Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Feyzi Yamankılıç [1. B.], B. No: 2021/22120, 18/12/2024, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

FEYZİ YAMANKILIÇ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2021/22120)

 

Karar Tarihi: 18/12/2024

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Recai AKYEL

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

Yılmaz AKÇİL

Raportör

:

Şehadet ÖZTÜRK

Başvurucu

:

Feyzi YAMANKILIÇ

Vekili

:

Av. İmran GÖKDERE

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru; hastaneye sevk edilen hastanın olduğu ambulansın kolluk görevlilerince uzunca bir süre durdurulup ambulanstaki hasta ve yakınına kötü muamelede bulunulması nedeniyle kötü muamele yasağının, geciken tedavi neticesinde hastanın vefat etmesi ve bu olaya ilişkin etkili ceza soruşturması yürütülmemesi nedeniyle de yaşam hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

2. Başvurucunun oğlu T.Y. 19/12/2016 tarihinde Lice ilçesinde S.B. tarafından ateşli silahla vurularak ağır şekilde yaralanmıştır. T.Y. Lice Devlet Hastanesindeki ilk müdahaleden sonra aynı gün Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesine sevk edilmiştir. Kolluk görevlileri kara yolu güzergâhında başvurucu, T.Y. ve sağlık memurlarını taşıyan ambulansı yol kontrolü nedeniyle durdurmuştur. Başvurucunun kimliği yanında olmadığından yaralı T.Y.nin terörist olmasından şüphelenen kolluk görevlileri ambulansı kontrol etmiş, başvurucu ve T.Y.nin üzerini aramıştır. Ambulans burada yaklaşık otuz dakika bekledikten sonra yoluna devam etmiştir. T.Y., hastanede ameliyata alınmış ancak yapılan tüm müdahalelere rağmen aynı gün vefat etmiştir.

3. Başvurucunun 29/12/2016 tarihli dilekçesiyle kolluk görevlileri hakkında görevi kötüye kullanma suçundan şikâyetçi olması nedeniyle Lice Cumhuriyet Başsavcılığınca (Başsavcılık) ceza soruşturması başlatılmıştır. Anılan dilekçesinde başvurucu; Lice'den Diyarbakır'a gittikleri sırada kolluk görevlilerince ambulansın durdurulup herkesin ambulanstan indirildiğini, kimliği yanında olmadığından terörist oldukları şüphesiyle geçmelerine izin verilmediğini, doktorun raporları gösterip açıklama yapmasına rağmen kolluk görevlilerinin kendilerine inanmadıklarını, sinkaflı küfrettiklerini, yere yatırıp üzerini aradıklarını, yaralı vaziyetteki oğlunu kontrol ettikten sonra üstünü kapatmadıklarını, kanaması olan oğlunun soğuk havada çıplak şekilde beklettiklerini, yarım saatten fazla beklemeleri nedeniyle oğlunun kan kaybı nedeniyle vefat ettiğini belirterek ilgili kolluk görevlilerinden şikâyetçi olmuştur.

4. Başsavcılık, yürüttüğü soruşturma kapsamında öncelikle başvurucunun müşteki sıfatıyla ifadesini almış; daha sonra ambulansta bulunan paramedik personel A.A. acil tıp teknisyeni B.B., şoför M.S.H. ve başvurucunun damadı M.Ş.nin tanıklıklarına başvurmuştur. Başsavcılık 25/1/2017 ve 27/1/2017 tarihinde Diyarbakır İl Sağlık Müdürlüğüne yazdığı müzekkerelerle ambulansa ait kamera görüntüsü ve çip kaydı ile telsiz kayıtlarını istemiştir. Ayrıca 25/1/2017 tarihinde Lice Komando Alay Komutanlığına ve 13/2/2017 tarihinde Diyarbakır Özel Harekât Polis Şube Müdürlüğüne yazdığı müzekkerelerle olay günü görev alan kolluk görevlilerinin açık kimlik ve adres bilgilerinin gönderilmesini talep etmiştir. Yazılan bu müzekkerelere cevap verilmemiştir.

5. Başvurucunun soruşturma dosyasının bir örneğinin kendisine verilmesini talep ettiği 27/11/2020 tarihli dilekçesine kadar soruşturma dosyasında herhangi bir işlem yapılmamıştır. Bu talebin ardından Başsavcılık 1/2/2021 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına dair karar vermiş; karar gerekçesinde olay tarihinde terör olaylarının yoğun yaşandığı Lice ilçesinde sıkça güvenlik güçleriyle teröristler arasında çatışmalar yaşandığını, bu çatışmalarda yaralı teröristlerin çatışma bölgesinden çeşitli şekillerde tahliyelerine yönelik olayların gerçekleştiğini, bu sebeple özel harekât mensuplarının bu durumla ilgili olarak hassasiyetle hareket ettiklerini, müştekinin yanında kimliği olmaması nedeniyle güvenlik kuvvetlerinin müştekinin kimlik bilgilerinin tespitine yönelik çalışma yapmak için ambulansı bekletmiş olabileceğini, özel harekât polislerinin müştekiye kötü muamelede bulundukları ve hakaret ettikleri iddiaları yönünden müştekinin soyut iddiası dışında başka bir delil olmadığını, müştekinin oğlunun ölümü ile şikâyet konusu olay arasında illiyet bağı bulunmadığını belirtmiştir.

6. Başsavcılığın kararına karşı yapılan itiraz, Diyarbakır 3. Sulh Ceza Hakimliğince 26/3/2021 tarihinde reddedilmiştir.

7. Başvurucu, nihai hükmü 31/3/2021 tarihinde öğrenmesinin ardından 29/4/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

8. Komisyon, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.

II. DEĞERLENDİRME

9. Başvurucu; ateşli silah saldırısı sonucu yaralanan oğlu T.Y.yi Diyarbakır'a götürdükleri sırada bulundukları ambulansın kolluk görevlilerince yaklaşık otuz dakika kadar durdurulduğunu, T.Y.nin üstü arandıktan sonra çıplak hâlde soğuğa maruz bırakıldığını, kendisine küfredilip hakaret edildiğini, arama yapılmak üzere yere yatırılarak kötü muamelede bulunulduğunu, uzun süre bekletilmeleri nedeniyle oğlunun ameliyata geç alındığını, kolluk görevlilerinin kendisine kötü muamelede bulunmasına rağmen Başsavcılıkça bu hususun araştırılmaksızın yetersiz gerekçeyle takipsizlik kararı verildiğini, Kürtçe konuşması nedeniyle kendisine ayrımcılık içeren söylemlerde bulunup kötü davranan kolluk görevlileri hakkında etkili bir soruşturma yapılmaması nedeniyle işkence ve kötü muamele yasağının etnik kökene dayalı ayrımcılık temelinde ihlal edildiğini iddia etmiştir. Ayrıca yürütülen ceza soruşturmasında oğlunun ölümüyle kolluk görevlilerinin ambulansı bekletmesi arasında illiyet bağı olup olmadığı yönünde herhangi bir araştırma yapılmadığını, Başsavcılığın cevap verilmeyen müzekkereler açısından tekit yazısı dahi yazmadığını, herhangi bir araştırma yapılmadan yaklaşık beş yıl sonra takipsizlik kararı verildiğini, makul hız ve özende yürütülmeyen ceza soruşturması nedeniyle yaşam hakkının usul boyutunun ihlal edildiğini iddia etmiştir. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde; somut olay sürecini ve insan hakları yargısı içtihadı ile mevzuatı detaylı olarak aktararak yapılacak değerlendirmede Anayasa ve ilgili mevzuat hükümlerinin, Anayasa Mahkemesi içtihadının ve somut olayın kendine özgü koşullarının dikkate alınması gerektiği belirtilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.

10. Başvuru, yaşam hakkı, kötü muamele yasağı ve eşitlik ilkesi kapsamında incelenmiştir.

11. Yaşam hakkı ile ilgili bir soruşturmanın etkili olup olmadığı yönünden inceleme yapılabilmesi için soruşturmanın makul bir süreyi aşmaması şartıyla ilgili kamu makamları tarafından nasıl sonlandırılacağının beklenmesi bireysel başvuru ile getirilen koruma mekanizmasının ikincil niteliğine uygun olacaktır (Hüseyin Caruş, B. No: 2013/7812, 6/10/2015, § 46; Rahil Dink ve diğerleri, B. No: 2012/848, 17/7/2014, § 76). Bununla birlikte şüpheli bir ölüm olayı hakkında soruşturma başlatılmamışsa, soruşturma başlatılmakla birlikte soruşturmada ilerleme yoksa ya da soruşturma etkisiz bir hâl almışsa ölenin yakınları, gerekli özeni göstererek soruşturma başlatılmadığının veya etkili bir soruşturma yürütülmediğinin farkına vardıkları veya varmaları gerektiği andan itibaren otuz gün içinde bireysel başvuruda bulunmalıdır. Zira soruşturmanın etkililiğini sağlayacak bir başvuru yolu yoktur. Doğal olarak başvurucuların etkili bir soruşturma yürütülmediğinin ne zaman farkına varmaları gerektiği her davanın şartlarına bağlı olarak değerlendirilecektir. Ayrıca soruşturmada ilerleme sağlanacağına dair umut verici gelişmeler ve gerçekçi varsayımlar olduğu, soruşturmanın ilerlemesini sağlayıcı tedbirler alındığı sürece başvuruculardan başvuru yollarını tüketmeden bireysel başvuruda bulunmaları beklenmemelidir (Adle Azizoğlu ve Sadat Azizoğlu, B. No: 2014/15732, 24/1/2018, §§ 87, 88). Bu değerlendirmeler şüphesiz kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddialar hakkında yürütülen ceza soruşturmaları için de geçerlidir (Umut Can Bozgun, B. No: 2018/755, 29/6/2022, §§ 40-45).

12. Somut olayda müştekinin şikâyeti üzerine başlatılan soruşturmada müşteki ve tanık beyanları alındıktan sonra delillerin tespiti adına ilgili mercilere müzekkereler yazılmıştır. 2017 yılı Ocak ve Şubat aylarında yazılan bu müzekkerelerin soruşturmada yapılan son işlemler olduğu -ki bu müzekkerelere cevap verilmemiştir- görülmüştür. Başsavcılıkça bu tarihten sonra olayın aydınlatılmasına ve faillerin tespitine yönelik somut bir girişimde bulunulmadan (tekit yazısı yazmak, tanık dinlemek, şüpheli ifadesi almak, olay yeri incelemesi yapmak vb.) yaklaşık 4 yıl hareketsiz kalındıktan sonra 1/2/2021 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiştir.

13. Başvuruya konu olaya bu yönüyle bakıldığında çok uzun süredir bir gelişme yaşanmayan soruşturmanın sorumluların tespit edilebilmesi bakımından bireysel başvurudan çok önce etkisiz hâle geldiği, başvurucu ile yetkili makamlar arasında soruşturmanın etkililiği adına temas kurulmadığı -başvurucunun 27/11/2020 tarihli dilekçesi ile soruşturma dosyasının bir örneğini istemesi hariç-, böylelikle bireysel başvuru yapılmadan uzun zaman önce soruşturmada etkililik adına ilerleme sağlanacağına dair hiçbir emare, umut verici gelişme veya olasılık olmadığı anlaşılmıştır. Başvurucu da soruşturmanın 2017 yılında yazılan müzekkerelerden sonraki aşamada sürüncemede bırakıldığını ifade etmiş ancak bu zaman zarfında aksi yönde haklı bir beklentiye girerek bireysel başvuruda bulunmak için neden uzunca bir süre beklediğine ilişkin herhangi bir açıklamada bulunmamıştır.

14. Başvurucunun bireysel başvuruda bulunmasından çok önce soruşturmanın etkisizliğini fark ettiği ancak bireysel başvuruda bulunmak yerine soruşturmada bir gelişme kaydedilmesini veya bir karar verilmesini beklediği, soruşturmanın ise herhangi bir ilerleme olmaksızın karar verilmesine yer olmadığı kararı verilerek sonlandırıldığı görülmüştür. Bu itibarla başvurucunun ilerleme kaydetmeyen ceza soruşturması hakkında bireysel başvuruda bulunmak için soruşturmanın sonuçlanmasını beklemesi gerekmediği dikkate alındığında 29/4/2021 tarihinde yapılan başvurunun süresi içinde yapıldığının kabul edilemeyeceği sonucuna ulaşılmıştır.

15. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin süre aşımı nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

III. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Başvurunun süre aşımı nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA, 18/12/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(Feyzi Yamankılıç [1. B.], B. No: 2021/22120, 18/12/2024, § …)
   
Başvuru Adı FEYZİ YAMANKILIÇ
Başvuru No 2021/22120
Başvuru Tarihi 29/4/2021
Karar Tarihi 18/12/2024

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, hastaneye sevk edilen hastanın olduğu ambulansın kolluk görevlilerince uzunca bir süre durdurulup ambulanstaki hasta ve yakınına kötü muamelede bulunulması nedeniyle kötü muamele yasağının, geciken tedavi neticesinde hastanın vefat etmesi ve bu olaya ilişkin etkili ceza soruşturması yürütülmemesi nedeniyle de yaşam hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Kötü muamele yasağı Diğer kötü muamele iddiaları Süre Aşımı
Yaşam hakkı Koruma yükümlülüğünün ihlal edildiğine ilişkin diğer iddialar Süre Aşımı
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi