TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
ABDAL YAMAN VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/1591)
|
|
Karar Tarihi: 8/9/2014
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Serruh KALELİ
|
Üyeler
|
:
|
Zehra Ayla PERKTAŞ
|
|
|
Nuri NECİPOĞLU
|
|
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Raportör
|
:
|
Murat AZAKLI
|
Başvurucular
|
:
|
1. Abdal YAMAN
|
|
|
2. Hasan YAMAN
|
|
|
3. Naci YAMAN
|
|
|
4. Mahmut YAMAN
|
|
|
5. Nuri YAMAN
|
|
|
6. İsmail YAMAN
|
|
|
7. Hediye YAMAN
|
|
|
8. Nofi YAMAN
|
|
|
9. Sultan DİDİN
|
|
|
10. Ömer YAMAN
|
|
|
11. Ahmet YAMAN
|
|
|
12. Elif EKE
|
|
|
13. Bedriye ÖZKAN
|
|
|
14. Halime EKE
|
|
|
15. İzzettin YAMAN
|
|
|
16. Faruk YAMAN
|
|
|
17. Necmettin YAMAN
|
|
|
18. Davut YAMAN
|
|
|
19. Şeyhdavut YAMAN
|
|
|
20. Vecdi YAMAN
|
|
|
21. Hasan YAMAN
|
|
|
22. Bedrettin YAMAN
|
|
|
23. Muhittin YAMAN
|
|
|
24. İbrahim YAMAN
|
Vekilleri
|
:
|
Av. Ali AYDEMİR
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvurucular,
2/4/1970 tarihinde murisleri aleyhine Kızıltepe Kadastro Mahkemesinde açılan
kadastro tespitine itiraz davasının makul sürede sonuçlanmadığını belirterek,
mülkiyet ve adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüşler,
tazminat talep etmişlerdir.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvurular, 7/2/2014 ve
19/2/2014 tarihlerinde Anayasa Mahkemesine doğrudan yapılmıştır. İdari yönden
yapılan ön incelemede başvurunun Komisyona sunulmasına engel bir durumun
bulunmadığı tespit edilmiştir.
3.
Birinci Bölüm Birinci Komisyonunca, kabul edilebilirlik incelemesi Bölüm
tarafından yapılmak üzere, dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiştir.
4.
Başvurucular Abdal Yaman ve sekiz arkadaşı tarafından yapılan 2014/1591 sayılı
bireysel başvuru dosyası ile Ömer Yaman ve on dört arkadaşı tarafından yapılan
2014/2230 sayılı bireysel başvuru dosyası, aralarındaki hukuki ve fiili irtibat
nedeniyle birleştirilmiş, incelemeye 2014/1591 sayılı bireysel başvuru dosyası
üzerinden devam edilmiştir.
5.
Bölüm tarafından 2/5/2014tarihinde, kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin
birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru konusu olay ve
olgular ile başvurunun bir örneği görüş için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir.
Adalet Bakanlığının 14/5/2014 tarihli yazısında, Anayasa Mahkemesinin önceki
kararlarına ve bu kapsamda sunulan görüşlerine atfen, başvuru hakkında görüş
sunulmayacağı bildirilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
A. Olaylar
7. Başvuru formu ve ekleri ile
başvuruya konu yargılama dosyası içeriğinden tespit edilen ilgili olaylar
özetle şöyledir:
8. a. S.D. ve iki arkadaşı, T.İ. ve A.Ç. aleyhine 20/3/1970
tarihinde Kızıltepe Kadastro Mahkemesinde açtıkları davada, 2, 6, 7, 12 ve 17
parsel numaralı taşınmazların kadastro tespitlerinin iptalini talep etmişler,
dava, Mahkemenin E.1970/133 sayılı dosyasına kaydedilmiştir.
b. Davacıların vefat etmesinden sonra dahili davacıların bir
kısmı davadan feragat etmişlerdir.
9. a. S.D. ve iki arkadaşı, başvurucuların murisleri Hasso Yaman ve Sadun Yaman ile İniz Yaman aleyhine 2/4/1970
tarihinde Kızıltepe Kadastro Mahkemesinde açtıkları davada, 18 parsel numaralı
taşınmazın kadastro tespitinin iptalini talep etmişler, dava, Mahkemenin
E.1970/147 sayılı dosyasına kaydedilmiştir.
b. Davacıların vefat
etmesinden sonra dahili davacıların bir kısmı davadan feragat etmişlerdir.
c. Mahkemece, 28/12/1988
tarih ve E.1970/147, K.1988/17 sayılı kararla; E.1970/133 sayılı dava
dosyasındaki taraflar ve dayanak tapu kayıtları arasında irtibat bulunduğu
gerekçesiyle dava dosyasının E.1970/133 sayılı dava dosyasıyla birleştirilmesine,
yargılamaya bu dosya üzerinden devam edilmesine karar verilmiştir.
10. a. S.D. ve iki arkadaşı, başvurucuların murisi Hasso Yaman ile İniz Yaman aleyhine 1970 yılında Kızıltepe
Kadastro Mahkemesinde açtıkları davada, 5, 9, 13, 16 ve 25 parsel numaralı
taşınmazların kadastro tespitlerinin iptalini talep etmişler, dava, Mahkemenin
E.1970/144 sayılı dosyasına kaydedilmiştir.
b. Davacıların vefat
etmesinden sonra dahili davacıların bir kısmı davadan feragat etmişlerdir.
c. Mahkemece, 28/12/1988
tarih ve E.1970/144, K.1988/16 sayılı kararla; E.1970/133 sayılı dava
dosyasındaki taraflar ve dayanak tapu kayıtları arasında irtibat bulunduğu
gerekçesiyle dava dosyasının E.1970/133 sayılı dava dosyasıyla
birleştirilmesine, yargılamaya bu dosya üzerinden devam edilmesine karar
verilmiştir
11. Kızıltepe Kadastro Mahkemesinin kapatılmasında sonra
yargılamaya Mardin Kadastro Mahkemesinin E.2013/63 sayılı dava dosyasında devam
edilmektedir.
B. İlgili
Hukuk
12. 12/1/2011 tarih ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri
Kanunu’nun 30. maddesi, 21/6/1987 tarih ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 25.,
27., 28., 29., 30., 32. ve 36. maddeleri.
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
13. Mahkemenin 8/9/2014 tarihinde yapmış olduğu toplantıda,
başvurucuların 7/2/2014 tarih ve 2014/1591 numaralı bireysel başvuruları
incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucuların İddiaları
14. Başvurucular, 2/4/1970 tarihinde murisleri aleyhine
Kızıltepe Kadastro Mahkemesinde açılan kadastro tespitine itiraz davasının
Mardin Kadastro Mahkemesinde halen devam ettiğini, yargılamanın makul sürede
sonuçlanmadığını, bu sürede taşınmazı kullanmadıklarını belirterek, mülkiyet ve
adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.
B. Değerlendirme
1. Kabul
Edilebilirlik Yönünden
15. Başvuru formu ile eklerinin incelenmesi sonucunda, açıkça
dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini
gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul
edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
16. Başvurucular, kadastro tespitine itiraz davasının makul
sürede sonuçlanmadığını belirterek, mülkiyet ve adil yargılanma haklarının
ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.
17. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin metni ile Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesi kararlarından ortaya çıkan ve adil yargılanma hakkının
somut görünümleri olan alt ilke ve haklar, Anayasa’nın 36. maddesinde yer
verilen adil yargılanma hakkının da unsurlarıdır. Anayasa Mahkemesi de
Anayasa’nın 36. maddesi uyarınca inceleme yaptığı bir çok kararında, ilgili
hükmü Sözleşme’nin 6. maddesi ve AİHM içtihadı ışığında yorumlamak suretiyle,
gerek Sözleşme’nin lafzi içeriğinde yer alan gerek AİHM içtihadıyla adil
yargılanma hakkının kapsamına dâhil edilen ilke ve haklara, Anayasa’nın 36.
maddesi kapsamında yer vermektedir (B.No: 2012/13,
2/7/2013, § 38).Bu doğrultuda, makul sürede yargılanma hakkı da adil yargılanma
hakkının kapsamında değerlendirilmektedir.
18. Anayasa’nın 36. maddesi ve Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesi’nin 6. maddesi uyarınca, medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin
uyuşmazlıkların makul sürede karara bağlanması gerekmektedir. Başvuru konusu
olayda, taşınmaz mülkiyeti hakkında Mardin Kadastro Mahkemesinde açılan
kadastro tespitine itiraz davasında, 3402 ve 6100 sayılı Kanun’larda
yer alan usul hükümlerine göre yürütülen somut yargılama faaliyetinin, medeni
hak ve yükümlülükleri konu alan bir yargılama olduğunda kuşku yoktur (B. No:
2012/13, 2/7/2013, § 49).
19. Davanın karmaşıklığı, yargılamanın kaç dereceli olduğu,
tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun
davanın hızla sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar, bir
davanın süresinin makul olup olmadığının tespitinde gözönünde
bulundurulması gereken kriterlerdir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§41–45).
20. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara
ilişkin makul süre değerlendirmesinde, sürenin başlangıcı kural olarak,
uyuşmazlığı karara bağlayacak yargılama sürecinin işletilmeye başlandığı, başka
bir deyişle davanın ikame edildiği tarih olup, bu tarih somut başvuru açısından
2/4/1970tarihidir.
21. Başvuruya konu dava, başvurucuların miras bırakanlarından
intikalle takip etmekte oldukları bir uyuşmazlık olup, bu yönüyle makul süre
değerlendirmesi bakımından dikkate alınacak sürenin başlangıç anı, mirasçıların
yargılamaya katıldıkları an değil, somut olayda muris açısından değerlendirmeye
esas alınan sürenin başlangıç anıdır (B. No: 2013/1115, 5/12/2013, § 51).
22. Sürenin bitiş tarihi ise, çoğu zaman icra aşamasını da
kapsayacak şekilde yargılamanın sona erme tarihidir. Ancak devam eden
yargılamalara ilişkin makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasını
içeren başvuruların yargılama faaliyetinin devamı sırasında da yapılabilmesi
olanağı bulunduğundan, değerlendirmeye esas alınacak sürenin bitiş anı bireysel
başvurunun karara bağlandığı tarihtir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, § 52).
23. Başvuruya konu yargılama
sürecinin incelenmesinde, Kızıltepe Kadastro Mahkemesinde açılan ve muhtelif
taşınmazları konu alan tespite itiraz davalarının E.1970/133 sayılı dosyada
birleştirildiği, Kızıltepe Kadastro Mahkemesinin kapatılmasında sonra
yargılamaya Mardin Kadastro Mahkemesinin E.2013/63 sayılı dava dosyasında devam
edildiği, en son yapılan 4/6/2014 tarihli duruşmada bir kısım mirasçılar
vekiline dosyanın esası hakkında beyanda bulunması için süre verildiği ve bu
nedenle duruşmanın 26/9/2014 tarihine ertelendiği belirlenmiştir. Mahkemece
çoğu defa keşif ara kararlarının farklı nedenlerle yerine getirilmediği, birçok
defa dosyanın incelemeye alındığı ve bu uygulamanın davada yer alan taraf
sayısı da nazara alındığında yargılamanın uzaması üzerinde baskın bir etkiye
sahip olduğu anlaşılmaktadır.
24. Başvuru konusu yargılamada söz konusu olduğu gibi,
verilen birleştirme kararlarının adaletin daha iyi gerçekleştirilebilmesi için
makul olduğu değerlendirilebilirse de, bu tür kararların yargılamayı uzatacağı
göz önünde bulundurularak, yargılamanın diğer aşamalarında sürecin
hızlandırılması hususunda daha fazla gayret ve özen gösterilmesi gerektiği
açıktır.
25. Kadastro mahkemesi
nezdindeki yargılamaların makul sürede tamamlanmadığı yönündeki iddialar daha
önce bireysel başvuru konusu yapılmış ve Anayasa Mahkemesi tarafından,
özellikle 3402 sayılı Kanun’da yer alan ve yargılamada sürati temin etmeye
hizmet eden özel usul hükümlerinin nazara alınmadığı göz önünde bulundurularak
makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği yönünde kararlar verilmiştir
(B. No:2012/12, 17/9/2013, §§ 38-62; B. No:2013/1115, 5/12/2013, §§ 39-67;2012/673, 19/12/2013, §§ 21-43).
26. Başvuruya konu davada yer
alan kişi sayısı ve davanın mahiyeti nedeniyle icrası gereken usul işlemlerinin
niteliği başvuruya konu yargılamanın karmaşık olduğunu ortaya koymakla
birlikte, davaya bütün olarak bakıldığında, 3402 sayılı Kanun’da yer alan usul
hükümlerine tabi bir yargılama sürecine ilişkin somut başvuru açısından farklı
bir karar verilmesini gerektirecek bir yön bulunmadığı ve söz konusu kırk dört
yılı aşkın yargılama sürecinde makul olmayan bir gecikmenin olduğu sonucuna
varılmıştır.
27. Açıklanan nedenlerle,
başvurucuların Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede
yargılanma haklarının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
28. Başvurucular ayrıca, uzun
süren yargılama nedeniyle taşınmazdan yararlanamadıkları gibi taşınmazdan
sağlanan gelir desteğinden de mahrum kaldıklarını belirterek, Anayasa’nın 35. maddesinde
tanımlanan mülkiyet haklarının ihlal edildiğini iddia etmiş olup,
başvurucuların makul sürede yargılanma haklarının ihlal edildiği yönünde
yukarıda yer verilen tespitler ışığında, mülkiyet haklarının ihlal edildiği
yönündeki iddialarının ayrıca değerlendirilmesine gerek görülmemiştir.
3. 6216 Sayılı Kanun’un 50. Maddesi Yönünden
29. Başvurucular, taşınmazlarını
uzun süren yargılama boyunca kullanamadıklarını ve gelirlerinden istifade
edemediklerini belirterek, maruz kaldıkları zarar karşılığı 250.000,00 TL maddi
tazminata ve her bir başvuru lehine 40.000,00 TL manevi tazminata
hükmedilmesini talep etmişlerdir.
30. 6216 sayılı Anayasa
Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un “Kararlar” kenar başlıklı 50. maddesinin
(2) numaralı fıkrası şöyledir:
“Tespit edilen ihlal
bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak
için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden
yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine
tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu
gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa
Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan
kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”
31. Başvurucuların tarafı olduğu
uyuşmazlığa ilişkin kırk dört yılı aşkın yargılama süresi nazara alındığında,
yargılama faaliyetinin uzunluğu sebebiyle, yalnızca ihlal tespitiyle
giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında başvurucu Abdal Yaman’a
34.900,00 TL, başvurucular Ahmet Yaman, Ömer Yaman, Halime Eke, Nofi Yaman ve Davut Yaman’a ayrı ayrı 3.200,00 TL,
başvurucular Mahmut Yaman ve İzzettin Yaman’a ayrı ayrı 750,00 TL, diğer
başvuruculara ayrı ayrı 500,00 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi
gerekir.
32. Başvurucular tarafından
maddi tazminat talebinde bulunulmuş olmakla beraber, tespit edilen ihlal ile
iddia edilen maddi zarar arasında illiyet bağı bulunmadığı anlaşıldığından,
başvurucuların maddi tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi gerekir.
33. Başvurucular Abdal Yaman ve
sekiz arkadaşı ile Ömer Yaman ve on dört arkadaşı tarafından ayrı ayrı yapılan
206,10 TL harçtan oluşan yargılama giderinin ayrı ayrı birleşen dosyalardaki bu
başvuruculara ödenmesine ve belirtilen başvuruculara 1.500,00 TL vekâlet
ücretinin müştereken ödenmesine karar verilmesi gerekir.
34. Başvuruya konu yargılamanın
kırk dört yılı aşkın bir süredir devam ettiği ve bu hususun makul sürede
yargılanma hakkını ihlal ettiği gözetilerek, anayasal bir hakkın ihlal edildiği
açık olan bir yargılama dosyasında, hukuka, adalete ve mahkemeye güven
ilkesinin gördüğü zararın devam etmesinin önlenmesi amacıyla, yargılamanın
mümkün olan en kısa sürede sonuçlandırılmasını teminen,
kararın bir örneğinin ilgili Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi
gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan
gerekçelerle;
A. Başvurucuların,
1.
Makul sürede yargılanma haklarının ihlal edildiği yönündeki iddialarının KABUL
EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
2. Anayasa’nın
36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının İHLAL
EDİLDİĞİNE,
B. Başvurucu Abdal Yaman’a 34.900,00 TL, başvurucular Ahmet Yaman,
Ömer Yaman, Halime Eke, Nofi Yaman ve Davut Yaman’a
ayrı ayrı 3.200,00 TL, başvurucular Mahmut Yaman ve İzzettin Yaman’a ayrı ayrı
750,00 TL, diğer başvuruculara ayrı ayrı 500,00 TL manevi TAZMİNAT ÖDENMESİNE,
başvurucuların tazminata ilişkin diğer taleplerinin REDDİNE,
C. Başvurucular Abdal Yaman ve sekiz arkadaşı ile Ömer Yaman ve on
dört arkadaşı tarafından ayrı ayrı yapılan 206,10 TL harçtan oluşan yargılama
giderinin ayrı ayrı birleşen dosyalardaki bu başvuruculara müştereken
ödenmesine ve belirtilen başvuruculara 1.500,00 TL vekâlet ücretinin MÜŞTEREKEN
ÖDENMESİNE,
D. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucuların Maliye
Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına; ödemede
gecikme olması halinde, bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar
geçen süre için yasal faiz uygulanmasına,
E. Kararın bir örneğinin Mardin Kadastro Mahkemesine
gönderilmesine,
8/9/2014
tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi.