logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Özkan Yanar [2. B.], B. No: 2014/1845, 8/6/2016, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

ÖZKAN YANAR BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2014/1845)

 

Karar Tarihi: 8/6/2016

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Engin YILDIRIM

Üyeler

:

Serdar ÖZGÜLDÜR

 

 

Recep KÖMÜRCÜ

 

 

Alparslan ALTAN

 

 

Muammer TOPAL

Raportör

:

Kamil KAYA

Başvurucu

:

Özkan YANAR

Vekili

:

Av. Birkan ÖZTÜRK

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru; işçilik alacaklarıyla ilgili davada iddia edilen ücret miktarının ispatı için sunulan belgelerin dikkate alınmaması, aile geçim indirimi alacağına hükmedilmemesi, zamanaşımına ilişkin hatalı hesaplama ve fazla çalışma ücret alacağında takdiri indirim yapılarak eksik miktara hükmedilmesi, davanın reddedilen kısmı yönünden aleyhe fazla vekâlet ücretine hükmedilmesi nedenleriyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 5/2/2014 tarihinde İstanbul Anadolu 19. Asliye Hukuk Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. Başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi neticesinde başvurunun Komisyona sunulmasına engel teşkil edecek bir eksikliğinin bulunmadığı tespit edilmiştir.

3. İkinci Bölüm Üçüncü Komisyonunca 23/10/2015 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

4. Bölüm Başkanı tarafından 25/3/2016 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, başvuruya ilişkin görüş bildirmemiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

A. Olaylar

6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:

7. Başvurucu; işçi olarak çalıştığı iş yerinde birikmiş ücretlerinin ödenmediği gerekçesiyle iş akdini feshederek kıdem tazminatı, ücret, yıllık izin, fazla çalışma ve ikramiye alacaklarının tahsili talebiyle işveren aleyhine Bakırköy 12. İş Mahkemesinde (Mahkeme) 23/3/2011 tarihinde alacak davası açmıştır.

8. Mahkeme, başvurucu ve davalı işverenin bildirdiği tanıkları dinleyip uyuşmazlıkla ilgili belgeleri temin ettikten sonra dava konusu alacakların hesaplanması için bilirkişiden rapor almıştır.

9. Bilirkişi tarafından hazırlanan 16/7/2012 tarihli raporda, başvurucunun aylık ücretinin 2.600 TL olduğunu iddia ettiği, davalı işverenin ise başvurucunun aylık ücretinin 1.080 TL olduğunu savunduğu, başvurucuyla benzer koşullarda ve unvanda çalışan bir işçinin alabileceği emsal ücretin İstanbul Sanayi Odasınca 1.300 TL olarak bildirildiği belirtilerek ücret miktarı konusunda takdir Mahkemeye ait olmak üzere başvurucunun aldığı ücretin 2.600 TL (birinci seçenek) veya 1.300 TL (ikinci seçenek) kabul edilmesi olasılıklarına göre iki hesap yapılmıştır.

10. Başvurucu 12/8/2012 tarihli dilekçeyle bilirkişi raporuna itirazlarını bildirmiş ve dava açarken 15.100 TL olan talebini, bilirkişinin birinci seçenek olarak yaptığı hesaptaki toplam miktarı dikkate alarak ıslah yoluyla 78.423,67 TL’ye yükseltmiştir.

11. Mahkeme, ilk raporda hesaplanmayan ikramiye alacağının da hesaplanması ve davalı vekilinin ıslaha karşı zamanaşımı defi nedeniyle tüm alacaklar yönünden yeniden hesap yapılması için bilirkişiden ek rapor almıştır. 3/12/2012 tarihli ek raporda da yukarıda belirtilen olasılıklara göre iki seçenekli hesap yapılmıştır.

12. Mahkeme 24/1/2013 tarihli ve E.2011/170, K.2013/25 sayılı kararı ile başvurucunun iş akdini haklı sebeple feshettiği kanaatiyle bilirkişinin 3/12/2012 tarihli ek raporunda ikinci seçenek olarak yaptığı hesaplama doğrultusunda davanın kısmen kabulüne, fazla çalışma ücret alacağı yönünden resen hesaplama yapıp bu alacakta 1/3 oranında takdiri indirim uygulamak suretiyle sonuç olarak beş alacak kalemi yönünden toplam 41.375,86 TL'nin davalıdan alınarak başvurucuya ödenmesine karar vermiş; davanın reddedilen kısmı yönünden başvurucuyu davalıya 4.076 TL vekâlet ücreti ödemeye mahkûm etmiştir. Karar gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:

“Davacının hakettiği alacakların miktarı konusunda alınan ve mahkememizce değer verilen 03/12/2012 tarihli ek bilirkişi raporunun 2. seçeneğine göre 18.484,13-TL kıdem tazminatı, 2.450,45-TL izin ücreti, 10.352,66-TL ücret alacağı ve 4.565,05-TL İkramiye alacaklarının bulunduğu hesaplanmış olup, ayrıca zaman aşımına uğramayan fazla çalışma ücretinin dava dilekçesinde talep edilen kısımla birlikte re'sen yapılan hesap sonucu 6.785,36-TL olduğu hesaplanmış olup fazla çalışma ücretinden takdiren 1/3 oranında indirim yapılıp ıslah dilekçesi dikkate alınarak davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerekmiştir.”

13. Başvurucunun temyizi üzerine anılan karar, Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 11/11/2013 tarihli ve E.2013/12606, K.2013/18799 sayılı ilamı ile onanmıştır. Onama ilamı şöyledir:

“Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:

 Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle davacının dava dilekçesinde AGİ alacağı talebinin bulunmadığının anlaşılmasına göre davacının yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA ...karar verildi.”

14. Nihai karar, başvurucuya 7/1/2014 tarihinde tebliğ edilmiştir.

15. Başvurucu 5/2/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

B. İlgili Hukuk

16. 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanunu’nun 24. maddesi şöyledir:

“Süresi belirli olsun veya olmasın işçi, aşağıda yazılı hallerde iş sözleşmesini sürenin bitiminden önce veya bildirim süresini beklemeksizin feshedebilir:

...

II. Ahlak ve iyiniyet kurallarına uymayan haller ve benzerleri:

...

 e) İşveren tarafından işçinin ücreti kanun hükümleri veya sözleşme şartlarına uygun olarak hesap edilmez veya ödenmezse,

...”

17. 4857 sayılı Kanun’un 32. maddesi şöyledir:

“Genel anlamda ücret bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutardır.

...

İş sözleşmelerinin sona ermesinde, işçinin ücreti ile sözleşme ve Kanundan doğan para ile ölçülmesi mümkün menfaatlerinin tam olarak ödenmesi zorunludur.

...

Ücret alacaklarında zamanaşımı süresi beş yıldır.”

18. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 326. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

“(1) Kanunda yazılı hâller dışında, yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verilir.

(2) Davada iki taraftan her biri kısmen haklı çıkarsa, mahkeme, yargılama giderlerini tarafların haklılık oranına göre paylaştırır.”

19. 29/12/2012 tarihli ve 28512 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 2013 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 12. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:

“Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, (yedinci maddenin ikinci fıkrası, dokuzuncu maddenin birinci fıkrasının son cümlesi ile onuncu maddenin son fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla,) Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir.”

20. 2013 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin üçüncü kısmının ilgili bölümü şöyledir:

“Yargı Yerleri ile İcra ve İflas Dairelerinde Yapılan ve Konusu Para Olan veya Para ile Değerlendirilebilen Hukuki Yardımlara Ödenecek Ücret

1. İlk 25.000,00 TL için % 12

2. Sonra gelen 35.000,00 TL için % 11”

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

21. Mahkemenin 8/6/2016 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları

22. Başvurucu, işçilik alacakları için açtığı davada aylık net ücretinin 2.600 TL olduğunu gösterir işveren tarafından verilmiş itiraz edilmeyen ve altlarındaki imzalar inkâr edilmeyen iki belgeyi delil olarak sunduğunu, bu belgelerin kesin delil niteliğinde olması nedeniyle Mahkemece bu belgelere göre karar verilmesi gerektiğini, yerleşmiş yargısal içtihatlara göre kişi kendi muvazaasına dayanamayacağından davalı işverenin kendi düzenlediği bu belgelere itiraz etmesinin de sonucu değiştirmeyeceğini, ücret miktarıyla ilgili sunduğu bu belgeler kabul edilmese bile emsal ücret araştırmasına göre karar verilmesi gerektiğini, buna rağmen Mahkemece bu belgelerin dikkate alınmayıp davalının soyut beyanına itibar edilerek aylık ücretin 1.300 TL kabul edilmesi olasılığına göre bilirkişi tarafından yapılan hesap (ikinci seçenek) doğrultusunda adil olmayan bir karar verildiğini, bilirkişi raporundaki birinci seçenek hesaplamanın neden kabul edilmediğinin gerekçelendirilmediğini, aile geçim indirimi alacaklarının hesaplanıp hüküm altına alınmadığını, bilirkişi tarafından zamanaşımıyla ilgili hatalı hesaplama yapıldığını, fazla çalışma ücret alacağında takdiri indirim yapılmasıyla alacak hakkının ortadan kaldırıldığını, davanın takdiri indirim yapılarak reddedilen kısmı yönünden vekâlet ücretine hükmedilmemesi gerekirken aleyhine fazla vekâlet ücretine hükmedildiğini belirterek Anayasa'nın 35. maddesinde düzenlenen mülkiyet ve 36. maddesinde düzenlenen adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüş; ihlalin tespiti ve tazminat talebinde bulunmuştur.

B. Değerlendirme

23. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16).

24. Başvurucunun iddialarının özü, açtığı davada delillerin değerlendirilmesi ile hukuk kurallarının uygulanmasında hata yapılarak eksik miktara hükmedildiği, yetersiz gerekçeyle karar verildiği ve yargılama sonunda fazla vekâlet ücreti ödemeye mahkûm edildiğine ilişkindir. Bu nedenle anılan iddiaların adil yargılanma hakkı kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.

25. Başvurucunun, aleyhine hükmedilen vekâlet ücretinin fazla olduğuna yönelik iddiası mahkemeye erişim hakkı, yetersiz gerekçeyle karar verildiği iddiası gerekçeli karar hakkı kapsamında; diğer iddiaları ise yargılamanın sonucu itibarıyla adil olmadığı başlığı altında incelenmiştir.

a. Mahkemeye Erişim Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

26. Başvurucu, davada talep ettiği fazla çalışma ücret alacağında takdiri indirim yapılarak reddedilen kısım yönünden davalı yararına vekâlet ücretine hükmedilmemesi gerekirken aleyhine fazla vekâlet ücretine hükmedildiğini belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

27. Anayasa’nın 36. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

“Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.”

28. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme) 6. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

 “Herkes medeni hak ve yükümlülükleri ile ilgili uyuşmazlıklar ya da cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamalar konusunda karar verecek olan, kanunla kurulmuş bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından davasının makul bir süre içinde, hakkaniyete uygun ve açık olarak görülmesini isteme hakkına sahiptir.”

29. Sözleşme’nin 6. maddesi mahkemeye başvurma hakkını açıkça düzenlenmemekle beraber, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) tarafından mahkemeye başvurma hakkının hukukun temel prensibi olduğu, mahkemeye başvurma hakkı olmaksızın hakkaniyete uygun, aleni bir yargılamadan söz edilemeyeceği ve adil yargılanma hakkının içerdiği güvencelerden yararlanmanın olanaksız hâle geleceği kabul edilmektedir (Golder/Birleşik Krallık, B. No: 4451/70, 21/2/1975, § 35).

30. Mahkemeye erişim hakkı, bir uyuşmazlığı mahkeme önüne taşıyabilmek ve uyuşmazlığın etkili bir şekilde karara bağlanmasını isteyebilmek anlamına gelmektedir. Kişinin mahkemeye başvurmasını engelleyen veya mahkeme kararını anlamsız hâle getiren, bir başka ifadeyle mahkeme kararını önemli ölçüde etkisizleştiren sınırlamalar mahkemeye erişim hakkını ihlal edebilir (Özkan Şen, B. No: 2012/791, 7/11/2013, § 52).

31. Vekâlet ücreti, davayı vekille takip eden ve davası kabul edilen lehine hükmedilen bir ücrettir. Dava aşamasında kimin lehine ya da aleyhine olacağı önceden belli olmayan bu ücret yükümlülüğü, bir usul kuralı olup mahkemeye erişim hakkı ile ilişkilidir (Serkan Acar, B. No: 2013/1613, 2/10/2013, § 38).

32. Nitekim AİHM de yargılama giderleri ve bu kapsamda vekâlet ücretleri ile ilgili başvuruları mahkemeye erişim hakkı kapsamında değerlendirmektedir (Stankiewicz/Polonya, B. No: 46917/99, 6/4/2006).

33. Mahkemeye erişim hakkı, kural olarak mutlak bir hak olmayıp sınırlandırılabilen bir haktır. Bununla birlikte getirilecek sınırlandırmaların hakkın özünü zedeleyecek şekilde hakkı kısıtlamaması, meşru bir amaç izlemesi, açık ve ölçülü olması, başvurucu üzerinde ağır bir yük oluşturmaması gerekir (Serkan Acar, § 38).

34. Vekâlet ücreti bir yargılama gideri olup kural olarak bu tür giderler mahkemeye erişim hakkına müdahale teşkil eder. Ancak gereksiz başvuruların önlenerek dava sayısının azaltılması ve böylece mahkemelerin gereksiz yere meşgul edilmeksizin uyuşmazlıkları makul sürede bitirebilmesi amacıyla başvuruculara belli yükümlülükler öngörülebilir. Bu yükümlülüklerin kapsamını belirlemek, kamu otoritelerinin takdir yetkisi içindedir. Öngörülen yükümlülükler dava açmayı imkânsız hâle getirmedikçe ya da aşırı derecede zorlaştırmadıkça mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği söylenemez (Serkan Acar, § 39).

35. Başvuruya konu davada, başvurucunun ıslah dilekçesiyle talep ettiği alacak miktarının 78.423,67 TL olduğu, Mahkemece başvurucunun toplam alacak hakkının 43.607,65 TL olduğunun tespit edildiği ancak fazla çalışma ücret alacağında takdiri indirim uygulanmak suretiyle sonuç olarak beş alacak kalemi yönünden toplam 41.375,86 TL'nin davalıdan alınarak başvurucuya ödenmesine karar verildiği anlaşılmıştır (bkz. § 12).

36. Bu durumda davanın reddedilen kısmının 37.047,81 TL olduğu, takdiri indirim uygulanmamış olsaydı esastan reddedilecek kısmın ise 34.816,02 TL olacağı anlaşılmaktadır.

37. Başvuru konusu davada Mahkemece, tarafların haklılık oranı dikkate alınarak karar tarihi olan 2013 yılı için uygulanan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 12. maddesinin (1) numaralı fıkrası ve tarifenin üçüncü kısmına göre (bkz. §§ 19, 20) hükmedilen vekâlet ücretinin ölçülü olduğu dolayısıyla başvurucunun mahkemeye erişim hakkı yönünden bir ihlalin bulunmadığının açık olduğu sonucuna varılmıştır.

38. Açıklanan nedenlerle mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

b. Gerekçeli Karar Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

39. Başvurucu, bilirkişi raporunda aylık ücretinin 2.600 TL (birinci seçenek) ve 1.300 TL (ikinci seçenek) kabul edilmesi olasılıklarına göre yapılan hesaplamalardan birinci seçenek hesaplamanın neden kabul edilmediği konusunda kararda yeterli gerekçe bulunmadığını ileri sürmüştür.

40. Anayasa’nın “Duruşmaların açık ve kararların gerekçeli olması” kenar başlıklı 141. maddesinin üçüncü fıkrası şöyledir:

“Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır.”

41. Hakkaniyete uygun yargılamanın bir unsuru olan gerekçeli karar hakkı, Anayasa’nın 141. maddesinin birinci fıkrası uyarınca mahkemelerin uyması gereken bir yükümlülük olarak düzenlenmiştir. Bir muhakemede usule ilişkin koruma sağlayan adil yargılanma hakkının önemli unsurlarından biri olan gerekçeli karar hakkı, kişilerin adil bir şekilde yargılanmalarını sağlamayı ve denetlemeyi amaçlamaktadır (Sencer Başat ve diğerleri [GK], B. No: 2013/7800, 18/6/2014, § 31).

42. Mahkemeler “kararlarını hangi temele dayandırdıklarını yeterince açık olarak belirtme” yükümlülüğü altındadır. Bu yükümlülük, tarafların temyiz hakkını kullanabilmeleri için gerekli olmanın yanı sıra tarafların, muhakeme sırasında ileri sürdükleri iddialarının kurallara uygun bir biçimde incelenip incelenmediğini bilmeleri ve ayrıca demokratik bir toplumda toplumun kendi adlarına verilen yargı kararlarının sebeplerini öğrenmelerinin sağlanması için de gereklidir (Sencer Başat ve diğerleri, § 34).

43. Mahkeme kararlarının gerekçeli olması adil yargılanma hakkının unsurlarından biri olmakla beraber bu hak, yargılamada ileri sürülen her türlü iddia ve savunmaya ayrıntılı şekilde yanıt verilmesi şeklinde anlaşılamaz. Bu nedenle gerekçe gösterme zorunluluğunun kapsamı kararın niteliğine göre değişebilir. Bununla birlikte başvurucunun ayrı ve açık bir yanıt verilmesini gerektiren usul veya esasa dair iddialarının cevapsız bırakılmış olması bir hak ihlaline neden olacaktır (Muhittin Kaya ve Muhittin Kaya İnşaat Taahhüt Madencilik Gıda Turizm Pazarlama Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti., § 26).

44. Başvuruya konu davada başvurucu, işten ayrılmadan önceki aylık net ücretinin 2.600 TL olduğunu ileri sürmüştür. Davalı işveren ise başvurucunun aylık ücretinin 1.080 TL olduğunu savunmuştur. Mahkemece yapılan emsal ücret araştırması sonucunda başvurucuyla benzer koşullarda ve unvanda çalışan bir işçinin alabileceği aylık ücretin 1.300 TL olabileceği tespit edilmiştir.

45. Mahkemenin dava konusu alacaklarla ilgili bilirkişiden aldığı raporda, başvurucunun aylık ücretinin 2.600 TL veya 1.300 TL kabul edilmesi olasılıklarına göre iki seçenekli hesap yapılmış; Mahkeme, başvurucunun 1.300 TL ücret aldığı kabulüne göre yapılan hesaba (ikinci seçenek) itibar ederek bu hesap doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar vermiştir.

46. Gerekçeli kararda, emsal ücret üzerinden yapılan ikinci seçenek hesaplamaya itibar edildiği belirtilip bu hesaplama doğrultusunda karar verilmekle bir anlamda ücret konusunda başvurucunun sunduğu belgelere değil emsal ücret araştırması sonucuna üstünlük tanındığı anlaşılmaktadır. Bu itibarla İlk Derece Mahkemesinin karar gerekçesinin, bilirkişi raporundaki birinci hesabın neden kabul edilmediğini ortaya koyacak nitelikte olduğu; dolayısıyla, başvurucunun gerekçeli karar hakkı yönünden bir ihlalin bulunmadığının açık olduğu sonucuna varılmıştır.

47. Açıklanan nedenlerle gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

c. Yargılamanın Sonucu İtibarıyla Adil Olmadığına İlişkin İddialar

48. Başvurucu; işçilik alacakları için açtığı davada aylık net ücretiyle ilgili delillerin hatalı değerlendirilmesi sonucunda adil olmayan karar verildiğini, aile geçim indirimi alacaklarının hesaplanıp hüküm altına alınmadığını, bilirkişi tarafından zamanaşımıyla ilgili hatalı hesaplama yapıldığını, fazla çalışma ücret alacağında takdiri indirim yapılmasıyla alacak hakkının ortadan kaldırıldığını belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

49. Anayasa'nın 148. maddesinin üçüncü fıkrası şöyledir:

“Bireysel başvuruda, kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlarda inceleme yapılamaz.”

50. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:

“Mahkeme, … açıkça dayanaktan yoksun başvuruların kabul edilemezliğine karar verebilir.”

51. 6216 sayılı Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrasında açıkça dayanaktan yoksun başvuruların Mahkemece kabul edilemezliğine karar verilebileceği belirtilmiştir. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında ise açıkça dayanaktan yoksun başvurular kapsamında değerlendirilen kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda incelenemeyeceği kurala bağlanmıştır.

52. Anılan kurallar uyarınca ilke olarak derece mahkemeleri önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile derece mahkemelerince uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun esas yönünden adil olup olmaması bireysel başvuru incelemesine konu olamaz. Bunun tek istisnası derece mahkemelerinin tespit ve sonuçlarının adaleti ve sağduyuyu hiçe sayan tarzda bariz takdir hatası veya açık keyfîlik içermesi ve bu durumun kendiliğinden bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlükleri ihlal etmiş olmasıdır. Bu çerçevede kanun yolu şikâyeti niteliğindeki başvurular, derece mahkemesi kararları bariz takdir hatası veya açık keyfîlik içermedikçe Anayasa Mahkemesince incelenemez (Necati Gündüz ve Recep Gündüz, B. No: 2012/1027, 12/2/2013, § 26).

53. Somut olayda başvurucu, işçilik alacaklarının tahsili talebiyle işveren aleyhine açtığı davada işten ayrılmadan önceki aylık net ücretinin 2.600 TL olduğunu ileri sürmüştür. Bu iddiasına delil olarak da işveren tarafından "yetkili makama" hitaben düzenlenmiş ve başvurucunun ücretinin 2.600 TL olduğu belirtilen 25/1/2008 ve 14/12/2009 tarihli ikibelgeyi sunmuştur. Davalı işveren ise başvurucunun aylık ücretinin 1.080 TL olduğunu savunmuş; Mahkemenin emsal ücret araştırması için İstanbul Sanayi Odasına yazdığı yazıya verilen cevapta, başvurucuyla benzer koşullarda ve unvanda çalışan bir işçinin alabileceği aylık ücretin 1.300 TL olarak bildirildiği anlaşılmıştır.

54. Mahkemenin dava konusu alacaklarla ilgili bilirkişiden aldığı raporda, başvurucunun aylık ücretinin 2.600 TL veya 1.300 TL kabul edilmesi olasılıklarına göre iki seçenekli hesap yapılmış; Mahkeme, başvurucunun 1.300 TL ücret aldığı kabulüne göre yapılan hesaba (ikinci seçenek) itibar ederek bu hesap doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar vermiştir. Mahkeme ayrıca, fazla çalışma ücret alacağında takdiri indirim uygulamıştır (bkz.§ 12).

55. Kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 7. Hukuk Dairesi, Mahkeme kararındaki gerekçeyi benimseyip kararda belirtilen gerekçelere ve davacının dava dilekçesinde aile geçim indirimi talebinin bulunmadığının tespit edilmiş olmasına göre başvurucunun temyiz itirazlarını reddederek söz konusu kararı onamıştır (bkz. § 13). Derece Mahkemelerinin anılan şekilde yaptıkları değerlendirme ve ulaştıkları sonuç yönünden herhangi bir keyfîlik tespit edilmemiştir.

56. İlk Derece Mahkemesi ve Yargıtay ilgili Dairesinin kararlarındaki gerekçeler ile başvurucunun iddiaları incelendiğinde iddiaların özünün Derece Mahkemeleri tarafından delillerin değerlendirilmesinde ve yorumlanmasında isabet olmadığına ve esas itibarıyla yargılamanın sonucuna ilişkin olduğu görülmektedir.

57. Başvurucu; yargılama sürecinde karşı tarafın sunduğu deliller ve görüşlerden bilgi sahibi olamadığına, kendi delillerini ve iddialarını sunma olanağı bulamadığına, karşı tarafça sunulan delillere ve iddialara etkili bir şekilde itiraz etme fırsatı bulamadığına ilişkin bir bilgi ya da kanıt sunmadığı gibi Mahkemenin kararında bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik oluşturan herhangi bir durum da tespit edilmemiştir.

58. Açıklanan nedenlerle yargılamanın sonucu itibarıyla adil olmadığına ilişkin iddiaların açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1. Mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

2. Gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

3. Yargılamanın sonucu itibarıyla adil olmadığına ilişkin iddiaların açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 8/6/2016 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(Özkan Yanar [2. B.], B. No: 2014/1845, 8/6/2016, § …)
   
Başvuru Adı ÖZKAN YANAR
Başvuru No 2014/1845
Başvuru Tarihi 5/2/2014
Karar Tarihi 8/6/2016

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, işçilik alacaklarıyla ilgili davada iddia edilen ücret miktarının ispatı için sunulan belgelerin dikkate alınmaması, aile geçim indirimi alacağına hükmedilmemesi, zamanaşımına ilişkin hatalı hesaplama ve fazla çalışma ücret alacağında takdiri indirim yapılarak eksik miktara hükmedilmesi, davanın reddedilen kısmı yönünden aleyhe fazla vekâlet ücretine hükmedilmesi nedenleriyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Medeni Hak ve Yükümlülükler) Mahkemeye erişim hakkı (hukuk) Açıkça Dayanaktan Yoksunluk
Gerekçeli karar hakkı (hukuk) Açıkça Dayanaktan Yoksunluk
Kanun yolu şikâyeti (hukuk) Açıkça Dayanaktan Yoksunluk

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 4857 İş Kanunu 24
32
6100 Hukuk Muhakemeleri Kanunu 326
Tarife 29/12/2012 Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 12
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi