logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Şerif Özbay [2. B.], B. No: 2021/21577, 12/3/2025, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

ŞERİF ÖZBAY BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2021/21577)

 

Karar Tarihi: 12/3/2025

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Basri BAĞCI

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Kenan YAŞAR

 

 

Ömer ÇINAR

Raportör

:

Rıdvan DEMİR

Başvurucu

:

Şerif ÖZBAY

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru; mahpusa karşı hukuka aykırı güç kullanılması ve bu olay hakkında ceza soruşturması yürütülmemesi nedeniyle insan haysiyeti ile bağdaşmayan muamele yasağının ihlal edildiği iddiası ve bu konu sebebiyle yürütülen disiplin soruşturması kapsamında mahpusa disiplin cezası verilmesine dair şikâyete ilişkindir.

2. Başvurucu, silahlı terör örgütüne üye olma suçunu işlediği iddiasıyla hakkında yürütülen bir ceza soruşturması kapsamında sulh ceza hâkimliğince verilen tutuklama kararı nedeniyle ceza infaz kurumuna sevk edilmiştir.

3. Başvurucu 5/3/2020 tarihinde, annesiyle gerçekleştirdiği açık görüş sonrasında infaz koruma memuru M.Ç.nin kendisine ve annesine bağırdığını, kendisini ittiğini, bu şekilde kötü muameleye uğradığını belirterek Silivri Cumhuriyet Başsavcılığına (Başsavcılık) suç duyurusunda bulunmuştur. İddiasına göre başvurucu, yaptığı açık görüş sonrasında annesiyle vedalaşırlarken M.Ç. başvurucuyu ve annesini itekleyerek görüşün bittiğini söylemiş; başvurucu yaptığının yanlış olduğunu söyleyince de M.Ç. zor kullanma yetkisi bulunduğunu ifade etmiştir.

4. Olaya ilişkin olarak düzenlenen tutanaktan açık görüşün bitmesine rağmen başvurucunun görüşe devam ettiği, uyarıları dikkate almadığı, bu sebeple hakkında disiplin soruşturması başlatıldığı anlaşılmıştır.

5. Başvurucunun suç duyurusu üzerine Başsavcılık konuyla ilgili bir ceza soruşturması başlatmıştır. Başsavcılık, müşteki olarak başvurucu ile annesinin, şüpheli olarak M.Ç.nin, tanık olarak da Y.E.Y., M.A. ve G.E.nin ifadelerini almıştır. M.Ç. ifadesinde görüş alanının büyüklüğünden dolayı seslerini duyurmak için bağırmak zorunda olduklarını, kimseyi itmediğini, kimseye hakaret etmediğini belirtmiştir. Başvurucunun annesi ise ifadesinde şüphelinin kendilerini ittiğini, tahrik eder şekilde görüşün bittiğini belirttiğini söylemiştir. Tanıklar, şüphelinin açık görüşün bittiğini belirtirken bağırdığını, başvurucunun M.Ç.ye kendisini itmeye hakkının olmadığını belirtmesi üzerine M.Ç.nin dilerse itebileceğini, zor kullanma yetkisine sahip olduğunu ifade ettiğini beyan etmiştir.

6. Ayrıca başvurucu hakkında olaya ilişkin olarak ceza infaz kurumu tarafından başlatılan disiplin soruşturması neticesinde başvurucunun uyarılara rağmen görüşü zamanında sonlandırmaması sebebiyle bir ay süreyle ziyaretçi kabulünden yoksun bırakılmasına karar verilmiş, başvurucunun itirazının infaz hâkimliğince reddedilmesi üzerine karar kesinleşmiştir. M.Ç., hakkında yürütülen disiplin soruşturması kapsamında verdiği ifadede başvurucuyu itmediğini, omzuna dokunarak görüşün bittiğini söylediğini, başvurucunun eylemi itme olarak nitelendirmesi üzerine herkesin omzuna dokunmasına rağmen onun bunu neden itme olarak nitelendirdiğini anlamadığını ifade etmiştir. Başvurucu hakkında idari soruşturma kapsamında ifadesine başvurulan ve ceza soruşturmasında da tanık olan G.E., M.A. ve Y.E.Y.nin ifadesi alınmıştır. G.E., M.Ç.nin başvurucu ve ailesinin yanından geçerken her iki eliyle başvurucuya ve annesine dokunduğunu gördüğünü, M.A. olayı görmediğini, Y.E.Y. ise soruşturma kapsamındaki ifadesine benzer şekilde beyanda bulunmuştur.

7. Başsavcılık, başvurucuya ve annesine yönelik olarak yaralama fiili işlendiğine dair soyut iddia dışında delil bulunmadığı gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına karar vermiştir. Başvurucunun anılan karara yönelik itirazı sulh ceza hâkimliğince reddedilmiştir. Karar başvurucuya 17/4/2021 tarihinde tebliğ edilmiştir.

8. Başvurucu 3/5/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

9. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

10. Ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.

11. Başvurucu; açık görüş esnasında infaz koruma memurunun kendisine ve annesine bağırdığını, kendilerini ittiğini, Başsavcılığın tanık beyanlarını dikkate almadığını, olaya ilişkin olarak disiplin cezası verildiğini ileri sürmüştür. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde; başvurucunun kötü muameleye uğradığını gösteren nesnel bir delil bulunmadığı, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararda başvurucu hakkında usul yükümlülüğüne ait gereklerin özenle yerine getirildiği belirtilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı ihlal iddialarını yinelemiştir.

12. Başvuruda öncelikle başvurucunun infaz koruma memurunun davranışına ve bu konuda yürütülen ceza soruşturmasının etkisizliğine ilişkin şikâyeti Anayasa'nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında güvence altına alınan kötü muamele yasağı kapsamında incelenecek, sonrasında disiplin cezasıyla ilgili şikâyeti değerlendirilecektir.

13. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

14. İnsan onurunun korunması amacıyla Anayasa'nın 17. maddesinin ilk fıkrasında maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkı güvence altına alınmış; aynı maddenin üçüncü fıkrasıyla da kişilere işkence ve eziyet yapılması, kişilerin insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tabi tutulması yasaklanmıştır. Bu yasak için herhangi bir istisnanın kabul edilmemesi ve Anayasa'nın 15. maddesinde savaş, seferberlik veya olağanüstü hâllerde de maddi ve manevi varlığının bütünlüğüne dokunulamayacağının ifade edilmesi, yasağın mutlak niteliğini ortaya koymaktadır. Bununla birlikte yasak, tüm kötü muamele durumlarını kapsamaz. Bir muamelenin Anayasa'nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasının kapsamına girebilmesi, asgari bir ağırlık derecesine (ciddiyet seviyesine) ulaşmasına bağlıdır. Asgari ağırlık derecesine ulaşılıp ulaşılmadığı, görecelidir ve somut olayın koşullarının değerlendirilmesiyle belirlenir. Yapılacak değerlendirmede muamelenin süresi, fiziksel ve ruhsal etkileri ile mağdurun cinsiyeti, yaşı ve sağlık durumu gibi etkenler önem taşır. Bu etkenlere ardındaki kasıt veya saik ile birlikte muamelenin amacı da eklenebilir. Ayrıca gerilimin ve duyguların yükseldiği atmosfer gibi muamelenin yapıldığı bağlam da dikkate alınması gereken diğer bir etkendir (Cezmi Demir ve diğerleri [1. B.], B. No: 2013/293, 17/7/2014, §§ 80, 83; Ali Rıza Özer ve diğerleri [GK], B. No: 2013/3924, 6/1/2015, §§ 72, 74, 75; K.K. [GK], B. No: 2020/34532, 29/5/2024, § 26).

15. Güç kullanmaya yetkili kamu görevlilerinin, tutumu nedeniyle kendisine karşı güç kullanılması kesin olarak gerekli olmayan bir kişiye karşı fiziksel güce başvurmaları, kişi üzerindeki etkisi ne olursa olsun ilke olarak Anayasa'nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasını ihlal eder. Kesin gerekli olduğu hâllerde de güç, aşırıya kaçmadan kullanılmalı ve kişinin tutumuyla orantılı olmalıdır (Ali Rıza Özer ve diğerleri, § 81; K.K., § 27).

16. Anayasa'nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasıyla yasaklanan muamelelerin varlığına ilişkin iddialar uygun delillerle desteklenmelidir. Bu delillerin değerlendirilmesinde ise sözü edilen delillerin iddiayı makul şüphenin ötesinde ispat edip etmediği gözetilmelidir. Bununla birlikte yeterince ciddi, açık ve tutarlı emareler ya da aksi ispat edilemeyen birtakım karineler de iddianın ispatı için yeterli kanıt teşkil edebilir (K.K., § 28; bazı değişikliklerle birlikte bkz. Cezmi Demir ve diğerleri, § 95; Ali Rıza Özer ve diğerleri, § 83).

17. Kişinin gözaltı veya tutukluluk gibi devletin kontrolü altında bulunduğu sırada yaralanması hâlinde yetkili makamlar, bu olaya ilişkin tatmin edici ve inandırıcı bir açıklama getirmekle yükümlüdür (S.D. [1. B.], B. No: 2013/3017, 16/12/2015, §§ 89, 90; Cengiz Kahraman ve Kenan Özyürek [1. B.], B. No: 2013/8137, 20/4/2016, § 95) zira bu tür olayların gerçekleşme koşullarına ilişkin bilgiler çoğunlukla yetkili makamların erişimindedir (Ferit Kurt ve diğerleri [2. B.], B. No: 2018/9957, 8/6/2021, § 74).

18. Somut olayda başvurucu, hakkında şikâyette bulunduğu infaz koruma memurunun kendisini ittiğini ileri sürmüştür. Başvurucunun annesi bu iddiayı doğrulamış, tanıklar Y.E.Y., M.A. ve G.E. de M.Ç.nin açık görüşün bittiğini belirtirken bağırdığını, başvurucunun M.Ç.ye kendisini itmeye hakkı olmadığını belirtmesi üzerine M.Ç.nin dilerse itebileceğini, zor kullanma yetkisine sahip olduğunu söylediğini beyan etmiştir. Buna göre M.Ç. itmek suretiyle başvurucuya karşı fiziki güç kullanmıştır. M.Ç. ceza soruşturması kapsamında alınan ifadesinde itmesini kabul etmemiş, başvurucu hakkında yürütülen disiplin soruşturması kapsamında verdiği ifadesinde ise başvurucunun omzuna dokunarak görüşün bittiğini söylediğini beyan etmiştir. Bununla birlikte M.Ç. başvurucunun kendisine karşı güç kullanılmasını gerektirecek bir tutumundan söz etmemiştir. Başsavcılık da güç kullanımının gerekliliği ve orantılılığı hakkında bir değerlendirme yapmamış ve başvurucunun iddiasını soyut olarak nitelendirmiştir. Dolayısıyla başvurucu hakkında yürütülen soruşturma başvurucuya karşı kullanılan gücün gerekliliğini ve orantılılığını ortaya koyamamıştır. Anayasa Mahkemesinin Anayasa'nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında yasaklanan muamelelerle ilgili değerlendirmelerine göre başvurucunun uğradığı muamele, insan haysiyeti ile bağdaşmayan bir muamele olarak kabul edilebilir (bahsi geçen muamelelerle ilgili ayrıntılı açıklamalar için birçok karar arasından bkz. Cezmi Demir ve diğerleri, §§ 84-91; S.D., §§ 84-88). Bu durumda insan haysiyeti ile bağdaşmayan muamele yasağının maddi boyutu ihlal edilmiştir.

19. Anayasa'nın 17. maddesi -“Devletin temel amaç ve görevleri” kenar başlıklı 5. maddedeki genel yükümlülükle birlikte yorumlandığında- bireyin bir devlet görevlisinin hukuka aykırı ve Anayasa'nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasını ihlal eden bir muamelesine uğradığına ilişkin savunulabilir iddiası hakkında etkili bir soruşturma yürütülmesini gerektirir. Kötü muamelenin kasten yapıldığının ileri sürüldüğü durumlarda iddia hakkında ivedilikle bir ceza soruşturması başlatılmalıdır. Şikâyet olmadığında bile kişiye kötü muamelede bulunulduğuna ilişkin yeterince açık belirtiler varsa konuyla ilgili bir ceza soruşturması açılmalıdır. Ceza soruşturmasının Anayasa'nın 17. maddesinin gerektirdiği şekilde etkili olduğunun kabul edilebilmesi için soruşturmayı yürüten kişiler olaya karışan kişilerden bağımsız olmalı, soruşturmada olayı aydınlatabilecek ve sorumluların belirlenmesini sağlayabilecek tüm deliller toplanmalıdır. Dahası soruşturma süreci gerektiği ölçüde kamu denetimine açık olmalı, mağdur soruşturmaya etkili şekilde katılabilmeli vesoruşturmada makul bir özen ve süratle hareket edilmelidir. Yetkililer, soruşturmayı sonlandırmak için aceleci davranmamalı ve temelden yoksun sonuçlara dayanmamalıdır (Tahir Canan [1. B.], B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 25; Cezmi Demir ve diğerleri, §§ 111, 112, 114-117; Ali Rıza Özer ve diğerleri, §§ 101-103). Ayrıca soruşturma sonunda verilen karar, kullanılan gücün gerekliliği ve orantılılığıyla ilgili bir değerlendirme içermelidir (bazı değişikliklerle birlikte bkz. Cebrail Bektaş ve Yüksel Şahin [2. B.], B. No: 2015/4787, 25/9/2019, § 64).

20. Somut olayda başvurucunun annesi ile diğer tanıkların ifadelerine rağmen Başsavcılığın başvurucunun iddialarının soyut olduğundan bahisle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verdiği görülmüştür. Başsavcılığın konuya ilişkin tanıklığına başvurduğu kişilerin anlatımlarına neden itibar etmediğine yönelik bir açıklaması da yoktur. Bu bakımdan Başsavcılık, soruşturmayı sonlandırmak için aceleci davranmış ve temelden yoksun sonuca varmıştır. Bu durumda insan haysiyeti ile bağdaşmayan muamele yasağının usul boyutu ihlal edilmiştir.

21. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 17. maddesinde güvence altına alınan insan haysiyeti ile bağdaşmayan muamele yasağının maddi ve usul boyutunun ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

22. Başvurucu, kendisine verilen disiplin cezasından yakınsa da işbu başvuruyu disiplin soruşturmasına dayalı olarak yürütülen hukuki süreç üzerine değil şikâyeti hakkında yürütülen ceza soruşturması üzerine yapmıştır. Ayrıca başvurudaki temel mesele başvurucuya karşı kullanılan gücün gerekliliği ve orantılılığı ile bu konuda yürütülen ceza soruşturmasının etkililiğidir ve zaten incelenmiştir. Bu nedenle başvurucunun disiplin cezasıyla ilgili şikâyeti hakkında ayrı bir değerlendirme yapılmasına gerek görülmemiştir.

III. GİDERİM

23. Başvurucu; ihlalin tespiti, yeniden soruşturma yapılması ve 30.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

24. Başvuruda tespit edilen anayasal hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden soruşturma yapılmasında hukuki yarar ve zorunluluk bulunmaktadır. Anayasa'nın 148. ve 153. maddeleri ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. ve 66. maddeleri uyarınca ihlal kararının gönderildiği soruşturma merciince yapılması gereken iş, yeniden soruşturma işlemlerini başlatıp Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında belirtilen ilkelere ve gerekçelere uygun biçimde yürütülecek soruşturma sonunda hak ihlalinin nedenlerini gidererek yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2) [1. B.], B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

25. İnsan haysiyeti ile bağdaşmayan muamele yasağının maddi ve usul boyutunun ihlali nedeniyle başvurucuya talebiyle bağlı kalınarak net 30.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,

B. Kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

C. Anayasa'nın 17. maddesinde güvence altına alınan insan haysiyeti ile bağdaşmayan muamele yasağının maddi ve usul boyutunun İHLAL EDİLDİĞİNE,

D. Kararın bir örneğinin insan haysiyeti ile bağdaşmayan muamele yasağının maddi ve usul boyutunun ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden soruşturma yapılmak üzere Silivri Cumhuriyet Başsavcılığına (Sor. No: 2020/5720) GÖNDERİLMESİNE,

E. Başvurucuya net 30.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE,

F. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 12/3/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Şerif Özbay [2. B.], B. No: 2021/21577, 12/3/2025, § …)
   
Başvuru Adı ŞERİF ÖZBAY
Başvuru No 2021/21577
Başvuru Tarihi 3/5/2021
Karar Tarihi 12/3/2025

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, mahpusa karşı hukuka aykırı güç kullanılması ve bu olay hakkında ceza soruşturması yürütülmemesi nedeniyle insan haysiyeti ile bağdaşmayan muamele yasağının ihlal edildiği iddiası ve bu konu sebebiyle yürütülen disiplin soruşturması kapsamında mahpusa disiplin cezası verilmesine dair şikâyete ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Kötü muamele yasağı İnfaz kurumunda güç kullanımı İhlal Yeniden soruşturma
İhlal Manevi tazminat
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi