TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
CEMAL AY BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2013/8674)
|
|
Karar Tarihi: 16/10/2014
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Alparslan ALTAN
|
Üyeler
|
:
|
Engin YILDIRIM
|
|
|
Celal Mümtaz AKINCI
|
|
|
Muammer TOPAL
|
|
|
M. Emin KUZ
|
Raportör
|
:
|
Murat AZAKLI
|
Başvurucu
|
:
|
Cemal AY
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvurucu,
22/9/2006 tarihinde Kütahya İş Mahkemesinde açtığı işe iade davasının makul
sürede sonuçlanmadığını, ayrıca Kütahya Cumhuriyet Başsavcılığına yaptığı şikayet üzerine kovuşturmaya yer olmadığına karar
verildiğini belirterek, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş
ve tazminat talep etmiştir.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru,
29/11/2013 tarihinde Kütahya İş Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. İdari yönden
yapılan ön incelemede başvurunun Komisyona sunulmasına engel bir durumun
bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. İkinci
Bölüm Üçüncü Komisyonunca, 21/2/2014 tarihinde, kabul edilebilirlik incelemesi
Bölüm tarafından yapılmak üzere, dosyanın Bölüme gönderilmesine karar
verilmiştir.
4. Bölüm
tarafından 19/3/2014 tarihinde, kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin
birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
5. Başvuru
konusu olay ve olgular ile başvurunun bir örneği, görüş için Adalet Bakanlığına
gönderilmiştir. Adalet Bakanlığının 18/4/2014 tarihli yazısında, Anayasa
Mahkemesinin önceki kararlarına ve bu kapsamda sunulan görüşlerine atfen,
başvuru hakkında görüş sunulmayacağı bildirilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
A. Olaylar
6. Başvuru formu ve ekleri ile
başvuruya konu yargılama dosyası içeriğinden tespit edilen ilgili olaylar
özetle şöyledir:
7. a. Başvurucu, Güral Cam Fabrikasında çalıştığı sırada iş
akdine son verildiğini ileri sürerek iş ve çalışma hürriyetinin ihlal edildiği
iddiasıyla T.B. ve N.G. hakkında Kütahya Cumhuriyet Başsavcılığına şikayette bulunmuştur.
b. Anılan Başsavcılık tarafından 26/3/2009 tarih ve K.2009/1198
sayılı kararla; olayın özel ihtilaf kapsamında kaldığı gerekçesiyle
kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiştir.
c. Karara yapılan itiraz, Tavşanlı Ağır Ceza Mahkemesinin
30/4/2009 tarih ve 2009/173 Değişik İş sayılı kararıyla kesin olarak
reddedilmiştir.
8. a. Başvurucu, 22/9/2006 tarihinde Dişçi Turz. ve Mad. İşl. Ltd. Şti. ve Gürok Turz. ve
Mad. A.Ş. aleyhine Kütahya İş Mahkemesinde açtığı davada, Güral Cam
Fabrikasında çalıştığı sırada haklarının eksik ödenmesi nedeniyle Çalışma
Bakanlığına şikayette bulunduğunu, bu şikayetten sonra işyerinde baskılara
maruz kaldığını, 19/9/2006 tarihinde işveren tarafından iş akdinin haksız
olarak feshedildiğini ileri sürerek işe iadesini talep etmiştir.
b. Mahkemece, 10/7/2007 tarih ve E.2006/1553, K.2007/486 sayılı
kararla; başvurucunun sendika üyeliği nedeniyle işveren tarafından pasifize edilmek istendiği, fesih işleminin haksız olduğu
gerekçesiyle davanın kabulüne, başvurucunun davalı Gürok
Turz. ve Mad. A.Ş.'deki işine iadesine, işe iade edilmeme halinde
ödenmesi gereken tazminat miktarının, feshin sendikal nedenle gerçekleşmesi
nedeniyle 8 aylık brüt ücret tutarı olarak belirlenmesine, kararın
kesinleşmesine kadar 4 aya kadar olan ücretlerin ve diğer hakların davalıdan
tahsiline karar verilmiştir.
c. Temyiz üzerine, Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 5/5/2008 tarih
ve E.2007/33469, K.2008/11126 sayılı ilamıyla hüküm onanmıştır.
d. Karar, 25/6/2008 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir.
9. a. Başvurucu, 6/8/2008 tarihinde Gürok
Turz. Mad. A.Ş. aleyhine Kütahya İş Mahkemesinde
açtığı davada, 400,00 TL 4 aylık brüt ücret ve 600,00 TL 8 aylık brüt ücret
alacağı tazminatının yasal faiziyle tahsilini talep etmiş, 6/5/2009 tarihli
ıslah dilekçesi ile talebini artırmıştır.
b. Mahkemece 7/5/2009 tarih ve E.2008/345, K.2009/153 sayılı
kararla davanın kabulüne karar verilmiştir.
c. Davalının temyizi üzerine, Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin
E.2011/16113, K.2012/2283 sayılı ilamıyla, eksik inceleme ve araştırmaya dayalı
karar verildiği gerekçesiyle hüküm bozulmuştur.
d. Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda,
11/7/2012 tarih ve E.2012/193, K.2012/453 sayılı kararla davanın kabulüne,
2.603,53 TL 4 aylık boşta geçen süre ücret alacağının, 7.123,20 TL 8 aylık
ücret alacağı tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
e. Davalının temyiz üzerine, Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin 23/9/2013
tarih ve E.2012/26431, K.2013/19441 sayılı ilamıyla hüküm onanmıştır.
f. Karar, 12/11/2013
tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir.
10. Başvurucu, 29/11/2013 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
B. İlgili
Hukuk
11. 12/1/2011 tarih ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri
Kanunu’nun 30. maddesi ile 447. maddesinin (1) numaralı fıkrası, 30/1/1950
tarih ve 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 1. maddesinin birinci fıkrası
ile 7. maddesinin birinci fıkrası ve 15. maddesi, 22/5/2003 tarih ve 4857
sayılı İş Kanunu’nun 20. ve 21. maddeleri.
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
12. Mahkemenin 16/10/2014 tarihinde yapmış olduğu toplantıda,
başvurucunun 29/11/2013 tarih ve 2013/8674 numaralı bireysel başvurusu
incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
13. Başvurucu, iş akdinin sendikal nedenlerle haksız olarak
işveren tarafından feshedilmesi üzerine işe iade davası açtığını, bu davanın
devamında alacak davası açtığını, işe iade davasının 3 ay içinde sonuçlanması
gerektiği halde bu sürenin aşıldığını ve makul sürede yargılama yapılmadığını,
22/9/2006 tarihinde işe iade davası ile başlattığı sürecin alacak davasının
kesinleştiği 23/9/2013 tarihinde sonuçlandığını, bu davada dosyanın öncelikle
incelenmesi için Yargıtay Başkanlığına yaptığı başvurunun reddedildiğini,
alacağının küçük bir kısmını alabildiğini, ayrıca iş akdine haksız olarak son
veren işverenler hakkında yaptığı şikayet üzerine Kütahya Cumhuriyet
Başsavcılığınca takipsizlik kararı verildiğini, bu karara yaptığı itirazın Tavşanlı
Ağır Ceza Mahkemesince reddedildiğini, 3 ayda bitmesi gereken işe iade
davasının 23/9/2013 tarihinde sona erdiğini, sendikal faaliyet nedeniyle işten
çıkarıldığı halde alacaklarının 3 katına hükmedilmediğini, kendisine ödenen
alacağın düşük olduğunu ve en yüksek banka mevduat faizinin uygulanmadığını,
7,5 yıllık yargılama süresince mağdur olduğunu belirterek, sendikal hakları ile
adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
14. Başvuru dilekçesi ve ekleri incelendiğinde, başvurucunun,
Kütahya Cumhuriyet Başsavcılığına yaptığı şikayet
üzerine takipsizlik kararı verildiğini, Kütahya İş Mahkemesinde açtığı işe iade
davası ile alacak davasının makul sürede sonuçlanmadığını, alacak davasında delillerin
hatalı değerlendirilmesi sonucu alacaklarını eksik aldığını belirterek sendikal
hakları ile adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürdüğü
anlaşılmıştır. Anayasa Mahkemesi, başvurucunun ihlal iddialarına ilişkin
nitelendirmesi ile bağlı olmayıp hukuki nitelendirmeyi bizzat yapar. Bu
kapsamda başvurucunun iddialarının tümü adil yargılanma hakkı kapsamında ve
ceza soruşturmasının sonucu itibarıyla adil olmadığı, işe iade davası yönünden
adil yargılanma hakkının ihlal edildiği, işçi alacağı davasının sonucu
itibarıyla adil olmadığı ve işçi alacağı davasının makul sürede sonuçlanmadığı
iddiaları açısından ayrı ayrı değerlendirilmesi uygun görülmüştür.
1. Kabul Edilebilirlik Yönünden
a. Ceza Soruşturmasının Sonucu İtibarıyla Adil Olmadığı
İddiası
15. 30/11/2011 tarih ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un geçici 1. maddesinin (8)
numaralı fıkrası şöyledir:
“Mahkeme, 23/9/2012 tarihinden sonra
kesinleşen nihai işlem ve kararlar aleyhine yapılacak bireysel başvuruları
inceler.”
16. Anılan Kanun hükmü uyarınca Anayasa Mahkemesinin zaman
bakımından yetkisinin başlangıcı 23/9/2012 tarihi olup, Mahkeme, ancak bu
tarihten sonra kesinleşen nihai işlem ve kararlar aleyhine yapılan bireysel başvuruları
inceleyebilir. Niteliği itibarıyla kamu düzenine ilişkin olan bu başvuru
şartını taşımayan bireysel başvuruların incelenebilmesi mümkün değildir.
17. Anayasa Mahkemesinin zaman bakımından yetkisi için kesin
bir tarihin belirlenmesi ve Mahkemenin yetkisinin geriye yürür şekilde
uygulanmaması hukuk güvenliği ilkesinin bir gereğidir (B. No: 2012/51,
25/12/2012, § 18).
18. Başvuru konusu olayda, başvurucu, iş akdine haksız olarak
son veren işverenler hakkında yaptığı şikâyet üzerine Kütahya Cumhuriyet
Başsavcılığınca takipsizlik kararı verildiğini, bu karara yaptığı itirazın
Tavşanlı Ağır Ceza Mahkemesince reddedildiğini belirterek, Anayasa'nın 36.
maddesinde tanımlanan hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
19. Başvurucunun, Kütahya Cumhuriyet Başsavcılığına yaptığı
şikâyet üzerine Başsavcılık tarafından 26/3/2009 tarihinde, olayın özel ihtilaf
kapsamında kaldığı gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiştir.
Karara yapılan itiraz, Tavşanlı Ağır Ceza Mahkemesinin 20/4/2009 tarihli
kararıyla kesin olarak reddedilmiş ve bu tarihte kovuşturmaya yer olmadığına
dair karar kesinleşmiştir. Bu durumda başvuru, zaman bakımından Anayasa
Mahkemesinin yetkisi dışında kalmaktadır.
20. Açıklanan nedenlerle, başvuru konusu kararın 23/9/2012
tarihinden önce kesinleşmiş olduğu anlaşıldığından başvurunun bu kısmının,
diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin “zaman bakımından yetkisizlik” nedeniyle
kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
b. İşe İade Davası
Yönünden Adil yargılanma Hakkının İhlali İddiası
21. 6216 sayılı Kanun’un geçici 1. maddesinin (8) numaralı
fıkrası şöyledir:
“Mahkeme, 23/9/2012 tarihinden sonra
kesinleşen nihai işlem ve kararlar aleyhine yapılacak bireysel başvuruları
inceler.”
22. Anılan Kanun hükmü uyarınca Anayasa Mahkemesinin zaman
bakımından yetkisinin başlangıcı 23/9/2012 tarihi olup, Mahkeme, ancak bu
tarihten sonra kesinleşen nihai işlem ve kararlar aleyhine yapılan bireysel
başvuruları inceleyebilir. Niteliği itibarıyla kamu düzenine ilişkin olan bu
başvuru şartını taşımayan bireysel başvuruların incelenebilmesi mümkün
değildir.
23. Başvuru konusu olayda, başvurucu, 22/9/2006 tarihinde
Kütahya İş Mahkemesinde açtığı işe iade davasında makul sürede yargılama
yapılmadığını belirterek, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri
sürmüştür.
24. Başvurucu tarafından 22/9/2006 tarihinde Kütahya İş
Mahkemesinde açılan işe iade davası sonunda Mahkemece, 10/7/2007 tarihinde
davanın kabulüne ve başvurucunun işe iadesine karar verilmiştir. Karar Yargıtay
9. Hukuk Dairesinin 5/5/2008 tarihli ilamıyla onanmıştır. İş Mahkemesince
verilen kararlara karşı karar düzeltme yolu kapalı olduğu için 5/5/2008 tarihi
itibarıyla hüküm kesinleşmiştir. Bu durumda başvuru, zaman bakımından Anayasa
Mahkemesinin yetkisi dışında kalmaktadır.
25. Açıklanan nedenlerle, başvuru konusu kararın 23/9/2012
tarihinden önce kesinleşmiş olduğu anlaşıldığından başvurunun bu kısmının,
diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin “zaman bakımından yetkisizlik” nedeniyle
kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
c. İşçi Alacağı Davasının Sonucu İtibarıyla
Adil Olmadığı İddiası
26. Anayasa’nın 148. maddesinin
üçüncü fıkrası şöyledir:
“…Başvuruda bulunabilmek için olağan kanun yollarının
tüketilmiş olması şarttır.”
27. 6216
sayılı Kanun’un 45.
maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
“İhlale neden olduğu ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal
için kanunda öngörülmüş idari ve yargısal başvuru yollarının tamamının bireysel
başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olması gerekir.”
28. Anılan Anayasa ve Kanun
hükümleri uyarınca Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru, “ikincil nitelikte bir kanun yolu” olup bu
yola başvurulmadan önce kural olarak olağan kanun yollarının tüketilmiş olması
şarttır.
29. Temel hak ve özgürlüklere
saygı, devletin tüm organlarının uyması gereken bir ilke olup bu ilkeye uygun
davranılmadığı takdirde, ortaya çıkan ihlale karşı öncelikle yetkili idari
mercilere ve derece mahkemelerine başvurulmalıdır.
30. Bireysel başvurunun ikincil
niteliği gereği, başvurucunun, temel hak ve özgürlüklerin ihlal edildiği
iddialarını öncelikle yetkili idari mercilere ve derece mahkemelerine usulüne
uygun olarak iletmesi, bu konuda sahip olduğu bilgi ve kanıtları zamanında bu
mercilere sunması, aynı zamanda bu süreçte dava ve başvurusunu takip etmek için
gerekli özeni göstermiş olması gerekir. Bu şekilde olağan denetim mekanizmaları
önünde ileri sürülüp takip edilmeyen temel hak ve özgürlüklerin ihlaline
ilişkin iddialar, Anayasa Mahkemesi önünde bireysel başvuru konusu yapılamaz
(B. No: 2012/946, 26/3/2013, § 19).
31. Bireysel
başvurunun ikincil niteliğinin bir sonucu olarak olağan kanun yollarında ve genel mahkemeler önünde dayanılmayan iddialar Anayasa
Mahkemesi önünde şikâyet konusu edilemeyeceği gibi genel mahkemelere sunulmayan
yeni bilgi ve belgeler de Anayasa Mahkemesine sunulamaz (B. No:
2012/946, 26/3/2013, § 20).
32. Başvuru konusu olayda,
başvurucu, sendikal faaliyet nedeniyle işten çıkarıldığı halde alacaklarının 3
katına hükmedilmediğini, kendisine ödenen miktarın düşük olduğunu ve en yüksek
banka mevduat faizinin uygulanmadığını, alacağının küçük bir kısmını
alabildiğini belirterek, sendikal hakları ile adil yargılanma hakkının ihlal
edildiğini ileri sürmüştür.
33. Başvurucu, 6/8/2008
tarihinde Kütahya İş Mahkemesinde açtığı davada, işe iade edilmemesi nedeniyle
400,00 TL 4 aylık brüt ücret, 600,00 TL 8 aylık brüt ücret tazminatı
alacağının, iş akdinin feshi tarihinden itibaren yasal faiziyle tahsilini talep
etmiş, 6/5/2009 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini artırmıştır. Mahkemece,
davalı işverenin işe iade kararını gereği gibi yerine getirmediği gerekçesiyle
davanın kabulüne, 4 aylık boşta geçen süre ücret alacağı ile 8 aylık brüt ücret
tutarındaki tazminatın yasal faiziyle tahsiline karar verilmiştir.
34. Davalının temyizi üzerine
Yargıtay 22. Hukuk Dairesince 20/2/2012 tarihinde, eksik incelemeye dayalı
hüküm kurulduğu ve davalı temerrüde düşürülmediği için dava tarihi ve ıslah
tarihi yerine, işe başlatmama tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin doğru
olmadığı gerekçesiyle hüküm bozulmuştur.
35. Mahkemece bozma kararına
uyularak davanın kabulüne, 4 aylık boşta geçen süre ücret alacağı ile 8 aylık
brüt ücret tutarındaki tazminatın yasal faiziyle tahsiline karar verilmiştir.
Kararın davalı tarafından temyizi üzerine Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin
23/9/2013 tarihli ilamıyla hüküm onanarak aynı tarihte kesinleşmiştir.
36. Başvurucu her ne kadar sendikal haklarının ihlal edildiğini,
alacak miktarının ve faizin yanlış hesaplandığını ileri sürmüşse de Anayasa
Mahkemesi önünde ileri sürdüğü anılan ihlal iddialarını, Derece Mahkemesinde ve
temyiz safhasında ileri sürmediği için, hukuk sisteminde düzenlenen başvuru
yollarını usulünce tüketmemiştir.
37. Açıklanan nedenlerle, hukuk sisteminde düzenlenen başvuru
yolları usulüne uygun olarak tüketilmeden temel hak ve özgürlüklerin ihlal
edildiği iddiasının bireysel başvuru konusu yapıldığı anlaşıldığından,
başvurunun bu kısmının, diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden
incelenmeksizin “başvuru yollarının
tüketilmemiş olması” nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar
verilmesi gerekir.
d. İşçi Alacağı Davasının Makul Sürede
Tamamlanmadığı İddiası
38. Başvuru formu ile eklerinin incelenmesi sonucunda, açıkça
dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini
gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun bu bölümünün
kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
39. Başvurucu, Kütahya İş Mahkemesinde açtığı işe iade ve
alacak davasının makul sürede sonuçlanmadığını belirterek, adil yargılanma
hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. İşe iade davası ile alacak davası
farklı davalar olduğu ve işe iade davasında verilen karar 5/5/2008 tarihinde
kesinleştiği için zaman bakımından kabul edilemez olduğuna karar verildiği
dikkate alınarak, makul sürede yargılama yapılmadığı iddiası yalnızca işçi
alacağı davası yönünden değerlendirilmiştir.
40. Sözleşme metni ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi
kararlarından ortaya çıkan ve adil yargılanma hakkının somut görünümleri olan
alt ilke ve haklar, Anayasa’nın 36. maddesinde yer verilen adil yargılanma
hakkının da unsurlarıdır. Anayasa Mahkemesi de Anayasa’nın 36. maddesi uyarınca
inceleme yaptığı birçok kararında, ilgili hükmü Sözleşme’nin 6. maddesi ve AİHM
içtihadı ışığında yorumlamak suretiyle, Sözleşme’nin lafzi içeriğinde yer alan
ve AİHM içtihadıyla adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil edilen ilke ve
haklara, Anayasa’nın 36. maddesi kapsamında yer vermektedir (B. No: 2012/13,
2/7/2013, § 38). Bu doğrultuda, makul sürede yargılanma hakkı da adil
yargılanma hakkının kapsamında değerlendirilmektedir.
41. Anayasa’nın 36. maddesi ve Sözleşme’nin 6. maddesi
uyarınca, medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin uyuşmazlıkların makul sürede
karara bağlanması gerekmektedir. Başvuru konusu olayda, işçi alacaklarının
tahsili amacıyla açılan davada, 5521 sayılı Kanun ve 6100 sayılı Kanun’da yer
alan usul hükümlerine göre yürütülen somut yargılama faaliyetinin, medeni hak
ve yükümlülükleri konu alan bir yargılama olduğunda kuşku yoktur (B. No: 2012/13,
2/7/2013, § 49).
42. Davanın karmaşıklığı, yargılamanın kaç dereceli olduğu,
tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun
davanın hızla sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar, bir
davanın süresinin makul olup olmadığının tespitinde göz önünde bulundurulması
gereken kriterlerdir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 41–45).
43. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara
ilişkin makul süre değerlendirmesinde, sürenin başlangıcı kural olarak, uyuşmazlığı
karara bağlayacak yargılama sürecinin işletilmeye başlandığı, başka bir deyişle
davanın ikame edildiği tarih olup, bu tarih somut başvuru açısından 6/8/2008
tarihidir.
44. Sürenin bitiş tarihi ise yargılamanın sona erme
tarihidir. (B. No: 2012/13, 2/7/2013, § 52). Somut başvuru açısından bu tarih,
Yargıtay tarafından hükmün onandığı 23/9/2013 tarihidir.
45. İş mahkemelerinin görevi 5521 sayılı Kanun’un 1.
maddesinde düzenlenmiştir. Anılan maddede, işçiyle işveren veya işveren vekili
arasında iş akdinden veya İş Kanunu’na dayanan her türlü hak iddialarından
doğan hukuk uyuşmazlıklarının iş mahkemelerinde çözümleneceği hüküm altına
alınmıştır.
46. Bu şekilde kanun koyucu, iş hukukunun çalışanı koruyucu
niteliğini ve iş davalarının özelliklerini dikkate alarak genel mahkemelerin
dışında özel bir iş yargılaması sistemi oluşturmuş ve iş davalarının, konunun
uzmanı mahkemelerce mümkün olduğunca hızlı, basit ve ucuz bir biçimde
sonuçlandırılmasını amaçlamıştır (B. No:2013/4701, 23/1/2014, § 47).
47. Başvuruya konu yargılama
sürecinin incelenmesinde, başvurucu, 6/8/2008 tarihinde Kütahya İş Mahkemesinde
açtığı davada, işe iade edilmemesi nedeniyle 400,00 TL 4 aylık brüt ücret,
600,00 TL 8 aylık brüt ücret tazminatı alacağının, iş akdinin feshi tarihinden
itibaren yasal faiziyle tahsilini talep etmiştir. Mahkemece, başvurucuya ait
sigorta sicil dosyası, işe iade dosyası incelenmiş, taraf tanıkları dinlenmiş
ve bilirkişi raporu alınarak davanın kabulüne karar verilmiştir. Davalının
temyizi üzerine Yargıtay 22. Hukuk Dairesince 20/2/2012 tarihinde hüküm
bozulmuştur. Mahkemece bozma kararına uyularak 11/7/2012 tarihinde davanın
kabulüne karar verilmiştir. Kararın davalı tarafından temyizi üzerine Yargıtay
22. Hukuk Dairesinin 23/9/2013 tarihli ilamıyla hüküm onanarak aynı tarihte
kesinleşmiştir.
48. 5521 sayılı Kanun ve 6100 sayılı Kanun’un öngördüğü
yargılama usullerine tabi mahkemeler nezdindeki yargılamaların makul sürede
tamamlanmadığı yönündeki iddialar daha önce bireysel başvuru konusu yapılmış ve
Anayasa Mahkemesi tarafından, özellikle yargılamada sürati temin etmeye hizmet
eden özel usul hükümlerinin nazara alınmadığı göz önünde bulundurularak makul
sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği yönünde karar verilmiştir (B. No:
2013/772, 7/11/2013, §§ 49-66; B. No: 2013/4701, 23/1/2014, §§ 35-51).
49. Başvurunun değerlendirilmesi neticesinde, başvuruya konu
iş hukukuna dayalı alacak davası; hukuki meselenin çözümündeki güçlük, maddi
olayların karmaşıklığı, delillerin toplanmasında karşılaşılan engeller, taraf
sayısı gibi kriterler dikkate alındığında karmaşık olmaktan uzaktır.
Başvurucunun tutum ve davranışlarıyla ve usuli
haklarını kullanırken özensiz davranmasıyla yargılamanın uzamasına önemli
ölçüde sebep olduğu da söylenemez. Anılan davanın başvurucu açısından taşıdığı
değer ve başvurucunun davadaki menfaati de dikkate alındığında, somut başvuru
açısından farklı bir karar verilmesini gerektirecek bir yön bulunmadığı ve beş
yıl bir ay on yedi gün süren sürecinde makul olmayan bir gecikmenin olduğu
sonucuna varılmıştır.
50. Açıklanan nedenlerle,
başvurucunun Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede
yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
3. 6216 Sayılı Kanun’un 50. Maddesi Yönünden
51. Başvurucu, mağduriyetinin
giderilmesini, maddi ve manevi tazminat ödenmesini talep etmiştir.
52. 6216 sayılı Kanun'un 50.
maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
“Tespit edilen ihlal
bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak
için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden
yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine
tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu
gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa
Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan
kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”
53. Başvurucunun tarafı olduğu
işçi alacağı davasında beş yıl bir ay on yedi gün süren yargılama süresi nazara
alındığında, yargılama faaliyetinin uzunluğu sebebiyle, yalnızca ihlal
tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında başvurucuya net
4.400,00 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.
54. Başvurucu tarafından maddi
tazminat talebinde bulunulmuş olmakla beraber, tespit edilen ihlal ile iddia
edilen maddi zarar arasında illiyet bağı bulunmadığı anlaşıldığından,
başvurucunun maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.
55. Başvurucu tarafından yapılan
ve dosyadaki belgeler uyarınca tespit edilen 198,35 TL harçtan oluşan yargılama
giderinin başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan
gerekçelerle;
A. Başvurucunun;
1. Ceza soruşturmasının sonucu itibarıyla
adil olmadığı yönündeki iddiasının "zaman
bakımından yetkisizlik " nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. İşe iade davası yönünden adil yargılanma
hakkının ihlal edildiği iddiasının “zaman
bakımından yetkisizlik” nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
3.
İşçi alacağı davasının sonucu itibarıyla adil olmadığı yönündeki iddiasının “başvuru yollarının tüketilmemiş olması”
nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
4.
İşçi alacağı davasının makul sürede tamamlanmadığı yönündeki iddiasının KABUL
EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede
yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Başvurucuya net 4.400,00 TL manevi TAZMİNAT ÖDENMESİNE, başvurucunun tazminata ilişkin diğer
taleplerinin REDDİNE,
D. Başvurucu tarafından yapılan 198,35 TL harçtan oluşan yargılama
giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,
E. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye
Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına; ödemede
gecikme olması halinde, bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar
geçen süre için yasal faiz uygulanmasına,
16/10/2014
tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar
verildi.