|
TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
|
|
KARAR
|
|
|
|
ÖMER ASLAN BAŞVURUSU
|
|
(Başvuru Numarası: 2021/3350)
|
|
|
|
Karar Tarihi: 2/7/2025
|
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
|
|
KARAR
|
|
|
|
Başkan
|
:
|
Basri BAĞCI
|
|
Üyeler
|
:
|
Yıldız SEFERİNOĞLU
|
|
|
|
Kenan YAŞAR
|
|
|
|
Ömer ÇINAR
|
|
|
|
Metin KIRATLI
|
|
Raportör
|
:
|
Şeyda Nur ÜN
|
|
Başvurucu
|
:
|
Ömer ASLAN
|
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, ceza infaz kurumunda bulunan ve uzaktan öğretim programı uygulanan bir fakültede öğrenci olan başvurucunun çevrim içi sınavlara katılma talebinin reddedilmesi nedeniyle eğitim hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. 1987 doğumlu olan başvurucu, başvuru tarihinde terör örgütüne üye olma suçundan Türkoğlu 1 No.lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (Ceza İnfaz Kurumu/İdare) hükümlü olarak bulunmaktadır. Başvurucu ayrıca Dicle Üniversitesi İlahiyat Lisans Tamamlama (Fakülte) bölümünde öğrencidir. Başvurucu anılan programın bir uzaktan öğretim programı olduğunu açıklamıştır.
3. Başvurucu, Ceza İnfaz Kurumu idaresine başvurarak kayıtlı olduğu bölümün COVID-19 pandemi döneminde çevrim içi yapılacağını belirttiği sınavlara katılma talebinde bulunmuştur. Ceza İnfaz Kurumu 19/10/2020 tarihinde; benzer yönde diğer tutuklu ve hükümlülerden gelen taleplerden de bahsederek genel nitelikli bir karar almış ve mevzuat hükümlerinden alıntılar yaptıktan sonra "kurumda örgün eğitime devam eden 46 hükümlü ve tutuklunun bulunduğunu, bunların çoğunun silahlı terör örgütü üyesi olduğunun bilindiğini, Kurumda yeterli internet alt yapısı ve bilgisayar donanımı bulunmadığını" belirterek uzaktan öğretim faaliyetlerinin yürütülemeyeceğini ifade etmiştir.
4. Başvurucu, söz konusu karara karşı Kahramanmaraş İnfaz Hâkimliğine (İnfaz Hâkimliği) şikâyette bulunmuştur. İnfaz Hâkimliği 17/11/2020 tarihli kararla başvurucunun çevrim içi sınavlara katılma talebinin kabulüne karar vermiştir. Gerekçeli kararında İnfaz Hâkimliği "kapalı ceza infaz kurumunda bulunan hükümlü ve tutukluların mevzuat uyarınca örgün eğitime devam etmesinin mümkün olmadığını ancak bu hükümlü ve tutukluların yine mevzuat hükümleri uyarınca görevli/kolluk nezaretinde sınavlara katılabileceklerini" belirtmiştir. Devamında İnfaz Hâkimliği "açıklanan nedenle gerekli şartları sağlayan hükümlü ve tutukluların salgın hastalık süresince uzaktan yapılacağı belirtilen sınavlara, sınavın teknik detayları, içeriği ve formu da değerlendirilerek uygun görülmesi hâlinde bilgisayar sınıflarında kurum imkânı nispetinde katılabileceklerini" açıklamıştır.
5. Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcılığı (Başsavcılık), İnfaz Hâkimliğinin anılan kararına itiraz etmiştir. İtirazı inceleyen Kahramanmaraş 1. Ağır Ceza Mahkemesi (Ağır Ceza Mahkemesi) 10/12/2020 tarihinde itirazın kabulü ile İnfaz Hâkimliğinin kararının kaldırılmasına karar vermiştir. Gerekçeli kararın ilgili kısmı şöyledir:
"...talepte bulunan hükümlü/tutukluların haklarında verilen mahkeme kararları uyarınca cezaevinde bulunup özgürlüklerinin sınırlandığı, bu sınırlamanın gereği olarak ancak cezaevinin imkanları ölçüsünde kendilerine diğer haklardan yararlanma imkanının verilebileceği, yine verilecek imkanlar ile diğer hükümlü/tutukluların haklarının ihlal edilmemesinin gözetilmesinin gerektiği, ayrıca cezaevinde bulunan kişilerin hükümlü/tutuklu olduğu dikkate alınarak bu kişilerin yeniden suç işlemesinin veya diğer suç işleyen kişiler ile irtibata geçip cezaevinin güvenliğini tehlikeye sokmamak gerektiğinin gözetilmesinin gerektiği, bu cümlelerden olmak üzere; cezaevinde yapılacak sınavlar ile farklı odalarda bulunan hükümlülerin aynı anda aynı bilgisayar odasını kullanacak oldukları, bu şekilde bir araya gelen kişilerin birbirleri ile irtibat kurup talimat verebilecekleri, talepte bulunan hükümlünün suç türünün de 'FETÖ/PDY' olduğu, bu örgütün aynı zamanda bir istihbarat örgütü olduğu, etkin pişmanlıkta bulunan kişilere ulaşılıp bu yöndeki ifadelerinden döndürülmeye çalışıldığı, örgütün halen faal olduğu dikkate alındığında kurumun güvenliğini ve örgüt ile mücadeleyi tehlikeye düşürebileceği, ülkemizde ve tüm dünyada uzun süredir Covid-19 salgınının devam ettiği, bu hastalığın özellikle bir arada olma ile bulaştığı, sınav için bilgisayar odasında bulunacak hükümlülerin farklı oda ve koğuşlarda barındırıldıklarından birinin hastalık taşıması ve bunun fark edilmemiş olması halinde sınav için gelen diğer kişiler ile cezaevi görevlileri yönünden sağlık tehlikesini doğurup salgının yayılmasına neden olacağı, ayrıca bilgisayar odasındaki bilgisayarları mahkemelerden gelen belge ve dökümanları incelemek ve savunma hazı[r]lamak amacıyla başka hükümlülerin de kullandığı, sınav için itiraz edenlerin söz konusu bilgisayarları kullanması halinde diğer hükümlülerin haklarının ihlal edilmesinin de söz konusu olabileceği, mevcut şartlarda cezaevinde online sınav yapılamayacağı..."
6. Başvurucu, nihai hükmü 17/12/2020 tarihinde öğrendikten sonra 28/12/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
7. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
II. DEĞERLENDİRME
8. Ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun açıkça dayanaktan yoksun olmayan adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.
A. Eğitim Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
9. Başvurucu; çevrim içi sınavlara katılma talebinin Ağır Ceza Mahkemesi tarafından hukuka aykırı olarak kabul edilmediğini, mahkemenin gerekçesinde yer alan hususların gerçeği yansıtmadığını, genelgeçer ifadelerle veCeza İnfaz Kurumu kararında yer almayan gerekçelerle eğitim hakkından mahrum edildiğini iddia etmiştir. Başvurucu;Ceza İnfaz Kurumunun başvuruya konu kararını, çevrim içi sınavlara katılma talebinden önce aldığını ve bunun genel nitelikli bir karar olduğunu, talebine yönelik bireysel bir karar verilmediğini ileri sürmüştür. Devamında başvurucu, Ceza İnfaz Kurumu tarafından Ağır Ceza Mahkemesine gönderilen dilekçeye cevap hakkı tanınmadığını da belirtmiştir.
10. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde; başvurucunun eğitim hakkının ihlal edilip edilmediği konusunda inceleme yapılırken Anayasa ve ilgili mevzuat hükümleri, Anayasa Mahkemesi içtihadı ve somut olayın kendine özgü koşullarının da dikkate alınması gerektiği belirtilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.
11. Başvurucunun iddialarının özü, eğitimini devam ettirmek amacıyla çevrim içi sınavlara katılma talebinin reddine yöneliktir. Bu kapsamda başvurucunun şikâyetlerinin bir bütün olarak Anayasa'nın 42. maddesinde güvence altına alınan eğitim hakkı kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir (Mehmet Reşit Arslan ve diğerleri [2. B.], B. No: 2013/583, 10/12/2014, § 77).
12. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan eğitim hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
13. Anayasa Mahkemesi Mehmet Reşit Arslan ve diğerleri kararında; Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (Sözleşme) gibi Anayasa'nın da devlete, ceza infaz kurumlarında hükümlü ve tutuklulara eğitim-öğretim imkânı sağlanması yönünde pozitif bir yükümlülük yüklemediğini belirtmiştir. Bununla birlikte 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ve ilgili diğer düzenleyici işlemlerde mahpuslar için eğitsel, kültürel ve sosyal faaliyetlerin önemi vurgulanarak bu tür faaliyetlerin mahpusların topluma kazandırılmasındaki öneminin ortaya konulduğunu, yasal olarak devletin mahpuslara ceza infaz kurumunun imkânları çerçevesinde eğitim ve öğretim sağlama yükümlülüğü altına girdiğini eklemiştir (Mehmet Reşit Arslan ve diğerleri, § 72).
14. Yasalar uyarınca mahpuslara tanınan eğitim hakkının sınırlandırılması hususunda Anayasa ve Sözleşme'de bir yükümlülük yüklenmediği gerekçesiyle idarenin sınırsız bir takdir alanı olduğundan bahsedilemeyeceğini ifade eden Anayasa Mahkemesi, bununla birlikte ceza infaz kurumunda bulunmanın doğal ve kaçınılmaz sonuçlarının gözönünde tutulması gerektiğini zira tutuklu ve hükümlülerin temel hak ve hürriyetlere genel olarak sahip olmalarının bu hakların onlar için ceza infaz kurumu dışındaki bireyler kadar güvence altına alındığı şeklinde de yorumlanamayacağını belirtmiştir. Dolayısıyla anılan kararda, eğitim ve öğretim faaliyetlerine katılımın ceza infaz kurumunun imkânları çerçevesinde tanınması hâlinde bu katılımın ceza infaz kurumunda tutulmanın kaçınılmaz sonuçları çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiğini kabul etmiştir (Mehmet Reşit Arslan ve diğerleri, § 73).
15. 5275 sayılı Kanunda kapalı ceza infaz kurumunda bulunan tutuklu ve hükümlülerin örgün eğitime devamları konusunda bir düzenleme bulunmamakta, yalnızca yaygın eğitime devamlarının sağlanacağı öngörülmektedir. Uzaktan da olsa örgün eğitim kapsamındaki derslerin çevrim içi katılım yoluyla sağlanması söz konusu eğitimi örgün eğitim vasfından çıkarmamaktadır. Bu kapsamda örgün eğitim vasfındaki uzaktan öğretim programlarından kapalı ceza infaz kurumunda bulunan hükümlü ve tutukluların yararlanması Kanun ve ilgili mevzuat gereği mümkün değildir.
16. Bununla birlikte 27/7/2007 tarihli ve 46/1 sayılı Genç ve Yetişkin Hükümlü ve Tutukluların Eğitim ve İyileştirilme İşlemleri ve Diğer Hükümler Hakkında Genelge'nin (Genelge) "Yüksek Öğretim Çalışmaları" başlıklı "F" kısmının (1) numaralı fıkrasında "Herhangi bir yüksek öğretim kurumuna devam ederken tutuklanan veya hüküm giyen öğrencilerin ya da ceza infaz kurumundayken üniversite sınavını kazanan hükümlü ve tutukluların kapalı ceza infaz kurumlarından, okullarının kabul etmesi durumunda, dış güvenlik görevlisi muhafazasında, açık ceza infaz kurumlarından iç güvenlik görevlisi nezaretinde ara, yıl sonu, bütünleme ve mazeret sınavlarına katılmalarının sağlanacağı ..." hükmüne yer verilmiştir. Bu hükümle -eğitim türüne ilişkin sınırlama yapılmaksızın- hükümlü ve tutuklulara örgün eğitim kapsamındaki sınavlara girme hakkının tanındığı görülmektedir.
17. Diğer yandan Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğünün 7/10/2020 tarihli "Covid-19 Tedbirleri Kapsamında Uzaktan Eğitim Çalışmaları" konulu yazısında "... Kapalı ceza infaz kurumunda bulunan hükümlü ve tutukluların mevzuatımız uyarınca örgün eğitime devam etmesinin mümkün olmadığı; ancak bu hükümlü ve tutukluların gene yukarıda zikredilen mevzuat hükümleri uyarınca görevli/kolluk nezaretinde sınavlara katılabilecekleri, bu nedenle de gerekli şartları sağlayanların salgın hastalık süresince uzaktan yapılacağı belirtilen sınavlara-sınavın teknik detayları, içeriği ve formu da değerlendirilerek- uygun görülmesi hâlinde bilgisayar sınıflarında kurum olanakları nispetinde katılabilecekleri..." belirtilmiştir.
18. Başvurucu, örgün eğitim kapsamındaki bir uzaktan öğretim programı uygulanan fakültenin öğrencisidir ve öğrenim gördüğü bölümün COVID-19 pandemi döneminde uzaktan yapılacağı belirtilen sınavlarına çevrim içi olarak katılma talebinde bulunmuştur. Başvurucunun kapalı ceza infaz kurumunda bulunması dikkate alındığında ilgili mevzuat gereği uzaktan öğretim yoluyla da olsa örgün eğitim vasfında olan uzaktan öğretimden yararlanma olanağının olmadığı gözönünde tutulmalıdır. Bununla birlikte 46/1 sayılı Genelge ile örgün eğitim kapsamındaki bölümlerde öğretim gören mahpusların sınavlara katılmasına yönelik düzenlemeler yapılmıştır. Ayrıca Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğünün 7/10/2020 tarihli yazısı ile de pandemi dönemine özgü olmak üzere çevrim içi sınavlara katılmaya yönelik düzenlemeler yapıldığı görülmektedir. Bu kapsamda her ne kadar 5275 sayılı Kanun'da pozitif bir yükümlülük olarak düzenlenmemiş olsa da başvurucunun talebinin çevrim içi sınavlara katılmaya yönelik olması, Fakülte tarafından söz konusu sınavların geçici olarak çevrim içi yapılacağının belirtilmesi ve ilgili alt düzenleyici işlemlerle bu koşullar altında çevrim içi sınavlara katılıma izin verilmesi hususları gözönüne alınarak somut olay özelinde bir değerlendirme yapılması ihtiyacı hasıl olmuştur.
19. Bu kapsamda başvurucuya sınavlara katılma hakkının sağlanmaması nedeniyle eğitim hakkına bir müdahalede bulunulmuştur. Müdahalenin dayanağı olan 5275 sayılı Kanun'un 76. maddesinin kanunla sınırlama ölçütünü karşıladığı, müdahalenin Anayasa'nın 26. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan kamu düzeninin korunması meşru amacı kapsamında kaldığı sonucuna ulaşılmıştır. Bundan sonra yapılması gereken müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olup olmadığını değerlendirmektir.
20. Temel hak ve özgürlüklere yönelik bir müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun kabul edilebilmesi için zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılaması ve orantılı bir müdahale olması gerekir (Bekir Coşkun [GK], B. No: 2014/12151, 4/6/2015, §§ 53-35; Mehmet Ali Aydın [GK], B. No: 2013/9343, 4/6/2015, §§ 70-72; Ferhat Üstündağ [1. B.], B. No: 2014/15428, 17/7/2018, § 45). Müdahaleyi oluşturan tedbirin zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşıladığının kabul edilebilmesi için amaca ulaşmaya elverişli olması, başvurulabilecek en son çare ve alınabilecek en hafif önlem olarak kendini göstermesi gerekmektedir (bazı farklılıklarla birlikte bkz. Bekir Coşkun, § 51; Mehmet Ali Aydın, § 68; Tansel Çölaşan [1. B.], B. No: 2014/6128, 7/7/2015, § 51).
21. Mevcut başvuruda Ceza İnfaz Kurumu genel nitelikli bir karar alarak uzaktan öğretim faaliyetlerinin yürütülemeyeceğini belirtmiştir. Diğer bir ifadeyle Ceza İnfaz Kurumuuzaktan öğretim faaliyetlerine ilişkin ilgili mevzuat ve alt düzenlemeler uyarınca ve elinde bulundurduğu imkânlar dâhilinde bir düzenleme yapmak yerine genel nitelikli bir yasaklama yöntemine başvurmuş, herhangi bir bireyselleştirme yapmaksızın başvurucunun çevrim içi sınavlara katılma talebini reddetmiştir. Başvurucunun söz konusu karara yönelik şikâyetini İnfaz Hâkimliği kabul etmişse de itiraz üzerine dosyayı inceleyen Ağır Ceza Mahkemesi, İnfaz Hâkimliğinin kararını kaldırarak şikâyeti reddetmiştir. Ağır Ceza Mahkemesi gerekçesinde; söz konusu çevrim içi sınavlara katılma talebinin kabulünün gerek hükümlü ve tutukluların birbirleri arasındaki etkileşimi nedeniyle güvenlik ve -pandemi şartları nedeniyle- sağlık problemlerine yol açma riski gerekse de fiziki altyapı ve donanım yetersizliği nedeniyle mümkün olmadığını belirtmiştir.
22. Bununla birlikte Ağır Ceza Mahkemesi yalnızca ceza infaz kurumlarında meydana gelebilecek olası risklere ilişkin genel bir değerlendirmede bulunmuş, somut olayın koşullarında herhangi bir değerlendirme yapmamıştır. Nitekim Ağır Ceza Mahkemesince başvurucunun öznel durumu değerlendirilmemiş, pandemi dönemine özgü uygulamalarve alt mevzuat dikkate alınmamıştır. Yine Ağır Ceza Mahkemesince, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğünün 7/10/2020 tarihli yazısında belirtildiği şekliyle sınavın teknik detayları, içeriği ve formunun değerlendirilmek suretiyle karar verilmesine ilişkin hususta da herhangi bir değerlendirme yapılmadığı görülmüştür.
23. Tüm bu hususlar bir arada değerlendirildiğinde; başvurucunun pandemi dönemine özgü olarak çevrim içi yapılacağı belirtilen sınavlara katılma talebinin reddine dair İdare ve Ağır Ceza Mahkemesince verilen kararlarda yukarıda yer verilen tespitler uyarınca başvurucuya özgü, somut olay ve olgulara dayalı değerlendirmeler yapılmaksızın başvurucunun sınavlara katılma talebinin ilgili ve yeterli bir gerekçe gösterilmeden reddedildiği görülmüştür. Bu kapsamda başvurucunun eğitim hakkına yapılan müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olduğu kabul edilemez.
24. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 42. maddesinde güvence altına alınan eğitim hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
B. Diğer İhlal İddiaları
25. Başvurucunun çeşitli örgütlere üyelik suçundan mahkûm olanlara sınavlara katılma hakkı tanınmış olmasına karşın kendisine tanınmaması nedeniyle eşitlik ilkesinin ihlal edildiğine ilişkin iddiasının Adnan Oktar (3) ([2. B.], B. No: 2013/1123, 2/10/2013, § 50) kararı doğrultusunda; Ceza İnfaz Kurumu idaresince alınan kararda kullanılan ifadelerin masumiyet karinesini ihlal ettiğine ilişkin iddiasının ise Cemal Günsel ([GK], B. No: 2016/12900, 21/1/2021) kararı doğrultusunda açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
III. GİDERİM
26. Başvurucu, ihlalin tespiti ile 250.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
27. Başvurucunun Ceza İnfaz Kurumundan tahliye olduğu anlaşılmakla ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar ve zorunluluk bulunmamaktadır.
28. Eski hâle getirme kuralı çerçevesinde ihlalin sonuçlarının bütünüyle ortadan kaldırılabilmesi için başvurucuya manevi zararları karşılığında net 10.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.
IV. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. 1. Eğitim hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
2. Masumiyet karinesinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
3. Eşitlik ilkesinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
C. Anayasa'nın 42. maddesinde güvence altına alınan eğitim hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
D. Başvurucuya net 10.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE,
E. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin bilgi için Kahramanmaraş 1. Ağır Ceza Mahkemesine (2020/1749 D.İş) iletilmek üzere Kahramanmaraş İnfaz Hâkimliğine (E.2020/3085, K.2020/3194) ve Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 2/7/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.