TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
HAKAN FUAT KOMİLİ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2013/2470)
|
|
Karar Tarihi: 17/9/2013
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Alparslan ALTAN
|
Üyeler
|
:
|
Serdar ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Celal Mümtaz AKINCI
|
|
|
Muammer TOPAL
|
|
|
M. Emin KUZ
|
Raportör
|
:
|
Selami TURABİ
|
Başvurucu
|
:
|
Hakan Fuat KOMİLİ
|
Vekili
|
:
|
Av. Gülderen ERTAŞ
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvurucu, kasten insan öldürme ve ruhsatsız silah
bulundurma suçlarından yargılandığı Burhaniye Ağır Ceza Mahkemesinin 2010/345
esas sayılı dosyasında, delillerin eksik ve hatalı değerlendirilmesi sonucu
mahkûmiyetine karar verilmesi nedeniyle anayasal haklarının ihlal edildiğini
ileri sürmüştür.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru, 3/4/2013 tarihinde
İstanbul Anadolu 7. Ağır Ceza Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. Dilekçe ve
eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinde Komisyona sunulmasına engel bir
eksikliğin bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. İkinci Bölüm Üçüncü Komisyonunca, başvurunun karara
bağlanması için Bölüm tarafından ilke kararı alınması gerekli görüldüğünden,
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün 33. maddesinin (3)
numaralı fıkrası uyarınca, kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından
yapılmasına, dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
A. Olaylar
4. Başvuru dilekçesindeki ilgili olaylar özetle şöyledir:
5. Burhaniye Cumhuriyet Başsavcılığı, 13/9/2010
tarih ve 2010/931 sayılı iddianamesiyle başvurucunun kasten insan öldürme ve
ruhsatsız silah bulundurma suçlarını işlediği iddiasıyla kamu davası açmıştır.
6. Burhaniye Ağır Ceza Mahkemesi, 10/6/2011
tarih ve E.2010/345, K.2011/168 sayılı kararıyla başvurucunun, kasten insan
öldürme suçundan 20 yıl hapis, ruhsatsız silah bulundurma suçundan ise 1 yıl 8
ay 25 gün hapis ve 25 gün karşılığı adli para cezaları ile mahkûmiyetine karar
vermiştir.
7. Başvurucunun temyizi üzerine anılan Mahkeme kararı,
Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 17/10/2012 tarih ve
E.2012/347, K.2012/7684 sayılı ilamıyla onanmış ve aynı tarihte kesinleşmiştir.
8. Kesinleşen cezaya ilişkin Bandırma Cumhuriyet
Başsavcılığınca hazırlanan 8/1/2013 tarihli müddetname başvurucuya, 10/1/2013 tarihinde tebliğ
edilmiştir.
9. Başvurucu onama kararından 4/3/2013
tarihinde haberinin olduğunu iddia etmektedir.
B. İlgili Hukuk
10. 13/12/2004 tarih ve 5275 sayılı Ceza ve
Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 20. maddesinin (4) numaralı
fıkrası şöyledir:
“Hükümlüye, Cumhuriyet Başsavcılığınca
düzenlenen ceza infaz kurumuna alındığı ve salıverileceği tarih ile ceza
süresini ve cezanın hangi hükme ilişkin bulunduğunu belirten bir belge
verilir.”
11. 26/9/2004 tarih ve 5237 sayılı Türk Ceza
Kanunu’nun 81. maddesi, 10/7/1953 tarih ve 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve
Bıçaklar İle Diğer Aletler Hakkında Kanun’un 13. maddesi, 23/3/2005 tarih ve
5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve
Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 8. maddesi, 4/4/1929 tarih ve 1412 sayılı
mülga Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun 305 ila 326. maddeleri.
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
12. Mahkemenin 17/9/2013 tarihinde
yapmış olduğu toplantıda, başvurucunun 3/4/2013 tarih ve 2013/2470 numaralı
bireysel başvurusu incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
13. Başvurucu, kasten insan öldürme ve
ruhsatsız silah bulundurma suçlarından yargılandığı Burhaniye Ağır Ceza
Mahkemesinin 2010/345 esas sayılı dosyasında, delillerin eksik ve hatalı
değerlendirildiğini, soruşturma sırasında işkence ile ifadesinin alındığını,
kendisine avukat tayin edilmediğini, yalan tanık ifadeleri doğrultusunda
suçlandığını, kendisine insan öldürme suçlaması sebebiyle savunma hakkı
verilmediğini, soruşturma ve kovuşturma aşamasında lehine olan delillerin toplanmadığını,
mahkemenin kararının gerekçesiz olduğunu, delilleri polisin uydurduğunu,
şüpheden sanık yararlanır ilkesinin uygulanmadığını, tamamen varsayımsal delillere göre kendisine ceza verildiğini
belirterek anayasal haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüş ve yeniden
yargılanma talebinde bulunmuştur.
B. Değerlendirme
14. 30/3/2011 tarih ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında
Kanun’un “Bireysel başvuru usulü”
kenar başlıklı 47. maddesinin (5) numaralı fıkrası şöyledir:
“Bireysel başvurunun, başvuru yollarının
tüketildiği tarihten; başvuru yolu öngörülmemişse ihlalin öğrenildiği tarihten
itibaren otuz gün içinde yapılması gerekir.…”
15. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün
“Başvuru süresi ve mazeret”
başlıklı 64. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:
“Bireysel başvurunun, başvuru yollarının
tüketildiği ve buna ilişkin kararın kesinleştiği tarihten, başvuru yolu
öngörülmemişse ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde yapılması
gerekir.”
16. Bireysel başvuruların, 6216 sayılı Kanun'un 47.
maddesinin (5) numaralı fıkrası ile İçtüzük'ün 64.
maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca, başvuru yollarının tüketildiği
tarihten, başvuru yolu öngörülmemiş ise ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren
otuz gün içinde Anayasa Mahkemesine doğrudan veya diğer mahkemeler yahut yurt
dışı temsilcilikler vasıtasıyla yapılması gerekmektedir.
17. Ceza hukukunda tüketilmesi gereken son başvuru yolu kural
olarak temyizdir. Somut olayda Burhaniye Ağır Ceza Mahkemesinin 10/6/2011 tarih ve E.2010/345, K.2011/168 sayılı kararı,
Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 17/10/2012 tarih ve E.2012/347, K.2012/7684 sayılı
ilâmı ile onanarak aynı tarihte kesinleşmiştir. Başvurucunun hükmen tutuklu
oluşu sebebiyle müddetname 10/1/2013
tarihinde kendisine tebliğ edilmiştir.
18. Ceza infaz hukukunda müddetname,
5275 sayılı Kanun’un 20. maddesinin (4) numaralı fıkrası uyarınca düzenlenen ve
hakkında kesinleşen mahkeme kararı nedeniyle hükümlünün cezaevinde ne kadar
süre ile kalacağını gösteren bir belgedir. Belgede, mahkûm olunan cezanın
niteliği, cezanın hangi mahkeme tarafından verildiği, Yargıtay aşamasından
geçmiş ise ilgili ilam hakkında bilgiler yer almaktadır. Dolayısıyla müddetnamenin hükümlüye tebliğ edildiği tarihin, başvurucular
açısından en geç Yargıtayın nihai kararının
öğrenildiği tarih olarak kabul edilmesi gerekecektir. Nitekim Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesi kararları da bu yöndedir (Davran/Türkiye,
B. No: 18342/03, 3/11/2009).
19. Başvuru konusu olayda başvuru yolları 17/10/2012
tarihinde Yargıtay 1. Ceza Dairesinin, Burhaniye Ağır Ceza Mahkemesinin
kararını onaması ile birlikte tüketilmiştir. Dosya kapsamından bu kararın
başvurucuya tebliğ tarihi anlaşılamamakla birlikte, başvurucunun hükmen tutuklu
olması nedeniyle nihai karardan haberi, müddetnamenin
kendisine tebliğ edildiği 10/1/2013 tarihinde
olmuştur. Bu nedenle başvuru yolunu tüketen nihai kararın başvurucu tarafından
öğrenildiği tarihin, müddetnamenin tebliğ tarihi olan
10/1/2013, bireysel başvuru tarihinin de 3/4/2013
olduğu gözetildiğinde bireysel başvuru için öngörülen otuz günlük sürenin
geçtiği anlaşılmaktadır.
20. Açıklanan nedenlerle, başvuru yollarının tüketildiği
tarihten itibaren otuz gün içinde yapılmayan bireysel başvurunun diğer kabul
edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin “süre aşımı” nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar
verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Başvurunun, “süre
aşımı” nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA, yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde
bırakılmasına, 17/9/2013 tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi.