logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Muhammed İlgün ve diğerleri [1. B.], B. No: 2022/72848, 5/11/2025, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

MUHAMMED İLGÜN VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2022/72848)

 

Karar Tarihi: 5/11/2025

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Recai AKYEL

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

Muhterem İNCE

 

 

Yılmaz AKÇİL

Raportör

:

Aydın AYGÜN

Başvurucular

:

1. Muhammed İLGÜN

 

 

2. Bayram DEMİRHAN

 

 

3. Çetin DAĞTEKİN

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, aramaya karşı çıkmak eylemi nedeniyle verilen disiplin cezasının ifade özgürlüğünü ihlal ettiği iddiasına ilişkindir.

2. Başvurucular, terör örgütüne üye olmak suçundan hükümlü olarak Şanlıurfa 2 No.lu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (Ceza İnfaz Kurumu) bulunmaktadır.

3. Başvurucular hakkında açık görüş sonrasında yapılan aramaya karşı çıktıkları gerekçesiyle tutanak tutulmuş ve disiplin soruşturması başlatılmıştır. Ceza İnfaz Kurumu Disiplin Kurulunca (Disiplin Kurulu) yapılan soruşturma sonucunda 6/4/2022 tarihli kararla başvurucuların 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve İnfaz Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un 43. maddesinin (2) numaralı fıkrasının (b) bendinde düzenlenen ''aramaya karşı çıkmak'' eylemine aykırı davrandıkları sonucuna ulaşılmıştır. Kurul, söz konusu kurala göre ziyaretçi kabulünden yoksun bırakma cezası verilmesi gerektiğini ancak iyi hâlli olmamaları nedeniyle aynı Kanun'un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrası gereğince başvurucuların bir üst ceza olan bir gün hücreye koyma cezasıyla cezalandırılmalarına karar vermiştir. Disiplin Kurulu kararında başvurucuların "biz siyasiyiz böyle arama yapamazsınız çorap cep araması yaptırmayız, insanlık onurunu düşürücü arama yapıyorsunuz dedikleri" tespitine yer vermiştir.

4. Başvurucular, Disiplin Kurulu kararına karşışikâyet başvurusunda bulunmuştur. Şikâyet başvurusunu inceleyen Şanlıurfa İnfaz Hâkimliği (İnfaz Hâkimliği/Hâkimlik) başvurucuların açık görüş sonrasında detaylı üst aramalarının yapıldığı esnada aramanın insanlık onuruna aykırı olduğunu söylemek suretiyle disiplinsiz davranışta bulunduklarını, aramaya karşı çıkmak kavramının hem aktif mukavemet hem pasif olarak arama yapılmasına karşı çıkmak hâllerini kapsadığını belirterek şikâyetin reddine karar vermiştir. Bununla birlikte başvurucu Çetin hakkında aslında verilen disiplin cezasının "bir ay ziyaretçi kabulünden yoksun bırakma" cezası olduğunu, bu hususta Disiplin Kurulu kararındaki hatanın kararı iptal etmeyi gerektirmediğini, bu başvurucuya doğru cezanın tebliğ edildiğini tespit etmiştir.

5. Hâkimlik, olay anına ilişkin kamera görüntülerini de incelemiştir. Yapılan incelemeye ilişkin tutanakta şu değerlendirmelere yer verilmiştir:

"Ceza infaz kurumunda geniş bir koridoru gösteren kamera görüntüsü incelendiğinde; iki infaz koruma memurunun ayakta durduğu, iki hükümlünün karşılarına geldiği, infaz koruma memuru ile konuştukları, hükümlülerden bir tanesinin ayakkabısının bir tekini çıkardığı ancak hemen geri giydiği, bu sırada infaz koruma memuru ile konuşmaya devam ettiği, daha sonra iki ayakkabısını da çıkarıp, hemen bir eşini geri giydiği, ayakkabısının bir eşi ayağındayken infaz koruma memuru ile konuşmaya devam ettiği, arkasından bir grup hükümlünün daha bahsi geçen koridora geldiği, infaz koruma memurlarının hükümlülerle konuşması üzerine hükümlülerin sıraya geçtikleri, bir infaz koruma memurunun daha geldiği, infaz koruma memurlarının üst araması yapmaya başladığı, bir hükümlünün üst aramasının ve ayakkabı aramasının yapıldığı, akabinde hükümlüler ile infaz koruma memurları arasında birtakım konuşmaların gerçekleştiği ve diğer hükümlülerin de üst araması yapılarak aramanın sonlandırıldığı görülmüştür."

6. Başvurucular, İnfaz Hâkimliği kararına karşı itiraz kanun yoluna başvurmuştur. İtirazı inceleyen Şanlıurfa 1. Ağır Ceza Mahkemesi (Mahkeme) İnfaz Hâkimliği kararındaki gerekçenin usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesiyle itirazların reddine karar vermiştir.

7. Başvurucular, nihai kararı 16/6/2022 tarihinde tebliğ aldıktan sonra 7/7/2022 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

8. Adli yardım talebinin kabulüne Komisyonca karar verilmiştir. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

9. 2022/73307 ile 2022/74417 numaralı başvuruların 2022/72848 numaralı başvuru ile birleştirilmesine karar verilmesi gerekir.

10. Başvurucular; açık görüşe çıkarılmadan önce koridora çıkarılarak üst aramasının yapıldığını, odalarının arandığını, açık görüşte ailelerinin yanında birçok infaz koruma memuru ve asker tarafından izlendiklerini, açık görüş sonunda tekrar aranmak istediklerini, ayakkabılarının ve hatta çoraplarının çıkarttırıldığını, kendilerinin yalnızca bu durumun insanlık onuruna aykırı olduğunu sözlü olarak ifade ettiklerini, bunun dışında aramaya direnmediklerini belirterek ifade özgürlüklerinin ve eşitlik haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

11. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde; başvurucuların ifade hürriyetinin ihlal edildiğine yönelik şikâyetleri incelenirken Anayasa Mahkemesi tarafından yapılacak incelemede Anayasa ve mevzuat hükümleri doğrultusunda somut olayın kendine özgü koşullarının göz önüne alınması gerektiği belirtilmiştir. Başvurucular, Bakanlık görüşüne karşı beyanlarında genel olarak bireysel başvuru formundaki şikâyetlerini yinelemiştir.

12. Ceza İnfaz Kurumunda yapılan aramaya karşı yaptıkları açıklama ve davranışlar nedeniyle başvurucular hakkında verilen disiplin cezasına yönelik şikâyetlerin bir bütün olarak ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

13. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

14. Ceza İnfaz Kurumunda yapılan aramaya karşı yaptıkları açıklama ve davranışlarsebebiyle haklarında disiplin cezası uygulanan başvurucuların ifade özgürlüklerine bir müdahalede bulunulmuştur.

15. Müdahaleye dayanak olan 5275 sayılı Kanun'un 43. maddesinin (2) numaralı fıkrasının (b) bendinin kanunla sınırlama ölçütünü karşıladığı, müdahalenin Anayasa’nın 26. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan kamu düzeninin korunması meşru amaçları kapsamında kaldığı sonucuna ulaşılmıştır. Bundan sonra yapılması gereken, müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olup olmadığını değerlendirmektir. Temel hak ve özgürlüklere yönelik bir müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun kabul edilebilmesi için zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılaması ve orantılı bir müdahale olması gerekir (Bekir Coşkun [GK], B. No: 2014/12151, 4/6/2015, §§ 33-35; Mehmet Ali Aydın [GK], B. No: 2013/9343, 4/6/2015, §§ 42, 43; Ferhat Üstündağ [1. B.], B. No: 2014/15428, 17/7/2018, § 45).

16. Herkes gibi hükümlü ve tutuklular da Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (Sözleşme) ortak alanı kapsamında kalan temel hak ve hürriyetlerin tamamına (Mehmet Reşit Arslan ve diğerleri [2. B.], B. No: 2013/583, 10/12/2014, § 65) ve bu bağlamda ifade özgürlüğüne de sahiptir (Murat Karayel (5) [2. B.], B. No: 2013/6223, 7/1/2016, § 27). Öte yandan ifade özgürlüğünün mutlak bir hak olmadığı ve Anayasa'nın 26. maddesinin ikinci fıkrasında öngörülen sebeplerle sınırlandırılabileceği unutulmamalıdır. Bu bağlamda ceza infaz kurumunda bulunmanın kaçınılmaz sonucu olarak suçun önlenmesi ve disiplinin sağlanması gibi kurumda güvenliğin ve düzenin korunmasına yönelik kabul edilebilir gerekliliklerin olması durumunda mahpusların sahip olduğu haklara sınırlama getirilebilecektir (Murat Karayel (5), § 29).

17. Disiplin suç ve cezaları yönünden genel hüküm niteliğinde olan 5275 sayılı Kanun’un 37. maddesi uyarınca, kanun kapsamındaki bir disiplin suçunun oluşabilmesi ve cezasının uygulanabilmesi için sadece her bir disiplin suçu yönünden belirlenen özel hükümdeki şartların gerçekleşmesi yeterli olmayıp ayrıca 37. maddedeki şartların da gerçekleşmesi gerekmektedir. 5275 sayılı Kanun’un 37. maddesine göre ceza infaz kurumunda düzenli bir yaşamın sürdürülmesi, güvenliğin ve disiplinin sağlanması bakımından kanun, tüzük, yönetmelikler ile idarenin uyulmasını emrettiği veya gerekli kıldığı davranış ve tutumları, kusurlu olarak ihlal ettiğinde eyleminin niteliği ile ağırlık derecesine göre hükümlü hakkında kanunda belirtilen disiplin cezaları uygulanacaktır (AYM, E.2013/6, K.2013/111, 10/10/2013; Memiş Berber [1. B.], B. No: 2017/38744, 20/10/2021, § 22).

18. Bu doğrultuda Anayasa Mahkemesi, ceza infaz kurumunda yapılacak bir eylemin 5275 sayılı Kanun’un 39. ile 44. maddeleri arasında öngörülen disiplin suçlarından birini oluşturduğu açık olsa dahi bu durumun disiplin cezası verilmesi için tek başına yeterli olmayacağını, eylemin ceza infaz kurumundaki güvenliği veya disiplini bozacak ya da düzenli yaşamın sürdürülmesini önleyecek şekilde gerçekleştirilmesi gerektiğini kabul etmiştir (AYM, E.2013/6, K.2013/111, 10/10/2013; Murat Karayel (5), §§ 43, 44; Cihat Özdemir [2. B.], B. No: 2015/214, 9/5/2018, § 22). Dolayısıyla somut olayda başvurucuların davranışlarının kurumdaki güvenliği veya disiplini bozacak ya da düzenli yaşamın sürdürülmesini önleyecek nitelikte kabul edilmesinin mümkün olup olmadığı incelenmelidir.

19. Somut olayda Disiplin Kurulu, başvurucuların davranış ve ifadelerinin arama yapılmasına karşı çıkmak eylemini oluşturduğunukabul etmiş; başvurucuların disiplin cezası ile cezalandırılmasına karar vermiştir. Disiplin Kurulu kararında başvurucuların eyleminin Ceza İnfaz Kurumundaki güvenliği veya disiplini üzerindeki etkisine dair bir açıklamaya yer verilmemiştir. Başvurucuların bu karara karşı yaptıkları şikâyet başvurusunda Hâkimlik olay anına ilişkin görüntüleri incelemiş ve tutanağa kaydetmiştir. Anılan tutanakta, başvurucuların arama sırasında aramayı engelleyici bazı davranışlarda bulunduğu, buna rağmen aramanın yapıldığının tespit edildiği ifade edilmiştir (bkz. § 5). Yine tutanakta başvurucuların davranışlarının Ceza İnfaz Kurumundaki güvenliği veya disiplini bozacak ya da düzenli yaşamın sürdürülmesini önleyecek bir gelişmenin yaşandığına dair bir tespitin bulunmadığı görülmektedir. Bununla birlikte Hâkimlik, başvurucuların eyleminin disiplinsiz davranış olduğunu ve bunun pasif direnme kapsamına girdiğini değerlendirerek başvurucuların aramaya karşı çıktıklarını belirtmekle yetinmiştir.

20. Somut olayda başvurucuların açık görüşten sonra arama yapılması sırasında aramaya karşı düşüncelerini eleştiri kapsamında dile getirdiklerini belirtmeleri karşısında, Hâkimlik ya da Mahkeme başvurucuların disiplin cezası ile cezalandırılan davranışlarının Ceza İnfaz Kurumundaki güvenliği veya disiplini bozacak ya da düzenli yaşamın sürdürülmesini önleyecek nitelikte olduğuna dair bir değerlendirmeye yer vermeden söz konusu eylemlerin disiplin cezasına konu olduğunu kabul etmişlerdir.

21. Anayasa Mahkemesi ifade özgürlüğüne yapılan bir müdahalenin kamu makamları tarafından ortaya konulan gerekçelerinin ilgili ve yeterli olup olmadığını denetler (diğerleri arasından bkz. Kemal Kılıçdaroğlu [1. B.], B. No: 2014/1577, 25/10/2017, § 58; Bekir Coşkun, § 56; Tansel Çölaşan [1. B.], B. No: 2014/6128, 7/7/2015, § 56; Zübeyde Füsun Üstel ve diğerleri [GK], B. No: 2018/17635, 26/7/2019, § 120; Sırrı Süreyya Önder [GK], B. No: 2018/38143, 3/10/2019, § 60; hükümlü ve tutuklulara uygulanan disiplin cezaları bağlamında bkz. Eşref Arslan [2. B.], B. No: 2014/14655, 18/7/2018, §§ 50-54; Abdulhamit Babat (3) [1. B.], B. No: 2015/3370, 9/1/2020, §§ 33-37). Somut olayda idare ve yargı mercileri, başvurucuların eylemi nedeniyle disiplin cezası ile cezalandırılmasının zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşıladığını ilgili ve yeterli bir gerekçe ile gösterememiştir. Bu nedenle başvurucuların ifade özgürlüğüne bir gün hücreye koyma ve bir ay ziyaretçi kabulünden yoksun bırakma cezalarını vermek suretiyle yapılan müdahalenin demokratik bir toplumda gerekli olduğunun gösterilemediği değerlendirilmiştir.

22. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

III. GİDERİM

23. Başvurucular; ihlalin tespiti, yeniden yargılanma ile maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

24. Başvuruda tespit edilen anayasal hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar ve zorunluluk bulunmaktadır. Anayasa'nın 148. ve 153. maddeleri ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. ve 66. maddeleri uyarınca ihlal kararının gönderildiği yargı mercilerinin yapması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatıp Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında belirtilen ilkelere ve gerekçelere uygun biçimde yürütülecek yargılama sonunda hak ihlalinin nedenlerini gidererek yeni bir karar vermektir (yeniden yargılama konusunda bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2) [1. B.], B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

25. Öte yandan hak ihlali kararından Anayasa Mahkemesinin davanın sonucuyla ilgili olarak bir tutum sergilediği sonucu çıkarılmamalıdır. Anayasa Mahkemesince verilen hak ihlali kararı uyuşmazlığın sonuçlarından bağımsız olup davanın kabulüne, reddine ya da beraate veya mahkûmiyete karar verilmesi gerektiği anlamına gelmemektedir. Kural olarak, yargılamanın her aşamasında olduğu gibi ihlalin sonuçlarını gidermek üzere yeniden yapılacak yargılama sonunda da delillerin dava ile ilişkisini kurma ve bunları değerlendirip sonuç çıkarma yetkisi ilgili mahkemelere aittir (Hasan Sarıcı [GK], B. No: 2018/37695, 9/10/2024, § 55).

26. Bununla birlikte yalnızca ihlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında ve eski hâle getirme kuralı çerçevesinde başvuruculara ayrı ayrı net 10.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir. Başvurucular, maddi zarara ilişkin olarak bilgi/belge sunmadığından maddi tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi gerekir.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Başvuruların BİRLEŞTİRİLMESİNE,

B. İfade özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

C. Anayasa’nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün İHLAL EDİLDİĞİNE,

D. Kararın bir örneğinin ifade özgürlüğünün ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Şanlıurfa 1. İnfaz Hâkimliğine (E.2022/4113, K.2022/4668) GÖNDERİLMESİNE,

E. Başvuruculara ayrı ayrı net 10.000 TL manevi tazminatın ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,

F. Ödemelerin kararın tebliğini takiben başvurucuların Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 5/11/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Muhammed İlgün ve diğerleri [1. B.], B. No: 2022/72848, 5/11/2025, § …)
   
Başvuru Adı MUHAMMED İLGÜN VE DİĞERLERİ
Başvuru No 2022/72848
Başvuru Tarihi 7/7/2022
Karar Tarihi 5/11/2025
Birleşen Başvurular 2022/73307, 2022/74417

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, aramaya karşı çıkmak eylemi nedeniyle verilen disiplin cezasının ifade özgürlüğünü ihlal ettiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
İfade özgürlüğü Ceza infaz kurumunda ifade İhlal Yeniden yargılama
İhlal Manevi tazminat
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi