logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(M.Y.K. [1.B.], B. No: 2014/19148, 11/1/2017, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

M.Y.K. BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2014/19148)

 

Karar Tarihi: 11/1/2017

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

GİZLİLİK TALEBİ KABUL

 

Başkan

:

Burhan ÜSTÜN

Üyeler

:

Serruh KALELİ

 

 

Nuri NECİPOĞLU

 

 

Hasan Tahsin GÖKCAN

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

Raportör Yrd.

:

İsmail Emrah PERDECİOĞLU

Başvurucu

:

M. Y. K.

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, iş mahkemesi nezdinde açılan alacak ve icra takibine itirazın iptali davasında delillerin toplanmaması, tanık ifadelerinin dikkate alınmaması ve işçilik alacaklarından yasal dayanağı olmaksızın iki kez indirim yapılması ile yargılamanın makul sürede sonuçlanmaması nedenleriyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 2/12/2014 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

5. Bölüm Başkanı tarafından, başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:

8. Başvurucu tarafından 29/9/2006 tarihinde Bakırköy 3. İş Mahkemesinde açılan alacak davasında başvurucu, 1/7/2002 tarihinde davalılardan X. A.Ş.'de haber departmanında işe başladığını, 1/8/2006 tarihinde bilgisi ve rızası dışında davalılardan Y. A.Ş.ye geçirildiğini ve iş sözleşmesinin feshedildiği 18/9/2006 tarihine kadar çalıştığını, ücretinin 4.200 TL'sinin davalı şirketten ödenip, 3.000 TL'sinin ise telif adı altında editörlük bedeli olarak davalı Z. A.Ş.den ödendiğini ancak editör olarak çalışması nedeniyle yaptığı günlük 12-13 saatlik çalışma karşılıklarının, hafta tatili ve genel tatil ücretleri ile % 5 fazla ödeme karşılıklarının ödenmediğini ayrıca 13/6/1952 tarihli ve 5953 sayılı Basın Mesleğince Çalışanlarla Çalıştıranlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanun'a göre ödenmesi gereken ikramiyelerinin de ödenmediğini, ücretli izinlerinin on altı yıllık meslek kıdemine göre hesaplanması gerekirken eksik hesaplandığını, iki ayrı şirketten maaş alması nedeniyle toplam tutar üzerinden ödenmesi gereken ihbar ve kıdem tazminatlarının sadece X A.Ş.'den aldığı maaş üzerinden hesaplanmak suretiyle eksik ödeme yapıldığını fakat iki farklı şirketten toplam 7.200 TL maaş aldığı dikkate alınarak hesaplama yapılması ve üç aylık ihbar süresinin esas alınması gerektiğini, ikramiye, fazla mesai, genel tatil, hafta tatili, bakiye ihbar-kıdem tazminatı, ücretli izin alacakları ile fazla mesai, bayram-genel tatil ücretleri ve peşin ödenmeyen aylık ücretlerin her ay sonunda ödenmesi nedeniyle dava tarihine kadar doğan % 5 fazla ödeme alacaklarından oluşan toplam 13.000 TL'nin faizleri ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

9. Başvurucu ayrıca 11/7/2008 tarihinde Bakırköy 8. İş Mahkemesinde Y A.Ş. aleyhine açtığı icra takibine itirazın iptali davasında daha önce kesinleşen Bakırköy 3. İş Mahkemesinin 12/2/2007 tarihli kararı ile işe iadesine karar verildiğini bu kapsamda işe iade başvurusu yapmış olmasına rağmen süresi içinde bir cevap verilmediğinden işe iade kararında öngörülen ücret ve işe başlatmama tazminatı ve bakiye kıdem tazminatı alacaklarının tahsili amacı ile icra takibi başlattığını davalı işverence 11.344 TL işe başlatmama tazminatı ve 15.532 TL iş güvencesi tazminatı olmak üzere 26.876 TL ödeme yapılarak bakiye 16.614 TL'ye itiraz edildiğini ancak aylık 7.200 TL ücret aldığını, bu miktarın 4.200 TL'lik bölümünün 2.836 TL'sinin banka hesabına, 1.400 TL'sinin imza karşılığı telif ücreti adı altında, geri kalan 3.000 TL'nin ise telif adı altında editörlük bedeli olarak gider pusulası ile her ay aynı grup bünyesinde bulunan Z. A.Ş.den ödendiğini, işe başlatılmaması hâlinde ihtarnamenin tebliğinden itibaren bir ay sonrası olan 7/5/2008 tarihi dikkate alınarak ve emsallerine göre gelinecek ücret ve yan haklar esas alınmak suretiyle dört aylık brüt ücret tutarındaki tazminatın ödenmesi gerekirken her ay düzenli olarak ödenen 3.000 TL'nin brüt ücret hesabına katılmadan ve 7/5/2008 tarihindeki ücreti dikkate alınmadan eksik ödeme yapıldığını, çalıştırılmadığı dört aylık süreye ilişkin ücrete ilişkin de ücretin ve diğer hakların ödenmesi gerekirken davalı işverence bu hususun dikkate alınmadığını ve söz konusu dört aylık sürede çalışmış gibi değerlendirilmesi gerektiğinden bakiye kıdem tazminatının ödenmesi gerektiğini iddia ederek davalının icra takibine itirazının iptaline karar verilmesini talep etmiştir.

10. Yargılamanın ilerleyen safhalarında Bakırköy 8. İş Mahkemesinde açılan icra takibine itirazın iptali davası Bakırköy 3. İş Mahkemesinde 29/9/2006 tarihinde açılan alacak davası ile birleştirilmiş ve yargılamaya devam edilmiştir.

11. Yargılama kapsamında başvurucunun işe iade dava dosyası, sigorta sicil belgeleri incelenmiş, taraf tanıkları dinlenmiş, hesap bilirkişisinden raporlar alınmış, 8/5/2012 tarihli karar ile asıl davanın kısmen kabulüne ve birleşen davanın kısmen kabulüne, başvurucunun kısmen kabul dışında kalan taleplerinin reddine hükmedilmiştir.

12. Temyiz incelemesi sonucu Bakırköy 8. İş Mahkemesinin kararı Yargıtay 9. Hukuk Dairesince 25/9/2014 tarihinde onanmış ve yargılama süreci sona ermiştir.

13. Yargıtay onama ilamı başvurucuya 4/11/2014 tarihinde tebliğ edilmiş, başvurucu 2/12/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

14. Mahkemenin 11/1/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Makul Sürede Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

15. Başvurucu makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

1. Kabul Edilebilirlik Yönünden

16. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

2. Esas Yönünden

17. Medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin olan iş mahkemeleri nezdinde açılan davalarda yargılama süresi tespit edilirken sürenin başlangıç tarihi olarak uyuşmazlığı karara bağlayacak davanın açıldığı tarih; sürenin sona erdiği tarih olarak yargılamanın sona erdiği (Nesrin Kılıç, B. No: 2013/772, 7/11/2013 § 69), yargılaması devam eden davalar yönünden ise Anayasa Mahkemesinin makul süre ile ilgili kararını verdiği tarih esas alınır (Mehmet Salih Ayyıldız, B. No: 2012/397, 17/11/2014, § 25).

18. İş mahkemelerinde görülen davalarda yargılama süresinin makul olup olmadığı değerlendirilirken yargılamanın karmaşıklığı ve kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun yargılamanın süratle sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar dikkate alınır (Nesrin Kılıç, §§ 57, 58).

19. Anılan ilkeler ve Anayasa Mahkemesinin benzer başvurularda verdiği kararlar dikkate alındığında somut olayda yaklaşık sekiz yıllık yargılama süresinin makul olmadığı sonucuna varmak gerekir.

20. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

B. Diğer İhlal İddiaları

21. Başvurucu, bireysel başvuruya konu ettiği yargılama sürecinde delillerin toplanmaması, tanık ifadelerinin dikkate alınmadığını, aynı davalılara karşı benzer konularda açılmış başka davalarda farklı yönde değerlendirme yapıldığını, uyuşmazlığa yanlış kanun hükümlerinin uygulandığını, işçilik alacaklarından yasal dayanağı olmaksızın iki kez indirim yapıldığını, Mahkemelerce keyfî ve bariz takdir hatası yapıldığını sonuç olarak hatalı karar ile maddi kayba uğradığını belirterek, mülkiyet hakkı ile adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

22. Başvurucu mülkiyet hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüşse de söz konusu ihlal iddiası, somut olay kapsamında başvurucuya ait bir mülkün varlığı ancak mahkeme ya da hakem kararıylaya da ilgili idarenin kabulüyle icra edilebilir hâle gelmiş bir alacağın mevcut olması durumunda tartışılabilecek bir husustur. Bu kapsamda başvurucunun mülkiyet hakkının ihlali iddiası, başvurucuya ait bir mülkün varlığı bireysel başvuruya konu edilen alacak davası süreci sonucuna bağlı bir husus olduğundan, adil yargılanma hakkı kapsamında değerlendirilmiştir (Benzer yönde değerlendirme Mehmet Yavuz, B. No: 2013/2995, 20/2/2014; Gülen Sünget ve diğerleri, B. No: 2014/3567, 30/6/2016).

a. Silahların Eşitliği ve Çelişmeli Yargılama İlkelerinin İhlal Edildiği İddiaları Yönünden

23. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Bu kapsamda başvurucunun bireysel başvuruya konu ettiği yargılama sürecinde delillerin toplanmadığı, tanık ifadelerinin dikkate alınmadığı, aynı davalılara karşı benzer konularda açılmış başka davalarda farklı yönde değerlendirme yapıldığı şikâyetlerinin silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkeleri yönünden incelenmesi uygun görülmüştür.

24. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrasında açıkça dayanaktan yoksun başvuruların Mahkemece kabul edilemezliğine karar verilebileceği belirtilmiştir. Bu bağlamda başvurucunun ihlal iddialarını kanıtlayamadığı, temel haklara yönelik bir müdahalenin olmadığı veya müdahalenin meşru olduğu açık olan başvurular ile karmaşık veya zorlama şikâyetlerden ibaret başvurular açıkça dayanaktan yoksun kabul edilebilir (Hikmet Balabanoğlu, B. No: 2012/1334, 17/9/2013, § 24).

25. Adil yargılanma hakkının unsurlarından biri de silahların eşitliği ilkesidir. Silahların eşitliği ilkesi, davanın taraflarının usul hakları bakımından aynı koşullara tabi tutulması ve taraflardan birinin diğerine göre daha zayıf bir duruma düşürülmeksizin iddia ve savunmalarını makul bir şekilde mahkeme önünde dile getirme fırsatına sahip olması anlamına gelmektedir (Yaşasın Aslan, B. No: 2013/1134, 16/5/2013, § 32).

26. Silahların eşitliği ilkesinin tamamlayıcısı olan çelişmeli yargılanma hakkı, kural olarak bir hukuk ya da ceza davasında tüm taraflara, gösterilen kanıtlar ve sunulan görüşler hakkında bilgi sahibi olma ve bunlarla ilgili görüş bildirebilme imkânı vermektedir. Bu çerçevede başvuranların, bilirkişi raporunun sonucuna itiraz edememesi ya da delillerle ilgili görüş bildirmelerine fırsat verilmemesi çelişmeli yargılanma hakkının ihlali olarak değerlendirilebilmektedir (Hüseyin Sezen, B. No: 2013/1793, 18/9/2014, § 38).

27. Yargılama makamları yargılamanın taraflarınca ileri sürülen iddiaları ve gösterdikleri delilleri gereği gibi incelemek zorundadır. Bununla birlikte, belirli bir davaya ilişkin olarak delilleri değerlendirme ve gösterilmek istenen delilin davayla ilgili olup olmadığına karar verme yetkisi esasen derece mahkemelerine aittir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarına göre de, savunma makamının tanık dinletme taleplerinin gerekliliği ya da bilirkişi raporu benzeri delillerin kabul edilebilirliği ve değerlendirilmesi hususları ulusal mahkemelerin yetkisi dâhilindedir (S.N./İsveç, B. No: 34209/96, 2/7/2002, § 44).

28. Mevcut yargılamada geçerli olan delil sunma ve inceleme yöntemlerinin adil yargılanma hakkına uygun olup olmadığını denetlemek Anayasa Mahkemesinin görevi kapsamında olmayıp, Mahkemenin görevi başvuru konusu yargılamanın bütünlüğü içinde adil olup olmadığının değerlendirilmesidir. Genel anlamda hakkaniyete uygun bir yargılamanın yürütülebilmesi için silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkeleri ışığında, taraflara iddialarını sunmak hususunda uygun olanakların sağlanması şarttır. Bu anlamda, delillere ilişkin dengesizlik veya hakkaniyetsizlik iddialarının da yargılamanın bütünü ışığında değerlendirilmesi gerekir (Muhittin Kaya ve Muhittin Kaya İnşaat Taahhüt Madencilik Gıda Turizm Pazarlama Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti., B. No: 2013/1213, 4/12/2013, § 27).

29. Somut olayda, başvurucunun değerlendirmeleri ile İlk Derece Mahkemesinin ulaştığı sonuçların farklı olması başvurucunun aleyhine ortaya konulan delillere etkili olarak itiraz edemediği ve çelişme ilkesine uyulmadığı anlamına gelmez.

30. Başvuruya konu yargılama süreci yukarıda belirtilen içtihatlar doğrultusunda incelendiğinde; başvurucunun, yargılamanın sonucunu etkileyecek usuli bir imkândan mahrum bırakılmadığı anlaşıldığından, çelişmeli yargılama ve silahların eşitliği ilkelerine yönelik yargılamanın bütünlüğü içinde açık ve görünür bir ihlal bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

31. Öte yandan benzer konularda aynı derecedeki yargı mercileri arasındaki içtihat farklılıkları tek başına adil yargılanma hakkının ihlali niteliğinde kabul edilemeyeceği gibi derece mahkemeleri veya temyiz mercilerinin, uyuşmazlıklara ilişkin olarak tarafların talepleri ve delilleri arasındaki yorum farklılıkları da tek başına adil yargılanma hakkının ihlali niteliğinde kabul edilemez (Miras Mümessillik İnş. Taah. Reklam Paz.Bas.Yay.San. ve Tic. A.Ş., B. No: 2012/1056, 16/4/2013, § 36).

32. Açıklanan nedenlerle başvurunun bu kısmının, diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

b. Yargılamanın Sonucu İtibarıyla Adil Olmadığı İddiası Yönünden

33. Başvurucu, uyuşmazlığa yanlış kanun hükümlerinin uygulandığını, işçilik alacaklarından yasal dayanağı olmaksızın iki kez indirim yapıldığını, Mahkemelerce keyfî ve bariz takdir hatası yapıldığını sonuç olarak hatalı karar ile maddi kayba uğradığı şikayetlerinin özünün derece Mahkemesi tarafından delillerin değerlendirilmesinde ve yorumlanmasında isabet olmadığına ve esas itibarıyla yargılamanın sonucuna ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Dolayısıyla başvurucunun söz konusu şikâyetlerinin adil yargılanma hakkı kapsamında yargılamanın sonucunun adil olmadığı yönünden incelenmesi uygun görülmüştür.

34. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında, kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda incelenemeyeceği belirtilmiştir. Bu kapsamda ilke olarak mahkemeler önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun adil olup olmaması bireysel başvuru konusu olamaz. Ancak bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklere müdahale teşkil eden, bariz takdir hatası veya açık keyfîlik içeren tespit ve sonuçlar bu kapsamda değildir (Ahmet Sağlam, B. No: 2013/3351, 18/9/2013, § 42).

35. Başvurucu tarafından ileri sürülen şikayetlerin yukarıda belirtilen içtihat kapsamında kanun yolu niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır.

36. Açıklanan nedenlerle başvurunun bu kısmının, diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

C. 6216 Sayılı Kanun'un 50. Maddesi Yönünden

37. 6216 sayılı Kanun’un 50. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:

“Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir. …”

38. Başvurucu yargılamanın makul sürede sonuçlanmaması nedeniyle manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

39. Somut olayda makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.

40. İhlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında başvurucuya net 10.900 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.

41. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 206,10 TL harçtan oluşan yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine ödenmesine karar verilmesi gerekir.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Kamuya açık belgelerde başvurucunun kimliğinin gizli tutulması talebinin KABULÜNE,

B. 1. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

2. Diğer ihlal iddialarının açıkça dayanaktan yoksun olmaları nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

C. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

D. Başvurucuya net 10.900 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE,

E. 206,10 TL harçtan oluşan yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,

F. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

G. Kararın bir örneğinin Bakırköy 3. İş Mahkemesine (E.2006/2634, K.2012/284) GÖNDERİLMESİNE,

H. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 11/1/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(M.Y.K. [1.B.], B. No: 2014/19148, 11/1/2017, § …)
   
Başvuru Adı M.Y.K.
Başvuru No 2014/19148
Başvuru Tarihi 2/12/2014
Karar Tarihi 11/1/2017

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, iş mahkemesi nezdinde açılan alacak ve icra takibine itirazın iptali davasında delillerin toplanmaması, tanık ifadelerinin dikkate alınmaması ve işçilik alacaklarından yasal dayanağı olmaksızın iki kez indirim yapılması ile yargılamanın makul sürede sonuçlanmaması nedenleriyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Medeni Hak ve Yükümlülükler) Makul sürede yargılanma hakkı (hukuk) İhlal Manevi tazminat
Silahların eşitliği ilkesi / çelişmeli yargılama ilkesi (hukuk) Açıkça Dayanaktan Yoksunluk
Kanun yolu şikâyeti (hukuk) Açıkça Dayanaktan Yoksunluk
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi