TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
AHMET BİLBAY BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/13549)
|
|
Karar Tarihi: 19/7/2017
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Engin
YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
|
|
|
Recep
KÖMÜRCÜ
|
|
|
Celal Mümtaz
AKINCI
|
|
|
Recai AKYEL
|
Raportör Yrd.
|
:
|
Leyla Nur
ODUNCU
|
Başvurucu
|
:
|
Ahmet BİLBAY
|
Vekili
|
:
|
Av. Mehmet
KIRBOĞA
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği
iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 13/8/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
gönderilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar
özetle şöyledir:
8. Başvurucu; oğlu, gelini ve dört torununun 28/5/2005 tarihinde
rahatsızlanmaları üzerine Eskişehir Devlet Hastanesi Alpu Entegre Hizmet
Birimine kaldırıldıklarını ancak bu birimde gerekli tanı ve tedavilerin
yapılmaması sonucu idarenin hizmet kusuru nedeniyle anılan yakınlarının vefat
ettiklerini ileri sürerek olay nedeniyle uğradığı zararın tazmini talebiyle
Sağlık Bakanlığına başvuruda bulunmuş, başvurucunun talebi Sağlık Bakanlığının
13/10/2005 tarihli işlemiyle reddedilmiştir.
9. Başvurucu tarafından belirtilen ret işlemi üzerine Sağlık
Bakanlığı aleyhine 2/12/2005 tarihinde maddi ve manevi tazminat istemli tam
yargı davası açılmıştır.
10. Eskişehir 1. İdare Mahkemesinin 28/12/2005 tarihli kararı
ile, tazminat istemiyle davalı idareye başvuru yapılıp yapılmadığı, yapılmışsa
idarece bir cevap verilip verilmediği ve cevap verilmişse bunun ne zaman tebliğ
edildiğinin dava dilekçesinde açıklanmadığı gerekçeleriyle dilekçenin reddine
karar verilmiştir.
11. Başvurucu tarafından eksiklikler tamamlanarak yeniden açılan
davada, Eskişehir 1. İdare Mahkemesinin 18/7/2006 tarihli E.2006/2310,
K.2006/1366 sayılı kararı ile, dava dilekçesi ve eklerinin karşı taraf
sayısından bir fazla olması gerekirken tek örnek verildiği ve dava dilekçesinin
eklenmediği gerekçeleriyle tekrar dilekçenin reddine karar verilmiştir.
12. Başvurucu tarafından belirtilen eksiklikler tamamlanarak
30/10/2006 tarihinde yeniden açılan davada Eskişehir 1. İdare Mahkemesinin
12/3/2008 tarihli ve E.2006/2986, K.2008/375 sayılı kararı ile davanın reddine
hükmedilmiştir.
13. Başvurucunun temyizi üzerine Danıştay Onuncu Dairesinin
27/4/2012 tarihli ve E.2008/7080, K.2012/1888 sayılı ilamıyla İlk Derece
Mahkemesi hükmünün bozulmasına karar verilmiştir.
14. Davalı idarenin karar düzeltme istemi, Danıştay Onbeşinci Dairesinin 26/4/2013 tarihli ve E.2013/3221,
K.2013/3056 sayılı kararı ile reddedilmiştir.
15. Bozma kararına uyularak yapılan yeniden incelemede Eskişehir
1. İdare Mahkemesinin 13/5/2014 tarihli ve E.2013/952, K.2014/602 sayılı kararı
ile başvurucunun maddi tazminat talebinin reddine, manevi tazminat talebinin
ise kısmen kabulüne, davanın açılış tarihi olan 2/12/2005 tarihinden itibaren
yasal faize hükmedilmesine karar verilmiştir.
16. Başvurucunun temyizi üzerine Danıştay Onbeşinci
Dairesinin 30/1/2015 tarihli ve E.2014/7136, K.2015/413 sayılı kararı ile İlk
Derece Mahkemesi kararında hükmedilen manevi tazminat için faizin başlangıç
tarihine ilişkin kısmın bozulmasına, davalı idarenin temyiz isteminin reddi,
başvurucunun temyiz isteminin kısmen reddi, anılan kararın manevi tazminat
isteminin kısmen kabulü ve kısmen reddine ilişkin kısımlarının onanmasına karar
verilmiştir.
17. Davalı idarenin karar düzeltme istemi, aynı Dairenin
19/11/2015 tarihli ve E.2015/7618, K.2015/7797 sayılı kararı ile
reddedilmiştir.
18. Kısmi bozma kararı üzerine yapılan incelemede, Eskişehir 1.
İdare Mahkemesinin 15/7/2016 tarihli ve E.2015/1493, K.2016/717 sayılı kararı
ile bozma kararına uyulmasına, manevi tazminat miktarına idareye başvuru
tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine karar verilmiştir.
19. Başvurucunun ve davalı idarenin temyiz talebi, Danıştay Onbeşinci Dairesinin E.2016/10508 sayılı dosyasında
derdesttir.
20. Başvurucu 13/8/2014 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
21. Mahkemenin 19/7/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
22. Başvurucu, makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğini
ileri sürmüştür.
A. Kabul Edilebilirlik
Yönünden
23. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine
karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan makul
sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir
olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Esas Yönünden
24. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin
idari yargılamanın süresi tespit edilirken sürenin başlangıç tarihi olarak
davanın ikame edildiği tarih; sürenin sona erdiği tarih olarak -çoğu zaman icra
aşamasını da kapsayacak şekilde- yargılamanın sona erdiği, yargılaması devam
eden davalar yönünden ise Anayasa Mahkemesinin makul sürede yargılanma hakkının
ihlal edildiğine ilişkin şikâyetle ilgili kararını verdiği tarih esas alınır (Selahattin Akyıl, B. No: 2012/1198,
7/11/2013, §§ 45, 47).
25. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin
idari yargılama süresinin makul olup olmadığı değerlendirilirken yargılamanın
karmaşıklığı ve kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama
sürecindeki tutumu ve başvurucunun yargılamanın süratle sonuçlandırılmasındaki
menfaatinin niteliği gibi hususlar dikkate alınır (Selahattin Akyıl, § 41).
26. Anılan ilkeler ve Anayasa Mahkemesinin benzer başvurularda
verdiği kararlar dikkate alındığında somut olayda yaklaşık 11 yıl 7 aylık
yargılama süresinin makul olmadığı sonucuna varmak gerekir.
27. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence
altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi
gerekir.
C. 6216 Sayılı Kanun'un
50. Maddesi Yönünden
28. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinin (1) numaralı
fıkrası şöyledir:
“Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının
ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi
hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere
hükmedilir…”
29. Başvurucu, manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
30. Somut olayda makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği
sonucuna varılmıştır.
31. İhlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları
karşılığında, yargılama sürecinde başvurucuya atfedilebilecek gecikme
dönemlerinin mevcut olması da dikkate alındığında başvurucuya net 10.080 TL
manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.
32. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 1.800 TL vekâlet
ücretinden oluşan yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine karar verilmesi
gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne,
B. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin
iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
C. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede
yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
D. Başvurucuya net 10.080 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE,
tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
E. 1.800 TL vekâlet ücretinden oluşan yargılama giderinin BAŞVURUCUYA
ÖDENMESİNE,
F. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye
Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede
gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar
geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
G. Kararın bir örneğinin Danıştay Onbeşinci
Dairesine (E.2016/10508) GÖNDERİLMESİNE,
H. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE
19/7/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.