TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
GENEL KURUL
|
|
KARAR
|
|
HASAN ÖZCAN BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/15059)
|
|
Karar Tarihi: 25/5/2017
|
GENEL KURUL
|
|
KARAR
|
|
|
Başkan
|
:
|
Zühtü ARSLAN
|
Başkanvekili
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
Başkanvekili
|
:
|
Engin
YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Serdar
ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Serruh KALELİ
|
|
|
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
|
|
|
Recep
KÖMÜRCÜ
|
|
|
Nuri
NECİPOĞLU
|
|
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Muammer
TOPAL
|
|
|
M. Emin KUZ
|
|
|
Hasan Tahsin
GÖKCAN
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
|
|
Recai AKYEL
|
Raportör Yrd.
|
:
|
İsmail Emrah
PERDECİOĞLU
|
Başvurucu
|
:
|
Hasan ÖZCAN
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, iş mahkemesinde açılan alacak davasında delillerin
eksik ve hatalı değerlendirilmesi, Yargıtay kararının gerekçesiz olması ve
yargılamanın makul sürede sonuçlanmaması nedenleriyle adil yargılanma hakkının
ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 5/9/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Başvurucu, başvuru formunun "avukatı" kısmını
avukat ismi ve adresi vererek doldurmuş ancak başvuru dosyası kapsamında baro
pulu ekli, suret harcı ödenmiş bir vekâletname sunmamış, bu çerçevede Anayasa
Mahkemesinin 19/9/2014 tarihli yazısı ile kendisinden vekâletname sunması
istenmiş, başvurucu 9/10/2014 tarihli cevap yazısında başvurunun kendisi
tarafından yapıldığını, bu nedenle vekâletname sunmayacağını bildirmiştir.
5. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
6. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
7. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
gönderilmiştir.
8. İkinci Bölüm tarafından 20/4/2017 tarihinde yapılan
toplantıda, niteliği itibarıyla Genel Kurul tarafından karara bağlanması
gerekli görüldüğünden başvurunun Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün
(İçtüzük) 28. maddesinin (3) numaralı fıkrası uyarınca Genel Kurula sevkine
karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
9. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
10. Başvurucu tarafından 21/8/2007 tarihinde İstanbul 8. İş
Mahkemesinde açılan işçi ve işveren ilişkisinden kaynaklanan alacak davasında
başvurucu, A. Bank T.A.Ş. Nuruosmaniye Şubesinde
müdür olarak görev yapmakta iken 10/9/2002 tarihinde iş akdine son verildiğini
ancak 16/7/2001 ile 10/9/2002 tarihleri arasında serbest sigorta ve A. hayat
istihsal teşvik primlerinden payına isabet eden kısmın tarafına ödenmediğini
ileri sürmüş, fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak kaydıyla 20.000 TL tutarında
Serbest Sigorta ve A. Hayat istihsal teşvik primi alacağının bu primlerin
ödenme dönemi olan 13/9/2002 ve 13/9/2003 tarihlerinden itibaren işleyecek yasal
faiziyle birlikte davalı A. Bank T.A.Ş.den tahsiline
karar verilmesini talep etmiştir.
11. İstanbul 8. İş Mahkemesince yapılan değerlendirme kapsamında
tarafların beyanları alınmış, bilirkişi raporu hazırlatılmış ve 21/2/2012
tarihli karar ile davanın reddine hükmedilmiştir. Kararın ilgili kısmı
şöyledir:
"...
Toplanan deliller ve tüm dosya içeriğiyle; her
ne kadar davacı tarafından 2002 yılından iş akdinin sona erdiği tarihe kadar
prim ödemesi talebinde bulunulmuş ise de 2001 yılındaki prim ödemesinin 2002
yılında davacıya yapıldığı, bu tarihten sonra yapılan prim ödemelerinin ise
davacının talep tarihlerinde davalı banka çalışanlarına yapılmadığının
bildirildiği, davacı tarafından iddia olunan prim ödemelerine ilişkin herhangi
bir delil ibraz edilemediği, alınan cevabi yazılarla prim ödemesi yapıldığına
dair herhangi bir belge bulunmadığı ve bir an için prim ödemesinin varlığı
düşünülse bile davacının hak kazandığını iddia ettiği prim ödemelerinin
hesaplanmasına yarayacak delil bulunmadığı, diğer taraftan şubeden yapılan tüm
sigorta poliçelerine ait prim tutarlarının gösterildiği, ancak şubeye sigorta
istihsal teşvik primi ödenip ödenmeyeceği ve ödenecekse ne miktarda
ödeneceğinin Genel Müdürlüğün takdirinde olduğu anlaşıldığından ispat
edilemeyen davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
..."
12. Temyiz incelemesi sonucu İlk Derece Mahkemesi kararı,
Yargıtay 9. Hukuk Dairesince 5/6/2014 tarihinde onanmış ve yargılama süreci
sona ermiştir.
13. Başvurucu; onama kararının resmî olarak tebliğ edilmediğini,
vekâlet ücretine ilişkin icra emrinin 19/8/2014 tarihinde avukatına tebliğ
edilmesi üzerine karardan haberdar olduğunu beyan ederek 5/9/2014 tarihinde
bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
14. Mahkemenin 25/5/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Makul Sürede
Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
15. Başvurucu, makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğini
ileri sürmüştür.
1. Kabul Edilebilirlik
Yönünden
16. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine
karar verilmesini gerektirecek başka bir nedeninin de bulunmadığı anlaşılan
makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul
edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
17. Medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin olan iş mahkemeleri
nezdinde açılan davalarda yargılama süresi tespit edilirken sürenin başlangıç
tarihi olarak uyuşmazlığı karara bağlayacak davanın açıldığı tarih; sürenin
sona erdiği tarih olarak yargılamanın sona erdiği (Nesrin Kılıç, B. No: 2013/772, 7/11/2013, § 69), yargılaması
devam eden davalar yönünden ise Anayasa Mahkemesinin makul sürede yargılanma
hakkının ihlal edildiğine ilişkin şikâyetle ilgili kararını verdiği tarih esas
alınır (Mehmet Salih Ayyıldız, B.
No: 2012/397, 17/11/2014, § 25).
18. İş mahkemelerinde görülen davalarda yargılama süresinin
makul olup olmadığı değerlendirilirken yargılamanın karmaşıklığı ve kaç
dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu
ve başvurucunun yargılamanın süratle sonuçlandırılmasındaki menfaatinin
niteliği gibi hususlar dikkate alınır (Nesrin
Kılıç, §§ 57, 58).
19. Anılan ilkeler ve Anayasa Mahkemesinin benzer başvurularda
verdiği kararlar dikkate alındığında somut olaydaki yaklaşık 6 yıl 10 aylık
yargılama süresinin makul olmadığı sonucuna varmak gerekir.
20. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence
altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi
gerekir.
B. Gerekçeli Karar
Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
21. Başvurucu, bireysel başvuruya konu ettiği yargılama
sürecinde İlk Derece Mahkemesi kararını onayan Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin
5/6/2014 tarihli ilamının gerekçesiz olduğunu belirterek gerekçeli karar
hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
22. Anayasa’nın 36. ve 141. maddeleri uyarınca her türlü mahkeme
kararının gerekçeli olması gerekir. Ancak bu hak, yargılamada ileri sürülen tüm
iddialara ayrıntılı şekilde yanıt verilmesi gerektiği şeklinde anlaşılamaz. Bu
nedenle gerekçe gösterme zorunluluğunun kapsamı kararın niteliğine göre
değişebilir (Mehmet Yavuz, B. No:
2013/2995, 20/2/2014, § 51). Kanun yolu incelemesi yapan mercinin
yargılamayı yapan mahkemeyle aynı sonuca ulaşması ve bunu aynı gerekçeyi
kullanarak veya aynı atıfla kararına yansıtması, kararın gerekçelendirilmiş
olması bakımından yeterlidir (Yasemin Ekşi,
B. No: 2013/5486, 4/12/2013, § 57).
23. Somut olayda İlk Derece Mahkemesinin incelenen kararında
gösterilen gerekçenin kanun yolu merciince uygun bulunduğu dikkate alındığında
başvuru konusu kararın gerekçesiz olduğundan bahsedilemez.
24. Açıklanan nedenle başvurunun bu kısmının diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
C. Yargılamanın Sonucu
İtibarıyla Adil Olmadığına İlişkin İddia
25. Başvurucu, İstanbul 8. İş Mahkemesinde (Mahkeme) açtığı
alacak davasında delillerin eksik ve hatalı değerlendirildiğini, davalı tarafın
beyanı üzerinden hüküm kurulduğunu, davalı tarafça ileri sürülen ve Mahkemece
kabul edilen 2002 yılında ilgili şubeden kimseye istihsal teşvik primi
ödenmediği beyanının davalı tarafa haklılık kazandırmayacağını zira iş yerinde
sürekli olarak uygulanan prim, ikramiye gibi ödemelerin Yargıtayın
yerleşik içtihatlarına göre iş şartı hâline geldiğini, işverenin tek taraflı
olarak bu haklarından vazgeçemeyeceğini, Mahkemenin kabulüne göre kendisinin
belge sunamadığını oysa istenen belgelerin davalı tarafta olduğunu, bilirkişi
raporuna uygun karar verilmediğini belirterek adil yargılanma hakkı ile etkili
başvuru hakkının ve ayrımcılık yasağı ilkesinin ihlal edildiğini ileri
sürmüştür.
26. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Bu kapsamda başvurucunun şikâyetlerinin
özünün Derece Mahkemesi tarafından delillerin değerlendirilmesinde ve
yorumlanmasında isabet olmadığına ve esas itibarıyla yargılamanın sonucuna
ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.Dolayısıyla
başvurucunun adil yargılanma hakkının, hak arama özgürlüğünün ve ayrımcılık
yasağının ihlali iddialarının adil yargılanma hakkı kapsamında yargılamanın
sonucunun adil olmadığı başlığı altında incelenmesi uygun görülmüştür.
27. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında, kanun
yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda
incelenemeyeceği belirtilmiştir. Bu kapsamda ilke olarak mahkemeler önünde dava
konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin
değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile uyuşmazlıkla
ilgili varılan sonucun adil olup olmaması bireysel başvurukonusu
olamaz. Ancak bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklere müdahale teşkil
eden, bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik
içeren tespit ve sonuçlar bu kapsamda değildir (Ahmet Sağlam, B. No: 2013/3351, 18/9/2013, § 42).
28. Başvurucu tarafından ileri sürülendavanın
reddinin ve somut olaya uygulanan kanun hükümlerinin Anayasaya uygun olmadığı
şikâyetlerinin yukarıda belirtilen içtihat kapsamında kanun yolu şikâyeti
niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır.
29. Açıklanan nedenle başvurunun bu kısmının diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
D. 6216 Sayılı Kanun'un
50. Maddesi Yönünden
30. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluş ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinin (1) numaralı
fıkrası şöyledir:
“Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının
ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi
hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere
hükmedilir…”
31. Başvurucu, makul sürede yargılanma hakkının ihlali nedeniyle
herhangi bir tazminat talebinde bulunmamıştır.
32. Somut olayda, makul sürede yargılanma hakkının ihlal
edildiği sonucuna varılmıştır.
33. Başvuruya konu olan yargılama sürecinin kesinleşerek sona
erdiği dikkate alındığında başvurucunun da tazminat talebinin bulunmaması
nedeniyle ihlalin tespiti dışında sonuçlarının ortadan kaldırılması için
yapılması gereken bir husus bulunmadığı anlaşılmaktadır.
34. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 206,10 TL harçtan oluşan
yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine ödenmesine
karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin
iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
2. Gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
3. Yargılamanın sonucu itibarıyla adil olmadığına ilişkin
iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede
yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. 206,10 TL harçtan oluşan yargılama giderinin BAŞVURUCUYA
ÖDENMESİNE,
D. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye
Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede
gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar
geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
E. Kararın bir örneğinin İstanbul 8. İş Mahkemesine (E.2007/602,
K.2012/63) GÖNDERİLMESİNE,
F. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE
25/5/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.