TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
UMRAN KURTULUŞ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/1587)
|
|
Karar Tarihi: 22/6/2015
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Alparslan ALTAN
|
Üyeler
|
:
|
Serdar ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Celal Mümtaz AKINCI
|
|
|
Muammer TOPAL
|
|
|
M. Emin KUZ
|
Raportör Yrd.
|
:
|
Gökçe GÜLTEKİN
|
Başvurucu
|
:
|
Umran
KURTULUŞ
|
Vekili
|
:
|
Av. Seher GELERİ
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvurucu, 1/1/2006
tarihinde Kızıltepe 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde murisi tarafından açılan
müdahalenin meni ve ecri misil davasında yargılamanın halen devam ettiğini ve
makul sürede sonuçlanmadığını belirterek, adil yargılanma hakkının ihlal
edildiğini ileri sürmüş ve tazminat talep etmiştir.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru, 7/2/2014 tarihinde
Anayasa Mahkemesine doğrudan yapılmıştır. İdari yönden yapılan ön incelemede
başvurunun Komisyona sunulmasına engel bir durumunun bulunmadığı tespit
edilmiştir.
3. İkinci Bölüm Birinci
Komisyonunca 14/7/2014 tarihinde, kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına, dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiştir.
4. Bölüm Başkanı tarafından
9/1/2015 tarihinde, kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte
yapılmasına karar verilmiştir.
5. Başvuru konusu olay ve
olgular ile başvurunun bir örneği görüş için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir.
Adalet Bakanlığının 5/2/2015 tarihli yazısında, Anayasa Mahkemesinin önceki
kararlarına ve bu kapsamda sunulan görüşlerine atfen, başvuru hakkında görüş
sunulmayacağı bildirilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
A. Olaylar
6. Başvuru formu ve eklerinde
ifade edildiği şekliyle ve UYAP aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler
çerçevesinde olaylar özetle şöyledir:
7. Başvurucunun murisi D.K.
tarafından, 1/1/2006 tarihinde Kızıltepe 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde el
birliği halinde maliki olduğu Mardin ili, Kızıltepe ilçesi Haramhaddat
köyünde bulunan 6 parsel numaralı taşınmaz hakkında müdahalenin meni ve ecri
misil ödenmesi talebiyle dava açılmıştır.
8. D.K.’nın
vefat etmesi üzerine davaya başvurucunun babası olan murisi A.K. tarafından
devam edilmiş, A.K.’nın 17/9/2007 tarihinde vefat
etmesi üzerine ise başvurucu davaya dâhil olmuştur.
9. Başvurucu, 7/2/2014
tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
10. Mahkemenin 15/4/2014 tarih
ve E.2006/244, K.2014/400 sayılı kararıyla mevcut tapu kayıtları, yapılan keşif
ve alınan bilirkişi raporunun değerlendirildiği, dava konusu taşınmazın fen
bilirkişisi raporuna ekli krokisinde gösterilen kısmına yapılan müdahalenin
haksız olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
11. Karar temyiz edilmiş olup,
temyiz incelemesi Yargıtayda halen devam etmektedir.
B. İlgili
Hukuk
12. 12/1/2011 tarih ve 6100
sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun "Usul
ekonomisi ilkesi" kenar başlıklı 30. maddesi şöyledir:
"Hâkim, yargılamanın makul süre içinde ve düzenli bir biçimde
yürütülmesini ve gereksiz gider yapılmamasını sağlamakla yükümlüdür."
13. 22/11/2001 tarih ve 4721
sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 683. ve 995. maddeleri.
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
14. Mahkemenin 22/6/2015
tarihinde yapmış olduğu toplantıda, başvurucunun 7/2/2014 tarih ve 2014/1587
numaralı bireysel başvurusu incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun
İddiaları
15. Başvurucu, 1/1/2006
tarihinde Kızıltepe 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde murisi tarafından açılan
müdahalenin meni ve ecri misil davasında yargılamanın halen devam ettiğini ve
makul sürede sonuçlanmadığını belirterek, adil yargılanma hakkının ihlal
edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
1. Kabul Edilebilirlik Yönünden
16. Başvuru formu ile eklerinin
incelenmesi sonucunda, açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul
edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı
anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
17. Başvurucu, 1/1/2006
tarihinde Kızıltepe 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde murisi tarafından açılan
müdahalenin meni ve ecri misil davasında yargılamanın halen devam ettiğini ve
makul sürede tamamlanmadığını, Anayasa’nın 36. maddesinde tanımlanan adil
yargılanma hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir.
18. Anayasa ve Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme) ortak koruma alanı dışında kalan bir hak
ihlali iddiasını içeren başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi
mümkün olmayıp (B. No: 2012/1049, 26/3/2013, § 18), Sözleşme metni ile Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarından ortaya çıkan ve adil yargılanma
hakkının somut görünümleri olan alt ilke ve haklar, Anayasa’nın 36. maddesinde
yer verilen adil yargılanma hakkının da unsurlarıdır. Anayasa Mahkemesi de
Anayasa’nın 36. maddesi uyarınca inceleme yaptığı birçok kararında, ilgili
hükmü Sözleşme’nin 6. maddesi ve AİHM içtihadı ışığında yorumlamak suretiyle,
Sözleşme’nin lâfzî içeriğinde yer alan ve AİHM içtihadıyla adil yargılanma
hakkının kapsamına dâhil edilen ilke ve haklara, Anayasa’nın 36. maddesi
kapsamında yer vermektedir. Somut başvurunun dayanağını oluşturan makul sürede
yargılanma hakkı da yukarıda belirtilen ilkeler uyarınca adil yargılanma
hakkının kapsamına dâhil olup, ayrıca davaların en az giderle ve mümkün olan
süratle sonuçlandırılmasının yargının görevi olduğunu belirten Anayasa’nın 141.
maddesinin de Anayasa’nın bütünselliği ilkesi gereği, makul sürede yargılanma
hakkının değerlendirilmesinde göz önünde bulundurulması gerektiği açıktır (B.
No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 38–39).
19. Davanın karmaşıklığı,
yargılamanın kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama
sürecindeki tutumu ve başvurucunun davanın hızla sonuçlandırılmasındaki
menfaatinin niteliği gibi hususlar, bir davanın süresinin makul olup
olmadığının tespitinde göz önünde bulundurulması gereken kriterlerdir (B. No:
2012/13, 2/7/2013, §§ 41–45).
20. Anayasa’nın 36. maddesi ve
Sözleşme’nin 6. maddesi uyarınca, medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin
uyuşmazlıkların makul sürede karara bağlanması gerekmektedir. Başvuru konusu
taşınmaza müdahalenin meni ve ecri misil davasında, 1086 sayılı mülga Hukuk
Usulü Muhakemeleri Kanunu ve 6100 sayılı Kanun’da yer alan usul hükümlerine
göre yürütülen somut yargılama faaliyetinin, medeni hak ve yükümlülükleri konu
alan bir yargılama olduğunda kuşku yoktur (B. No: 2012/13, 2/7/2013, § 49).
21. Medeni hak ve
yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin makul süre değerlendirmesinde,
sürenin başlangıcı kural olarak, uyuşmazlığı karara bağlayacak yargılama
sürecinin işletilmeye başlandığı, başka bir deyişle davanın ikame edildiği
tarih olup, somut başvuru açısından bu tarih 1/1/2006 tarihidir.
22. Başvuruya konu dava,
başvurucunun miras bırakanından intikalle takip etmekte olduğu bir uyuşmazlık
olup, bu yönüyle makul süre değerlendirmesi bakımından dikkate alınacak sürenin
başlangıç anı, mirasçının yargılamaya katıldığı an değil, somut olayda muris
açısından değerlendirmeye esas alınan sürenin başlangıç anıdır (B. No:
2013/1115, 5/12/2013, § 51).
23. Sürenin bitiş tarihi ise,
çoğu zaman icra aşamasını da kapsayacak şekilde yargılamanın sona erme
tarihidir. Ancak devam eden yargılamalara ilişkin makul sürede yargılanma
hakkının ihlal edildiği iddiasını içeren başvuruların yargılama faaliyetinin
devamı sırasında da yapılabilmesi olanağı bulunduğundan, değerlendirmeye esas
alınacak sürenin bitiş anı bireysel başvurunun karara bağlandığı tarihtir (B.
No: 2012/13, 2/7/2013, § 52).
24. Başvuruya konu yargılama
sürecinin incelenmesinde, yargılamanın konusunun taşınmaza yapılan müdahalenin
meni ve ecri misil davası olduğu, 1/1/2006 tarihinde açılan davanın yargılama
sürecinde, başvurucunun murislerinin vefat etmesi üzerine mirasçılarının davaya
dâhil edildiği, Kızıltepe Asliye Hukuk Mahkemesinin E.2006/326 sayılı dava
dosyasının kesinleşmesinin beklendiği, Mahkemenin E.2006/326 sayılı dava
dosyasının kesinleşmesi üzerine 26/3/2009 tarihinde keşif yapılmasına karar
verildiği, 29/11/2013 tarihinde keşfin gerçekleştirildiği ve bilirkişi
raporlarının alındığı, Mahkemenin 15/4/2014 tarihli kararıyla davanın kabulüne
karar verildiği, temyiz üzerine dosyanın Yargıtaya
gönderildiği ve temyiz incelemesinin halen devam ettiği anlaşılmaktadır.
