TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
EMRAH AKÇA BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2021/31504)
|
|
Karar Tarihi: 17/12/2024
|
R.G. Tarih ve Sayı: 27/8/2025 - 32999
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
Başkan
|
:
|
Basri BAĞCI
|
Üyeler
|
:
|
Engin YILDIRIM
|
|
|
Kenan YAŞAR
|
|
|
Ömer ÇINAR
|
|
|
Metin KIRATLI
|
Raportör
|
:
|
Şahap KAYMAK
|
Başvurucu
|
:
|
Emrah AKÇA
|
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, bilgisayar ve internet kullanma talebine ilişkin idare ve gözlem kurulu kararına karşı yapılan şikâyetin süre yönünden reddedilmesi nedeniyle mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. Başvurucu, anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme suçundan Kars Sulh Ceza Hâkimliğinin 20/7/2016 tarihli kararı ile tutuklanmıştır. Olay tarihinde hükümözlü olarak Kars T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (Kurum) tutulmaktadır.
3. Başvurucu, Kars İnfaz Hâkimliğine (İnfaz Hâkimliği) yazdığı 19/11/2019 tarihli dilekçeyle İstanbul Üniversitesi Açık ve Uzaktan Eğitim Fakültesi (AUZEF) öğrencisi olduğunu belirterek eğitimine devam edebilmesi için internet imkânından faydalandırılması talebinde bulunmuştur.
4. İnfaz Hâkimliği 3/12/2019 tarihinde talebin öncelikle Kurum tarafından değerlendirilmesi gerektiği gerekçesiyle başvurunun reddine, gereğinin takdir ve ifası için kararın Kuruma gönderilmesine karar vermiştir.
5. Kurum İdare ve Gözlem Kurulu Başkanlığının (Başkanlık) 28/11/2019 tarihli kararı ile başvurucunun talebi reddedilmiştir. Kararın gerekçesinde; başvurucunun kayıtlı olduğu İstanbul Üniversitesi AUZEF iş sağlığı ve güvenliği programının yaygın eğitim kapsamında olduğu ve devam zorunluluğunun bulunmadığı belirtilmiştir. Başvurucunun uzaktan eğitime devam edebilmesi için zorunlu olmayan internet kullanımının Kurum şartlarında fiilen ve fiziken mümkün olmadığı ve bu durumun risk teşkil edeceği vurgulanmıştır. Başvurucunun interneti eğitim amacı dışında kullanırsa ceza infaz kurumunda disiplin ve asayişin sağlanmasında ciddi sorunlara yol açabileceği ifade edilmiştir. Bu yöndeki uygulamanın Kurumda bulunan diğer hükümlü ve tutuklular tarafından talep edilmesi hâlinde ise bu ihtiyacın karşılanmasının fiziki, teknik ve personel sayısı bakımından mümkün olmadığı açıklanmıştır. Ayrıca bu uygulamanın çok büyük risk teşkil edeceği, Kurum mevcudunun kapasitenin üzerinde olduğu, mevcut personel ile Kurum asayiş, güvenlik, ziyaret, arama, sosyal, kültürel ve sportif faaliyetlerin yetiştirilmeye çalışıldığı dile getirilmiştir. Kurumda bilgisayar laboratuvarı ve sınıfı bulunmadığına da işaret edilmiştir.
6. Söz konusu karar, başvurucuya aynı tarihte tebliğ edilmiştir. Başvurucu, anılan karara karşı 9/12/2019 tarihli dilekçeyle İnfaz Hâkimliğine şikâyet başvurusunda bulunmuştur.
7. Başvurucu, İnfaz Hâkimliğine hitaben yazdığı 13/4/2020 tarihli dilekçeyle 9/12/2019 tarihli şikâyet başvurusunun sonuçlanmadığını, 20/5/2020 tarihli dilekçeyle de 9/12/2019 tarihli şikâyet dilekçesinin sonucunun kendisine tebliğ edilmediğini belirtmiştir.
8. İnfaz Hâkimliği, başvurucunun 20/5/2020 tarihli dilekçesinde belirttiği28/11/2019 tarihli Başkanlıkkararına karşı 9/12/2019 tarihinde yaptığı şikâyete ilişkin kararın sonucunun başvurucuya tebliğ edilmesi hususunu esas alarak 18/6/2020 tarihli ve E.2020/726, K.2020/741 sayılı kararıyla başvurucunun internetten faydalanma talebinin 3/12/2019 tarihinde reddedildiğini ifade etmiş; başvurucunun talebine yönelik olarak Kurumun karar vermesinden sonra değerlendirme yapılacağına dair 3/12/2019 tarihli kararın başvurucuya tebliğ edilmesine karar vermiştir.
9. Başvurucu 13/7/2020 tarihli dilekçeyi İnfaz Hâkimliğine başvurarak 18/6/2020 tarihli kararın 3/12/2019 tarihli kararın kendisine tebliğine ilişkin talebin kabulü mü yoksa Başkanlığın 28/11/2019 tarihli kararına karşı yaptığı 9/12/2019 tarihli şikâyetin kabulüne mi ilişkin olduğunu sormuştur.
10. İnfaz Hâkimliği 13/7/2020 tarihinde Kuruma gönderdiği yazıda 18/6/2020 tarihli kararının 3/12/2019 tarihli kararın tebliğinin kabulüne ilişkin olduğunu belirtmiştir.
11. Başvurucu 29/3/2021 tarihinde İnfaz Hâkimliğine yazdığı dilekçeyle Başkanlığın 28/11/2019 tarihli kararına karşı yaptığı şikâyet hakkında da karar verilmesini talep etmiştir.
12. İnfaz Hâkimliği 14/4/2021 tarihli ve E.2021/477, K.2021/583 sayılı kararıyla Başkanlığın 28/11/2019 tarihli kararının başvurucuya aynı tarihte tebliğ edildiğini ancak başvurucunun on beş günlük yasal süre içinde şikâyet başvurusunda bulunmadığını belirterek talebin reddine karar vermiştir.
13. Bunun üzerine başvurucunun anılan karara karşı itirazı, Kars 1. Ağır Ceza Mahkemesince 26/5/2021 tarihinde kesin olarak reddedilmiştir.
14. Başvurucu, nihai hükmü 4/6/2021 tarihinde öğrendikten sonra 14/6/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
15. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
II. DEĞERLENDİRME
16. Ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.
17. Başvurucu, üniversite öğrenimi ile ilgili bilgi ve belgelere ulaşması için Kuruma yaptığı başvurunun kabul edilmemesi sonrasında şikâyetinin süresinde yapılmadığı gerekçesiyle İnfaz Hâkimliğince reddedildiğini belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
18. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde; Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğünden temin edilen görüş ve ilgili belgelerin başvurucunun iddialarına yönelik olarak yapılacak incelemede değerlendirilmek üzere gönderildiği bildirilmiştir. Ayrıca başvurucunun mahkemeye erişim hakkının ihlal edilip edilmediği iddiası konusunda inceleme yapılırken görüşte değinilen Anayasa ve ilgili mevzuat hükümleri, Anayasa Mahkemesi içtihatları ile somut olayın kendine özgü şartlarının dikkate alınması gerektiği ifade edilmiştir. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı İnfaz Hâkimliğine yaptığı şikâyetin süresinde olduğu, eğitim hakkının kısıtlandığı ve okulunun uzaması nedeniyle ekonomik yönden olumsuz etkilendiği beyanında bulunmuştur.
19. Başvuru, mahkemeye erişim hakkı kapsamında incelenmiştir.
20. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
21. Somut olayda şikâyetin süresinde yapılmadığı gerekçesiyle talebin reddedilmesi nedeniyle başvurucunun mahkemeye erişim hakkına yönelik bir müdahalede bulunulduğu açıktır.
22. Mahkemeye erişim hakkına yönelik müdahale Anayasa'nın 13. maddesinde belirtilen şartlara uygun olmadığı takdirde Anayasa'nın 36. maddesinin ihlalini teşkil edecektir. Anılan madde uyarınca temel hak ve özgürlükler, demokratik toplum düzeninin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olmaksızın Anayasa'nın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu nedenle öncelikle başvurucunun mahkemeye erişim hakkına yapılan müdahalenin kanuni dayanağı olup olmadığının incelenmesi gerekir. Hak ve özgürlüklerin, bunlara yapılacak müdahalelerin ve sınırlandırmaların kanunla düzenlenmesi bu haklara ve özgürlüklere keyfî müdahaleyi engelleyen, hukuk güvenliğini sağlayan demokratik hukuk devletinin en önemli unsurlarından biridir (Tahsin Erdoğan, B. No: 2012/1246, 6/2/2014, § 60).
23. Kanunun varlığı kadar kanun metninin ve uygulamasının da bireylerin davranışlarının sonucunu öngörebileceği kadar hukuki belirlilik taşıması gerekir (Necmiye Çiftçi ve diğerleri, B. No: 2013/1301, 30/12/2014, § 55). Müdahalenin kanuna dayalı olması, iç hukukta müdahaleye ilişkin yeterince ulaşılabilir ve öngörülebilir kuralların bulunmasını gerektirir (Türkiye İş Bankası A.Ş. [GK], B. No: 2014/6192, 12/11/2014, § 44). Kanunilik unsuru yönünden değerlendirme yapılırken müdahaleye imkân tanıyan kanun hükümlerinin yargı mercilerince yorumu ve bu hükümlerin olaya uygulanması bariz takdir hatası ya da açık keyfîlik içermediği sürece bu alanda bir inceleme yapılması bireysel başvurunun amacıyla bağdaşmaz. Ancak yargı mercilerinin müdahaleye imkân tanıyan kanun hükmünü açık bir biçimde hatalı yorumladıklarının ve uyguladıklarının tespiti hâlinde müdahalenin kanunilik temelinden yoksun olduğu sonucuna ulaşılabilir (Ramazan Atay, B. No: 2017/26048, 29/1/2020, § 29).
24. Eldeki başvuruya konu olaya uygulanan 16/5/2001 tarihli ve 4675 sayılı İnfaz Hâkimliği Kanunu'nun 5. maddesinde, kurum işlem veya faaliyetlerinin öğrenildiği tarihten itibaren on beş gün, her hâlde yapıldığı tarihten itibaren otuz gün içinde ilgililerin şikâyet yoluyla infaz hâkimliğine başvurabilecekleri kurala bağlanmıştır.
25. Başvurucunun 28/11/2019 tarihli Başkanlık kararına karşı 9/12/2019 tarihli dilekçesiyle on beş günlük kanuni süre içinde şikâyet yolunu işlettiği görülmüştür. Başvurucu 9/12/2019 tarihli şikâyetinin incelenmediğini anladıktan sonra Başkanlık kararına karşı 29/3/2021 tarihli yeni bir dilekçe ile şikâyetinin incelenmesi için İnfaz Hâkimliğine müracaatta bulunmuştur. İnfaz Hâkimliği ise 29/3/2021 tarihli dilekçeyi esas alarak değerlendirme yapmış, bu durum başvurucunun on beş günlük yasal süre içerisinde yaptığı 9/12/2019 tarihli şikâyetinin esasının incelenmemesi sonucunu doğurmuştur. Kaldı ki 9/12/2019 tarihli şikâyet başvurusunun 3/12/2019 tarihinde verilen kararla neticelenmesi mümkün değildir.
26. Dolayısıyla başvurucunun süresinde yaptığı şikâyete rağmen İnfaz Hâkimliğinin öngörülemez bir yorumla şikâyetin süresinde yapılmadığı gerekçesiyle talebi süre yönünden reddetmesinin 4675 sayılı Kanun'un uygulanmasında bir hataya neden olduğu anlaşılmıştır. Bu hâliyle İnfaz Hâkimliğinin şikâyetin esasını incelemeksizin reddetmesinin kanuni dayanağının bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
27. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
28. Başvurucunun yasal süresi içinde yaptığı şikâyet başvurusunun yeterli inceleme yapılmadan reddedildiğini belirterek eşitlik ilkesinin, maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkının ve eğitim hakkının da ihlal edildiğini ileri sürdüğü görülmekle birlikte mahkemeye erişim hakkı yönünden ulaşılan sonuç gözetildiğinde bu aşamada anılan ihlal iddiaları yönünden inceleme yapılmasına gerek olmadığına karar verilmesi gerekir.
III. GİDERİM
29. Başvurucu, ihlalin tespiti ile 5.500 TL maddi ve 5.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
30. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).
31. İhlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasının yeterli bir giderim sağlayacağı anlaşıldığından başvurucunun maddi ve manevi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.
IV. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. Mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
C. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
D. Diğer ihlal iddialarının İNCELENMESİNE GEREK OLMADIĞINA,
E. Kararın bir örneğinin mahkemeye erişim hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Kars İnfaz Hâkimliğine (E.2021/477, K.2021/583) GÖNDERİLMESİNE,
F. Başvurucunun tazminat talebinin REDDİNE,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 17/12/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.