TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
EMRE KENDİR BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2022/17941)
Karar Tarihi: 18/12/2024
Başkan
:
Hasan Tahsin GÖKCAN
Üyeler
Recai AKYEL
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
Selahaddin MENTEŞ
Yılmaz AKÇİL
Raportör
Yusuf Enes KAYA
Başvurucu
Emre KENDİR
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, koşullu salıverilme için ceza infaz kurumunda geçirilmesi gereken sürenin üçte iki yerine dörtte üç olarak belirlenmesi nedeniyle suçta ve cezada kanunilik ilkesinin; koşullu salıvermeye ilişkin düzenlemede suça göre ayrım yapılması nedeniyle de eşitlik ilkesinin ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
2. Başvurucu hakkında Düzce Cumhuriyet Başsavcılığınca (Başsavcılık) Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanmasına (FETÖ/PDY) üye olma suçundan soruşturma başlatılmıştır. Başvurucu 5/3/2018 tarihiyle 12/3/2018 tarihi arasında gözaltında kalmıştır.
3. Düzce 2. Ağır Ceza Mahkemesi 11/11/2019 tarihinde başvurucunun 6 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar vermiştir.
4. Başvurucunun istinaf talebi reddedildikten sonra Yargıtay 3. Ceza Dairesince 13/10/2021 tarihinde mahkûmiyet hükmü onanarak kesinleşmiştir.
5. Düzce T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda bulunan başvurucu hakkında Başsavcılık tarafından 14/12/2021 tarihinde müddetname düzenlenmiştir.
6. Başvurucu 17/12/2021 tarihli dilekçesiyle müddetnameye itiraz ederek koşullu salıverilme tarihlerinin hatalı düzenlendiğini, 14/4/2020 tarihli ve 7242 sayılı Kanun ile yapılan infaz rejimi değişikliklerinden lehine olan hükümlerin uygulanması gerektiğini, bu nedenle cezasının üçte ikisini çekmesi hâlinde koşullu salıvermeden yararlanacağını ileri sürmüştür.
7. Düzce İnfaz Hâkimliği 20/12/2021 tarihinde başvurucunun talebinin reddine karar vermiştir. Kararda koşullu salıverilmeye yönelik lehe düzenleme bulunmadığı, terör suçlarında koşullu salıverme için infaz süresinin dörtte üç olarak düzenlendiği belirtilmiştir.
8. Başvurucu, Hâkimliğin kararına itiraz etmiştir. 21/1/2022 tarihinde itirazı değerlendiren Düzce 1. Ağır Ceza Mahkemesi; Hâkimlik kararının gerekçesinin ayrıntılı ve yeterli olduğunu, itirazın kabulü için bir neden bulunmadığını belirterek reddetmiştir.
9. Başvurucu 1/2/2022 tarihinde Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunmuştur.
10. Komisyon, başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne, yargılama giderlerini ödemekten geçici olarak muaf tutulmasına ve iddiaların kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.
II. DEĞERLENDİRME
A. Suçta ve Cezada Kanunilik İlkesinin İhlal Edildiğine İlişkin İddia
11. Başvurucu 7242 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik sonrası cezasının üçte ikisini çekmesi hâlinde koşullu salıvermeden yararlanabileceğini, buna rağmen müddetanamede koşullu salıverme oranının dörtte üç olarak gösterildiğini, hakkında düzenlenen müddetnamenin lehe olan kanun uygulanarak yeniden düzenlenmesi talebinin reddedildiğini belirterek suçta ve cezada kanunilik ilkesinin kişi hürriyeti ve güvenliği, adil yargılanma ve etkili başvuru hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
12. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde; ilgili mevzuat hükümleri, Anayasa Mahkemesi içtihatları ile somut olayın kendine özgü şartları gözönüne alınarak değerlendirme yapılması gerektiği belirtilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanında başvuru formundakine benzer iddialarda bulunmuştur.
13. Başvurucunun iddiaları suçta ve cezada kanunilik ilkesi kapsamında incelenmiştir.
14. Anayasa Mahkemesi koşullu salıverilme için ceza infaz kurumunda kalınması gereken sürenin, cezanın ne kadar çekileceğini belirlediğinden hükümlü açısından cezanın kapsamına ilişkin olduğunu dolayısıyla bu hususta suçta ve cezada kanunilik ilkesini düzenleyen Anayasa’nın 38. maddesi çerçevesinde değerlendirilme yapılması gerektiğini belirtmiştir (Burhan Yaz (3) [GK], B. No: 2021/7919, 29/5/2024, § 64).
15. Anayasa Mahkemesi ayrıca Anayasa'nın 38. maddesinin gereği olarak lehe kanunun geçmişe yürümesi ilkesinin koşullu salıvermeye de uygulanacağı sonucuna ulaşmıştır. Buna göre suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanuna göre koşullu salıverilmeye hak kazanan kimsenin bu hakkının geri alınamayacağı, suç işlendikten sonra yürürlüğe giren kanuna göre koşullu salıverilme hakkını kaybeden kimseye aleyhe olan hükmün uygulanamayacağı, suç tarihinden sonra yürürlüğe giren lehe düzenlemelerin hükümlü hakkında derhâl uygulanacağı kabul edilmelidir. Koşullu salıverilmenin her iki şartı açısından ayrı ayrı lehe kanunun geçmişe yürümesi ilkesi geçerlidir. Bu kapsamda ceza infaz kurumunda kalınması gereken süreyi azaltan bir düzenleme hükümlünün lehine olacaktır (Burhan Yaz (3), § 66).
16. Somut olayda başvurucu, 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan süreli hapis cezasına mahkûm edilmiştir. 3713 sayılı Kanun kapsamında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan süreli hapis cezasına mahkûm edilenlerin cezalarının ne kadarını ceza infaz kurumunda çektikten sonra koşullu salıverilme imkânından yararlanacakları hususu 7242 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önce, 3713 sayılı Kanun'da doğrudan düzenlenmemiş, bu konuda 13/12/2004 tarihli ve5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un 107. maddesinin dördüncü fıkrasına atıf yapılmıştır. 5275 sayılı Kanun'un 107. maddesinde ise bu oran dörtte üç olarak belirlenmiştir. Bu hükümlere göre 3713 sayılı Kanun kapsamına giren suçlardan süreli hapis cezasına mahkûm olanlara uygulanacak olan oranın dörtte üç olduğu konusunda bir ihtilaf bulunmamaktadır. Bununla birlikte 2020 yılında 7242 sayılı Kanun'la koşullu salıverilmeye ilişkin bu kurallarda birtakım değişiklikler yapılmıştır (Burhan Yaz (3), § 67).
17. Bu kapsamda 7242 sayılı Kanun'un 48. maddesiyle 5275 sayılı Kanun'un 107. maddesinin dördüncü fıkrasında yer alan "dörtte üçünü" ibaresi "üçte ikisini" şeklinde değiştirilmiş ve bu fıkraya "Koşullu salıverilme oranı üçte ikiden fazla olan suçlar bakımından ise tabi oldukları koşullu salıverilme oranı uygulanır." cümlesi; 7242 sayılı Kanun'un 65. maddesiyle de 3713 sayılı Kanun'un "Koşullu salıverilme" başlıklı 17. maddesinin birinci fıkrasının sonuna "Ancak, süreli hapis cezaları bakımından düzenlenen koşullu salıverilme oranı, dörtte üç olarak uygulanır." cümlesi eklenmiştir (Burhan Yaz (3), § 68).
18. Bu değişiklikler sonucunda 5275 sayılı Kanun'un 107. maddesinin dördüncü fıkrasındaki oran üçte iki olarak değiştirilmişse de 3713 sayılı Kanun'a eklenen "Ancak, süreli hapis cezaları bakımından düzenlenen koşullu salıverilme oranı, dörtte üç olarak uygulanır." şeklindeki cümle ve 5275 sayılı Kanun'a eklenen"Koşullu salıverilme oranı üçte ikiden fazla olan suçlar bakımından ise tabi oldukları koşullu salıverilme oranı uygulanır." şeklindeki cümle nedeniyle 3713 sayılı Kanun kapsamında süreli hapis cezasına mahkûm edilen kişilere uygulanacak koşullu salıverilme oranında bir değişiklik meydana gelmediği anlaşılmaktadır. Bu kişiler yönünden 7242 sayılı Kanun'dan önce de sonra da koşullu salıverilme oranı dörtte üçtür. Diğer bir deyişle bu kişileri de kapsayan lehe bir kanun yürürlükte olmamıştır (Burhan Yaz (3), § 69).
19. Açıklanan nedenlerle somut olayda suçta ve cezada kanunilik ilkesinin ihlal edildiği iddiasının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Eşitlik İlkesinin İhlal Edildiğine İlişkin İddia
20. Başvurucu 7242 sayılı Kanun’da suç türüne göre ayrım yapılarak düzenleme ihdas edildiğini, genel olması gereken kanun maddelerinin lehe olan hükümlerinden bir grubun faydalanmaması için istisna tanındığını, bu kanun ile bazı suçlar yönünden kişiler hiç cezaevine girmeden serbest kalma imkânına sahip olurken kendisinin cezasının önemli bir kısmını ceza infaz kurumunda geçirmek zorunda kaldığını belirterek eşitlik ilkesinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
21. 7242 sayılı Kanun uyarınca koşullu salıverilme uygulanarak cezanın infazı için farklı oran ile sürenin belirlendiği düzenlemelerin kapsamı dışında tutulan bir diğer suç grubunun -başvurucunun işlediği suçun da dâhil olduğu- 3713 sayılı Kanun kapsamına giren suçlar olduğu görülmektedir. Söz konusu suçlar bakımından herhangi bir ayrım yapılmaksızın 3713 sayılı Kanun kapsamındaki suçların tamamı kapsam dışında tutulmuştur.
22. Anayasa Mahkemesi 7242 sayılıKanun’un norm denetimi incelemesinde suç ve ceza yönünden sınırları belirtilen takdir alanının, ceza sisteminin tamamlayıcı bölümünü oluşturan infaz hukuku için de geçerli olduğunu, kanun koyucunun koşullu salıverilme, denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak cezanın infazı ile açık ceza infaz kurumuna geçmenin koşullarını anayasal hükümlere, toplumsal koşul ve gereklere göre serbestçe belirleyebileceğini, infaz oranı yüksek tutulan suçların topluma yönelik olmaları, tehlikelilikleri, ağırlıkları, hukuki konuları, unsur ve nitelikleri, kapsam ve boyutları, etkileri, hukuki konularının toplumsal yaşam bakımından taşıdıkları önem gözetilerek benzer nitelikteki suçlarla birlikte tamamının veya en ağır cezayı gerektirenin infazı kolaylaştıran birtakım düzenlemelerin kapsamı dışında bırakılması suretiyle bu suçlar bakımından caydırıcılığın artırılmasının amaçlandığını, dolayısıylaöngörülen ayrımın nesnel ve makul bir temele dayandığını belirtmiştir. Anayasa Mahkemesi sonuç olarak bu düzenlemelerin Anayasa’nın 10. maddesinde güvence altına alınan eşitlik ilkesine aykırı olmadığına karar vermiştir (AYM, E.2020/53, K.2021/55, 14/07/2021 §§ 169-192). Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de suç türüne göre infaz kurallarında farklılaşmaya gidilmesinin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne aykırılık oluşturmadığını belirtmiştir (Gerger/Türkiye, B. No. 24919/94, 8/7/1999, § 69).
23. Somut başvuruda da söz konusu kararlardan ayrılmayı gerektirecek bir yön bulunmamaktadır.
24. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
III. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Suçta ve cezada kanunilik ilkesinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Eşitlikilkesinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
C. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi mağduriyetine neden olacağından adli yardım talebi kabul edilen başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 18/12/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.