TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
MUSTAFA GENCER BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2021/4693)
|
|
Karar Tarihi: 12/3/2025
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Basri BAĞCI
|
Üyeler
|
:
|
Engin YILDIRIM
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
|
|
Kenan YAŞAR
|
|
|
Ömer ÇINAR
|
Raportör
|
:
|
İsmail ŞAHİN
|
Başvurucu
|
:
|
Mustafa GENCER
|
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, ceza infaz kurumunda tutuklu olarak bulunan başvurucunun telefon hakkını hafta sonu kullanamamasına dair şikâyetinin ilgili ve yeterli gerekçe olmaksızın reddedilmesi nedeniyle aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. Silahlı terör örgütüne üye olma suçundan Elazığ Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (İnfaz Kurumu) tutuklu olarak bulunan başvurucu; telefonla görüşme saatlerinin eşinin çalışıyor olması, çocuklarının da eğitim durumu nedeniyle mesai saatleri dışına veya hafta sonuna aktarılması için İdare ve Gözlem Kurulu Başkanlığına (Kurul) müracaat etmiştir. Kurul, başvurucunun talebinin reddine karar vermiştir. Kurul gerekçesinde, COVID-19 tedbirleri kapsamında telefon görüş sürelerinin 20 dakika olması ve personelin izole şartlarına göre görevlendirilmesi nedeni ile güvenlik önceliğini belirtmiştir.
3. Başvurucu, bu karara karşı Elazığ İnfaz Hâkimliğine (İnfaz Hâkimliği) itirazda bulunmuştur. İtiraz dilekçesinde, İnfaz Kurumuna başvuru dilekçesine atıfta bulunarak Kurul kararının gerekçesinin yerinde olmadığını ve telefon görüşmelerinin mesai dışında veya hafta sonu yapılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnfaz Hâkimliği 27/11/2020 tarihinde başvurucunun itirazının reddine karar vermiştir. Hâkimlik gerekçesinde; İnfaz Kurumu kapasitesi gözönünde bulundurularak haftalık telefon görüşme günlerinin ve saatlerinin belirlendiğini, kurum faaliyetlerinin idarenin belirlemiş olduğu sistem üzerinden düzenli bir şekilde uygulanmasının zorunlu olduğunu ve mahpusların kendi istedikleri gün ve saatlerde haftalık telefon görüşmesi yapmaya başladıklarında İnfaz Kurumunun asayiş ve güvenliğini zaafiyete uğratacağını belirtmiştir. Ayrıca hükümlü ve tutukluların öğrenim gören çocuklarıyla hafta sonu veya mesai saatleri dışında telefonla görüşme taleplerinin hızla artış gösterdiğini, görüş yapan hükümlü/tutuklu sayısı ile mesai saati dışında görevli personel sayısı dikkate alındığında İnfaz Kurumunda hafta sonu meydana gelebilecek bir olayı bastırmada ciddi sıkıntıların oluşabileceğini ifade etmiştir.
4. Anılan karara karşı başvurucunun Elazığ 1. Ağır Ceza Mahkemesine (Ağır Ceza Mahkemesi) yaptığı itirazın da reddine kesin olarak karar verilmiştir.
5. Başvurucu, nihai hükmü 18/12/2020 tarihinde öğrendikten sonra 13/1/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
II. DEĞERLENDİRME
6. Ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.
7. Başvurucu; ailesine uzak bir ceza infaz kurumunda olması ve ekonomik koşullar nedeniyle çocuklarının görüşe gelemediğini, eşinin hafta içi mesai saatleri içinde çalıştığını, çocukların da öğrenim gördüğü için eşinin telefonu vasıtasıyla çocuklarıyla görüşemediğini belirtmiştir. Bu durumu belirterek çocuklarıyla görüşebilmek için telefonla görüş hakkının mesai dışı saatlerde veya hafta sonu kullandırılması yönündeki talebinin haksız şekilde reddedildiğini, ayrıca çocuklarla ziyaret gününün hafta sonuna alınması talebinin kabul edildiğini ancak ekonomik koşulları nedeniyle çocukların ziyarete gelemediğini belirtmiştir. Telefonla görüşme hakkının çocuklarla iletişimi sağlayacak şekilde düzenlenmesinin reddedilmesinin aile hayatına saygı hakkını ve eşitlik ilkesini ihlal ettiğini ileri sürmüştür. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde, süreçte verilen kararların gerekçelerine ve ilgili mevzuat ile içtihada yer verilmiştir. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.
8. Başvuru, aile hayatına saygı hakkı çerçevesinde incelenmiştir.
9. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
10. Hükümlü ve tutukluların haftalık telefon görüşme gün ve saatlerinin öğrenim gören çocuklarıyla görüşmelerini sağlayacak şekilde tespit edilmesi gerektiğine ilişkin genel ilkeler Anayasa Mahkemesinin Yeliz Erten ([2. B.], B. No: 2020/99, 11/3/2021, §§ 34-38) kararında açıklanmıştır. Bu bağlamda Anayasa’nın 20. ve 41. maddeleri ebeveynin çocuklarıyla bütünleşmesinin sağlanması amacıyla tedbirler alınmasını isteme hakkını ve kamusal makamların bu tür tedbirleri alma yükümlülüğünü içermektedir. Mahkemeler, idari makamlar ve yasama organı tarafından yapılan ve çocukları ilgilendiren bütün faaliyetlerde çocuğun üstün yararının gözetilmesi ile aile ilişkilerinin sürdürülmesini sağlayacak şekilde hareket edilmesi devletin pozitif yükümlülüklerinin gereğidir. Hükümlü ve tutukluların bazı haklarının sınırlandırılması, tutulmanın kaçınılmaz sonucu olsa da ceza infaz kurumu idaresi hükümlü ve tutukluların ailesiyle temasını sağlayacak tedbirler almak zorundadır. Bu tedbirler alınırken çocuğun üstün yararı gözetilerek kamu düzeni ve suç işlenmesinin önlenmesi ile aile hayatına saygı hakkı arasında adil bir denge sağlanmalı ve bu konuda ikna edici gerekçeler ortaya konmalıdır (Aynı yönde bkz. Kenan Gülbay [2. B.], B. No: 2020/9239, 8/6/2023, § 10; Enes Akelma ve diğerleri [1. B.], B. No: 2020/37466, 8/2/2024, § 10; Şaban Cinoğlu [2. B.], B. No: 2020/8674, 8/6/2023, § 9).
11. Somut olayda başvurucunun eşinin hafta içi mesai saatlerinde çalışması ve çocuklarının öğrenim gördükleri bir arada değerlendirildiğinde başvurucunun telefon yoluyla çocuklarıyla hafta içi mesai saatlerinde iletişim kurmasının mümkün olmadığı açıktır. Başvurucunun eşi ve dolayısıyla çocukları ile hafta sonu veya mesai saatleri dışında telefonla görüşme hakkı verilmemesinin aile hayatına saygı hakkının ihlali anlamına geleceğini yargısal makamlara sunduğu dilekçelerinde belirttiği, buna karşılık yargısal makamlar tarafından başvurucunun söz konusu talepleri hakkında hiçbir değerlendirme yapılmadığı anlaşılmıştır.
12. Buna göre başvurucunun haftalık telefon hakkını çocuklarıyla iletişimi sağlayacak şekilde düzenlenmesi talebi reddedilmiş ise de; ilgili kararlarda başvurucunun koşulları ile devletin aile birlikteliğinin devamına ve ilişkilerinin sürdürülmesine ilişkin tedbir alma yükümlülüğü ve çocuğun üstün yararı ilkesi de gözetilmek suretiyle talebin karşılanmasının idareye nasıl bir külfet yükleyeceği yeterli gerekçeyle ortaya konulduğu söylenemez. Dolayısıyla idarenin uygulaması ve yargı kararları birlikte değerlendirildiğinde çocuğun üstün yararı gözetilerek aile ilişkilerinin devamlılığını sağlayacak şekilde hareket edilmediği anlaşılmakla olayda aile hayatına saygı hakkı bakımından devletten beklenen pozitif yükümlülüklerin yerine getirilmediği sonucuna ulaşılmıştır.
13. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
III. GİDERİM
14. Başvurucu; ihlalin tespiti, yeniden yargılama yapılması ve 20.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
15. Başvuruda tespit edilen anayasal hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar ve zorunluluk bulunmaktadır. Anayasa'nın 148. ve 153. maddeleri ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. ve 66. maddeleri uyarınca ihlal kararının gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatıp Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında belirtilen ilkelere ve gerekçelere uygun biçimde yürütülecek yargılama sonunda hak ihlalinin nedenlerini gidererek yeni bir karar vermektir (yeniden yargılama konusunda bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2) [1. B.], B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).
16. Eski hâle getirme kuralı çerçevesinde ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılabilmesi için başvurucuya manevi zararları karşılığında talebine bağlı kalınarak net 20.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.
IV. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. Aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
C. Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan aile hayatına saygı hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
D. Başvurucuya net 20.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE,
E. Kararın bir örneğinin aile hayatına saygı hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Elazığ İnfaz Hâkimliğine (E.2020/3070, K.2020/3277) GÖNDERİLMESİNE,
F. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 12/3/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.