TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
MUAMMER ZEHİR BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2014/17126)
Karar Tarihi: 15/2/2017
Başkan
:
Engin YILDIRIM
Üyeler
Celal Mümtaz AKINCI
Muammer TOPAL
M. Emin KUZ
Recai AKYEL
Raportör Yrd.
Derya ATAKUL
Başvurucu
Muammer ZEHİR
Vekili
Av. Elif KAR
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, makul sürede yargılanma ve mülkiyet haklarının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 31/10/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:
8. Başvurucu, geçirdiği göz ameliyatı sonucu görme yetisini kaybetmesinden dolayı zararının tazmini amacıyla 15/12/2004 tarihinde dava açmış; 1.000 TL maddi, 99.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur. Ankara 10. Asliye Hukuk Mahkemesi (Mahkeme) 29/3/2012 tarihli kararı ile davalı doktorlar yönünden davanın husumet nedeniyle reddine, davalı Sosyal Sigortalar Kurumu (SSK) yönünden Mahkemenin görevsizliğine, bu nedenle dava dilekçesinin reddine karar vermiştir. Karar, Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 6/3/2013 tarihli ilamı ile bozulmuştur. Yargılamaya Ankara 10. Asliye Hukuk Mahkemesinin E.2013/560 sayılı dosyasında devam edilmiş, başvurucu 18/3/2014 tarihli ıslah dilekçesi ile talep ettiği maddi tazminat miktarını bilirkişi raporu doğrultusunda 47.272,25 TL artırmıştır. Mahkemece 24/3/2015 tarihli karar ile başvurucuya 48.272,25 TL maddi, 30.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmiştir. Karar, Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 24/3/2016 tarihli ilamı ile onanmıştır. Davalı tarafından karar düzeltme talebinde bulunulmuş olup anılan talebe ilişkin inceleme devam etmektedir.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
9. Mahkemenin 15/2/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Makul Sürede Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
10. Başvurucu, makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
1. Kabul Edilebilirlik Yönünden
11. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
12. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin yargılamanın süresi tespit edilirken sürenin başlangıç tarihi olarak davanın ikame edildiği tarih; sürenin sona erdiği tarih olarak -çoğu zaman icra aşamasını da kapsayacak şekilde- yargılamanın sona erdiği, yargılaması devam eden davalar yönünden ise Anayasa Mahkemesinin makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin şikâyetle ilgili kararını verdiği tarih esas alınır (Güher Ergun ve diğerleri, B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 50, 52).
13. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin yargılama süresinin makul olup olmadığı değerlendirilirken yargılamanın karmaşıklığı ve kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun yargılamanın süratle sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar dikkate alınır (Güher Ergun ve diğerleri, §§ 41-45).
14. Anılan ilkeler doğrultusunda Anayasa Mahkemesinin benzer başvurularda verdiği kararlar dikkate alındığında somut olayda on iki yıldır devam eden yargılamanın süresinin makul olmadığı sonucuna varmak gerekir.
15. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
B. Mülkiyet Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
16. Başvurucu; yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle davayı ıslah imkânının kalmadığını, bu durumun maddi kayıplara yol açtığını belirterek mülkiyet hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
17. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 45. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca bireysel başvuru yoluna başvurabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması gerekir (Ayşe Zıraman ve Cennet Yeşilyurt, B. No: 2012/403, 26/3/2013, § 16).
18. Somut olayda, başvurucunun 15/12/2004 tarihinde 1.000 TL maddi, 99.000 TL manevi tazminata hükmedilmesi talebiyle dava açtığı belirlenmiştir. Yargılama devam ederken başvurucunun 18/3/2014 tarihli ıslah dilekçesi ile talep ettiği maddi tazminat miktarını 47.272,25 TL artırdığı, Ankara 10. Asliye Hukuk Mahkemesince de 24/3/2015 tarihli karar ile başvurucuya talebi doğrultusunda 48.272,25 TL maddi tazminat ödenmesine karar verildiği tespit edilmiştir. Kararın Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 24/3/2016 tarihli ilamı ile onandığı, davalı tarafından karar düzeltme talebinde bulunulduğu ve anılan talebe ilişkin incelemenin devam ettiği anlaşılmıştır. Dolayısıyla başvurucu, iddiasını ileri sürebileceği olağan kanun yollarını tüketmeksizin bireysel başvuruda bulunmuştur.
19. Açıklanan nedenlerle başvurunun bu kısmının, diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
C. 6216 Sayılı Kanun'un 50. Maddesi Yönünden
20. 6216 sayılı Kanun’un 50. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:
“Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir…”
21. Başvurucu, maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
22. Somut olayda makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.
23. İhlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında dava konusu hukuki menfaat de dikkate alınarak başvurucuya net 11.800 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.
24. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 206,10 TL harç ve 1.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.006,10 TL yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
2. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Başvurucuya net 11.800 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
D. 206,10 TL harç ve 1.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.006,10 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,
E. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin Yargıtay 13. Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 15/2/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.