25. 6100 sayılı Kanun’un
öngördüğü yargılama usullerine tabi mahkemeler nezdindeki yargılamaların makul
sürede tamamlanmadığı yönündeki iddialar daha önce bireysel başvuru konusu
yapılmış ve Anayasa Mahkemesi tarafından, özellikle yargılamada sürati temin
etmeye hizmet eden özel usul hükümlerinin nazara alınmadığı göz önünde
bulundurularak makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği yönünde karar
verilmiştir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 34-64).
26. Başvuruya konu müdahalenin
meni ve ecri misil davasının incelenmesinde; hukuki meselenin çözümündeki
güçlük, maddi olayların karmaşıklığı, delillerin toplanmasında karşılaşılan
engeller, taraf sayısı gibi kriterler dikkate alındığında, somut başvuru
açısından farklı bir karar verilmesini gerektirecek bir yön bulunmadığı,
yargılamanın uzamasında; bir başka dosyadaki davanın sonucunun beklenmesinin ve
keşif kararının uzun bir süre yerine getirilmemesinin etkili olduğu
anlaşılmakla, söz konusu dokuz yılı aşkın yargılama sürecinde makul olmayan bir
gecikmenin olduğu sonucuna varılmıştır.
27. Açıklanan nedenlerle,
başvurucunun Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede
yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
3. 6216 Sayılı Kanun’un 50. Maddesi Yönünden
28. Başvurucu, yargılamanın
makul sürede sonuçlanmaması nedeniyle 20.000,00 TL maddi ve 40.000,00 TL manevi
tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
29. 6216 sayılı Anayasa
Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un “Kararlar” kenar
başlıklı 50. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
“Tespit edilen ihlal
bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak
için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden
yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine
tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu
gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa
Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan
kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”
30. Başvurucunun tarafı olduğu
uyuşmazlığa ilişkin dokuz yılı aşkın yargılama süresi nazara alındığında,
yargılama faaliyetinin uzunluğu sebebiyle, yalnızca ihlal tespitiyle
giderilemeyecek olan manevi zararı karşılığında başvurucuya net 500,00 TL
manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.
31. Başvurucu tarafından maddi
tazminat talebinde bulunulmuş olmakla beraber, tespit edilen ihlal ile iddia
edilen maddi zarar arasında illiyet bağı bulunmadığı anlaşıldığından,
başvurucunun maddi tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi gerekir.
32. Başvurucu tarafından yapılan
ve dosyadaki belgeler uyarınca tespit edilen 206,10 TL harç ve 1.500,00 TL
vekâlet ücretinden oluşan toplam 1.706,10 TL yargılama giderinin başvurucuya
ödenmesine karar verilmesi gerekir.
33. Başvuruya konu yargılamanın
dokuz yılı aşkın bir süredir devam ettiği ve bu hususun makul sürede yargılanma
hakkını ihlal ettiği gözetilerek, anayasal bir hakkın ihlal edildiği açık olan
bir yargılama dosyasında, hukuka, adalete ve mahkemeye güven ilkesinin gördüğü
zararın devam etmesinin önlenmesi amacıyla, yargılamanın mümkün olan en kısa
sürede sonuçlandırılmasını teminen, kararın bir
örneğinin ilgili Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan
gerekçelerle;
A. Başvurucunun,
1.
Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği yönündeki iddiasının KABUL
EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
2. Anayasa’nın
36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının İHLAL
EDİLDİĞİNE,
B. Başvurucuya net 500,00 TL manevi TAZMİNAT ÖDENMESİNE,
başvurucunun tazminata ilişkin diğer taleplerinin REDDİNE,
C. Başvurucu tarafından yapılan 206,10 TL harç ve 1.500,00 TL
vekâlet ücretinden oluşan toplam 1.706,10 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA
ÖDENMESİNE,
D. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye
Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına; ödemede
gecikme olması halinde, bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar
geçen süre için yasal faiz uygulanmasına,
E. Kararın bir örneğinin Yargıtaya
gönderilmesine,
22/6/2015
tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi.