logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Hıdır Aydin ve diğerleri [1. B.], B. No: 2022/59921, 5/11/2025, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

HIDIR AYDİN VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2022/59921)

 

Karar Tarihi: 5/11/2025

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Recai AKYEL

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

Muhterem İNCE

 

 

Yılmaz AKÇİL

Raportör

:

Güzay ŞERBETCİ

Başvurucular

:

1. Hıdır AYDİN

 

 

2. Ali Fırat AYDİN

 

 

3. Mehmet AYDİN

Vekilleri

:

Av. Gurbet YAVUZ ŞAHİN

 

 

Av. Harun ŞAHİN

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, mahpuslara cenaze törenine katılması ve taziyeleri kabul etmesi için izin verilmemesi nedeniyle özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Başvurucular, Diyarbakır 2 No.lu T Tipi kapalı Ceza İnfaz Kurumunda bulunmaktadır. Birinci başvurucunun babası, diğer başvurucuların dedesi olan M.A. 25/3/2022 tarihinde vefat etmiştir. Beyanlarına göre başvurucular, vefat haberini öğrendikten sonra cenaze törenine katılmaları ve taziyeleri kabul etmelerine izin verilmesi için Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığına (Başsavcılık) başvurmuştur. Başsavcılık; söz konusu talebi başvurucuların ailesi ile başka bir aile arasında kan davasının bulunduğu, bu ailelerin ikamet adreslerinin birbirine yakın olduğu, bu sebeple kasten öldürme olaylarının yaşandığı, cenazeye katılımın başka olumsuz olaylara sebebiyet verebileceği ve başvurucuların bu talebin yerine getirilmesi durumunda güvenlik açısından risk oluşturacağı gerekçesiyle 30/3/2022 tarihinde reddetmiştir.

3. Başvurucular, Başsavcılığın ret kararını 31/3/2022 tarihinde öğrendikten sonra20/4/2022 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

4. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

5. Ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucuların adli yardım taleplerinin kabulüne karar verilmesi gerekir.

6. Başvurucular; Başsavcılığın gerekçesinde belirtilen hususların gerçeğe uygun olmadığını, iki ailenin ikametleri arasında 5 km mesafe bulunduğunu, güvenlik tedbirlerinin alınabileceğini, aile büyüklerinin cenazesine ve taziye merasimine katılma talebinin reddine gerekçe yapılan hususun yeterli olmadığını belirterek özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

7. Adalet Bakanlığı görüşünde; başvurucuların aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiği şikâyeti konusunda yapılacak incelemede Anayasa ve ilgili mevzuat hükümleri ile somut olayın kendine özgü koşullarının dikkate alınması gerektiği vurgulanmıştır.

8. Anayasa Mahkemesi, somut olayın koşullarına göre, cenaze törenine ve taziyeye katılma talebi yönünden infaz hâkimliğine şikâyet yolunu tüketmenin başvurucuya aşırı külfet yükleyebileceğine, söz konusu yolun bireysel başvuru öncesinde tüketilmesinin gerekli olmayabileceğine karar vermiştir (Rasul Kocatürk [GK], B. No: 2016/8080, 16/12/2019, §§ 32-39). Bu bağlamda somut olayın koşullarında infaz hâkimliğine şikâyet yolunun tüketilmesinin zorunlu olmadığı değerlendirilmiştir.

9. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir nedenin de bulunmadığı anlaşıldığından başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

Muhterem İNCE ve Yılmaz AKÇİL bu görüşe katılmamıştır.

10. Somut olayda, başvurucuların müteveffanın cenazesine katılma ve taziye kabulünde bulunma taleplerinin reddedilmesinin özel hayata ve aile hayatına saygı hakkına bir müdahale oluşturduğu açıktır (Beşir Doğan [2. B.], B. No: 2013/2335, 15/12/2015, § 30; Rasul Kocatürk, § 42). Bu müdahalenin 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 94. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkralarında yer alan düzenlemeler gereğince kanuni temelinin bulunduğu ve infaz kurumunun güvenliğinin sağlanması şeklinde meşru amacının bulunduğu kabul edilmiştir (Rasul Kocatürk, §§ 45-50). Kanuni dayanağı bulunan ve meşru amaç taşıyan müdahalenin ihlal teşkil etmemesi için Anayasa’nın 13. maddesinde yer verilen demokratik toplum düzeninin gereklerine ve ölçülülük ilkesine de uygun olması gerekir. Bir müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun kabul edilebilmesi için ise zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşıladığı ve orantılı olduğunun ortaya konulması beklenir (Ferhat Üstündağ [1. B.], B. No: 2014/15428, 17/7/2018, §§ 37,45-48; Abuzer Uzun [2. B.], No: 2016/61250, 13/6/2019, § 38; Rasul Kocatürk, §§ 51-57).

11. Anayasa’nın 19. maddesi gereği hükümlü ve tutukluların özel hayata ve aile hayatına birtakım sınırlamaların getirilmiş olması, hukuka uygun olarak ceza infaz kurumunda tutulmanın kaçınılmaz ve doğal bir sonucudur. Bu bağlamda idarenin tutuklu ve hükümlülerin özel hayata ve aile hayatına müdahale konusunda takdir yetkisinin daha geniş olduğu gözetilmelidir. Burada mühim olan ceza infaz kurumunun güvenliğinin sağlanması amacı ile mahpusun özel hayata ve aile hayatına saygı gösterilmesi hakkı arasında adil bir dengenin sağlanmış olmasıdır (Mehmet Koray Eryaşa [2. B.], B. No: 2013/6693, 16/4/2015, § 89; Rasul Kocatürk, § 56).

12. Bununla birlikte Anayasa Mahkemesi; taziye ziyaretinin aile ilişkileri ve kültürümüz yönünden önemli bir yeri olması nedeniyle 5275 sayılı Kanun'da yakınlarının ölümü hâlinde mahpusa mazeret izni verilmesinin düzenlenerek cenaze merasimine katılma imkânı sağlandığını, izin süreleri ve aile hayatına saygı hakkının gerekleri gözetildiğinde kanun koyucunun iznin kapsamını sadece defin işlemi ile sınırlı tutmadığının kabulü gerektiğini vurgulayarak cenazeye katılma talebini taziye ziyaretiyle ile birlikte ele almıştır. Ayrıca bu imkândan yararlanmanın mutlak olmadığı, şartların bulunmasına ve kamu makamlarının yapacakları değerlendirmeye bağlı kılındığını belirtmiştir (Rasul Kocatürk, §§ 58, 61).

13. Bu bağlamda Anayasa Mahkemesi; yakını ölen mahpusun izin talebinin kamu makamlarınca somut koşullar da dikkate alınarak özenli bir değerlendirme ile mümkün olan en kısa sürede sonuçlandırılması, talebin karşılanması imkân dâhilinde değilse zorunluluk hâllerinin ve güvenlik risklerinin somut olgu ve olaylara dayalı olarak yeterli gerekçeyle açıklanması gerektiğini kabul etmiştir (Muhittin Pirinççioğlu (4) [1. B.], B. No: 2020/28439, 21/11/2023, §§ 13, 14; Rasul Kocatürk, §§ 61, 62). Anayasa Mahkemesi anılan gerekliliklere uyulmadığını ve taleplerin özenli bir şekilde değerlendirilmeyerek kişilerin menfaatiyle kamusal menfaat arasında adil denge kurulmadığını tespit ettiği başvurularda müdahalenin demokratik bir toplumda gerekli ve ölçülü olduğunun söylenemeyeceği gerekçesiyle özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir (birçok karar arasından bkz. Rasul Kocatürk; Beşir Doğan; Yavuz Geçim [2. B.], B. No: 2018/15011, 24/2/2021; Muhittin Pirinççioğlu (4); Abdullah Selvi, [2. B.] B.No: 2020/35123, 3/4/2024).

14. Somut olayda, başvurucuların yakını olan müteveffanın cenaze ve taziye törenine katılma talebinin Başsavcılık tarafından güvenlik riski gerekçe gösterilerek reddedildiği görülmektedir. Başsavcılık kararında cenazenin defnedileceği ve taziye kabulünün yapılacağı mahalde başvurucuların ailesi ile aynı yerde ikamet eden diğer başka bir aile arasında kan davasının bulunduğu ve bu sebeple kasten öldürme olaylarının yaşandığı, cenazeye katılımın başka olumsuz olaylara sebebiyet verebileceği, bunun da güvenlik bakımından risk teşkil ettiği değerlendirmesine yer vermiştir.

15. Söz konusu karar başvuruculara 31/3/2022 tarihinde, talep tarihinin üzerinden altı gün geçtikten sonra tebliğ edilmiştir. Kararda; güvenlik riskinin bulunduğuna ilişkin tespitle yetinilmiş, başvurucuların talebinin karşılanmasına ve güvenlik riskinin ne suretle ortadan kaldırılamayacağına yönelik bir değerlendirme yapılmamıştır. Anılan kararın gerekçesinden başvurucuların taziyeye katılımlarının sağlanıp sağlanmayacağına ilişkin olarak ayrıca bir inceleme yapılmadığı da anlaşılmaktadır. Dolayısıyla başvurucuların talebinin karşılanması için durumun gerektirdiği özenin gösterildiği ve ilgili personelin görevlendirilmesi için alternatif çözümler denendiği hususları idari ve yargı mercilerince ortaya konabilmiş değildir. Üstelik söz konusu değerlendirmenin sonucu talebin üzerinden altı gün geçtikten sonra başvuruculara bildirilmiştir. Başvurucuların uzun süre görmediği yakınlarının vefatı ve cenazesine veya taziyesine katılamamasının neden olduğu derin üzüntü dikkate alındığında Başsavcılık kararında gösterilen gerekçeler, başvurucuların çıkarları ile toplumun çıkarları arasında adil denge kurulmasına yönelik ilgili ve yeterli unsurlara sahip değildir. Neticede, başvurucuların cenazeye ya da taziyeye katılarak ailesine destek olma imkânından yoksun kalmasında kamu makamlarının talebin reddedilmesi şeklindeki müdahalesinin özel hayata ve aile hayatına saygı hakkını ihlal ettiği sonucuna ulaşılmıştır.

16. Açıklanan gerekçelerle özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

Muhterem İNCE ve Yılmaz AKÇİL bu görüşe katılmamıştır.

III. GİDERİM

17. Başvurucular, ihlalin tespiti ile 5.000 TL maddi ve 20.000 TL manevi tazminatın ayrı ayrı ödenmesine karar verilmesi talebinde bulunmuştur.

18. İnceleme tarihi itibarıyla başvurucuların yakınlarının vefatının üzerinden uzun bir süre geçtiği dikkate alındığında tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmamaktadır.

19. Öte yandan ihlalin niteliği dikkate alınarak her bir başvurucuya taleple bağlı kalınarak ayrı ayrı net 20.000 TL manevi tazminatın ödenmesi, maddi zarara ilişkin olarak bilgi/belge sunulmadığından maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Adli yardım taleplerinin KABULÜNE,

B. Özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA Muhterem İNCE ve Yılmaz AKÇİL'in karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,

C. Anayasa'nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE Muhterem İNCE ve Yılmaz AKÇİL'in karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,

D. Başvuruculara taleple bağlı olmak üzere ayrı ayrınet 20.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,

E. 40.000 TL vekâlet ücretinden oluşan yargılama giderinin başvuruculara MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE,

F. Ödemelerin kararın tebliğini takiben başvurucuların Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 5/11/2025 tarihinde karar verildi.

 

 

 

KARŞIOY GEREKÇESİ

1. Başvuru, Diyarbakır 2 No.’lu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda barındırılan mahpuslara vefat eden yakınlarından birisinin cenaze törenine katılması ve taziyeleri kabul etmesi için izin verilmemesi nedeniyle özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Başvuruculardan birisinin babası, diğer başvurucuların dedeleri olan M.A 25/3/2022 tarihinde vefat etmiştir. Beyanlarına göre başvurucular, vefat haberini öğrendikten sonra cenaze törenine katılmaları ve taziyeleri kabul etmelerine izin verilmesi için Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığına (Başsavcılık) başvurmuşlardır. Başsavcılık; söz konusu talebi başvurucuların ailesi ile başka bir aile arasında kan davasının bulunduğu, bu ailelerin ikamet adreslerinin birbirine yakın olduğu, bu sebeple kasten öldürme olaylarının yaşandığı, cenazeye katılımın başka olumsuz olaylara sebebiyet verebileceği ve başvurucuların bu talebin yerine getirilmesi durumunda güvenlik açısından risk oluşturacağı gerekçesiyle 30/3/2022 tarihinde reddetmiştir.

3. Anayasa’nın 148. maddesinin üçüncü fıkrası ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 45. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca bireysel başvuru yoluyla Anayasa Mahkemesine başvurabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması gerekir.

4. Bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği gereği Anayasa Mahkemesine başvuruda bulunabilmek için öncelikle olağan kanun yollarının tüketilmesi zorunludur. Başvurucuların, bireysel başvuru konusu şikâyetlerini öncelikle yetkili idari ve yargısal mercilere usulüne uygun olarak iletmesi, bu konuda sahip olduğu bilgi ve delilleri zamanında bu makamlara sunması ve bu süreçte dava ve başvurusunu takip etmek için gerekli özeni göstermiş olması gerekir (İsmail Buğra İşlek, B. No: 2013/1177, 26/3/2013, § 17).

5. Hükümlülerin, izin talebinin reddine ilişkin Başsavcılık kararına karşı 4675 sayılı Kanun’un 4. ve 5. maddeleri uyarınca İnfaz Hâkimliğine şikâyet yoluyla başvuruda bulunmaları mümkündür. Şikâyet başvurularında İnfaz Hâkimliğinin yetkisi işlemin iptaline, faaliyetin durdurulmasına veya ertelenmesine karar vermekten ibarettir.

6. Başvurucular, Başsavcılığın kararına karşı İnfaz Hakimliğine başvuru yolunu tüketmeksizin doğrudan Mahkememize bireysel başvuruda bulunmuşlardır. Dolayısıyla başvurucuların iddiaya konu şikâyetleri yönünden olağan kanun yollarını tüketmediklerinden öncelikle kabul edilemezlik kararı verilmesi gerekmektedir.

7. Özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddiaya gelince; Başsavcılık kararında cenazenin defnedileceği ve taziye kabulünün yapılacağı mahalde başvurucuların ailesi ile aynı yerde ikamet eden diğer başka bir aile arasında kan davasının bulunduğu ve bu sebeple kasten öldürme olaylarının yaşandığı, ailelerin ikametleri arasında yakın mesafe bulunduğu, bunun da güvenlik bakımından risk teşkil edeceği değerlendirmesine yer vermiştir. Başsavcılık; bu kapsamda başvurucuların talebinin karşılanması için durumun gerektirdiği inceleme ve araştırmayı yaptığını ortaya koymuştur. Başsavcılık kararında gösterilen gerekçeler; başvurucuların çıkarları ile toplumun çıkarları arasında adil denge kurulmasına yönelik ikna edici, ilgili ve yeterli unsurları barındırmaktadır.

8. Yukarıda açıklanan nedenlerle başvurucuların Anayasa'da güvence altına alınan özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının ihlal edilmediği kanaatine ulaştığımızdan aksi yöndeki çoğunluk görüşüne iştirak etmiyoruz.

 

Üye

Muhterem İNCE

Üye

Yılmaz AKÇİL

 

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Hıdır Aydin ve diğerleri [1. B.], B. No: 2022/59921, 5/11/2025, § …)
   
Başvuru Adı HIDIR AYDİN VE DİĞERLERİ
Başvuru No 2022/59921
Başvuru Tarihi 20/4/2022
Karar Tarihi 5/11/2025

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, mahpuslara cenaze törenine katılması ve taziyeleri kabul etmesi için izin verilmemesi nedeniyle özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Özel hayatın ve aile hayatının korunması hakkı Ceza infaz kurumu uygulamaları İhlal Manevi tazminat
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi