TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
MEHMET ŞERİF AY BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2012/1181)
|
|
Karar Tarihi: 17/9/2013
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Alparslan
ALTAN
|
Üyeler
|
:
|
Serdar
ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Celal
Mümtaz AKINCI
|
|
|
Muammer
TOPAL
|
|
|
M.
Emin KUZ
|
Raportör
|
:
|
M.
İlhan KOÇ
|
Başvurucu
|
:
|
Mehmet
Şerif AY
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvurucu, Ankara 20. Asliye Ceza
Mahkemesince resmi belgede
sahtecilik ve iftira suçlarından verilen
mahkûmiyet kararına karşı süresinde temyiz başvurusunda bulunduğu hâlde,
dilekçesinin ceza infaz kurumunca mahkemeye ulaştırılmaması nedeniyle kararın
kesinleştirilerek infaz aşamasına geçilmesinin ve temyiz talebinin
reddedilmesinin anayasal haklarını ihlal ettiğini ileri sürmüştür.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru, 30/11/2012 tarihinde Muğla
Cumhuriyet Başsavcılığı vasıtasıyla yapılmıştır. Dilekçe ve eklerinin idari
yönden yapılan ön incelemesinde belirlenen eksiklikler tamamlatılmış ve
Komisyona sunulmasına engel bir eksikliğin bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. Başvurucu, bireysel başvuru harcını karşılama imkânının
bulunmadığını belirterek adli yardım talebinde bulunmuştur.
4. İkinci Bölüm Üçüncü Komisyonunca, başvurunun karara bağlanması
için Bölüm tarafından ilke kararı alınması gerekli görüldüğünden, Anayasa
Mahkemesi İçtüzüğü’nün 33. maddesinin (3) numaralı
fıkrası uyarınca kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından
yapılmasına, dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
A. Olaylar
5. Başvuru dilekçesindeki ilgili olaylar özetle şöyledir:
6. Başvurucu hakkında 2009 ve 2010 yıllarında göçmen kaçakçılığı,
suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma, resmi belgede sahtecilik ve
iftira suçlarını işlediği iddiasıyla, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının
2010/48490 Esas sayılı iddianamesiyle Ankara 20. Asliye Ceza Mahkemesine kamu
davası açılmıştır.
7. Ankara 20. Asliye Ceza Mahkemesinin 26/4/2012
tarih ve E.2010/818, K. 2012/806 sayılı kararıyla başvurucunun, göçmen
kaçakçılığı ve suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma suçlarından beraatine, resmi belgede sahtecilik suçundan 1 yıl 8 ay ve
iftira suçundan 2 ay 15 gün hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar
verilmiştir.
8. Bu karar başvurucuya 4/5/2012 tarihinde
tebliğ edilmiştir.
9. Ankara 20. Asliye Ceza Mahkemesinin anılan
kararına karşı süresinde temyiz yoluna başvurulmadığından, başvurucu hakkındaki
hüküm kesinleştirilerek infaz aşamasına geçilmiştir.
10. Başvurucu, bulunduğu ceza infaz kurumu aracılığıyla 8/5/2012 tarihinde temyiz dilekçesi verdiğini belirterek,
eski hale getirme ve temyiz talebinde bulunmuştur.
11. Ankara 20. Asliye Ceza Mahkemesinin 22/11/2012
tarih ve E. 2010/818, K. 2012/806 sayılı ek kararıyla, gerekçeli kararın
tebliğinden sonra yasal süre içinde ceza infaz kurumuna temyiz dilekçesi
verilmediği anlaşıldığından başvurucunun eski hale getirme ve temyiz talebi
temyiz yolu açık olmak üzere reddedilmiştir.
12. Bu karar başvurucu tarafından aynı tarihte öğrenilmiştir.
B. İlgili Hukuk
13. 30/3/2011 tarih ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama
Usulleri Hakkında Kanun’un 47. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
“Bireysel
başvurular harca tabidir.”
14. 6216 sayılı Kanun’un 75. maddesinin (8) numaralı fıkrası
şöyledir:
“2/7/1964 tarihli ve 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı (l)
sayılı Tarifenin “A) Mahkeme Harçları” başlıklı bölümünün ilk cümlesine “yargı
konularında” ibaresinden sonra gelmek üzere “, Anayasa Mahkemesine bireysel
başvurularda” ibaresi ve “l- Başvurma harcı” başlıklı fıkrasına aşağıdaki bent
eklenmiştir.
4. Anayasa
Mahkemesinde 150,00 TL”
15. 6216 sayılı Kanun’un 49. maddesinin (7) numaralı fıkrası
şöyledir:
“Bireysel
başvuruların incelenmesinde, bu Kanun ve İçtüzükte hüküm bulunmayan hâllerde
ilgili usul kanunlarının bireysel başvurunun niteliğine uygun hükümleri
uygulanır.”
16. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün “Bireysel başvuru harcı ve adlî yardım”
kenar başlığını taşıyan 62. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları şöyledir:
“2/7/1964 tarihli ve 492 sayılı Harçlar Kanununa Bağlı (I)
sayılı Tarifenin A) Mahkeme Harçları” başlıklı Bölümünün ilk cümlesinde
belirtilen bireysel başvuru harcı Maliye Veznelerine yatırılır.
Adlî
yardım talepleri, genel hükümlere göre başvuruların kabul edilebilirliği
hakkında karar verecek Bölüm veya Komisyonlar tarafından hükme bağlanır.”
17. 12/1/2011 tarih ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 11/4/2013
tarih ve 6459 sayılı Kanun’la değişik 334. maddesinin (1) numaralı fıkrası
şöyledir:
“Kendisi
ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin, gereken yargılama
veya takip giderlerini kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olan kimseler,
iddia ve savunmalarında, geçici hukuki korunma taleplerinde ve icra takibinde,
taleplerinin açıkça dayanaktan yoksun olmaması kaydıyla adli yardımdan
yararlanabilirler.”
18. 6100 sayılı Kanun’un 336. maddesinin (2) numaralı fıkrası
şöyledir:
“Talepte
bulunan kişi, iddiasının özeti ile birlikte, iddiasını dayandıracağı delilleri
ve yargılama giderlerini karşılayabilecek durumda olmadığını gösteren mali
durumuna ilişkin belgeleri mahkemeye sunmak zorundadır.”
19. 6100 sayılı Kanun’un 339. maddesi şöyledir:
“ Adli
yardım kararından dolayı ertelenen tüm yargılama giderleri ile Devletçe ödenen
avanslar dava veya takip sonunda haksız çıkan kişiden tahsil olunur. Adli
yardımdan yararlanan kişinin haksız çıkması hâlinde, uygun görülürse yargılama
giderlerinin en çok bir yıl içinde aylık eşit taksitler hâlinde ödenmesine
karar verilebilir.
Adli
yardım kararından dolayı Devletçe ödenen veya muaf tutulan yargılama
giderlerinin tahsilinin, adli yardımdan yararlananın mağduriyetine neden
olacağı mahkemece açıkça anlaşılırsa, mahkeme, hükümde tamamen veya kısmen
ödemeden muaf tutulmasına karar verebilir.”
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
20. Mahkemenin 17/9/2013 tarihinde yapmış
olduğu toplantıda, başvurucunun 30/11/2012 tarihli ve 2012/1181 numaralı
bireysel başvurusu incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
21. Başvurucu, hükümlü olarak bulunduğu Muğla E
Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu aracılığıyla Ankara 20. Asliye Ceza Mahkemesinin 26/4/2012 tarih ve E. 2010/818, K. 2012/806 sayılı
mahkûmiyet kararına karşı süresinde temyiz dilekçesi verdiği hâlde,
dilekçesinin ceza infaz kurumunca mahkemeye ulaştırılmadığını, kararın temyiz
edilmediği gerekçesiyle kesinleştirilerek verilen cezaların infaz sırasına
konulduğunu ve eski hale getirme ve temyiz talebinin de reddedildiğini
belirterek, bu karar nedeniyle anayasal haklarının ihlal edildiğini ileri
sürmüştür.
B. Değerlendirme
22. Hukukumuzda yargılama giderlerine ve bu kapsamda harçlardan
geçici muafiyete ilişkin adli yardım hükümleri 12/1/2011
tarih ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 334. ilâ 340. maddelerinde
düzenlenmiştir. Dolayısıyla, 6216 sayılı Kanun ile İçtüzük’ün
yukarıda belirtilen hükümleri uyarınca bireysel başvuru harcından geçici
muafiyete ilişkin adli yardım talepleri hakkında, bireysel başvurunun
niteliğine uygun düştüğü oranda uygulanacak olan “genel hükümler” 6100 sayılı Kanun'un adli yardıma ilişkin
334. ilâ 340. maddeleridir.
23. Bu hükümler karşısında, adli yardım talebinin kabul edilebilmesi
için başvurucunun kendisi ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma
düşürmeksizin, gereken yargılama giderlerini kısmen veya tamamen ödeme gücünden
yoksun olması, ikinci olarak da taleplerinin dayanaksız olmaması gerekmektedir.
24. Adli yardıma konu talebin dayanaksız olmamasının, bireysel
başvurulara ilişkin 6216 sayılı Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrasında
belirtilen “Mahkemenin
açıkça dayanaktan yoksun başvuruların kabul edilemezliğine karar verebileceği” şeklindeki
kuralda belirtilen “açıkça dayanaktan
yoksunluktan” farklı bir anlam taşıdığını belirtmek gerekir. Anayasa
Mahkemesine yapılan bir bireysel başvurunun dayanaksız olması bu kapsamda yapılacak incelemeyle sınırlı
bir anlam taşımakta olup, zorunlu olarak adli yardıma konu talebin açıkça
dayanaktan yoksun olması sonucunu doğurmaz. Bununla birlikte, adli yardım talep
edilen başvuru konusunun dayanaksız
olmamasının, bireysel başvurunun kabul edilebilirliği hususunda belirleyici
olmayacağı açıktır.
25. Bireysel başvuruların genel olarak dört ana
başlık altında yapılan inceleme sonunda açıkça dayanaktan yoksunluk nedeniyle
kabul edilemez olduğuna karar verilebilmektedir. Bunlar, temyiz mercii
başvuruları, açık veya görünür bir ihlalin olmadığı başvurular, kanıtlanmamış
şikâyetler ile karmaşık ve zorlama şikâyetlere ilişkin başvurulardır. Adli
yardım talebi bakımından dayanaksız olmayan bir
başvuru, bireysel başvuru bakımından açıkça dayanaktan yoksunluk nedeniyle
kabul edilemez bulunabilir.
26. Adli yardım talebiyle yapılan başvurularda, öncelikle
başvurucunun adli yardım kapsamında bireysel başvuru harcından geçici olarak
muafiyetine karar verilmesi, bundan sonra başvurunun kabul edilebilirliğine
ilişkin incelemenin yapılması gerekmektedir. Bu aşamada adli yardım talebinin
dayanaksız olup olmadığı, kabul edilebilirlik incelemesinden önce ve bağımsız
olarak incelenmelidir.
27. Somut olayda, hükümlü olarak ceza infaz kurumunda bulunan
başvurucunun, sosyal güvenlik kapsamında bir geliri, adına kayıtlı taşıtı veya
taşınmaz malı olmadığı, geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin
yargılama giderlerini ödeme gücünden yoksun olduğu sunduğu belgelerden
anlaşılmaktadır.
28. Başvuru konusu Ankara 20. Asliye Ceza Mahkemesinin eski hale
getirme ve temyiz talebinin reddine dair, temyiz yolu açık olmak üzere verilen 22/11/2012 tarihli ek kararına karşı başvurucu, cezanın
infazına başlanabileceği ve bu nedenle ret kararına karşı temyiz yoluna
başvurmanın yarar sağlamayacağı düşüncesiyle temyiz yoluna başvurmamış,
doğrudan bireysel başvuruda bulunmuştur.
29. Temyiz talebinin reddine dair karara karşı temyiz yoluna başvurulması,
hükmün infazını ertelememektedir.
30. Açıklanan nedenlerle, başvuru konusu talebin dayanaksız olmadığı
anlaşıldığından adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.
31. Anayasa’nın 148. maddesinin üçüncü fıkrası şöyledir:
“…Başvuruda bulunabilmek için olağan kanun yollarının
tüketilmiş olması şarttır.”
32. 30/3/2011 tarih ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama
Usulleri Hakkında Kanun’un 45. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
“İhlale neden olduğu ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal
için kanunda öngörülmüş idari ve yargısal başvuru yollarının tamamının bireysel
başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olması gerekir.”
33. Anılan Anayasa ve Kanun hükümleri uyarınca Anayasa Mahkemesine
bireysel başvuru, “ikincil nitelikte bir
kanun yolu” olup bu yola başvurulmadan önce kural olarak olağan
kanun yollarının tüketilmiş olması şarttır.
34. Temel hak ve özgürlüklere saygı, devletin tüm organlarının
uyması gereken bir ilke olup bu ilkeye uygun davranılmadığı takdirde, ortaya
çıkan ihlale karşı öncelikle yetkili idari mercilere ve derece mahkemelerine
başvurulmalıdır.
35. Bireysel başvurunun ikincil niteliği gereği, başvurucunun, temel
hak ve özgürlüklerin ihlal edildiği iddialarını öncelikle yetkili idari
mercilere ve derece mahkemelerine usulüne uygun olarak iletmesi, bu konuda
sahip olduğu bilgi ve kanıtları zamanında bu mercilere sunması, aynı zamanda bu
süreçte dava ve başvurusunu takip etmek için gerekli özeni göstermiş olması
gerekir. Bu şekilde olağan
başvuru yollarında ileri sürülüp takip edilmeyen temel hak ve özgürlüklerin
ihlaline ilişkin iddialar, Anayasa Mahkemesi önünde bireysel başvuru konusu
yapılamaz.
36. Başvuru konusu olayda, temyiz talebinin reddine dair Ankara 20.
Asliye Ceza Mahkemesinin 22/11/2012 tarihli ek
kararına karşı başvurucu tarafından temyiz yoluna başvurulmadan Anayasa
Mahkemesine bireysel başvuru yapılmıştır. Başvuru yolları tüketilmeden bir
ihlal iddiasının Anayasa Mahkemesince bireysel başvuru kapsamında incelenebilmesi
kural olarak mümkün değildir. Bu kapsamda, temyiz talebinin reddine dair ek
karara karşı temyiz kanun yoluna başvurulması, iddia edilen ihlalin giderilmesi
bakımından etkili ve öncelikli olduğundan, Anayasa Mahkemesinin bu kuraldan
ayrılmasını gerektirecek bir neden bulunmamaktadır.
37. Açıklanan nedenlerle, ihlale neden olduğu ileri sürülen işlem,
eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüş yargısal başvuru yollarının tamamı
bireysel başvuru yapılmadan önce tüketilmeden
temel hak ve özgürlüklerin ihlal edildiği iddiasının bireysel
başvuru konusu yapıldığı anlaşıldığından, başvurunun, diğer kabul edilebilirlik
koşulları yönünden incelenmeksizin “başvuru
yollarının tüketilmemiş olması” nedeniyle kabul edilemez olduğuna
karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
A. Başvurucunun yargılama giderlerini ödeme gücünden yoksun olması
ve talebinin açıkça dayanaktan yoksun
olmaması nedeniyle adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. Başvurunun, “başvuru
yollarının tüketilmemiş olması” nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
C. Başvurucunun yargılama gideri olan başvuru harcını ödemekten
muaf tutulmasına
17/9/2013 tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar
verildi.