TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
ERDOĞAN İBA BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/16162)
|
|
Karar Tarihi: 20/7/2017
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Engin
YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
|
|
|
Recep
KÖMÜRCÜ
|
|
|
Celal Mümtaz
AKINCI
|
|
|
Recai AKYEL
|
Raportör Yrd.
|
:
|
Yusuf Enes
KAYA
|
Başvurucu
|
:
|
Erdoğan İBA
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, koşullu salıvermenin geri alınması nedeniyle
özgürlük ve güvenlik hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 13/10/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar
verilmiştir.
5. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
6. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal
Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler
çerçevesinde ilgili olaylar özetle şöyledir:
8. Başvurucu, (kapatılan) Eyüp 1. Ağır Ceza Mahkemesinin
9/10/1998 tarihli kararı ile 9 yıl 2 ay ağır hapis, Bakırköy 4. Ağır Ceza
Mahkemesinin 26/4/2000 tarihli kararı ile 9 yıl 2 ay ağır hapis cezasına mahkûm
edilmiştir.
9. (Kapatılan) Eyüp 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 26/12/2000 tarihli
ve Müt.2000/720 sayılı kararı ile cezalar 18 yıl 4 ay ağır hapis olarak
birleştirilmiştir.
10. 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun
yürürlüğe girmesinin ardından yapılan uyarlama yargılamaları sonucunda verilen
ek kararlarla(kapatılan) Eyüp 1. Ağır Ceza Mahkemesince verilen ceza 8 yıl 4 ay
hapis, Bakırköy 4. Ağır Ceza Mahkemesince verilen ceza 8 yıl 4 ay hapis cezası
olarak belirlenmiştir.
11. Bakırköy 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 13/1/2014 tarihli kararı
ile anılan ilamlarda belirlenen cezalar 16 yıl 8 ay hapis cezası olarak
birleştirilmiştir. Akşehir Ağır Ceza Mahkemesinin 17/5/2001 tarihli kararı ile
başvurucunun 29/5/2001 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere koşullu
salıverilmesine karar verilmiş, hak ederek tahliye tarihi 22/11/2013 olarak
belirlenmiştir.
12. (Kapatılan) Eyüp3. Asliye Ceza Mahkemesinin 30/6/2009
tarihli ve E.2006/239, K.2009/1389 sayılı kararı ile başvurucu, denetim süresi
içinde 9/12/2005 tarihinde işlediği ruhsatsız ateşli silahlarla mermileri satın
alma veya taşıma veya bulundurma suçundan dolayı 10 ay hapis cezasına mahkûm
edilmiştir.
13. Anılan kararın kesinleşmesi üzerine Bakırköy 4. Ağır Ceza
Mahkemesinin 22/1/2014 tarihli kararıyla koşullu salıverilmenin geri
alınmasına, sonraki suç tarihi olan 9/12/2005 ile hak ederek tahliye tarihi
olunan 22/11/2013 tarihleri arasındaki 2905 günün aynen infazına karar
verilmiştir.
14. Bu karara yapılan itiraz, Bakırköy 5. Ağır Ceza Mahkemesinin
17/9/2014 tarihli ve 2014/874 Değişik İş sayılı kararıyla reddedilmiştir. Bu
kararın ilgili kısmı şöyledir:
"Hükümlü Erdoğan İBA'nın, şartla tahliyenin geri alınmasına dair karara
itirazını, 4616 sayılı Yasaya göre, şartla tahliye sürecinde işlenen suçun aynı
neviden veya daha ağır cezayı gerektiren bir suç işlenmesi gerektiğini
belirterek gerekçelendirdiği anlaşılmıştır.
Yargıtay 1. Ceza Dairesinin istikrar kazanmış
13/02/2013 tarih ve 2012/6226 E - 2013/952 K sayılı ilamında;
'...hükümlünün belirtildiği gibi deneme süresi içerisinde
bihakkın tahliye tarihi dolmadan kasti bir cürümden hükümlendirildiği,
koşullu salıverilmesinin geri alınması hususunda 765 sayılı Türk Ceza
Kanunu'nun 17. maddesiyle 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı
Hakkındaki Kanunu'nun 107/12 madde hükümlerinin irdelenmesi gerekmektedir. Her
iki eski ve yeni Türk Ceza Kanunu hükümlerinin içerikleri birbirine uygun
hükümler içermektedirler. İkinci kasti suçun işlendiği21/06/2002 tarihinde
yürürlükte olan 765 sayılı TCK.nun 17. maddesinde;
şartla salıverilmiş olan hükümlü, geri kalan süre içerisinde işlediği kasıtlı
bir cürümden dolayı şahsi hürriyeti bağlayıcı bir cezaya mahkum olur.... ise
şartla salıverilme kararı geri alınır. Bu takdirde suçun işlendiği tarihten
sonraki kısım hükümlünün ceza süresine mahsup edilmeyerek aynen çektirilir ve
şartla salıverilmeye esas teşkil eden hükmün infazıyla ilgili olarak bir daha
şartla salıverilmeden yararlanamaz" hükmünü içermektedir. 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunu'nun
107/12,13. maddesindeki düzenlemeye göre "koşullu salıverilen hükümlünün
denetim süresinde hapis cezasını gerektiren kasıtlı bir suç işlemesi... halinde
koşullu salıverilme kararı geri alınır. Koşullu salıverilme kararının geri
alınması halinde hükümlünün, sonraki suçu işlediği tarihten itibaren kalan
cezasını aynen bihakkın tahliye salıverilme tarihi arasındaki süreyi geçmemek
koşulu ile takdir edecek bir sürenin çektirilmesine karar verilir. Koşullu
salıverilme kararının geri alınmasından sonra aynı hükmün infazıyla ilgili bir
daha koşullu salıverilme kararı verilmez." biçimindeki düzenlemeyi
içermektedir.
Gerek eski
Türk Ceza Kanunu hükümleri, gerekse yeni Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı
Hakkında Kanun hükümleri koşullu salıverilme kararının geri alınması yönünde
paralel hükümler içermektedir. Koşullu salıverilme kararının geri alınması için
hükümlünün özgürlüğü bağlayıcı cezayı içeren kasti bir cürümden dolayı bir
cezaya mahkum olması gerekmektedir. Deneme süresi içeresinde kesinleşmiş
özgürlüğü bağlayıcı bir cezaya mahkum edilen hükümlünün iyi halliliğini
yitirdiğini gösteren somut göstergesidir. 08/06/1970 gün ve 9-4 sayılı Yargıtay
İçtihadı Birleştirme kararında da vurgulandığı üzere "şartla salıverilen
hükümlülerin meşruten tahliye tarihi ile bihakkın tahliye edilmeleri icap eden
şahsi hürriyeti bağlayıcı cezayı müstelzim kasıtlı bir cürüm işlemesi halinde TCK'nun 17. maddesi gereğince meşruten tahliye kararının
geri alınması gerektiği, 2. cürmün 1. cürmün ceza müddeti dolmadan işlenmiş
olması yeterli olup, cezanın verilip kesinleşmesinin bu süre içerisinde
gerçekleşmiş olmasının şart bulunmadığı, açıklamak suretiyle 2. suçun deneme
süresi içerisinde işlenmesinin yeterli olduğu vurgulanmıştır.' ifadelerinin
açıklandığı;
Hükümlü
Erdoğan İBA'nın da, Bakırköy 4. Ağır Ceza
Mahkemesindeki mahkumiyetine konu suçun yağma, şartla tahliyenin geri alınmasına
ilişkin mahkumiyete konu suçun ise ruhsatsız tabanca bulundurup taşımak suçu
olmasını, şartla tahliyenin geri alınması bakımından bir önem arz etmediği;
kasıtlı bir suçtan hapis cezası almış olmasının, aynı nev'iden
veya daha ağır oluşuna bakılmaksızın, salt şartla tahliyenin geri alınması
koşulunu oluşturacağı anlaşıldığından, hükümlünün itirazının reddine dair
aşağıdaki şekilde karar verme gereği hasıl olmuştur..."
15. Başvurucu 13/10/2014 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
1. Kanun Metinleri
16. 21/12/2010 tarihli ve 4616 sayılı 23 Nisan 1999 Tarihine
Kadar İşlenen Suçlardan Dolayı Şartla Salıverilmeye, Dava ve Cezaların
Ertelenmesine Dair Kanun'un 1. maddesinin ilgili bölümleri şöyledir:
"23 Nisan 1999 tarihine kadar işlenen
suçlar nedeniyle;
...
2. (Yeniden düzenleme: 21/5/2002-4758/1 md.) Müebbet ağır hapis cezasına hükümlü olanların veya
şahsî hürriyeti bağlayıcı cezaya mahkûm edilenlerin ya da aldıkları ceza
herhangi bir nedenle şahsî hürriyeti bağlayıcı cezaya dönüştürülenlerin tâbi
oldukları infaz hükümlerine göre çekmeleri gereken toplam cezalarından on yıl
indirilir. İndirim, verilen her bir ceza için ayrı ayrı değil, toplam ceza
üzerinden bir defaya mahsus yapılır. Ancak bir kişinin muhtelif suçlarından
dolayı cezaları ayrı ayrı tarihlerde verilmiş olsa bile, bu cezaların toplamı
üzerinden yapılacak indirim on yılı geçemez.
Birinci paragraf hükümlerine göre çekmeleri
gereken toplam cezalarından on yıllık indirim yapıldıktan sonra ceza süresi
dolmuş olanlar, iyi halli olup olmadıklarına bakılmaksızın ve istemleri
olmaksızın derhal; toplam cezaları on yıldan fazla olanlar kalan cezalarını
çektikten sonra şartla salıverilirler.
...
4. (Yeniden düzenleme: 21/5/2002-4758/1 md.) 23 Nisan 1999 tarihine kadar işlenmiş ve ilgili kanun
maddesinde öngörülen şahsî hürriyeti bağlayıcı cezanın üst sınırı on yılı
geçmeyen suçlardan dolayı haklarında henüz takibata geçilmemiş veya hazırlık
soruşturmasına girişilmiş olmakla beraber dava açılmamış veya son soruşturma
aşamasına geçilmiş olmakla beraber henüz hüküm verilmemiş veya verilen hüküm
kesinleşmemiş ise, davanın açılması veya kesin hükme bağlanması ertelenir;
varsa tutukluluk halinin kaldırılmasına karar verilir. Bu suçlarla ilgili dosya
ve deliller, her bir suçun dava zamanaşımı süresinin sonuna kadar muhafaza
edilir.
Erteleme konusu suçun dava zamanaşımı süresi
içinde bu suç ile aynı cins veya daha ağır şahsî hürriyeti bağlayıcı cezayı
gerektiren bir suç işlendiğinde, erteleme konusu suçtan dolayı da dava açılır
veya daha önce açılmış bulunan davaya devam edilerek hüküm verilir. Bu süre,
erteleme konusu suç ile aynı cins veya daha ağır şahsî hürriyeti bağlayıcı
cezayı gerektiren bir suç işlenmeksizin geçirildiğinde, ertelemeden yararlanan
hakkında kamu davası açılmaz; açılmış olan davanın ortadan kaldırılmasına karar
verilir.
...
5. Ancak;
a) Türk Ceza Kanununun 125 ilâ 157, 161, 162,
168, 171, 172, 188, 191, 192, 202, 205, 208, 209, 211 ilâ 214, 216 ilâ 219,
240, 243, 264, 298, 301 ilâ 303, 305 inci maddelerinde, 312 nci
maddenin ikinci fıkrasında, 313 üncü maddesinde, 314 üncü maddesinin birinci
fıkrasında, 339 ilâ 349, 366, 367, 383, 394, 403 ilâ 408, 414 ilâ 418 ve 503
ilâ 506 ncı maddelerinde,
...
yer alan suçları işleyenler hakkında bu madde
hükümleri uygulanmaz."
17. 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik
Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un "Koşullu
salıverilme" kenar başlıklı 107. maddesinin ilgili bölümleri
şöyledir:
(1) Koşullu salıverilmeden yararlanabilmek
için mahkûmun kurumdaki infaz süresini iyi hâlli olarak geçirmesi gerekir.
(2) ... diğer süreli hapis cezalarına mahkûm
edilmiş olanlar cezalarının üçte ikisini infaz kurumunda çektikleri takdirde,
koşullu salıverilmeden yararlanabilirler.
...
(11) Bir hükümlünün koşullu salıverilmesi
hakkında ceza infaz kurumu idaresi tarafından hazırlanan gerekçeli rapor, hükmü
veren mahkemeye; hükümlü başka bir yerde bulunuyorsa o yerde bulunan aynı
derecedeki mahkemeye verilir.
Mahkeme, bu raporu uygun bulursa hükümlünün
koşullu salıverilmesine dosya üzerinden karar verir. Mahkeme, raporu uygun
bulmadığı takdirde gerekçesini kararında gösterir. Bu kararlara karşı itiraz
yoluna gidilebilir.
(12) Koşullu salıverilen hükümlünün, denetim
süresinde hapis cezasını gerektiren kasıtlı bir suç işlemesi veya kendisine
yüklenen yükümlülüklere, hâkimin uyarısına rağmen, uymamakta ısrar etmesi
hâlinde koşullu salıverilme kararı geri alınır.
(13) Koşullu salıverilme kararının geri
alınması hâlinde hükümlünün;
a) Sonraki suçu işlediği tarihten itibaren
kalan cezasının aynen,
...
Ceza infaz kurumunda çektirilmesine karar
verilir. Koşullu salıverilme kararının geri alınmasından sonra aynı hükmün
infazı ile ilgili bir daha koşullu salıverilme kararı verilmez.
(14) Denetim süresi yükümlülüklere uygun ve
iyi hâlli olarak geçirildiği takdirde, ceza infaz edilmiş sayılır.
(15) Koşullu salıverilme kararının geri
alınmasına;
a) Hükümlü geri kalan süre içinde işlediği
kasıtlı bir suçtan dolayı hapis cezasına mahkûm edilirse, hükmü veren ilk
derece mahkemesi veya bölge adliye mahkemesi tarafından,
...
Dosya üzerinden karar verilir. Bu kararlara
karşı itiraz yolu açıktır.
..."
18. 1/3/1926 tarihli ve 765 sayılı mülga Türk Ceza Kanunu'nun
17. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
"Şartla salıverilmiş olan hükümlü, geri
kalan süre içinde işlediği kasıtlı bir cürümden dolayı şahsi hürriyeti
bağlayıcı bir cezaya mahkum olur veya mecbur olduğu şartları yerine getirmez
ise, şartla salıverilme kararı geri alınır. Bu takdirde suçun işlendiği
tarihten sonraki kısım hükümlünün ceza süresine mahsup edilmeyerek aynen
çektirilir ve şartla salıverilmeye esas teşkil eden hükmün infazı ile ilgili
olarak bir daha şartla salıverilmeden yararlanamaz."
2. Yargıtay Kararları
19. Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 16/3/2010 tarihli ve E.2010/212,
K.2010/1559 sayılı ilamının ilgili bölümü şöyledir:
"...
Sinop Ağır Ceza Mahkemesi’nin 05.12.2001
tarihli ... kararıyla 4616 sayılı ... Kanun'un 1/2-7. maddesi gereğince
08.12.2001 tarihinden geçerli olmak üzere şartla tahliyesine karar verilen
hükümlünün, bihakkın tahliye tarihi olan 07/04/2022 tarihinden önce 22.06.2003
tarihinde kasıtlı bir suç işlediğinden, hükümlünün koşullu salıverilme
kararının geri alınmasına ve 22/06/2003 tarihi ile 07/04/2022 tarihi arasındaki
sürenin aynen çektirilmesine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde verilen
karara karşı itirazın kübulü yerine reddine dair
Bakırköy 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 28/08/2009 tarihli ... kararı yasaya aykırı[dır.]"
20. Aynı Dairenin 16/6/2010 tarihli ve E.2010/3288, K.2010/4502
sayılı ilamının ilgili bölümü şöyledir:
"...
4616 sayılı Yasanın 4758 sayılı Yasayla
değişik 1. maddesinin 2. bendi uyarınca, tabi oldukları infaz hükümlerine göre
çekmeleri gereken toplam cezalarından on yıllık indirim yapıldıktan sonra ceza
süresi dolmuş olanların, iyi halli olup olmadıklarına bakılmaksızın, toplam
cezaları (içtimalı) on yıldan çok olanlar kalan
cezalarını çektikten sonra koşullu salıverilirler hükmüne yer vermiştir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 05/02/2002
tarihli ve 2002/6-42-156 sayılı kararında da açıklandığı gibi, koşullu
salıverilmeye esas alınan ilk suçun ve gerekse koşullu salıverilmenin geri
alınmasına neden olan ikinci suçun, süre ve diğer koşulları yönünden 4616
sayılı Yasanın kapsamında bulunması halinde:
a)Koşullu salıverilme kararının geri alınması
ile aynen infazına karar verilen ilk suçun cezasının tümüyle;
b)Koşullu salıverilme kararının geri
alınmasına neden olan ikinci suç için 647 sayılı Yasanın 19 ve ek 2. maddeleri
uygulanarak belirlenecek infazı gereken sürenin;
Toplamı üzerinden 4616 sayılı Yasanın 4758
sayılı Yasa ile değişik hükümleri uyarınca yapılan on yıllık sürenin
indirilmesinden sonra kalan sürenin çektirilmesi gerekmektedir.
Bu açıklamanın ışığında dosya kapsamına göre;
hükümlünün durumu değerlendirildiğinden;
... hükümlünün koşullu salıverilmesinin 5275
sayılı ...Kanun’un 107. maddesi uyarınca koşullu salıverilmesinin geri
alınmasına neden olan; ikinci suçun 19/11/2009 tarihinde işlenmiş olduğundan ve
suç tarihi itibariyle 4616 sayılı Yasa kapsamı dışında kaldığından, anılan
hükümlünün cezasından toplam 10 yıllık indirim yapılmasına da imkan
bulunmamaktadır.
..."
21. Aynı Dairenin 28/2/2013 tarihli ve E.2012/6224, K.2013/1575
sayılı ilamının ilgili bölümü şöyledir:
"...
4616 sayılı Yasanın 1. maddesinin 1.
fıkrasının 4. bendinin 2 nolu parağrafının
infaz aşamasında verilen koşullu salıverilme kararının geri alınması ile ilgili
olarak uygulanma olanağı bulunmamaktadır. Bu hüküm devam eden davalarda verilen
'davanın kesin hükme bağlanmasının ertelenmesi' kararının kaldırılmasına
ilişkindir. İnfaz aşamasında koşullu salıverilmeden sonra koşullu
salıverilmenin geri alınma şartlarını gösteren bir hüküm 4616 sayılı Yasada yer
almamaktadır.
Somut durumda koşullu salıverilmenin geri
alınmasının şartlarını gösteren hükümler 765 sayılı TCK.nun
17 ve 5275 sayılı CGTİHK.nun 107. maddeleridir. Her
iki maddede de koşullu salıverilen hükümlünün denetim süresi içerisinde hapis
cezasını gerektiren kasıtlı bir suç işlemesi durumunda koşullu salıverilme kararının
geri alınacağı ve ikinci suçu işlediği tarih ile ilk suç açısından bihakkın
tahliye tarihi arasındaki sürenin aynen infaz edileceği belirtilmektedir. Bu
durum karşısında denetim süresi içerisinde işlenen suçun koşullu salıverilme
kararı verilen suç ile aynı cins olması gerekmemektedir. Denetim süresi
içerisinde işlenen ikinci suçun kasıtlı bir suç olması, bu suçun hapis cezasını
gerektiren bir suç olması ve bu suç nedeniyle hapis cezası verilmiş olması
yeterlidir.
..."
22. Aynı Dairenin 30/9/2013 tarihli ve E.2013/3295, K.2013/5297
sayılı ilamının ilgili bölümü şöyledir:
"...
Gerek 22/12/2000 günlü resmi gazetede
yayımlanarak yürürlüğe giren 4616 sayılı ... Kanun ile gerekse bu yasanın bazı
maddelerinin Anayasa Mahkemesi tarafından iptali üzerine aynı tarihte yeniden
düzenlenerek 28 Mayıs 2002 günlü resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren ve
daha lehe olan 4758 sayılı ... Kanun'a göre;
...
... düzenlemedeki –aynı cins suç- kavramını
765 sayılı TCK. nun da yer alan kabahat ve cürüm
şeklindeki suç ayrımına göre anlamak gerekir. 01/06/2005 tarihinde yürürlüğe
giren 5237 sayılı TCK.nun da kabahat ve cürüm ayırımı
kaldırılmış, ağır hapis, hapis ve hafif hapis şeklindeki düzenlemeye son
verilerek, süresi ne olursa olsun tüm hürriyeti bağlayıcı cezalar- hapis-
olarak nitelendirilmiştir.
Nitekim Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı
Hakkında Kanunun 107/12. maddesinde 'koşulu salıverilen hükümlünün, denetim
süresinde hapis cezasını gerektiren kasıtlı bir suç işlemesi…' şeklindeki
düzenlemede konu açıklığa kavuşturulmuştur.
Sonuçta, bihakkın tahliye süresi içinde
işlenen ikinci suçun para cezası gerektiren suç dışında hapis cezasını
gerektiren kasıtlı bir suç olması, birinci suçtan dolayı verilen koşulu
salıverilme kararının geri alınmasını gerektirecektir.
..."
V. İNCELEME VE GEREKÇE
23. Mahkemenin 20/7/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
24. 4616 sayılı Kanun uyarınca koşullu salıverilen başvurucu;
denetim süresi içinde aynı cinsten ya da daha ağır şahsi hürriyeti bağlayıcı
cezayı gerektiren bir suç işlememesine rağmen koşullu salıverilme kararının
geri alındığını belirterek kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkının, koşullu
salıverilmenin geri alınmasına ilişkin hükümlerin aynı durumdaki diğer
hükümlülerin lehine olacak şekilde farklı uygulandığını belirterek eşitlik
ilkesinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
25. Anayasa'nın 19. maddesinin ilgili bölümü şöyledir:
"Herkes, kişi hürriyeti ve güvenliğine
sahiptir.
Şekil ve şartları kanunda gösterilen:
Mahkemelerce verilmiş hürriyeti kısıtlayıcı
cezaların ve güvenlik tedbirlerinin yerine getirilmesi; ... halleri dışında
kimse hürriyetinden yoksun bırakılamaz."
26. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki
nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi
takdir eder (Tahir Canan, B. No:
2012/969, 18/9/2013, § 16). Somut olayda başvurucunun iddialarının özü, koşullu
salıvermenin geri alınması kararının hukuki bir dayanağının bulunmadığına,
dolayısıyla hukuka aykırı olarak hürriyetinden yoksun bırakıldığına ilişkin
olduğundan başvurunun kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı kapsamında incelenmesi
gerekir.
27. Anayasa'nın 19. maddesinin birinci fıkrasında herkesin kişi
hürriyeti ve güvenliği hakkına sahip olduğu ilke olarak konulduktan sonra
ikinci ve üçüncü fıkralarında şekil ve şartları kanunda gösterilmek şartıyla
kişilerin özgürlüğünden mahrum bırakılabileceği durumlar sınırlı olarak
sayılmıştır. Dolayısıyla kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının kısıtlanması
ancak Anayasa'nın anılan maddesi kapsamında belirlenen durumlardan herhangi
birinin varlığı hâlinde söz konusu olabilir (Murat
Narman, B. No: 2012/1137, 2/7/2013, § 42).
28. Kişilerin fiziksel hürriyetlerini güvence altına alan
Anayasa'nın 19. maddesinin, kişi hürriyetinin kısıtlanmasına imkân tanıdığı
durumlardan biri de maddenin ikinci fıkrasında "mahkemelerce verilmiş hürriyeti kısıtlayıcı cezaların ve güvenlik
tedbirlerinin yerine getirilmesi" olarak belirlenmiştir. Bu
nedenle yargı organlarınca verilecek mahkûmiyet kararları kapsamında hapis
cezasının veya güvenlik tedbirlerinin infaz edilmesi kişi hürriyeti ve
güvenliği hakkını ihlal etmez (Tahir Canan
(2), B. No: 2013/839, 5/11/2014, § 33).
29. Mahkemelerce verilmiş mahkûmiyet kararlarının yerine
getirilmesi nedeniyle ortaya çıkan özgürlükten yoksun bırakma hâlleri,
Anayasa'nın 19. maddesinin ikinci fıkrası kapsamına dâhil ise de anılan kural,
mahkûmiyet kararının değil tutmanın hukuka uygun olmasını güvence altına almaktadır.
Dolayısıyla bu güvence kapsamında kişi hakkında hükmedilen hapis cezasının
yerindeliği veya orantılılığı incelemeye tabi tutulamaz (Günay Okan, B. No: 2013/8114, 17/9/2014, §
18).
30. Anayasa'nın 19. maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen
"mahkemelerce verilmiş hürriyeti
kısıtlayıcı cezaların ve güvenlik tedbirlerinin yerine getirilmesi" ile bağlantılı bir ihlal iddiası söz
konusu ise Anayasa Mahkemesinin görevi kişinin hürriyetten yoksun
bırakılmasının kısmen ya da tamamen bu koşullarda gerçekleşip gerçekleşmediğini
tespit etmekle sınırlıdır. Bir kimse Anayasa'da yer alan diğer sebepler
(yakalama, gözaltı ve tutuklama gibi) dışında ancak "mahkemelerce verilmiş
hürriyeti kısıtlayıcı cezaların ve güvenlik tedbirlerinin yerine
getirilmesi" kapsamında hürriyetinden yoksun bırakılabilir. Eğer tutmanın
kısmen veya tamamen bu koşulları taşımadığı tespit edilirse bu durumun meşru
bir amacının olduğundan veya ölçülü olduğundan söz edilemez, doğrudan kişi
hürriyeti ve güvenliği hakkı ihlal edilmiş olur.
31. Bir mahkûmiyet kararının infazına ilişkin olarak Anayasa'nın
19. maddesi açık bir hüküm içermemektedir. Bununla birlikte Anayasa'nın 19.
maddesinin amacı kişileri keyfî bir şekilde hürriyetten yoksun bırakılmaya
karşı korumak olup maddede öngörülen istisnai hâllerde kişi hürriyetine
getirilecek sınırlamaların da maddenin amacına uygun olması gerekir (Abdullah Ünal, B. No: 2012/1094, 7/3/2014,
§ 38). Bir kimsenin "mahkemelerce verilmiş hürriyeti kısıtlayıcı cezaların
ve güvenlik tedbirlerinin yerine getirilmesi" kapsamında hürriyetinden yoksun bırakıldığının
söylenebilmesi için her şeyden önce hürriyeti kısıtlayıcı ceza veya güvenlik
tedbirinin bir mahkeme tarafından verilmesi gerekir. Nitekim Anayasa Mahkemesi,
bir askere üstü tarafından verilen oda hapsi cezasının "yetkili bir
mahkeme" tarafından verilmediğini belirterek Anayasa'nın 19. maddesinin
ikinci fıkrasının ihlal edildiğine karar vermiştir (Hasan Baki Gülcan, B. No:2013/760, 12/3/2015, §§ 36-50).
İkinci olarak, yerine getirilecek kararın hürriyeti kısıtlayıcı ceza veya
güvenlik tedbirlerine ilişkin olması gerekir. Ceza veya güvenlik tedbiri
içermeyen bir karara dayanılarak bir kimsenin hürriyetinden yoksun bırakılması
mümkün değildir. Son olarak hürriyetten yoksun bırakılmanın mahkemece verilen hürriyeti
kısıtlayıcı ceza veya güvenlik tedbirinin kapsamını aşmaması gerekir.
32. Bu itibarla hükümlülerin ceza infaz kurumlarında kalacağı
süreyi doğrudan veya dolaylı olarak etkileyen durumların Anayasa'nın 19.
maddesinde tanımlanan kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı kapsamında
değerlendirilmesi gerektiği Anayasa Mahkemesince kabul edilmiştir (İbrahim Uysal, B. No: 2014/1711,
23/7/2014, § 26; Günay Okan,§
13). Koşullu salıverme ve koşullu salıvermenin geri alınmasına ilişkin kurallar
gereği cezaevinde kalınması gereken süre, hürriyeti bağlayıcı cezanın yerine
getirilmesinin kapsamına dâhildir.
33. Mahkeme tarafından verilen bir mahkûmiyet kararının
infazının sağlanması ve bu bağlamda ceza infaz kurumunda tutulma süresi
bakımından ceza mahkemesinin kararına uygun hareket edilmesi kişi hürriyeti ve
güvenliği hakkının korunması açısından zorunludur. Dolayısıyla hükümlülerin
ceza infaz kurumunda kalacakları sürenin mahkûmiyet kararına ve ilgili mevzuata
uygun olması Anayasa'nın 19. maddesinin ikinci fıkrasının birinci cümlesi
kapsamında güvence altına alınmıştır (İbrahim
Uysal, § 32). Bununla birlikte Anayasa'da yer alan hak ve
özgürlükler ihlal edilmediği sürece derece mahkemelerinin kararlarındaki
kanunun yorumuna ya da maddi veya hukuki hatalara dair hususlar bireysel
başvuru incelemesinde ele alınamaz (Abdullah
Ünal, § 39). 4616 sayılı Kanun'un koşullu salıvermeye, 5275 sayılı
Kanun'un koşullu salıvermenin geri alınmasına ilişkin hükümlerinin nasıl
uygulanacağı ve bu itibarla hukuk kurallarının yorumu ile somut olaylara
uygulanması derece mahkemelerinin takdir yetkisi kapsamındadır.
34. Koşullu salıverilme cezanın çektirilmesinin
kişiselleştirilmesi, başka bir deyişle cezaevindeki tutum ve davranışlarıyla
(iyi hâl) topluma uyum sağlayabileceği izlenimini veren hükümlünün şarta bağlı
olarak ödüllendirilmesidir. Suçlunun kendisine verilen cezadan daha kısa bir
sürede uslanması, eyleminden pişmanlık duyması ve bunu iyi davranışıyla
kanıtlaması durumunda cezaevinde daha fazla kalması gereksiz olabilir. Bu
durumda koşullu salıverilme, infaz sistemindeki en etkili araçtır. Koşullu
salıverilmenin en önemli ögeleri; cezanın belirli bir süre çekilmiş olması,
hükümlünün bu süre içinde iyi hâl göstermesi, koşullu salıverildikten sonra
gözetim altında kalması ve koşullu salıverilmenin gereklerine uyulmaması
durumunda koşullu salıverilme kararının geri alınabilmesidir (Günay Okan, § 20; AYM, E.2001/4,
K.2001/332, 18/7/2001).
35. Anayasa'nın 19. maddesinin ikinci fıkrası, bir hükümlünün
koşullu salıvermeden otomatik olarak yararlandırılmasını güvence altına
almamaktadır. Ancak koşullu salıvermeden yararlanmak için Kanun'da öngörülen
tüm şartları taşıyan hükümlüler bakımından ilgili yargı organlarının takdir
yetkisinin bulunmadığı (belli bir sürenin çekilmiş olduğu) durumlarda koşullu
salıverme hükümlerinin uygulanmaması, kişilerin keyfî olarak hürriyetlerinden
yoksun bırakılmalarını yasaklayan Anayasa'nın 19. maddesi ile bağdaşmayacaktır
(Konuya ilişkin AİHM'in yaklaşımı bakımından bkz. §
23).
36. Koşullu salıverilme kararının geri alınması nedeniyle
kişinin yeniden hapsedilmesi durumunda infazına karar verilen ceza ile önceki
mahkûmiyeti arasındaki nedensellik bağının kesilmemiş olması gerekir. Buradaki
tutma, koşullu olarak salıverilen cezanın infazı kapsamında olmalıdır. Koşullu
salıverilme kararının geri alınması kararı, koşullu salıvermeye ilişkin kanunda
ya da mahkeme kararında belirtilen amaç ile bağlantılı olmayan bir sebebe ya da
bununla ilgili olmayan bir değerlendirmeye dayanmamalıdır.
37. Koşullu salıverilmeye ilişkin hükümlerin yer aldığı kanun
maddelerine göre koşullu salıverilen hükümlünün denetim süresinde hapis
cezasını gerektiren kasıtlı bir suç işlemesi veya kendisine yüklenen
yükümlülüklere hâkimin uyarısına rağmen uymamakta ısrar etmesi hâlinde koşullu
salıverilme kararı geri alınır. Koşullu salıverilme kararının geri alınması
hâlinde hükümlünün sonraki suçu işlediği tarihten itibaren hak ederek tahliye
tarihine kadar kalan cezasının aynen infazına karar verilir. Koşullu
salıverilme kararının geri alınmasından sonra aynı hükmün infazı ile ilgili bir
daha koşullu salıverilme kararı verilemez. Buna karşılık hükümlünün denetim
süresini yükümlülüklere uygun ve iyi hâlli olarak geçirmesi hâlinde ceza infaz
edilmiş sayılır (Günay Okan, §
25).
38. 4616 sayılı Kanun'un 1. maddesi uyarınca koşullu salıverme
kararının verilmesi için hükümlünün iyi hâlli olması şartı aranmamıştır. Buna
göre çekmeleri gereken toplam cezalarından on yıllık indirim yapıldıktan sonra
ceza süresi dolmuş olanlar, iyi hâlli olup olmadıklarına bakılmaksızın ve
istemleri olmaksızın derhâl; toplam cezaları on yıldan fazla olanlar, kalan
cezalarını çektikten sonra şartla salıverilirler. Anılan Kanun'da koşullu
salıvermenin geri alınmasına ilişkin bir hüküm bulunmamaktadır. Bu bakımdan
4616 sayılı Kanun uyarınca koşullu olarak salıverilen hükümlüler hakkında da
koşullu salıvermenin geri alınması müessesinin uygulanması genel hükümlere
tabidir.
