat etmesinde idarenin hizmet kusuru olduğundan bahisle maddi ve manevi tazminat talebiyle tam yargı davası açmıştır.
14. İdare Mahkemesi 31/3/2021 tarihinde davanın reddine karar vermiş; karar gerekçesinde yetkililerin bakım ve koruma yükümlülüğünü yerine getirmesi nedeniyle davalı idareye atfedilebilecek herhangi bir hizmet kusuru bulunmadığını belirtmiştir.
15. Bu karara karşı yapılan istinaf başvurusu Gaziantep Bölge İdare Mahkemesi 3. İdari Dava Dairesinin (Daire) 8/6/2023 tarihli kesin kararıyla reddedilmiştir. Daire, kararında istinaf başvurusuna konu kararın ve dayandığı gerekçenin hukuka ve usule uygun olduğu, kararın kaldırılmasını gerektirecek yasal bir sebebin bulunmadığı gerekçesine yer vermiştir.
16. Başvurucular, nihai hükmü 11/7/2023 tarihinde öğrenmelerinin ardından 8/8/2023 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
17. Komisyon, 2023/67829 numaralı başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.
II. DEĞERLENDİRME
18. 2023/67829 numaralı başvurunun 2021/16968 numaralı başvuru ile birleştirilmesine karar verilmesi gerekir.
A. Yaşam Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Yaşamı Koruma Yükümlülüğünün İhlal Edildiğine İlişkin İddia
19. Başvurucular Ceza İnfaz Kurumunda hükümlü olarak bulunan yakınları M.K.nın hayatına son vermesinde kamu görevlilerinin ihmali olması nedeniyle yaşamı koruma yükümlülüğünün ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde, Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin bu konudaki kararlarına işaret edilerek devletin koruma yükümlülüğü ihlalinden sorumlu tutulabilmesi için ölüm neticesinin yetkili ulusal makamlarca bilinmesi ya da bilinmesi gereken yaşama yönelik gerçek ve yakın bir riskin gerçekleşmesini önlemek için kendilerinden yetkileri dâhilinde makul olarak beklenebilecek her şeyi yapmamaları nedeniyle gerçekleştiğinin kanıtlanmasına bağlı olduğu belirtilmiştir. Başvurucular, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.
20. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrasında, açıkça dayanaktan yoksun başvuruların kabul edilemezliğine karar verilebileceği belirtilmiştir. Bu kapsamda karmaşık veya zorlama şikâyetler, kanun yolu şikâyeti niteliğindeki şikâyetler, başvurucuların ihlal iddialarını temellendiremediği şikâyetler ile temel haklara yönelik bir ihlalin olmadığı açık olan şikâyetler açıkça dayanaktan yoksun kabul edilebilir.
21. Anayasa Mahkemesi ancak temellendirilebilmiş bir bireysel başvuruyu inceler. Başvurucuların şikâyetlerini hem maddi hem hukuki olarak temellendirme zorunluluğu bulunmaktadır. Maddi dayanaklar yönünden başvurucuların yükümlülüğü şikâyetlerine konu temel olay ve olguları açıklamak, bunlara ilişkin delilleri Anayasa Mahkemesine sunmak, hukuki dayanak yönünden yükümlülüğü ise bireysel başvuruya konu temel hak ve özgürlüklerden hangisinin hangi nedenle ihlal edildiğini özü itibarıyla açıklamaktır (Sabah Yıldızı Radyo ve Televizyon Yayın İletişim Reklam Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi [GK], B. No: 2014/12727, 25/5/2017, § 19).
22. Anayasa Mahkemesinin başvurucuların yerine geçerek ihlal iddialarını gerekçelendirme, olay ve olguları ortaya koyma, delil toplama görev ve yükümlülüğü bulunmamaktadır. Söz konusu yükümlülükler başvuruculara aittir (Cemal Günsel [GK], B. No: 2016/12900, 21/1/2021, § 25). Başvurucuların anılan yükümlülüklere uymamaları hâlinde şikâyetlerini temellendiremedikleri için başvuruları açıkça dayanaktan yoksun bulunabilir.
23. Anayasa Mahkemesi, olay ve olguları somut başvuru ile benzer mahiyetteki Aynur Tüley ve diğerleri ([1. B.], B. No: 2019/14338, 3/3/2022) kararında yaşamı koruma yükümlülüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddiaların değerlendirilmesi yapılırken başvurucuların şikâyetlerine konu temel olay ve olgular ile bireysel başvuruya konu ettikleri temel hak ve özgürlüklerin hangi nedenle ihlal edildiğini açıklama yönündeki yükümlülüklerini yerine getirmedikleri kanaatine ulaşmıştır.
24. Somut başvuruda başvurucular, yakınları M.K.nın ölümünde Ceza İnfaz Kurumu yetkililerinin ihmali olduğunu soyut olarak ileri sürmüştür. M.K.nın vefatına ilişkin ihlal iddialarının esasının incelenebilmesi için M.K.nın gerek kendisinin gerekse üçüncü kişilerin eylemlerine karşı korunması bağlamında ileri sürülecek olgusal ve hukuki argümanların kritik önemde olduğu açıktır. Buna rağmen başvurucular, devletin yaşam hakkına ilişkin koruma yükümlülüğü bağlamında sürece özgülenecek olgusal ve/veya hukuki herhangi bir somut iddia ileri sürmemiştir.
25. Sonuç olarak başvurucular, şikâyetlerine konu temel olay ve olgular ile bireysel başvurularına konu ettikleri temel hak ve özgürlüğün hangi nedenle ihlal edildiğini açıklamak yönündeki yükümlülüklerini yerine getirmemiş; bu bağlamda ileri sürdükleri ihlal iddialarını temellendirememiştir.
26. Açıklanan gerekçelerle yaşam hakkının koruma yükümlülüğüne ilişkin maddi boyutunun ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Etkili Soruşturma Yapma Yükümlülüğünün İhlal Edildiğine İlişkin İddia
27. Başvurucu Gülşen Kaya Ceza İnfaz Kurumunda hükümlü olarak bulunan eşi M.K.nın kendi hayatına son vermesi olayına ilişkin olarak yürütülen soruşturmada kısıtlama kararı verilmesi nedeniyle soruşturmaya katılamadığını, dosyaya delil sunamadığını, etkili bir şekilde yürütülmeyen ceza soruşturması nedeniyle eşi M.K.nın ölümünde ihmali olanların cezasız kaldığını belirtmiş ve yaşam hakkının usul boyutunun ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Bakanlık görüşünde, M.K.nın hayatını kaybetmesi olayı üzerine Başsavcılık tarafından resen soruşturma başlatıldığı, soruşturma sonucunda ölüm olayında üçüncü kişilere atfedilecek bir kusur bulunmaması sebebiyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği bildirilmiştir. Başvurucular, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.
28. Yaşam hakkı kapsamındaki pozitif yükümlülükleri kapsamında devlet, yaşam hakkını korumak için oluşturulan yasal ve idari çerçevenin gereği gibi uygulanmasını ve bu hakka yönelik ihlallerin durdurulup cezalandırılmasını sağlayacak etkili bir yargısal sistem kurmakla da yükümlüdür. Bu usul yükümlülüğü şüpheli her ölüm olayının sorumlularının belirlenmesini ve gerekiyorsa cezalandırılmasını sağlayabilecek etkili bir soruşturma yürütülmesini gerektirir (Cemil Danışman [1. B.], B. No: 2013/6319, 16/7/2014, §§43, 95; Fatma Akın ve Mehmet Eren [GK], B. No: 2017/26636, 10/11/2021, § 97).
29. Etkili yargısal sistem kurma yükümlülüğünün ceza soruşturmasını gerektirdiği hâllerde yürütülen soruşturmanın Anayasa'nın 17. maddesinin gerektirdiği şekilde etkili olduğunun kabul edilebilmesi için soruşturma makamlarının resen harekete geçerek ölüm olayını aydınlatabilecek ve sorumluların belirlenmesini sağlayabilecek bütün delilleri tespit etmesi, soruşturma makamlarının olaya karışan kişilerden bağımsız olması, soruşturmanın makul bir özen ve süratle yürütülmesi, soruşturmanın veya sonuçlarının gerektiği ölçüde kamu denetimine açık olması ve meşru menfaatlerini korumak için ölen kişinin yakınlarının soruşturma sürecine gerekli olduğu ölçüde katılabilmesi gerekir. Ayrıca soruşturma sonucunda alınan karar; soruşturmada elde edilen tüm bulguların kapsamlı, nesnel ve tarafsız bir analizine dayanmalıdır (Cemil Danışman, §§ 98-100; Fatma Akın ve Mehmet Eren, § 99). Sözü edilen soruşturmanın temel amacı, yaşam hakkını koruyan mevzuat hükümlerinin etkili bir şekilde uygulanmasını ve vuku bulan ölüm olayında sorumlular ile sorumlulukları tespit etmektir (Cemil Danışman, § 97; Narin Kurt [GK], B. No: 2018/2540, 1/12/2022, § 91).
30. Başvuru formu ve ekleri ile soruşturma dosyası incelendiğinde Ceza İnfaz Kurumuna girmeden önce M.K.nın psikolojik bir rahatsızlığı olduğuna dair herhangi bir bilgi ve belgeye rastlanmamıştır. M.K.nın Ceza İnfaz Kurumuna nakledildiği esnada hakkında düzenlenen genel risk ve ihtiyaç raporunda yüksek düzeyde kendine zarar verme riski olduğu tespit edilmiş ve psikiyatr tarafından yapılan muayenesi sonucunda M.K.ya orta depresif nöbet tanısı konularak ilaç tedavisine başlanmıştır. Hakkında başlatılan disiplin soruşturması kapsamında tekli odaya alınan M.K., burada bulunduğu süre içinde de makul aralıklarla kontrol edilmesine rağmen açık öğretim lisesi sınavlarının yapılması nedeniyle Kurumda yoğunluk olduğu anlaşılan olay günü -18/5/2020 tarihli bilirkişi raporuna göre olay günü 5 kez kontrolü yapılmıştır- nevresimden elde ettiği iple kendisini asarak intihar etmiştir (bkz. §§ 3-5, 8).
31. Ölüm olayı üzerine Başsavcılıkça başlatılan soruşturma kapsamında olay yeri krokisi çıkarılmış, olay yeri inceleme raporu düzenlenmiş ve otopsi işlemi yapılarak Adli Tıp Kurumundan gerekli raporlar alınmıştır. Ceza İnfaz Kurumu personeli hakkında yürütülen disiplin soruşturması evrakından ve M.K.nın Ceza İnfaz Kurumunda geçirdiği sürece dair bilgi ve belgelerden faydalandığı anlaşılan Başsavcılığın ayrıca kamera kayıtlarına ilişkin bilirkişi incelemesi de yaptırdığı görülmüştür (bkz. §§ 6-9).
32. Yaptığı inceleme ve araştırmalar sonucu M.K.nın ölümünde kusur ve ihmal olmadığı kanaatine ulaşan Başsavcılık, gerek otopsi raporunda vücutta ası izi dışında darp yaralanma izi bulunmadığı ve ölümün ası ile meydana geldiği yönündeki sonuç gerekse de olay yeri incelemesinde tespit edilen ve ölümün intihar suretiyle meydana geldiği kanısıyla örtüşen olgular çerçevesinde kamu adına kovuşturmaya yer olmadığı yönünde karar vermiştir.
33. Öte yandan başvurucu Gülşen Kaya, dosyada kısıtlama olması nedeniyle soruşturmaya etkili şekilde katılamadığını ve delillerini sunamadığını iddia etmiştir. Yapılan tetkikte soruşturma dosyasında kısıtlama bulunduğuna, başvurucunun soruşturmaya katılımının soruşturma makamlarınca engellendiğine ilişkin herhangi bir emareye rastlanmamış olup başvurucu da bu iddiası kapsamında herhangi bir bilgi ve belge sunmamıştır. Ayrıca soruşturma aşamasında müşteki sıfatıyla alınan beyanında bu hususu dile getirmediği gibi süreç boyunca dosyaya erişim noktasında herhangi bir talepte bulunmamıştır. Bu bakımdan soruşturmadan haberdar olan başvurucunun soruşturmaya bu yönde talepte bulunmak suretiyle gerekli ölçüde katılmasının önünde herhangi bir engel olmadığı anlaşılmış ve başvurucunun soruşturmaya gerekli olduğu ölçüde katılımının sağlanmadığının söylenebilmesini mümkün kılan herhangi bir neden bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
34. Soruşturmanın etkililiğine ilişkin asgari ölçütleri karşılayan incelemenin nitelik ve derecesinin olayın koşullarına bağlı olduğu unutulmamalıdır. Yukarıda aktarılan safahatı içeren soruşturma sürecinde ölüm olayını çevreleyen koşulların tespitine imkân sağlayan gerekli ve yeterli bilgilerin olabildiğince bir bütün olarak elde edildiği, soruşturmanın on beş ay gibi makul sayılabilecek bir sürede sonuçlandırıldığı ve başvurucuların soruşturma sürecine katılımının gerekli ölçüde sağlandığı dikkate alındığında soruşturmanın etkililiğine ilişkin olarak ortaya çıkan ve yetkililere yüklenebilecek bir eksiklik olduğu yorumunu getirmek, etkisiz ve pasif kalındığını söylemek mümkün görünmemektedir. Bu açıdan Başsavcılığın ölüm olayını aydınlatma isteğinden ve meydana gelen intihar olayında Ceza İnfaz Kurumu yetkililerinin ihmali bulunmadığı yönündeki kanaatinden şüphelenilmesini gerektirecek bir olgunun bulunmadığı anlaşılmaktadır.
35. Açıklanan gerekçelerle yaşam hakkının usul boyutunun ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Adil Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
36. Başvurucular, birleşen 2023/67829 numaralı bireysel başvuruda tam yargı davası yargılamasında tarafsız bilirkişi incelemesi yapılmamasından ve idarenin ihmal ve yükümlülüklerinin tam olarak yerine getirilip getirilmediği denetlenmeden davalının savunması esas alınarak karar verilmesinden yakınmıştır. Bakanlık görüşünde, yapılacak değerlendirmede Anayasa ve ilgili mevzuat hükümleri, Anayasa Mahkemesi içtihadı ve somut olayın kendine özgü koşullarının dikkate alınması gerektiği ifade edilmiştir. Başvurucular, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.
37. Başvuru, adil yargılanma hakkı kapsamında değerlendirilmiştir.
38. Anayasa'nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında, kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda incelenemeyeceği belirtilmiştir. Bu kapsamda ilke olarak mahkemeler önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun adil olup olmaması bireysel başvuru konusu olamaz. Ancak bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklere müdahale teşkil eden, bariz takdir hatası veya açık keyfîlik içeren tespit ve sonuçlar bu kapsamda değildir (Ahmet Sağlam [2. B.], B. No: 2013/3351, 18/9/2013, § 42).
39. İdare Mahkemesinin gerekçesi ve başvurucuların iddiaları incelendiğinde iddiaların özünün yargı mercileri tarafından hukuk kurallarının ve delillerin değerlendirilmesinde ve yorumlanmasında isabet olmadığına, esas itibarıyla yargılamanın sonucuna ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.
40. Başvuru konusu dava incelendiğinde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun adil olup olmaması hususunda bariz takdir hatası veya açık keyfîlik içeren bir durum da tespit edilmemiştir.
41. Açıklanan gerekçelerle kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu anlaşılan başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
III. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvuruların BİRLEŞTİRİLMESİNE,
B. 1. Yaşam hakkının maddi ve usul boyutlarının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
C. Yargılama giderlerinin başvurucular üzerinde BIRAKILMASINA 30/4/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.