TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
ÖNDER ERCAN BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2013/9036)
|
|
Karar Tarihi: 12/3/2015
|
R.G. Tarih- Sayı: 16/5/2015-29357
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
Başkan
|
:
|
Alparslan ALTAN
|
Üyeler
|
:
|
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
|
|
|
Recep KÖMÜRCÜ
|
|
|
Engin YILDIRIM
|
|
|
Celal Mümtaz AKINCI
|
Raportör
|
:
|
Şükrü DURMUŞ
|
Başvurucu
|
:
|
Önder ERCAN
|
Vekili
|
:
|
Av. Ozan KORUCU
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvurucu, kanuni tutukluluk
süresinin aşılması ve tutukluluğun devamına ilişkin kararların gerekçelerinin
yetersiz olması nedeniyle Anayasa'nın 19. maddesinde düzenlenen kişi hürriyeti
ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru, 13/12/2013 tarihinde
Balıkesir Cumhuriyet Başsavcılığı vasıtasıyla yapılmıştır. Dilekçe ve eklerinin
idari yönden yapılan ön incelemesi neticesinde belirlenen eksiklikler
tamamlatılmış ve Komisyona sunulmasına engel bir eksikliğin bulunmadığı tespit
edilmiştir.
3. İkinci Bölüm Birinci Komisyonunca,
20/2/2014 tarihinde kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından
yapılmasına, dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiştir.
4. Bölüm Başkanı tarafından, 27/6/2014
tarihinde başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte
yapılmasına karar verilmiştir.
5. Başvuru konusu olay ve olgular
27/6/2014 tarihinde Adalet Bakanlığına bildirilmiştir. Adalet Bakanlığının
7/7/2014 tarihli yazısında, Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarına ve bu
kapsamda sunulan görüşlerine atfen, başvuru hakkında görüş sunulmayacağı
bildirilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
A. Olaylar
6. Başvuru formu ve eklerinde ifade
edildiği şekliyle ve UYAP aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde
olaylar özetle şöyledir:
7. Başvurucu, İzmir Cumhuriyet
Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında 2/1/2009-6/1/2009 tarihleri
arasında gözaltında kalmış, 6/1/2009 tarihinde Isparta 1. Sulh Ceza Mahkemesinin
2009/6 sorgu sayılı kararıyla “suç işlemek
amacıyla örgüt kurmak, silahla yağma ve kasten öldürme” suçlarından
tutuklanmış, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının 13/7/2009 tarih ve 2008/181
sayılı iddianamesi ile “haksız ekonomik
çıkar sağlamak amacıyla örgüt kurmak ve yönetmek, tehdit, yağma, silahla
yaralama, hakaret, silahla öldürmeye teşebbüs, genel güvenliği kasten tehlikeye
sokmak, dolandırıcılık, suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme,
suçluyu kayırma, cezaevine uyuşturucu madde sokmak, uyuşturucu madde
bulundurmak ve kullanmak, ruhsatsız silah ve mermi bulundurmak”
suçlarından açılan kamu davası İzmir 10.Ağır Ceza Mahkemesinin (CMK.250.
maddesi ile görevli) E.2009/154 sırasına kaydedilmiştir.
8. Başvurucu hakkında Yalvaç Ağır Ceza
Mahkemesinin E.2009/10, K.2009/10 sayılı dava dosyasında yağma suçundan açılan
kamu davasında Mahkeme, 26/2/2009 tarihinde görevsizlik kararı vererek dosyanın
İzmir Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir. Söz konusu dosya
kapsamında başvurucu 27/12/2008-29/12/2008 tarihleri arasında gözaltında
kalmış, 21/1/2009 tarihinde ise tutuklanmıştır.
9. Yalvaç Ağır Ceza Mahkemesinden
gelen dava İzmir 10. Ağır Ceza Mahkemesinin E.2009/170 sırasına kaydedilmiş
olup, Mahkeme 18/11/2009 tarihli kararla başvurucunun tahliyesine, 1/12/2010
tarihli kararla ise dosyanın aynı mahkemede görülmekte olan E.2009/154 sırasına
kayıtlı dava ile birleştirilmesine karar vermiştir.
10. İzmir 10. Ağır Ceza Mahkemesi,
E.2009/154 sayılı dosyada 25/1/2012 tarihli kararla “suç işlemek amacıyla örgüt kurmak” suçundan başvurucunun
tahliyesine, “silahla yağma ve kasten
öldürmeye teşebbüs” suçlarından ise tutukluğunun devamına karar
vermiştir. Mahkeme, 28/6/2013 tarih, E.2009/154, K.2013/106 sayılı ilamla
başvurucunun toplam 84 yıl 33 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve
tutukluluk halinin devamına karar vermiştir. Söz konusu karar başvurucunun
yüzüne karşı tefhim edilmiştir.
11. Anılan kararın temyizi üzerine
Yargıtay 1. Ceza Dairesi 22/9/2014 ve E.2014/2181, K.2014/4026 sayılı kararla
başvuru hakkındaki hükümlerin bir kısmı hakkında onama, bir kısmı hakkında ise
bozma kararı vermiştir.
12. Başvurucu 13/12/2013 tarihinde
Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunmuştur.
B. İlgili
Hukuk
13. 4/12/2004 tarih ve 5271 sayılı Ceza
Muhakemesi Kanunu’nun 100. maddesi şöyledir:
“(1) Kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin ve bir
tutuklama nedeninin bulunması halinde, şüpheli veya sanık hakkında tutuklama
kararı verilebilir. İşin önemi, verilmesi beklenen ceza veya güvenlik tedbiri
ile ölçülü olmaması halinde, tutuklama kararı verilemez.
(2) Aşağıdaki hallerde bir
tutuklama nedeni var sayılabilir:
a) Şüpheli veya sanığın kaçması, saklanması veya kaçacağı şüphesini
uyandıran somut olgular varsa.
b) Şüpheli veya sanığın davranışları;
1. Delilleri yok etme, gizleme veya değiştirme,
2. Tanık, mağdur veya başkaları üzerinde baskı yapılması girişiminde
bulunma,
Hususlarında kuvvetli şüphe oluşturuyorsa.
(3) Aşağıdaki suçların işlendiği
hususunda kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı halinde, tutuklama nedeni var
sayılabilir:
a) 26.9.2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza
Kanununda yer alan;
...
2. Kasten öldürme (Madde 81, 82, 83),
....
7. (Ek bent: 06/12/2006 - 5560 S.K.17.md) Hırsızlık (madde 141, 142) ve yağma
(madde 148, 149),
....
9. Suç işlemek amacıyla örgüt kurma (iki, yedi ve sekizinci fıkralar
hariç, Madde 220),
....”
14. 26/9/2004 tarihli 5237 sayılı Türk
Ceza Kanunu’nun 81. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:
“Bir insanı kasten öldüren kişi,
müebbet hapis cezası ile cezalandırılır.”
15. Aynı Kanun’un 106. maddesinin (2)
numaralı fıkrası şöyledir:
“Tehdidin;
a) Silâhla,
b) Kişinin kendisini
tanınmayacak bir hâle koyması suretiyle, imzasız mektupla veya özel
işaretlerle,
c) Birden fazla kişi tarafından
birlikte,
d) Var olan veya var sayılan suç
örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak,
İşlenmesi hâlinde, fail hakkında
iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.”
16. Aynı Kanun’un 149. maddesinin (1)
numaralı fıkrası şöyledir:
“Yağma suçunun;
a) Silâhla,
…
c) Birden fazla kişi tarafından birlikte,
….
f) Var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu
güçten yararlanılarak,
g) Suç örgütüne yarar sağlamak maksadıyla,
İşlenmesi hâlinde, fail hakkında
on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.”
17. Aynı Kanun’un 220. maddesinin (1)
ve (3) numaralı fıkraları şöyledir:
“(1) Kanunun suç saydığı fiilleri işlemek amacıyla örgüt kuranlar veya
yönetenler, örgütün yapısı, sahip bulunduğu üye sayısı ile araç ve gereç
bakımından amaç suçları işlemeye elverişli olması hâlinde, iki yıldan altı yıla
kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Ancak, örgütün varlığı için üye
sayısının en az üç kişi olması gerekir.
(3)Örgütün silâhlı
olması hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza dörtte birinden
yarısına kadar artırılır.”
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
18. Mahkemenin 12/3/2015 tarihinde
yapmış olduğu toplantıda, başvurucunun 13/12/2013 tarih ve 2013/9036 numaralı
bireysel başvurusu incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun
İddiaları
19. Başvurucu, tutukluluğun kanuni
süreyi aştığını tutukluluğun devamına ilişkin kararların gerekçelerinin
yetersiz olduğunu, kaçma ve delil karartma şüphesinin bulunmadığını ileri
sürmüştür.
B. Değerlendirme
20. Başvurucunun şikayetlerinin
Anayasa’nın 19. maddesinde düzenlenen kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı
kapsamında incelenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
21. 30/3/2011 tarih ve 6216 sayılı
Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un “Bireysel başvuru usulü” kenar başlıklı 47.
maddesinin (5) numaralı fıkrası şöyledir:
“Bireysel başvurunun, başvuru yollarının tüketildiği
tarihten; başvuru yolu öngörülmemişse ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren
otuz gün içinde yapılması gerekir. …”.
22. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün “Başvuru
süresi ve mazeret” kenar başlıklı 64. maddesinin (1) numaralı
fıkrası şöyledir:
“Bireysel başvurunun, başvuru yollarının tüketildiği
tarihten, başvuru yolu öngörülmemişse ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren
otuz gün içinde yapılması gerekir.”
23. Bireysel başvurunun kabul
edilebilirlik koşullarından olan başvuru süresine riayet edilmesi şartı,
bireysel başvuru incelemesinin her aşamasında resen nazara alınması gereken bir
başvuru koşuludur (B. No: 2013/1582, 7/11/2013, § 19).
24. Yukarıda belirtilen hükümler
uyarınca bireysel başvurunun, başvuru yollarının tüketildiği, başvuru yolu
öngörülmemişse ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde yapılması
gerekmektedir. Bu yönüyle başvuru yollarının tüketilmesi ve başvuru süresine
ilişkin koşullar arasında yakın bir bağlantı bulunmaktadır. Ancak belirtilen
hükümlerde yer verilen olağan başvuru yolları ibaresinin, başvurucunun
şikâyetleri açısından makul bir başarı şansı sunabilecek ve bir çözüm sağlayabilecek
nitelikte, kullanılabilir ve etkili başvuru yolları olarak anlaşılması gerekir.
Olağan başvuru yollarının tamamının tüketilmesi ibaresinin katı bir şekilde
yorumlanması, birtakım başvurular açısından bireysel başvurunun amacıyla
bağdaşmayan neticelere yol açabilecektir. Bu nedenle, olayın özel şartları
içinde etkisiz ve yetersiz olan bir kanun yolunun tüketilmesi şartı
aranmaksızın, her bir başvuru yolunun somut başvurular açısından etkili olup
olmadığının münferiden denetlenmesi gerekmektedir (B. No: 2013/1582, 7/11/2013,
§ 20).
25. Devam eden tutukluluğun hukuka
aykırı olduğu iddiasıyla yapılan bireysel başvurularda şikâyetlerin temel
amacı, tutukluluğun hukuka aykırı olduğunun ya da devamını haklı kılan sebep
veya sebeplerin bulunmadığının tespitidir. Bu tespit yapıldığı takdirde buna
bağlı olarak ilgilinin tutukluluk halinin devamına gerekçe olarak gösterilen
hukuki sebeplerin varlığı sona erecek ve böylece kişinin serbest kalmasının
yolu açılabilecektir. Bu amaçla yapılan bir başvuruda, itiraz kanun yolunda
çekişmeli yargılama ve/veya silahların eşitliği gibi ilkelere uygun olarak bir
inceleme yapılıp yapılmadığı da dikkate alınacaktır. Dolayısıyla belirtilen
nedenlerle ve serbest bırakılmayı temin edebilecek bir karar alma amacıyla
yapılacak bireysel başvuruların, olağan kanun yolları tüketilmek şartıyla,
tutukluluk hali devam ettiği sürece yapılabilmesi mümkündür (B. No: 2012/726,
2/7/2013, § 30).
26. Kişi serbest bırakılmadan
yargılanmakta olduğu davada ilk derece mahkemesi kararıyla mahkûm olmuşsa,
mahkûmiyet tarihi itibarıyla tutukluluk hali sona erer. Çünkü bu durumda
kişinin hukuki durumu "bir suç isnadına
bağlı olarak tutuklu" olma kapsamından çıkmaktadır. Bireysel
başvuru incelemesi açısından, tutuklamanın şartları ile mahkûmiyete hükmedilmesi
arasındaki esaslı fark da bunu gerektirir. Zira mahkûmiyete karar verilmesi,
şüphenin yenildiği anlamına gelmekte; isnat olunan suçun işlendiği, bundan
failin sorumlu olduğunun sübuta erdiği kabul edilmekte ve bu nedenle sanık
hakkında hürriyeti bağlayıcı cezaya ve/veya para cezasına hükmedilmektedir. Bir
başka ifadeyle tutuklu sanığın hukuki statüsü değişmekte, tutuklanmasına neden
olan (kuvvetli) şüphe yerini, her türlü şüpheden uzak bir kabulü ifade eden
"kanaat"e
bırakmaktadır. Bu nedenle mahkûmiyetle birlikte kişinin kuvvetli suç şüphesinin
ve bir tutuklama nedenine bağlı olarak tutukluluk halinin sona erdiğinin kabulü
gerekir. Bu bakımdan, mahkûmiyet kararının kesinleşmiş olması ayrıca gerekmez.
(B. No: 2013/6398, 3/4/2014, § 32).
27. Bu nedenle mahkûmiyete ilişkin
nihai kararla birlikte, sanığın tutukluluğa ilişkin hukuki statüsü ve
dolayısıyla tabi olduğu rejim değiştiğinden, 30 günlük başvuru süresinin,
itiraz yoluna başvurulmayan durumlarda, tutukluluğun hükümle birlikte devamına
dair kararın başvurucu tarafından öğrenildiği tarihten itibaren hesaplanması
gerekir (B. No: 2013/6398, 3/4/2014, § 33).
28. Somut olayda başvurucu hakkında
İzmir 10. Ağır Ceza Mahkemesi 28/6/2013 tarihinde mahkûmiyetine ve tutukluluk
halinin devamına karar vermiştir. Buna göre ilk derece mahkemesinin 28/6/2013
tarihli mahkûmiyet ve tutukluluğun devamı kararı ile başvurucunun tutukluluk
hali bu anlamda sona ermiştir. Bu karar, başvurucunun yüzüne karşı tefhim
edilmiştir. Başvurucu bu karara karşı kanuni süresi içerisinde itiraz kanun
yoluna başvurduğuna dair bir belge ve bilgi sunmamıştır.
29. Bu belirlemeler karşısında, uzun
tutukluluk ve tutukluluğun formül gerekçelerle devamına ilişkin şikayetleri
içeren bireysel başvurunun, İzmir 10. Ağır Ceza Mahkemesinin tutukluluğun
devamına ilişkin kararın tarihi olan 28/6/2013 tarihinden itibaren otuz gün
içinde yapılması gerekirken 13/12/2013 tarihinde yapılan bireysel başvuruda
süre aşımı olduğu sonucuna varılmıştır.
30. Açıklanan nedenlerle, başvurunun “süre aşımı” nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekmiştir.
V. HÜKÜM
Açıklanan
gerekçelerle, başvurunun, “süre aşımı”
nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA, yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde
bırakılmasına, 12/3/2015 tarihinde OY BİRLİĞİYLE
karar verildi.