39. Dolayısıyla 4616 sayılı Kanun hükümleri uyarınca koşullu
salıverilen hükümlüler yönünden de denetim süresince hapis cezasını gerektiren
kasıtlı bir suç işlenmesi hâlinde 765 sayılı mülga Kanun'un 17. maddesinin
birinci fıkrası ve/veya 5275 sayılı Kanun'un 107. maddesinin (12) numaralı
fıkrası uyarınca koşullu salıverme kararı geri alınacaktır. Yargıtay
uygulamasında da belirtildiği üzere bu suçun koşullu salıverilen suç ile aynı
cins veya daha ağır hürriyeti bağlayıcı cezayı gerektiren bir suç olup
olmamasının bir önemi bulunmamaktadır. Sonradan denetim süresi içinde işlenen
suçun kasıtlı bir suç olması, bu suçun yaptırım olarak da hapis cezasını
gerektirmesi ve hapis cezası verilmiş olması koşullu salıvermenin geri alınması
için yeterlidir (bkz. § 21).
40. Öte yandan Yargıtay; 4616 sayılı Kanun'un devam eden
davalarda verilen "davanın kesin hükme bağlanmasının ertelenmesi"
kararının kaldırılmasına ilişkin olarak getirdiği dava zamanaşımı süresi içinde
işlenen suçun aynı cins veya daha ağır hürriyeti bağlayıcı cezayı gerektiren
bir suç olması koşulunu, 765 sayılı Kanun'da yer alan kabahat ve cürüm ayrımı
olarak anlamak gerektiğine işaret etmektedir. Yargıtay kararında da
belirtildiği üzere 5237 saylı Kanun'da kabahat ve cürüm ayrımı kaldırılmış;
ağır hapis, hapis ve hafif hapis şeklindeki düzenlemeye son verilerek süresi ne
olursa olsun tüm hürriyeti bağlayıcı cezalar "hapis" olarak
nitelendirilmiştir (bkz. § 22).
41. Somut olayda muhtelif suçlardan hapis cezasına mahkûm edilen
başvurucu, anılan cezanın infazı kapsamında 4616 sayılı Kanun hükümleri
uygulanarak 17/5/2001 tarihinde koşullu olarak salıverilmiştir. Başvurucunun,
hak ederek tahliye tarihinden (22/11/2013) önce denetim süresi içinde 9/12/2005
tarihinde kasıtlı bir suç (ruhsatsız ateşli silahlarla mermileri satın alma
veya taşıma veya bulundurma) işlemesi nedeniyle hakkındaki koşullu salıvermenin
geri alınmasına karar verilmiştir.
42. Başvurucunun koşullu olarak salıverildiği tarihte yürürlükte
bulunan 765 sayılı mülga Kanun'un 17. maddesinde ve koşullu salıvermenin geri
alınması kararına dayanak olan suçun işlendiği tarihte yürürlükte bulanan 5275
sayılı Kanun'un 107. maddesinde, koşullu olarak tahliyesine karar verilen
hükümlülerin hak ederek tahliye tarihine kadar hapis cezası gerektiren kasıtlı
bir suç işlemeleri hâlinde koşullu salıvermenin geri alınacağı belirtilmiştir
(bkz. §§ 17, 18). Diğer yandan başvurucunun mahkûmiyetine konu suçlar yönünden
erteleme ve koşullu salıverme hükümlerinin ayrı uygulanması gerektiği yönündeki
şikâyeti bakımından hem 4616 sayılı Kanun kapsamında bulunan hem de anılan
Kanun kapsamında olmayan suçlara ilişkin olarak koşullu salıverme ile koşullu
salıvermenin geri alınması müesseselerinin nasıl uygulanacağı Yargıtay
kararlarıyla ortaya konulmuştur (bkz. §§ 19-22).
43. Buna göre koşullu salıverilme tarihinden sonra denetim
süresi içinde kasıtlı bir suç işleyen başvurucu hakkında koşullu salıvermenin
geri alınmasına ve sonraki suçu işlediği tarihten itibaren hak ederek tahliye
tarihine kadar kalan cezasının aynen infazına karar verilmesinin kanunun
öngördüğü şekilde olduğu ve bu uygulamanın koşullu salıvermenin amacına da
aykırı olmadığı sonucuna varılmıştır.
44. Açıklanan nedenlerle başvurucunun iddiasına ilişkin olarak
bir ihlalin olmadığı açık olduğundan başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekmektedir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri
Kanunu'nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi
mağduriyetine neden olacağından başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten
TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 20/7/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.