TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
HAMDULLAH PİRİNÇÇİOĞLU VE KAZİM PİRİNÇÇİOĞLU
BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/15862)
|
|
Karar Tarihi: 15/2/2017
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Engin
YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Celal Mümtaz
AKINCI
|
|
|
Muammer
TOPAL
|
|
|
M. Emin KUZ
|
|
|
Recai AKYEL
|
Raportör Yrd.
|
:
|
Ceren Sedef
EREN
|
Başvurucular
|
:
|
1. Hamdullah
PİRİNÇÇİOĞLU
|
Vekili
|
:
|
Av. Ali
AYDEMİR
|
|
|
2. Kazim PİRİNÇÇİOĞLU
|
Vekili
|
:
|
Av. Hakan
GELERİ
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği
iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 10/10/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. 2014/20322 sayılı bireysel başvuru dosyası konu yönünden hukuki
irtibat nedeniyle 2014/15862 sayılı dosya üzerinde birleştirilmiştir.
6. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
7. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
gönderilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
9. Başvurucuların murisi olan babalarının 1975 yılında açtığı
kadastro tespitine itiraz davası hâlen yerel mahkeme aşamasında derdest
durumdadır.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
10. Mahkemenin 15/2/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
11. Başvurucular, makul sürede yargılanma ve mülkiyet haklarının
ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.
A. Başvurucu Hamdullah Pirinççioğlu Yönünden
12. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 47. maddesinin (6) ve Anayasa
Mahkemesi İçtüzüğü'nün 66. maddesinin (3) numaralı
fıkralarında, başvuru evrakında herhangi bir eksiklik bulunması halinde bu
eksikliğin giderilmesi için başvurucu veya varsa vekiline onbeş
günü geçmemek üzere bir süre verileceği ve geçerli bir mazeret olmaksızın bu
sürede eksikliğin tamamlanmaması halinde başvurunun reddine karar verileceği
öngörülmüştür. Ayrıca İçtüzük'ün 66. maddesinin (2)
numaralı fıkrasında da eksikliklerin tamamlattırılmasına dair yazıda
başvurucuya, verilen kesin sürede eksiklikleri geçerli bir mazereti olmaksızın
tamamlamadığı takdirde başvurusunun reddine karar verileceğinin bildirileceği
ifade edilmiştir (Mehmet Encu
ve diğerleri, B. No: 2014/11864, 24/2/2016, §§ 26-30).
13. Somut olayda, bireysel başvuru formunda başvurucu Hamdullah Pirinççioğlu'nun vekili olarak gösterilen Av. Ali
Aydemir'e, anılan başvurucu tarafından vekil olarak atandığını gösterir
vekâletname suretinin veya onaylı fotokopisinin en geç onbeş
gün içinde Mahkemeye sunulması gerektiğine dair eksiklik bildiriminin
28/11/2016 tarihinde tebliğ edildiği, fakat Av. Ali Aydemir tarafından
2/12/2016 tarihinde, anılan başvurucunun diğer bir avukata münferiden verdiği
vekâletnamenin onaylı suretinin gönderildiği ve bu suretle belirlenen
eksikliğin süresi içinde usulüne uygun olarak tamamlanmadığı anlaşılmıştır.
14. Eksiklik bildiriminin süresinde tamamlanmaması halinde bu
durum, başvurunun usulüne uygun yapılıp yapılmadığı yönünden bireysel
başvurunun her aşamasında resen gözetilmesi gereken bir husustur. Bu bağlamda
eksikliklerin gideriminin süresinde yapılması
başvurunun esastan incelenebilmesi için ön koşuldur.
15. Açıklanan nedenlerle başvurucu vekilinin, eksiklik
bildiriminin tebliğ edildiği tarihten itibaren onbeş
günlük kesin sürede geçerli bir mazeret olmaksızın başvurunun incelenmesi için
gerekli ve temel nitelikteki eksik belgeleri sunmadığı anlaşıldığından
başvurunun reddine karar verilmesi gerekir.
B. Başvurucu Kazim Pirinççioğlu Yönünden
1. Kabul Edilebilirlik
Yönünden
16. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine
karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan makul
sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir
olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
17. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin
yargılamanın süresi tespit edilirken sürenin başlangıç tarihi olarak davanın
ikame edildiği tarih; sürenin sona erdiği tarih olarak -çoğu zaman icra
aşamasını da kapsayacak şekilde- yargılamanın sona erdiği, yargılaması devam
eden davalar yönünden ise Anayasa Mahkemesinin makul sürede yargılanma hakkının
ihlal edildiğine ilişkin şikâyetle ilgili kararını verdiği tarih esas alınır (Güher Ergun ve diğerleri, B. No: 2012/13,
2/7/2013, §§ 50, 52).
18. Başvuruya konu dava, başvurucunun murisinden intikalle takip
etmekte olduğu bir uyuşmazlık olup bu yönüyle makul süre değerlendirmesi
bakımından dikkate alınacak sürenin başlangıç anı, mirasçının yargılamaya
katıldığı an değil somut olayda muris açısından değerlendirmeye esas alınan
sürenin başlangıç anıdır (Gülseren Gürdal ve diğerleri, B. No: 2013/1115,
5/12/2013, § 51).
19. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin
yargılama süresinin makul olup olmadığı değerlendirilirken yargılamanın
karmaşıklığı ve kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama
sürecindeki tutumu ve başvurucunun yargılamanın süratle sonuçlandırılmasındaki
menfaatinin niteliği gibi hususlar dikkate alınır (Güher Ergun ve diğerleri, §§ 41-45).
20. Anılan ilkeler ve Anayasa Mahkemesinin benzer başvurularda
verdiği kararlar dikkate alındığında somut olayda yaklaşık 42 yıllık yargılama
süresinin makul olmadığı sonucuna varmak gerekir.
21. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence
altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi
gerekir.
22. Başvurucu, uzun süren yargılama nedeniyle taşınmazlarını
kullanamadığını belirterek Anayasa’nın 35. maddesinde tanımlanan mülkiyet
hakkının da ihlal edildiğini iddia etmişse de başvurucunun makul sürede
yargılanma hakkının ihlal edildiği yönünde yukarıda yer verilen tespitler
ışığında, mülkiyet hakkının ihlal edildiği yönündeki iddiasının ayrıca
değerlendirilmesine gerek görülmemiştir.
3. 6216 Sayılı Kanun'un
50. Maddesi Yönünden
23. 6216 sayılı Kanun’un 50. maddesinin (1) numaralı fıkrası
şöyledir:
“Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının
ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi
hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere
hükmedilir…”
24. Başvurucu, manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
25. Somut olayda makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği
sonucuna varılmıştır.
26. İhlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları
karşılığında başvurucuya net 2.300 TL manevi tazminat ödenmesine karar
verilmesi gerekir.
27. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 206,10 TL harç ve 1.800
TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.006,10 TL yargılama giderinin başvurucuya
ödenmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurucu Hamdullah Pirinççioğlu
yönünden geçerli mazeret olmaksızın eksikliğin süresinde giderilmemesi
nedeniyle başvurunun REDDİNE,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu Hamdullah Pirinççioğlu üzerinde BIRAKILMASINA,
C. Başvurucu Kazim Pirinççioğlu
yönünden makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın
KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
D. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede
yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
E. Başvurucu Kazim Pirinççioğlu'na
net 2.300 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin
REDDİNE,
F. 206,10 TL harç ve 1.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam
2.006,10 TL yargılama giderinin başvurucu Kazım Pirinççioğlu'na
ÖDENMESİNE,
G. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye
Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede
gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar
geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
H. Kararın bir örneğinin Derik Kadastro Mahkemesine (E.1975/90)
GÖNDERİLMESİNE,
I. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE
15/2/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.