TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
ALİ ŞİMŞEK VE VEYSİ BARAN BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2021/9020)
|
|
Karar Tarihi: 12/3/2025
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Basri BAĞCI
|
Üyeler
|
:
|
Engin YILDIRIM
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
|
|
Kenan YAŞAR
|
|
|
Ömer ÇINAR
|
Raportör
|
:
|
İsmail ŞAHİN
|
Başvurucular
|
:
|
1. Veysi BARAN
|
Vekili
|
:
|
Av. Sadun BARAN
|
|
:
|
2. Ali ŞİMŞEK
|
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, ceza infaz kurumunda bulunan başvurucuların yakınlarının cenaze törenine katılması için izin verilmemesi nedeniyle özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. 2021/12217 numaralı bireysel başvuru dosyası konu yönünden hukuki irtibat bulunması nedeniyle 2021/9020 numaralı bireysel başvuru dosyası ile birleştirilmiş, 2021/12217 numaralı başvuru dosyası kapatılmış ve inceleme 2021/9020 numaralı bireysel başvuru dosyası üzerinden yürütülmüştür.
3. Başvuru tarihinde ceza infaz kurumunda bulunan başvuruculardan birinin dedesi, diğerinin abisi vefat etmiştir. Başvurucular, cenaze törenine katılma talebinde bulunmuştur. Cumhuriyet Başsavcılığı (Başsavcılık) başvurucuların talebini reddetmiştir. Kararların gerekçesinde, COVID-19 salgın hastalığı ve alınan tedbirleri gerekçe göstermiştir.
4. Birinci başvurucu, anılan karara karşı Ereğli (Konya) İnfaz Hâkimliğine (İnfaz Hâkimliği) şikâyette bulunmuştur. İnfaz Hâkimliği 12/1/2021 tarihinde Başsavcılık kararının usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesiyle şikâyetin reddine karar vermiştir.
5. Bunun üzerine birinci başvurucu, anılan karara karşı Ereğli (Konya) Ağır Ceza Mahkemesinde itiraz yoluna başvurmuştur. Ağır Ceza Mahkemesi 2/2/2021 tarihinde kararda herhangi bir isabetsizlik olmadığından itirazın reddine kesin olarak karar vermiştir.
6. Birinci başvurucu Ağır Ceza Mahkemesi kararı üzerine, ikinci başvurucu ise Başsavcılık kararı üzerine bireysel başvuruda bulunmuştur. Başvurular, süresi içinde yapılmıştır.
7. Komisyon, başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.
II. DEĞERLENDİRME
8. Ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucuların adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.
9. Başvurucular, abisinin/dedesinin cenazesine katılma taleplerinin reddedilmesi nedeniyle özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğini ifade etmiştir.
10. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde; ceza infaz kurumunda bulunan başvurucuların cenazeye katılma talebinin reddedilmesi nedeniyle özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının ihlal edilip edilmediği hususunda müdahalenin demokratik toplumda gerekliliği ve ölçülülüğü incelenirken olay tarihi ve öncesindeki pandemi koşullarının gözönünde tutulması gerektiği vurgulanmıştır. Ayrıca başvurucuların şikâyeti konusunda yapılacak incelemede Anayasa ve ilgili mevzuat hükümleri ile somut olayın kendine özgü koşullarının da dikkate alınması gerektiği belirtilmiştir.
11. Anayasa Mahkemesi ceza infaz kurumundaki mahpusların ölen yakınlarının cenazesine katılmasını, mahpusların aile bireyleriyle iletişimini ve aile görüşlerini özel hayata ve aile hayatına saygı hakkı çerçevesinde genel olarak pozitif yükümlülükler kapsamında değerlendirmiştir (Beşir Doğan [2. B.] , B. No: 2013/2335, 15/12/2015, § 34; Ahmet Çilgin [1. B.], B. No: 2014/18849, 11/1/2017, § 23). Ayrıca Anayasa Mahkemesi benzer bir başvuruda cenaze törenine ve taziyeye katılma yönünden İnfaz Hâkimliğine şikâyet yolunun tüketilmesinin zorunlu olmadığı sonucuna ulaşmıştır (Rasul Kocatürk [GK], B. No: 2016/8080, 16/12/2019, §§ 32-39). Bu nedenle başvurucuların abisinin/dedesinin cenaze törenine katılması için izin verilmemesine ilişkin ihlal iddiaları bir bütün hâlinde özel hayata ve aile hayatına saygı hakkı kapsamında incelenmiştir.
12. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvuruların kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
13. Başvurucuların özel hayata ve aile hayatına saygı hakkına yönelik müdahalenin 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 94. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkralarında yer alan düzenlemeler gereğince kanuni temelinin bulunduğu ve infaz kurumunun güvenliğinin sağlanması şeklinde meşru amacının bulunduğu açıktır (Rasul Kocatürk, §§ 45-50).
14. Temel hak ve özgürlüklere yönelik bir müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun kabul edilebilmesi için zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılaması ve orantılı olması gerekir (Ferhat Üstündağ [1. B.] , B. No: 2014/15428, 17/7/2018, § 45; Abuzer Uzun, B. No: 2016/61250, 13/6/2019, § 38).
15. Anayasa’nın 19. maddesi gereği hükümlü ve tutukluların özel ve aile hayatına birtakım sınırlamaların getirilmiş olması, hukuka uygun olarak ceza infaz kurumunda tutulmanın kaçınılmaz ve doğal bir sonucudur. Bu bağlamda idarenin tutuklu ve hükümlülerin özel ve aile hayatına müdahale konusunda takdir yetkisinin daha geniş olduğu gözetilmelidir. Burada mühim olan ceza infaz kurumunun güvenliğinin sağlanması amacı ile hükümlünün özel ve aile hayatına saygı gösterilmesi hakkı arasında adil bir dengenin sağlanmış olmasıdır (Rasul Kocatürk, § 56).
16. Ölüm, insan hayatında karşılaşılan acı olaylardan biridir. Birçok kültürde ölen kimsenin tanıdıkları bir araya gelerek ölüm nedeniyle duyulan acı ve üzüntüyü paylaşır. Ölenin geride kalan aile bireyleri ziyaret edilerek kendilerine maddi ve manevi destekte bulunulur. Şüphesiz bu acıyı ölüm anından itibaren en yoğun derecede yaşayan ve desteğe en çok ihtiyaç duyanlar aile bireyleridir. Kanun koyucu bu insani düşünceden ve kültürel olgulardan hareketle 5275 sayılı Kanun'da yakınlarının ölümü hâlinde hükümlüye mazeret izni verilmesini düzenlemiştir. Kanun'daki izin süreleri gözetildiğinde kanun koyucunun iznin kapsamını sadece defin işlemi ile sınırlı tutmadığı, definden sonra yapılan taziye ziyaretlerini kabul etmeye ve aile bireylerinin bir arada kalarak birbirlerine destek olmalarına imkân tanımayı da amaçladığı kabul edilmelidir. Buna göre cenazeye katılma talebinin taziye kabulüyle birlikte ele alınması gerekmektedir. Bu yorum aynı zamanda aile hayatına saygı hakkının gereklerine de uygun olacaktır (Muhittin Pirinççioğlu (4) [1. B.], B. No: 2020/28439, 21/11/2023, § 13; Rasul Kocatürk, § 61).
17. Cenazeye veya taziyeye katılımın sağlanması imkân dâhilinde görülmezse bu duruma ilişkin zorunluluk hâllerinin ve risklerin somut olgu ve olaylara dayalı olarak açıklanması gerekir (Muhittin Pirinççioğlu (4), § 14; Rasul Kocatürk, § 62).
18. Başvurulara konu olan olaylarda, ceza infaz kurumunda bulunan başvurucuların vefat eden abisinin/dedesinin cenaze törenine katılma taleplerinin Başsavcılık tarafından COVID-19 salgınının neden olduğu bulaş riski gerekçe gösterilerek reddedildiği görülmektedir.
19. Bu itibarla somut olayın koşullarında Başsavcılık kararlarında COVID-19 salgınının neden olduğu bulaş riskine ilişkin genel gerekçeyle yetinilmiş, sosyal mesafe ve maske kullanımı gibi tedbirler çerçevesinde başvurucuların talebinin karşılanmasına ilişkin bir değerlendirme yapılmamıştır. Başvurucuların cenaze törenine katılımının sağlanması mümkün olmayabilirse de alternatif olarak taziyeye katılımın sağlanması hususu da değerlendirilmemiştir. Başsavcılık, başvurucuların talebinin karşılanması için durumun gerektirdiği özeni gösterdiğini, ilgili personelin görevlendirilmesi için alternatif çözümler denediğini ortaya koyabilmiş değildir. Başvurucuların uzun süre görmediği abisinin/dedesinin vefatı ve cenazesine veya taziyesine katılamamasının neden olduğu derin üzüntü dikkate alındığında Başsavcılık kararlarında gösterilen gerekçeler, başvurucuların çıkarları ile toplumun çıkarları arasında adil denge kurulmasına yönelik ikna edici, ilgili ve yeterli unsurlara sahip değildir. Dolayısıyla başvurucuların cenazeye ya da taziyeye katılarak ailesine destek olma imkânından yoksun kalmasında kamu makamlarının talebin reddedilmesi şeklindeki müdahalesinin özel hayata ve aile hayatına saygı hakkını ihlal ettiği sonucuna ulaşılmıştır (Abdullah Selvi [2. B.], B. No: 2020/35123, 3/4/2024, §§ 16, 17; Murat Kaymakçı [2. B.], B. No: 2020/35000, 3/4/2024, § 14; Muhittin Pirinççioğlu (4), § 15).
20. Açıklanan gerekçelerle özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
III. GİDERİM
21. Başvurucular, ihlalin tespitine ve manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi talebinde bulunmuştur.
22. İnceleme tarihi itibarıyla başvurucuların abisinin/dedesinin cenaze törenine katılmasının mümkün olmadığı ve vefatlar üzerinden uzun bir süre geçtiği dikkate alındığında tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmamaktadır.
23. Öte yandan ihlalin niteliği dikkate alınarak başvuruculara net 34.000 TL manevi tazminatın ayrı ayrı ödenmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
IV. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurucuların adli yardım taleplerinin KABULÜNE,
B. Özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
C. Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
D. Başvuruculara net 34.000 TL manevi tazminatın AYRI AYRI ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
E. 30.000 TL vekalet ücretinden oluşan yargılama giderinin başvurucu Veysi Baran'a ÖDENMESİNE,
F. Ödemelerin kararın tebliğini takiben başvurucuların Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
G. Kararın bir örneğinin bilgi için Ereğli (Konya) İnfaz Hâkimliği (E.2021/76), Ereğli Ağır Ceza Mahkemesi (2021/141 D.İş), Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığı Muhabere Bürosu (2021/322 Sayı ve 12/01/2021 tarih)ile Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE12/3/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.