TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
GENEL KURUL
|
|
KARAR
|
|
SERKAN OKÇU BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2022/60965)
|
|
Karar Tarihi: 6/2/2025
|
R.G. Tarih ve Sayı: 22/5/2025 - 32907
|
|
GENEL KURUL
|
|
KARAR
|
Başkanvekili
|
:
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Başkanvekili
|
:
|
Basri BAĞCI
|
Üyeler
|
:
|
Engin YILDIRIM
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
|
|
Recai AKYEL
|
|
|
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
|
|
|
Yıldız SEFERİNOĞLU
|
|
|
Selahaddin MENTEŞ
|
|
|
İrfan FİDAN
|
|
|
Muhterem İNCE
|
|
|
Yılmaz AKÇİL
|
|
|
Ömer ÇINAR
|
|
|
Metin KIRATLI
|
Raportör
|
:
|
Ali KOZAN
|
Başvurucu
|
:
|
Serkan OKÇU
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, telefonla görüntülü görüşme yaptırılmaması nedeniyle haberleşme hürriyeti ile aile hayatına saygı hakkı ve bu haklarla bağlantılı olarak ayrımcılık yasağının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 3/6/2022 tarihinde yapılmıştır. Komisyon, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir. Bölüm, başvurunun Genel Kurul tarafından incelenmesine karar vermiştir.
3. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.
4. Birinci Bölüm, başvurunun Genel Kurul tarafından incelenmesine karar vermiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar şöyledir:
6. Başvurucu, hükümlü olarak Kayseri 2 No.lu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (İnfaz Kurumu) kalmaktadır. Başvurucu, ilgili mevzuata atıfla haftalık 30 dakika görüntülü görüşme yapma ve ziyaret hakkını kullanmadığı zamanlar için de ayrıca 30 dakika görüntülü görüşme yapma hakkının olduğunu belirterek anılan haklardan yararlanmayı İnfaz Kurumundan talep etmiştir. Ceza İnfaz Kurumu İdare Gözlem Kurulu (Kurul), 15/4/2022 tarihli kararıyla başvurucunun talebini reddetmiştir.
7. Anılan kararda başvurucunun silahlı terör örgütüne üye olma suçundan hükümlü olduğu, görüntülü ve sesli görüşme sistemi alt yapısının bu kapsamda yer alan mahpusların yalnızca haftalık 10 dakika sesli görüşme yapmalarına izin verdiği, sistem üzerinden yapılacak görüşmelerin sesli veya görüntülü olarak değiştirilmesinin mevcut alt yapı itibarıyla mümkün olmadığı belirtilmiştir. Ayrıca görüntülü görüşmenin yapılamaması hâlinde ne yapılacağına ilişkin bir düzenleme bulunmadığı gibi haftalık telefon görüşmesi hakkının ek süre verilmek suretiyle kullandırma yapılacağına dair bir mevzuat hükmünün de bulunmadığı vurgulanmıştır. Kurul ayrıca 28/4/2022 tarihinde başvurucunun iyi hâlli olduğuna karar vermiştir.
8. Başvurucu, Kurulun görüntülü görüşme talebinin reddine dair kararına karşı Kayseri 2. İnfaz Hâkimliğine (İnfaz Hâkimliği) itiraz etmiştir. İtiraz dilekçesinde başvurucu, koğuşunda sesli ve görüntülü görüşme kabini kurulduğunu, diğer suç gruplarının görüntülü görüşme yapabildiğini, kendisinin ise sadece haftada on dakika sesli görüşme yapabildiğini belirtmiştir. Mevzuat kapsamında kendisinin de görüntülü görüşme hakkının olduğunu, bu haktan yararlandırılmaması durumda sesli görüşmeye ek görüşme hakkı verilmesine yönelik yargı kararı bulunduğunu vurgulayarak Kurul kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
9. İnfaz Hâkimliği 21/4/2022 tarihinde itirazı reddetmiştir. Kararın gerekçesinde ilgili mevzuat ile Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin mahpusların haberleşme hürriyetine yönelik içtihatlarına atıf yaptıktan sonra, infaz kurumunda bulunan bir hükümlünün telefonla görüşme hakkının mevcut olduğu ancak makul ve ölçülü olmak kaydıyla bu hakkın sınırlanabileceği tespiti yapılmıştır. Bu bağlamda mahpusun telefonla görüşme hakkını sesli görüşme olarak kullandırıldığında haberleşmenin sağlanacağı, görüntülü görüşmenin yapılamamasının haberleşme hürriyetine müdahale olarak değerlendirilemeyeceği vurgulanmıştır. Başvurucunun sesli görüşmeye ilişkin bir şikâyetinin bulunmadığı, sesli görüşmeleri mevzuatta belirtildiği şekilde yapabildiği, görüntülü görüşme yapılabilmesi konusunda idarenin takdir yetkisini haiz olduğu dolayısıyla haberleşme hürriyetine bir müdahale olmadığı belirtilmiştir.
10. Başvurucunun anılan karara itirazını Kayseri 1.Ağır Ceza Mahkemesi 10/5/2022 tarihinde İnfaz Hâkimliğinin gerekçesini yineleyerek usul ve kanuna aykırılık bulunmadığını vurgulamak suretiyle reddetmiştir.
11. Nihai karar 17/5/2022 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir.
12. Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürlüğü 30/1/2025 tarihli yazıyla başvuru konusuna ilişkin olarak şu hususları Anayasa Mahkemesine bildirmiştir:
i. Cumhurbaşkanı tarafından kamuoyuna duyurulan Yargı Reformu Stratejisi ile İnsan Hakları Eylem Planında da yer alan Akıllı Teknolojilerin Ceza İnfaz Kurumlarına Entegrasyonu Projesi (ACEP) kapsamında, Sincan ve Bakırköy Kadın ile Sincan Çocuk ve Gençlik Kapalı Ceza İnfaz Kurumlarında yapılan pilot denemelerin akabinde gerekli revizeler yapılarak ülkemiz genelinde bulunan tüm ceza infaz kurumlarına yaygınlaştırma çalışmaları başlatılmıştır.
ii. ACEP ile hükümlülerin personel tarafından oda ve koğuş dışına çıkartılması suretiyle yürütülen çeşitli hizmetlerin ses izolasyonlu bir kabin içerisinde oda ve koğuşlara yerleştirilen multimedya cihaz marifetiyle personel sirkülasyonuna gerek olmaksızın daha az insan kaynağı harcanarak hızlı ve güvenilir bir biçimde gerçekleştirilmesi hedeflenmiş; proje kapsamında, görüntülü görüşme ve e-doktor uygulaması gibi daha önce hiç yapılmamış uygulamaların da hayata geçirilmesi planlanmıştır.
iii. İlgili mevzuata göre terör ve çıkar amaçlı suç örgütü üyeleri, görüntülü görüşme ve görüşme süresinin uzatılmasına ilişkin haktan yararlandırılmaları adına Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) karar ekranı yazılım çalışmasının ACEP sistem kabulleri ile birlikte eş zamanlı olarak yapılması gerekmektedir. Bunu sağlayacak yazılım ve donanım geliştirme çalışması ise devam etmektedir. Ceza infaz kurumlarının sisteme bu minvalde bir müdahale yetkisi bulanmamaktadır.
iv. 165 ceza infaz kurumunda ACEP sistemi kısmî olarak kurulmuş ise de terör ve çıkar amaçlı suç örgütü üyelerinin bahse konu sistemden -yazılım ve donanım çalışmalarının devam etmesi nedeniyle- mevcut durum itibarıyla görüntülü olarak faydalanması mümkün değildir. Başvurucunun bulunduğu kurum ile birlikte hiçbir ceza infaz kurumunda ''ACEP UYAP Karar Ekranları'' ve ilgili suç gruplarına yönelik ilave güvenlik tedbirlerine ilişkin teknik altyapı tamamlanmamıştır.
IV. İLGİLİ HUKUK
A. Ulusal Hukuk
13. 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un "Hükümlünün telefonla haberleşme hakkı" başlıklı 66. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:
"Kapalı ceza infaz kurumlarındaki hükümlüler, Cumhurbaşkanınca çıkarılan yönetmelikte belirlenen esas ve usullere göre idarenin kontrolündeki ücretli telefonlar ile görüşme yapabilirler. Telefon görüşmesi idarece dinlenir ve kayıt altına alınır. Bu hak, tehlikeli hâlde bulunan ve örgüt mensubu hükümlüler bakımından kısıtlanabilir..."
14. 29/3/2020 tarihli ve 301083 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Yönetmelik'in (Yönetmelik) "İdare ve gözlem kurulunun görev ve yetkileri" başlıklı 28. maddesinin (1) numaralı fıkrası ve (f) bendi şöyledir:
" (1) İdare ve gözlem kurulu aşağıda sayılan işleri yapmakla görevli ve yetkilidir:...
f) Tehlikeli hâli bulunan ya da örgüt mensubu olan hükümlülerle ilgili olarak, " (1) İdare ve gözlem kurulu aşağıda sayılan işleri yapmakla görevli ve yetkilidir:...
f) Tehlikeli hâli bulunan ya da örgüt mensubu olan hükümlülerle ilgili olarak,telefon görüşmeleri ile radyo, televizyon yayınları ve internet olanaklarından yararlanma hakkının kısıtlanmasına karar vermek..."
15. Yönetmelik'in "Telefonla görüşme hakkı" başlıklı 74. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"(1) Kapalı kurumlarda bulunan hükümlüler, belgelendirmeleri koşuluyla eşi, dördüncü dereceye kadar kan ve kayın hısımları ve vasisi ile telefon görüşmesi yapabilir.
(2) Telefonla görüşmeleri aşağıda belirtilen esaslara göre yapılır:
a) Hükümlüler, haberleşme veya iletişim araçlarından yoksun bırakılma veya kısıtlama cezası ile hücreye koyma cezasının infazı sırasında olmamak koşuluyla, idarenin kontrolünde bulunan ve kurumun uygun yerlerine yerleştirilen telefonlardan yararlandırılır.
b) Disiplin cezaları olsa bile, anne, baba, eş, çocuk ve kardeşlerin ölüm veya ağır hastalıkları veya doğal afet hâllerinde, hükümlülerin telefon görüşme hakları hiçbir şekilde engellenemez.
...
e) Hükümlülerin telefonla görüşme gün ve saatleri, kurumda bulunan telefon adedi, başvuru sırası, kurumun asayiş ve güvenliği dikkate alınarak idare tarafından belirlenir.
f) Hükümlüler görüşebilecekleri yakınlarından bir veya birden fazla kişi ile haftada bir kez ve bir telefon numarasıyla bağlantı kurarak kesintisiz görüşme yapabilir. Herhangi bir nedenle görüşme gerçekleşememişse daha önceden bildirilen numaralardan bir diğeriyle görüşebilir. Konuşma süresi görüşme başladığı andan itibaren on dakikayı geçemez. Deprem, salgın hastalık, doğal afet gibi zaruri hâllerde Bakanlık kararı ile telefon ile görüşme süresi ve sayısı artırılabilir.
g) Görüntülü telefon görüşmesi yapılmasına imkan sağlayan teknik alt yapının kurulu bulunduğu Bakanlıkça belirlenen kurumlarda, haftalık görüşme süresi otuz dakika olarak uygulanır. Bu sistem oda veya koğuş içine ya da idarece uygun görülen diğer yerlere kurulabilir. Haftalık ziyaret hakkını kullanmayan hükümlülerin bir sonraki haftalık telefon görüşme süresine ayrıca otuz dakika ilave edilir ve bu süre devredilemez. Bu kapsamdaki görüşmeler aynı hafta içerisinde toplam üç görüşmeyi aşmamak koşuluyla bölünmek suretiyle de yapılabilir. İlave edilen otuz dakika için üç görüşme hakkı daha verilir. Bu görüşmeler görüntülü ve sesli olarak yapılabileceği gibi sadece sesli olarak da yapılabilir. (Ek cümleler:RG-12/11/2021-31657-CK-4773/28 md.) Çocuk hükümlüler ile sıfır-altı yaş grubunda çocuğu bulunan kadın hükümlüler hakkında bu bentte düzenlenen telefonla görüşme süresi iki kat olarak uygulanır. Hükümlülere mensubu bulundukları dinin bayramlarında kullanılmak üzere otuz dakika ilave görüşme hakkı verilir.
ğ) Terör ve çıkar amaçlı suç örgütü üyeleri, görüntülü görüşme ve görüşme süresinin uzatılmasına ilişkin bu haktan kurumdaki tutum, davranış, eğitim ve iyileştirme faaliyetlerine katılma gibi durumları göz önünde bulundurularak idare ve gözlem kurulu tarafından yapılacak değerlendirmeye göre yararlandırılabilir.
h) Tehlikeli hükümlü oldukları idare ve gözlem kurulu tarafından belirlenen hükümlüler on beş günde bir kez olmak ve on dakikayı geçmemek üzere sadece eşi, çocukları, annesi ve babası ile sadece sesli olarak görüşebilir..."
B. Uluslararası Hukuk
16. Uluslararası mevzuat ile içtihatlar için bkz. Mehmet Koray Eryaşa [2. B.], B. No: 2013/6693,16/4/2015, §§ 51-57, 72, 80; İbrahim Kaptan [2. B.], B. No: 2017/30510,18/7/2018, §§ 42-45; Nuriye Arpa [2. B.], B. No: 2018/18505, 16/6/2021, §§ 27-33).
17. Ayrıca AİHM'e göre suçun mahiyeti haklı gösteriyorsa bir tutuklunun özel bir hapishane rejimine veya sınırlayıcı ziyaret düzenlemelerine tabi tutulması onun Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (Sözleşme) 8. maddesi kapsamındaki hakkına müdahale teşkil eder ancak kendiliğinden bu hakkın ihlali anlamına gelmez (Vlasov/Rusya, B. No: 78146/01, 12/6/2008, § 123). Bununla birlikte AİHM; tutuklu/hükümlülere, posta yoluyla iletişim kurmak için sunulan kolaylıkların kullanılabilir ve yeterli olması hâlinde, Sözleşme'nin 8. maddesinin tutukluların telefonla görüşme haklarını güvence altına aldığı şeklinde yorumlanamayacağını vurgulamıştır. Ayrıca AİHM'e göre telefona iletişime izin verildiği durumda, cezaevi yaşamının olağan ve makul koşulları gözönünde tutularak bu erişim meşru sınırlamalara tâbi olabilir (A. B./Hollanda, B. No. 37328/97, 29/1/2002, §§ 92, 93).
18. AİHM, ayrımcılık yasağının Sözleşme'de güvence altına alınan hak ve özgürlüklerin kullanılmasında ayrımcılığa karşı koruma sağladığını hatırlatmaktadır. AİHM'e göre her farklı muamele ayrımcılık yasağının ihlal edildiği anlamına gelmemektedir. Buna göre aynı ya da benzer konumdaki başka insanlara imtiyazlı muamele yapıldığının ve bu farkın ayrımcılık teşkil ettiğinin kanıtlanması gerekir (Ünal Tekeli/Türkiye, B. No: 29865/96, 22/2/2009, § 49; Zarb Adami/Malta, B. No: 17209/02, 20/6/2006, § 71).
V. İNCELEME VE GEREKÇE
19. Anayasa Mahkemesinin 6/2/2025 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Adli Yardım Talebi Yönünden
20. Başvurucu, hükümlü olması nedeniyle yargılama giderlerini karşılayacak gelirinin olmadığını belirterek adli yardım talebinde bulunmuştur.
21. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Şerif Ay ([2. B.],B. No: 2012/1181, 17/9/2013, §§ 22-27) kararında belirtilen ilkeler dikkate alınarak geçimini önemli ölçüde güçleştirmeksizin yargılama giderlerini ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun açıkça dayanaktan yoksun olmayan adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.
B. Aile Hayatına Saygı Hakkı ile Haberleşme Hürriyetinin ve Bu Haklarla Bağlantılı Olarak Ayrımcılık Yasağının İhlal Edildiğine İlişkin İddialar
1. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü
22. Başvurucu, kaldığı koğuşta görüntülü görüşme sisteminin kurulu ve aktif olduğunu ancak talebinin haksız bir şekilde reddedildiğini belirtmiştir. Kendisi hakkında iyi hâlli olduğuna dair karar mevcut olduğunu, mevzuatın kendisine tanıdığı görüntülü görüşme hakkını kullanmak istediğini ancak alt yapının görüntülü görüşme ile sesli/görüntülü görüşme geçişlerine müdahaleye imkân tanımadığından bahisle yaptırılmadığını ifade etmiştir. Ailesine uzak bir şehirde tutulması nedeniyle anne ve babasının görüşe gelemediğini, çocuğunun da çok az gelebildiğini, ailesiyle bağlarının bu nedenle zayıfladığını belirterek görüntülü görüştürme yaptırılmaması nedeniyle haberleşme hürriyeti ile aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğini vurgulamıştır. Ayrıca başvurucu, diğer mahpusların görüntülü görüşme yapabilmesine rağmen terör suçlarından hükümlü ve tutuklu olanlara görüntülü görüşmede sınırlama getirilmesinin ayrımcılık yasağına aykırı olduğunu ileri sürmüştür.
23. Bakanlık görüş yazısında; ilgili mevzuat ve Anayasa Mahkemesi içtihatları hatırlatıldıktan sonra başvurucunun şikâyetleri incelenirken Anayasa ve mevzuat hükümleri doğrultusunda somut olayın kendine özgü koşullarının gözönüne alınması gerektiği belirtilmiştir. Başvurucu Bakanlığın görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.
2. Değerlendirme
24. Başvurunun değerlendirilmesinde dikkate alınacak Anayasa’nın "Özel hayatın gizliliği ve korunması" başlıklı 20. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
"Herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz."
25. Anayasa’nın "Haberleşme hürriyeti" başlıklı22. maddesi şöyledir:
"Herkes, haberleşme hürriyetine sahiptir. Haberleşmenin gizliliği esastır.
Millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlâkın korunması veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması sebeplerinden biri veya birkaçına bağlı olarak usulüne göre verilmiş hâkim kararı olmadıkça; yine bu sebeplere bağlı olarak gecikmesinde sakınca bulunan hallerde de kanunla yetkili kılınmış merciin yazılı emri bulunmadıkça; haberleşme engellenemez ve gizliliğine dokunulamaz. Yetkili merciin kararı yirmidört saat içinde görevli hâkimin onayına sunulur. Hâkim, kararını kırksekiz saat içinde açıklar; aksi halde, karar kendiliğinden kalkar.
İstisnaların uygulanacağı kamu kurum ve kuruluşları kanunda belirtilir."
26. Anayasa’nın "Kanun önünde eşitlik" başlıklı 10. maddesinin birinci, dördüncü ve beşinci fıkraları şöyledir:
"Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir…
Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.
Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar."
27. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki tavsifi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki nitelendirmesini kendisi takdir eder. Telefonla görüntülü görüşme özü itibarıyla mahpusların dışarıyla ve aileyle iletişimine ilişkin olduğundan başvuru, aile hayatına saygı hakkı ile haberleşme hürriyeti ve bu haklarla bağlantılı olarak ayrımcılık yasağı kapsamında incelenmiştir.
a. Genel İlkeler
28. Anayasa’nın 22. maddesinde, herkesin haberleşme özgürlüğüne sahip olduğu ve haberleşmenin gizliliğinin esas olduğu hüküm altına alınmıştır (Mehmet Koray Eryaşa,§ 49). Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan aile hayatına saygı hakkı ise resmî makamların özel hayata ve aile hayatına müdahale edememesi ile kişinin ferdî ve aile hayatını kendi anladığı gibi düzenleyip yaşayabilmesi gereğine işaret etmektedir (Murat Atılgan [2. B.], B. No: 2013/9047, 7/5/2015, § 22; Marcus Frank Cerny [GK], B. No: 2013/5126, 2/7/2015, § 36).
29. Anayasa'nın 19. maddesi gereğince hükümlü ve tutukluların haberleşme hürriyeti ve aile hayatına saygı hakkının sınırlanması, hukuka uygun olarak ceza infaz kurumunda tutulmanın kaçınılmaz ve doğal bir sonucudur. Öte yandan hükümlü ve tutukluların aile hayatına saygı gösterilmesi hakkı, ceza infaz kurumu idaresinin hükümlü ve tutukluların ailesi ve yakınlarıyla temasını devam ettirecek önlemleri almasını zorunlu kılmaktadır (Mehmet Zahit Şahin [1. B.], B. No: 2013/4708, 20/4/2016, § 36).
30. Bununla beraber bu yükümlülük yerine getirilirken ceza infaz kurumunda tutulmanın kaçınılmaz ve doğal sonuçlarının gözetilmesi gerekmektedir. Bu bağlamda kamu düzeni ve suç işlenmesinin önlenmesi ile aile hayatına saygı hakkı ve haberleşme hürriyeti arasında adil bir denge sağlanmalıdır. Ancak ceza infaz kurumunda bulunmanın doğal sonucu olarak idarenin müdahale konusunda takdir yetkisinin daha geniş olduğu gözetilmelidir (Mehmet Koray Eryaşa, § 89).
31. Anayasa ve Sözleşme'de herkesin haberleşme hürriyetine sahip olduğu düzenlenirken haberleşmenin hangi araçlarla yapılacağı açık bir şekilde belirtilmemiştir. Ancak cezaevinde tutulan hükümlü ve tutuklular açısından haberleşme hürriyetinin kapsamının her türlü iletişim aracını içermeyeceği açıktır. Özellikle diğer haberleşme yollarının kullanılabildiği ve yeterli olduğu durumlarda, Anayasa’nın 22. maddesi ve Sözleşme’nin 8. maddesinin hükümlü ve tutukluların telefonla görüşmesini güvence altına aldığı şekilde yorumlanması mümkün değildir. Burada dikkat edilecek nokta hükümlü ve tutukluların dış dünya ile haberleşmesinin sağlanmasında kamu otoritelerinin takdir marjının geniş yorumlanması gerektiğidir. Haberleşme yöntemlerinden bir veya birkaçının kullanılma ve yeterli olması durumunda hükümlü ve tutukluların telefonla görüşmesine izin verilmemesi tek başına haberleşme hürriyetinin ihlali olarak değerlendirilemez (Mehmet Koray Eryaşa, §§ 54, 55).
32. Öte yandan Anayasa’nın 10. maddesinde yer verilen eşitlik ilkesi hukuksal durumları aynı olanlar için söz konusudur. Bu ilke ile eylemli değil, hukuksal eşitlik öngörülmüştür. Eşitlik ilkesinin amacı, aynı durumda bulunan kişilerin yasalar karşısında aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak, ayrım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir. Bu ilkeyle aynı durumda bulunan kimi kişi ve topluluklara ayrı kurallar uygulanarak yasa karşısında eşitliğin ihlali yasaklanmıştır. Yasa önünde eşitlik, herkesin her yönden aynı kurallara bağlı tutulacağı anlamına gelmez. Durumlarındaki özellikler, kimi kişiler ya da topluluklar için değişik kuralları ve uygulamaları gerektirebilir. Aynı hukuksal durumlar aynı, ayrı hukuksal durumlar farklı kurallara bağlı tutulursa Anayasa’da öngörülen eşitlik ilkesi zedelenmez (AYM, E.2009/47, K.2011/51, 17/3/2011).
33. Buradan hareketle bireysel başvuru yolunda Anayasa Mahkemesinin Anayasa'nın 10. maddesi kapsamında inceleyebileceği bir meselenin varlığından söz edilebilmesi için aynı veya göreceli olarak benzer durumda olan kişilere yönelik olarak farklı muamelenin varlığı şarttır (Nuriye Arpa, § 55; Ford Otomotiv Sanayi A.Ş. [GK], B. No: 2019/40991, 23/3/2023, § 133).
34. Ayrıca Anayasa'nın 10. maddesi ayrımcılık yasağı biçiminde düzenlenmemiş olsa bile eşitlik ilkesinin anayasal bağlamda her durumda dayanılacak normatif bir değer taşıması nedeniyle ayrımcılık yasağının da etkili bir şekilde hayata geçirilmesi gerekir (AYM, E.1996/15, K.1996/34, 23/9/1996). Başka bir deyişle eşitlik ilkesi somut bir ölçü norm olarak ayrımcılık yasağını da içerir (Tuğba Arslan [GK], B. No: 2014/256, 25/6/2014, § 108; Nurcan Yolcu [GK], B. No: 2013/9880, 11/11/2015, § 30 Gülbu Özgüler [GK], B. No: 2013/7979, 11/11/2015, § 37). Ayrımcılık yasağı Anayasa'da güvenceye bağlanan hak ve özgürlüklerden yararlanılması bağlamında bir etkiye sahip olduğundan maddi haklardan bağımsız olarak bir varlığa sahip olmayıp diğer hakların tamamlayıcısı mahiyetindedir. Ayrımcılık yasağına ilişkin güvencelerin tatbik edilmesi diğer hükümlerin ihlal edilmiş olmasını zorunlu kılmasa da ihtilaf konusu mesele Anayasa'daki diğer haklardan biri veya birkaçının kapsamına girmedikçe ayrımcılık yasağına ilişkin güvencelerin uygulanması mümkün değildir (Nuriye Arpa, § 43).
b. İlkelerin Olaya Uygulanması
35. Öncelikle ceza infaz kurumlarının güvenliğinin ve düzeninin sağlanması gibi makul sebeplerle sınırlı olmak üzere mahpusların dışarıyla ve aileleriyle hangi yollarla nasıl iletişim sağlayacakları konusunda kamu makamlarının geniş bir takdir yetkisi bulunmaktadır. Ancak bu bağlamda mahpusların dışarıyla ve aileleriyle iletişimini sağlayacak, açık ve kapalı ziyaret, mektupla ve telefonla haberleşme gibi imkânlara yeterince sahip olup olmamaları önem taşımaktadır. Bu bağlamda aile hayatına saygı hakkı ile haberleşme hürriyeti dışarı ile yeterli iletişim sağlamaya elverişli asgari imkânların oluşturulması dışında hükümlü ve tutukluların ayrıca görüntülü görüşme yapmalarını zorunlu kılacak açık bir güvence sağlamamaktadır. Bu nedenle görüntülü görüşmenin hak olarak düzenlenmesi ve şartları yönünden devletin geniş takdir yetkisine sahip olduğu söylenebilir. Bu durumda yukarıda belirtilen içtihat ve ilkelerden hareketle (bkz.§§ 17, 30-31)mahpusun dışarıyla iletişiminin sair yollarla yeterli düzeyde sağlanması hâlinde telefonla görüntülü görüşme hakkına getirilecek bir müdahalenin doğrudan aile hayatına saygı hakkı ile haberleşme hürriyetinin ihlali sonucunu doğurmayacağının altı çizilmelidir.
36. Diğer yandan tutuklu ve hükümlülerin telefonla görüşme hakkının olduğu 5275 sayılı Kanun'da kabul edilmiş, bununla birlikte bu hakkın tehlikeli hâlde bulunan ve örgüt mensubu hükümlüler bakımından kısıtlanabileceği belirlenmiştir. Anılan Kanun'da görüşmenin sesli ya da görüntülü olarak yapılmasına dair bir belirleme olmamakla birlikte bu hakkın nasıl yararlandırılacağının Yönetmelik ile düzenleneceği belirtilmiştir. Yönetmelik ile de bu hakkın sesli ve görüntülü görüşme şeklinde kullanılabileceği düzenlenmiştir. Yönetmelik'te görüntülü görüşmenin yaptırılabilmesi için öncelikle teknik alt yapının tamamlanmış olduğunun Bakanlık tarafından tespiti gerektiği, haftalık ziyaret hakkını kullanmayan hükümlülere ilave görüşme hakkı verileceği ancak görüşmelerin sadece sesli de yaptırılabileceği düzenlenmiştir. Bununla birlikte terör ve çıkar amaçlı suç örgütü üyelerinin görüntülü görüşmeye ve görüşme süresinin uzatılmasına ilişkin haktan yararlanabilmeleri, teknik alt yapının kurulması şartı ile birlikte diğer mahpuslardan farklı olarak öncelikle idare ve gözlem kurulunun bu yönde bir karar almasına bağlı olduğu anlaşılmaktadır (bkz. §§ 13-15).
37. Yönetmelik, terör ve çıkar amaçlı suç örgütü üyeliğinden mahpus olanların görüntülü görüşmeden yararlandırılması konusunda karar alma yetkisini sadece Kurula tanımıştır. Kurulun, kendisine tanınan takdir yetkisini kullanırken mahpusun tutum ve davranışlarını, kurumun güvenliğini ve disiplinin sağlama yükümlüğü ile kurumun fiziki koşulları gibi hususları da gözönünde bulunduracağı mevzuattan anlaşılmaktadır. Bununla birlikte anılan yetkiye bağlı kararların denetime elverişli, ilgili ve yeterli gerekçe içermesi gerektiği vurgulanmalıdır. Bu zorunluluk idarenin kendisine tanınan takdir yetkisini objektif olarak kullanıp kullanmadığının ve keyfî veya olaya uygun düşmeyen bir değerlendirmede bulunup bulunmadığının yargılama makamlarınca özenli bir şekilde değerlendirilmesi açısından da elzemdir. Aksi bir uygulamanın somut olayın koşullarına göre aile hayatına saygı ve haberleşme hürriyetinin ihlaline yol açabileceği vurgulanmalıdır.
38. Bu genel açıklamalar çerçevesinde somut olay değerlendirildiğinde ilgili mevzuata göre terör örgütüne üye olmak suçundan hükümlü olan başvurucunun görüntülü görüşme hakkından yararlanabilmesi için bulunduğu suç grubuna yönelik görüntülü görüşme alt yapı sisteminin kurulmuş olması ve- iyi hâlli olduğunun tespitiyle- görüşme yapabileceğine dair Kurul tarafından karar verilmiş olması gerekir. Başvurucun hakkında iyi hâlli olduğuna dair sonradan karar verilmişse de içinde bulunduğu suç grubuna yönelik görüntülü görüşme sağlayan alt yapının kurulmadığı gerekçesiyle görüntülü görüşme yaptırılmadığı açıktır. Başvurucu; teknik alt yapının kurulduğunu diğer suçlardan mahpus olanların görüntülü görüşme yapabilmeleriyle açıklasa da Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürlüğünün yazısından suç gruplarına özgü tanımlamaların yapılarak alt yapının terör suçlarından mahkûm olanların kullanıma hazır hâle getirilmediği, bu konuda yazılım ve donanım geliştirme sürecinin devam ettiği anlaşılmaktadır (bkz.§ 12).
39. Başvurucunun talebi de terör ve çıkar amaçlı suç örgütü üyeliğinden mahkûm olanlar yönünden farklı bir teknik alt yapının henüz kurulmamış olmasından dolayı reddedilmiştir. Açıklandığı üzere terör ve çıkar amaçlı suç örgütü üyeliğinden mahkûm olan kişilerin görüntülü görüşmeden faydalanmasının farklı bir teknik alt yapıyı gerektirdiği ve başvuruya konu olayın meydana geldiği dönemde söz konusu alt yapının kurulu olmadığı açıktır. Dolayısıyla anılan hakkın teknik alt yapının hazır olmasına bağlı olarak kullandırılabileceği dikkate alındığında başvurucuya ya da içinde bulunduğu suç grubuna özgü bir muamelenin varlığından söz edilemeyeceği, fiziki şartlar oluşmadan Ceza İnfaz Kurumundan hakkın kullandırılmasına ilişkin olumlu bir karar almasının da beklenemeyeceği söylenebilir. Bununla birlikte başvurucunun telefonla sesli görüşme yapabildiği; ayrıca aile fertleri ve yakınlarıyla, kısaca dışarıyla haberleşmesinin bütünüyle engellendiğine ya da idarenin tasarruflarından kaynaklı olarak dışarıyla, ailesiyle yeterli iletişim kuramadığına dair bir iddiasının da bulunmadığı görülmüştür.
40. Açıklamalarla birlikte ceza infaz kurumunda görüntülü görüşme teknik alt yapı sisteminin tamamlanmasından sonra başvurucunun idare ve gözlem kuruluna yeniden başvuru yapabileceği de gözetildiğinde Anayasa'nın 10. maddesi ile 20. ve 22. maddelerinde güvence altına alınan hak ve ilkeler yönünden başvurucunun iddialarının açıkça dayanaktan yoksun olduğu anlaşılmıştır.
41. Açıklanan nedenlerle başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. 1. Aile hayatına saygı hakkı ve haberleşme hürriyetinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Aile hayatına saygı hakkı ve haberleşme hürriyetiyle bağlantılı olarak eşitlik ilkesinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
C. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi mağduriyetine neden olacağından adli yardım talebi kabul edilen başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 6/2/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.