TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
MENDUH ATAÇ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2013/1751)
|
|
Karar Tarihi: 13/6/2013
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Alparslan ALTAN
|
Üyeler
|
:
|
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
|
|
|
Recep KÖMÜRCÜ
|
|
|
Engin YILDIRIM
|
|
|
Celal Mümtaz AKINCI
|
Raportör
|
:
|
Selami TURABİ
|
Başvurucu
|
:
|
Menduh ATAÇ
|
Vekili
|
:
|
Av. Engin ERDİL
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvurucu, özel belgede sahtecilik suçundan yargılandığı
davada, yasanın ve delillerin eksik ve hatalı değerlendirilmesi sonucu hükmün
açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmek suretiyle adil yargılanma
hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru, 22/2/2013 tarihinde
Bakırköy 33. Asliye Ceza Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. Dilekçe ve
eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinde Komisyona sunulmasına engel bir
eksikliğin bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. İkinci Bölüm Birinci Komisyonunca, 11/6/2013
tarihinde başvurunun karara bağlanması için Bölüm tarafından ilke kararı
alınması gerekli görüldüğünden, Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün
33. maddesinin (3) numaralı fıkrası uyarınca, kabul edilebilirlik incelemesinin
Bölüm tarafından yapılmasına, dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
A. Olaylar
4. Başvuru dilekçesindeki ilgili olaylar özetle şöyledir:
5. Başvurucu, özel belgede sahtecilik suçu nedeniyle
hakkında açılan ve Bakırköy 33. Asliye Ceza Mahkemesinde görülen kamu
davasında, Mahkemenin 21/9/2012 tarih ve E.2011/630,
K.2012/537 sayılı kararıyla 10 ay hapis cezasına mahkûm edilmiş ve hükmün
açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiştir.
6. Başvurucunun itirazı üzerine Bakırköy 8. Ağır Ceza
Mahkemesi, 30/10/2012 tarih ve 2012/994 Değişik İş
sayılı kararıyla itirazın reddine karar vermiş, karar başvurucuya 14/11/2012
tarihinde tebliğ edilmiştir.
7. Başvurucu, yargılama sırasında hükmün açıklanmasının geri
bırakılmasının anlam ve sonuçlarının yeterince kendisine okunmadan karar
verildiği iddiasıyla 19/11/2012 tarihinde Adalet
Bakanlığına kanun yararına bozma yoluna gidilmesi talebinde bulunmuş, Adalet
Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü, 24/12/2012 tarih ve 73157 sayılı
yazısıyla yasal şartları oluşmadığından kanun yararına bozma yoluna
gidilemeyeceğine karar vermiş ve karar başvurucuya 23/1/2013 tarihinde tebliğ
edilmiştir.
B. İlgili Hukuk
8. 4/12/2004 tarih 5271 sayılı Ceza Muhakemesi
Kanunu’nun 309. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:
“Hâkim veya mahkeme tarafından verilen ve
istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümde
hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtayca bozulması istemini, yasal nedenlerini belirterek
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirir.”
9. 5271 sayılı Kanun’un 231., 267
ila 271. maddeleri.
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
10. Mahkemenin 13/6/2013 tarihinde
yapmış olduğu toplantıda, başvurucunun 22/2/2013 tarih ve 2013/1751 numaralı bireysel
başvurusu incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
11. Başvurucu, özel belgede sahtecilik
suçundan yargılandığı Bakırköy 33. Asliye Ceza Mahkemesinin 2011/630 esas
sayılı dosyasında, yasanın ve delillerin eksik ve hatalı değerlendirilmesi
sonucu hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiğini, duruşma
sırasında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesinin hüküm ve
sonuçlarının kendisine yeterince okunmadan “beraatimi talep ederim, mahkeme aksi kanaatte ise hükmün açıklanmasının geri
bırakılmasına karar verilsin” cümlesinin duruşma zaptına eklendiğini
belirterek Anayasa’nın 36. maddesinde tanımlanan adil yargılanma hakkının ihlal
edildiğini ileri sürmüş, yeniden yargılanma talebinde bulunmuştur.
B. Değerlendirme
12. 30/3/2011 tarih ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında
Kanun’un “Bireysel başvuru usulü”
kenar başlıklı 47. maddesinin (5) numaralı fıkrası şöyledir:
“Bireysel başvurunun, başvuru yollarının
tüketildiği tarihten; başvuru yolu öngörülmemişse ihlalin öğrenildiği tarihten
itibaren otuz gün içinde yapılması gerekir.…”
13. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün
“Başvuru süresi ve mazeret”
başlıklı 64. maddesinin (1) numaralı fıkraları şöyledir:
“Bireysel başvurunun, başvuru yollarının
tüketildiği ve buna ilişkin kararın kesinleştiği tarihten, başvuru yolu
öngörülmemişse ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde yapılması
gerekir.”
14. Bireysel başvuruların, 6216 sayılı Kanun'un 47.
maddesinin (5) numaralı fıkrası ile İçtüzük'ün 64.
maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca, başvuru yollarının tüketildiği
tarihten, başvuru yolu öngörülmemiş ise ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren
otuz gün içinde Anayasa Mahkemesine doğrudan veya diğer mahkemeler yahut yurt
dışı temsilcilikler vasıtasıyla yapılması gerekmektedir.
15. Başvuru konusu Bakırköy 33. Asliye Ceza Mahkemesinin 21/9/2012 tarih ve E.2011/630, K.2012/537 sayılı kararı,
Bakırköy 8. Ağır Ceza Mahkemesinin 30/10/2012 tarih ve 2012/994 Değişik İş
sayılı kararıyla itiraz reddedilerek kesinleşmiştir. Başvurucu, 19/11/2012 tarihinde Adalet Bakanlığına 5271 sayılı Kanun’un
309. maddesi uyarınca kanun yararına bozma yoluna başvurulması için talepte
bulunmuş, Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü 24/12/2012 tarih ve
2012/73157 sayılı kararı ile talebin reddine karar vermiş ve karar başvurucuya
23/1/2013 tarihinde tebliğ edilmiştir.
16. Ceza muhakemesi hukukunda 5271 sayılı Kanun’un 309.
maddesi gereğince hâkim veya mahkeme tarafından verilen ve istinaf veya temyiz
incelemesinden geçmeksizin kesinleşen kararların Yargıtayca
bozulmasını isteme hakkı yalnızca Adalet Bakanlığının takdirine bırakılmıştır.
Dolayısıyla başvurucunun kanun yararına bozma yoluna gidilmesi istemi, sadece
Adalet Bakanlığının takdirini harekete geçirmeye yönelik bir taleptir. Bu
kapsamda yapılan başvurular bireysel başvuru öncesinde tüketilmesi gereken bir
yol olarak kabul edilmediğinden, bu yola gidilmesinin bireysel başvuru süresi
üzerinde herhangi bir etkisi olmayacaktır.
17. Somut olayda başvuru yolu, Bakırköy 8. Ağır Ceza
Mahkemesinin 30/10/2012 tarihinde başvurucunun
itirazını reddetmesi ile tüketilmiş ve ret kararı başvurucuya 14/11/2012
tarihinde tebliğ edilmiştir. Dolayısıyla başvuru yolunun tüketildiği tarihin,
nihai kararın tebliğ tarihi olan 14/11/2012, bireysel
başvuru tarihinin de 22/2/2013 olduğu gözetildiğinde bireysel başvuru için
öngörülen otuz günlük sürenin geçtiği anlaşılmaktadır. Başvurucunun bu ara
dönemde 5271 sayılı Kanun’un 309. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri
bırakılması kararına karşı kanun yararına bozma yoluna müracaat etmesi bu
süreyi durdurmadığı gibi tüketilmesi gereken bir kanun yolu olmadığı için
başvuru süresinin başlangıç tarihini de değiştirmeyecektir.
18. Açıklanan nedenlerle, başvuru yollarının tüketildiği
tarihten itibaren otuz gün içinde yapılmayan bireysel başvurunun, diğer kabul
edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin
“süre aşımı” nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi
gerekir.
V. HÜKÜM
Başvurunun, “süre
aşımı” nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA, yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde
bırakılmasına, 13/6/2013 tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi.