TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
YASİN YAMAN BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2012/1075)
Karar Tarihi: 12/2/2013
Başkan
:
Serruh KALELİ
Üyeler
Mehmet ERTEN
Hicabi DURSUN
Erdal TERCAN
Zühtü ARSLAN
Raportör
Bahadır YALÇINÖZ
Başvurucu
Yasin YAMAN
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvurucu, 26/7/1967 tarih ve 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu’nun geçici 32. maddesi ile yargı denetimine kapalı idari işlemler veya Yüksek Askerî Şûra kararları ile Türk Silahlı Kuvvetlerinden ilişiği kesilenlere tanınan haklardan yararlandırılması talebiyle açtığı davada verilen kararın Anayasa’nın 10. maddesindeki eşitlik ilkesini ve 36. maddesindeki adil yargılanma hakkını ihlal ettiğini ileri sürmüştür.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru, 12/12/2012 tarihinde Anayasa Mahkemesine şahsen yapılmıştır. Dilekçe ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinde Komisyona sunulmasına engel bir eksikliğin bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. Birinci Bölüm Birinci Komisyonunca, başvurunun karara bağlanması için Bölüm tarafından ilke kararı alınması gerekli görüldüğünden, Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün 33. maddesinin (3) numaralı fıkrası uyarınca, kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına, dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
A. Olaylar
4. Başvuru dilekçesindeki ilgili olaylar özetle şöyledir:
5. Astsubay olarak görev yapmakta iken hakkında yürütülen soruşturma gerekçe gösterilerek Yüksek Askerî Şûranın 1/8/2006 tarihli kararı ile başvurucunun Türk Silahlı Kuvvetlerinden ilişiği kesilmiştir.
6. 10/3/2011 tarih ve 6191 sayılı Sözleşmeli Erbaş ve Er Kanunu’nun 10. maddesi ile 926 sayılı Kanun’a eklenen geçici 32. maddeyle, 12/3/1971 tarihi sonrasındaki yargı denetimine kapalı idari işlemler veya Yüksek Askerî Şûra kararları ile Türk Silahlı Kuvvetlerinden ilişiği kesilenlerin bazı özlük haklarının iadesinin sağlanması amacıyla idareye başvuru imkânı getirilmiştir.
7. Başvurucunun, 926 sayılı Kanun’un geçici 32. maddesinden yararlanmak için yaptığı başvuru Milli Savunma Bakanlığının 5/7/2011 tarihli yazısı ile reddedilmiştir.
8. Başvurucunun bu idari işlemin iptali talebiyle 28/7/2011 tarihinde Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açtığı dava, Birinci Dairenin 22/5/2012 tarih ve E.2012/371 ve K.2012/658 sayılı kararı ile reddedilmiştir.
9. Karar düzeltme başvurusu ise aynı Dairenin 9/10/2012 tarih ve E.2012/1257, K.2012/1044 sayılı kararı ile reddedilmiş, karar 7/11/2012 tarihinde başvurucu avukatına tebliğ edilmiştir.
B. İlgili Hukuk
10. 26/7/1967 tarih ve 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu’nun geçici 32. maddesinin birinci ve ikinci fıkraları şöyledir;
“12 Mart 1971 tarihinden bu Kanunun yayımı tarihine kadar, yargı denetimine kapalı idari işlemler veya Yüksek Askerî Şûra kararları ile Türk Silahlı Kuvvetlerinden ilişiği kesilenler veya vefatları hâlinde hak sahipleri, bu madde hükümlerinden yararlanabilmek için altmış gün içinde Milli Savunma Bakanlığına başvururlar.
Milli Savunma Bakanı, başvurunun kabulüne veya reddine en geç altı ay içinde karar verir. Milli Savunma Bakanı, hazırlık amacıyla sadece gerekli yazışmaların yapılması hususunda yardımcı olmak üzere gerektiğinde komisyonlar kurabilir ve bu komisyonlara, ilgili bakanlıklar ile kamu kurum ve kuruluşlarından temsilci çağırabilir. İlgililerin, Türk Silahlı Kuvvetlerinden ilişiklerinin kesilmesine esas bilgi ve belgeler Genelkurmay Başkanlığınca en geç altmış gün içinde Milli Savunma Bakanlığına gönderilir.”
11. 4/7/1972 tarih ve 1602 sayılı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanunu'nun “Askeri Yüksek İdare Mahkemesi kararlarının sonuçları” başlıklı 63. maddesinin birinci fıkrası şöyledir;
“Daireler ve Daireler Kurulu kararları kesin olup, kesin hükmün bütün hukuki sonuçlarını hasıl eder. Bu kararlar aleyhine, ancak bu kanunda yazılı kanun yollarına başvurulabilir.”
12. 1602 sayılı Kanun'un “Kararın düzeltilmesi” başlıklı 66. maddesinin birinci fıkrası şöyledir;
“Daireler ile Daireler Kurulundan verilen kararlar hakkında bir defaya mahsus olmak üzere, ilamın tebliği tarihinden itibaren onbeş gün içinde aşağıda yazılı sebepler dolayısiyle kararın düzeltilmesi istenebilir.
a) Kararın esasına etkisi olan iddia ve itirazların, kararda karşılanmamış olması;
b) Bir ilamda birbirine aykırı hükümler bulunması;
c) Kararın usul ve kanuna aykırı bulunması;”
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
13. Mahkemenin 12/2/2013 tarihinde yapmış olduğu toplantıda, başvurucunun 12/12/2012 tarih ve 2012/1075 numaralı başvurusu incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
14. Başvurucu, 926 sayılı Kanun’un geçici 32. maddesi ile yargı denetimine kapalı idari işlemler veya Yüksek Askerî Şûra kararları ile Türk Silahlı Kuvvetlerinden ilişiği kesilenlere tanınan haklardan yararlandırılması talebiyle açtığı davada Anayasa’nın 10. maddesindeki eşitlik ilkesinin ve 36. maddesindeki adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini; Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Birinci Dairesinin 9/10/2012 tarih ve E. 2012/1257, K. 2012/1044 sayılı kararının avukatına 7/11/2012 tarihinde tebliğ edildiğini ve karardan haberdar olmadığını, 10/10/2012 ila 11/12/2012 tarihleri arasında çalıştığı şirketin Eskişehir İli Sivrihisar İlçesinde olan çalışmasının başında bulunması nedeniyle süresi içinde başvuru yapamadığını, bu durumun haklı bir sebep teşkil ettiğini ileri sürerek hak ihlalinin giderilmesi talebinde bulunmuştur.
B. Değerlendirme
15. 30/3/2011 tarih ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un “Bireysel başvuru usulü” kenar başlıklı 47. maddesinin (1) ve (5) numaralı fıkraları şöyledir:
“(1) Bireysel başvurular, bu Kanunda ve İçtüzükte belirtilen şartlara uygun olarak doğrudan ya da mahkemeler veya yurt dışı temsilcilikler vasıtasıyla yapılabilir. Başvurunun diğer yollarla kabulüne ilişkin usul ve esaslar İçtüzükle düzenlenir.
…
(5) Bireysel başvurunun, başvuru yollarının tüketildiği tarihten; başvuru yolu öngörülmemişse ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde yapılması gerekir. Haklı bir mazereti nedeniyle süresi içinde başvuramayanlar, mazeretin kalktığı tarihten itibaren onbeş gün içinde ve mazeretlerini belgeleyen delillerle birlikte başvurabilirler. Mahkeme, öncelikle başvurucunun mazeretinin geçerli görülüp görülmediğini inceleyerek talebi kabul veya reddeder.”
16. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün “Başvuru süresi ve mazeret” başlıklı 64. maddesi şöyledir:
“(1)Bireysel başvurunun, başvuru yollarının tüketildiği ve buna ilişkin kararın kesinleştiği tarihten, başvuru yolu öngörülmemişse ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde yapılması gerekir.
(2) Başvurucu mücbir sebep veya ağır hastalık gibi haklı bir mazereti nedeniyle süresi içinde başvurusunu yapamadığı takdirde, mazeretinin kalktığı tarihten itibaren onbeş gün içinde ve mazeretini belgeleyen delillerle birlikte başvurabilir. Komisyonlar raportörlüğünce mazeretin kabulünün gerekip gerekmediği yönünde karar taslağı hazırlanır. Komisyon, öncelikle başvurucunun mazeretinin geçerli görülüp görülmediğini inceleyerek mazereti kabul veya reddeder.
(3) Başvurunun niteliğine uygun düştüğü takdirde mazeret ve kabul edilebilirliğe ilişkin tek bir taslak hazırlanıp bu iki husus birlikte karara bağlanabilir.”
17. 11/2/1959 tarih ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun “Vekile ve kanuni mümesile tebligat” başlıklı 11. maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesi şöyledir;
“Vekil vasıtasıyla takip edilen işlerde tebligat vekile yapılır.”
18. Bireysel başvurunun ön şartlarından birisi de başvuru süresidir. Süre, başvurunun her aşamasında dikkate alınması gereken bir usul hükmüdür.
19. Bireysel başvuruların, 6216 sayılı Kanun'un 47. maddesinin (5) numaralı fıkrası ile İçtüzük'ün 64. maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca, başvuru yollarının tüketildiği tarihten, başvuru yolu öngörülmemiş ise ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde Anayasa Mahkemesine doğrudan veya diğer mahkemeler yahut yurt dışı temsilcilikler vasıtasıyla yapılması gerekmektedir.
20. Bununla beraber İçtüzük’ün 64. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca, mücbir sebep veya ağır hastalık gibi “haklı mazeret” nedeniyle otuz gün içinde başvuru yapılamadığı takdirde, bu durumu delillendiren belgeler ile birlikte mazeretin kalktığı tarihten itibaren onbeş gün içerisinde de bireysel başvuru yapma imkânı bulunmaktadır.
21. Hangi hâllerin haklı mazeret olduğunun önceden belirlenmesi mümkün değildir. Bu nedenle Mahkemenin, ileri sürülen mazeretin haklı olup olmadığını her başvuruda, olayın özelliklerini dikkate alarak değerlendirmesi gerekir.
22. Somut olayda, başvurucu, 7/11/2012 tarihinde nihai yargı kararının avukatına tebliğ edildiğini ve karardan haberdar olmadığını, bunun yanında 10/10/2012/ ila 11/12/2012 tarihleri arasında bağlı bulunduğu işverenine ait Eskişehir’de yapılması gereken işler için görevlendirildiğini ve buna ilişkin belgeyi bireysel başvuru formu ekinde sunduğunu, bu sebeple durumunun haklı mazeret kapsamında olduğunu, mazeretinin kalktığı andan itibaren onbeş gün içinde başvurusunu yaptığını belirtmiştir.
23. Başvurucunun anılan tarihler arasında Eskişehir’de çalışıyor ve iş sahasından ayrılamıyor olması bireysel başvuru yapmasını engeller nitelikte bir husus değildir ve haklı mazeret olarak değerlendirilemez. Aksi bir düşünce, bireysel başvuruda kural altına alınan otuz günlük başvuru süresinin çalışanlar açısından hiçbir şekilde işletilememesi sonucunu doğurur. Bu nedenle başvurucunun ileri sürdüğü mazeretin haklı görülmesi mümkün değildir.
24. 7201 sayılı Kanun'un 11. maddesinde yer alan kural uyarınca vekil vasıtasıyla takip edilen işlerde tebligat vekile yapılır ve tebliğ edilen evrakın içeriğine göre bir kanun yoluna başvurulması söz konusu ise kanunda öngörülen süreler bu tarih itibarıyla işlemeye başlar.
25. Başvurucunun avukatına nihai karar 7/11/2012 tarihinde tebliğ edilmiş olup, bu tarihten itibaren en son 7/12/2012 tarihine kadar başvuru yapılması gerekirken, 12/12/2012 tarihinde yapılan başvuruda süre aşımı bulunduğu sonucuna varılmaktadır.
26. Açıklanan nedenlerle, başvuru yollarının tüketildiği tarihten itibaren otuz gün içinde yapılmayan bireysel başvurunun diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin “süre aşımı” nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Başvurunun, “süre aşımı” nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA, yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde bırakılmasına, 12/2/2013 tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi.