TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
TANER GÜNDOĞDU BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2021/28535)
Karar Tarihi: 17/9/2024
Başkan
:
Hasan Tahsin GÖKCAN
Üyeler
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
Selahaddin MENTEŞ
Muhterem İNCE
Yılmaz AKÇİL
Raportör
Hüseyin Özgür SEVİMLİ
Başvurucu
Taner GÜNDOĞDU
Vekili
Av. Umut KÖROĞLU
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, ceza davasında sanığın hazır bulunma talebinin reddedilerek ses ve görüntü aktarımı suretiyle duruşmaya uzaktan katılımının sağlanması nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. İzmir ve Ödemiş Cumhuriyet Başsavcılıkları tarafından yürütülen soruşturmalar sonucunda düzenlenen iddianamelerle aralarında başvurucunun da bulunduğu kişiler hakkında başta suç işlemek amacıyla örgüt kurma, bu örgüte üye olma, kasten öldürme olmak üzere birçok suçtan kamu davaları açılmış ve birleştirilen bu davalara ilişkin İzmir 8. Ağır Ceza Mahkemesinde başlayıp Ödemiş Ağır Ceza Mahkemesinde (Mahkeme) devam eden yargılama 54 celsede tamamlanmıştır.
3. Soruşturma evresinde kaçak olması nedeniyle üzerine atılı suçlardan hakkında yakalama kararı verilen başvurucu 26/3/2011 tarihinde yakalandıktan sonra 27/3/2011 tarihinde tutuklanarak İzmir 2 No.lu F Tipi Yüksek Güvenlik Ceza İnfaz Kurumuna (İnfaz Kurumu) alınmıştır. Başvurucu, kaçak olması nedeniyle yargılamanın ilk 8 celsesinde hazır bulunmamıştır. Tutuklanması üzerine 9. celseden itibaren başvurucu; vekâletnameye istinaden yetkilendirdiği müdafiileri ile kalan celselerin bir kısmında hazır bulunmuş; 1/7/2015 tarihinde yapılan 39. celseden sonuncusuna kadar ise celselere Ses ve Görüntü Bilişim Sistemiyle (SEGBİS) katılmıştır.
4. Yargılamanın 45. celsesinde Ödemiş Cumhuriyet Başsavcılığı esas hakkındaki mütalaasını sunmuş; Mahkeme celse sonunda verdiği ara kararla duruşmalara bizzat katılma talebinde bulunan bazı sanıkların bu talebini Anayasa ile diğer mevzuat hükümlerine atıfta bulunarak reddetmiştir.
5. Başvurucu 48. celseden sonra Mahkemeye sunduğu 14/3/2016 tarihli dilekçesinde, anılan celsede SEGBİS aracılığıyla alınan beyanlarının duruşma tutanağına eksik aktarıldığını, bu nedenle duruşmalara SEGBİS aracılığıyla katılmak yerine hazır bulunarak katılmak istediğini beyan etmiştir. Başvurucu bu talebini 51. celsede ve 52. celse öncesinde sunduğu 18/4/2016 tarihli dilekçesinde de dile getirmiş; Mahkeme celse sonunda verdiği ara kararlarla bu talepleri yargılamanın 45. celsesinde ileri sürülen benzer taleplere ilişkin verdiği ara karara atfen reddetmiştir.
6. Yargılamanın 53. celsesine dair duruşma tutanağına göre, Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sisteminden (UYAP) kaynaklanan bağlantı sorunu nedeniyle başvurucunun anılan celseye katılımı SEGBİS aracılığıyla da sağlanamamıştır.
7. Mahkeme 1/6/2016 tarihli son celseden önce başvurucunun tutuklu bulunduğu İnfaz Kurumuna gönderdiği müzekkere ile başvurucunun bu oturumda da SEGBİS aracılığıyla hazır bulundurulmasını istemiştir. Başvurucu müdafii aynı tarihte Mahkemeye sunduğu dilekçe ile, kararlaştırılan celse tarihinde İzmir'de katılması gereken başka bir duruşma daha olduğuna, bu nedenle anılan celseye de katılamayacağına dair mazeretini bildirmiştir. Ayrıca başvurucu da aynı tarihte Mahkemeye sunduğu dilekçesinde SEGBİS aracılığıyla katıldığı duruşmalardan bir şey anlamadığını, bu nedenle savunmasını müdafii ile duruşmada bizzat hazır bulunarak yapmak istediğini beyan etmiştir.
8. Son celsenin yapıldığı tarihte İnfaz Kurumu tarafından düzenlenen tutanakta; başvurucunun infaz koruma görevlilerine duruşmada hazır bulunma talebine ilişkin dilekçesini Mahkemeye gönderdiğini ve duruşmaya SEGBİS aracılığıyla katılmayacağını beyan ettiği belirtilmiştir. Mahkeme, anılan celsede hazır bulunmayan başvurucu ve müdafiinin yokluklarında yargılamaya devam edilmesine dair ara karar vermiştir. Kararın gerekçesinde; aralarında başvurucunun da olduğu tutuklu sanıkların SEGBİS ile hazır edilmelerine dair ilgili ceza infaz kurumlarına müzekkere yazılmasına rağmen bu kişilerin duruşmaya çıkmak istemediklerini beyan ettikleri, başvurucu müdafine Mahkeme kalemi aracılığıyla duruşmadan bir gün önce duruşma tarihi hakkında bilgi verildiği hâlde müdafinin duruşmaya gelmediği gibi bu konuda mazeret de sunmadığı, ayrıca başvurucu müdafine 21/3/2016 tarihli celsede esas hakkındaki mütalaaya karşı savunmasını hazırlamak için süre verilmesine karşın beyanda da bulunmadığı, başvurucunun benzer davranışları önceki celselerde de sergilediği, bu nedenlerle başvurucu ve müdafinin söz konusu eylemleri savunma için yeterli zaman ve kolaylıklardan yararlanma hakkını kötüye kullanarak yargılamayı uzatma amacıyla gerçekleştirdikleri değerlendirmelerine yer verilmiştir.
9. Yargılama sonucunda Mahkemenin başvurucu hakkında kurduğu mahkûmiyet hükümleri şöyledir:
i. Suç işlemek amacıyla örgüt kurma ve yönetme suçundan 5 yıl 4 ay hapis, A.Y.ye yönelik kasten yaralama suçundan 3 yıl hapis, iş ve çalışma hürriyetinin ihlali suçundan 2 yıl hapis, nüfuz ticareti suçuna azmettirmeden 2 yıl hapis ve 3000 TL adli para, iftira suçundan 1 yıl 6 ay hapis, resmî belgede sahtecilik suçundan 6 yıl hapis ve 3 farklı tarihte işlendiği kabul edilen 6136 sayılı Kanun'a aykırılık suçundan dolayı sırasıyla 1 yıl hapis 450 TL adli para, 1 yıl hapis ve 600 TL adli para ile 2 yıl hapis ve 1200 TL adli para cezası.
ii. İki ayrı nitelikli kasten öldürme suçundan iki kez ağırlaştırılmış müebbet hapis, üç ayrı nitelikli kasten öldürme suçuna teşebbüsten sırasıyla 14 yıl ve iki kez ayrı ayrı 13 yıl hapis, dört ayrı kasten öldürme suçundan sırasıyla 25 yıl, 22 yıl ve iki kez müebbet hapis, kasten öldürme suçuna teşebbüsten 5 yıl hapis ve nitelikli yağma suçundan 12 yıl ve bu suça teşebbüsten de 6 yıl hapis cezası.
iii. Ş.K.ya yönelik kasten yaralama suçundan 2400 TL adli para cezası.
10. Başvurucu müdafii, anılan hükümlere karşı -diğerlerinin yanı sıra- duruşmada hazır edilme taleplerine rağmen bazı celselerde başvurucunun SEGBİS aracılığıyla duruşmaya katılımının sağlandığına, son celsede hem başvurucunun, hem de mazeret dilekçesi sundukları hâlde müdafiinin yokluğunda yargılamaya devam edilerek karar verildiğine dair itirazlarını dile getirerek temyiz kanun yoluna başvurmuştur.
11. Yargıtay 1. Ceza Dairesince (Daire) temyiz incelemesi 18/2/2021 tarihinde duruşmalı olarak yapılmış ve başvurucu müdafii duruşmada hazır bulunarak temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü itirazlarını yinelemiştir.
12. Dairenin temyiz incelemesi sonucu 12/3/2021 tarihinde başvurucu yönünden verdiği kararlar şöyledir:
i. Suç işlemek amacıyla örgüt kurma ve yönetme, A.Y.ye yönelik kasten yaralama, iş ve çalışma hürriyetinin ihlali, iftira, resmî belgede sahtecilik, 2 yıl hapis ve 1200 TL adli para cezasına konu olan 6136 sayılı Kanun'a aykırılık suçu ile nüfuz ticareti suçuna azmettirmeden verilen mahkûmiyet kararları onanmıştır.
ii. Ş.K.ya yönelik kasten yaralama suçundan verilen adli para cezasına karşı temyiz kanun yolunun açık olmadığı gerekçesiyle bu karara yönelik temyiz talebi reddedilmiştir.
iii. 6136 sayılı Kanun'a aykırılık suçları yönünden;
- 1 yıl hapis ve 450 TL adli para cezasına dair karar, bu eyleme dair dava açılmadığı hâlde mahkûmiyet kararı verildiği gerekçesiyle bozulmuştur.
- 1 yıl hapis ve 600 TL adli para cezasına konu dava, bu suç için öngörülen zamanaşımının dolduğu gerekçesiyle düşürülmüştür.
13. Diğer yandan Daire; iki ayrı nitelikli kasten öldürme suçundan, üç ayrı nitelikli kasten öldürme suçuna teşebbüsten, dört ayrı kasten öldürme suçundan, kasten öldürme suçuna teşebbüsten ve nitelikli yağma suçu ile bu suça teşebbüsten verilen hükümlerin ise bozulmasına karar vermiştir. Kararın gerekçesinde; cezasının alt sınırı olarak beş yıldan fazla hapis cezası öngörülen suçlar yönünden yapılan yargılamalar sırasında 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 188. maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca sanık müdafinin hazır bulundurulmasının zorunlu olduğu ve sanıkların SEGBİS ile duruşmaya katılmak istememeleri hâlinde duruşmalarda bizzat hazır edilmeleri gerektiği belirtildikten sonra hükmün kurulduğu celsede başvurucu ile müdafii hazır bulunmaksızın yargılamaya devam edilerek karar verilmesinin kanuna aykırı olduğu belirtilmiştir.
14. Başvurucu, nihai kararı 7/5/2021 tarihinde öğrendikten sonra onanarak kesinleşen mahkûmiyet kararları yönünden 25/5/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
15. Komisyon, eşitlik ilkesinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilemez olduğuna, diğer ihlal iddialarına ilişkin şikâyetlerin kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.
II. DEĞERLENDİRME
A. Duruşmada Hazır Bulunma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
16. Başvurucu; duruşmalara bizzat getirilmek suretiyle katılmak istediğini belirtmiş olmasına rağmen talebinin Mahkemece dikkate alınmadığını ve son celsede yokluğunda yargılamaya devam edilip hüküm kurulduğunu, tüm mahkûmiyet kararlarına yönelik ortak temyiz nedeni olarak ileri sürdüğü ve Dairece diğer suçlar yönünden bozma nedeni olarak kabul edilen bu itirazının onanarak kesinleşen mahkûmiyet kararları açısından dikkate alınmadığını belirterek adil yargılanma hakkı kapsamındaki duruşmada hazır bulunma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
17. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde; ihlal iddiaları değerlendirilirken öncelikle kabul edilebilirlik kriterlerinin dikkate alınması, esas yönünden ise Anayasa ve mevzuat hükümleri ile somut olayın kendine özgü koşullarının göz önünde bulundurulması gerektiği ifade edilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.
18. Başvuru, adil yargılanma hakkı kapsamındaki duruşmada hazır bulunma hakkı kapsamında incelenmiştir.
19. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
20. Anayasa Mahkemesi, Şehrivan Çoban ([GK], B. No: 2017/22672, 6/2/2020) ve Emrah Yayla ([GK], B. No: 2017/38732, 6/2/2020) kararlarında duruşmada hazır bulunma hakkı ile ilgili ilkeleri belirlemiştir. Anayasa Mahkemesi, bu kararlarda öncelikle kişilerin istemine aykırı olarak SEGBİS yoluyla duruşmaya katılmasının duruşmada hazır bulunma hakkına yönelik bir müdahale teşkil ettiğini tespit etmiştir. Bu müdahalenin kanunilik, meşru amaç ve ölçülülük yönünden inceleneceğini ifade etmiştir. Anılan kararlarda 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 196. maddesinin kanunilik ölçütünü karşıladığı ve müdahalenin usul ekonomisinin gerçekleştirilmesine yönelik meşru bir amaca dayandığı sonucuna ulaşmıştır (Şehrivan Çoban, §§ 72-104; Emrah Yayla, §§ 58-86).
21. Öte yandan suç tipi için kanunda belirlenen cezanın ağırlığı arttıkça duruşmada hazır bulunarak savunma yapmanın da öneminin artacağı hususunda tartışma bulunmamaktadır. Buna göre başvurucunun bir çok suç yönünden ayrı ayrı süreli hapis veya adli para cezasıyla cezalandırıldığı dikkate alındığında bizzat duruşmada hazır bulunmak suretiyle savunma yapma yönündeki talebinin önem arz ettiği vurgulanmalıdır (benzer yöndeki karar için bkz. Mehmet Ergün [GK], B. No: 2019/34180, 25/7/2023, § 41).
22. Anılan kararlarda ölçülülük yönünden yapılan incelemede ise başvurucunun duruşmada hazır bulunma talebinin hangi zorlayıcı nedene dayanılarak kabul edilmediğinin ortaya konulmaması ve başvurucunun SEGBİS yoluyla katıldığı celselerde esaslı işlemlerin yapılması nedeniyle müdahalenin gerekli olmadığı değerlendirilmiştir. Somut olayda da başvurucu esaslı işlemlerin yapıldığı celselere SEGBİS vasıtasıyla katılmış olmakla birlikte özellikle 48. celseden sonra duruşmada bizzat hazır bulunma talebini Mahkemeye iletmiş ancak anılan celselere SEGBİS aracılığıyla katılmak zorunda bırakılmıştır. Ayrıca yine bu talebine rağmen SEGBİS'teki bağlantı sorunu nedeniyle 53. celseye katılamadığı gibi hükmün kurulduğu sonraki celsede de yokluğunda hüküm kurulmuştur. Başvurucunun duruşmada hazır bulunma talebinin hangi zorlayıcı nedene dayalı olarak kabul edilmediği Mahkemece açıklanmamış, gerekçeli kararda da başvurucunun neden duruşmalara SEGBİS aracılığıyla katıldığı hususunda herhangi bir değerlendirmede bulunulmamıştır. Başvurucunun bu yöndeki itirazlarını temyiz kanun yolunda da dile getirmesi ve Daire kararında aynı yargılamaya konu bazı suçlar yönünden bu itirazın bozma nedeni olarak değerlendirildiği dikkate alındığında, onama kararına konu hükümler yönünden Anayasa Mahkemesinin yukarıda anılan kararlarında yer alan ilkelerden ve ulaşılan sonuçtan ayrılmayı gerektirir bir durum bulunmamaktadır.
23. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki duruşmada hazır bulunma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
24. Başvurucunun duruşmada hazır bulunma hakkının ihlal edildiğine karar verildiğinden, yargılamanın son celsesinde mesleki mazereti kabul edilmeyen müdafiinin yokluğunda yargılamaya devam edilerek hüküm kurulması nedeniyle adil yargılanma hakkı kapsamındaki müdafiden yararlanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin ileri sürdüğü şikâyeti hakkında kabul edilebilirlik ve esas yönünden ayrıca bir inceleme yapılmasına yer olmadığına karar verilmesi gerekir.
B. Diğer İhlal İddiaları
25. Başvurucunun mahkûmiyete bağlı olarak tutulmanın hukuki olmaması nedeniyle kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddiasının Ç.Ö. ([GK], B. No: 2014/5927, 19/7/2018) kararı doğrultusunda açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
III. GİDERİM
26. Başvurucu; ihlalin tespiti ve yeniden yargılama yapılması talebinde bulunmuştur.
27. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).
28. Belirli bir davaya ilişkin olarak delilleri değerlendirme ve gösterilen delilin davayla ilgili olup olmadığına karar verme yetkisi kural olarak yargılamayı yürüten derece mahkemelerine aittir (Orhan Kılıç [GK], B. No: 2014/4704, 1/2/2018, § 44). Bu bağlamda somut olayda başvurucunun dava konusu suçları işleyip işlemediği yönünde karar vermek Anayasa Mahkemesinin görevi değildir. Anayasa Mahkemesince verilen ihlal kararı, sanığın beraat ettiği anlamına gelmediği gibi ihlal kararının gereklerinin yerine getirilmesi amacıyla yapılacak yeniden yargılama neticesinde sanık hakkında mutlaka beraat kararı verilmesi gerektiği anlamına da gelmemektedir. İhlalin sonuçlarını gidermek üzere gereken işlemler yerine getirildikten sonra yapılacak değerlendirmede mahkemenin delillerin takdir biçimine göre benzer veya farklı bir sonuca varması mümkündür.
IV. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Duruşmada hazır bulunma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
2. Müdafiden yararlanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA,
3. Diğer ihlal iddialarının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki duruşmada hazır bulunma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin duruşmada hazır bulunma hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Ödemiş Ağır Ceza Mahkemesine (E.2014/72, K.2016/159) GÖNDERİLMESİNE,
D. 487,60 TL harç ve 18.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 19.287,60 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,
E. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 17/9/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.