TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
AHMET KARAKUŞ VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2014/12095)
Karar Tarihi: 22/3/2017
Başkan
:
Burhan ÜSTÜN
Üyeler
Serruh KALELİ
Hicabi DURSUN
Hasan Tahsin GÖKCAN
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
Raportör
Murat ŞEN
Başvurucular
1. Ahmet KARAKUŞ
2. Aslihan KARAKUŞ
3. Bediha KARAKUŞ
4. Muhsine KARAKUŞ
5. Mutahir KARAKUŞ
6. Muzahit KARAKUŞ
7. Songül KARAKUŞ
8. Şengül KARAKUŞ
9. Şıhap KARAKUŞ
Vekilleri
Av. İnan AKMEŞE
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, intihar eden yakınlarının kolluk güçleri tarafından gözaltında tutulduğu esnada işkenceye maruz bırakılmasının ve buna ilişkin yapılan yargılamanın makul süreyi aşacak şekilde beraat kararı ile sonuçlanmasının işkence ve kötü muamale yasağını ihlal ettiği iddilarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 15/7/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü sunmuştur.
7. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı süresinde beyanda bulunmuştur.
III. OLAY VE OLGULAR
8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:
9. Bütün başvurucuların yakını olan Sezai Karakuş (S.K.) (Başvuruculardan Muhsine Karakuş annesi, Ahmet Karakuş babası, Aslıhan, Şengül, Songül, Bediha Şıhap, Muzahit ve Mutahir Karakuş ise kardeşleridir), 28/9/2004 tarihinde İstanbul-Beyazıt Meydanı'nda örgüt üyesi olduğu iddiasıyla İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü görevlilerince gözaltına alınmıştır. 29/9/2004 tarihinde kolluk güçleri tarafından S.K.nın ifadesi alınmıştır. Dört günlük gözaltı süresi sonrasında 2/10/2004 tarihinde de İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca (5190 sayılı Kanun ile görevli) ifadesi alınmıştır.
10. S.K. Cumhuriyet Savcılığındaki ifadesinde polis ifadesini kabul etmediğini, ifadenin kendisine zorla imzalattırıldığını, emniyette kötü muamele ve işkence gördüğünü, avukat talebinin karşılanmadığını, işkence yapan polisleri tanıdığını ve şikâyetçi olduğunu beyan etmiştir. S.K. sevk edildiği Sorgu Hâkimliğince alınan beyanında da işkence ve kötü muamele gördüğünü, şikâyetçi olduğunu beyan etmiştir. Daha sonra tutuklanmasına karar verilen S.K. cezaevine gönderilmiştir.
11. S.K.nın tutuklanması sonrasında gözaltında maruz kaldığı işkence ve kötü muamele nedeniyle avukatı tarafından 7/10/2004 tarihinde Fatih Cumhuriyet Başsavcılığına sorumlular hakkında soruştuma başlatılması için dilekçe verilmiş ve Adli Tıpa sevk edilerek tedavisinin yapılması, rapor alınması ve bir an önce ifadesinin alınması talep edilmiştir.
12. S.K.nın İstanbul'da bulunduğu cezaevinden Tekirdağ 2 No.lu F Tipi Cezaevine sevk edildikten sonra 22/11/2004 tarihinde hücresinde ası suretiyle intihar ettiği bildirilmiş ve buna dair ölü muayene tutanağı düzenlenmiştir.
13. S.K.nın 7/10/2004 şikâyet dilekçesi üzerine İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesinin E.2005/35 sayılı dosyasındapolis memurlarına kamu davası açılmıştır.
14. İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesince dosya Adli Tıp İhtisas Dairesine gönderilmiş, Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 1. İhtisas Kurulunca hazırlanan 14/11/2008 tarihli raporda, "...tespit edilen lezyonların gözaltı giriş muayenesinde tariflenmeyip 1/10/2004 tarihli gözaltı muayenelerinde tariflendiğinden bu lezyonların gözaltı süresinde oluştuğunun kabulü gerektiği, ancak eldeki verilerle söz konusu lezyonların nasıl oluşturulduğunun belirlenemediği..." şeklindeki gerekçeye dayanarak Mahkemece 26/2/2009 tarihinde tüm sanıklar hakkında beraat kararı vermiştir.
15. Karar başvurucular tarafından 2/3/2009 tarihinde temyiz edilmiş,Yargıtay 8. Ceza Dairesince 22/2/2012 tarihli ilamı ile kararınbozulmasına karar verilmiştir.
16. Kararın bozulması üzerine dosya İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesince E.2012/192 sayısına kaydedilmiş ve yapılan yargılamada 12/10/2012 tarihinde tüm sanıklar hakkında beraat kararı verilmiştir.
17. Başvurucular tarafından 12/10/2012 tarihinde temyiz edilen kararı, Yargıtay 8. Ceza Dairesi 24/12/2013 tarihli ilamıyla onamıştır. Onama kararı İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesince 31/1/2014 tarihinde kesinleştirilmiştir.
16. Başvurucular, ilamdan 25/6/2014 tarihinde Mahkeme Kaleminden sorarak haberdar olduklarını beyan etmişlerdir.
17. Başvurucular 15/7/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuşlardır.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
18. Mahkemenin 22/3/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucuların İddiaları
19. Başvurucular yakınları Sezai Karakuş'un, gözaltına alındığı 28/9/2004 tarihinden Savcılığa sevk edildiği, 2/10/2004 tarihine kadar İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğünde tutulduğu, dört gün boyunca güvenlik görevlileri tarafından darp, cebir, küfür hakaret ve kötü muameleye maruz kaldığı, avukat talebinin karşılanmadığı, hayalarının sıkıldığı, sürekli uykusuz bırakıldığı, gündüzlü geceli sürekli sorguya alındığı ve devamlı psikolojik baskıya tabi tutulduğunu, gözaltına alındıktan sonra düzenlenen raporların bu iddialarını kanıtladığını, buna ilişkin yaptıkları şikâyetin 9 yıl 2 ay süren yargılama sonunda etkin bir yargılama yapılmadan berat kararı ile sonuçlandığını belirterek Anayasa’nın 17. maddesinde tanımlanan işkence ve kötü muamele yasağının ihlal edildiğini ileri sürmüş, sanıklar hakkında yapılan yargılamanın yenilenmesi ve tazminat talebinde bulunmuşlardır.
B. Değerlendirme
1. Başvurucu Ahmet Karakuş Yönünden
20. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün (İçtüzük) 83. maddesi ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 51. maddesi gereği başvurucunun istismar edici, yanıltıcı ve benzeri nitelikteki davranışlarıyla bireysel başvuru hakkını açıkça kötüye kullandığının tespit edilmesi hâlinde başvuru reddedilir ve yargılama giderleri dışında ilgilinin 2.000 Türk Lirasından fazla olmamak üzere disiplin para cezasıyla cezalandırılmasına karar verilir.
21. Bu kapsamda özellikle Mahkemeyi yanıltmak amacıyla gerçek olmayan maddi vakıalara dayanılması veya bu nitelikte bilgi ve belge sunulması durumunda başvuru hakkının kötüye kullanıldığı kabul edilebilecektir (S.Ö., B. No: 2013/7087, 18/9/2014, § 29, Mehmet Güven Ulusoy [GK], B. No: 2013/1013, 2/7/2015).
22. Başvuru konusu olayda, Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden yapılan araştırmada başvurucu Ahmet KaraKuş'un nüfus kayıtlarına göre 30/3/2011 tarihinde vefat ettiği tespit edilmiştir. Avukat İnan Akmeşe tarafından başvurucunun ölümünden 3 yıl sonra 15/7/2014 tarihinde, başvurucunun makul sürede yargılanma hakkının ve kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddiasıyla bireysel başvuru yapıldığı anlaşılmıştır.
23. Kamu gücü tarafından hakkı ihlal edilen kişinin bireysel başvuru yapmadan önce ölmesi durumunda ölen kişi adına bir başkası tarafından bireysel başvuru yapma imkânı bulunmamaktadır (Abdurrehman Uray, B. No: 2013/6140, 5/11/2014, § 30).
24. Açıklanan nedenlerle başvuru tarihinden 3 yıl önce vefat etmiş başvurucu adına yapılan bireysel başvurunun başvuru hakkının kötüye kullanılması nedeniyle reddine karar verilmesi gerekir.
25. Bu durumda Avukat İnan Akmeşe aleyhine, Anayasa Mahkemesini yanıltıcı nitelikte başvuru yapması nedeniyle 6216 sayılı Kanun'un 51. maddesi ve İçtüzük’ün 83. maddesi uyarınca takdiren 2.000 TL disiplin para cezasına hükmedilmesi gerekir.
2. Diğer Başvurucular Yönünden
26. Dava açma ya da kanun yollarına başvuru için belli sürelerin öngörülmesi -bu süreler dava açmayı imkânsız kılacak ölçüde kısa olmadıkça- hukuki belirlilik ilkesinin bir gereğidir ve mahkemeye erişim hakkına aykırı değildir (Remzi Durmaz, B. No: 2013/1718, 2/10/2013, § 27).
27. Bireysel başvuruların 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 47. maddesinin (5) numaralı fıkrası ile Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 64. maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca başvuru yollarının tüketildiği tarihten, başvuru yolu öngörülmemiş ise ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde yapılması gerekmektedir. Anılan düzenlemelerde başvuru yolu öngörülen durumlarda bireysel başvuru süresinin başlangıcına ilişkin olarak "başvuru yollarının tüketildiği tarih"ten söz edilmekte ise de haberdar olunmayan bir hususta başvuru yapılamayacağı dikkate alınarak bu ibarenin "nihai kararın gerekçesinin öğrenilebildiği tarih" olarak anlaşılması gerekir. Bu öğrenme, somut olayın özelliklerine göre farklı şekillerde gerçekleşebilir.
28. Bireysel başvuru süresi bakımından "nihai kararın gerekçesinin tebliği", öğrenme şekillerinden biridir (Mehmet Ali Kurtuldu, B. No: 2013/5504, 28/5/2014, § 27). Ancak öğrenme, gerekçeli kararın tebliği ile sınırlı olarak gerçekleşmez; başka şekillerde de öğrenme söz konusu olabilir. Bu kapsamda nihai kararın gerekçesinin "dosyadan suret alınması" gibi hâllerde öğrenilmesi de mümkündür. Başvurucuların nihai kararın gerekçesini" öğrendiklerini beyan ettikleri tarih" de bireysel başvuru süresinin başlangıcı olarak ele alınabilir (İlyas Türedi, B. No: 2013/1267, 13/6/2013, §§ 21, 22).
29. Diğer yandan nihai kararın gerekçesi öğrenilmemiş olmakla birlikte sonucunun öğrenildiği durumlar da söz konusu olabilir. Böyle bir durumda sonucu öğrenilen nihai kararın gerekçesine derece mahkemesinden kesin olarak erişilebilmesi mümkün ise bireysel başvuru süresinin sonucun öğrenildiği tarihten itibaren başlatılması gerekir (Aydın Selçuk, B. No: 2014/3194, 20/11/2014, § 24; Özgür Çapkın, B. No: 2014/2546, 30/12/2014, § 24; Halil Aslan, B. No: 2014/3038, 10/12/2014, § 38).
30. Nihai kararın gerekçesinin öğrenilemediği veya nihai kararın sonucunun öğrenilip gerekçesinin kesin olarak öğrenilme imkânının elde edilemediği hâllerde başvuru süresinin hangi tarihten başlayacağının belirlenmesi gerekir. Aksi hâlde sınırsız bir başvuru süresi söz konusu olabilecektir. Bu kapsamda yapılacak değerlendirmede sürenin başlangıç tarihinin, başvurucuların özen yükümlükleri ile mahkemeye erişim haklarının aşırı sınırlanmaması hususlarının birlikte dikkate alınması gerekir.
31. Başvurucuların bireysel başvuruda bulunmak amacıyla dava ve başvurularını takip etmek için gerekli özeni gösterme yükümlülüğü vardır.Bu yükümlülük kapsamında ilk derece mahkemesine fiilen ulaşan nihai kararın gerekçesini öğrenme konusunda gerekli özeni gösterme sorumluluğu başvuruculara aittir. Diğer bir ifadeyle başvurucular veya vekillerinin ilk derece mahkemesine ulaşan kararın bir örneğini almak için özenli davrandıklarını kanıtlamaları gerekir (Fatma Gökot, B. No: 2013/5697, 21/4/2016,§ 50).
32. Yargıtay Ceza Daireleri tarafından verilen kararların taraflara tebliğine ilişkin bir düzenleme mevzuatta bulunmamaktadır. Ceza yargılamasında nihai kararın tebliğ edilmediği durumlarda kararın derece mahkemesine ulaşmasından ve böylece gerekçesinin erişilebilir olmasından sonra özen yükümlülüğü kapsamında makul bir süre içinde bireysel başvuru yapmak isteyen ilgililerden karara erişmeleri ve karar gerekçesini öğrenmeleri beklenir. Bu kapsamda erişilebilir olan nihai kararın en geç üç ay içinde ilgilileri tarafından bilindiği ve gerekçesinin öğrenildiği kabul edilmelidir. Aksi tespit edilmediği sürece bireysel başvuru için 6216 sayılı Kanun'da öngörülen otuz günlük başvuru süresi bu tarihten itibaren başlayacaktır(A. C. ve diğerleri [GK], B. No: 2013/1827,25/2/2016, § 30; Fatma Gökot, § 51).
33. Somut olayda İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesinin12/10/2012 tarihli kararı, Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 24/12/2013 tarihli ilamıyla onanarak aynı tarihte kesinleşmiştir. Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla yapılan araştırmada Yargıtay ilamının en geç kesinleştirme şerhinin gerçekleştirildiği, 31/1/2014 tarihinde Mahkemeye ulaştığı görülmüştür. Diğer bir ifadeyle başvurucunun nihai kararın içeriğine erişme imkânını en geç 31/1/2014 tarihinde elde ettiği anlaşılmıştır.
34. Nihai kararın içeriğine erişme imkânının elde edildiği 31/1/2014 tarihinden itibaren özen yükümlüğü kapsamında kararın içeriğinin öğrenildiği kabul edilen üç aylık sürenin sonundan itibaren en geç otuz günlük bireysel başvuru süresi sonunda 30/5/2014 tarihine kadar başvurucu tarafından bireysel başvuruda bulunulması gerekirken başvuru süresi geçtikten sonra 15/7/2014 tarihinde bireysel başvuru yapılmıştır.
35. Açıklanan nedenlerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin süre aşımı nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurucu Ahmet Karakuş yönünden yapılan başvurunun başvuru hakkının kötüye kullanılması nedeniyle REDDİNE,
B. Avukat İnan AKMEŞE'nin, 6216 sayılı Kanun'un 51. maddesi ve Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 83. maddesi uyarınca 2.000 TL disiplin para cezasıyla CEZALANDIRILMASINA,
C. Kararın bir örneğinin İstanbul Barosuna GÖNDERİLMESİNE,
D. Diğer başvurucular yönünden başvurunun süre aşımı nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
E. Yargılama giderlerinin başvurucular üzerinde BIRAKILMASINA 22/3/2017tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.