TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
KENAN UNUS BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2021/32769)
|
|
Karar Tarihi: 16/4/2025
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Recai AKYEL
|
|
|
Selahaddin MENTEŞ
|
|
|
Muhterem İNCE
|
|
|
Yılmaz AKÇİL
|
Raportör
|
:
|
Şeyda Nur ÜN
|
Başvurucu
|
:
|
Kenan UNUS
|
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, ceza infaz kurumunda bulunan başvurucunun belirli gazetelere abonelik talebinin reddedilmesi nedeniyle ifade özgürlüğünün ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. Başvurucu, başvuru tarihinde silahlı terör örgütüne üye olma suçundan hükümözlü olarak Aydın E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (Ceza İnfaz Kurumu /İdare) bulunmaktadır.
3. Başvurucu 27/10/2020 tarihinde ücreti emanet hesabından karşılanmak üzere 'Yeni Asya ve Karar' gazetelerine abone olma talebinde bulunduğunu ancak Ceza İnfaz Kurumu tarafından anılan taleplerine herhangi bir cevap verilmediğini belirterek infaz hâkimliğine başvurmuş ve bir karar verilmesini talep etmiştir. Aydın İnfaz Hâkimliği (İnfaz Hâkimliği) 5/11/2020 tarihinde "başvurucunun talebi hususunda öncelikle Ceza İnfaz Kurumu tarafından bir karar verilmesi gerektiğini" belirterek şikâyetin reddine karar vermiştir.
4. Başvurucu, İnfaz Hâkimliğinin kararı üzerine yeniden Ceza İnfaz Kurumundan talepte bulunmuş; Ceza İnfaz Kurumu 9/11/2020 tarihinde "talep edilen gazetelerin ceza infaz kurumunun gazete temini konusunda anlaşmalı olduğu gazete bayisinde satılmadığı" gerekçesiyle talebin reddine karar vermiştir.
5. Başvurucu, Ceza İnfaz Kurumunun kararına karşı şikâyette bulunmuş, şikâyeti inceleyen İnfaz Hâkimliği 1/2/2021 tarihinde "her ne kadar bayilikte ilgili gazetenin satılmadığı gerekçesiyle talep reddedilmiş olsa da gerekçenin gazetenin temin edilmesini gerektirecek düzeyde engel teşkil etmediğinin anlaşıldığı, bu hâlde ceza infaz kurumunun ilgili gazeteler ile yazışma yaparak teminin sağlanabileceği bayilere gazetelerin tesliminin yapılıp yapılamayacağının veya gazetelerin doğrudan ceza infaz kurumuna posta ile gönderilip gönderilemeyeceğinin sorulmasının istenilmesi, yazışmaların olumsuz sonuçlanması hâlinde teminin önünde engel oluşacağının kabul edilebileceği" gerekçesiyle şikâyetin kabulüne ve Ceza İnfaz Kurumu kararının iptaline karar vermiştir.
6. İnfaz Hâkimliğinin anılan kararı üzerine Ceza İnfaz Kurumu 17/2/2021 tarihinde "anlaşmalı gazete bayii dışında 3 ayrı bayii ile daha yazışma yapıldığı, bu bayiler tarafından kuruma kargo ya da posta aracılığı ile gazete gönderemeyeceklerinin belirtildiği, mevcut covid-19 salgın riski, personelin izolasyonda olması ve yetersizliği ile birlikte başka bayilerden de gazetenin temin edilemeyeceği" gerekçesiyle talebin reddine karar vermiştir. Başvurucu anılan karara karşı yeniden İnfaz Hâkimliğine şikâyette bulunmuş, İnfaz Hâkimliği 1/3/2021 tarihinde Ceza İnfaz Kurumu ile benzer gerekçeye dayanarak şikâyetin reddine karar vermiştir.
7. Başvurucu, İnfaz Hâkimliğinin kararına itiraz etmiş; itirazı inceleyen Aydın 1. Ağır Ceza Mahkemesi 16/3/2021 tarihinde kararın usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesiyle başvurucunun itirazını kesin olarak reddetmiştir.
8. Başvurucu, nihai hükmü 24/3/2021 tarihinde öğrendikten sonra 7/4/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
9. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
II. DEĞERLENDİRME
10. Ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun açıkça dayanaktan yoksun olmayan adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.
11. Başvurucu; ücreti emanet para hesabından karşılanmak üzere anılan gazetelere abone olmak istediğini ancak söz konusu gazetelerin tedarikçi firmada bulunmadığından ve farklı gerekçelerden hareketle hukuka aykırı olarak talebinin reddedildiğini belirterek ifade özgürlüğünün ihlal edildiğini iddia etmiştir. Başvurucu ayrıca farklı ceza infaz kurumlarında bulunanlara anılan gazetelerin verildiğini belirterek eşitlik ilkesinin, somut olay öncesinde yazdığı dilekçelere Kurum tarafından cevap verilmemesi nedeniyle de dilekçe hakkı ile hak arama özgürlüğünün ihlal edildiğini iddia etmiştir.
12. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde; mevcut başvuruda başvurucunun ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine yönelik şikâyetleri incelenirken Anayasa ve mevzuat hükümleri doğrultusunda somut olayın kendine özgü koşullarının göz önüne alınması gerektiği belirtilmiştir. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.
13. Anayasa Mahkemesi daha önce verdiği birçok kararında, hükümlü ve tutuklulara posta/kargo yoluyla gelen, ziyaretçilerin getirdiği veya hükümlü ve tutukluların kendi satın aldıkları süreli ya da süresiz yayınların ceza infaz kurumlarına kabul edilmemesini ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirmiştir (ilgili kararlar için bkz. İbrahim Kaptan (2) [2. B.], B. No: 2017/30723, 12/9/2018, § 23; Recep Bekik ve diğerleri [GK], B. No: 2016/12936, 27/3/2019, § 24; Ahmet Sil ve Taner Yay[2. B.], B. No: 2017/35227, 30/9/2020, § 31). Bu nedenle başvurucunun belirli gazetelere abone olma talebinin reddedilmesine yönelik iddialarının bir bütün hâlinde ifade özgürlüğü kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
14. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
15. Tutuklu ve hükümlüler, Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (Sözleşme) ortak alanı kapsamında kalan temel hak ve hürriyetlerin tamamına kural olarak sahiptir (Mehmet Reşit Arslan ve diğerleri [2. B.], B. No: 2013/583, 10/12/2014, § 65). Bu bağlamda tutuklu ve hükümlülerin ifade özgürlüğü de Anayasa ve Sözleşme kapsamında koruma altındadır (Murat Karayel (5) [2. B.], B. No: 2013/6223, 7/1/2016, § 27).
16. Tutuklu ve hükümlülerin süreli veya süresiz yayınlara ulaşabilmesi de bilgi ve kanaatlere ulaşma özgürlüğünün somut yansıması olarak ifade özgürlüğünün koruması altındadır (İbrahim Bilmez[1. B.], B. No: 2013/434, 26/2/2015, § 74; Kamuran Reşit Bekir [GK], B. No: 2013/3614, 8/4/2015, § 43; Hüseyin Sürensoy [1. B.], B. No: 2013/749, 6/10/2015, § 44). Bu doğrultuda bir ceza infaz kurumunda bulunan başvurucunun belirli gazetelere abone olmak yoluyla ulaşmak istemesinin kabul edilmemesinin haber veya fikir alma özgürlüğüne, dolayısıyla ifade özgürlüğüne yönelik bir müdahale olduğu kabul edilmiştir.
17. Anayasa Mahkemesi Recep Bekik ve diğerleri kararında, benzer müdahalelerin hukuki dayanağı olan 13/12/2004 tarihli 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un 62. maddesinin kanunla sınırlama ölçütünü karşıladığı ve başvuruya konu süreli yayınların ceza infaz kurumlarının düzeninin ve güvenliğinin sağlanması, suçun önlemesi ve mahkûmun ıslahı amaçlarıyla başvuruculara verilmemesi şeklindeki müdahalelerin Anayasa’nın 26. maddesinin ikinci fıkrasında öngörülen kamu düzeni ve kamu güvenliği kapsamında meşru bir amaç taşıdığı sonucuna varmıştır (Recep Bekik ve diğerleri, §§ 32, 33) Mevcut başvuruda da anılan tespitten ayrılmayı gerektiren bir yön bulunmamaktadır. Bundan sonra yapılması gereken, müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olup olmadığını değerlendirmektir.
18. Temel hak ve özgürlüklere yönelik bir müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun kabul edilebilmesi için zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılaması ve orantılı olması gerekir (Bekir Coşkun [GK], B. No: 2014/12151, 4/6/2015, §§ 53-55; Mehmet Ali Aydın [GK], B. No: 2013/9343, 4/6/2015, §§ 70-72; AYM, E.2007/4, K.2007/81, 18/10/2007). Müdahaleyi oluşturan tedbirin zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşıladığının kabul edilebilmesi için amaca ulaşmaya elverişli olması, başvurulabilecek en son çare ve alınabilecek en hafif önlem olarak kendini göstermesi gerekmektedir (bazı farklılıklarla birlikte bkz. Bekir Coşkun, § 51; Mehmet Ali Aydın, § 68; Tansel Çölaşan [1. B.], B. No: 2014/6128, 7/7/2015, § 51).
19. Somut olayda başvurucu ücreti emanet para hesabından karşılanmak üzere Yeni Asya ve Karar isimli gazetelere abone olma talebinde bulunmuş ancak talebi kabul edilmemiştir. Anayasa Mahkemesi daha önce verdiği birçok kararda tutuklu ya da hükümlülerin süreli veya süresiz yayınlardan yararlanma yöntemlerini sıralamıştır. Bu yöntemlerden biri, kanunun açık hükmünün de emrettiği gibi ücretinin hükümlü ve tutuklularca karşılanması şartıyla herhangi bir yayının kurumca satın alınmasıdır (İbrahim Kaptan (2), § 31; Recep Bekik ve diğerleri, § 38; Ahmet Sil ve Taner Yay, § 45). Somut olayda başvurucunun talebinin de bahis konusu yöntem kapsamında olduğu açıktır.
20. Anayasa Mahkemesi, Recep Bekik ve diğerleri kararında; ücreti emanet para hesabından karşılanmak suretiyle kurum aracılığıyla süreli yayın satın alma talepleri reddedilen hükümlü ve tutukluların ifade özgürlüklerinin ihlal edildiği iddiasını incelemiştir. Anayasa Mahkemesi bu kararda Halil Bayık ( [GK], B. No: 2014/20002, 30/11/2017) ve Sinan İyit ( [1. B.], B. No: 2014/292, 19/7/2017) kararlarında öngörülen kriterleri karşılamayan değerlendirmeler yapıldığını, ayrıca ceza infaz kurumlarında süreli yayınlara erişime ilişkin mevcut sistemde bir yeknesaklığın sağlanamadığını tespit etmiştir (Recep Bekik ve diğerleri, §§ 50-54). Anayasa Mahkemesi sonuç olarak ceza infaz kurumlarında süreli yayınlara erişime ilişkin mevcut sistemde uygulamadan kaynaklanan bir yapısal sorun yaşandığını, idari ve hukuki tedbirler alınarak yayınların yeknesak, hakkaniyete uygun ve Anayasa Mahkemesinin öngördüğü kriterleri karşılayan bir yöntemle mahpuslara tesliminin sağlanması yönünden etkin bir düzen kurulmadığı takdirde söz konusu yapısal sorunun devam edeceğini ve bunun Anayasa'nın 26. maddesinde korunan ifade özgürlüğünün devamlı ihlali anlamına geleceğini ifade etmiştir (Recep Bekik ve diğerleri, §§ 55-61). Yavuz Şen ve diğerleri kararında da aynı gerekçelerle, henüz tespit edilen yapısal sorunun çözümüne ilişkin olarak bir düzenleme yapılmadığı da görüldüğünden kurum aracılığıyla gazete satın alma talepleri reddedilen başvurucuların ifade özgürlüğü şikâyetlerinin bulunduğu 1.846 bireysel başvuru dosyası birleştirilmiş ve başvurucuların ifade özgürlüklerinin ihlal edildiğine karar verilmiştir (Yavuz Şen ve diğerleri [1. B.], B. No: 2017/20009, 12/1/2022, §§ 42-45, 49).
21. Akabinde 14/4/2020 tarihli ve 7242 sayılı Kanun'un 32. maddesiyle 5275 sayılı Kanun'un 62. maddesinin (4) numaralı fıkrası yürürlüğe girmiş ve Basın İlan Kurumu (BİK) aracılığıyla resmî ilan ve reklam yayımlama hakkı bulunmayan gazetelerin ceza infaz kurumuna kabul edilmeyeceği düzenlenmiştir.
22. Anayasa Mahkemesi de Mustafa Koca ( [1. B.], B. No: 2021/38039, 26/7/2022) kararında kanuni dayanağı 5275 sayılı Kanun'un 62. maddesinin (4) numaralı fıkrası olan müdahalenin ifade özgürlüğünü ihlal ettiği iddiasını incelemiş ve yaptığı inceleme neticesinde resmî ilan yayım hakkı bulunmayan gazetenin satın alınma talebinin kanuna dayanarak reddedilmesinin ifade özgürlüğü yönünden haksız bir sınırlama oluşturmadığı, kurum düzeni, disiplini, güvenliği ve mahkûmların ıslahı meşru amaçlarını gerçekleştirmek yönünden zorunlu bir sosyal ihtiyacı karşıladığı, başvurucuya katlanması gerekenden fazla bir külfet yüklemediği, dolayısıyla orantısız da olmadığı ve demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olduğu sonucuna vararak ifade özgürlüğünün ihlal edilmediğine karar vermiştir. Bu kapsamda BİK tarafından resmî ilan ve reklam yayınlama hakkı bulunmadığı tespit edilen gazetelerin ceza infaz kurumlarına alınmaması ifade özgürlüğünü ihlal etmemektedir.
23. Bununla birlikte somut olayda müdahalenin 5275 sayılı Kanun'un 62. maddesinin (4) numaralı fıkrasının yürürlüğe girmesinden önce (14/4/2020 tarihinden önce) gerçekleştiği ve bu sebeple Mustafa Koca kararında yer alan tespit ve ilkelere göre inceleme yapılamayacağı anlaşılmakla, somut olay yönünden Anayasa MahkemesininRecep Bekik ve diğerleri kararı ile sonraki benzer kararları ışığında değerlendirme yapılması ihtiyacı hasıl olmuştur.
24. Bu kapsamda ücretleri tutuklu ve hükümlüler tarafından ödenmek ve kurum tarafından temin edilmek suretiyle istenen süreli veya süresiz yayınların öncelikle kuruma getirilmesi için gerekli işlemler yapılır. Yayınlar kuruma geldiğinde ise kamu otoritelerinin 5275 sayılı Kanun'un 3. ve 62. maddeleri uyarınca ve Anayasa Mahkemesi içtihadında kabul edilen ilke ve kriterler ışığında (Halil Bayık § 45, Recep Bekik ve diğerleri, §§ 41-45) bir denetim yapması beklenir (benzer yöndeki değerlendirmeler için bkz. İbrahim Kaptan (2), § 32; Ahmet Sil ve Taner Yay, § 46).
25. Somut olayda Ceza İnfaz Kurumu başvurucunun ilk talebini anılan gazetelerin tedarikçi firmada bulunmadığı gerekçesiyle reddetmiştir. İnfaz Hâkimliğinin anılan gerekçenin yeterli olmadığına ve gerekli araştırmaların yapılarak sonucuna göre karar verilmesine yönelik kararı sonrasında ise Ceza İnfaz Kurumu; üç ayrı bayi ile yazışma yapıldığını ve tedariğin sağlanamayacağının bildirildiğini, aynı zamanda pandemi koşulları ve personel yetersizliği hususlarını belirterek talebin reddine karar vermiştir. Ceza İnfaz Kurumunun anılan kararını inceleyen İnfaz Hâkimliği de söz konusu araştırmanın yeterli olduğu kanaatiyle başvurucunun itirazını reddetmiştir.
26. Bu kapsamda Ceza İnfaz Kurumu idaresinin mevcut olayda İnfaz Hâkimliğinin ilk kararı üzerine söz konusu gazetelerin temin edilebilmesi adına gerekli inceleme ve araştırmada bulunduğu, nitekim Ceza İnfaz Kurumunun anlaşmalı bayi haricinde diğer bayilerle iletişime geçtiği, anılan gazetelerin bulunup bulunmadığı ve gazetelerin doğrudan ceza infaz kurumuna posta/kargo ile gönderilip gönderilemeyeceği hususlarında yazışma yaptığı, gelen cevabi yazılarda da ilgili gazetelerin posta/kargo yoluyla gönderilemeyeceğinin bildirildiği ve bunun üzerine Ceza İnfaz Kurumunun başvurucunun talebini reddettiği görülmektedir. İnfaz Hâkimliğinin de Ceza İnfaz Kurumu gerekçesine dayanarak başvurucunun itirazını reddettiği görülmüştür.
27. Bu hâliyle somut olayda Ceza İnfaz Kurumu idaresinin başvurucunun talebine yönelik üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirdiği ve temin noktasında gerekli araştırmayı yaptığı, İnfaz Hâkimliğinin de başvurucunun talebini reddederken Kurum gerekçesini dikkate alarak başvurucunun ifade özgürlüğünün sınırlanması yönünden ilgili ve yeterli bir gerekçe oluşturduğu ve bu kapsamda zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşıladığı görülmüştür. Bu hâliyle müdahalenin demokratik bir toplumda gerekli olmadığı söylenemez.
28. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 26. maddesiyle güvence altına alınan ifade özgürlüğünün ihlal edilmediğine karar verilmesi gerekir.
III. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurucunun Adli Yardım talebinin KABULÜNE,
B. İfade özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
C. Anayasa’nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün İHLAL EDİLMEDİĞİNE,
D. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi mağduriyetine neden olacağından adli yardım talebi kabul edilen başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA,
E. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 16/4/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.