logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Özbakım Özel Sağlık Hiz. İnş. Tur. San. ve Tic. Ltd. Şti. [2.B.], B. No: 2014/13156, 20/4/2017, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

ÖZBAKIM ÖZEL SAĞLIK HİZ. İNŞ. TUR. SAN. ve TİC. LTD. ŞTİ. BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2014/13156)

 

Karar Tarihi: 20/4/2017

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Engin YILDIRIM

Üyeler

:

Serdar ÖZGÜLDÜR

 

 

Osman Alifeyyaz PAKSÜT

 

 

Muammer TOPAL

 

 

M. Emin KUZ

Raportör

:

Akif YILDIRIM

Başvurucu

:

Özbakım Özel Sağlık Hiz. İnş. Tur. San. ve Tic. Ltd. Şti.

Vekili

:

Av. Nail TURSUN

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, idari para cezasının iptali istemiyle yapılan başvurunun süre aşımından reddedilmesi nedeniyle mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 4/8/2014 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüş bildirmemiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:

8. Başvurucu; İzmir ilinde kurulmuş, koruma ve bakım hizmetleri sunan bir şirkettir.

9. Başvurucu Şirketin koruma ve bakım hizmetleri altında bulunan 16 yaşından büyük M.B.Ö. isimli hasta, 28/8/2013 tarihinde intihar etmiştir.

10. Anılan olay üzerine başlatılan denetimler sonunda başvurucu Şirkete, İzmir Valiliğince aylık net asgari ücret miktarının on katı tutarında idari para ceza verilmiştir.Anılan ceza 13/2/2014 tarihinde başvurucu Şirkete bildirilmiştir.

11. Başvurucu, kararın bildirilmesinin ertesi gününde (14/2/2014 tarihinde) idari yaptırım kararının yeniden incelenmesi talebiyle idareye başvurmuştur.

12. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı İzmir İl Müdürlüğünün bu talebe ilişkin olarak düzenlediği 20/2/2014 tarihli cevabi yazı başvurucu Şirkete 26/2/2014 tarihinde tebliğ edilmiştir. Yazıda,Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı İzmir İl Müdürlüğünün idari para cezasının verilmesi noktasında bir dahlinin bulunmadığı belirtilmiştir.

13. Başvurucu 10/3/2014 tarihinde Menderes Sulh Ceza Mahkemesine (Mahkeme), idari para cezasının usulüne uygun olmadığını, cezaya ilişkin evrakta kanun yolları ve sürelerinin gösterilmediğini ve bu usulün kanuna aykırı olduğunu belirterek para cezasının iptaline karar verilmesini talep etmiştir.

14. Menderes Sulh Ceza Mahkemesi 26/5/2014 tarihli ve 2014/126 Değişik İş sayılı kararında, on beş günlük yasal süreden sonra idari yaptırım kararına itiraz edildiği gerekçesiyle talebin reddine karar vermiştir. Ret gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:

“İzmir Valiliği Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğünün, 30/01/2014 tarih ve 5776 olur sayılı idari yaptırım kararının itiraz eden adına S. S.’ye 13/02/2014tarihinde usulüne uygun şekilde tebliğedilmesine rağmen, 5326 Sayılı Kabahatler Kanunu' nun 27. maddesinin 1. fıkrasında düzenlenen 15 günlük itiraz süresi içinde bizzat veya kanuni temsilcileri ya da avukatı tarafından Mahkememize dilekçe ile başvuru yapılmadığı ve özellikle mücbir sebep de bulunmadığı, 15 günlük yasal süreden sonra idari yaptırım kararına itiraz eden tarafın 10/03/2014 havale tarihli dilekçe ile vekili aracılığıyla Mahkememize müracaat ederek, idari yaptırım kararına itiraz ettiği, ancak yasal süre içinde itiraz edilmediğinden, itiraz eden şirket hakkında düzenlenen itiraza konu idari yaptırım kararının kesinleştiği [anlaşılmıştır.]"

15. Başvurucunun anılan Mahkeme kararına yaptığı itiraz üzerine, Menderes 2. Asliye Ceza Mahkemesi, 17/6/2014 tarihli ve 2014/53 Değişik İş sayılı kararı ile itirazın reddine kesin olarak karar vermiş, başvuru yolları bu tarihte tüketilmiştir.

16. Anılan karar, başvurucu vekiline 3/7/2014 tarihinde tebliğ edilmiştir.

17. Başvurucu 4/8/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

IV. İLGİLİ HUKUK

A. Ulusal Hukuk

1. İlgili Mevzuat

18. 3/3/2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun3. maddesi şöyledir:

(1) Bu Kanunun;

 a) İdarî yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümleri, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde,

 b) Diğer genel hükümleri, idarî para cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında,

 uygulanır."

19. Aynı Kanun'un 27. maddesinin ilgili fıkraları şöyledir:

"(1) İdari para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin idari yaptırım kararına karşı, kararın tebliği veya tefhimi tarihinden itibaren en geç onbeş gün içinde, sulh ceza mahkemesine başvurulabilir. Bu süre içinde başvurunun yapılmamış olması halinde idari yaptırım kararı kesinleşir.

 (2) Mücbir sebebin varlığı dolayısıyla bu sürenin geçirilmiş olması halinde bu sebebin ortadan kalktığı tarihten itibaren en geç yedi gün içinde karara karşı başvuruda bulunulabilir. Bu başvuru, kararın kesinleşmesini engellemez; ancak, mahkeme yerine getirmeyi durdurabilir.

...

 (8) İdarî yaptırım kararının verildiği işlem kapsamında aynı kişi ile ilgili olarak idarî yargının görev alanına giren kararların da verilmiş olması halinde; idarî yaptırım kararına ilişkin hukuka aykırılık iddiaları bu işlemin iptali talebiyle birlikte idarî yargı merciinde görülür."

20. 16/8/2013 tarihli ve28737 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Bakıma Muhtaç Engelli Bireylere Yönelik Özel Bakım Merkezleri Yönetmeliği'nin 58. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

“(1) Merkezde yapılan kontrol ve denetim sonucunda aşağıda belirtilen eksiklik veya aykırılıkların birinin denetim raporu ile tespit edilmesi halinde, aşağıdaki fıkralarda belirtilen müeyyideler uygulanır.

...

m) Merkezin açılışına, çalışma şartlarına, yönetimine, hizmetin etkin sunumuna ilişkin olarak bu Yönetmelikle belirlenen diğer koşullarda eksiklik veya aykırılıkların tespit edilerek merkeze bildirilmesine rağmen giderilmemesi.

(2) Merkezde yapılan kontrol ve denetim sonucunda birinci fıkrada belirlenen eksiklik veya aykırılıkların tespit edilmesi halinde il müdürü tarafından on altı yaşından büyükler için her yıl belirlenen aylık net asgari ücret tutarının on katından elli katına kadar idari para cezası verilir. Söz konusu eksiklik veya aykırılıkların giderilmesi ile idari para cezasının yatırılması için otuz günü geçmemek üzere uygun bir süre verilerek merkez yazılı olarak ihtar edilir."

2. Yargı Kararları

21. Uyuşmazlık Mahkemesinin 9/4/2012 tarihli ve E.2012/16, K.2012/69 sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir:

"Kabahatler Kanunu’nun 5560 sayılı Kanun’la değişik 3. maddesinde belirtildiği üzere, idari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacağı nedeniyle, görevli mahkemenin belirlenmesinde 5326 sayılı Kanun hükümleri dikkate alınacağından, idari para cezasına karşı açılan davanın görüm ve çözümünde, anılan Kanunun 27. maddesinin (1) numaralı bendi uyarınca adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır."

22. Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 30/12/2011 tarihli ve E.2011/7516, K.2011/10596 sayılı ilamının ilgili bölümü şöyledir:

"5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun 3. maddesinde "(1) Bu Kanunun;

a) İdarî yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümleri, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde,

b) Diğer genel hükümleri, idarî para cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında, uygulanır."

Şeklindeki düzenleme karşısında, (...) idari para cezalarına karşı idari yargıya itiraz edileceğine dair özel bir düzenleme bulunmadığı, itirazın genel görevli olan adlî yargı mahkemelerince incelenmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiş ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozmaya atfen ihbar olunmuş bulunmakla Türk Milleti adına gereği görüşülüp düşünüldü;

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarname içeriği yerinde görül[müştür.]"

B. Uluslararası Hukuk

1. İlgili Sözleşme

23. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (Sözleşme) “Adil yargılanma hakkı” kenar başlıklı 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasının ilgili kısmı şöyledir:

“Herkes davasının, … cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamaların esası konusunda karar verecek olan, yasayla kurulmuş, bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından, adil ve kamuya açık olarak, … görülmesini isteme hakkına sahiptir."

24. Sözleşme'nin “Etkili başvuru hakkı” kenar başlıklı 13. maddesi şöyledir:

"İşbu Sözleşmede tanınmış hak ve hürriyetleri ihlâl edilen her şahıs ihlâl fiilî resmî vazifelerini ifa eden kimseler tarafından bu vazifelerin ifası sırasında yapılmış da olsa, millî bir makama fiilen müracaat hakkına sahiptir."

2. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi İçtihadı

25. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM), mahkemeye etkili erişim hakkını hukukun üstünlüğü ilkesinin temel unsurlarından biri olarak kabul etmekte ve mahkemeye etkili erişim hakkının ve başvuru yapılabilmesi konusunda tutarlı bir sistemin var olmasını ve dava açmak isteyen kişilerin mahkemeye ulaşmada açık, pratik ve etkili fırsatlara sahip olmasını gerektirdiğini ifade etmektedir. Bu sebeple hukuki belirsizliklerin ya da uygulamadaki belirsizliklerin, tarafların mahkemeye erişimine zarar verdiği durumlarda bu hakkın ihlal edildiğine karar verilmektedir (Geffre/Fransa, B. No: 51307/99, 23/1/2003, § 34).

26. AİHM'e göre devletler bir davanın açılabilirliğine ilişkin olarak takdir hakları gereği bazı sınırlamalar getirebilir ve bu davalar, nitelikleri gereği düzenleyici işlemlere konu olabilir. Bununla birlikte bu sınırlamalar, dava açmak isteyen bir kişinin mahkemeye erişim hakkını ortadan kaldıracak seviyeye ulaşmamalıdır (Edificaciones March Gallego S.A./İspanya, B. No: 28028/95, 19/2/1998, § 34; Rodríguez Valín/İspanya, B. No: 47792/99, 11/10/2001, § 22).

27. AİHM'e göre mahkemeye ulaşmayı aşırı derecede zorlaştıran ya da imkânsız hâle getiren uygulamalar mahkemeye erişim hakkının ihlaline yol açabilir. Bununla birlikte dava açma ya da kanun yollarına başvuru için belli sürelerin öngörülmesi -bu süreler dava açmayı imkânsız kılacak ölçüde kısa olmadıkça- hukuki belirlilik ilkesinin bir gereğidir ve mahkemeye erişim hakkına aykırılık oluşturmaz. Ne var ki öngörülen süre koşullarının açıkça hukuka aykırı olarak yanlış uygulanması ya da yanlış hesaplanması nedeniyle kişiler dava açma ya da kanun yollarına başvuru hakkını kullanamamışsa mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğini kabul etmek gerekir (Osu/İtalya, B. No: 36534/97, 11/7/2002, §§ 36-40).

V. İNCELEME VE GEREKÇE

28. Mahkemenin 20/4/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Mahkemeye Erişim Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Başvurucunun İddiaları

29. Başvurucu, idari para cezasının iptaline ilişkin başvurunun süre aşımındanreddedilmesi nedeniyle Anayasa’nın 36. maddesinde belirtilen adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş; tazminat ve yeniden yargılama taleplerinde bulunmuştur.

2. Değerlendirme

30. Anayasa'nın 36. maddesinin birinci fıkrasışöyledir:

"Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir."

31. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun bu iddialarının mahkemeye erişim kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.

32. Başvurucu ayrıca idari para cezasına karşı kanun yolları ve süresinin gösterilmediğini, bu nedenle Anayasa'nın 40. maddesinin de ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Sözleşme'nin adil yargılanma hakkını düzenleyen 6. maddesinde ve etkili başvuru hakkını düzenleyen 13. maddesinde, Anayasa'nın 40. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan "Devlet, işlemlerinde, ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorundadır." şeklinde bir güvence öngörülmemiştir. Anılan hükümle Devlete, işlemlerinde ilgili kişilerin hangi kanun yollarına ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtme yükümlüğü yüklenmiştir. Bu itibarla Anayasa ve Sözleşme’nin ortak koruma alanının dışında kalan söz konusu güvencenin bireysel başvuru kapsamında incelenemeyeceği anlaşılmaktadır. Dolayısıyla Anayasa'nın 40. maddesinin ikinci fıkrasındaki güvence bireysel başvuruda bağımsız bir güvence olarak ele alınamaz. Bununla birlikte bu durum, başta mahkemeye erişim hakkı olmak üzere diğer hakların ihlal edildiğine ilişkin iddialar incelenirken -Anayasa’nın bütünlüğü ilkesi gereği- anılan hükmün dikkate alınmasına engel değildir.

a. Kabul Edilebilirlik Yönünden

33. Başvurucunun bu bölümdeki şikâyeti açıkça dayanaktan yoksun değildir. Kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir nedeni de bulunmadığı anlaşılan başvurunun bu kısmının kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

b. Esas Yönünden

(1) Müdahalenin Varlığı ve Hakkın Kapsamı

34. Anayasa'nın 36. maddesinin birici fıkrasında, herkesin yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddiada bulunma ve savunma hakkına sahip olduğu belirtilmiştir. Dolayısıyla mahkemeye erişim hakkı, Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan hak arama özgürlüğünün bir unsurudur. Diğer yandan Anayasa'nın 36. maddesine "adil yargılanma" ibaresinin eklenmesine ilişkin gerekçede, taraf olduğumuz uluslararası sözleşmelerce de güvence altına alınan adil yargılanma hakkının madde metnine dâhil edildiği vurgulanmıştır. Sözleşme'yi yorumlayan AİHM, Sözleşme'nin6. maddesinin (1) numaralı fıkrasının mahkemeye erişim hakkını içerdiğini belirtmektedir.

35. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan hak arama özgürlüğü, bir temel hak olmanın yanında diğer temel hak ve özgürlüklerden gereken şekilde yararlanılmayı ve bunların korunmasını sağlayan en etkili güvencelerden biridir. Bu bakımdan davanın bir mahkeme tarafından görülebilmesi ve kişinin adil yargılanma hakkı kapsamına giren güvencelerden fayadalanabilmesi için ilk olarak kişiye iddialarını ortaya koyma imkânının tanınması gerekir. Diğer bir ifadeyle dava yoksa adil yargılanma hakkının sağladığı güvencelerden yararlanmak mümkün olmaz (Mohammed Aynosah, B. No: 2013/8896, 23/2/2016, § 33).

36. İdari yaptırıma ilişkin karara karşı, kararın tebliği veya tefhimi tarihinden itibaren en geç on beş gün içinde sulh ceza mahkemesine başvurulabileceğini öngören hüküm de bu kapsamda mahkemeye erişim hakkına yönelik bir sınırlama oluşturur. Somut olayda idari para cezasının iptali istemiyle yapılan başvurunun süre aşımından reddedilmesi nedeniyle başvurucunun mahkemeye erişim hakkına yönelik bir müdahalenin bulunduğu görülmektedir.

(2) Müdahalenin İhlal Oluşturup Oluşturmadığı

37. Anayasa Mahkemesi bireysel başvuru kapsamında yaptığı değerlendirmelerde,mahkemeye erişim hakkının bir uyuşmazlığı mahkeme önüne taşıyabilmek ve uyuşmazlığın etkili bir şekilde karara bağlanmasını isteyebilmek anlamına geldiğini, kişinin mahkemeye başvurmasını engelleyen veya mahkeme kararını anlamsız hâle getiren, bir başka anlatımla mahkeme kararını önemli ölçüde etkisizleştiren sınırlamaların mahkemeye erişim hakkını ihlal edebileceğini ifade etmiştir (Özkan Şen, B. No: 2012/791, 7/11/2013, § 52).

38. Dava açma ya da kanun yollarına başvuru için belli sürelerin öngörülmesi, bu süreler dava açmayı imkânsızlaştırmadıkça -hukuki belirlilik ilkesinin gereği olarak- mahkemeye erişim hakkına aykırılık oluşturmaz. Ancak mevzuatta öngörülen süre kurallarının hukuka açıkça aykırı olarak yanlış uygulanması veya bu sürelerin hatalı hesaplanması nedenleriyle kişilerin dava açma ya da kanun yollarına başvuru haklarını kullanmasına engel olunması mahkemeye erişim hakkını ihlal edebilir.

39. Anayasa'nın 13. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

“Temel hak ve hürriyetler, ... yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, ... ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.”

40. Yukarıda anılan müdahale, Anayasa’nın 13. maddesinde belirtilen koşulları yerine getirmediği müddetçe Anayasa’nın 36. maddesinin ihlalini teşkil edecektir.

41. Bu sebeple müdahalenin Anayasa’nın 13. maddesinde öngörülen ve somut başvuruya uygun düşen, kanun tarafından öngörülme, haklı bir sebebe dayanma, ölçülülük ilkesine aykırı olmama koşullarına uygun olup olmadığının belirlenmesi gerekir.

(i) Kanunilik

42. Başvurucu Şirketin idari para cezasının iptali talebini içerir başvurusunun, on beş günlük itiraz süresi içinde yapılmadığı gerekçesiyle reddedilmesine ilişkin Mahkeme kararının 5326 sayılı Kanun'un 3. ve 27. maddelerine dayandığı görülmektedir. Bu kapsamda somut olayda başvurucunun mahkemeye erişim hakkına yönelik müdahalenin kanuni dayanağının mevcut olduğu anlaşılmıştır.

(ii) Meşru Amaç

43. Anayasa'nın 36. maddesinde, hak arama özgürlüğü güvence altına alınmıştır. Maddede, hak arama özgürlüğü için herhangi bir sınırlama nedeni öngörülmemiş olmakla birlikte bunun hiçbir şekilde sınırlandırılması mümkün olmayan mutlak bir hak olduğu söylenemez. Özel sınırlama nedeni öngörülmemiş hakların da hakkın doğasından kaynaklanan bazı sınırları bulunduğu kabul edilmektedir. Ayrıca hakkı düzenleyen maddede herhangi bir sınırlama nedenine yer verilmemiş olsa da Anayasa'nın başka maddelerinde yer alan kurallara dayanılarak bu hakların sınırlandırılması mümkün olabilir. Dava açma hakkının kapsamına ve kullanım koşullarına ilişkin bir kısım düzenlemenin, hak arama özgürlüğünün doğasından kaynaklanan sınırları ortaya koyan ve hakkın norm alanını belirleyen kurallar olduğu açıktır. Ancak bu sınırlamalar Anayasa'nın 13. maddesinde yer alan güvencelere aykırı olamaz (AYM, E.2015/96, K.2016/9, 10/2/2016, § 10).

44. İdari işlemlerin sürekli bir biçimde dava açılma tehdidi altında kalmasını engellemek, kamu hizmetinin hızlı, düzenli ve etkin biçimde yürütülmesini sağlamak düşüncesi ile idari işleme karşı yapılan başvurular kanunlarla belli sürelere bağlanmıştır (Mohammed Aynosah, § 35). Diğer yandan dava ya da hukuki işlemler için tanınan süreler, mahkemelerin zamanın geçmesi nedeniyle güvenilirliği kalmayan, eksik ya da ulaşılması zor kanıtlara dayanarak uzak geçmişte meydana gelmiş olaylar hakkında karar vermelerini istemekle oluşabilecek adaletsizliklerin önüne geçmek ve hukuk güvenliğini sağlamak gibi önemli ve meşru amaçlara hizmet eder (AYM, E.2014/92, K.2016/6, 28/1/2016, § 17). Dolayısıyla bu tür durumların önlenmesi bakımından idari yaptırıma ilişkin karara karşı başvurularda, süre koşulunun öngörülmesi meşru amaçlara sahiptir.

(iii)Ölçülülük

45. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan mahkemeye erişim hakkı mutlak olmayıp sınırlamalara konu olabilir. Ancak Anayasa'nın 13. maddesinde yer alan ölçülülük ilkesi uyarınca anılan sınırlamaların mahkemeye erişimi imkânsız hâle getirmemesi ya da aşırı derecede zorlaştırmaması gerekir.

46. Dava açma sürelerini düzenleyen, son derece karışık ve dağınık olan bir mevzuatın aşırı şekilci (katı) yorumu, mahkemeye erişim hakkını ihlal edebilir. Özellikle başvuru mercii ve süresi gösterilmeyen işlemlerle ilgili davalarda mahkemelerin usul kurallarını yorumlarken mahkemeye erişim hakkını aşırı sınırlandıracak şekilde katı yorumdan kaçınmaları gerekir.

47. Başvuru formu ve ekli belgelerden, bahse konu idari para cezasının başvurucu Şirkete 13/2/2014 tarihinde bildirilmesinin ertesi gününde (14/2/2014 tarihinde) başvurucu Şirket tarafından idari yaptırımın yeniden incelenmesi talebiyle idareye başvurulduğu görülmektedir. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı İzmir İl Müdürlüğünün bu talebe ilişkin olarak düzenlediği 20/2/2014 tarihli cevap yazısının başvurucu Şirkete 26/2/2014 tarihinde tebliğ edildiği ve 10/3/2014 tarihinde idari para cezasının iptali için başvuruda bulunulduğu anlaşılmaktadır. Somut olayda başvurucu Şirketin 5326 sayılı Kanun'un 27. maddesinin (1) numaralı fıkrasında düzenlenen on beş günlük itiraz süresi içinde hakkındaki idari yaptırım kararına itiraz etmediği gerekçesiyle iptal talebi usulden reddedilmiştir.

48. Anılan süre koşulunun başvurucunun dava açmasını imkânsız hâle getirmediği, aşırı derece zorlaştırmadığı ya da süreye ilişkin kuralların Mahkemece katı (aşırı şekilci) yorumlanmadığı anlaşılmaktadır. Diğer yandan idari para cezası kararına karşı başvurulabilecek yargı yolunun ve süresinin 5326 sayılı Kanun'da açıkça belirtildiği, bu konudaki mevzuatın karışık ve dağınık olmadığı açıktır. İdari yaptırım kararlarına karşı hangi yargı koluna ve mahkemeye başvurulacağına ilişkin yargı içtihatları da hukuki belirsizliğe sebep olacak nitelikte değildir (bkz. §§ 21, 22). Dolayısıyla başvurucunun mahkemeye erişim hakkına yönelik müdahalenin ölçülü olduğu sonucuna varılmıştır.

49. Açıklanan nedenlerle başvurucunun Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan mahkemeye erişim hakkının ihlal edilmediğine karar verilmesi gerekir.

C. Diğer İhlal İddiaları

50. Başvurucu; idari para cezasının usule aykırı şekilde kesildiğini, idari para cezasına ilişkin kararın hukuka uygun şekilde alınmaması ve karara karşı temyiz yolunun kapalı olması nedenleriyle kanuni hâkim güvencesinin, hukuk devleti ilkesinin ve etkili başvuru hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

51. 6216 sayılı Kanun’un 47. maddesinin (3),48. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları uyarınca bireysel başvuruda,kamu gücünün neden olduğu iddia edilen ihlale dair olayların tarih sırasına göre özeti yapılmalı; bireysel başvuru kapsamındaki hakların ne şekilde ihlal edildiği, buna ilişkin gerekçeler ve deliller açıklanmalıdır (Veli Özdemir, B. No: 2013/276, 9/1/2014, §§ 19, 20).

52. Somut olayda başvurucu, ihlal iddialarını soyut ve genel ifadelerle ileri sürmüş; haklarının ne şekilde ihlal edildiğine ilişkin gerekçeleri açıklama yönündeki yükümlülüğünü yerine getirmemiştir. Dolayısıyla başvurucu tarafından ileri sürülen iddiaların kanıtlanamadığı sonucuna ulaşılmıştır.

53. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1. Adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

2. Diğer ihlal iddialarının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan mahkemeye erişim hakkının İHLAL EDİLMEDİĞİNE,

C. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA,

D. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 20/4/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal Olmadığı)
Künye
(Özbakım Özel Sağlık Hiz. İnş. Tur. San. ve Tic. Ltd. Şti. [2.B.], B. No: 2014/13156, 20/4/2017, § …)
   
Başvuru Adı ÖZBAKIM ÖZEL SAĞLIK HİZ. İNŞ. TUR. SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ.
Başvuru No 2014/13156
Başvuru Tarihi 4/8/2014
Karar Tarihi 20/4/2017

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, idari para cezasının iptali istemiyle yapılan başvurunun süre aşımından reddedilmesi nedeniyle mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Suç İsnadı) Mahkemeye erişim hakkı İhlal Olmadığı
Kanun yolu şikâyeti Açıkça Dayanaktan Yoksunluk

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 5326 Kabahatler Kanunu 3
27
Yönetmelik 4/11/2016 Bakıma Muhtaç Engelli Bireylere Yönelik Özel Bakım Merkezleri Yönetmeliği 58
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi