TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
HÜSEYİN KAYA BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/18923)
|
|
Karar Tarihi: 22/2/2017
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
Üyeler
|
:
|
Serruh KALELİ
|
|
|
Nuri
NECİPOĞLU
|
|
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Hasan Tahsin
GÖKCAN
|
Raportör Yrd.
|
:
|
Derya ATAKUL
|
Başvurucu
|
:
|
Hüseyin KAYA
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, el atmanın önlenmesi ve ecrimisil
talebiyle aleyhe açılan davada yargılamanın uzun süredir devam etmesi nedeniyle
makul sürede yargılanma hakkının, ihtiyati tedbir kararı dolayısıyla kesinleşen
karara rağmen alacağın tahsil edilememesi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal
edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 3/12/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
gönderilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
8. Başvurucu aleyhine 14/11/2006 tarihinde el atmanın önlenmesi
ve ecrimisil davası açılmış, dava Küçükçekmece 2.
Asliye Hukuk Mahkemesinin E.2006/753 sayılı dosyasına kaydedilmiştir.
Başvurucu, anılan davaya karşılık 4/1/2007 tarihinde alacak davası açmıştır.
Mahkeme 22/7/2010 tarihli kararı ile asıl davanın reddine, karşı davanın kısmen
kabulü ile 80.000 USD'nin dava tarihinden itibaren
Türk lirası yasal faiziyle, 10.000 TL cezai şartın karşı dava tarihinden
itibaren yasal faizi ile birlikte başvurucuya verilmesine karar vermiştir.
Karar, Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin (Daire) 7/4/2011 tarihli ilamı ile
bozulmuştur. Karar düzeltme talebi, Dairenin 12/10/2011 tarihli ilamı ile
reddedilmiştir.
9. Bozma ilamına uyularak yapılan yargılamada Mahkemece
18/1/2013 tarihli karar ile asıl davada ecrimisil
talebinin feragat nedeniyle reddine, el atmanın önlenmesi talebinin kabulü ile
taşınmazın tahliyesine karar verilmiştir. Mahkemece karşı davanın kabulü ile
80.000 USD ve 15.000 USD cezai şartın karşı dava tarihinden itibaren işleyecek
Türk lirası yasal faizi ile birlikte başvurucuya verilmesine karar verilmiştir.
Karar, Dairenin 13/3/2014 tarihli ilamı ile "Mahkemece
verilen 22/7/2010 tarihli ilk kararın yalnızca asıl davanın davacısı tarafından
temyiz edildiği, ilk hükümde karşı davada 10.000 TL cezai şartın karşı dava
tarihi olan 4/1/2007 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan
alınarak davacıya verilmesi yönünde hüküm kurulduğu ve bu kararın davacı (asıl
davada davalı) tarafından temyiz edilmemiş olması nedeniyle asıl davanın
davacısı yararına usûli kazanılmış hak doğduğu
hususunun gözardı edilerek ilk kararda hüküm altına
alınan cezai şarttan daha fazla cezai şarta hükmedilemeyeceği"
gerekçesiyle bozulmuştur.
10. Bozma ilamına uyularak yapılan yargılamada Mahkemece
25/6/2014 tarihli karar ile asıl dava yönünden davacının davasına ilişkin
verilen karar Yargıtay tarafından bozulmadığından bu konuda yeniden hüküm
kurulmasına yer olmadığına karar verilmiştir. Karşı davada, başvurucu lehine
asıl alacak yönünden verilen karar Yargıtay tarafından bozulmadığından
Mahkemece bu konuda yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına, cezai şart olan
10.000 TL'nin karşı dava tarihi olan 4/1/2007 tarihinden itibaren yasal
faiziyle birlikte başvurucuya verilmesine karar verilmiştir.
11. Tarafların temyiz talebi üzerine karar, Dairenin 10/2/2015
tarihli ilamı ile "... asıl davada, elatmanın önlenmesi isteği konusuz kaldığından karar
verilmesine yer olmadığına ve ecrimisil isteğinin de
feragat nedeni ile reddine, karşı davada ise, önceki hükümleri temyiz edenlerin
sıfatı ve bozma ilamlarının içerikleri değerlendirilerek, taraflar arasında
düzenlenen 17/4/1999 tarihli sözleşmede belirlenen alacağın 80.000 USD olduğu
ve bu miktarın Türk Lirası karşılığının faizi ile birlikte ve 10.000 TL cezai
şartın da karşı dava tarihi olan 4/1/2007 tarihinden itibaren faizi ile
birlikte karşı davanın davalısından alınarak karşı davanın davacısı Hüseyin
Kaya'ya verilmesi yönünde hüküm kurulması gerekirken yanılgılı değerlendirme
ile yazılı olduğu üzere hüküm tesis edildiği" gerekçesiyle
bozulmuştur. Başvurucunun karar düzeltme talebi 26/11/2015 tarihinde
reddedilmiştir.
12. Bozma ilamına uyularak yapılan yargılamada Mahkemece
1/4/2016 tarihli karar ile asıl dava yönünden dava konusu taşınmaz davacıya
teslim edilmiş olduğundan el atmanın önlenmesine ilişkin talep hakkında karar
verilmesine yer olmadığına, ecrimisil talebinin
feragat nedeniyle reddine karar verilmiştir. Mahkemece karşı davanın kısmen
kabulü ile 80.000 USD'nin dava tarihinden itibaren
Türk lirası karşılığının faizi ile birlikte, 10.000 TL cezai şartın karşı dava
tarihinden itibaren yasal faizi ile başvurucuya verilmesine karar verilmiştir.
Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden yapılan incelemede, başvurucu
tarafından temyiz talebinde bulunulduğu ve temyiz incelemesinin devam ettiği
tespit edilmiştir.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
13. Mahkemenin 22/2/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Makul Sürede
Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
14. Başvurucu, makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğini
ileri sürmüştür.
1. Kabul Edilebilirlik
Yönünden
15. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine
karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan makul
sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir
olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
16. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin yargılamanın
süresi tespit edilirken sürenin başlangıç tarihi olarak davanın ikame edildiği
tarih; sürenin sona erdiği tarih olarak -çoğu zaman icra aşamasını da
kapsayacak şekilde- yargılamanın sona erdiği, yargılaması devam eden davalar
yönünden ise Anayasa Mahkemesinin makul sürede yargılanma hakkının ihlal
edildiğine ilişkin şikâyetle ilgili kararını verdiği tarih esas alınır (Güher Ergun ve diğerleri, B. No: 2012/13,
2/7/2013, §§ 50, 52).
17. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin
yargılama süresinin makul olup olmadığı değerlendirilirken yargılamanın
karmaşıklığı ve kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama
sürecindeki tutumu ve başvurucunun yargılamanın süratle sonuçlandırılmasındaki
menfaatinin niteliği gibi hususlar dikkate alınır (Güher Ergun ve diğerleri, §§ 41-45).
18. Anılan ilkeler doğrultusunda Anayasa Mahkemesinin benzer
başvurularda verdiği kararlar dikkate alındığında somut olayda 10 yıl 2 aydır
devam eden yargılamanın süresinin makul olmadığı sonucuna varmak gerekir.
19. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence
altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi
gerekir.
B. Mülkiyet Hakkının
İhlal Edildiğine İlişkin İddia
20. Başvurucu 14/11/2006 tarihinde el atmanın önlenmesi ve ecrimisil talebiyle aleyhine açılan davaya karşı 4/1/2007
tarihinde alacak davası açtığını belirtmiştir. Başvurucu; Mahkemenin 25/6/2014
tarihli kararı ile asıl alacak yönünden verilen hükmün kesinleştiğini, kesinleşen
kısım için icra takibine başlandığını ancak kesinleşen hükmün icrası aleyhine
ihtiyati tedbir kararı verildiğini, bu şekilde alacağına kavuşmasının
engellendiğini belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri
sürmüştür. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucular tarafından yapılan hukuki
nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi
takdir eder (Tahir Canan, B. No:
2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun bu şikâyetinin, mülkiyet hakkının
ihlali iddiasına yönelik olduğu değerlendirilmiştir.
21. Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (Sözleşme)
ortak koruma alanında yer alan mülkiyet hakkı; mevcut mal, mülk ve ekonomik
değerleri koruyan bir temel haktır. Kişinin hâlihazırda sahibi olmadığı bir
mülkün mülkiyetini kazanma hakkı, bu konudaki menfaati ne kadar güçlü olursa
olsun mülkiyet kavramı içinde değildir (Kemal
Yeler ve Ali Arslan Çelebi, B. No: 2012/636, 15/4/2014, § 36).
Ayrıca gelecekte elde edileceği iddia edilen bir gelirin mülkiyet hakkı kapsamında
değerlendirilmesi mümkün değildir (Sultan
Tokay ve diğerleri, B. No: 2013/1122, 26/6/2014, § 42).
22. Bir mülk veya alacakla ilgili olarak hak iddia eden kişinin
söz konusu hakkın varlığını hukuken ispat etmesi gerekir (Kemal Yeler ve Ali Arslan Çelebi, § 38).
23. Somut olayda başvurucu, 14/11/2006 tarihinde el atmanın
önlenmesi ve ecrimisil talebiyle aleyhine açılan
davaya karşı 4/1/2007 tarihinde alacak davası açmıştır. Mahkeme 22/7/2010
tarihli kararı ile asıl davanın reddine, karşı davanın kısmen kabulü ile 80.000
USD'nin dava tarihinden itibaren Türk lirası yasal
faiziyle, 10.000 TL cezai şartın karşı dava tarihinden itibaren yasal faizi ile
birlikte başvurucuya verilmesine karar vermiştir. Karar, Dairenin 7/4/2011 tarihli
ilamı ile bozulmuştur. Bozma üzerine Mahkemece 18/1/2013 tarihli karar ile asıl
davada ecrimisil talebinin feragat nedeniyle reddine,
el atmanın önlenmesi talebinin kabulü ile taşınmazın tahliyesine karar
verilmiştir. Mahkemece karşı davanın kabulü ile 80.000 USD ve 15.000 USD cezai
şartın karşı dava tarihinden itibaren işleyecek Türk lirası yasal faizi ile
birlikte başvurucuya verilmesine karar verilmiştir. Karar, Dairenin 13/3/2014
tarihli ilamı ile bozulmuştur.
24. Mahkemece 25/6/2014 tarihli karar ile her ne kadar asıl
davada verilen hüküm ile karşı davada asıl alacak yönünden verilen hüküm
Yargıtay tarafından bozulmadığından bu konuda yeniden hüküm kurulmasına yer
olmadığına karar verilmişse de Daire, 10/2/2015 tarihli ilamıyla hatalı değerlendirme
ile karar verildiği gerekçesiyle hükmü bozmuştur. Bozma üzerine Mahkemece 1/4/2016
tarihinde Yargıtay ilamına uyularak karar verilmiştir. UYAP üzerinden yapılan
incelemede, başvurucu tarafından temyiz talebinde bulunulduğu, temyiz
incelemesinin devam ettiği ve bireysel başvuru tarihi itibarıyla kesinleşmiş
bir hükmün bulunmadığı tespit edilmiş olup bu aşamada mülkiyet hakkı kapsamında
değerlendirilebilecek bir alacak hakkından söz edilemez. Dolayısıyla
başvurucunun, Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkı
kapsamına giren bir ekonomik değeri veya en azından böyle bir değeri elde etme
yönünde meşru beklentisi bulunmadığı anlaşılmaktadır.
25. Açıklanan nedenlerle başvurunun bu kısmının, diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin konu bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
C. 6216 Sayılı Kanun'un
50. Maddesi Yönünden
26. 6216 sayılı Kanun’un 50. maddesinin (1) numaralı fıkrası
şöyledir:
“Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının
ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi
hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere
hükmedilir…”
27. Başvurucu, manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
28. Somut olayda makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği
sonucuna varılmıştır.
29. İhlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları
karşılığında başvurucuya net 12.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar
verilmesi gerekir.
30. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 206,10 TL harçtan oluşan
yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin
iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
2. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın konu bakımından yetkisizlik nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede
yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Başvurucuya net 12.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE,
tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
D. 206,10 TL harçtan oluşan yargılama giderinin BAŞVURUCUYA
ÖDENMESİNE,
E. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye
Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede
gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar
geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin Yargıtay 5. Hukuk Dairesine
GÖNDERİLMESİNE,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE
22/2/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.